16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 NİSAN 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B Geçen hafta, Azra Erhat’ın “Os- manlı Münevverinden Türk Aydı- nına” başlıklı kitabından yaptığım ve Atatürk’ün 1923 tarihli bir ko- nuşmasına ait alıntıdan sonra, şöyle demiştim: “Milli Mücade- le’nin ardından onun kadar önem- li bir başka mücadeleyi, ‘çağdaş- laşma’ mücadelesini kazanma zo- runluluğuyla karşılaşan Türk top- lumunun ihtiyaç duyacağı aydınla- rın nitelikleri, bu sözlerle eksiksiz belirtilmiştir.” Bu bağlamda: “… bu millete gi- deceği yolu gösterirken dünyanın her türlü ilminden, keşfiyatından, te- rakkiyatından (ilerlemelerinden) is- tifade edelim, lâkin unutmayalım- ki, asıl temeli kendi içimizden çı- karmak mecburiyetindeyiz … hal- ka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak daha çok ve daha ziyade münev- verlere teveccüh eden (düşen) bir vazifedir…” şeklinde bir vurgulama yapan Atatürk’ün aydın bakımın- dan sözünü ettiği ‘asıl temel’, ken- di toplumu ile her türlü yabancı- laşmadan kaçınmak ve toplumuna vermek istediklerini, bu vermek istenilenler hangi yabancı kay- naktan gelirse gelsin, yine kendi toplumunun ‘kültür dili’ ile iletme- yi başarabilmektir. Burada sözünü ettiğimiz ‘kültür dili’, yalnızca konuşma dili değildir; belli bir toplumun kültürünü oluş- turan ve hayata yönelik tüm ‘dış- laşma biçimleri’ni içine alan, ko- nuşma dilinden çok daha geniş kapsamlı bir dildir. Bir toplumun bir bütün olarak düşünme biçimi, her konuda yaşama bakışı, yaşam- dan anladığı, ilişkilerini kurma ve düzenleme biçimleri/alışkanlıkları, kısacası yaşam içerisindeki uy- gulamalarının tamamı, aynı za- manda o toplumun ‘kültür dili’ni oluşturur. Başka kültürlerden bu toplumun kültürüne kimi verilerin getirilmesi yararlı görüldüğünde yapılması gereken şey, aslında yabancı dildeki yazılı kaynakların o toplumun yazı diline çevrilmesin- den çok farklı değildir. Bu nokta- da da yapılması gereken, hangi di- le çeviri yapılıyorsa, anlatılması isteneni o dilde konuşarak anlat- maktır. Atatürk’ün geçen haftadan beri sözünü ettiğim alıntıdaki uyarısı, bu bağlamda önem kazanmaktadır: Başka kültürleri incelemek, ora- lardaki değerlerden burada nasıl yararlanılabileceğini araştırmak, elbette iyi bir şeydir; ama bu şey, ancak söz konusu değerleri bizim insanımıza kendi kültür diliyle an- latmayı başardığımızda ‘iyi’ bir şe- ye dönüşür; buna dikkat edilme- diğinde, burada anlatılmak istenen “Anlasınlar efendim! Anlamazlarsa da, anlamasınlar!” tarzında bir bur- nu büyük tavırla buraya getirilme- ye kalkışıldığında ise karşılaşılacak sonuç, o şeyin bizim kültürümüze yabancı madde gibi, hatta çoğu za- man ‘taklit’ denilen mikrobun bü- tün yıkıcılığını da yanında taşıyarak girmesi olur. Yirminci yüzyılın en önemli dü- şünürlerinden İspanyol Ortega y Gasset’in kendi toplumuna yöne- lik bir saptaması ve tavrı, sanırım bu konuda iyi bir örnek sayılabilir. Erken yaşlarından başlayarak, Ba- tı Avrupalı filozofları ülkesinin dü- şünce kültürüne katmayı temel amaç edindiğini söyleyen Gasset, bunda başarıya ulaşmak için İs- panyol insanının çok yaygın bir alış- kanlığını, ‘günlük’ yaşama ve dü- şünme alışkanlığını göz önünde tut- tuğunu, bu nedenle de tanıtmak is- tediği filozofları vatandaşlarına, onların günlük yaşamlarında sesi- ni duyurabilecek bir ‘kültür dili’ ile taşıdığını belirtir. Bizde ise, özellikle yetmişli yıl- lardan bu yana aydınlar, az sayıda istisnanın dışında, böyle bir kaygı bir yana, kendi ülkelerinin ‘kültür di- li’nin ne olabileceğini araştırmayı bile gereksiz bulmuşlardır. Bu ne- denle toplumumuzda bugün ege- men olan cehalet, aslında parça- larının dikişleri tutmamış, dev bir alıntılar kolajından başka bir şey değildir. Haftaya sürdüreceğiz. [email protected] ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Türk Toplumunda Cehaletin Yükselişi (9) G eçen aylarda Çanka- ya’dan Kültür ve Tu- rizm Bakanlõğõ’na ileti- len bir dilek, Gemi Mühendisleri Odasõ’nõ ayağa kaldõrdõ. İstan- bul’daki Camialtõ Tersanesi’ni “film platosu”na dönüştürmek isteyen Sinan Çetin’e, Cumhur- başkanõ’nõn desteği, gemicileri- mizi üzmüştü... Çünkü projenin amacõ, denizcilik geçmişimizin birikimlerini çağdaş üretimlerle ge- leceğe de taşõyabilecek bu tarihi ter- sanede artõk “gemi” yerine “film” üretilmesi, endüstri belleğimizin, kalõcõ sinema setlerine dönüştürül- mesi... Bunun, “gemicilik kültü- rümüze saygısızlık” olduğunu be- lirten Oda Başkanõ Tansel Timur diyor ki: “Bir öğle yemeğinde Sa- yın Gül’e sunulan projenin, Telif Hakları ve Sinema Genel Mü- dürlüğü’ne iletildiğini öğrendik. Dünyanın yaşayan en eski 2. ter- sanesinin, 6 asırlık bir endüstriyel arkeolojik ‘sit’in, bu şekilde or- tadan kaldırılmasını kabullene- bilmemiz mümkün değildir...” Bu çõkõşlarõnda ekonomi için ulusal önem taşõyan bir sektörün yaşatõl- masõnõ da hedeflediklerini belirten Timur sözlerini şöyle tamamlõyor: “Büyük İstanbul depremlerinin bile bir taşını oynatamadığı ter- sanelerimizi, ‘film platosu yapõyo- ruz’ veya ‘turizme kazandõrõyoruz’ diyerek ortadan kaldırmaya kim- senin gücü yetmemelidir...” FATİH’TEN CUMHURİYET’E Eski adõyla “Tersane-i Ami- re”nin geçmişi, Fa- tih Sultan Meh- met’e uzanõyor. Ka- dõrga’da yapõlan ilk Osmanlõ gemisinin denize indirilirken batmasõ üzerine 1463’te temeli atõlan tersane, kõsa sürede “3000’den fazla ha- latçı, urgancı, ma- rangoz, demirci gibi sanat erbabı”nõn bu- lunduğu bir gemi ya- põm merkezine dönü- şür. Kanunî dönemin- de de dökümhanelere, barut, yelken, halat imalathaneleri- ne kavuşur; dev tekneler için tez- gâhlar sağlanõr ve Gelibolu Tersa- nesi büyük ölçüde buraya taşõnõr. 16. yüzyõlda camisi, okulu, köşkleri ve işçi evleriyle, artõk dünyanõn en büyük tersanesidir. Evliya Çele- bi’ye göre “Tersane-i Amire’de ge- mi yapıcı marangozlar vardır ki bütün kâfir diyarında emsali yok- tur.” Tersanenin, gemi mühendis- liğimizin gelişmesinde de eşsiz kat- kõlarõ var. Mühendishane-i Bahr-i Hümayun 1773’te bura- da kuruluyor. 19.yüzyõl- da inşa edilen 128 toplu Mahmudiye kalyonu için İngiliz Amiral Sla- de diyor ki; “Dünyanın en mükemmel ve en büyük tonajlı harp gemisi”... 1837’de ilk buharlõ gemimizin, 1884’te ilk zõrhlõ fir- kateynimizin, 1886’da da ilk denizaltõlarõmõ- zõn yapõldõğõ tersane- de, 1851’de kurulan çelik fabrikasõna, 1888’de çelik fõrõnõ, en- dazehane ve modelhane ekleniyor. Cumhuriyetten sonra da önemini ko- ruyan tersanede 1936’da “Atılay” ile “Saldıray” adlõ denizaltõlar üre- tiliyor; 1952’de ise Denizcilik Ban- kasõ’na bağlanõyor... Özelleştiril- me kapsamõna alõndõğõ 10 Ağustos 1993 içinse, “kara gün” deyimini kullanan Timur diyor ki: “Böylece Haliç’teki gemicilik belleğimiz gözden çıkartıldı. Önceki yıl İDO’ya devredilmesi bile güven- ce olamadı; çünkü belediyeyi yö- netenler de kentin mirasını sat- mayı benimsiyorlar...” ÜRETİRKEN EĞİTİYOR Oysa Camialtõ Tersanesi Türki- ye’nin en büyük ve modern gemi üre- tim merkezi; binlerce uzmanõ yetiş- tiren tarihi bir okul… 72 bin metre- kare alanda atölyeler ve yönetim bi- nalarõyla birlikte 2 gemi inşa kõzağõ, 400 metrelik donatõm rõhtõmõ bulu- nuyor. Yõlda 6 bin ton çelik işleme ve 20 bin 800 DWT yeni gemi inşa kap- asitesine sahip. Tersanenin “kültür ve endüstri mirası” olarak yaşatõl- masõ için TMMOB de bir imza kam- panyasõ başlattõ. Cumhurbaşkanõ’na hitaben kaleme alõnan metinde özet- le şunlar vurgulanõyor; “Bir ‘tarih kent’i olmanın yanı sıra bir ‘deniz kenti’ de olan İstanbul için, bu tersanelerimiz hem yeni gemilerin yapımı, hem de mevcutların bakım ve onarımında yetkindirler. Ca- mialtı Tersanesi’nin Taşkızak ve Haliç Tersaneleri ile birlikte yeni- den yaşatılmalarını diliyoruz...” Camialtõ için, Danõştay 13. Daire- si’nin de önemli bir kararõ var; Ter- sanenin, İl Özel İdaresi’ne devrini ön- gören 2000 yõlõndaki Özelleştirme Yüksek Kurulu kararõnõ “iptal” eden yargõ kararõ için Türk Silahlõ Kuv- vetleri bakõn nasõl görüş vermiş; “tersanelerin mevcut kapasite ve kabiliyetlerini kaybetmeleri du- rumunda savaş gücünü olumsuz et- kileyeceği, dolayısıyla faaliyetle- rinin kamu yönetiminde veya özel- leştirilmek suretiyle devam ettiril- mesinin uygun olacağı...” Baka- lõm Cumhurbaşkanõ Gül, belli ki kendisine sunulan proje dosyasõnda bulunmayan bu bilgiler için ne di- yecek? Gemicilerimiz ise şunu söy- lüyorlar: “Ulusal onur mirasımız ve gerçek bir kalkınma kaynağımız, başka birçok yerde kurulabilecek olan sinema setlerine kurban edil- memeli…” Sinan Çetin’in ‘sinema platosu’ girişimlerine gemi mühendislerinden tepki var 1-Haliç ve Camialtı’nın 1950’lerdeki görünümü. 2- Bir Camialtı ürünü: Abidin Daver Şilebi (1955) 3- Film platosu projesini kınama afişi. 1 2 3 Camialtõ’nda ‘film’ çevrilmesin 4 NİSAN 2009 CUMARTESİ SAAT: 13.00’de “DEMOKRASİ ve YEREL SEÇİMLER” KONULU KONFERANSTA; YARGITAY ONURSAL BAŞSAVCISI Değerli Hukukçu Sayın SABİH KANADOĞLU İLE BULUŞUYORUZ. SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ Yer: BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ, Moda Caddesi, Nailbey Sokak (Caferağa Spor Salonu Yanı-KADIKÖY) ÜCRETSİZ ETKİNLİĞİMİZ HALKA AÇIKTIR. İletişim: 0536 739 02 29 - 0505 815 10 17 0544 384 45 52 - 0532 281 54 54 CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI www.cumokistanbul.org BASKI VE İŞKENCELER ATATÜRKÇÜLERİ YILDIRAMAZ AYDINLIK GÜNLER YAKIN “BALBAY ÇIKACAK YİNE YAZACAK” İSTANBUL CUMOK HAYKIRIYOR www.cumok.org 12 Nisan 2009 PAZAR Saat: 11.00 DÜRÜST VE DOĞRU AÇIKLAMALARI, HUKUK’UN ÜSTÜNLÜĞÜ İLKESİ İLE YAPTIĞI YORUMLARIYLA TANIDIĞIMIZ YARGITAY ONURSAL BAŞSAVCISI SAYIN SABİH KANADOĞLU “ÇAĞDAŞ DEMOKRASİ” KONULU SÖYLEŞİSİ İLE İSTANBUL CUMHURİYET OKURLARIYLA BULUŞUP, “UNUTTUK” İSİMLİ YENİ KİTABINI İMZALAYACAK Yer : ADEN OTELİ – KADIKÖY RIHTIM İletişim : 0533 438 50 22 - 0532 344 57 22 - 0537 871 82 34 Lütfen yerinizi ayırınız. Kahvaltı Ederi: 20 TL. www.cumok.org İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI “BALBAY ÇIKACAK YİNE YAZACAK” VEFAT Baromuzun 5021 sicil sayısında kayıtlı AVUKAT DİRAN BAKARvefat etmiştir. Aziz meslektaşımızın cenazesi 03.04.2009 Cuma günü, saat 14.00’te Feriköy Surp Vartanans Ermeni Kilisesi’nden kaldırılacaktır. Merhuma Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI KOOP – C’DEN DUYURU Cumhuriyet Mahallesi’ndeki elektrik sorununun çözümü konusunda gelinen son aşamayõ ve mahallemizin diğer sorunlarõnõ karşõlõklõ konuşmak amacõyla Çanta beldesindeki Kõrkahvesi’nde KOOP-C II. Başkanõ Erdal ATABEK yönetiminde 05 Nisan 2009, Pazar günü saat 13.00’te toplantõ yapõlacaktõr. Toplantõ günü, Taksim Atatürk Kültür Merkezi önünden saat 11.00’de araç kaldõrõlacaktõr. Dönüş saati 16.00’dõr. İLETİŞİM TEL: (0212) 291 89 82 – 83 GSM: 0533 769 73 99 e-posta: [email protected] web: koopc.tk Nüfus cüzdanõmõ kaybettim. Hükümsüzdür. ÖMER FARUK SEYYİDOĞLU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle