Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 MART 2009 CUMA
10 DİZİ
CMYB
C M Y B
BIÇAK SIRTI
EROL MANİSALI
Bursa TÜYAP’tan İnsan
ve Kitap Manzaraları...
Geçen hafta sonu Bursa TÜYAP’taydım. Okur-
larım ve konferansımı izlemeye gelenler yanında,
yazar dostlarla da beraber olduk.
Server Tanilli, Vural Savaş, Doğan Hızlan, De-
niz Kavukçuoğlu, Ataol Behramoğlu, Banu
Avar, Rona Aybay, Deniz Som, Merdan Ya-
nardağ, Tuncay Mollaveisoğlu ve daha birçokları
ile sohbet ettim.
Üniversite öğrencilerinden öğretim üyelerine,
fabrikadaki ustabaşından fakültede eskiden öğ-
rencim olmuş bugünkü şirket yöneticisine kadar
herkes soruyor ve sorguluyor: “Erol Hoca nere-
ye gidiyoruz, nasıl kurtulacağız?” Herkes kendi-
ni bir kıskacın içine sokulmuş gibi görüyor.
- Genci, yaşlısı herkeste bir karamsarlık var…
- İnsanlar baskıdan, karanlıktan, hukuk dışı ge-
lişmelerden ürkmüşler.
- Ama herkes sorguluyor; herkes karanlıktan, bas-
kıdan, antidemokratik uygulamalardan yakınıyor.
Herkesin “olumsuzlukları sorgulaması” çok
önemli; insanlar toplumda iktisadi, siyasi ve
günlük yaşama yönelik demokrasi ve hukuk dı-
şı gelişmeleri kabullenemiyor, tepki gösteriyor, ola-
maz bunlar değişmeli diyor.
İnsanların “çağdaşlık, hukuk, sosyal devlet ta-
lebi ve direnci” çok önemli; eğer tersi olsaydı, bu
olumsuz gelişmeleri tepki vermeden kabullen-
selerdi işte o zaman felaket olurdu. Ama öyle de-
ğil; yediden yetmişe herkes sorguluyor, kabulle-
nemiyor, bunun değişmesini istiyor…
Bütün olumsuzluklara karşın Cumhuriyet dö-
neminin topluma ektiği ve yeşerttiği bir birikim var.
Bu birikim yalnız sokakta değil, kurumlarımızda,
örgütlerimizde de görülüyor.
- Siyasal partilerimizde “taban tavanı eleştiriyor”;
gün gelecek, direnç gösteren taban, tavana
egemen olacak.
- Tavandakiler, kendi aralarında örtülü bir işbirliği
yaparak Türkiye’deki oligarşik düzeni kurmuşlar.
Bu oligarşik yapı katılımcı demokrasiyi istemiyor.
Biri az, diğeri çok “Batıcı” ama birisi tam işbirlikçi,
diğeri biraz gebe.
- Aralarında yarış ediyorlar; Washington’a,
Brüksel’e “ben sana daha iyi hizmet ederim” çağ-
rısı yapıyorlar; dincisi, liberali, laik olanı… Okur-
larla bütün bunları konuştuk; acı şeyleri tatlı tat-
lı andık…
Yadırgatıcı konuşma…
Konferansımda, geçen yazımda değindiğim 28
Şubat sürecinin sonuçlarını anlattım ve katılım-
cıların sorularını aldım. Kazançlı çıkan tarafın Ata-
türkçüler değil ABD ve AKP olduğunu açıklamam
birçok izleyiciyi biraz şaşırttı ama çoğunluğun, so-
nunda bana hak verdiğini sanıyorum.
Kitaplarımı imzalarken konuştuğum insanlar ba-
na fikir veriyor. Her yaştan, her meslekten okur-
larımın ülke sorunları ve yazdıklarımla ilgili dü-
şüncelerini, eleştirilerini, desteklerini öğrenmek
hem çok güzel hem de çok yararlı.
Otuzlu yaşlarda başladığım sohbet ve konfe-
ranslarım bana bugüne kadar çok şey öğretti. Bir
akademisyen ve yazar olarak,Türkiye rekorunun ba-
na ait olduğunu sanıyorum. Konuşmalarım son-
rasında okurlarımla olan sohbetlerimi, fikir alışve-
rişini bugüne kadar kaleme almadığıma o kadar piş-
manım ki. Ama hepsi kafamın içinde duruyor.
Onlarca yılın saha araştırması ortaya çıkardı.
CHP’yi, AP ve ANAP’ı; DSP ve SHP’yi; DYP, Re-
fah ve nihayet AKP’yi tabanlarıyla resmetmiş olur-
dum.
Bursa’daki kitap fuarında, Cumhuriyet Kitap-
ları’nın mekânında okurlarımla dertleşirken ak-
lımdan bunlar geçti. Onlarla beraber Ecevit,
Demirel, Erbakan, Evren, Özal, Çiller, Yılmaz,
Erdoğan ve Gül’ü düşündüm. İmzaladığım ki-
tapların içinde zaten vardılar, ara sıra açıp re-
simlerine baktım. Ecevit, Özal, Erbakan, Çiller, Yıl-
maz, Denktaş ve nihayet Abdullah Gül ile ko-
nuşmalarım bir film şeridi gibi gözümün önünden
geçti, aynen imzaladığım kitabın kapağında gör-
düğüm gibi.
Bursa beni biraz düne götürdü ama okurlarla
yarınları da konuştuk; karamsar olmaya hakkımız
olmadığını vurguladık hep birlikte.
Türkiye’deki yetmiş milyonun, bir satılık insan
pazarı haline dönüştürülemeyeceğinin altını çiz-
dik hep birlikte…
www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali
Terör örgütü dört koldan yapõlan baskõlar nedeniyle suskunluğa gömüldü
PKK, Abdullah Öcalan’õn 10 yõl önce ya-
kalanmasõnõn ardõndan ciddi bir değişim
geçiriyor. Örgüt Murat Karayılan önderli-
ğinde “Başkanlık Konseyi” adõ verilen bir
grup tarafõndan yönetiliyor. Zübeyr Aydar’õn
başõnda olduğu Kongra-Gel ise üst düzey bir
mekanizma olarak hem PKK’nin Avru-
pa’daki lobi çalõşmalarõnõ yürütüyor hem de
Kürt örgütlerinin koordinatörü olarak görev
yapõyor.
Örgütün Kuzey Irak’taki kolu “Kürdistan
Demokratik Çözüm Partisi” (PÇDK), peş-
mergelerin baskõsõ ve yoğun denetimi yü-
zünden son iki yõldõr planladõğõ faaliyetleri
yürütemiyor. Örgüt, Türk Silahlõ Kuvvetle-
ri’nin 2007’nin aralõk ayõndan bu yana ger-
çekleştirdiği hava operasyonlarõnõn artmasõ
ve ABD ile Türkiye’nin Kuzey Irak içinde-
ki çabalarõnõn yoğunlaşmasõ nedeniyle PKK
ile olan bağõnõ güçlendiremiyor.
Hareket alanı daraldı
PKK’nin İran’daki, “Partiya Jiyana Aza-
di Kurdistan (PJAK) - Kürdistan Özgür
Yaşam Partisi” de son üç aydõr suskunluk
yaşõyor. Hem Türkiye’nin hem de İran’õn son
altõ aydõr yoğunlaştõrdõğõ operasyonlar ne-
deniyle hareket alanõ iyice daralan örgüt,
PKK’ye eskisi gibi militan ve lojistik deste-
ği veremiyor. PJAK’õn sessizliğe gömül-
mesinin ardõnda ABD’nin bu örgütü geçti-
ğimiz ay terör örgütü listesine almasõnõn da
payõ bulunuyor. Zira ABD bir dönem İran’õ
karõştõrma uğruna desteklediği bu örgütü,
PKK yanlõsõ olmasõ ve Türkiye’nin tepkisi-
ni çekmesi nedeniyle artõk kullanmak iste-
miyor! 300’den fazla PJAK’lõnõn cezaevine
konulmasõ da örgütün eylemlerini kõsõtlõyor.
Öcalan yanlõsõ bir örgüt de Suriye’de faa-
liyet gösteriyor.
İki yõl öncesine kadar faaliyetlerini arttõran
“Partiye Yekitiya Demokrat” (Demokra-
tik Birlik Partisi - PYD), Türkiye’nin baskõsõ
ve Şam ile Ankara arasõndaki diyaloğun art-
masõ nedeniyle artõk kolay hareket edemiyor.
Bu örgütün de Suriye’deki cezaevlerinde 300
kadar militanõ tutuklu bulunuyor.
Mehmet Metiner’in de dikkat çektiği gibi
salt örgüt değil Abdullah Öcalan da Güney-
doğu’daki kanlõ sorunun çözüm arayõşlarõn-
da kendisinin dikkate alõnmasõ konusunda sõk
sõk uyarõlar yapõyor. Örneğin İmralõ Adasõ’na
giden avukatlarõna her fõrsatta “Bizi dikka-
te almayan çözüm şansı sıfırdır” diyor.
Öcalan, 19 Aralõk 2008’deki avukat görüş-
melerinde benzer çağrõlarõ yaptõ ve ABD ve
Irak yerine sorunun çözümü konusunda ken-
disiyle diyaloğa girilmesini istedi.
Aslõnda Öcalan’õ bu düşünceye PKK’nin
son dönemde yoğunlaştõrmak istediği “İra-
demiz Öcalan” eylemleri yöneltiyor. PKK,
son üç yõldõr terör sorununun çözümünde
Öcalan’õn muhatap kabul edilmesini istiyor
ve talebini “Öcalan’a özgürlük” sloganõy-
la daha da ileri götürmeye çalõşõyor. Örgüt bu
hedefinde şiddeti bir dayatma yön-
temi olarak kullanõyor. ABD, Irak
ve Türkiye’nin, PKK’nin pasifize
edilmesi uğruna oluşturduğu
üçlü mekanizmanõn planlarõ
bu yüzden Öcalan’õn tepki-
sini çekiyor. Terör örgütü li-
deri, 19 Aralõk’taki konuş-
masõnda, 9 Mayõs 1916 ta-
rihinde (I. Dünya Savaşõ
sõrasõnda), İngiltere ve Fran-
sa arasõnda yapõlan ve Türki-
ye’nin Ortadoğu topraklarõ-
nõn paylaşõlmasõnõ öngören
“Sykes-Picot” adlõ gizli anlaşmasõna vur-
gu yapmõştõ. Öcalan bu kapsamda avu-
katlarõna şöyle demişti: “Bazı planlar
tartışılıyor. Kuşkulu aslında. İhtiyatlı
yaklaşmak gerek. Bizi dışarıda bı-
rakan, dikkate almayan bir çözü-
mün şansı sıfırdır. Böyle gizli an-
laşmış olabilirler. Bu sorun giz-
li anlaşmalarla falan çözülmez.
Yapılmaya çalışılan bu gizli şe-
ye, ikinci Sykes-Picot diyorum.
Sykes-Picot da gizli yapıldı. Bir yıl
sonra 1917’de Lenin tarafından
açıklandı. İkinci Sykes-Picot varsa,
Ortadoğu, Kürtler elli-yüz yıl daha sorunla
uğraşırlar. Biz, bu sorunu kendi aramız-
da çözelim diyoruz. Ben Türkiye halkına
saygımdan dolayı bu sorunun açık bir şe-
kilde tartışılmasını istiyorum. Bu sorunun
çözümü için öyle gizli kapaklı görüşmeler
fayda vermez.
Ben bunun için Mustafa Kemal örneği-
ni verdim. Mustafa Kemal, siyasal teolo-
jiyi biliyordu. İngiltere’nin Ortadoğu’daki
hegemonyasını biliyordu.”
Yarın: Kürt aydınlarından farklı
görüşler...
Peki, bu süreçte PKK nereye gidiyor? Özellik-
le Öcalan’õn yakalanmasõnõn ardõndan bölünme ya-
şayan ve strateji belirlemede büyük sõkõntõ çeken
örgüt gerçekten silahsõzlandõrõlõyor mu?.. Bu soruya
örgütü yakõndan izleyen Kürt kökenli aydõn ve ya-
zarlar farklõ yanõtlar veriyor.
Star gazetesi yazarõ Mehmet Metiner, 1980’li
yõllarda radikal İslamcõ bir görüşü benimsiyordu.
Hatta 4 yõl önce Cumhuriyet’e verdiği bir röportajda,
“O dönemde Taliban gibi düşünüyorduk” de-
mişti. Metiner 1990’lõ yõllardan itibaren başlayan
siyasal dönüşümünü “Yemyeşil Şeriat, Bembeyaz
Demokrasi” adlõ kitabõnda da sorgulamõş ve öze-
leştiri yapmõştõ. 2000 yõlõnda Halkõn Emek Parti-
si’nin (HEP) medya ve tanõtõmdan sorumlu genel
başkan yardõmcõlõğõ görevinde de bulunan Metiner,
Kürt-İslamcõ kimliğiyle tanõnmasõna karşõn bu
dönemde daha liberal düşünüyor.
Yazõlarõ ve konuşmalarõnda, PKK’ye bakõş açõ-
sõ ve Kürt sorununun çözüm yöntemi konusunda
diğer Kürt aydõnlarla görüş ayrõlõğõna dönüşen Me-
tiner örgütün de zaman zaman tepkisini çekiyor. Me-
tiner, Öcalan’õn yakalanmasõnõn ardõndan PKK’de
yaşananlar ve bundan sonraki olasõ gelişmelerle il-
gili sorulara şu yanõtlarõ verdi:
Öcalan’ın 15 Şubat 1999’da yakalanması
PKK’yi nasıl etkiledi. Örgüt nereye gidiyor?..
Metiner - Öcalan yakalandõktan sonra PKK ku-
ruluş felsefesini değiştirdi. Yola çõkarken düşün-
düğü amaçlarõnõ inkâr etti. Bağõmsõz Kürdistan idea-
linden, federasyon ve otonomi teleplerini reddeden,
demokratik cumhuriyet söylemini dillendiren siyasal
bir partiye dönüştü. Dolayõsõyla artõk elinde silah
dağda bulunmayõ gerektiren bir örgüt olmaktan çõk-
mõş olmasõ gerekiyordu. Çünkü Öcalan yakalan-
dõktan sonra dillendirdiği demokratik cumhuriyet
tezi ancak siyasal bir parti eliyle gerçekleştirilebi-
lecek talepleri içeriyordu.
Peki, PKK Öcalan’ın bu tezini nasıl karşıla-
dı?
Metiner - PKK’nin paradoksu şu: Örgüt de-
mokratik cumhuriyeti benimseyeceğini söyledik-
ten sonra halen silahlõ mücadeleyi yedeğinde tut-
maya devam etti. Militer bir güç olarak varlõğõnõ sür-
dürmesi bir paradokstur. Bu yüzden demokratik
cumhuriyet tezi örgüt içinde ciddi çözülmeleri be-
raberinde getirdi. “Biz bunun için mi dağa çık-
tık” diye itiraz edenler örgütten kopmaya başladõlar.
Ayrõca örgüt içinde bir başka sõkõntõ daha başladõ.
“Mademki demokratik cumhuriyet diyoruz, bu
ancak siyasetle yapılabilir. O zaman PKK silahlı
güçlerini tasfiye etmeli, bunu açıklamalı” diyen
ciddi bir grup vardõ. Osman Öcalan, Kani Yılmaz
(örgüt tarafõndan öldürüldü), Nizamettin Taş gi-
bi başkanlõk konseyi düzeyindeki isimler “Madem
demokratik cumhuriyeti benimsedik o zaman
silahlı güçlere gerek yok” diye itiraz ederek ör-
gütten ayrõldõlar. Bu süreçte PKK, örgüt içinde çö-
zülmeyi önlemek için tekrar silahlõ mücadeleyi baş-
lattõ. Bu da PKK’yi söyledikleriyle yaptõklarõ ara-
sõnda uygunsuz davranan bir yapõya dönüştürdü.
Örgüt şimdiki yapısı içinde neyi hedefliyor?
Çözüm mü, dayatma mı?..
Metiner - PKK’nin, dağda kalmayõ gerektiren
hiçbir amacõ olmadõğõ halde halen elinde silah tu-
tan ve terör faaliyetlerine girişen bir örgüt olmasõ
çok ciddi bir sõkõntõ kaynağõ. Türkiye’de Kürt so-
runu çözülürken PKK katkõ sunmak yerine çözü-
mü engellemek isteyen bir yapõya büründü. Dola-
yõsõyla önümüzdeki günlerde yapõlmasõ gereken şu;
eğer PKK demokratik cumhuriyet söyleminden vaz-
geçmişse, tekrar bağõmsõz Kürdistan felsefesine dön-
müşse, bunu çõkõp deklare etmeli. Silahlõ müca-
delesini sürdüreceğini açõkça ilan etmeli. Eğer de-
mokratik cumhuriyet söyleminde samimiyse o
zaman silahlõ güçlerini tasfiye etmeli ve DTP
içinde, daha sağduyu ve sorumlu bir tarzda yerini
almalõ.
Türkiye böyle bir yapılanmayı içine sindire-
bilir mi?..
Metiner - PKK, DTP üzerinden Türk siyaseti-
ne zaten müdahale ediyor. Aslõnda Türk demokrasisi
PKK’yi tolere edecek olgunluğa erişti. PKK’nin de
bu olgunluğa yakõşõr bir tavõr içine girmesi gere-
kir. Bunun için de koşulsuz olarak silahlarõ terk et-
mesi, toprağa gömmesi gerekir. Örgüt silahlarõ elin-
de tuttukça DTP de sõkõntõ yaşayacaktõr. Bu durum
Kürt sorunu için de hep engel olacaktõr. Bence ar-
tõk değişmesi, dönüşmesi gereken örgüt PKK’dir.
Örgüt bu süreçte Öcalan’ı daha çok öne çı-
karmaya başladı. PKK lider sıkıntısı mı yaşıyor?
Metiner - Örgüt kendisini yaşatmak için lider
kültürüne ihtiyaç duyuyor. Öcalan’õ yücelterek
kendilerini yaşatabileceklerini sanõyorlar. An-
cak örgüt içinde ciddi bir çözülme de var. Şiddet
yanlõlarõyla barõş yanlõlarõ arasõnda ciddi bir ka-
põşma yaşanõyor. PKK içinde de DTP içinde de,
örgütün sürece ciddi bir yanõt bulamadõğõna ina-
nan kesimler var. Kendi içlerinde zihni ayrõşma
içindeler. Şiddet onlarõ bir arada tutuyor ama zi-
hinleri çoktan bulandõ. Karmaşa yaşõyorlar. PKK
bugün, Kürt davasõ, bağõmsõz Kürt ideali yerine
Öcalan’õn özgürlüğü için mücadele eden bir ko-
numa dönüşmüştür. Bütün olay Öcalan bõrakõlõr-
sa her şey biter şeklindeki bir hedefe dönüştürüldü.
Bu hedef Kürt davasõ değildir. Kürtlüğü her şe-
yin önünde tutan bir anlayõş şunu der: “Öcalan
da PKK de olsun ama ne olursa olsun Kürt so-
runu çözülsün.’ Ama örgütün mantõğõ şu şekil-
de süreci tõkõyor: “Benimle sorunu çözmezseniz,
Öcalan’a serbestlik tanımazsanız size bu sorunu
çözdürtmem.” Bu PKK’nin kendi örgütsel var-
lõğõnõ Kürtlerin üzerinde tutan bir yaklaşõmdõr. Ben-
ce PKK’nin en büyük açmazlarõndan biri de bu
yaklaşõmdõr.
Kıskaçtaki
militanlar
PKK üç açõdan yaratõlan kõskacõn dõşõnda bir
de ABD-Irak-Türkiye koordinasyonuyla oluş-
turulan üçlü mekanizmanõn yarattõğõ sancõyõ çe-
kiyor. Kuzey Irak’õn Erbil kentinde üçlü me-
kanizma tarafõndan kurulan koordinasyon
merkezi, PKK’nin bu ülkedeki faaliyetlerini ta-
mamen enterne etmeyi hedefliyor. Örneğin
PKK’nin lojistiği bu çabalar sõrasõnda gide-
rek daha fazla darbe alõyor. Örgüt, militanlarõn
yönlendirilmesinde de sõkõntõ çekiyor.
ABD’nin Irak ve Türkiye’ye de kabul ettir-
diği plan ilk etapta, PKK tamamen ablukaya
alõndõktan sonra militanlarõn eve dönüş yasa-
sõyla affedilmesi, üst düzeydekilerin bir Avru-
pa ülkesine ilticasõnõn sağlanmasõnõ ve bazõ yö-
neticilerin de Öcalan’õn yanõna konulmasõnõ
içeriyor. Planõn ileriki hedefinde ise PKK’nin
DTP üzerinden tamamen siyasi yaşama entegre
edilmesi bulunuyor. PKK’nin yalnõzlaştõrõla-
rak pasifize edilmesi planõnda Iraklõ peşmer-
geler önemli rol üstleniyor.
Bu üçlü müdahale PKK’nin eylemlerini de
etkiliyor. Militanlar son 3 aydõr eylem yapa-
mõyor, güvenlik güçleriyle çatõşmaktan kaçõ-
nõyor. PKK’liler bu durgunluğu kõş koşullarõ-
na dayandõrsa da asõl gerekçenin giderek da-
raltõlan abluka olduğu biliniyor.
Hem Türkiye’nin hem de İran’ın son altı aydır yoğunlaştırdığı operasyonlar nedeniyle ha-
reket alanı iyice daralan örgüt, PKK’ye eskisi gibi militan ve lojistik desteği veremiyor.
HEP’in eski yöneticilerinden Mehmet Metiner, PKK’nin çözüm yolunu tõkadõğõnõ söyledi
Örgüt tamamen tasfiye olacak
Star gazetesi yazarı Metiner, 1980’li yıllarda ra-
dikal İslamcı bir görüşü benimsiyordu.
PKK’yi bitirme operasyonu
PKK, ABD, Irak ve Tür-
kiye’nin koordinasyonuyla
oluşturulan üçlü mekaniz-
manın müdahalesi sırasında
nasıl bir yol izleyebilir?
Metiner - Önümüzdeki sü-
reçte PKK’nin ne yapacağõnõ
kestirmek zordur. Ancak üçlü
mekanizmanõn başarõlõ olma
şansõ çok yüksek. Görünen o ki
Türkiye o sürecin destekçile-
rinden biri. Eğer ABD, AB ve
Kürtlerin mutabakatõyla orta-
ya çõkan bu silahsõzlandõrma
projesi ilerlerse örgüt dağla
sõnõrlõ kalacaktõr.
Örgüt bu baskõlar karşõsõnda
toplum desteği ve lojistiğini
kaybedecektir. Belki varlõğõnõ
sürdürmek için yine teröre
başvuracak ama süreç içinde
tamamen tasfiye olacaktõr.
PKK, Irak, ABD ve Türki-
ye’nin baskõlarõna gerekli ya-
nõtõ veremezse hem demokra-
tik cumhuriyet idealinden vaz-
geçecek hem de Kürt soru-
nunda çözümsüzlüğü derin-
leştirecek tarihi ve uğursuz
rolün öncülüğünü yapmõş ola-
caktõr.
Uğursuz
rolün
öncüsü
Öcalan dikkate alõnmak istiyor
ZİRVE YAYINEVİ DAVASI
Günaydın: Azmettirici
yok, biz planladık
SELAHATTİN GÖKATALAY
MALATYA - Malatya’da biri Alman uyruklu
3 kişinin öldürüldüğü Zirve Yayõnevi davasõnõn
kilit ismi Emre Günaydın, Malatya Cumhuri-
yet Başsavcõlõğõ’na verdiği ek ifadede kendisini
Varol Bülent Aral’õn azmettirdiği yönündeki
iddiasõndan vazgeçerek, olayda azmettiricinin
olmadõğõnõ söyledi.
Zirve Yayõnevi davasõnõn sanõklarõndan Gü-
naydõn, 14 Kasõm 2008’de Malatya E Tipi Ce-
zaevi’nde davayõ yürüten savcõlara verdiği ifa-
dede, mahkemede tanõk olarak dinlenen Varol
Bülent Aral’õn kendisini azmettirdiğini ileri
sürmüştü. Bunun üzerine yeni bir soruşturma
başlatan Malatya Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, az-
mettiricisi olduklarõ iddiasõyla Aral ve Zirve Ya-
yõnevi ile aynõ dairede faaliyet gösteren Kayra
Yayõncõlõk’õn eski çalõşanlarõndan Hüseyin Yel-
ki’yi tutuklatmõştõ. Yeni soruşturma kapsamõn-
da geçen günlerde Cumhuriyet Savcõlõğõ’na ek
ifade veren Günaydõn, 14 Kasõm’da verdiği
ifadeyi değiştirerek, azmettirici olarak ismini
verdiği kişiden dolayõ vicdan azabõ çektiğini,
olayda azmettirici olmadõğõnõ ve olayõ arkadaş-
larõ ile birlikte gerçekleştirdiklerini belirtti.