Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 17 MART 2009 SALI
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Metro - YHT
Darwin - Türkiye
Dostum Prof. Dr. Gencay Şaylan yılların ürünü
olan bilimsel merakının yanına, beş yıla yaklaşan
başarılı gazetecilik döneminin getirdiği tecessü-
sünü de eklemiş olduğundan, ara sıra rutinin dı-
şına çıkıp ilginç gözlemler yapar.
Geçen gün şimdilerde ders verdiği Kıbrıs’tan bir
seminer için geldiği İstanbul’da Yeşilköy’den
metro denen, hafif raylı sistemle başlayan, Kabataş
- Taksim füniküler ile sona eren bir saatlik yolcu-
luktan olumlu izlenimler edinmiş.
Ona göre sistem iyi çalışıyor, toplu taşımacılık-
la çağdaş bir biçimde havaalanından kentin gö-
beğine (Taksim) rahat geliniyordu.
İnsan manzarasıra gelince: Artık alışıldığı biçimde
kadınların yarıdan biraz fazlası örtülüyken, iş
saatinde aylak yolcuların çoğunluğunun gençler
ve erkekler olması da işsizliğin bir göstergesi ola-
rak duruyordu.
Gencay’ın bu gözlemini anlattığı gün, YHT
(Yüksek Hızlı Tren) Ankara-Eskişehir arasını 1.5 sa-
atte alan ilk seferini yapıyordu.
Kentlerimizde, yaşamımızda eskiden uzaktan
gıpta ile baktığımız yeni teknolojiler yer alıyor, geç-
mişte düşlememiz bile güç olan şeyler günlük ya-
şamımızın parçası haline geliyor.
Kimileri bu değişikliğin yansımasını çağdaşlaş-
mak olarak niteliyor.
Bu niteleme hem doğru, hem de yanlış.
Teknolojinin nimetlerinden yararlanmaksa çağ-
daşlaşmak, ki bir yönüyle de öyledir, çağdaşla-
şıyoruz. Gerçi metromuz, gerek servis verdiği alan,
gerekse istasyonların sıklığı ve her bulunduğun yer-
den kolay ulaşılır olması açısından gelişmiş ülke-
lerdeki örneklerine göre daha geri, bizim topluma
ulaşmadaki gecikmesi ise yıl değil, yüzyıl birimiyle
ölçülebilir. Mesela Paris metrosu yüzyıl önceki ha-
liyle bugünkü İstanbul metrosunun on katı bir uzun-
luğa sahipti.
YHT yani Yüksek Hızlı Tren, cılız bir demiryolu
ağının minicik bir bölümünü kapsıyor, ülkenin ana
demiryolu arterini içermesi daha birkaç yılı alacak,
üstelik hızı, konforu ve güvenliği gelişmiş ülke-
lerdekine oranla çok geri.
Ama yine de yeni veya görece yeni teknoloji, ka-
mu taşımacılığından yaşamımızın özel kesimleri de
dahil her alanına doğru uzanıyor.
Üretim alanında da yeni teknolojinin girdiği ve
bizim de bu yöntemle başarılı sonuçlar elde etti-
ğimiz alanlar var.
İhracatımızın içindeki sanayi ve yüksek tekno-
lojili ürünlerin oranı artıyor.
Bu durumda, geri kalmışlığımızı vurgulayanlar
haksızlıkla suçlanıyorlar. Oysa zaman zaman kul-
landığımız görece yeni teknolojiler, geri kalmışlı-
ğımızı ortadan kaldırmıyor.
Hastanelerimizde kullandığımız MR sayısının faz-
lalığı, bir Yunanlı için yapılan sağlık harcamaları-
nın bir Türkünkinin dört katı olmasını engellemi-
yor.
Hasta başına kimi tıbbi araçların oranının Fran-
sa’dakinden çok olması, ne bizim hastanelerimi-
zi oradan daha iyi hale getiriyor, ne de tıp alanında
onlardan daha iyi oluyoruz.
Üretimde kimi alanlarda en iyi teknolojiyi uy-
gulayabilir hale gelmemiz, yetişkin nüfusun yüz-
de 51’inin ilkokul ve daha aşağı eğitim düzeyin-
de olmasının getirdiği geriliği ortadan kaldırmıyor.
Bazı alanlarda kullandığımız teknoloji bizi ileri tek-
noloji ülkesi haline getirmiyor.
Türkiye’ye dünya üzerinde biçilen rolde, yerli ve-
ya yabancı sermayenin yatırımlarında başvurulan
teknolojiyi, finans merkezi olmanın getirdiği ileri ile-
tişim tekniklerini kullanabilecek düzeyde olmamız
gerekiyor ve bunu sağlayacak gelişme de yaşa-
nıyor.
Ama bu, çağın ileri ülkeleri arasında olma an-
lamını taşımıyor. Teknolojiyi başkasının istediği ve
planladığı gibi kullanmakla sınırlı kalıp, onu üret-
mekten aciz olan toplum, ileri bir toplum değil.
Darwin’i sansürleyerek hızlı tren sürmek müm-
kündür, ama bu durumda çağdaş olmak mümkün
değildir. Bu konumda ancak çağdaş dünyada baş-
kalarının size seçtiği yerde konumlanırsınız.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
TÜBİTAK’õn sansürlediği evrim teorisi, ders kitaplarõnda da geçersiz bir tez gibi sunuluyor
MEB de Darwin’i görmüyorMAHMUT LICALI
ANKARA - TÜBİTAK’õn san-
sürlediği evrim teorisi Milli Eği-
tim Bakanlõğõ’nõn (MEB) müfre-
dat ve kitaplarõnda da ikinci plan-
da kalõyor.
Lise 3 biyoloji derslerinde “Ha-
yatın Başlangıcı İle İlgili Görüş-
ler” konusunda “Canlıların Ev-
rimi İle İlgili Görüşler” altbaşlõ-
ğõyla dersin en sonunda anlatõlan
evrim konusuna, artõk önemsen-
meyen bir tez gibi yer veriliyor.
Evrim konusunda yaptõğõ çalõş-
malarla tanõnan ve MEB’in evri-
me bakõşõna ilişkin araştõrmalar ya-
pan ODTÜ Biyoloji Bölümü Öğ-
retim Üyesi Prof. Dr. Aykut Ken-
ce, evrim karşõtlõğõnõn toplumu
dönüştürme projesi kapsamõnda
yavaş yavaş güçlendiğine işaret et-
ti. 1985 yõlõnda dönemin Milli
Eğitim Bakanõ Vehbi Dinçer-
ler’in ABD’nin Kaliforniya eya-
letinde bulunan Yaratõlõş Enstitü-
sü’nden yardõm istediğini kayde-
den Kence, “Bu tarihte laik eği-
timdeki evrim programından
vazgeçilip, evrim ve dini bilgi-
lerle anlatılan yaratılış birlikte
okutulmaya başlandı” diye ko-
nuştu. Enstitünün gönderdiği bir
kitabõn Yaratõlõş Modeli adõ altõn-
da MEB tarafõndan basõlarak bi-
yoloji öğretmenlerine bedava da-
ğõtõldõğõnõ kaydeden Kence, “Bu
kitap 1997 yılına kadar hiç de-
ğişmeden okutuldu” dedi.
Yaratõlõş teorisinin bugün de
bazõ değişikliklerle okutulmaya
devam ettiğini kaydeden Kence,
öğrencilerin hem evrimi hem de
yaratõlõşõ bir arada öğrenmesi ne-
deniyle şaşõrdõğõnõ kaydetti.
‘Öğrenciler
şartlandırılıyor’
Öğrencilerin dinsel görüş ya da
bilimsel görüşü kabul edip etme-
me konusunda çelişkiye düştüğü-
nü belirten Kence, ilkokul yõlla-
rõnda şartlandõrõlan öğrencilerin
genellikle dinsel görüşü kabul et-
tiğini kaydetti.
ABD’de yayõmlanan “Scince
and Education” (Bilim ve Eğitim)
adlõ bilimsel dergiye bazõ yazar-
larla birlikte konuyla ilgili bir ma-
kale sunduğunu belirten Kence,
şunlarõ dile getirdi: “Bu çalışma-
da, Milli Eğitim’in bu progra-
mıyla yetişen öğrencilerden üni-
versiteyi kazananların evrimi
kabul oranı yüzde 25. Türki-
ye’de halkın evrimi kabul oranı
da yüzde 25, üniversite mezun-
larının oranı da yüzde 25. Bu
inanç çocukluktan geldiği için
evrimi kabul etmiyorlar. ABD
bizden sonra evrimi kabul et-
meyen ikinci ülke. Halkın yüzde
40’ı evrimi kabul ediyor. Fakat
üniversiteye giren öğrencilerin
yüzde 60’ı, üniversiteden mezun
olanların ise yüzde 70’ı evrimi
doğru buluyor. Dikkat ederseniz
Türkiye’de hiçbir değişiklik yok,
hep aynı oranda. Çünkü çocuk-
lar öğrencilik yıllarında MEB’in
kitaplarıyla şartlandırılıyor.”
AKP döneminde fen bilgisi 8. sõ-
nõf ders kitabõnda Darwin ve ev-
rimle ilgili bir paragrafõn çõkarõl-
dõğõnõ belirten Kence, aynõ kitaba
“İslam bilginlerine göre canlı-
ların ayrı ayrı yaratıldığına”
ilişkin bir ifadenin eklendiğini
kaydetti. 2008 yõlõnda okutulan bi-
yoloji kitabõna da benzer içerikli
anlatõmlarõn eklendiğini kayde-
den Kence, Farabi ve İbn-i Sina gi-
bi İslam bilginlerinin yaratõlõş gö-
rüşlerine yer verildiğini belirterek
“Modern bilim insanlarıyla or-
taçağda yaşamış bilim âlimleri-
ni karşılaştırarak evrim teorisi
konusunda çocuklara bu dü-
şünceyi sunmak, öğrencileri şart-
landırmak demektir” diye
konuştu.
TÜBİTAK Başkan Yardõmcõsõ Ömer Cebeci tarafõndan “provokatif bir konu” olduğu gerekçesiyle
Bilim ve Teknik dergisinde sansürlenmesiyle gündeme gelen Charles Darwin’in evrim teorisi, Milli
Eğitim Bakanlõğõ tarafõndan yayõmlanan kitaplarda da yaratõlõş teorisinin ardõndan önemsenmeyen ve
bilimsel geçerliliği olmayan bir tez gibi sunuluyor. ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Kence,
öğrencilerin ilkokuldan itibaren evrimi kabul etmeme konusunda şartlandõrõldõklarõna dikkat çekerek
“Öğrenciler bilimsel görüş yerine, dinsel görüşü kabul ediyor” dedi.
NECATİ ÖZGEN
‘Terörle
mücadelede
başa dönüldü’
Emekli Orgeneral Necati Özgen, katõldõğõ
televizyon programõnda OHAL Bölge
Komutanlõğõ yaptõğõ 1991-1993 dönemini
anlattõ. Görev yaptõğõ dönemde MİT’ten
kendilerine yeterli istihbarat gelmediğini
belirten Özgen, “ABD o dönem PKK’yi
destekledi” dedi.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Bölücü te-
rörün tõrmandõğõ dönem-
de OHAL Bölge Komu-
tanlõğõ yapan emekli Or-
general Necati Özgen, es-
ki TBMM Başkanõ Bülent
Arınç’a tepki gösterdi.
Arõnç’õn “İyi ki Türkiye
bu komutanların döne-
minde savaşa girmedi”
şeklindeki sözlerinin ken-
disini derinden yaraladõ-
ğõnõ belirten Özgen,
“1999-2004 arasında içe-
ride bir terörist yoktu.
Siz ne yaptınız? Yeniden
başa döndük” dedi.
Özgen, önceki gece
CNN Türk’teki Ankara
Kulisi programõnda soru-
larõ yanõtladõ. Terörle mü-
cadeleyi yasalara uygun
bir biçimde yürüttüklerini
savunan Özgen, “Erge-
nekon ile nasıl bağlantı
kuruluyor, şaşkınlık için-
deyim. Biz bu mücade-
leyi millete, devletimize
anlatamamışız” dedi. Bü-
lent Arõnç’õn “İyi ki Tür-
kiye bu generallerin za-
manında bir savaşa gir-
memiş” sözlerinin kendi-
sini derinden yaraladõğõnõ
dile getiren Özgen, Ağrõ
Dağõ’nda eksi 40 derece-
de görev yaptõğõnõ anlata-
rak, “1999-2004 arasında
içeride bir terörist yok-
tu. Siz ne yaptınız? Ye-
niden başa döndük” diye
konuştu.
‘Eşref Bitlis’in
ölümü kuşkulu’
Görev yaptõğõ dönemde
MİT’ten yeterli ölçüde is-
tihbarat alamadõklarõnõ,
kendi istihbaratlarõnõ ken-
dilerinin sağladõğõnõ an-
latan Özgen, dönemin Jan-
darma Genel Komutanõ
Orgeneral Eşref Bitlis’in
hayatõnõ kaybettiği uçak
kazasõyla ilgili değerlen-
dirmede de bulundu. Ola-
yõn kaza olduğundan tam
emin olamadõğõnõ dile ge-
tiren Özgen, sabotaj kuş-
kusu taşõdõğõnõ da kaydet-
ti.
Özgen, 8. Cumhurbaş-
kanõ Turgut Özal ile iyi
ilişkileri bulunan Bitlis’in
Celal Talabani ve Mesud
Barzani ile bir mutabakat
imzaladõğõnõ ve Kürtlere
yönelik kültürel açõlõmlar
konusunda projelerinin
bulunduğunu belirtti. Öz-
gen, “Vefatı, bölgedeki
havayı değiştirdi” dedi.
1992 yõlõnda Bitlis’le bir-
likte helikopterle Irak’õn
kuzeyine gittiklerini anla-
tan Özgen, “Amerikan
F-15’leri yanımızdan
geçti, helikopter sallan-
maya başladı. Az kalsın
helikopter düşüyordu.
Pilota ABD’lilere bilgi
verilmedi mi diye sor-
dum. Verildiğini söyledi.
ABD o dönemde PKK’yi
destekledi” dedi. Özgen,
ABD helikopterlerine ateş
açmak için izin istedikle-
rini, ancak dönemin Ge-
nelkurmay Başkanõ Do-
ğan Güreş’in izin ver-
mediğini söyledi.
Özgen, ödenekten para
verme yetkisi kendisinde
olduğu için istihbarat su-
baylarõnõn bir itirafçõyõ
kendisine getirdiklerini
anlatarak “Bir adam ge-
tirdiler. ‘Yeşil’ dediler.
Bende itimat uyandır-
madı” dedi. Özgen, öldü-
rülen JİTEM’in önemli
isimlerinden Binbaşõ Cem
Ersever’e de “Bölgeme
benden habersiz gelme”
dediğini aktardõ.
‘DELİLLERİN KARARTILMASINA HİZMET EDER’
İP’den Fener’de
gizlilik kararına itiraz
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - İşçi Partisi (İP),
Ankara Cumhuriyet Baş-
savcõlõğõ’nca yürütülen De-
niz Feneri soruşturmasõna
yönelik olarak alõnan gizli-
lik kararõnõn kaldõrõlmasõ
için nöbetçi ağõr ceza mah-
kemesine başvurdu. İP genel
başkan yardõmcõlarõ Meh-
met Cengiz ve Hasan Bas-
ri Özbey, itiraz dilekçeleri-
ni nöbetçi ağõr ceza mahke-
mesine iletilmek üzere, giz-
lilik kararõnõ alan Ankara 9.
Asliye Ceza Mahkemesi’ne
sundu.
Cengiz, Ankara Adalet
Sarayõ önünde yaptõğõ açõk-
lamada, Türkiye’deki so-
ruşturmanõn partisinin suç
duyurusu üzerine başlatõldõ-
ğõnõ anõmsattõ. Almanya’daki
Deniz Feneri e.V. dava dos-
yasõnõn Türkiye’ye gelme-
sinin ardõndan soruşturmayla
ilgili gizlilik kararõ alõndõğõ-
nõ anõmsatan Cengiz, “De-
lillerin karartılmasına hiz-
met edecek gizlilik kararı-
nı kabul edemeyiz” dedi.
Soruşturmanõn bütün Tür-
kiye’yi ilgilendirdiğini söy-
leyen Cengiz, gizlilik kara-
rõnõn, soruşturmanõn gele-
ceğini etkileyeceğini kay-
detti. İtiraz dilekçesinde,
İP’nin, şikâyetçi sõfatõyla
soruşturma dosyasõna ciddi
bilgi ve belge sunduğu kay-
dedilerek “Bundan sonra
da soruşturmaya katkıda
bulunabilmemiz, dosya iç-
eriğini bilmemize bağlı-
dır” denildi. Gizlilik kara-
rõnõn kaldõrõlmasõ istendi.
ANKARA BAŞSAVCILIĞI İZİN İSTEDİ
Atasagun’a soruşturma
kararını Erdoğan verecek
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - İşçi Partisi (İP) Ge-
nel Başkan Yardõmcõsõ Hasan
Basri Özbey, Ergenekon da-
vasõnõ karõştõran şemayõ ha-
zõrladõğõ iddia edilen eski MİT
Müsteşarõ Şenkal Atasagun
hakkõnda, 2 Mart’ta Ankara
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na
suç duyurusunda bulundu. Suç
duyurusu dilekçesinde, Ata-
sagun’un MİT Müsteşarõ ol-
duğu dönemde ekibiyle birlikte
bir şema hazõrladõğõ, şemada
“Ergenekon örgütünün ku-
rucu ve yöneticileri olduğu”
iddia edilen 69 kişinin isminin
yer aldõğõ belirtildi. Dilekçede,
özetle şöyle denildi: “O dö-
nemin MİT yöneticileri ve
başlarında bulunan şüpheli
Atasagun, Mart 2001’den
bu yana ellerinde bulunan
bu belge ve bilgileri, zamanın
Başbakanı Bülent Ecevit’e
ve zamanın Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Hüseyin
Kõvrõkoğlu’na niçin gönder-
memiş de Hilmi Özkök’ün
Genelkurmay Başkanlığı’nı
beklemiştir? Bu şema
TSK’ye karşı entrikalarda,
komplolarda kullanılmıştır”
Suç duyurusunu işleme ko-
yan Ankara Cumhuriyet Baş-
savcõlõğõ Memur Suçlarõ So-
ruşturma Bürosu Savcõsõ Ab-
bas Özden, eski MİT Müste-
şarõ Şenkal Atasagun hakkõn-
da Başbakanlõk’tan soruşturma
izni istedi. Erdoğan’õn, De-
niz Baykal’õn da isminin geç-
tiği Ergenekon şemasõ hak-
kõnda soruşturma izni verip
vermeyeceği gelecek günlerde
belli olacak.
İstanbul
Üniversitesi’nde
faşist baskılar
nedeniyle okula
birlikte girip çıkan
devrimci
öğrencilerden 7’si,
16 Mart 1978’de
Eczacılık Fakültesi
önünde önce bomba
atılması, ardından
silahla ateş açılması
sonucu yaşamını
yitirmişti. Olayın
kurbanları için dün
üniversitenin önü
çok sayıda törene
sahne oldu.
31yõlönceüniversiteçõkõşõndauğradõklarõsaldõrõdayaşamlarõnõyitirmişlerdi
16 Mart kurbanlarõ anõldõİstanbul Haber Servisi - İstanbul Üni-
versitesi Eczacõlõk Fakültesi önünde 31 yõl
önce öldürülen 7 öğrenci, dün katledildik-
leri yerde karanfillerle anõldõ. Düzenlenen
törenlerde, “Katiller belli, hesap sorul-
sun!” sloganlarõ atõldõ.
İstanbul Üniversitesi’nde faşist baskõlar
nedeniyle okula birlikte girip çõkan devrimci
öğrencilerden 7’si, 16 Mart 1978’de Ecza-
cõlõk Fakültesi önünde önce bomba atõlma-
sõ, ardõndan silahla ateş açõlmasõ sonucu ya-
şamõnõ yitirmişti. Olayõn kurbanlarõ için dün
üniversitenin önü çok sayõda törene sahne
oldu. İlk olarak Gençlik Federasyonu üye-
leri, Eczacõlõk Fakültesi önünde buluştu; tö-
rende davanõn zamanaşõmõndan düşmesine
tepki gösterildi. Ardõndan aynõ yerde Çağ-
daş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şu-
besi’nin gerçekleştirdiği törende, bu kez ya-
şamõnõ yitirenlerin arkadaşlarõ ve üniversi-
teden dönemdaşlarõ buluştu.
Eski ÇHD Başkanõ Serhan Arıkanoğlu
buradaki konuşmasõnda, olayõn sorumlula-
rõndan olan ancak konuşmasõndan korku-
larak öldürülen Zülküf İsot’un ablasõ Rem-
ziye Aykol’un yaptõğõ açõklamalara dikkat
çekerek, “Aykol katliam emrini verenin
Alpaslan Türkeş olduğunu açıkladı. Buna
karşın, Türkeş’e herhangi bir dava açıl-
madı” dedi.
Bu açõklamayõ takiben, Emek Gençliği
üyeleri sloganlar eşliğinde Eczacõlõk Fa-
kültesi önünden yürüyerek, İstanbul Üni-
versitesi giriş kapõsõna geldi. Yapõlan açõk-
lamada, “16 Mart saldırısının, Bahçeli-
evler katliamından, kanlı 1 Mayıs’tan
farklı olmadığı; toplumun hak arayan ke-
simlerinin susturulmak istendiği” belir-
tildi. Son olarak ise “Devrimci, Demokrat,
Yurtsever, İlerici Öğrenciler” adlõ grup,
iki koldan yürüyüşe geçti. Öğrencilerin bir
kõsmõ rektörlük binasõnõn önünden, ellerinde
ölenlerin fotoğraflarõnõ taşõyan diğer kõsmõ
ise Beyazõt Meydanõ’ndan ana kapõya doğ-
ru sloganlar atarak ilerledi. Üniversite gi-
rişindeki demir kapõnõn kapalõ olmasõ ne-
deniyle, içerdeki öğrencilerden ikisi kapõ-
ya tõrmanarak, “16 Mart’ta Beyazıt’ta
katleden devlettir! Onlar akladı, biz he-
sap soracağız” pankartõ astõ. Kapõnõn açõl-
masõyla da tüm öğrenciler birleşerek, önce
basõn açõklamasõ yaptõ, ardõndan olayõn
yaşandõğõ yere karanfiller bõraktõ. Protestolar
sõrasõnda Halepçe katliamõ da kõnandõ.
Yapõlan yazõlõ açõklamalarla da, 16
Mart’õn hesabõnõn sorulmasõ istendi. DİSK
Genel Başkan Yardõmcõsõ İsmail Yurtse-
ven, “16 Mart katliamı, işlenen diğer si-
yasi cinayet ve katliamlar gibi aydınla-
tılmamıştır. Türkiye’de gerçek demokrasi
ve ülkemizin aydınlığa kavuşması bu
cinayetlerin çözülmesinden ve hesap so-
rulmasından geçmektedir” dedi.
BELEDİYE BAŞKANININ EVİNE BASKIN
Cizre’deki kazılarda
20 kemik bulundu
D İ Y A R B A K I R
(Cumhuriyet Bürosu)
- Şõrnak’õn Silopi ilçe-
sinde “ölüm kuyula-
rı” iddiasõyla Botaş
tesisleri ve Sinan Lo-
kantasõ’nda yapõlan ka-
zõlarda 17 kemik ve in-
san kafatasõ parçasõ bu-
lunmasõnõn ardõndan
dün Cizre’nin Kuştepe
köyünde de kazõ çalõş-
malarõ başlatõldõ. Bura-
daki kazõlarda da 20’ye
yakõn kemik parçasõ bu-
lundu. Ayrõca eski Ciz-
re Belediye Başkanõ
Kamil Atak’õn iki oğlu
jandarma tarafõndan ev-
lerine düzenlenen bas-
kõnla gözaltõna alõndõ.
Silopi ilçesindeki ka-
zõlarõn tamamlanmasõ-
nõn ardõndan dün Cizre-
İdil karayolu üzerinde
bulunan Kuştepe kö-
yünde de kazõ çalõşma-
larõ başladõ. Tank Ta-
buru’nun karşõsõnda bu-
lunan köyde yapõlan ka-
zõ çalõşmalarõ nedeniy-
le jandarma geniş gü-
venlik önlemleri aldõ.
Gazeteciler dahil hiç
kimse çalõşmalarõn ya-
põldõğõ alana alõnmadõ.
Kazõlarda 20’ye yakõn
kemik parçasõnõn bu-
lunduğu belirtildi.
Bu arada jandarma,
eski Cizre Belediye
Başkanõ ve korucubaşõ
Kamil Atak’õn Cudi
Mahallesi’nde bulunan
evine baskõn düzenledi.
Baskõnda Atak’õn iki
oğlu gözaltõna alõndõ.
Atak’õn da arandõğõ bil-
dirilirken gözaltõlarõn
kazõlarla ilişkili olduğu
öne sürüldü. 1991 yõ-
lõndaki terör olaylarõ
ve güvenlik gerekçe-
siyle boşaltõlan Kuşte-
pe köyüne 10 yõl önce
6 aile geri dönmüştü.
Köyde bir dönem terör
örgütü Hizbullah üye-
leri de yoğun faaliyet
göstermişti.
Şenkal Atasagun.