Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 MART 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
CMYB
C M Y B
GEÇMİŞTEN
GELECEĞE
ORHAN ERİNÇ
Cacık Bile Tehlikede...
Yöneticilerimizin ve uygulayıcılarımızın ağzından
neredeyse bal damlıyor.
Bir yandan Türkiye’nin en demokratik, yargı ba-
ğımsızlığının en üst düzeyde var olduğu, ekono-
minin tıkırında gittiği bir ülke olduğunu söylüyor-
lar.
Ardından da Türkiye’yi kurtarma girişimlerini an-
latıyorlar.
Tabii en başta da Türkiye’yi laiklikten kurtarma
çabaları ve bunun için yürütülen işbirliği günde-
me geliyor.
Bana sorarsanız artık kanıksayanlar nedeniyle
böylesine sorunlarımız yok sayılabilir(!).
O nedenle de en önemli sorun olarak ortaya “ca-
cık yapamama tehlikesi” çıkıyor.
Yazılıp çizilenlerden öğrendiğimize göre Gıda
Kodeksi’nde yoğurtla ilgili bir değişiklik yapılmış
ve bu değişiklik, uzmanlardan oluşan alt komis-
yonda onaylanmamasına karşın üst komisyonda
onaylanıvermiş.
Ziraat Mühendisleri Odası, yapılanın bir skan-
dal olduğunu belirterek ilgililerin dikkatini çekmeye
çalışıyor.
Zaten aynı zamanda bir skandallar ülkesine dön-
düğümüz için etkili olacağını sanmıyorum.
Ama, büyüklerimizden hangisinin oğulcuğunun,
yeni yönteme göre içine çeşitli katkı maddeleri-
nin konulmasını da kolaylaştıran değişiklikten ya-
rarlanmaya niyetlendiğini doğrusu merak ediyo-
rum.
Türkiye’deki büyük çoğunluğun hayvansal pro-
teinden yoksun bir beslenme yöntemini uygula-
mak zorunda olduğunu biliyoruz.
Büyüklerimiz, yoğurttaki protein miktarını azal-
tarak bu beslenme rejimine yeni katkılarda bu-
lunduklarını galiba anlamak istemiyorlar.
Bu yaklaşım “Cacık yiyip de ne yapacaklar. Za-
ten Türkiye sayemizde cacık gibi oldu” düşünce-
sinden kaynaklanmış olabilir mi?
Dikkat ediyorsunuzdur. Türkiye’de artık şaka-
lar bile acıtmaya başlamış durumda. Ama gelin şa-
kayı sürdürmeye çalışalım.
Başkan Obama ile Dışişleri Bakanı Bayan
Clinton, hop oturup hop kalkmış ve densizlik ya-
pan Washington Post’a bir iyilik yapmaya niyet-
lenmişlerdir.
Gazete, Bayan Bakan’ın Ankara ziyaretinde ik-
tidara yağcılık yapmasının, Amerikan’ın siyaset ge-
leneğine ve sunuş bölümünde imzası bulunan İn-
san Hakları Raporu’na yakışmadığını yazmış.
Bayan Bakanı eleştirirken, Türkiye’nin durumunu
da ele alıp veryansın etmiş.
Türkiye’de çıkan bir gazete yazmış olsaydı, hem
301’inci maddeden suç ihbarı, hem de yüklüce bir
tazminat davası gündeme gelirdi. Amerikalı liderler
dünyayı yönetmeye soyunmuşlar ama dünyadan
haberleri yok.
Önceki gün ifade özgürlüğünü savunma yolunda
bir silahlı saldıraya kurban giden Çetin Emeç’i,
aramızdan ayrılışının 19’uncu yılında bir kez da-
ha andık.
Çetin Bey’in ardıllarından Ertuğrul Özkök ko-
nuşmasında bir gerçeği de şöyle vurguladı:
“Son bir iki yıldır gazeteci öldürmeye teşebbüs
yok ama, gazete öldürmeye tam teşebbüs var.
Hem de suçüstü gözler önüne serildi.”
1957’de yazı işleri müdürüm olan Emeç’i özlemle
anıyor ve saygı sunuyorum.
oerinc@cumhuriyet.com.tr
Avukatlar Atalay ve Utku, dilekçelerinde Balbay hakkõnda iki tedbirin birlikte uygulandõğõna dikkat çektiler
Tutuklama kararõna itirazİstanbul Haber Servisi - Gazetemiz
avukatlarõ Bülent Utku ve Akın Ata-
lay, Ankara temsilcimiz ve yazarõmõz
Mustafa Balbay’õn tutukluluğuna iti-
raz ettiler. İstanbul 14. Ağõr Ceza
Mahkemesi’ne verdikleri dilekçede
Balbay’õn ilk gözaltõna alõndõğõnda
yurtdõşõna çõkõşõnõn yasaklandõğõnõ, tu-
tuklanmasõyla birlikte hakkõnda iki
tedbirin birlikte uygulandõğõna dikkat
çektiler.
Mustafa Balbay’õn ilk olarak 1 Tem-
muz 2008’de gözaltõna alõndõğõ, sav-
cõlõğõn tutuklama istemine karşõn İs-
tanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nce
adli kontrol tedbiri olan yurtdõşõna çõ-
kõş yasağõ uygulanarak serbest bõra-
kõldõğõ anõmsatõldõ.
Ek ifadesinin alõnacağõ belirtilerek
Ankara’daki evinden sabaha karşõ İs-
tanbul’a getirilen Mustafa Balbay’õn
yaklaşõk 9 saat süren ifadesinin ardõn-
dan, 6 Mart 2009 günü saat 00.30’da
mahkemeye sevk edildiği ve tutuk-
landõğõ anõmsatõldõ. İlk gözaltõna alõn-
dõğõndan bu yana soruşturma dosyasõ
üzerinde “kısıtlama kararı” alõndõğõ-
na dikkat çekilerek, “Tarafımıza, mü-
vekkilin ifade tutanakları, arama ka-
rarları ve aramalarda el konulan bil-
gisayar kayıtlarının bir örneği de da-
hil olmak üzere, tek bir belge veril-
memek suretiyle, yasanın emredici
hükümlerine aykırı olarak savunma
hakkımız kısıtlanmıştır” denildi.
Tutuklama kararõ veren mahkemenin
Balbay’õn önceki ifade ve sorgu tuta-
naklarõnõ, savunmasõnõ incelemediği
kaydedilerek, şöyle devam edildi:
“Bu durumda, aynı olay, suçlama
ve soruşturmayla ilgili olarak mü-
vekkil hakkında iki ayrı ‘tedbir kararõ’
bulunmaktadır. Biri 5 Ağustos 2008
tarihli ‘adli kontrol kararõ’, diğeri 6
Mart 2009 tarihli ‘tutuklama kara-
rõ’dır. Ceza yargılaması bir olayda
daha hafif bir önleme başvurarak
amacına ulaşabilecekse, bu hafif ön-
lemle yetinebilmeli, daha ağır bir ön-
lemden yararlanılmamalıdır. Oran-
tılılık ilkesinin bir amacı da bu-
dur.”
“Balbay açısından şu anda esasen
biri diğerinin seçeneği sayılan ve
Mustafa Balbay.
ikisinin bir arada uygulanması man-
tıksız ve gereksiz olan iki ayrı yar-
gılama tedbiri geçerliliğini sürdür-
mektedir” denilerek mahkemeden,
bu tedbirlerden daha hafif, kõsõtlayõcõ
ve bu nedenle ölçülülük ilkesine daha
uygun olan “yurtdışına çıkış yasa-
ğı”nõn halen geçerli oluşunu dikkate
alarak tutuklama kararõnõ kaldõrmasõ ta-
lep edildi. “En ağır tedbir olan tu-
tuklama kararı verilmesi için, orta-
da somut, yeni, inandırıcı, haklı sa-
yılabilecek hiçbir hukuki ya da fiili
değişiklik yoktur” denildi.
MESLEĞİNİN GEREĞİNİ
YAPTI
Mustafa Balbay’õn ülkenin bilinen,
tanõnmõş gazetecilerinden olduğuna
dikkat çekilerek şöyle devam edildi:
“Bugüne kadar, aralarında cum-
hurbaşkanlarının, başbakanların,
bakanların, siyasi parti liderleri-
nin, siyasetçilerin, yüksek yargı or-
ganlarının başkan, başsavcı ve üye-
lerinin, bakanlık müsteşarlarının,
Genelkurmay başkanları ve ikinci
başkanlarının, kuvvet komutanla-
rının, subayların, sendika, meslek
kuruluşları ve sivil toplum kuru-
luşları yöneticilerinin, sanatçı ve
yazarların, yerli ve yabancı büyük-
elçilerin, diplomatların ve üst düzey
bürokratların da bulunduğu çok
sayıda kişi ile belki de yüzlerce kez
görüşmüştür. Bir gazetecinin, bu
kişilerle görüşmesi ve olaylara ilişkin
değerlendirmelerini öğrenmesi ga-
zeteciliğin doğal gereğidir. Müvek-
kil de, bu bağlamda, önceki ve son-
raki dönemlerde olduğu gibi 2002 -
2004 yılları arasında da, o dönemin
siyasi gündemindeki konular hak-
kında, kamu görevlileriyle görüş-
meler yapmıştır.”
MESLEĞİ SUÇ
ORTAKLIĞI SAYILMAZ
Gazetecinin kamu görevlileriyle gö-
rüşmesini suç ortaklõğõymõş gibi sun-
manõn, demokratik hukuk devleti ve ba-
sõn özgürlüğü açõsõndan endişe verici
olduğu vurgulanarak “İfade sırasında,
müvekkilimize, 2003-2004 yılların-
da askeri bir darbe hazırlığı ya da gi-
rişimi içinde bulundukları iddiasıy-
la sonraki yıllarda isimleri gündeme
gelen bazı üst düzey komutanlarla,
o dönemde yaptığı görüşmeler hak-
kında sorular sorulmuştur. Müvek-
kilimizin, gazetecilik kimliği ve gör-
evi gereğince yukarıda sayılan çok
değişik çevrelerle görüşmesi dikka-
te alınmayıp yalnızca adı geçen ko-
mutanlarla görüşmesinden yola çı-
kılarak, darbe girişimine destek ol-
makla suçlanması, hukuki yönden
tamamen dayanaksız, soyut ve hak-
sız bir iddiadır” denildi.
Balbay’õn sorgusunun yasak usul-
le yapõldõğõ, yasa gereği delil olarak
kullanõlamayacağõ ifade edilerek,
Balbay ve avukatlarõnõn 23 saat ayak-
ta, uykusuz ve yorgun bir şekildeyken
adliyede işlemlerin tamamlandõğõ,
bu durumun CMK’nin 148. madde-
sindeki yasak sorgu usullerinden sa-
yõlan “yorma” kapsamõnda olduğu
kaydedildi.
Mustafa Balbay’õn bilgisayarõn-
dan silinmesine rağmen geri çağrõlan
çalakalem yazõlmõş ham haldeki not-
larõnda, gazeteci olarak görüştüğü ki-
şilerin görüş ve düşüncelerinin bu-
lunduğuna dikkat çekilerek “Görü-
şülen kişilerin, kamuoyuna yansı-
mayan ve alenileşmeyen bu fikir-
lerinden dolayı müvekkilin so-
rumluluğu söz konusu edilemez.
Esasen, müvekkil tarafından yıllar
önce silinerek yok edilmiş, kendi-
si tarafından gazetecilik faaliyeti
çerçevesinde tuttuğu notların, yıl-
lar sonra özel bir program tekno-
lojisi kullanılarak geri çağrılması
ve bu şekilde suçlamaya konu edil-
mesi kabul edilemez” denildi.
Sõvas katliamõnõn müdahil avukatõ Sarõhan, yapõlmak istenenleri değerlendirdi
‘Amaç Cumhuriyeti sarsmak’
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Sõvas katliamõ da-
vasõnõn müdahil avukatõ Şenal Sa-
rıhan, katliam ve Cumhuriyet mi-
tinglerinin Ergenekon kapsamõna
alõnmak istendiğine işaret ederek
“Katliamın gericilerce yapıldığı
Yargıtay kararına da geçirildi.
Katliam günü atılan ‘Cumhuriyeti
burda kurduk, burda yõkacağõz’
sloganları da bunu gösteriyor”
dedi. Cumhuriyet mitinglerinin dü-
zenleyicisi olmaktan onur duydu-
ğunu vurgulayan Sarõhan, “Mi-
tinglerin asıl sahibi halktı. Terör
eylemi değil, rejime sahip çıkan
halkın hareketiydi” diye konuştu.
Sarõhan, Ergenekon’un asõl amacõ-
nõn Cumhuriyete olan inancõ sars-
mak olduğunu kaydetti.
Bugüne kadar gerçekleşen ne
kadar cinayet ve katliam varsa Er-
genekon’a dahil edilmeye çalõşõl-
dõğõnõ belirten Sarõhan, “Oysa bu
konuların tamamı hakkında
mahkûmiyet kararları var. Sıvas
katliamının da kimlerce yapıldı-
ğı açıkça hem mahkeme hem de
Yargıtay tarafından karara bağ-
landı” dedi. Sõvas katliamõnõn ka-
muoyunun gözü önünde gerçek-
leştiğine işaret eden Sarõhan, “Kat-
liamda hangi sloganların atıldığı,
hangi siyasi grupların işaretleri-
nin kullanıldığı ve hangi amaçla
gerçekleştirildiği ortaya çıktı.
Yargıtay, katliamın gerici ittifa-
kın bir eylemi olduğu, anayasal
düzenin, özellikle laikliğin orta-
dan kaldırılmasına yönelik ol-
duğuna karar verdi. ‘Cumhuriyet
burada kuruldu, burada yõkõlacak.
Dinsiz laikler. Laiklik gidecek, şe-
riat gelecek’ gibi sloganlar eylemin
hedefini çok açık belli ediyor.
Eylemciler tarafından da bu
amaç ifade edilmiştir. Sıvas kat-
liamı davasının ya da diğer da-
vaların Ergenekon ile birleşti-
rilmeye çalışılmasını, gözaltına
alınan aydınlar nedeniyle hem bir
kafa karıştırma hem de demok-
rasiye ve Cumhuriyete inancı
sarsmaya yönelik bir tavır olarak
değerlendiriyorum” dedi.
Olaylarõn basõna bu biçimde yan-
sõtõlarak tehlikeli bir mecraya doğ-
ru götürüldüğünü vurgulayan Sarõ-
han, “Yargıtay, laikliği devrim-
lerin temel taşı olarak nitelendi-
riyor ve bu temel taşa karşı ger-
çekleştirilen eylemin anayasal
düzeni ortadan kaldırmaya yö-
nelik olduğunu açıkça belirti-
yordu. Bunun Ergenekon dava-
sında konu edilmesi, bugüne ka-
dar inandığımız hukukla ve ka-
rarlarla çelişkidir. Ülkede bir
karmaşa ortamının yaratılmaya
çalışıldığı düşüncesindeyim” de-
ğerlendirmesini yaptõ.
Avukat Şenal Sarõhan, Sõvas katliamõ ve Cumhuriyet mitinglerinin
Ergenekon kapsamõna alõnmak istendiğine işaret ederek “Katliamõn
gericilerce yapõldõğõ Yargõtay kararõna da geçirildi” dedi.
Mustafa Balbay’õn tutuklanmasõna sanat dünyasõnõn tepkisi giderek artõyor
‘Türkiyeteslimolmaz’
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - Sanat dünyasõnõn
önemli isimleri de gazetemiz An-
kara Temsilcisi Mustafa Balbay’õn,
Ergenekon davasõ kapsamõnda tu-
tuklanmasõnõ eleştiriyor, bu davanõn
Türkiye’yi ortaçağ karanlõğõna gö-
türeceğini belirtiyor. Ressam, ga-
zeteci ve yazar Fikret Otyam, tep-
kisini, “Balbay’ın tutuklanması
insanlık dışı. Utanıyorum, utanı-
yorum, utanıyorum... Türkiye
soytarılar ülkesine dönüştü” şek-
linde değerlendirirken, oyun yaza-
rõ Tuncer Cücenoğlu da “Türki-
ye’yi hapishaneye çevirmek isti-
yorlar” dedi.
Otyam ile oyun yazarõ Cücenoğ-
lu, gazetemiz Ankara Temsilcisi
Mustafa Balbay’õn tutuklanmasõn-
dan kõsa bir süre önce, aralarõnda
Esin Afşar, Tarık Akan, Halit Re-
fiğ, Oktay Akbal, Sunay Akın,
Banu Avar, İbrahim Balaban,
Süheyl Batum, Ataol Behramoğ-
lu, Muazzez İlmiye Çığ, Arif Kes-
kiner, Erol Manisalı, Özer Ozan-
kaya, Vural Savaş, Afşar Timu-
çin, Gülsen Tuncer, Tolga Yar-
man’õn yer aldõğõ yüzlerce aydõnõn,
Ergenekon davasõ kapsamõnda tu-
tuklanan aydõnlarõn serbest bõra-
kõlmasõ için başlattõklarõ “Yurtse-
ver Aydınlar Serbest Bırakılsın”
kampanyasõna destek vermişlerdi.
“Bu kampanyaya destek verme-
mek bize yakışmaz” diyen Cüce-
noğlu ve Otyam, Balbay’õn tutuk-
lanmasõyla birlikte kampanyanõn
daha da önem kazandõğõnõ belirti-
yorlar. Ressam, gazeteci ve yazar
Otyam, Balbay’õn tutuklanmasõnõ
eleştirerek, “Balbay’ın tutuklan-
ması insanlık dışı. Utanıyorum,
utanıyorum, utanıyorum...” dedi.
“Bir adam 24 saat nasıl nefes al-
madan sorguya çekilir, bu durum
insanlıkla nasıl bağdaştırılır” di-
ye soran Otyam, şunlarõ kaydetti:
“Güzelim laik Türkiye Cum-
huriyeti soytarılar ülkesine dö-
nüştü. Meslektaşım ve eski kapı
yoldaşım Balbay’a uygulanan
sorgu işini insanlık dışı bir uy-
gulama olarak değerlendiriyo-
rum. Pazar günü çıkacak yazım-
da da Balbay’ı anlattım.”
Oyun yazarõ Cücenoğlu, “Bu iş
onların lehine gitmeyecektir diye
düşünüyorum. Bu Silivri falan al-
maz bu kadar insanı. Milyonlar-
ca insan var Türkiye’de aydınlı-
ğı savunan. Demek ki bunların
amacı bütün Türkiye’yi bir ha-
pishaneye çevirmek. Bu olama-
yacak bir şeydir. Sonuç çok
önemlidir. Sonuç, Türkiye’nin
bütünlüğüne, laik Cumhuriyete
ve Mustafa Kemal Atatürk’ün dev-
rimlerine yönelik bir karşıdevrim
hareketidir. Bu işin başarılı ola-
mayacağına inanıyorum. Türki-
ye teslim olmaz” dedi.
Fikret Otyam, tepkisini,
“Balbay’õn tutuklanmasõ
insanlõk dõşõ. Utanõyorum.
Türkiye soytarõlar ülkesine
dönüştü” şeklinde dile
getirdi.
Eski ulusal atlet Veli Ballõ, Balbay’õn susturulmak istendiğini söyledi
‘DenizFeneri’niunutturmayaçalışıyorlar’
SEVİL ARINAN
ANKARA - Eski ulusal atlet Veli
Ballı, Ergenekon davasõ kapsamõnda tu-
tuklanan Ankara Temsilcimiz Musta-
fa Balbay’õn, susturulmaya çalõşõldõğõnõ
söyledi. Ballõ, “Balbay’a yapılanlar fa-
şist baskıdır. Ergenekon davasıyla,
Deniz Feneri davası unutturulmaya
çalışılıyor” dedi.
Ulusal atlet Veli Ballõ, Türkiye’nin bu
son dönemde Ergenekon davasõ ile ya-
şadõklarõna çok üzüldüğünü belirtti.
Ballõ, “Balbay’ın tutuklanması, üs-
tüne basa basa söylüyorum haksız-
lıktır. Ortadaki suçlamalara baktığım
zaman Balbay’ın tutuklanmasını ge-
rektiren bir durum olmadığını gö-
rüyorum. Temmuz ayında Balbay’ı
sorgulayıp bıraktılar, ardından da ya-
ni 8 ay sonra tutukladılar. Böyle bir
durum olamaz. Bu yaşananlara bir
anlam veremiyorum. Bu yapılanların
tümü gündem değiştirme çabalarıdır.
Bazıları Deniz Feneri davasını unut-
turmaya, gölgede bırakmaya çalışı-
yor. Ortada Balbay’a karşı faşist
bir baskı var. Yurttaşları sindirme-
ye çalışıyorlar. Mustafa Balbay dü-
şündüklerini gazetedeki köşesinde
ve televizyon programlarında açık-
lıkla, yüreklilikle ortaya koyan bir in-
san. Sürekli konuşuyor. Böyle olun-
ca da Balbay’ı susturmaya çalışı-
yorlar. Balbay’a yapılanların tümü
haksızlıktır” dedi. Ergenekon soruş-
turmasõnda yapõlan gözaltõ ve tutukla-
malarõn belli aralõklarla yapõldõğõna,
gündemde tutulmaya çalõşõldõğõna işa-
ret eden Ballõ, son aylarda dünyayõ ve
Türkiye’yi sarsan küresel krizin de
unutturulmaya çalõşõldõğõnõ kaydetti.
İstanbul Haber Servisi - Eski İstanbul Baro-
su Başkanõ avukat Turgut Kazan, Ergenekon
soruşturmasõnda tamamlanan ikinci iddianame-
ye ilişkin olarak ek iddianamenin veya iddiana-
melerin birleştirilmesinin tutukluluğun yõllarca
sürmesine neden olacağõ ve adil yargõlama hak-
kõna zarar vereceğini söyledi.
Kazan tarafõndan yapõlan yazõlõ açõklamada
soruşturma kapsamõnda yaşanan son gelişmeler-
le davanõn çok sanõklõ bir dava olacağõna ve ye-
ni dalgalarõn olmasõ halinde de durumun adil
yargõlama yönünden tekrar değerlendirilmesi
gerektiğine dikkat çekildi.
‘HEPSİ TORBAYA KONAMAZ’
Türkiye’de çeşitli dönemlerde sayõsõz örgüt
davasõnõn görüldüğünün anõmsatõldõğõ açõklama-
da özetle şu görüşlere yer verildi:
“PKK davaları en tipik örnektir. Şüpheli-
lere yönelik eylemin işlendiği yer önemlidir.
Ankara’da, Diyarbakır’da, İzmir’de, İstan-
bul’da yargılanırlar. Örgüt davasıdır diye,
asla hepsi bir torbaya konmamıştır, kona-
maz. Çünkü böyle bir uygulama, adil yargı-
lama hakkını öldürebilir. Gerçekten, ek id-
dianame ve birleştirmelerle davaya dahil
edilen sanıklar, örgüt suçlaması bakımın-
dan, önceki yargılama aşamasını kaçırmış
olurlar. Sanık ve tanıkları dinleyememiş, so-
ru soramamış, okunan belgeleri cevaplaya-
mamış olurlar. Oysa hüküm ‘duruşmada edi-
nilen vicdani kanaate göre’ verilecektir. Ve ör-
gütsel suçlama açısından, ikinci grup sanık-
lar gelene kadar, daha önceki oturumlarda,
yargıçların kanaati önemli ölçüde oluşmuş-
tur. Bu nedenle ek iddianame veya birleştir-
me davanın ve tutukluluğun yıllarca sürme-
sine yol açabileceği gibi, yeni sanıkların adil
yargılama hakkına da kesinlikle zarar verir.
Bu gerçeğin böyle bilinmesi gerekir.”
Ek
iddianame
için davaya
ara verilecek
İstanbul Haber Servisi - İstanbul 13.
Ağõr Ceza Mahkemesi, ek iddianameyi
incelemek üzere Ergenekon davasõna 15
gün ara verecek. İkinci iddianamenin de-
lillerinin 240 klasörden oluştuğu, dün iti-
barõyla mahkemeye tebliğ edildiği kay-
dedildi. İkinci iddianamede yer alan tu-
tuklu şüpheli sayõsõ da 21’den 19’a düş-
tü. Soruşturma kapsamõnda 20 Eylül
2008’de tutuklanan iki teğmen Eren
Mumcu ve Noyan Çalıkuşu İstanbul
11. Ağõr Ceza Mahkemesi tarafõndan
tahliye edildi. Mumcu ve Çalõkuşu’nun
avukatõnõn 15 gün önce yaptõğõ tahliye
talebi İstanbul 11. Ağõr Ceza Mahkemesi
nöbetçi hâkimi tarafõndan reddedildi. Ret
kararõna itirazõ değerlendiren mahkeme
heyeti tahliye kararõ verdi.
Fikret Otyam. Tuncer Cücenoğlu.
Veli Ballı.
AVUKAT TURGUT KAZAN
‘Adil yargılama
hakkınazararverir’