22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 MART 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 CMYB C M Y B GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Cacık Bile Tehlikede... Yöneticilerimizin ve uygulayıcılarımızın ağzından neredeyse bal damlıyor. Bir yandan Türkiye’nin en demokratik, yargı ba- ğımsızlığının en üst düzeyde var olduğu, ekono- minin tıkırında gittiği bir ülke olduğunu söylüyor- lar. Ardından da Türkiye’yi kurtarma girişimlerini an- latıyorlar. Tabii en başta da Türkiye’yi laiklikten kurtarma çabaları ve bunun için yürütülen işbirliği günde- me geliyor. Bana sorarsanız artık kanıksayanlar nedeniyle böylesine sorunlarımız yok sayılabilir(!). O nedenle de en önemli sorun olarak ortaya “ca- cık yapamama tehlikesi” çıkıyor. Yazılıp çizilenlerden öğrendiğimize göre Gıda Kodeksi’nde yoğurtla ilgili bir değişiklik yapılmış ve bu değişiklik, uzmanlardan oluşan alt komis- yonda onaylanmamasına karşın üst komisyonda onaylanıvermiş. Ziraat Mühendisleri Odası, yapılanın bir skan- dal olduğunu belirterek ilgililerin dikkatini çekmeye çalışıyor. Zaten aynı zamanda bir skandallar ülkesine dön- düğümüz için etkili olacağını sanmıyorum. Ama, büyüklerimizden hangisinin oğulcuğunun, yeni yönteme göre içine çeşitli katkı maddeleri- nin konulmasını da kolaylaştıran değişiklikten ya- rarlanmaya niyetlendiğini doğrusu merak ediyo- rum. Türkiye’deki büyük çoğunluğun hayvansal pro- teinden yoksun bir beslenme yöntemini uygula- mak zorunda olduğunu biliyoruz. Büyüklerimiz, yoğurttaki protein miktarını azal- tarak bu beslenme rejimine yeni katkılarda bu- lunduklarını galiba anlamak istemiyorlar. Bu yaklaşım “Cacık yiyip de ne yapacaklar. Za- ten Türkiye sayemizde cacık gibi oldu” düşünce- sinden kaynaklanmış olabilir mi? Dikkat ediyorsunuzdur. Türkiye’de artık şaka- lar bile acıtmaya başlamış durumda. Ama gelin şa- kayı sürdürmeye çalışalım. Başkan Obama ile Dışişleri Bakanı Bayan Clinton, hop oturup hop kalkmış ve densizlik ya- pan Washington Post’a bir iyilik yapmaya niyet- lenmişlerdir. Gazete, Bayan Bakan’ın Ankara ziyaretinde ik- tidara yağcılık yapmasının, Amerikan’ın siyaset ge- leneğine ve sunuş bölümünde imzası bulunan İn- san Hakları Raporu’na yakışmadığını yazmış. Bayan Bakanı eleştirirken, Türkiye’nin durumunu da ele alıp veryansın etmiş. Türkiye’de çıkan bir gazete yazmış olsaydı, hem 301’inci maddeden suç ihbarı, hem de yüklüce bir tazminat davası gündeme gelirdi. Amerikalı liderler dünyayı yönetmeye soyunmuşlar ama dünyadan haberleri yok. Önceki gün ifade özgürlüğünü savunma yolunda bir silahlı saldıraya kurban giden Çetin Emeç’i, aramızdan ayrılışının 19’uncu yılında bir kez da- ha andık. Çetin Bey’in ardıllarından Ertuğrul Özkök ko- nuşmasında bir gerçeği de şöyle vurguladı: “Son bir iki yıldır gazeteci öldürmeye teşebbüs yok ama, gazete öldürmeye tam teşebbüs var. Hem de suçüstü gözler önüne serildi.” 1957’de yazı işleri müdürüm olan Emeç’i özlemle anıyor ve saygı sunuyorum. oerinc@cumhuriyet.com.tr Avukatlar Atalay ve Utku, dilekçelerinde Balbay hakkõnda iki tedbirin birlikte uygulandõğõna dikkat çektiler Tutuklama kararõna itirazİstanbul Haber Servisi - Gazetemiz avukatlarõ Bülent Utku ve Akın Ata- lay, Ankara temsilcimiz ve yazarõmõz Mustafa Balbay’õn tutukluluğuna iti- raz ettiler. İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne verdikleri dilekçede Balbay’õn ilk gözaltõna alõndõğõnda yurtdõşõna çõkõşõnõn yasaklandõğõnõ, tu- tuklanmasõyla birlikte hakkõnda iki tedbirin birlikte uygulandõğõna dikkat çektiler. Mustafa Balbay’õn ilk olarak 1 Tem- muz 2008’de gözaltõna alõndõğõ, sav- cõlõğõn tutuklama istemine karşõn İs- tanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nce adli kontrol tedbiri olan yurtdõşõna çõ- kõş yasağõ uygulanarak serbest bõra- kõldõğõ anõmsatõldõ. Ek ifadesinin alõnacağõ belirtilerek Ankara’daki evinden sabaha karşõ İs- tanbul’a getirilen Mustafa Balbay’õn yaklaşõk 9 saat süren ifadesinin ardõn- dan, 6 Mart 2009 günü saat 00.30’da mahkemeye sevk edildiği ve tutuk- landõğõ anõmsatõldõ. İlk gözaltõna alõn- dõğõndan bu yana soruşturma dosyasõ üzerinde “kısıtlama kararı” alõndõğõ- na dikkat çekilerek, “Tarafımıza, mü- vekkilin ifade tutanakları, arama ka- rarları ve aramalarda el konulan bil- gisayar kayıtlarının bir örneği de da- hil olmak üzere, tek bir belge veril- memek suretiyle, yasanın emredici hükümlerine aykırı olarak savunma hakkımız kısıtlanmıştır” denildi. Tutuklama kararõ veren mahkemenin Balbay’õn önceki ifade ve sorgu tuta- naklarõnõ, savunmasõnõ incelemediği kaydedilerek, şöyle devam edildi: “Bu durumda, aynı olay, suçlama ve soruşturmayla ilgili olarak mü- vekkil hakkında iki ayrı ‘tedbir kararõ’ bulunmaktadır. Biri 5 Ağustos 2008 tarihli ‘adli kontrol kararõ’, diğeri 6 Mart 2009 tarihli ‘tutuklama kara- rõ’dır. Ceza yargılaması bir olayda daha hafif bir önleme başvurarak amacına ulaşabilecekse, bu hafif ön- lemle yetinebilmeli, daha ağır bir ön- lemden yararlanılmamalıdır. Oran- tılılık ilkesinin bir amacı da bu- dur.” “Balbay açısından şu anda esasen biri diğerinin seçeneği sayılan ve Mustafa Balbay. ikisinin bir arada uygulanması man- tıksız ve gereksiz olan iki ayrı yar- gılama tedbiri geçerliliğini sürdür- mektedir” denilerek mahkemeden, bu tedbirlerden daha hafif, kõsõtlayõcõ ve bu nedenle ölçülülük ilkesine daha uygun olan “yurtdışına çıkış yasa- ğı”nõn halen geçerli oluşunu dikkate alarak tutuklama kararõnõ kaldõrmasõ ta- lep edildi. “En ağır tedbir olan tu- tuklama kararı verilmesi için, orta- da somut, yeni, inandırıcı, haklı sa- yılabilecek hiçbir hukuki ya da fiili değişiklik yoktur” denildi. MESLEĞİNİN GEREĞİNİ YAPTI Mustafa Balbay’õn ülkenin bilinen, tanõnmõş gazetecilerinden olduğuna dikkat çekilerek şöyle devam edildi: “Bugüne kadar, aralarında cum- hurbaşkanlarının, başbakanların, bakanların, siyasi parti liderleri- nin, siyasetçilerin, yüksek yargı or- ganlarının başkan, başsavcı ve üye- lerinin, bakanlık müsteşarlarının, Genelkurmay başkanları ve ikinci başkanlarının, kuvvet komutanla- rının, subayların, sendika, meslek kuruluşları ve sivil toplum kuru- luşları yöneticilerinin, sanatçı ve yazarların, yerli ve yabancı büyük- elçilerin, diplomatların ve üst düzey bürokratların da bulunduğu çok sayıda kişi ile belki de yüzlerce kez görüşmüştür. Bir gazetecinin, bu kişilerle görüşmesi ve olaylara ilişkin değerlendirmelerini öğrenmesi ga- zeteciliğin doğal gereğidir. Müvek- kil de, bu bağlamda, önceki ve son- raki dönemlerde olduğu gibi 2002 - 2004 yılları arasında da, o dönemin siyasi gündemindeki konular hak- kında, kamu görevlileriyle görüş- meler yapmıştır.” MESLEĞİ SUÇ ORTAKLIĞI SAYILMAZ Gazetecinin kamu görevlileriyle gö- rüşmesini suç ortaklõğõymõş gibi sun- manõn, demokratik hukuk devleti ve ba- sõn özgürlüğü açõsõndan endişe verici olduğu vurgulanarak “İfade sırasında, müvekkilimize, 2003-2004 yılların- da askeri bir darbe hazırlığı ya da gi- rişimi içinde bulundukları iddiasıy- la sonraki yıllarda isimleri gündeme gelen bazı üst düzey komutanlarla, o dönemde yaptığı görüşmeler hak- kında sorular sorulmuştur. Müvek- kilimizin, gazetecilik kimliği ve gör- evi gereğince yukarıda sayılan çok değişik çevrelerle görüşmesi dikka- te alınmayıp yalnızca adı geçen ko- mutanlarla görüşmesinden yola çı- kılarak, darbe girişimine destek ol- makla suçlanması, hukuki yönden tamamen dayanaksız, soyut ve hak- sız bir iddiadır” denildi. Balbay’õn sorgusunun yasak usul- le yapõldõğõ, yasa gereği delil olarak kullanõlamayacağõ ifade edilerek, Balbay ve avukatlarõnõn 23 saat ayak- ta, uykusuz ve yorgun bir şekildeyken adliyede işlemlerin tamamlandõğõ, bu durumun CMK’nin 148. madde- sindeki yasak sorgu usullerinden sa- yõlan “yorma” kapsamõnda olduğu kaydedildi. Mustafa Balbay’õn bilgisayarõn- dan silinmesine rağmen geri çağrõlan çalakalem yazõlmõş ham haldeki not- larõnda, gazeteci olarak görüştüğü ki- şilerin görüş ve düşüncelerinin bu- lunduğuna dikkat çekilerek “Görü- şülen kişilerin, kamuoyuna yansı- mayan ve alenileşmeyen bu fikir- lerinden dolayı müvekkilin so- rumluluğu söz konusu edilemez. Esasen, müvekkil tarafından yıllar önce silinerek yok edilmiş, kendi- si tarafından gazetecilik faaliyeti çerçevesinde tuttuğu notların, yıl- lar sonra özel bir program tekno- lojisi kullanılarak geri çağrılması ve bu şekilde suçlamaya konu edil- mesi kabul edilemez” denildi. Sõvas katliamõnõn müdahil avukatõ Sarõhan, yapõlmak istenenleri değerlendirdi ‘Amaç Cumhuriyeti sarsmak’ İLHAN TAŞCI ANKARA - Sõvas katliamõ da- vasõnõn müdahil avukatõ Şenal Sa- rıhan, katliam ve Cumhuriyet mi- tinglerinin Ergenekon kapsamõna alõnmak istendiğine işaret ederek “Katliamın gericilerce yapıldığı Yargıtay kararına da geçirildi. Katliam günü atılan ‘Cumhuriyeti burda kurduk, burda yõkacağõz’ sloganları da bunu gösteriyor” dedi. Cumhuriyet mitinglerinin dü- zenleyicisi olmaktan onur duydu- ğunu vurgulayan Sarõhan, “Mi- tinglerin asıl sahibi halktı. Terör eylemi değil, rejime sahip çıkan halkın hareketiydi” diye konuştu. Sarõhan, Ergenekon’un asõl amacõ- nõn Cumhuriyete olan inancõ sars- mak olduğunu kaydetti. Bugüne kadar gerçekleşen ne kadar cinayet ve katliam varsa Er- genekon’a dahil edilmeye çalõşõl- dõğõnõ belirten Sarõhan, “Oysa bu konuların tamamı hakkında mahkûmiyet kararları var. Sıvas katliamının da kimlerce yapıldı- ğı açıkça hem mahkeme hem de Yargıtay tarafından karara bağ- landı” dedi. Sõvas katliamõnõn ka- muoyunun gözü önünde gerçek- leştiğine işaret eden Sarõhan, “Kat- liamda hangi sloganların atıldığı, hangi siyasi grupların işaretleri- nin kullanıldığı ve hangi amaçla gerçekleştirildiği ortaya çıktı. Yargıtay, katliamın gerici ittifa- kın bir eylemi olduğu, anayasal düzenin, özellikle laikliğin orta- dan kaldırılmasına yönelik ol- duğuna karar verdi. ‘Cumhuriyet burada kuruldu, burada yõkõlacak. Dinsiz laikler. Laiklik gidecek, şe- riat gelecek’ gibi sloganlar eylemin hedefini çok açık belli ediyor. Eylemciler tarafından da bu amaç ifade edilmiştir. Sıvas kat- liamı davasının ya da diğer da- vaların Ergenekon ile birleşti- rilmeye çalışılmasını, gözaltına alınan aydınlar nedeniyle hem bir kafa karıştırma hem de demok- rasiye ve Cumhuriyete inancı sarsmaya yönelik bir tavır olarak değerlendiriyorum” dedi. Olaylarõn basõna bu biçimde yan- sõtõlarak tehlikeli bir mecraya doğ- ru götürüldüğünü vurgulayan Sarõ- han, “Yargıtay, laikliği devrim- lerin temel taşı olarak nitelendi- riyor ve bu temel taşa karşı ger- çekleştirilen eylemin anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yö- nelik olduğunu açıkça belirti- yordu. Bunun Ergenekon dava- sında konu edilmesi, bugüne ka- dar inandığımız hukukla ve ka- rarlarla çelişkidir. Ülkede bir karmaşa ortamının yaratılmaya çalışıldığı düşüncesindeyim” de- ğerlendirmesini yaptõ. Avukat Şenal Sarõhan, Sõvas katliamõ ve Cumhuriyet mitinglerinin Ergenekon kapsamõna alõnmak istendiğine işaret ederek “Katliamõn gericilerce yapõldõğõ Yargõtay kararõna da geçirildi” dedi. Mustafa Balbay’õn tutuklanmasõna sanat dünyasõnõn tepkisi giderek artõyor ‘Türkiyeteslimolmaz’ SELDA GÜNEYSU ANKARA - Sanat dünyasõnõn önemli isimleri de gazetemiz An- kara Temsilcisi Mustafa Balbay’õn, Ergenekon davasõ kapsamõnda tu- tuklanmasõnõ eleştiriyor, bu davanõn Türkiye’yi ortaçağ karanlõğõna gö- türeceğini belirtiyor. Ressam, ga- zeteci ve yazar Fikret Otyam, tep- kisini, “Balbay’ın tutuklanması insanlık dışı. Utanıyorum, utanı- yorum, utanıyorum... Türkiye soytarılar ülkesine dönüştü” şek- linde değerlendirirken, oyun yaza- rõ Tuncer Cücenoğlu da “Türki- ye’yi hapishaneye çevirmek isti- yorlar” dedi. Otyam ile oyun yazarõ Cücenoğ- lu, gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’õn tutuklanmasõn- dan kõsa bir süre önce, aralarõnda Esin Afşar, Tarık Akan, Halit Re- fiğ, Oktay Akbal, Sunay Akın, Banu Avar, İbrahim Balaban, Süheyl Batum, Ataol Behramoğ- lu, Muazzez İlmiye Çığ, Arif Kes- kiner, Erol Manisalı, Özer Ozan- kaya, Vural Savaş, Afşar Timu- çin, Gülsen Tuncer, Tolga Yar- man’õn yer aldõğõ yüzlerce aydõnõn, Ergenekon davasõ kapsamõnda tu- tuklanan aydõnlarõn serbest bõra- kõlmasõ için başlattõklarõ “Yurtse- ver Aydınlar Serbest Bırakılsın” kampanyasõna destek vermişlerdi. “Bu kampanyaya destek verme- mek bize yakışmaz” diyen Cüce- noğlu ve Otyam, Balbay’õn tutuk- lanmasõyla birlikte kampanyanõn daha da önem kazandõğõnõ belirti- yorlar. Ressam, gazeteci ve yazar Otyam, Balbay’õn tutuklanmasõnõ eleştirerek, “Balbay’ın tutuklan- ması insanlık dışı. Utanıyorum, utanıyorum, utanıyorum...” dedi. “Bir adam 24 saat nasıl nefes al- madan sorguya çekilir, bu durum insanlıkla nasıl bağdaştırılır” di- ye soran Otyam, şunlarõ kaydetti: “Güzelim laik Türkiye Cum- huriyeti soytarılar ülkesine dö- nüştü. Meslektaşım ve eski kapı yoldaşım Balbay’a uygulanan sorgu işini insanlık dışı bir uy- gulama olarak değerlendiriyo- rum. Pazar günü çıkacak yazım- da da Balbay’ı anlattım.” Oyun yazarõ Cücenoğlu, “Bu iş onların lehine gitmeyecektir diye düşünüyorum. Bu Silivri falan al- maz bu kadar insanı. Milyonlar- ca insan var Türkiye’de aydınlı- ğı savunan. Demek ki bunların amacı bütün Türkiye’yi bir ha- pishaneye çevirmek. Bu olama- yacak bir şeydir. Sonuç çok önemlidir. Sonuç, Türkiye’nin bütünlüğüne, laik Cumhuriyete ve Mustafa Kemal Atatürk’ün dev- rimlerine yönelik bir karşıdevrim hareketidir. Bu işin başarılı ola- mayacağına inanıyorum. Türki- ye teslim olmaz” dedi. Fikret Otyam, tepkisini, “Balbay’õn tutuklanmasõ insanlõk dõşõ. Utanõyorum. Türkiye soytarõlar ülkesine dönüştü” şeklinde dile getirdi. Eski ulusal atlet Veli Ballõ, Balbay’õn susturulmak istendiğini söyledi ‘DenizFeneri’niunutturmayaçalışıyorlar’ SEVİL ARINAN ANKARA - Eski ulusal atlet Veli Ballı, Ergenekon davasõ kapsamõnda tu- tuklanan Ankara Temsilcimiz Musta- fa Balbay’õn, susturulmaya çalõşõldõğõnõ söyledi. Ballõ, “Balbay’a yapılanlar fa- şist baskıdır. Ergenekon davasıyla, Deniz Feneri davası unutturulmaya çalışılıyor” dedi. Ulusal atlet Veli Ballõ, Türkiye’nin bu son dönemde Ergenekon davasõ ile ya- şadõklarõna çok üzüldüğünü belirtti. Ballõ, “Balbay’ın tutuklanması, üs- tüne basa basa söylüyorum haksız- lıktır. Ortadaki suçlamalara baktığım zaman Balbay’ın tutuklanmasını ge- rektiren bir durum olmadığını gö- rüyorum. Temmuz ayında Balbay’ı sorgulayıp bıraktılar, ardından da ya- ni 8 ay sonra tutukladılar. Böyle bir durum olamaz. Bu yaşananlara bir anlam veremiyorum. Bu yapılanların tümü gündem değiştirme çabalarıdır. Bazıları Deniz Feneri davasını unut- turmaya, gölgede bırakmaya çalışı- yor. Ortada Balbay’a karşı faşist bir baskı var. Yurttaşları sindirme- ye çalışıyorlar. Mustafa Balbay dü- şündüklerini gazetedeki köşesinde ve televizyon programlarında açık- lıkla, yüreklilikle ortaya koyan bir in- san. Sürekli konuşuyor. Böyle olun- ca da Balbay’ı susturmaya çalışı- yorlar. Balbay’a yapılanların tümü haksızlıktır” dedi. Ergenekon soruş- turmasõnda yapõlan gözaltõ ve tutukla- malarõn belli aralõklarla yapõldõğõna, gündemde tutulmaya çalõşõldõğõna işa- ret eden Ballõ, son aylarda dünyayõ ve Türkiye’yi sarsan küresel krizin de unutturulmaya çalõşõldõğõnõ kaydetti. İstanbul Haber Servisi - Eski İstanbul Baro- su Başkanõ avukat Turgut Kazan, Ergenekon soruşturmasõnda tamamlanan ikinci iddianame- ye ilişkin olarak ek iddianamenin veya iddiana- melerin birleştirilmesinin tutukluluğun yõllarca sürmesine neden olacağõ ve adil yargõlama hak- kõna zarar vereceğini söyledi. Kazan tarafõndan yapõlan yazõlõ açõklamada soruşturma kapsamõnda yaşanan son gelişmeler- le davanõn çok sanõklõ bir dava olacağõna ve ye- ni dalgalarõn olmasõ halinde de durumun adil yargõlama yönünden tekrar değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekildi. ‘HEPSİ TORBAYA KONAMAZ’ Türkiye’de çeşitli dönemlerde sayõsõz örgüt davasõnõn görüldüğünün anõmsatõldõğõ açõklama- da özetle şu görüşlere yer verildi: “PKK davaları en tipik örnektir. Şüpheli- lere yönelik eylemin işlendiği yer önemlidir. Ankara’da, Diyarbakır’da, İzmir’de, İstan- bul’da yargılanırlar. Örgüt davasıdır diye, asla hepsi bir torbaya konmamıştır, kona- maz. Çünkü böyle bir uygulama, adil yargı- lama hakkını öldürebilir. Gerçekten, ek id- dianame ve birleştirmelerle davaya dahil edilen sanıklar, örgüt suçlaması bakımın- dan, önceki yargılama aşamasını kaçırmış olurlar. Sanık ve tanıkları dinleyememiş, so- ru soramamış, okunan belgeleri cevaplaya- mamış olurlar. Oysa hüküm ‘duruşmada edi- nilen vicdani kanaate göre’ verilecektir. Ve ör- gütsel suçlama açısından, ikinci grup sanık- lar gelene kadar, daha önceki oturumlarda, yargıçların kanaati önemli ölçüde oluşmuş- tur. Bu nedenle ek iddianame veya birleştir- me davanın ve tutukluluğun yıllarca sürme- sine yol açabileceği gibi, yeni sanıkların adil yargılama hakkına da kesinlikle zarar verir. Bu gerçeğin böyle bilinmesi gerekir.” Ek iddianame için davaya ara verilecek İstanbul Haber Servisi - İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi, ek iddianameyi incelemek üzere Ergenekon davasõna 15 gün ara verecek. İkinci iddianamenin de- lillerinin 240 klasörden oluştuğu, dün iti- barõyla mahkemeye tebliğ edildiği kay- dedildi. İkinci iddianamede yer alan tu- tuklu şüpheli sayõsõ da 21’den 19’a düş- tü. Soruşturma kapsamõnda 20 Eylül 2008’de tutuklanan iki teğmen Eren Mumcu ve Noyan Çalıkuşu İstanbul 11. Ağõr Ceza Mahkemesi tarafõndan tahliye edildi. Mumcu ve Çalõkuşu’nun avukatõnõn 15 gün önce yaptõğõ tahliye talebi İstanbul 11. Ağõr Ceza Mahkemesi nöbetçi hâkimi tarafõndan reddedildi. Ret kararõna itirazõ değerlendiren mahkeme heyeti tahliye kararõ verdi. Fikret Otyam. Tuncer Cücenoğlu. Veli Ballı. AVUKAT TURGUT KAZAN ‘Adil yargılama hakkınazararverir’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle