Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
recinde; kuzey komşumuz Rusya, güney komşumuz
ABD, doğu komşumuz İran, batı komşumuz AB.
Bu siyasi haritaya bakıp şunu söyleyebiliriz:
Türkiye, dünya ile komşu bir ülkedir!
Böyle bir tablonun ortasındaki Türkiye’nin en güç-
lü olması, en ciddi çalışması gereken kurumu şüp-
hesiz Dışişleri Bakanlığı!
Gelinen noktada ülkelerin güvenliğinin sınırların-
dan başlamadığı, çok daha uzak coğrafyalara ka-
dar uzanabildiği dikkate alınırsa, Dışişleri’nin öne-
mi ayrıca öne çıkacaktır.
Örneğin Türkiye, 1980’li, 90’lı yıllarda batıdan do-
ğuya belli başlı ülkelere “PKK bir terör örgütüdür”
dedirtene kadar akla karayı seçmişti. Bunun için mo-
tor gücü ister istemez dış temsilciliklerdi. Bunda ne
ölçüde başarılı oldu, ayrı bir tartışma konusu ama,
Başbakan Erdoğan’ın Peres’e verip veriştirirken,
“monşer” diye başlayıp diplomatlarımız ve diplo-
masiyi de paylaması, 5 gündür yapılmakta olan on-
larca yorum arasında şu saptamayı haklı kılıyor:
Davos’ta Erdoğan kazandı, Türkiye kaybetti!
Dışişlerimiz için “paramparça” desek, abartmış ol-
mayız...
Ortadoğu politikası Başbakan Erdoğan’ın özel
temsilcisi Ahmet Davutoğlu ile yürütülüyor. Da-
vutoğlu, Başbakan adına bölge gezisine çıkıyor, özel
görüşmeler yapıyor, mesaj getiriyor, mesaj götürüyor.
Dışişleri’nin dışında...
AB politikamız Başbakan’ın iç kabinesinde yer alan
kadrodan yeni Devlet Bakanı Egemen Bağış ara-
cılığıyla yürütülüyor. Bağış, Avrupa’da temaslar ya-
pıyor, Meclis’te muhalefet partileriyle görüşüyor.
Dışişleri’nin dışında...
ABD ile ilişkilerimiz Dışişleri dışında her kesimce
yürütülüyor. Öncelik Cumhurbaşkanı Gül’de. Gül,
Dışişleri Bakanlığı döneminde kurduğu özel ekibi
Çankaya Köşkü’ne taşıdı. Dışişler Bakanlığı konu-
tu da Dışişleri Bakanı’nın dışında, Gül ailesi tarafından
kullanılıyor.
Kıbrıs politikası Gül-Talat-Erdoğan üçgeninde gö-
türülüyor...
Orta Asya, Balkanlar dalgalanmaya bırakılmış du-
rumda...
Bu yelpaze içinde Dışişleri Bakanı Ali Babacan’a
da sanırız şunlar kalıyor:
Afrika açılımı, Latin Amerika ile yeni süreç, Somali
korsanları...
Ee, Dışişleri’nde “Som Ali” böyle olur!
Davos çıkartmasına dönersek...
Erdoğan, Peres’e yaşından başladı, başından de-
vam etti, işinden çıktı... Sonra ne dedi? Şunu:
“Benim tavrım Peres’e değil, moderatöreydi!”
Bu zikzağın nedeni, ne olursa olsun İsrail’le iliş-
kilerin sürmesi gerektiği gerçeğinin kendisine anım-
satılmasıydı.
İsrail tarafından gelen haberler de şu yönde:
“Biz eski dostuz, dostlar arasında böyle şeyler ola-
bilir...”
Gerçi Erdoğan’ın ilgi sahasına girmiyor ama, İs-
rail ince diplomasi yapıyor. Bir bakıma şunu söylüyor:
“Erdoğan ağzına geleni söylese de, bizimle dost-
luktan vazgeçemez...”
Kaldı ki; Erdoğan’ın bunca çıkışına karşın iki ül-
ke arasındaki işbirliğinde değişen bir şey yok.
Karşılıklı kırıp dökmelerden sonra işleri rayına sok-
maya çalışacak kurum belli:
Dışişleri!
[email protected]
SAYFA2 ŞUBAT 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET
17HABERLERİN DEVAMI
AÇI
MÜMTAZ SOYSAL
Hedef Yaratmak
NATO’nun 60. kuruluş yıldönümü, Türk Atlantik
Konseyi’nce düzenlenen Antalya toplantısının ana ko-
nusuydu. Ama, başka toplantılarda olduğu gibi o top-
lantıda da dikkatler Davos’taki kapışmaya yöneldi.
Bununla birlikte, yeryüzünün her köşesinde iç ve
dış politikalar bakımından her zaman kendini gösteren
ortak bir özellik burada da kendini gösterdi: Politi-
kacının söylemine rahatlık sağlayacak bir hedef
arayışı.
Olaylar, bu arayışın rahatlığını Türkiye başbakanına
sağlamış sayılır.
İsrail, Hamas’ın tuzağına düşerek Gazze Şeridi’nin
insanlarına karşı ölçüsüz şiddet kullanarak, çoluk ço-
cuk demeden, bini aşkın insanın kanına girmekle Or-
tadoğu’nun politikacılarına bu fırsatı vermiş oldu. Şim-
di, artık, Tel Aviv’deki iktidara yüklenerek hem halk
yığınlarının desteğini almak, hem de toplumların öbür
dertleriyle sorunlarını perdelemek kolaylaşmıştır.
Soğuk Savaş bitince NATO da böyle bir yükleniş
arayışına girmişti.
Ta iki bin yıl öncesinin Roma İmparatorluğu gibi:
Anibal’in yenilişiyle Kartaca savaşlarının zaferle ka-
panması Roma’yı yönetenleri, üstüne çullanılacak bir
hasımdan yoksun bırakmıştı. Hem başkentin hem de
başka eyaletlerin insanlarını oyalayıp merkezci yö-
netimi sürdürecek yeni bir düşman gerekiyordu. Se-
natör Cato, “Kartaca’yı tepeledik, şimdi n’apacaz?”
diye sormaktaydı.
Bereket, imparatorluk çevresindeki “barbarlar”ın
saldırışları bu bahaneyi sağlamakta gecikmemişti.
Peki, yakın tarihin Soğuk Savaş’ı sona erip Sov-
yet tehdidi ortadan kalkınca NATO ne yapmalıydı?
Çok geçmeden, bu sorunun yanıtı da bulundu.
Üstelik, iki hedef birden ortaya çıkmıştı: Sosyal den-
gesizliklerle azınlık kıpırdanışlarının yarattığı terör ha-
reketlerinden doğan tehdit ile İslam köktenciliğinin
Batı toplumlarında yeniden uyandırdığı bir çeşit
dinsel korku.
ABD ve NATO çevrelerinin bu iki hedefe yönelişi
birkaç evreden geçti.
Önce, Sovyet blokunun dağılışı sonrasında Doğu
ve Güneydoğu Avrupa’da huzur sağlayacak kapitalist
rejimlerin kuruluşu ve oralardaki etnik huzursuzluğu
gidermek için ayrılıkçı kıpırdanışların hemen Batı’ya
bağlı devletçiklere dönüştürülmesi. Bu, aynı zamanda
eski Sovyet tehdidinin yeni bir Rus tehdidi olarak di-
rilmesini önlemeye de yarayacaktı.
Köktenci İslamcılığın tehdidine gelince, Washing-
ton’daki iktidarların ortak çabası NATO’nun gücünü
bu tehdide yöneltmek biçiminde olmuştur. Özellik-
le, ABD’yi hedef alan 11 Eylül saldırısının ardından.
Aynı esirgeyici çabanın, Türkiye gibi sadık NATO
ortağı iken hem dinci hem de etnik terör tehdidi al-
tına girmiş bir ülkenin kendi müttefiklerince göste-
rildiğini söyleyebilir misiniz?
Kaldı ki, bu durumda yeniden hedef yaratmak da
gerekmiyordu.
[email protected]
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Cahit
Berkay, Emrah Kara-
ca, Umut Karakoç, Çe-
tin Gül ve Grup Gün-
doğarken, başta bom-
balõ saldõrõ sonucu yitir-
diğimiz gazetemiz ya-
zarõ Uğur Mumcu ol-
mak üzere tüm demok-
rasi şehitleri anõsõna bir
konser verdi.
Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih Coğrafya
Fakültesi Farabi Salo-
nu’nda, önceki gün ak-
şam Uğur Mumcu Araş-
tõrmacõ Gazetecilik Vak-
fõ (um:ag), gazetemiz ve
çeşitli sivil toplum ör-
gütlerinin öncülüğünde
düzenlenen “16. Ada-
let ve Demokrasi Haf-
tası” etkinlikleri kapsa-
mõnda gerçekleştirilen
konsere, Uğur Mum-
cu’nun eşi, TBMM Baş-
kanvekili Güldal Mum-
cu, kõzõ Özge Mumcu
ile çok sayõda başkentli
katõldõ. Mumlarla ve ka-
ranfillerle süslü salon-
da, um:ag tarafõndan ha-
zõrlanan ve üzerinde
Prof. Dr. Ahmet Taner
Kışlalı ve Prof Dr. Mu-
ammer Aksoy ile Bah-
riye Üçok, Behçet Ay-
san, Çetin Emeç, Tu-
ran Dursun, Onat Kut-
lar gibi çeşitli saldõrõlar
sonucu yaşamõnõ yitiren
aydõnlarõn isimlerinin ve
fotoğraflarõnõn bulundu-
ğu afiş dikkat çekti.
Kızı vokal yaptı
Ünlü şair Nâzım Hik-
met’in “Soran bulun-
maz” adlõ şiirinden bes-
telenen şarkõyõ seslen-
diren Gündoğarken, kon-
ser sõrasõnda Uğur Mum-
cu’nun çeşitli zamanlar-
da yazdõğõ ve gazete-
mizde yayõmlanan ya-
zõlarõndan bölümler oku-
du. Grubun üyelerinden
Burhan Şeşen, “Bugün
ne yazık ki ülkemizde
aydınlar ya hapisha-
nedeler ya da öldürü-
lüyorlar. Şarkılar,
Mumcu ve diğer ay-
dınlar için söylensin”
diye konuştu. Daha son-
ra Grup Gündoğarken
“Sen benim şarkıla-
rımsın” adlõ şarkõya vo-
kal yapmak üzere Mum-
cu’nun kõzõ Özge Mum-
cu’yu sahneye davet et-
ti. Grup Gündoğarken’in
ardõndan sahneye özgün
müzik sanatçõsõ Çetin
Gül çõktõ. Gül’ün ses-
lendirdiği Nazõm Hik-
met’in “Bu memleket
bizim” adlõ şiirinden
bestelenen şarkõ, salonda
bulunanlar tarafõndan da-
kikalarca alkõşlandõ.
1. KOŞU: F: Doğan Merve (8), P: Tek Kõlõç (6), PP:
Rotindamõ (11), S: Mirhathan (5). 2. KOŞU: F: Ser-
vet Yõldõzõ (11), P: Bahtõm (5), PP: Bürçe (6), S: Ay-
tenkõzõ (12). 3. KOŞU: F: Şenfiliz (10), P: Bahri Ça-
vuş (2), PP: Toydemirkan (7), S: Kõsak Merve (8). 4.
KOŞU: F: Rojhat (5), P: Silen (6), PP: Merkür, S: (12).
5. KOŞU: F: Platin (8), P: Abjora (5), PP: Muam-
merbey (7), S: Kosovalõ (6). 6. KOŞU: F: İlterişhan
(10), P: Kuruşkaya (6), PP: Koşan Artun (5), S: Alim-
balõm (1). 7. KOŞU: F: Noblehorse (1), P: End Of Si-
lence (6), PP: Şirinhat (3), S: The Queen (7). 8. KO-
ŞU: F: Orpheo (1), P:
Coykunyel (5), PP:
Tarrant (10), S: Kah-
raman Denizci (8). 9.
KOŞU: F: Hüsnügül
(4), P: Nirgüldokuz
(3), PP: Altõnayak
(10), S: Memoş Tum-
bul (12).
ALTILI GANYAN
5 8 10 1 1 4
6 5 6 6 3
12 7 3 10
13 6 12
11 10 15
4/7 6/5
Erdoğan’ın Davos çı-
kışı, Bağdat’ta ABD
Başkanı’na ayakkabısı-
nı fırlatan Iraklı gazete-
cinin eylemi gibi mi ka-
lacaktır? Yoksa Türki-
ye’nin dış politikasında
ve Ortadoğu’daki ko-
nuşlanmasında bir de-
ğişimin ilk işareti mi ola-
caktır?
Türkiye, eğer Başba-
kan Erdoğan’ın dediği
gibi “bir kabile devleti”
değilse, yaşanan olayla-
rı en az Batı’daki uygar
coğrafya kadar serin-
kanlılıkla ve ulusal çı-
karları açısından değer-
lendirmek zorundadır.
Öfkeye dayanan gös-
teriyi yalnız bolca alkış-
lamakla yetinirsek, çağ-
daş bir devlet olmak ni-
teliğini yitirmiş olmaz
mıyız?
C
Sorular?
Baştarafı 1. Sayfada
İstanbul Y 7
Edirne Y 5
Kocaeli Y 12
Çanakkale PB 9
İzmir Y 13
Manisa Y 13
Aydın Y 14
Denizli Y 11
Zonguldak Y 14
Sinop Y 10
Samsun Y 9
Trabzon B 9
Giresun B 11
Ankara K 7
Eskişehir K 6
Konya K 7
Sıvas K 6
Antalya Y 13
Adana Y 13
Mersin Y 12
Diyarbakır Y 6
Şanlıurfa Y 12
Mardin Y 10
Siirt Y 4
Hakkâri K - 3
Van K 0
Kars B - 3
Oslo B - 3
Helsinki B - 2
Stockholm B 1
Londra Y 7
Amsterdam B 4
Brüksel B 4
Paris B 5
Bonn B 1
Münih PB 4
Berlin PB 3
Budapeşte PB 5
Madrid Y 16
Viyana PB 1
Belgrad K 2
Soyfa Y 8
Roma PB 14
Atina Y 14
Zürih B 5
Moskova PB - 2
Aşkabat B 17
Astana B - 8
Taşkent Y 12
Bakû PB 10
Bişkek Y 8
Tiflis PB 8
Kahire Y 18
Şam Y 14
Bütün bölgelerimiz par-
çalı çok bulutlu, Mar-
mara’nın doğusu, Gü-
ney İç Ege, Akdeniz,
Karadeniz, Güneydoğu
Anadolu bölgeleri ya-
ğışlı geçecek. Genel-
likle yağmur ve sağanak
Akdeniz kıyılarında gök
gürültülü sağanak, iç
bölgelerde kar ve karla
karışık yağmur şeklinde
görülecek.
EMİNE KAPLAN
ANKARA - AKP hükümeti,
AB’ye uyum gerekçesiyle her
türlü alõm satõm ve kiralama gibi
özel hukuk uyuşmazlõklarõnda
“arabuluculuk” sistemi getiriyor.
TBMM Adalet Komisyonu’nun
gündeminde bulunan yasa tasarõ-
sõna göre taraflar, dava açõlmadan
önce ya da dava sürecinde arabu-
lucuya başvurabilecek. Taraflarõn,
arabulucunun girişimiyle anlaş-
maya varmasõ durumunda anlaş-
mazlõk çözümlenmiş olacak.
TBMM Adalet Komisyonu’nda
gündemde bulunan “Hukuk
Uyuşmazlıklarında Arabulu-
culuk Yasa Tasarısı” şu düzen-
lemeleri öngörüyor:
Taraflar dava açõlmadan ön-
ce veya davanõn görülmesi sõra-
sõnda arabulucuya başvurma ko-
nusunda anlaşabilecek. Mahke-
me de taraflarõ arabulucuya baş-
vurmak konusunda aydõnlatõp teş-
vik edebilecek. Başkaca bir usul
kararlaştõrõlmamõşsa, arabulucu
veya arabulucular taraflarca seçi-
lecek.
Arabulucu, seçildikten sonra
taraflarõ en kõsa sürede ilk toplan-
tõya davet edecek. Taraflar, ara-
buluculuk usulünü serbestçe ka-
rarlaştõrabilecek. Dava açõldõktan
sonra taraflarõn birlikte arabulu-
cuya başvuracaklarõnõ beyan et-
meleri halinde, yargõlama, mah-
kemece 3 ay süre ile ertelenecek.
Bu süre, taraflarõn birlikte başvu-
rusu üzerine 3 ay daha uzatõlabi-
lecek.
Arabuluculuk faaliyeti so-
nucunda varõlan anlaşmanõn kap-
samõ taraflarca belirlenecek, an-
laşma belgesi düzenlenmesi ha-
linde bu belge taraflar ve arabu-
lucu tarafõndan imzalanacak.
Adalet Bakanlõğõ bünyesinde
Arabuluculuk Daire Başkanlõğõ
oluşturulacak. Daire başkanlõğõ,
özel hukuk uyuşmazlõklarõnda ara-
bulucuk yapma yetkisini kazanmõş
kişilerin sicilini tutacak. Arabulu-
culuk siciline kaydedilebilmek
için Türk vatandaşõ olmak, 4 yõl-
lõk lisans eğitimi almõş olmak,
tam ehliyetli olmak, taksirli suçlar
dõşõnda herhangi bir sabõkasõ bu-
lunmamak, arabuluculuk eğitimi-
ni tamamlamak ve bakanlõkça ya-
põlan yazõlõ ve uygulamalõ sõnav-
da başarõ olmak koşullarõ aranacak.
Bakanlõk bünyesinde bir ku-
rul oluşturulacak.
‘Ticari eğitime hizmet ediyorlar’
ADANA (Cumhuriyet Bürosu) -
Eğitim - Sen Adana Şube Başkanõ Gü-
ven Boğa, Yüksek Öğretim Kurulu ile
AKP Hükümeti’nin eğitimin ticarileş-
mesine hizmet ettiğini belirtti. AKP’nin
iktidara geldiği günden beri eğitimi ken-
di ideolojik görüşleri doğrultusunda bi-
çimlendirmeye çalõştõğõnõ vurgulayan
Boğa, “Yükseköğretim sisteminde ya-
şanan sorunların çözülmesi noktasın-
da ne YÖK ne de AKP, bir girişimde
bulunmadıkları gibi, uygulamalarıy-
la yeni sorunlar yaratıyorlar” dedi.
Türkiye’deki üniversite eğitim siste-
minin, ‘azgelişmişliğin’ adeta gösterge-
si olduğunu ve 12 Eylül sonrasõnda yay-
gõnlaşan paralõ eğitim anlayõşõnõn, önce
üniversiteleri, sonrasõnda tüm eğitim
sistemini sardõğõnõ vurgulayan Boğa,
darbe sonrasõnda üniversitelerin, özgür
düşünen, bilim insanlarõndan arõndõrõl-
dõğõnõ kaydetti. Boğa, bir süredir bazõ üni-
versitelerde uygulamaya konulmuş olan
ve tüm üniversitelere standart uygulama
olarak getirilmeye çalõşõlan, araştõrma gö-
revlilerinin bir tür bursiyer olarak üni-
versiteye alõnmalarõ ve doktora derece-
sini alanlarõn üniversite ile ilişkileri ke-
silerek, yardõmcõ doçent olarak atana-
bilmeleri için yeniden müracaat ve ata-
ma sürecine tabi tutulmalarõ sisteminin,
araştõrma görevlileri için iş güvenliğinin
ortadan kaldõrõlmasõ anlamõna geldiğine
dikkat çekti.
‘Düşüncesiz robotlar’
Boğa şöyle devam etti: “Kısa süre-
lerde çok sayıda üniversite açmanın si-
yasi nedenlerine ve üniversite camia-
sında yarattığı olumsuzluklara gir-
meden, buralara eleman temini, ro-
tasyon gibi farklı yöntemlerle sağla-
nıyor olabilir. Şu hale göre yaygın-
laştırılarak genelleştirilmeye çalışı-
lan uygulamanın ne tıp alanındaki
pratiklerle bir ilgisi vardır, ne de kan
değişimi gibi gerekçelerle izahı ola-
naklıdır... Ancak, amaç açıktır. Üni-
versiteye devamlı kadrolu girişleri
denetim altına almak, böylece üni-
versitedeki yapının siyasete ve ser-
mayeye karşı eleştirel oluşum tabanını
törpülemektir. Başka bir deyişle, yay-
gınlaştırılmaya çalışılan uygulama-
nın amacı, bilim alanında liyakat sa-
hibi bireyler yerine, ‘sisteme ve efen-
dilerine sadõk köleler’ yetiştirmektir.
Üniversite elemanlarının ‘iş güvenliği’
ve ‘zihin güvenliği’ gibi olmazsa olmaz
iki yaşamsal koşuldan soyutlanması
durumunda, geriye sistemin emrinde
sadık kölelerin kalacağı kesindir.
Bunlar iyi birer cerrah, bilgisayar
uzmanı ya da mali müşavir olabilir,
ama düşünce sahibi olmayan, düşün-
cesiz robot olurlar.”
RUJHAT AVŞAR
BOLU - Bolu’da önceki gece düşen heli-
kopterin enkazõna ve iki pilotun cesedine
ulaşõldõ. Sağlõk Bakanlõğõ’nõn hava ambulan-
sõ olarak kullanmak amacõyla Polonya’dan al-
dõğõ helikopterle önceki gün Bolu’nun Kõb-
rõsçõk ilçesi yakõnlarõnda irtibat kesildi. Heli-
kopterle önceki gün 16.11’de son kez temas
kurulduğu ve deniz seviyesinden 8 bin 200 fe-
et yükseklikteyken temasõn kesildiği bildiril-
di. Helikopterin Mudurnu ve Kõbrõsçõk ilçeleri
arasõndaki Köroğlu Tepesi ile Sarõobabaşõ kö-
yü arasõndaki dağlõk araziye düştüğü belirlendi.
Önceki günden itibaren kötü hava şartlarõna
karşõ süren arama kurtarma çalõşmalarõnõn so-
nunda dün öğlen saatlerinde helikopterin en-
kazõna ulaşõlõrken kaptan pilot Andrzej Wo-
jewodzki ile emekli pilot Albay Süleyman Kı-
yak ölü olarak bulundu.
Kötü hava koşullarõ nedeniyle irtifa kaybe-
derek düştüğü tahmin edilen helikopterde, ya-
şamõnõ yitiren pilotlarõn naaşlarõ Ankara’ya
sevk edilerek Gülhane Tõp Akademisi (GATA)
morguna konuldu.
Helikopter enkazõna ulaşõldõ
Aksoy ve Mumcu
türkülerle anıldı
PİLOTLAR DENEYİMLİYDİ
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Bolu’nun Kõbrõsçõk ilçesi yakõnlarõnda-
ki dağlõk alana düşen helikopterde ya-
şamõnõ yitiren emekli kara pilot Albay Sü-
leyman Kıyak’õn, 5 bin 500 saat uçuş de-
neyimi olduğu, helikopter pilotu Andrzej
Wojewodzki’nin ise bir dönem Polon-
ya Başbakanõ’nõn kullandõğõ helikopte-
rin pilotu olduğu öğrenildi.
Edinilen bilgiye göre, Koçoğlu Ha-
vacõlõk firmasõnca Polonya’dan Türki-
ye’ye getirilen ve “Eurocopter 135” ti-
pi helikopterde “gözlemci” olarak gö-
rev yapan emekli kara pilot Albay Sü-
leyman Kõyak, görev yaptõğõ dönemde
Türk Silahlõ Kuvvetleri’nde (TSK)
Skorsky ve Cougar tipi helikopterler kul-
landõ. Kara Havacõlõk Okulu’ndan 1981
yõlõnda mezun olan Kõyak’õn, TSK’de
birçok önemli görevde bulunduğunu
kaydeden yetkililer, üstün başarõlarõndan
dolayõ kendisine çok sayõda takdirname
verildiğini vurguladõlar.
Eğitim-Sen, AKP’nin ve YÖK’ün üniversite sistemindeki sorunlarõ
çözmediklerini, uygulamalarõyla yeni sorunlar yarattõklarõnõ vurguladõ
İki pilotun cenazeleri Sağlık Bakanlığı’na ait bir helikopterle Ankara’ya götürüldü. (AA)
ADALET KOMİSYONU
Uyuşmazlığa
arabulucu
çözümü
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
MEZARI BAŞINDA ANILDI
İpekçi için tören
İstanbul Haber Servisi - Eski Milliyet Gazetesi Genel Ya-
yõn Yönetmeni ve Başyazarõ Abdi İpekçi, katledilişinin
30. yõlõnda dün Zincirlikuyu’daki mezarõ başõnda düzen-
lenen törenle anõldõ.
İpekçi için düzenlenen törene, İpekçi’nin eşi Sibel
İpekçi, kõzõ Nükhet İpekçi İzet, damadõ Engin İzet, to-
runu Alev İzet, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC)
Başkanõ Orhan Erinç, Milliyet Gazetesi Genel Yayõn
Yönetmeni Sedat Ergin, eski TGC Başkanõ Nail Güre-
li’nin yanõ sõra dostlarõ ve meslektaşlarõ da katõldõ. Tören-
de konuşan TGC Başkanõ Erinç, İpekçi’nin katledilişinin
üzerinden 30 yõl geçtiğini belirterek “Geçen 30 yılda
beklediklerimize ulaşamadık. İpekçi aramızdan ayrıl-
dıktan sonra yargı ve soruşturma açısından gerekli il-
gi gösterilmedi” dedi. İpekçi için mezarõ başõnda okunan
Kuran’õn ardõndan konuşan Milliyet Gazetesi Genel Ya-
yõn Yönetmeni Ergin, İpekçi’nin Türkiye’nin yetiştirdiği
en değerli gazetecilerden biri olduğunu belirtti. İpekçi’nin
kõzõ Nükhet İpekçi ise babasõnõn mezarõ başõnda 30 yõllõk
hukuksuzluğa tanõklõk yaptõğõnõ söyleyerek “Babamın
katillerinin bulunmasını ve hukuk eksenine girebilme-
yi talep ediyorum. Babamın çok büyük bir ailesi var.
Bizler acımızı hep birlikte yaşıyoruz” dedi.
Geceye onur konuğu olarak katılan yazar Vedat Türkali’ye
Türk soluna yaptığı katkılardan dolayı plaket verildi.
78’lilerdendayanõşmagecesi
İstanbul Haber Servisi-
78’liler Girişimi tarafõndan se-
kizincisi düzenlenen, “78’liler
ve dostlarımızla geleneksel da-
yanışma gecemizde buluşuyo-
ruz” adlõ gece coşkuyla kutlan-
dõ. Çağlayan Salon Figaro’da ön-
ceki gün düzenlenen gecenin
açõlõş konuşmasõnõ yapan 78’li-
ler Girişimi Sözcüsü Celalettin
Can, dayanõşma gecesinin bu yõl
sekizincisini düzenlediklerini
belirterek, “Burada amacımız
birbirimizden güç almaktır.
Sanatçılarımız ve siyasetçile-
rimizle beraber her yıl bu
amaçla toplanıyoruz” dedi.
Geceye onur konuğu olarak ka-
tõlan yazar Vedat Türkali de
Türk solunun tarih boyunca çe-
şitli yaralar aldõğõnõ belirterek, ne
kadar kötü günler yaşanõrsa ya-
şansõn kimsenin karamsarlõğa
düşmemesi gerektiğini söyledi.
Fotoğraf:CİHANORUÇOĞLU