18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada recinde; kuzey komşumuz Rusya, güney komşumuz ABD, doğu komşumuz İran, batı komşumuz AB. Bu siyasi haritaya bakıp şunu söyleyebiliriz: Türkiye, dünya ile komşu bir ülkedir! Böyle bir tablonun ortasındaki Türkiye’nin en güç- lü olması, en ciddi çalışması gereken kurumu şüp- hesiz Dışişleri Bakanlığı! Gelinen noktada ülkelerin güvenliğinin sınırların- dan başlamadığı, çok daha uzak coğrafyalara ka- dar uzanabildiği dikkate alınırsa, Dışişleri’nin öne- mi ayrıca öne çıkacaktır. Örneğin Türkiye, 1980’li, 90’lı yıllarda batıdan do- ğuya belli başlı ülkelere “PKK bir terör örgütüdür” dedirtene kadar akla karayı seçmişti. Bunun için mo- tor gücü ister istemez dış temsilciliklerdi. Bunda ne ölçüde başarılı oldu, ayrı bir tartışma konusu ama, Başbakan Erdoğan’ın Peres’e verip veriştirirken, “monşer” diye başlayıp diplomatlarımız ve diplo- masiyi de paylaması, 5 gündür yapılmakta olan on- larca yorum arasında şu saptamayı haklı kılıyor: Davos’ta Erdoğan kazandı, Türkiye kaybetti! Dışişlerimiz için “paramparça” desek, abartmış ol- mayız... Ortadoğu politikası Başbakan Erdoğan’ın özel temsilcisi Ahmet Davutoğlu ile yürütülüyor. Da- vutoğlu, Başbakan adına bölge gezisine çıkıyor, özel görüşmeler yapıyor, mesaj getiriyor, mesaj götürüyor. Dışişleri’nin dışında... AB politikamız Başbakan’ın iç kabinesinde yer alan kadrodan yeni Devlet Bakanı Egemen Bağış ara- cılığıyla yürütülüyor. Bağış, Avrupa’da temaslar ya- pıyor, Meclis’te muhalefet partileriyle görüşüyor. Dışişleri’nin dışında... ABD ile ilişkilerimiz Dışişleri dışında her kesimce yürütülüyor. Öncelik Cumhurbaşkanı Gül’de. Gül, Dışişleri Bakanlığı döneminde kurduğu özel ekibi Çankaya Köşkü’ne taşıdı. Dışişler Bakanlığı konu- tu da Dışişleri Bakanı’nın dışında, Gül ailesi tarafından kullanılıyor. Kıbrıs politikası Gül-Talat-Erdoğan üçgeninde gö- türülüyor... Orta Asya, Balkanlar dalgalanmaya bırakılmış du- rumda... Bu yelpaze içinde Dışişleri Bakanı Ali Babacan’a da sanırız şunlar kalıyor: Afrika açılımı, Latin Amerika ile yeni süreç, Somali korsanları... Ee, Dışişleri’nde “Som Ali” böyle olur! Davos çıkartmasına dönersek... Erdoğan, Peres’e yaşından başladı, başından de- vam etti, işinden çıktı... Sonra ne dedi? Şunu: “Benim tavrım Peres’e değil, moderatöreydi!” Bu zikzağın nedeni, ne olursa olsun İsrail’le iliş- kilerin sürmesi gerektiği gerçeğinin kendisine anım- satılmasıydı. İsrail tarafından gelen haberler de şu yönde: “Biz eski dostuz, dostlar arasında böyle şeyler ola- bilir...” Gerçi Erdoğan’ın ilgi sahasına girmiyor ama, İs- rail ince diplomasi yapıyor. Bir bakıma şunu söylüyor: “Erdoğan ağzına geleni söylese de, bizimle dost- luktan vazgeçemez...” Kaldı ki; Erdoğan’ın bunca çıkışına karşın iki ül- ke arasındaki işbirliğinde değişen bir şey yok. Karşılıklı kırıp dökmelerden sonra işleri rayına sok- maya çalışacak kurum belli: Dışişleri! [email protected] SAYFA2 ŞUBAT 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET 17HABERLERİN DEVAMI AÇI MÜMTAZ SOYSAL Hedef Yaratmak NATO’nun 60. kuruluş yıldönümü, Türk Atlantik Konseyi’nce düzenlenen Antalya toplantısının ana ko- nusuydu. Ama, başka toplantılarda olduğu gibi o top- lantıda da dikkatler Davos’taki kapışmaya yöneldi. Bununla birlikte, yeryüzünün her köşesinde iç ve dış politikalar bakımından her zaman kendini gösteren ortak bir özellik burada da kendini gösterdi: Politi- kacının söylemine rahatlık sağlayacak bir hedef arayışı. Olaylar, bu arayışın rahatlığını Türkiye başbakanına sağlamış sayılır. İsrail, Hamas’ın tuzağına düşerek Gazze Şeridi’nin insanlarına karşı ölçüsüz şiddet kullanarak, çoluk ço- cuk demeden, bini aşkın insanın kanına girmekle Or- tadoğu’nun politikacılarına bu fırsatı vermiş oldu. Şim- di, artık, Tel Aviv’deki iktidara yüklenerek hem halk yığınlarının desteğini almak, hem de toplumların öbür dertleriyle sorunlarını perdelemek kolaylaşmıştır. Soğuk Savaş bitince NATO da böyle bir yükleniş arayışına girmişti. Ta iki bin yıl öncesinin Roma İmparatorluğu gibi: Anibal’in yenilişiyle Kartaca savaşlarının zaferle ka- panması Roma’yı yönetenleri, üstüne çullanılacak bir hasımdan yoksun bırakmıştı. Hem başkentin hem de başka eyaletlerin insanlarını oyalayıp merkezci yö- netimi sürdürecek yeni bir düşman gerekiyordu. Se- natör Cato, “Kartaca’yı tepeledik, şimdi n’apacaz?” diye sormaktaydı. Bereket, imparatorluk çevresindeki “barbarlar”ın saldırışları bu bahaneyi sağlamakta gecikmemişti. Peki, yakın tarihin Soğuk Savaş’ı sona erip Sov- yet tehdidi ortadan kalkınca NATO ne yapmalıydı? Çok geçmeden, bu sorunun yanıtı da bulundu. Üstelik, iki hedef birden ortaya çıkmıştı: Sosyal den- gesizliklerle azınlık kıpırdanışlarının yarattığı terör ha- reketlerinden doğan tehdit ile İslam köktenciliğinin Batı toplumlarında yeniden uyandırdığı bir çeşit dinsel korku. ABD ve NATO çevrelerinin bu iki hedefe yönelişi birkaç evreden geçti. Önce, Sovyet blokunun dağılışı sonrasında Doğu ve Güneydoğu Avrupa’da huzur sağlayacak kapitalist rejimlerin kuruluşu ve oralardaki etnik huzursuzluğu gidermek için ayrılıkçı kıpırdanışların hemen Batı’ya bağlı devletçiklere dönüştürülmesi. Bu, aynı zamanda eski Sovyet tehdidinin yeni bir Rus tehdidi olarak di- rilmesini önlemeye de yarayacaktı. Köktenci İslamcılığın tehdidine gelince, Washing- ton’daki iktidarların ortak çabası NATO’nun gücünü bu tehdide yöneltmek biçiminde olmuştur. Özellik- le, ABD’yi hedef alan 11 Eylül saldırısının ardından. Aynı esirgeyici çabanın, Türkiye gibi sadık NATO ortağı iken hem dinci hem de etnik terör tehdidi al- tına girmiş bir ülkenin kendi müttefiklerince göste- rildiğini söyleyebilir misiniz? Kaldı ki, bu durumda yeniden hedef yaratmak da gerekmiyordu. [email protected] ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Cahit Berkay, Emrah Kara- ca, Umut Karakoç, Çe- tin Gül ve Grup Gün- doğarken, başta bom- balõ saldõrõ sonucu yitir- diğimiz gazetemiz ya- zarõ Uğur Mumcu ol- mak üzere tüm demok- rasi şehitleri anõsõna bir konser verdi. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Farabi Salo- nu’nda, önceki gün ak- şam Uğur Mumcu Araş- tõrmacõ Gazetecilik Vak- fõ (um:ag), gazetemiz ve çeşitli sivil toplum ör- gütlerinin öncülüğünde düzenlenen “16. Ada- let ve Demokrasi Haf- tası” etkinlikleri kapsa- mõnda gerçekleştirilen konsere, Uğur Mum- cu’nun eşi, TBMM Baş- kanvekili Güldal Mum- cu, kõzõ Özge Mumcu ile çok sayõda başkentli katõldõ. Mumlarla ve ka- ranfillerle süslü salon- da, um:ag tarafõndan ha- zõrlanan ve üzerinde Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı ve Prof Dr. Mu- ammer Aksoy ile Bah- riye Üçok, Behçet Ay- san, Çetin Emeç, Tu- ran Dursun, Onat Kut- lar gibi çeşitli saldõrõlar sonucu yaşamõnõ yitiren aydõnlarõn isimlerinin ve fotoğraflarõnõn bulundu- ğu afiş dikkat çekti. Kızı vokal yaptı Ünlü şair Nâzım Hik- met’in “Soran bulun- maz” adlõ şiirinden bes- telenen şarkõyõ seslen- diren Gündoğarken, kon- ser sõrasõnda Uğur Mum- cu’nun çeşitli zamanlar- da yazdõğõ ve gazete- mizde yayõmlanan ya- zõlarõndan bölümler oku- du. Grubun üyelerinden Burhan Şeşen, “Bugün ne yazık ki ülkemizde aydınlar ya hapisha- nedeler ya da öldürü- lüyorlar. Şarkılar, Mumcu ve diğer ay- dınlar için söylensin” diye konuştu. Daha son- ra Grup Gündoğarken “Sen benim şarkıla- rımsın” adlõ şarkõya vo- kal yapmak üzere Mum- cu’nun kõzõ Özge Mum- cu’yu sahneye davet et- ti. Grup Gündoğarken’in ardõndan sahneye özgün müzik sanatçõsõ Çetin Gül çõktõ. Gül’ün ses- lendirdiği Nazõm Hik- met’in “Bu memleket bizim” adlõ şiirinden bestelenen şarkõ, salonda bulunanlar tarafõndan da- kikalarca alkõşlandõ. 1. KOŞU: F: Doğan Merve (8), P: Tek Kõlõç (6), PP: Rotindamõ (11), S: Mirhathan (5). 2. KOŞU: F: Ser- vet Yõldõzõ (11), P: Bahtõm (5), PP: Bürçe (6), S: Ay- tenkõzõ (12). 3. KOŞU: F: Şenfiliz (10), P: Bahri Ça- vuş (2), PP: Toydemirkan (7), S: Kõsak Merve (8). 4. KOŞU: F: Rojhat (5), P: Silen (6), PP: Merkür, S: (12). 5. KOŞU: F: Platin (8), P: Abjora (5), PP: Muam- merbey (7), S: Kosovalõ (6). 6. KOŞU: F: İlterişhan (10), P: Kuruşkaya (6), PP: Koşan Artun (5), S: Alim- balõm (1). 7. KOŞU: F: Noblehorse (1), P: End Of Si- lence (6), PP: Şirinhat (3), S: The Queen (7). 8. KO- ŞU: F: Orpheo (1), P: Coykunyel (5), PP: Tarrant (10), S: Kah- raman Denizci (8). 9. KOŞU: F: Hüsnügül (4), P: Nirgüldokuz (3), PP: Altõnayak (10), S: Memoş Tum- bul (12). ALTILI GANYAN 5 8 10 1 1 4 6 5 6 6 3 12 7 3 10 13 6 12 11 10 15 4/7 6/5 Erdoğan’ın Davos çı- kışı, Bağdat’ta ABD Başkanı’na ayakkabısı- nı fırlatan Iraklı gazete- cinin eylemi gibi mi ka- lacaktır? Yoksa Türki- ye’nin dış politikasında ve Ortadoğu’daki ko- nuşlanmasında bir de- ğişimin ilk işareti mi ola- caktır? Türkiye, eğer Başba- kan Erdoğan’ın dediği gibi “bir kabile devleti” değilse, yaşanan olayla- rı en az Batı’daki uygar coğrafya kadar serin- kanlılıkla ve ulusal çı- karları açısından değer- lendirmek zorundadır. Öfkeye dayanan gös- teriyi yalnız bolca alkış- lamakla yetinirsek, çağ- daş bir devlet olmak ni- teliğini yitirmiş olmaz mıyız? C Sorular? Baştarafı 1. Sayfada İstanbul Y 7 Edirne Y 5 Kocaeli Y 12 Çanakkale PB 9 İzmir Y 13 Manisa Y 13 Aydın Y 14 Denizli Y 11 Zonguldak Y 14 Sinop Y 10 Samsun Y 9 Trabzon B 9 Giresun B 11 Ankara K 7 Eskişehir K 6 Konya K 7 Sıvas K 6 Antalya Y 13 Adana Y 13 Mersin Y 12 Diyarbakır Y 6 Şanlıurfa Y 12 Mardin Y 10 Siirt Y 4 Hakkâri K - 3 Van K 0 Kars B - 3 Oslo B - 3 Helsinki B - 2 Stockholm B 1 Londra Y 7 Amsterdam B 4 Brüksel B 4 Paris B 5 Bonn B 1 Münih PB 4 Berlin PB 3 Budapeşte PB 5 Madrid Y 16 Viyana PB 1 Belgrad K 2 Soyfa Y 8 Roma PB 14 Atina Y 14 Zürih B 5 Moskova PB - 2 Aşkabat B 17 Astana B - 8 Taşkent Y 12 Bakû PB 10 Bişkek Y 8 Tiflis PB 8 Kahire Y 18 Şam Y 14 Bütün bölgelerimiz par- çalı çok bulutlu, Mar- mara’nın doğusu, Gü- ney İç Ege, Akdeniz, Karadeniz, Güneydoğu Anadolu bölgeleri ya- ğışlı geçecek. Genel- likle yağmur ve sağanak Akdeniz kıyılarında gök gürültülü sağanak, iç bölgelerde kar ve karla karışık yağmur şeklinde görülecek. EMİNE KAPLAN ANKARA - AKP hükümeti, AB’ye uyum gerekçesiyle her türlü alõm satõm ve kiralama gibi özel hukuk uyuşmazlõklarõnda “arabuluculuk” sistemi getiriyor. TBMM Adalet Komisyonu’nun gündeminde bulunan yasa tasarõ- sõna göre taraflar, dava açõlmadan önce ya da dava sürecinde arabu- lucuya başvurabilecek. Taraflarõn, arabulucunun girişimiyle anlaş- maya varmasõ durumunda anlaş- mazlõk çözümlenmiş olacak. TBMM Adalet Komisyonu’nda gündemde bulunan “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabulu- culuk Yasa Tasarısı” şu düzen- lemeleri öngörüyor:  Taraflar dava açõlmadan ön- ce veya davanõn görülmesi sõra- sõnda arabulucuya başvurma ko- nusunda anlaşabilecek. Mahke- me de taraflarõ arabulucuya baş- vurmak konusunda aydõnlatõp teş- vik edebilecek. Başkaca bir usul kararlaştõrõlmamõşsa, arabulucu veya arabulucular taraflarca seçi- lecek.  Arabulucu, seçildikten sonra taraflarõ en kõsa sürede ilk toplan- tõya davet edecek. Taraflar, ara- buluculuk usulünü serbestçe ka- rarlaştõrabilecek. Dava açõldõktan sonra taraflarõn birlikte arabulu- cuya başvuracaklarõnõ beyan et- meleri halinde, yargõlama, mah- kemece 3 ay süre ile ertelenecek. Bu süre, taraflarõn birlikte başvu- rusu üzerine 3 ay daha uzatõlabi- lecek.  Arabuluculuk faaliyeti so- nucunda varõlan anlaşmanõn kap- samõ taraflarca belirlenecek, an- laşma belgesi düzenlenmesi ha- linde bu belge taraflar ve arabu- lucu tarafõndan imzalanacak.  Adalet Bakanlõğõ bünyesinde Arabuluculuk Daire Başkanlõğõ oluşturulacak. Daire başkanlõğõ, özel hukuk uyuşmazlõklarõnda ara- bulucuk yapma yetkisini kazanmõş kişilerin sicilini tutacak. Arabulu- culuk siciline kaydedilebilmek için Türk vatandaşõ olmak, 4 yõl- lõk lisans eğitimi almõş olmak, tam ehliyetli olmak, taksirli suçlar dõşõnda herhangi bir sabõkasõ bu- lunmamak, arabuluculuk eğitimi- ni tamamlamak ve bakanlõkça ya- põlan yazõlõ ve uygulamalõ sõnav- da başarõ olmak koşullarõ aranacak.  Bakanlõk bünyesinde bir ku- rul oluşturulacak. ‘Ticari eğitime hizmet ediyorlar’ ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Eğitim - Sen Adana Şube Başkanõ Gü- ven Boğa, Yüksek Öğretim Kurulu ile AKP Hükümeti’nin eğitimin ticarileş- mesine hizmet ettiğini belirtti. AKP’nin iktidara geldiği günden beri eğitimi ken- di ideolojik görüşleri doğrultusunda bi- çimlendirmeye çalõştõğõnõ vurgulayan Boğa, “Yükseköğretim sisteminde ya- şanan sorunların çözülmesi noktasın- da ne YÖK ne de AKP, bir girişimde bulunmadıkları gibi, uygulamalarıy- la yeni sorunlar yaratıyorlar” dedi. Türkiye’deki üniversite eğitim siste- minin, ‘azgelişmişliğin’ adeta gösterge- si olduğunu ve 12 Eylül sonrasõnda yay- gõnlaşan paralõ eğitim anlayõşõnõn, önce üniversiteleri, sonrasõnda tüm eğitim sistemini sardõğõnõ vurgulayan Boğa, darbe sonrasõnda üniversitelerin, özgür düşünen, bilim insanlarõndan arõndõrõl- dõğõnõ kaydetti. Boğa, bir süredir bazõ üni- versitelerde uygulamaya konulmuş olan ve tüm üniversitelere standart uygulama olarak getirilmeye çalõşõlan, araştõrma gö- revlilerinin bir tür bursiyer olarak üni- versiteye alõnmalarõ ve doktora derece- sini alanlarõn üniversite ile ilişkileri ke- silerek, yardõmcõ doçent olarak atana- bilmeleri için yeniden müracaat ve ata- ma sürecine tabi tutulmalarõ sisteminin, araştõrma görevlileri için iş güvenliğinin ortadan kaldõrõlmasõ anlamõna geldiğine dikkat çekti. ‘Düşüncesiz robotlar’ Boğa şöyle devam etti: “Kısa süre- lerde çok sayıda üniversite açmanın si- yasi nedenlerine ve üniversite camia- sında yarattığı olumsuzluklara gir- meden, buralara eleman temini, ro- tasyon gibi farklı yöntemlerle sağla- nıyor olabilir. Şu hale göre yaygın- laştırılarak genelleştirilmeye çalışı- lan uygulamanın ne tıp alanındaki pratiklerle bir ilgisi vardır, ne de kan değişimi gibi gerekçelerle izahı ola- naklıdır... Ancak, amaç açıktır. Üni- versiteye devamlı kadrolu girişleri denetim altına almak, böylece üni- versitedeki yapının siyasete ve ser- mayeye karşı eleştirel oluşum tabanını törpülemektir. Başka bir deyişle, yay- gınlaştırılmaya çalışılan uygulama- nın amacı, bilim alanında liyakat sa- hibi bireyler yerine, ‘sisteme ve efen- dilerine sadõk köleler’ yetiştirmektir. Üniversite elemanlarının ‘iş güvenliği’ ve ‘zihin güvenliği’ gibi olmazsa olmaz iki yaşamsal koşuldan soyutlanması durumunda, geriye sistemin emrinde sadık kölelerin kalacağı kesindir. Bunlar iyi birer cerrah, bilgisayar uzmanı ya da mali müşavir olabilir, ama düşünce sahibi olmayan, düşün- cesiz robot olurlar.” RUJHAT AVŞAR BOLU - Bolu’da önceki gece düşen heli- kopterin enkazõna ve iki pilotun cesedine ulaşõldõ. Sağlõk Bakanlõğõ’nõn hava ambulan- sõ olarak kullanmak amacõyla Polonya’dan al- dõğõ helikopterle önceki gün Bolu’nun Kõb- rõsçõk ilçesi yakõnlarõnda irtibat kesildi. Heli- kopterle önceki gün 16.11’de son kez temas kurulduğu ve deniz seviyesinden 8 bin 200 fe- et yükseklikteyken temasõn kesildiği bildiril- di. Helikopterin Mudurnu ve Kõbrõsçõk ilçeleri arasõndaki Köroğlu Tepesi ile Sarõobabaşõ kö- yü arasõndaki dağlõk araziye düştüğü belirlendi. Önceki günden itibaren kötü hava şartlarõna karşõ süren arama kurtarma çalõşmalarõnõn so- nunda dün öğlen saatlerinde helikopterin en- kazõna ulaşõlõrken kaptan pilot Andrzej Wo- jewodzki ile emekli pilot Albay Süleyman Kı- yak ölü olarak bulundu. Kötü hava koşullarõ nedeniyle irtifa kaybe- derek düştüğü tahmin edilen helikopterde, ya- şamõnõ yitiren pilotlarõn naaşlarõ Ankara’ya sevk edilerek Gülhane Tõp Akademisi (GATA) morguna konuldu. Helikopter enkazõna ulaşõldõ Aksoy ve Mumcu türkülerle anıldı PİLOTLAR DENEYİMLİYDİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bolu’nun Kõbrõsçõk ilçesi yakõnlarõnda- ki dağlõk alana düşen helikopterde ya- şamõnõ yitiren emekli kara pilot Albay Sü- leyman Kıyak’õn, 5 bin 500 saat uçuş de- neyimi olduğu, helikopter pilotu Andrzej Wojewodzki’nin ise bir dönem Polon- ya Başbakanõ’nõn kullandõğõ helikopte- rin pilotu olduğu öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, Koçoğlu Ha- vacõlõk firmasõnca Polonya’dan Türki- ye’ye getirilen ve “Eurocopter 135” ti- pi helikopterde “gözlemci” olarak gö- rev yapan emekli kara pilot Albay Sü- leyman Kõyak, görev yaptõğõ dönemde Türk Silahlõ Kuvvetleri’nde (TSK) Skorsky ve Cougar tipi helikopterler kul- landõ. Kara Havacõlõk Okulu’ndan 1981 yõlõnda mezun olan Kõyak’õn, TSK’de birçok önemli görevde bulunduğunu kaydeden yetkililer, üstün başarõlarõndan dolayõ kendisine çok sayõda takdirname verildiğini vurguladõlar. Eğitim-Sen, AKP’nin ve YÖK’ün üniversite sistemindeki sorunlarõ çözmediklerini, uygulamalarõyla yeni sorunlar yarattõklarõnõ vurguladõ İki pilotun cenazeleri Sağlık Bakanlığı’na ait bir helikopterle Ankara’ya götürüldü. (AA) ADALET KOMİSYONU Uyuşmazlığa arabulucu çözümü ANKARA ÜNİVERSİTESİ MEZARI BAŞINDA ANILDI İpekçi için tören İstanbul Haber Servisi - Eski Milliyet Gazetesi Genel Ya- yõn Yönetmeni ve Başyazarõ Abdi İpekçi, katledilişinin 30. yõlõnda dün Zincirlikuyu’daki mezarõ başõnda düzen- lenen törenle anõldõ. İpekçi için düzenlenen törene, İpekçi’nin eşi Sibel İpekçi, kõzõ Nükhet İpekçi İzet, damadõ Engin İzet, to- runu Alev İzet, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanõ Orhan Erinç, Milliyet Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Sedat Ergin, eski TGC Başkanõ Nail Güre- li’nin yanõ sõra dostlarõ ve meslektaşlarõ da katõldõ. Tören- de konuşan TGC Başkanõ Erinç, İpekçi’nin katledilişinin üzerinden 30 yõl geçtiğini belirterek “Geçen 30 yılda beklediklerimize ulaşamadık. İpekçi aramızdan ayrıl- dıktan sonra yargı ve soruşturma açısından gerekli il- gi gösterilmedi” dedi. İpekçi için mezarõ başõnda okunan Kuran’õn ardõndan konuşan Milliyet Gazetesi Genel Ya- yõn Yönetmeni Ergin, İpekçi’nin Türkiye’nin yetiştirdiği en değerli gazetecilerden biri olduğunu belirtti. İpekçi’nin kõzõ Nükhet İpekçi ise babasõnõn mezarõ başõnda 30 yõllõk hukuksuzluğa tanõklõk yaptõğõnõ söyleyerek “Babamın katillerinin bulunmasını ve hukuk eksenine girebilme- yi talep ediyorum. Babamın çok büyük bir ailesi var. Bizler acımızı hep birlikte yaşıyoruz” dedi. Geceye onur konuğu olarak katılan yazar Vedat Türkali’ye Türk soluna yaptığı katkılardan dolayı plaket verildi. 78’lilerdendayanõşmagecesi İstanbul Haber Servisi- 78’liler Girişimi tarafõndan se- kizincisi düzenlenen, “78’liler ve dostlarımızla geleneksel da- yanışma gecemizde buluşuyo- ruz” adlõ gece coşkuyla kutlan- dõ. Çağlayan Salon Figaro’da ön- ceki gün düzenlenen gecenin açõlõş konuşmasõnõ yapan 78’li- ler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, dayanõşma gecesinin bu yõl sekizincisini düzenlediklerini belirterek, “Burada amacımız birbirimizden güç almaktır. Sanatçılarımız ve siyasetçile- rimizle beraber her yıl bu amaçla toplanıyoruz” dedi. Geceye onur konuğu olarak ka- tõlan yazar Vedat Türkali de Türk solunun tarih boyunca çe- şitli yaralar aldõğõnõ belirterek, ne kadar kötü günler yaşanõrsa ya- şansõn kimsenin karamsarlõğa düşmemesi gerektiğini söyledi. Fotoğraf:CİHANORUÇOĞLU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle