19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 16 ŞUBAT 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Emekli aylõğõ ve ikramiye: Genelkurmay Başkanõ Anayasanõn “Başkomutanlık ve Genelkurmay Başkan- lığı” başlõklõ 117. maddesi, Genelkurmay Başkanõ’nõ: “Silahlı Kuvvetler’in komutanı” olarak atamõştõr. Barõşta “Silahlı Kuvvetler’in Komutanı” olarak atanan Genelkur- may Başkanõ, savaşta “Başkomutanlık görevlerini Cum- hurbaşkanlığı namına yerine getirir”. Genelkurmay Başkanõ olabilmenin koşulu, 926 sayõlõ Türk Silahlõ Kuvvetleri Personel Yasasõ’nõn 49/h maddesinde açõklanmõştõr. “Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapmış orgeneral-oramiraller arasından Ba- kanlar Kurulu’nun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı’nca atanır.” Bir Türk Silahlõ Kuvvetler görevlisinin orgeneral-orami- ral olabilmesi için, en az 15 (on beş) yõllõk bir eğitim ve öğ- renim gördükten sonra, subaylõğõn ilk basamağõ olan As- teğmenliğe atanmasõ ilk koşuldur. 926 sayõlõ yasanõn “Barış zamanına ait normal bekleme süreleri” başlõklõ 30. mad- desine göre, bir Asteğmenin, Orgeneral- Oramiral olabilmesi için, çeşitli rütbelerde (on rütbe) 41 (kõrk bir) yõl görev yap- masõ gereklidir. Rütbelerde geçmesi gereken normal bekleme süreleri: Rütbeler Normal Bekleme Süreleri Asteğmen . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6 Ay Teğmen. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 Yõl Üsteğmen . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6 Yõl Yüzbaşõ. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6 Yõl Binbaşõ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 Yõl Yarbay . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 Yõl Albay . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 Yõl Tuğgeneral - Tuğamiral . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 Yõl Tümgeneral - Tümamiral . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 Yõl Korgeneral - Koramiral . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 Yõl Orgeneral - Oramiral . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 Yõl “Fiili hizmet zammı” ile birlikte 50 yõldan fazla çeşitli rüt- belerde görev alan, Orgeneral-Oramiralliğe yükselip, Kara, Deniz ya da Hava Kuvvetleri Komutanlõğõ yaptõktan sonra Ge- nelkurmay Başkanlõğõ’na atanan ve anayasanõn barõşta “Si- lahlı Kuvvetler’in komutanı”, savaşta “Başkomutan” ola- rak atadõğõ Genelkurmay Başkanõ’nõn emekli olduğunda alacağõ emekli aylõğõ, ayda 5 bin 956 YTL’dir. İkramiyesi ise 30 yõl karşõlõğõ olarak 75 bin liradõr. Emekli ikramiyeleri 30 hizmet yõlõ ile sõnõrlandõrõlmõştõr. 50 yõl görev yapanlarõn, 20 yõllõk hizmet süreleri yok sayõlmak- tadõr. Ayrõca, emekli aylõklarõna yansõtõlan Makam Tazminatõ, Temsil Tazminatõ ve Temsil Ödeneği emekli ikramiyelerin- de hesaba katõlmamaktadõr. Uzun yõllardan bu yana sürege- len bu yasal uygulama sonucu 300 bin TL tutacak bir emek- li ikramiyesi 75 bin liraya düşmektedir. Barõşta “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kumandanı” ve sa- vaşta “Başkomutan” olan Genelkurmay Başkanõ’na 300 bin lira emekli ikramiyesi çok görülmemelidir. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 16 Şubat SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Türkel Minibaş’ın Gözleri... Gözlerinde hep böyle bir hüzün perdesi var mıy- dı? Bunu sonradan mı fark ettim? Aramızdan ay- rıldığı günden beri gazetede yayımlanan fotoğ- raflarına bakıp bakıp bunu düşünüyorum: “Bu hüz- nü daha önce niye görmedim?” Türkel Minibaş deyince çünkü aklıma evvela gözleri geliyor. Sarı kâküller altından bakan bir çift gri-mavi göz… Cağaloğlu’ndaki eski Cumhuriyet binasında; Mi- nibaş’ın merak, ilgi, sevgi, dostlukla bakan o gü- zel gözleriyle ilk karşılaştığım günü dün gibi ha- tırlıyorum. Türkel’in gözlerinden aldığım o “pozi- tif akım ve elektrik” yıllar içinde hiç değişmedi… Hoşuna giden bir kelam edildiğinde, ışıl ışıl hemen gözleri parlardı. Fikrinizin tarafından olumlandığını bilir; bunu derhal anlardınız. “Kafadar” bir vaziyet mi var? Salonun en uzak köşesinden de olsa, sa- rı kâkülleri altından Minibaş’ın muzipçe baktığını sezer, bunu hemen hissederdiniz... Öylesine garip bir mıknatısı vardı Türkel’in gözlerinin… Yaşam sevdasını, enerjisini, coşkusunu, tutku- sunu; hayata olan bağını; o bitmez tükenmez me- rakını anlatan açık bir kitap sayfası gibiydi Türkel Minibaş’ın gözleri. O güzel gözlere son yıllarda bir hüzün perdesi yerleşmiş. Bunu ancak gazeteler- de yayımlanan son fotoğraflarda fark ettim. Ya- şarken, hayattayken; hastalıkla mücadele ettiği son dönemler dahil, sevgili Türkel’imize hüznü demek ki hiç yakıştırmamış; bu duyguyu onunla yan ya- na getirmeye sonuna dek direnmişim… Ölümünü kabullenmem de zaman aldı. Arka- sından hemen yazamadım. Şimdiki zaman kipin- den, di-li geçmiş kipine bir anda geçemedim. Ölümün en vahşi yanı bu. En canlı, en yaşam do- lu insanı dahi bir günden diğerine “mazi” yapıyor. Bir varmış, bir yokmuş misali… Hikâye oluyor in- san. Kendi payına düştüğü kadarıyla herkes ken- di hayat hikâyesini yazıyor ve arkada yalnız anı- lar kalıyor. Geride bıraktığınız ne kadar çok anı ve ne kadar çok hatırlayanınız varsa, sonuçta o ka- dar çok yaşamış oluyorsunuz... ‘Güçlü, gerçek ve insan kadındı!’ Elli altı yaşında aramızdan ayrılan Türkel Mini- baş; kısacık yaşamına göre geride çok “hatırlayan” bıraktı. Sade gazetelerde çıkan yazılara değil, in- ternet ortamında öğrencilerinin “yaşam dersi al- dıklarını” söyledikleri “hocalarının anısına” ekşi söz- lükte bıraktığı şu satırlara bakın: “Yüreği hepimizden genç, hepimizden dayanıklı, her zaman örnek alacağım gerçek bir kadın…” di- ye yazmış bir öğrencisi. “Yönünü çizmeye çalışan genç insanlara yalnızca akademik anlamda değil, dost olarak da öngörü- leri, açık görüşü, sıcaklığı ile yardımcı olan bir ho- caydı…” diye yazmış bir başkası, ardından da şun- ları eklemiş: “Öğrencileri onunla birlikte gelecek planları, aşk maceraları, filmler, kitaplar hakkında konuşmayı çok özleyecek!” “Sevmiş, sevilmiş kadındı. Güçlü kadındı. Ger- çek kadındı. İnsan kadındı”… Türkel Minibaş’ı öğ- rencisi olan gençler hep böyle hatırlıyor. Yalnız fi- kirleriyle değil, kişiliğiyle de ondan çok etkilenmiş olduklarını her fırsatta belirtiyorlar. Etrafına gös- terdiği özen denli; “her dem bakımlı” haliyle ken- disine gösterdiği özeni hayranlıkla anıyor, yere gö- ğe koyamıyorlar… Minibaş’ın az insana nasip olacak bu göz ka- maştırıcı “anı halesine” bakarken; “ne kadar çok” ve “ne kadar zengin” yaşamış; “kendisini ne çok çoğaltmış” diye düşündüm. Ölümün vahşiliğini yumuşatan, yumuşatabilen tek teselli sonuçta bu: anılar. Türkel gibi “çoğalarak” yaşayabilen insanlar ar- kalarında bıraktıkları iz ve anılarla, ölüme fark ata- biliyor. Bedenleri ölüme teslim olsa da, anıları tes- lim olmuyor… Türkel Minibaş’ı ben hep hüzne meydan oku- yan, yaşam dolu, cıvıl cıvıl deniz mavisi gözleriy- le hatırlayacağım. Cumhuriyet ailesi ve öğrencileri arasında bıraktığı anılarda o, daha çok uzun zaman aramızda ya- şayacak. Pırlanta Gibi Çocuklar Gemicikten başlayalım. Büyük oğulcuk Burak, MB Denizcilik’i kurmuş. Kaça kurmuş? Bir arkadaşı ile birlikte 50 bin TL’ye kurmuş. Yani oğulcuğun payı 25 bin TL... 50 bin TL’lik bu şirket kurulduktan 18 gün sonra 2 milyon 350 bin dolara (dönemin kuruyla 3 milyon 297 TL) gemicik almış. Pırlantacık da ortada: Büyük oğulcuk Burak’ın eşi Sema ile küçük oğulcuk Bilal, 500 bin TL sermayeli Atagold’un yarısına ortak olmuşlar. Atatürk Havalimanı’nda kurulu bulunan bu şirket, 2006 yılında 2 milyon TL, 2007 yılında da 3.6 milyon TL ciro yapmış. CHP Milletvekili Atilla Kart, geçen hafta dedi ki: “Siyasetçi-işadamı işbirliğiyle ve kamu gücünün kötüye kullanılması suretiyle sağlanan muvazaalı bir yapılanma söz konusudur. Bu süreçte yasama denetimi içinde sorulacak pek çok soru vardır. Sözgelişi; sigorta şirketi, Atatürk Havalimanı yangını ve yapılan ödemeler… Bilal ve Sema Erdoğan’ın transfer ve ödeme belgeleri… Kara para aklama olayları… Muvazaalı ilişkiler için kurulan paravan yapılanmalar… Bu soruların sorulacağından ve takibinden herkes emin olsun.” İnsan Söz yazarı, şair Ahmet Çuhacı’dan: “İnsanın; eti yenmez, sütü sağılmaz, derisi tuzlanmaz. Yaprağı kaynatılmaz, dalına kuşlar konmaz. Lakin; ne varsa ‘insan’da var, ‘insan’sız olmaz.” Sağlam Kazık Türkiye’nin nereye getirildiğini, uzun uzun raporlarla anlatmaya gerek yok. Maden Mühendisleri Odası’nın geçen hafta yaptığı açıklamadaki bir bölümü okumak yeterli: “Odamıza her yıl 700’den fazla maden mühendisi üye olmaktadır. Ülkemizin ihtiyaçları göz önüne alınmadan açılan bölümler ve artırılan kontenjanlar, mesleğimizde işsizlik sorununu katlayarak büyütmektedir. OECD ülkeleri arasında en fazla üniversite mezunu işsiz Türkiye’de bulunmaktadır. Meslektaşlarımız arasında da işsizlik ciddi boyutlardadır. Odamız kayıtlarına göre üyelerimizin yüzde 35’i işsiz gözükmektedir. Genç meslektaşlarımızda bu oran çok daha yüksektir. En verimli yıllarını ve ailelerinin kısıtlı kaynaklarını maden mühendisi olmak için harcayan gençlerimizin mezuniyet sonrası karşılaştıkları tablo, gerçekten son derece düşündürücü ve üzücüdür.” Recep Tayyip Erdoğan’ın tablosu farklı ama. Son yaptığı konuşmalarda “Biz eşeği sağlam kazığa bağladık” diyor. Nereye bağladığına gelince... Şuraya: “Estirilmeye çalışılan karamsarlığa, psikolojileri bozmaya dönük her türlü girişime rağmen Türkiye büyük bir devlet ve büyük ekonomi olma yolunda kararlılıkla ilerliyor.” Nedendir bilemiyorum ama eşek yerine konduğumuz gibi bir his var içimde. Deneyimli gazeteci Yılmaz Polat’ın Washington izlenimlerine göre Davos fatihinin son çıkışı ABD’deki ılımlı İs- lam lobisini ikiye bölmüş görünüyor: “Tayyip Erdoğan, George Bush’un son dönemlerinde Was- hington’da uğradığı itibar kaybını ta- mir etmek ve Davos’ta tüy dikerek kar- şısına aldığı Yahudi lobisini yeniden kazanmak için Hamas üzerinden ılım- lı İslam rolüne devam etmek istiyor. Yeni bir siyasi strateji izleyen Erdoğan, bu nedenle Beyaz Saray’ın, yani Ba- rack Obama’nın kapılarını zorluyor. Ancak girebileceği henüz bir aralık bu- lamadı. Morton Abramowitz, Mark Gross- man, Mark Parris gibi Washing- ton’da Erdoğan’ın lobisini yapan üst düzey Amerikan Yahudisi Demokrat diplomatlar sessizliğini korurken, Er- doğan’a ödül veren önde gelen Yahudi kuruluşları desteğini çekip sert bi- çimde eleştiriyorlar. Bunlar arasında Kongre’deki Türk dostluk grubu baş- kanı Yahudi asıllı demokrat milletvekili Robert Wexler de var. Ilımlı İslamcı Yahudi asıllı istihba- ratçılar Demokrat Graham Fuller ve Henri Barkey ise Erdoğan’a geç- mişte olduğu gibi tam destek verip bu kez de Hamas’ı ılımlı İslam çizgisine getirecek liderin Tayyip Erdoğan ol- duğunu, Davos’taki girişimin bunu sağlayacak önemli bir adım olduğunu fısıldıyor. Bu isimlerin bölgede ba- ğımsız bir Kürdistan devleti kurulma- sına ilişkin yaptığı çalışmalar da en az ılımlı İslamcılıkları kadar ünlüdür. Erdoğan’ın danışmanları Washing- ton’da artık adres değiştirdi. Cüneyt Zapsu’nun temas kurduğu Perle, Wolfowitz ve Rubin gibi neo-conla- rın bulunduğu AEI ya da Washington Enstitüsü gibi Yahudi ağırlıklı düşün- ce kuruluşlarına gidip ‘Erdoğan’ı kul- lanın, süpürmeyin’ demiyor, yeni ad- res Brookings gibi Obama’ya yakın isimlerin oluşturduğu düşünce kuru- luşu. Burada da AKP’nin taşeronlu- ğunu Ömer Taşpınar yapıyor. Erdoğan, Türk-ABD Parlamento- lararası Dostluk Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Cüneyt Yüksel ve Suat Kı- nıklıoğlu’nu Washington’a gönderdi. Nedense MHP milletvekili Mithat Melen de bu lobi gezisine katıldı. CHP ve DSP’den kimse yoktu. Milletvekilleri, Erdoğan’ın monşer diye tanımladığı, Washington’da görev yapan Türk diplomatlarından yararlandı. Lobi şirketinde bulunan Demokrat Ya- hudiler araya kondu, Yahudi lobi tem- silcilcileri Türkiye Büyükelçiliği’ne da- vet edildi. Diğer duraklar Dışişleri Ba- kanlığı ve Kongre oldu. Sonuç, milletvekilleri mutsuz. Ya- hudiler, Nuh diyor peygamber demi- yor. Yeni AKP ekibi yolda. Bunu baş- ka geziler izleyecek. Washington’da AKP’nin yeni yöne- time yeni taktik girişimleri şimdilik tutmuş görünmüyor. Beyaz Saray’ın kapısında Yahudi asıllı Genel Sekreter Rahm Emanu- el’in durduğunu da unutmamak lazım.” Kullanma aşaması bitti, sıra sü- pürmeye geldi galiba. Washington İzlenimleri HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Daha çok Türk- menler arasõnda rastlanan bir tür kukla oyunu. 2/ Gö- rünüşe göre olacağõ sanõlan... Derebey- lik Japonyasõ’nda en aşağõ sõnõfõ oluş- turan halk. 3/ Par- keden daha geniş ve uzun, döşeme kap- lama tahtasõ... Pan- tolonun apõş arasõna gelen yeri. 4/ Tavuğun gö- ğüs etiyle hazõrlanan ve pişmiş hamurla yenen bir tür çorba. 5/ Birinin buy- ruğu altõnda olan görevli... Maden külçelerinin eriti- lip arõndõrõlmasõ. 6/ İlgi eki... Bir şeyin ön tarafõ; cephe. 7/ Bir işi ustalõkla yapan kimse. 8/ Çöl böl- gelerinde bazõ çukurlarõn tabanõnõ kaplayan, çoğunlukla tuzlu ve killi toprak... Ka- rakter. 9/ Alev... Başõboş gezen hayvan sürüsü. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Anadolu’nun birçok yöresinde kukla oyununa verilen ad... Uzaklõk işareti. 2/ Karõşõk renkli... Tropikal bölge- lerde yetişen ve yapraklarõndan değerli bir tekstil elyafõ elde edilen bitki. 3/ Fas’õn başkenti... Kimi Türk lehçele- rinde “ağa” yerine kullanõlan sözcük. 4/ Yüzyõl... Ekin biçildikten sonra toprakta kalan köklü sap. 5/ Bulgaris- tan’da yaşayan bir Türk topluluğu. 6/ Bolu ilinde turistik bir göl. 7/ Bir nota... Antalya ilinde bir çay ve baraj. 8/ Birine dokunsun diye söylenen söz... “Olmaz ilaç sine-i sad-pâreme/ --- bulunmaz bilirim yâreme” (Namõk Ke- mal). 9/ Atõn omuzlarõ arasõnda kalan bölge... Üzerine ya- zõ yazõlan tabaklanmõş ceylan derisi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 A R M A D İ L L O F U A R N A İ L İ M B A T İ R A U F A K İ S K A T A R A K I U N T R O L L A T A N E L E A P İ A İ K A T K A Z N A K O V İ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 [email protected] Genelkurmay Başkanı 50 Hizmet Yılı Karşılığı Emekli Aylığı ve Emekli İkramiyesi Ödeme Brimleri Gösterge Katsayõ Aylõk İkramiye 1) Genel Aylõk (% 100) 1.500 0,053505 80,26 2.407,73 2) Ek Gösterge (% 100) 9.000 0,053505 481,55 14.446,3 3) Kõdem Aylõk (% 100) 500 0,053505 26,75 802,58 4) Taban Aylõk ( % 100) 1.000 0,70840 708,40 21.252,00 5) % 240 Öz. Tazminat (% 100) 9.500 0,053505 1219,91 36.597,42 6) Makam Tazminatõ (%100) 30.000 0,053505 1605,15 0,00 7) Temsil Tazminatõ (% 100) 30.000 0,053505 1605,15 0,00 8) Temsil Ödeneği (%100) 0,00 0,053505 0,00 0,00 9) Ek Ödeme 0,00 0,00 229,09 0,00 50 Yõl Karşõlõğõ Toplam Aylõk ve İkramiye 5956,26 75.506,07
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle