Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B
ir kente gökdelenlerin inşa edil-
mesinin gayet normal olduğu-
nu, ancak buna o kentin mi-
marlarõnõn ve şehir plancõlarõnõn ka-
rar vermesi gerektiğini vurgulayan
Kõlõçdaroğlu, “Buna belediye baş-
kanı karar verirse yanlış yapmış
olur” dedi. Kõlõçdaroğlu, depremi
bekleyen kent olarak İstanbul’da
hazõrlõk çalõşmalarõnõn çok ağõr git-
mesini eleştirdi.
Siyasi irade eksikliğinin altõ-
nõ çizen Kõlõçda-
roğlu, “İrade ek-
sikliği kaynak ye-
tersizliğinden do-
ğuyor. İmar de-
ğişiklikleri ile sü-
ratli bir kent ye-
nileşmesi sağlana-
cak” dedi. Kõlõç-
daroğlu, kentsel dö-
nüşüm yerine kent-
sel yenileme kavra-
mõnõ savunduklarõnõ
belirterek “Kentsel
dönüşümde bir
alandaki binaları, ge-
cekonduları yıkıyor-
lar. Orada yaşayanla-
ra kentin başka bir ye-
rinde bina yapıp ‘gelin burada oturun’
diyorlar. Orası olağanüstü bir rant
alanı oluyor ve yandaşlarına tahsis edi-
yorlar. Bizim bahsettiğimiz kentsel ye-
nileşmede, diyelim bir bölgede 7 bin
gecekondu ya da sağlıksız yapılanma
var. Oraya özgü bir imar durumu ge-
liştireceğiz. O imar durumu sonu-
cunda alanın rantı çok büyüyecek. Biz
planları çizeceğiz, yeşil alanları sosyal
donatı alanlarını belirleyeceğiz. Mü-
teahhitler de gidip ev sahipleri ile
anlaşacaklar. Belediye herhangi bir
bedel ödemeyecek. İstanbul’un rantı-
nı İstanbullu kullanmış olacak. Sulu-
kule’de, Tarlabaşı’nda bu yöntemi
uygulayacağız. Yasal olarak geri dö-
nüşü mümkünse mağdur olan hak sa-
hiplerine haklarını vereceğiz” dedi.
İstanbul’daki meydanlarõn yetersizliğine
dikkat çeken Kõlõç-
daroğlu, kültür mer-
kezlerinin de kent ge-
neline yayõlmasõnõn
önemine işaret etti.
2010’da Avrupa’nõn
kültür başkenti olacak
İstanbul’da yapõlan
hazõrlõklarõ yetersiz
bulan Kõlõçdaroğlu,
AKM’nin yõkõmõ için
yapõlan girişimleri de
eleştirdi.
Barajsız proje
“Kışın debisi yük-
selen Melen Ça-
yı’ndaki suyu birik-
tirmek ve kirli suyu
dinlendirip arıtabilmek için baraja ih-
tiyaç var” diyen Kõlõçdaroğlu, su havza-
larõnda 24 bine yakõn kaçak yapõ olduğu-
nu, İSKİ’nin bu yüzden İBB’ye dava aç-
tõğõnõ belirtti. Kõlõçdaroğlu “Havzaları
mutlaka korumak gerekiyor. Yasadışı
olaylara göz yumarsanız iyi bir yönetici
olamazsınız” diye konuştu.
CMYB
C M Y B
13 ŞUBAT 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
‘Sizi Gidi Bölücüler’
Öyle anlaşılıyor ki Bülent Ecevit bugün hayatta
olsaydı, kurup iktidar yaptığı DSP’nin kendisinden
sonra genel başkanlığına oturttuğu Zeki Sezer ta-
rafından “bölücü” ilan edilecekti.
Bu suçlama, hele benim gibi uzun bir dönem
DSP’ye gönül vermiş bir eski siyaset adamı ta-
rafından da yapılınca, elbette çok abartılı gelecektir.
Ama ne yapayım ki Sayın Sezer, partisinin üste-
lik kendisi tarafından aday gösterilmiş 5 millet-
vekilinin, dünkü gazetelerde yayımlanan çağrısı-
na karşı, İstanbul’da verdiği yanıtta onları isim-
lerini vermeden bölücülükle suçlamış!
Oysa DSP’nin bugün parlamentoda bulunan 13
milletvekilinden beşini oluşturan Ahmet Tan,
Emre Halıcı, Dr. Mücahit Pehlivan, Recai Bir-
gül ve Tayfun İçli, önceki gece bazı gazetelerin
internet sitelerine düşen, dün de yine medyada yer
alan bir çağrıyla genel başkanlarından, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adı üstün-
deki adaylık söylentileri yoğunlaşan Ahmet Ve-
fik Alp’e “daha önceki seçimlerde başka partilerde
hayal kırıklığı yaşadığı ve kapı dışında kaldığı” suç-
lamalarıyla karşı çıkarken İstanbul halkından oy ala-
bilmek isteniyorsa, sayın genel başkanlarının
aday olmasını öneriyorlardı..
Dahası bu beş milletvekili “İstanbul’da Kemal
Kılıçdaroğlu’na karşı, hele böylesine bir aday çı-
kartmanın AKP iktidarına destek sağlamak demek
olacağını” da hatırlatarak aziz Ecevit’in ölümün-
den birkaç ay önce başlattığı kampanyayı da yay-
maya çalışmıyorlar mı?
O vasiyet ya da kampanya gereği Sezer, An-
kara’da Murat Karayalçın’a karşı partisinin aday
göstermeyeceğini söyleyerek olumlu bir adım at-
mıştı. CHP Genel Başkanı Baykal’ın bu adıma
Eskişehir, Ordu ve Bartın’da aday göstermeyerek
olumlu karşılık vermesi beklentileri ne yazık ki ger-
çekleşmedi. Dolayısıyla İzmir’de Aziz Kocaoğ-
lu’nun karşısında bir DSP’li adayın ringe çıkaca-
ğı anlaşıldı. Keza CHP, Mustafa Sarıgül ile ku-
rultaylara da sıçrayan hesaplaşmasını kan dava-
sına dönüştürerek, üstelik aynı soyadını almış bir
partilisinin adaylığını ilan ederek, Şişlili seçmen-
lerin sandık başında göz yanılgısıyla kendi oy pu-
sulasına mühür basabilecekleri gibi çok iptidai bir
yöntemi uygulamaya soktu.
Ama tüm bu olanların Kemal Kılıçdaroğlu’nun
karşısına daha önce başka partilerde adı ve va-
atleri eskitilmiş bir adayla çıkmayı haklı göstere-
cek tarafı yoktur. DSP merkezi, İstanbul büyük-
şehir başkanlık seçiminde Kılıçdaroğlu ile bizzat
Başbakan’ın niçin uğraşmakta olduğunun arka-
sındaki anlamı değerlendiremeyecek kadar poli-
tik öngörüden yoksun mudur?
Rahşan Ecevit’in titiz ve tutumlu yönetimiyle
partinin kasasında devralınan 40 trilyon liranın ye-
ni yönetimce fazlasıyla cömertçe harcanarak
daha 2007 yılında yarıya indiği söyleniliyordu. Bu-
gün artık Hazine yardımı alamayan DSP’nin, 29
Mart seçimlerinde kendi açısından çok başarıy-
la çıkabileceğine inandığının kanıtı olarak, dünkü
ulusal basında tam sayfa olarak yer alan ilanlar
gösterilebilir. Öylelikle DSP Genel Merkezi’nin kam-
panyayı başlatırken kasasındaki paranın önemli
bir bölümünü ilk gün reklamlarına ayırmaktan ka-
çınmadığı görülüyor.
Umarım, aynı zenginlik Eskişehir, Ordu ve Bar-
tın gibi parti için çok kritik seçimler için de esir-
genmeyecektir.
Sarıgül’ün alacağı oy ile kıyaslansın
DSP’nin İstanbul’da büyükşehir başkanlığı için
attığı taşın, ürküttüğü kurbağaya değip değme-
yeceğini görmek için 29 Mart gecesi açılacak san-
dıklardan çıkacak sonuçları bekleyeceğiz.
Şişli’de seçmen oylarının yüzde 80.9’unu ala-
bileceği SONAR’ın son araştırmasıyla ileri sürü-
len Mustafa Sarıgül’e verilen oylarla DSP Bü-
yükşehir Belediye Başkanı Vefik Alp arasındaki oy-
ların toplamı arasında oluşacak fark, Sayın Sezer’in
Rus ruleti oynayıp oynamadığını ortaya koyacaktır.
Çoğunlukla sağ partilere mahsus bu bölücülük
suçlaması, DSP Genel Başkanı’na hiç yakışmadı.
Çoğu kendisiyle yol arkadaşlığı yapmış bu beş par-
lamenterin Ecevit’in bıraktığı bir politik mirası
bölmek gibi bir plan peşinde olduklarına kendisi
de gerçekten inanarak mı söylüyor? Yoksa, 29
Mart’ta partisinin alacağı sonuçlar il genel mecli-
si seçimlerinde yüzde 10’un çok aşağılarında
kalırsa Sezer, o sonucun sorumluluğunu şimdiden
parti içinde kendisiyle görüş ayrılığına düşen ar-
kadaşlarına mı yükleyeceğini düşünüyor?
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
‘İstanbul’unrantõİstanbullulara’
Kõlõçdaroğlu, İstanbul’un en büyük eksiğinin iyi bir yönetici olduğunu belirtirken Topbaş
ve yönetiminin ihaleleri yandaşlarõna dağõtõp kaynaklarõ savurganca harcadõğõnõ söyledi
ÖZLEM GÜVEMLİ /
DENİZ TATARER
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye
(İBB) başkan adayõ Kemal
Kılıçdaroğlu, AKP döneminde
yaşanan yolsuzluklarõn Cumhuriyet
tarihinde görülmemiş büyüklükte
olduğuna dikkat çekerek talan edilen
İstanbul’un rantõnõn bundan böyle
sadece İstanbullular tarafõndan
kullanõlacağõnõ söyledi. Kentlileri
doğrudan ilgilendiren 3. köprü gibi
konularda referandumlar
düzenleyeceklerini belirten
Kõlõçdaroğlu, yürütecekleri sosyal
projelerle güçlü bir doku
oluşturacaklarõnõ, her evde en az bir
kişiye sigortalõ iş imkânõ
sunacaklarõnõ anlattõ. Kõlõçdaroğlu,
İBB Başkanõ Kadir Topbaş’õn 23
şirketi ile holdinge benzeyen
İBB’nin varlõklarõnõ satarak kaynak
elde etmeye çalõşmasõnõ da
eleştirerek “Böyle bir belediye
başkanı o koltukta
oturmamalıdır” dedi.
Kõlõçdaroğlu, Topbaş’la ilgili elinde
bulunan dosyalarõ açõklamanõn
öncelikli işi olmadõğõnõ, asõl
hedefinin yolsuzluklar değil
İstanbul’a kazandõracaklarõ projeler
olduğunu söyledi. Kendisini
eleştirenlerin “Sadece yolsuzluk
dosyalarına bakıyor. Projesi yok”
söyleminin arkasõna saklandõklarõnõ
belirten Kõlõçdaroğlu, “Elimde
dosyalar olduğunu daha önce
söylemiştim. Şimdi herkes
açıklamamı bekliyor. Bunlar
açıklanacaktır ama öncelikli değil.
CHP ve bizim seçmenimiz
yolsuzluklara karşı çok duyarlıdır.
AKP döneminde ortaya konan
yolsuzluk dosyalarının büyüklüğü
Cumhuriyet tarihinde
görülmemiştir. Yolsuzluk AKP ile
beraber kurumsallaştı. Bunu ben
değil, Avrupa Birliği (AB)
İlerleme Raporu söylüyor” dedi.
Kõlõçdaroğlu, İBB’ye bağlõ 23
şirketin gelir gider tablosunun
kamuoyu tarafõndan bilinmediğini
ifade ederek büyükşehrin adeta bir
holding gibi olduğunu ve bu nedenle
olağanüstü bir kaynağõnõn bulunmasõ
gerektiğini belirtti. Kadir Topbaş’õn
2006 yõlõnda yaptõğõ “Bütçemizi
şeffaf yapacağız, İstanbul’a
açıklayacağız” sözlerini anõmsatan
Kõlõçdaroğlu, “Niye bugüne dek
şirketlerin bilançolarını
açıklamadınız? Mesela
İSPARK’ta hiç harcama yok,
sürekli para alınıyor. O para
nereye gidiyor, nasıl
kullanılıyor?” diye sordu. İBB
ihalelerinin yandaşlara verilerek
kaynaklarõn savurganca
kullanõldõğõna dikkat çeken
Kõlõçdaroğlu, “1 liralık işi 5 liraya
yaptırıyorlar. O nedenle 15 yılda
yapamadıklarını 5 yılda yapacağız
diyoruz. Para var çünkü. Bütçesi
10 milyar dolar İBB’nin” dedi.
‘OYUMU
İSTANBUL’DA
KULLANACAĞIM’
Kõlõçdaroğlu bir süre önce çok tartõşõlan bir ko-
nuya da açõklõk getirerek oyunu İstanbul’da
kullanacağõnõ söyledi. Mütevazõ bir yaşam tar-
zõ olduğu için Kâğõthane’de ev tutmayõ tercih
ettiğini anlatan Kõlõçdaroğlu şunlarõ söyledi:
“Kâğõthane’de evi tuttum ama yoğunluk ne-
deniyle tam olarak yerleşemedim. İstanbul’da
3. seçim dönemim, daha önce milletvekilliği
için bu bölgede çalõştõm. İstanbul’da 12 yõl bo-
yunca Göztepe Çemenzar’da yaşadõm. Ben ya-
şarken trafik bu kadar yoğun değildi, yeşil alan
çoktu. İstanbul’da yaşarken gittiğim ilk gece-
kondu semti de Kâğõthane olmuştu. Bir yakõ-
nõmõn düğününe gitmiştik. Kâğõthane’de ba-
zõ akrabalarõm hâlâ var. Ümraniye’de kõz kar-
deşim oturuyor. Karşõda otururken hafta son-
ralarõ o kadar çok yeşil alan vardõ ki maç ya-
pardõk. Şimdi öyle alanlar yok...”
3. köprü için referandum
Kemal Kõlõçdaroğlu, 3. köprünün yapõlõp ya-
põlmayacağõna İstanbullularõn karar vermesi
gerektiğini söyleyerek “Bazõ noktalarda İs-
tanbullularõn görüşünü almak lazõm. 3. köp-
rüye gerek var mõdõr yok mudur diye, gerekirse
referandum yapõlacak” diye konuştu.
Y
erel seçimlere haftalar kala çalõşmalarõna
hõz veren CHP’nin İBB adayõ Kemal
Kõlõçdaroğlu, Topbaş’õn söz vermesine
karşõn şirketlerin gelir gider tablosunu
kamuoyuna açõklamadõğõna dikkat çekti.
Kõlõçdaroğlu, İBB’nin 10 milyar dolarlõk bütçesi
ile kaynaklarõnõ satmadan
kendini finanse
edebilecek durumda
olduğunu, ihaleleri
yandaşlarõna
dağõtarak
kaynaklarõ
savurganca
harcadõğõnõ
söyledi.
‘BELEDİYE
İFLASTA’
İ
ETT işçilerinin aylõklarõnõn
aylardõr ödenmediğini de
anõmsatan Kõlõçdaroğlu,
şöyle devam etti: “Topbaş ‘Çok
değerli bir arazi vardõ elimizde
Dubai şeyhine sattõk ama olma-
dõ, engellendik’ diyor. Oradan
gelecek parayla İETT işçileri-
nin maaşını ödeyecektik diyor.
Bir belediye başkanı bunu söy-
lüyorsa, o belediye artık iflas et-
miştir. Bir belediye başkanı
bunu diyorsa, o koltukta artık
oturmamalıdır. Çünkü siz an-
cak varlıklarınızı satarak çalı-
şanın maaşını ödeyebiliyorsu-
nuz demektir. Girişimci bele-
diyeciliğin özünde üretim var-
dır. Her şeyi sattınız diyelim, o
zaman kenti nasıl yöneteceksi-
niz? Kenti nasıl cazibe merke-
zi haline getireceksiniz? Topbaş
ve ekibinin kent vizyonu yok.
Ciddi bir açmaz bu... Devlet
bütçesinden sonra en büyük
bütçeye sahip kurumu yönet-
tim. Para nasıl toplanır, nasıl
harcanır gayet iyi bilirim. 5
yıl içinde hem farklı bir İstan-
bul hem geliri için merkezi hü-
kümete yalvarmayan bir İs-
tanbul görecekler. Başbakan
beni Diyojen’e benzetiyor ya,
ona Diyojen’in bir sözünü ha-
tırlatmak isterim ‘Gölge etme-
yin başka ihsan istemem’... Bun-
lar gelir, bizim 15 yılda yapa-
madığımızı 5 yılda yaparlarsa
ben halka nasıl hesap verece-
ğim telaşına düştü.”
İŞÇİLERE
SENDİKA
Kõlõçdaroğlu, taşeronlaşmaya
sõcak bakmadõğõnõ vurgulayarak
“İşçiler çalışıyorsa sendikalı
olabilmeli. Eğer merkezi hü-
kümet kurallar belirler ve şu sa-
yının üzerinde işçi çalıştırama-
yacaksınız derse, sizin bazı hiz-
metleri yerine getirmeniz gere-
kiyorsa o işi ihale etmenin dı-
şında bir şansınız yok. Ama
belediye içinde taşeron işçi ça-
lıştırılmasına karşıyım” dedi.
80 km. metro
İstanbul’un ulaşõm sorununun
ancak metro projeleriyle gideri-
lebileceğinin de altõnõ çizen Kõ-
lõçdaroğlu, AKP zihniyetinin, es-
ki İBB Başkanõ Nurettin Sö-
zen’in başlattõğõ metro projesini
“kerhen” devam ettirmenin öte-
sine gidemediği vurguladõ.
İBB’nin 10 milyar dolarlõk büt-
çesinin pek çok yatõrõm için yeterli
olduğunu da yineleyen Kõlõçda-
roğlu, “İBB bütçesi sıradan bir
bütçe değildir. Türkiye’nin 1-2
milyon dolar için IMF kuyru-
ğunda beklediğini düşünürseniz
İBB’nin bütçesinin önemi daha
net anlaşılır. Bu kaynakları ve
öncelikleri iyi belirlerseniz ve
harcamaları savurgan bir an-
layışla yapmazsanız, bu paray-
la çok şey yapabilirsiniz” dedi.
15 yõldõr geçmeyen 1/100 bin-
lik Çevre Düzeni Planõ’nõn İBB
Meclisi’nden çõkmak üzere ol-
duğunu anõmsatan Kõlõçdaroğlu,
“Biz geleceğiz 1 yılda çıkara-
cağız dedik diye şimdi çıkarı-
yorlar. Eğer 1/100 binlik plan
gerçekten sağlıklı yapılmışsa
uygulanır” dedi.
Avcõlar-Zincirliku-
yu arasõnda hizmet
veren metrobüs hattõ-
nõn eksikleri olduğunu
ve eksikliklerin gide-
rilmesi için de bir dizi
proje geliştirdiklerini
kaydeden Kõlõçdaroğlu,
metrobüs hattõnõn iptal
edileceği yönündeki en-
dişelerin yersiz olduğunu
söyledi. Hattõn ileriki dö-
nemlerde raylõ sisteme
dönüştürülmesinin daha
kârlõ olacağõnõ da vurgu-
layan Kõlõçdaroğlu, “Bu
projenin önünü kesmek,
durdurmak doğru değil.
Ancak özellikle durak-
larda kurulan üst geçit
sistemleri çok sağlõklõ
değil, düzenlemeye ihti-
yaçlarõ var. Sistemi ray-
lõ hale getirmek de ge-
rekebilir. Bu sayede yol-
cu kapasitesi 1’e 8 ora-
nõnda artar, belediye
de ciddi kâr elde eder.
Biz mevcut yönetimin
başlattõğõ bütün pro-
jelere devam edece-
ğiz. Biz İstanbul’un
sorunlarõnõ kökten
çözmek ve kentin
kaynaklarõnõn
savrulmasõnõ
engellemek is-
tiyoruz” de-
di.
‘Kentin sosyal dokusu iyileşecek’
K
õlõçdaroğlu, İstanbul’un yok-
sulluk, işsizlik, dõşlanmõşlõk
gibi sosyal sorunlarla boğu-
şan bir kent olduğunu belirterek iş-
sizlerden sokak çocuklarõna, ka-
dõnlardan yoksullara kadar geniş
bir yelpazede sosyal projeler geliş-
tirdiklerini anlattõ. Kõlõçdaroğlu, İs-
tanbul’u metro sorunu kõsmen çö-
zülmüş, sosyal dokusu güçlü bir kent
haline dönüştürmek istediklerini
söyleyerek uygulamaya koyacakla-
rõ projeleriyle ilgili şu bilgileri ver-
di: “Metro hattının gelişmesiyle
metro çıkışlarında açılacak olan
küçük işletmeler, butikler, iş mer-
kezleri küçük esnaf için yeni iş im-
kânı yaratacaktır. Bir kentin kal-
kınması ancak yoksulluk soru-
nunun çözümüyle mümkündür.
Biz öncelikle İstanbul’un yoksul-
luk envanterini çıkaracağız. İhti-
yaç sahibi ailelere ‘aile sigorta’
kapsamında belirli miktarda yar-
dım yapacağız. Belediyede iş im-
kânı olduğunda bu ailelerden ki-
şileri eleman olarak alacağız. O in-
sana iş yaratınca, verdiğimiz öde-
meyi keseceğiz. Ayrıca ‘Gönüllü
Aile’ projesi geliştirdik. Bu saye-
de Şişli’deki bir aile ile Sultan-
beyli’deki bir aile bir araya gele-
cek ve birbirlerini tanıyıp, anla-
yacaklar. Cumhuriyet Halk Evleri
projesini partiden bağımsız
İBB’nin önemli bir sosyal kurumu
haline getireceğiz.”
Evsizler, kimsesizler, yaşlõlar ve
sokak çocuklarõ için özel bakõm
merkezleri yapõlacağõnõ da belirten
Kõlõçdaroğlu, merkezlerde görev
alacak insanlarõn gönüllülük usu-
lüyle seçileceğini vurguladõ. Kõlõç-
daroğlu, “Bu merkezlerde insan-
lara sosyologlar, psikologlar, dok-
torlar, öğretmenler yardımcı ola-
cak. İstanbul’daki kimsesiz ço-
cuklar bir süre sonra yeraltı dün-
yasının elemanları haline dönüş-
ler. Bu çocuklara sahip çıkacağız.
Bu merkezlerde hoşgörü sahibi,
gönüllü kişilerle çalışacağız” dedi.
Raylõ
sisteme
geçilebilir
‘Siyasi irade eksikliği kaynak
yetersizliğinden doğuyor’
Kılıçdaroğlu projelerini anlattı.
DAVA İLE BİRLEŞTİRİLDİ
Bolluk dosyasõ da
Ergenekon’da
İstanbul Haber Servisi - İstanbul 13. Ağõr Ce-
za Mahkemesi, “Hakan Saraylıoğlu’nun öl-
dürülmesine iştirak etmek” suçundan yar-
gõlanan Aydõnlõk Dergisi Genel Yayõn Yö-
netmeni Serhan Bolluk’un bu dosyasõnõn, “Er-
genekon” dava dosyasõyla birleştirilmesini ka-
rarlaştõrdõ. Küçükçekmece İkitelli bölgesinde
1 Şubat 2006 tarihinde DHKP/C tarafõndan öl-
dürüldüğü ileri sürülen Saraylõoğlu’nun dos-
yasõna ilişkin duruşmaya dün İstanbul 13.
Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki davayla devam
edildi. Bolluk’un avukatõ Osman Aydın Şa-
hin, müvekkilinin ajandasõndaki notlara da-
yanõlarak iddianame hazõrlandõğõnõ ve iddia-
namede maddi yanlõşlõk bulunduğunu,
DHKP/C’nin açõklamasõnda olay tarihinin 2 Şu-
bat olarak belirtildiğini ancak cesedin 1 Şubat’ta
bulunduğunu ifade ederek, örgütün bu eylemi
benimserken yalan söylediğini bildirdi. Şahin,
iddianamenin, terör örgütünün bildirisi doğru
kabul edilerek düzenlenmesinin üzücü oldu-
ğunu dile getirdi. İddianamede Bolluk’un
ajandasõndaki bilgilerle, örgütün açõklamala-
rõnõn örtüştüğü ileri sürülülüyor. İddianamede
Bolluk’un, Saraylõoğlu’nun kimliği belirlene-
meyen DHKP/C militanlarõ ile birlikte sorgu-
suna katõldõğõ, sorgu sõrasõnda ajandasõna el ya-
zõsõ ile notlar aldõğõ, bu şekilde Saraylõoğlu’nun
öldürülmesine iştirak ettiği öne sürüldü.