17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 2009 PAZARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER HERHALDE bölücü terörle şu ya da bu biçimde ilişkisi bulunduğu için kapatıldığı söylenen bir siyasal partinin üyeleri Meclis’ten çekilip “sine-i millet”e dönme kararı aldıktan sonra İmralı’daki “sayın” tutukludan gelen talimat üzerine, onun adını bile zikrederek “sine-i meclis”e dönüyorlar; sanki yeni bir kapatma nedeni ortaya çıkmamış gibi genelde, ancak hafif bir kızgınlık, ama yaygın bir memnunluk: “Döndüler ya, parlamentolu demokrasi kurtulmuş ve ulusal barış yolu yeniden açılmıştır” diyerek yeniden dipsiz ve tehlikeli açılımlara yöneliş. Şaşkınlıktan ne diyeceğinizi bilemiyorsunuz. Gerekince gözlerini kırpmadan alevlerin üstüne yürüyen itfaiye erleri işveren belediyenin yangın söndürme hizmetlerini özelleştirmeye kalkmasını protesto etmek üzere yürüyüşe geçtiklerinde üzerlerine hortumlarla basınçlı su sıkılıyor; yaşananlar, tablodaki düşündürücü terslik fark edilmeksizin sanki sıradan bir olaymış gibi seyredilmekte, ne büyük tepki var, ne de sorumlulara ceza. Çelişki karşısında söyleyecek söz bulamıyorsunuz. TEKEL’in elindeki bütün fabrikalar satılmış, kapıya konan işçiler nasıl olsa kendilerine devlet kapısında “4/c’lik iş” bulunur diye o zaman tepki göstermemişler, ama verilen sözler tutulmayınca ayaklanarak Ankara’ya yürüdüklerinde gözlerine biber gazı sıkılıyor; bu sanki fabrikalar kapanırken bilinçli tepki göstermemiş olmanın haklı cezasıymış gibi, sendika dünyasında yine toplu davranış ve dayanışma eksikliği var. Olupbitenlere nasıl bir ad koymak gerektiğini kestiremiyorsunuz, Rezalet mi demeli, yoksa kepazelik mi? Hangisi yakışık alır, hangisi daha ağır? Rezalet Arapça olduğu için din dilinde bir sözcükle günaha mı girilir yoksa? “Kepazelik”, şiire yatkın dil olan Farsçanın renkliliğini taşıdığı için bu vicdan keşmekeşinin karmaşık tablosuna daha mı uygun düşer acaba? Siz böyle bir söz, ses ve renk tercihinde bocalarken, birdenbire anımsıyorsunuz ki, bugün, 21 Aralık, kış gündönümüdür: Artık her gün bir-iki dakika için de olsa, koskoca bir altı ay boyunca karanlık hep kısalacak, aydınlık gitgide uzayacak. Karamsarlığınız ister istemez iyimserliğe dönecek demektir. Tabii, yaz gündönümüne kadar ülkedeki bütün kepazelikleri ya da rezillikleri sona erdirecek çözümü bulabilmiş ve o çareye uygun davranışı benimsemiş olmanız koşuluyla. AÇI MÜMTAZ SOYSAL Kepazelik ve Gündönümü F arklõ katsayõ uygulama- sõnõ kaldõran kararõ yar- gõdan dönen YÖK, yar- gõ kararlarõnõ şeklen uy- gulamõş, gereğini yerine getirmemiştir. Bu karar da yargõ- dan dönerse şaşõrmamalõdõr. Yargõ yetkisi, idari eylem ve iş- lemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sõnõrlõdõr. Kuşkusuz yargõ idare yerine geçerek idari işlem veya eylem ni- teliğinde ya da takdir yetkisini kal- dõracak biçimde yargõ kararõ ve- remez. Bu şu demektir; yargõ (katsayõ 12 olsun,15 olsun) diye- mez. Ama ne yapar ? Tespit edi- len katsayõnõn Milli Eğitim Temel Kanunu ile Yüksek Öğretim Ya- sasõ ve tabii ki anayasaya uygun olup olmadõğõnõn hukuki deneti- mini yapar. YÖK daha önce 21.07.2009 gü- nü kararõ ile 1999 yõlõndan beri uy- gulanmakta olan Farklı Katsayı sistemini değiştirmiş, genel lise, meslek lisesi ayõrõmõ yapmadan katsayõyõ tüm öğrenciler için (0.15) olarak eşitlemişti. Danõştay 8. Dairesi’nin anõlan YÖK kararını (özetlersek): öğ- rencilerin öğrenim gördükleri okul ve alanlara göre bir ayrõma gidil- meyerek üniversiteye giriş sõnavõ puanõnõn belirlenmesinde herkese eşit bir katsayõ uygulanmasõnõn, farklõ hukuki statüdeki öğrencile- rin aynõ konumda değerlendiril- mesi sonucu anayasal eşitlik kuralõ ile çelişkili bir durum yaratõldõğõ, bu uygulamanõn, hukuksal statüsü farklõ olanlarõ eşit koşullara tabi kõ- larak hak kaybõ ve ihlaline yol aça- cağõ... yine, milli eğitim sisteminin YÖK’ün yeni katsayõ düzenlemesi Tansel ÇÖLAŞAN (Danõştay emekli başsavcõsõ) Getirilen bu düzenleme meslek liseleri arasõnda sadece imam hatip lisesi mezunlarõna yarayacak, karardan sadece bu okullarõn öğrencileri yararlanabileceklerdir. Bu ise kararõn subjektif nedenlere dayandõğõnõ ideolojik olduğunu göstermekte ve işlemi maksat unsuru yönünden de sakatlamaktadõr. E konomik krizle birlikte şe- hirlerdeki yaşam koşullarõnõn zorlaşmasõ, fabrikalarõn ka- panmasõyla köylerine dönmek zo- runda kaldõ üreticiler...Ama köyle- rinde de geçim sõkõntõsõ peşlerini bõ- rakmõş gibi görünmüyor. Köyler güzel.Yalnõz üreticinin sõkõntõlarõ büyük. Ektikleri ekin- lerde, diktikleri sebzelerde kullan- dõklarõ gübre, ilaç, elektrik, su, varsa traktörlerinin tükettiği mazot gibi üretim girdilerinin maliyeti sürekli artõyor, üreticinin belini büküyor. Beklentileri daha az maliyetli üretim yapmak! Diğer yandan üreticiler, kullan- dõklarõ ilaçlarõn sebzelerde, mey- velerde oluşan kalõntõlarõnõn insan sağlõğõ üzerindeki olumsuz etkile- rini bilmiyor. Taşlõyatak’ta çapayla, kürekle tarlada çalõşmaktan elleri nasõrdan çatlamõş çiftçi emekçilerinin bazõ- larõnõn okumasõ, yazmasõ yok. Çiftçilerin çoğu, “Kulaktan ku- lağa yayılan ilaçları alıp kullanı- yoruz. Benim okumam, yazmam yok, üzerindeki etiketini okuya- mıyorum bile” diyor. Tarõm ve Köyişleri Bakanlõğõ‘nõn sağlõğa zararlõ ilaçlarõ denetim al- tõna almasõ gerekmez mi? Sõkõntõ büyük! İstihdam yaratan, ihracatõ artõran, toplumun sigorta- sõ konumundaki tarõm sektörü de krizden derinden etkilenmiş görü- nüyor. Üreticinin gündemi hükümetten çok farklõ. AKP açõlõmla yatõp açõ- lõmla kalkarken, seslerini duyura- mayan kesimler, yaşam mücadele- si veriyor... Üreticinin Gündemi... İsmail ÇETİNKAYA yönlendirmeye ilişkin kurallarõ ile 2547 sayõlõ yasanõn 45. mad- desinde yer alan kurallar yürür- lükte ve uygulanõyor iken, bu ku- rallarõn uygulanmasõnõ bertaraf edecek şekilde alõnan kararõn, eği- tim sisteminin örgütleniş biçim- deki bütünlüğü bozacak nitelik taşõdõğõ ve amacõn dõşõna çõkõldõ- ğõ, bu nedenle dayanağõ olan ya- sa hükümlerine uygun olmadõğõ gi- bi eğitim sisteminin, hukuka uygun olduklarõ istikrar kazanmõş yargõ kararlarõ ile ortaya konulmuş olan AMAÇ ve İLKELERİNE, huku- ka ve hakkaniyete de aykõrõ bula- rak durdurmuş,YÖK’ün itirazõ da İdari Dava Daireleri Kurulu’nca reddedilmiştir. Hukuku dolanmak Anayasanõn 138., İdari Yargõla- ma Usulü Yasasõ’nõn 28. madde- leri uyarõnca idare, yani YÖK söz konusu yargõ kararlarõnõn gereği- ni gecikmeden ve icabına göre yani hukuku dolanmadan (!) yeri- ne getirmek zorundadõr. Diğer bir anlatõmla YÖK, yargõ kararlarõnõn gereğini yerine geti- rerek yeni bir karar verecekse, katsayõ milli eğitim sisteminin yönlendirmeye ilişkin kurallarõna uygun olmalõ, örgütleniş biçimin- deki bütünlüğü bozmamalõ, 2547 sayõlõ yasanõn 45. maddesinde yer alan kurallarõn uygulanmasõnõ ber- taraf edecek nitelikte olmamalõ, sonuçta “Farklı Statüdeki Öğ- rencileri” aynõ koşullara tabi kõ- larak (genel lise çõkõşlõlar aleyhi- ne) yine hak kaybõna yol açma- malõdõr. YÖK gecikmeden karar verdi ve yargõ kararlarõna şeklen uydu. Farklõ katsayõ belirledi. Buna gö- re; meslek lisesi mezunlarõ, al- dõklarõ mesleki eğitim devamõ ni- teliğinde bir yüksek öğretim prog- ramõ seçerlerse, üniversiteye giriş puanlarõ hesaplanõrken, orta öğ- retim başarõ puanlarõ (0.15) katsayõ ile alanlarõ dõşõnda bir yüksek öğ- retim programõ seçmeleri halinde ise (0.13) katsayõ ile çarpõlacak. Yargõ kararlarõnõn icabına göre yerine getirilip getirilmediğine gelince: Milli Eğitim Temel Yasasõ ile Yükseköğretim Yasasõ hü- kümlerini anõmsamakta yarar var. 1997 yõlõnda sekiz yõllõk zorunlu ilköğretime geçildikten sonra, Mil- li Eğitim Temel Yasasõ ile öğre- timin bir sistem bütünlüğü için- de mesleki ve teknik eğitim ağır- lıklı olarak yeniden yapılandı- rılması, öte yandan ilgi ve ye- tenekleri farklı olan öğrencilerin bu özelliklerine en uygun eğitim kurumlarına ve alanlara yönel- melerinin sağlanması amaçlan- mıştır. Yasanõn 30. maddesinde; yöneltme ilköğretimde başlar... ortaöğretim devam eder... Yöneltme esaslarõ ve çeşitli programlar Milli Eğitim Bakanlõ- ğõ’nca düzenlenir. Giriş şartları 31. maddesinde de; hangi yük- sek öğretim kurumlarõna, hangi programlarõ bitirenlerin, nasıl gi- recekleri ve giriş şartları… YÖK tarafõndan belirlenir, denilmek su- retiyle ortaöğretimdeki yöneltme- nin yüksek öğretimde de devam edeceği hükme bağlanmõştõr. Nitekim 2547 sayõlõ yasanõn, yükseköğretime giriş başlõklõ 45. maddesinde anõlan hükümlere pa- ralel düzenlemeler yer almõş, (a) bendinde de: bir mesleğe yönelik program uygulayan lise mezunla- rõnõn aynõ alanda bir yüksek öğ- retim kurumuna girerken başarõ notlarõnõn ayrõca belirlenecek bir katsayı ile çarpõlõp giriş sõnavõ puanlarõna ekleneceği belirtilmiş- tir. Yani katsayı meslek lisesi mezunlarõnõn aynı alanda bir yük- sek öğretim programõna yönel- melerini sağlamak üzere getirilmiş bir teşviktir. Amacõ aynõ alanda bir yüksek öğretime yönelmeleri- ni sağlamaktõr. Bu amaç, Milli Eğitim Temel Yasasõ’nõn yönlen- dirmeye ilişkin kurallarõna uygun olup devamõ niteliğindedir. O halde yargõ kararlarõ uygula- nacaksa, YÖK’ün yapacağõ katsayõ düzenlemesi bu yönlenmeyi sağ- layacak nitelikte, bu amaca yöne- lik olmalõdõr. Bu sonucu doğur- mayacak bir düzenleme yine yasa hükümlerine, milli eğitim siste- minin yönlendirmeye ilişkin ku- rallarõna aykõrõ olacak, sonuçta örgütleniş biçimdeki bütünlüğü de bozacak ve yargõ kararlarõnõn ge- reği yerine getirilmemiş olacaktõr. Hak kaybı Öte yandan farklõ statüde eğitim gören öğrencilerin farklõ koşullara tabi kõlõnmasõ anayasal eşitlik ku- ralõ gereğidir. 2547 sayõlõ yasanõn 45. maddesi, milli eğitim temel ya- sanõn yönlendirmeye ilişkin ku- rallarõ gözardõ edilerek yapõlacak katsayõ düzenlemesi beklenen yön- lenmeyi sağlamayacağõndan so- nuçta bundan zarar görenler yine genel lise mezunlarõ olacak, hak- lõ beklentilerinin önü kesilecek, hak kaybõna sebep olacaktõr. YÖK kararõ yukarõdan beri an- latõlanlar õşõğõnda değerlendirildi- ğinde, YÖK’ün yargõ kararlarõnõ şeklen uyguladõğõ ama gereğini ye- rine getirmediği anlaşõlmaktadõr. O zaman kararõn gerçek amacõ ne? Bunu sorgulamak gerekir. Milli eğitim sistemimiz; örgün eğitimde, zorunlu ilköğretim son- rasõ, genel lise, mesleki-teknik li- se şeklinde yapõlandõrõlmõştõr. Ge- nel lise akademik eğitim verir, öğ- renciyi üniversiteye hazõrlar. Meslek liseleri ise bir mesleğe yönelik eğitim verirler ve öğren- ciye kõsa yoldan meslek sahibi yapmayõ hedefler. Bu nedenle bu okullarda sadece 1.sınıflarda ge- nel lise benzeri temel dersler oku- tulur. Bunun tek istisnasõ (sayõlarõ çok az olduğu için teknik liseleri say- mazsak) imam hatip liseleridir. Çünkü bu okullarda özellikle 2006 yõlõnda yapõlan düzenleme ile ge- nel lise müfredatõ da zorunlu ders olarak okutulmaktadõr. Bugün imam hatip liseleri, ge- nel liselere alternatif oluşturan din eğitimi de veren genel lise fii- li statüsündedir. Bu statünün Eğitim Birliği Yasasõ’nõn getirdi- ği laik eğitim sistemine (ve tabi anayasanõn 174. maddesi karşõ- sõnda anayasaya) ne derece uygun olduğu sorusu bir yana, getirilen bu düzenleme meslek liseleri arasõn- da sadece imam hatip lisesi me- zunlarõna yarayacak, karardan sa- dece bu okullarõn öğrencileri ya- rarlanabileceklerdir. Yargıdan dönebilir Bu ise kararõn subjektif neden- lere dayandõğõnõ ideolojik oldu- ğunu göstermekte ve işlemi mak- sat unsuru yönünden de sakatla- maktadõr. Son söz: Milli eğitim sistemini belirleyen yasa kurallarõ ve ana- yasal kurallar gözetilmeden alõnan son YÖK kararõnõn da yargõdan dönmesine şaşõrmamalõdõr. [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle