Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
21 ARALIK 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
‘Sosyal Güvenliğin Büyük Ayõbõ’:
Eski SSK Emekli Aylõklarõ
3395 sayõlõ, kamuoyu deyimiyle “Süper Emeklilik Yasası” 7
Temmuz 1987 günü yürürlüğe girer girmez, SSK emeklilerini “süper
emekli” ve “normal emekli” olarak ikiye ayõrmõştõr. Bu yasanõn ge-
tirdiği adaletsizlik 23 yõldõr bir türlü düzeltilememiştir. Bu sütunlarda
23 yõldõr eleştirildi, tartõşõldõ, hiçbir sonuca varõlamadõ.
Süper Emeklilik Yasasõ’nõn getirdiği adaletsizlik yetmezmiş gibi, 1
Ocak 2000’de yürürlüğe giren 4447 sayõlõ “Reform Yasası” bu ada-
letsizliği çok daha büyük boyutlara taşõdõ. Bu adaletsizlik, her geçen yõl
katlanarak büyümektedir. Bugün aynõ koşullarda, aynõ statüden, aynõ
gün sayõsõyla ve günümüz taban ve tavan ücretlerine endekslendiğin-
de aynõ primi ödeyenlerin aldõklarõ emekli aylõklarõ iki katõna ulaşan fark-
lõlõklara ulaşmõştõr.
23 yõldõr, SSK emekli, dul ve yetimlerinin nasõl gruplaştõrõldõğõnõ ak-
taralõm.
SSK Emekli Grupları:
1. Grup: Nisan 1950 (İşçi Sigortalarõ Kurumu dönemi) ile Mart 1969
arasõnda emekli olanlar bu grupta yer alõr. Bu dönemde aylõklar 1950
ile 1968 yõllarõnõ içeren bir tek “Gösterge Tespit Tablosu”yla ve si-
gorta primine esas alõnan son 3 takvim yõlõ kazancõnõn alt sõnõrõ ile üst
sõnõrõ göz önüne alõnarak yeniden düzenlenmiştir. Ancak aylõk bağla-
ma oranõ yüzde 70’te dondurulmuştur. O günlerin emekli, dul ve ye-
timleri bugün de yüzde 70 oran üzerinden aylõk almaktadõr.
2. Grup: Mart 1969 ile Mart 1982 döneminde emekli olanlardan oluş-
maktadõr. Bu dönemde her yõl için ayrõ ayrõ yapõlan “Gösterge Tespit
Tabloları” ile aylõklar, yine sigorta primine esas alõnan son 3 takvim
yõlõ kazancõnõn alt sõnõrõ ile üst sõnõrõ göz önüne alõnarak bağlanmõştõr.
Ancak aylõk bağlama oranõ bu kez yüzde 70’te değil yüzde 85’te don-
durulmuştur.
3. Grup: Bu grupta Mart 1982 ile Ocak 2000 arasõnda emekli olan-
lara yer verilmiştir. Bu grupta yer alan sigortalõlar alt gruplara da ay-
rõlmaktadõr.
3. Grup Alt Grup (1): Nisan 1950 ile Mart 1982 arasõnda Alt Gös-
terge Tablosu’nun 1. derece 9. kademesinden (en yüksek) borçlanarak
“süper emekli” olma hakkõnõ kazanmõştõr. Bu hakkõ kazananlar “Ge-
çici Gösterge Tablosu” üzerinden ve en yüksek geçici gösterge olan
5.000 göstergeden 4 milyon 200 bin lira ödeyerek “süper emekli” olan-
larõ kapsamaktadõr.
3. Grup Alt Grup (2): Yine Alt Gösterge Tablosu’nun 1. derece 9.
kademesinden emekli olup, ekonomik gücü 4 milyon 200 bin lira öde-
meye yetmediği için borçlanamayõp “süper emekli” olamayanlarla, Alt
Gösterge Tablosu’ndaki 1. derece 9. kademeye ulaşamadõklarõ için, borç-
lanma hakkõndan yararlanamayõp “yaşam boyu” normal emekli kalanlar.
3. Grup Alt Grup (3): 1982 yõlõndan 3869 sayõlõ yasanõn yürürlü-
ğe girdiği 1993 yõlõna kadar, “aylık talep veya ölüm tarihinden ön-
ceki beş takvim yılında prim hesabına esas gösterge tablosundaki
en yüksek gösterge üzerinden” hesaplanan kazançlarõnõn “beş yıllık
tutarının yıllık ortalaması” üzerinden aylõk alanlar bu grupta yer alõr.
3. Grup Alt Grup (4): Bu alt grupta “1983, 1984, 1985, 1986, 1987,
1988, 1989, 1990, 1991 ve 1992 yılı emeklileri” yer almõşlardõr. Bu
grupta yer alanlarõn aylõklarõ, “primi ödenmiş son 5 takvim yılının prim
hesabına esas tutulan” ücretlerine göre bağlanmõştõr.
4. Grup: Bu grup, 3869 sayõlõ yasanõn “mağdurlarından” oluşur.
3869 sayõlõ yasa, “Yaşlılık aylığının hesaplanması” koşulunu de-
ğiştirmiş ve Üst Gösterge Tablosu’ndan yaşlõlõk aylõğõ almaya hak ka-
zananlarõn aylõklarõ, prime esas alõnan kazanç ortalamasõ, 5 takvim yõ-
lõna göre değil, 10 takvim yõlõna göre hesaplanmõştõr. “Alt Gösterge
Tablosu”ndan aylõk almaya hak kazananlarõn göstergeleri yine 5 tak-
vim yõlõnõn kazancõna göre saptanmõştõr.
Ancak, “Üst Gösterge Tablosu” uygulamasõ 1994 yõlõndan sonra
emekli olanlar için kademeli olarak yapõlmõştõr. Yõllõk prime esas 10
takvim yõlõ kazanç ortalamasõ:
4. Grup Alt Grup (1): 1994 yõlõnda emekli olanlara altõ tak-
vim yõlõ,
4. Grup Alt Grup (2): 1995 yõlõnda emekli olanlara yedi tak-
vim yõlõ,
4. Grup Alt Grup (3): 1996 yõlõnda emekli olanlara sekiz tak-
vim yõlõ,
4. Grup Alt Grup (4): 1997 yõlõnda emekli olanlara dokuz tak-
vim yõlõ,
4. Grup Alt Grup (5): 1998 ve 1999 yõlõnda emekli olanlara bağ-
lanan “aylıkların hesabında”, on takvim yõlõ, prime esas ücret göz önü-
ne alõnarak aylõklarõ bağlanmõştõr.
5. Grup: Bu grup 4447 sayõlõ yasaya göre, 1 Ocak 2000’den sonra
emekli olanlarõ kapsamaktadõr ve her yeni takvim yõlõnda emekli olan-
lar, yeni bir alt grupta yer almaktadõr.
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr
Yeni Osmanlıcılar için
Türklük ve Türkçe ile sorunları olan
yeni Osmanlıcı açılımcılara
anıştırma...
Osmanlı İmparatorluğu döneminde
kabul edilmiş, 1876 tarihli ilk anayasa,
yani Kanunu Esasi’nin 18. maddesi
der ki:
“Tebaai Osmaniye’nin hidemâtı
devlette istihdam olunmak için
devletin lisani resmisi olan Türkçeyi
bilmeleri şarttır.”
Ayan ve Mebusan meclisleri ile ilgili
57. maddesi der ki:
“Heyetlerin müzakeratı lisanı Türki
üzre cereyan eder.”
Ve Türkçe bilmeyenlerin Meclis üyesi
seçilemeyeceklerini düzenleyen 68.
maddesi der ki:
“Dört seneden sonra icra olunacak
intihaplarda mebus olmak için Türkçe
okumak ve mümkün mertebe yazmak
dahi şart olacaktır.”
Kendisi, Silivri sakinlerinden.
Suçu mu?
Açık oturum düzenlemek ve
konuşma yapmak...
Eski USİAD Genel Sekreteri, CHP
üyesi Birol Başaran geçen hafta
savunmasını yaptı. Medyada
önemsenmedi ama, temelleri olan
bir savunmaydı:
“...Ben ODTÜ’de okumuş, sol
görüşlü bir insanım. Adı
‘Ergenekon’ olan bir derneğe bile
üye olmam. Ergenekon kelimesini
daha çok sağcılar kullanır. Kanarya
sevenler derneği olsa dahi
‘Ergenekon’a üye olmam. Ben bu
ülkenin yetiştirdiği iyi bilgisayar
uzmanlarından biriyim. Bizi
tutuklamakla sadece bize değil,
ülkeye de zarar veriyorsunuz. Bu
ülkede son seçimlerde CHP 9
milyon oy aldı. Bu, aileleriyle birlikte
20 milyon kişi AKP’nin yönetimini
istemiyor demektir. AKP’nin ülkeyi
yönetmesinden memnun değilim.
Bu terör suçuysa, ben cezama
razıyım.
...‘Ben CHP’liyim’ diyorum. CHP
felsefesi bugün ne düşünüyorsa,
ben de çok yakın düşünüyorum.
Ana muhalefet partisi CHP ne
diyor? ‘AKP Türkiye’yi iyi
yönetmiyor, iyiye gitmiyor’ diye
düşünüyor. Bunu düşünmek suç
değil. Ben AKP’nin yaptıklarından
memnun değilim. Bunu panelde de
söyledim. Bir panelde konuşmak
terörist faaliyetse, biz bu anayasayı
niye yazdık? Yarın CHP iktidara
geldiğinde AKP’liler terörist diye
içeri mi atılmalı?”
Duruşma tutanakları ile birlikte,
bildik davanın içeriği ve o davanın
açıldığı dönemin etkin
“demokratları” da böylece tarihe
geçmiş oldular!
CHP’li olmak suç mu?
Toz oldu
Türkiye İnsan
Hakları Kurumu
Başkanı
Muzaffer İlhan
Erdost’a, “Açılım
insan bıraktı mı?”
diye sorduk.
Yanıtladı:
“Soru mu bu,
yanıt mı? Ben
bilemedim. Ama
açıldıkça açıldık,
saçıldıkça
saçıldık. Az gittik,
uz gittik, mumu
kandilde yaktık.
Az geldik, çok
geldik, sağı, solu,
önü, arkası, altı,
üstü açık bir
çıkmaza tıkıldık.
Kapısız,
penceresiz,
yolsuz, yolaksız
bir kazığa
çakıldık. Oldu adı
‘açılım’.
Vurdular, ‘barış’
diye çığırdılar.
Kırdılar, ‘barış’
diye çığırdılar.
Kestiler, ‘barış’
diye çığırdılar.
Öldürdüler,
‘barış’ diye
çığırdılar. Daha
çok öldürdüler,
daha çok ‘barış’
diye çığırdılar.
Biri imam, biri
molla, öteki talip.
Hilenin çarkları
arasında ezildi
insan. Un-ufak
oldu. Üzüldü,
büzüldü,
küçüldü,
küçüldü, toz
oldu.”
Genelkurmay Başkanı, “Terör olaylarını
TSK ile ilişkilendiren siyasiler,
akademisyenler ve medya
mensupları”ndan yakındı. Orgeneral
İlker Başbuğ’un bu göndermesi, AKP
Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin
Çelik’in “Bingöl’de şehit edilen 33
askerin nasıl şehit edildiği karanlık bir
noktadır” sözleri ile Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Reşadiye
katliamını kimin gerçekleştirdiğine
kuşkuyla bakmasını getirdi akla. Bir de,
“Bingöl’de taktik sorumluluk bendeydi”
diyen emekli general Necati Özgen’in
doğruyu söylemediğini ileri süren
polislikten ayrılma Emre Uslu’nun
yazılarını...
Başbuğ yakınmasında haklı olabilir,
ancak bir küçük ayrımla...
Bu köşede, şimdiye değin
yalanlanmayan eski Genelkurmay
Harekât Başkanı Korgeneral Nusret
Taşdeler’in Eylül 2007 tarihli raporunu
birkaç kez gündeme getirmiştik.
Raporda, Türkiye’deki “İslami
demokrasi” bağlamında kazanılmış olan
ivmeyi geri çevirmenin zorluğuna
değiniliyor, “ılımlı İslam” veya
“demokratik İslam” olarak nitelendirilen
yeni devlet düzeni içinde, TSK’nin
kendisine nasıl bir yer bulabileceği
üzerinde duruluyordu. Raporda ayrıca,
“Türkiye’deki güvenlik, siyaset, ekonomi
ve sosyal hayatla ilgili gelişmelerde AB
ve ABD’nin önemli rol oynadığına, her
ikisi ile de duygusallıktan uzak, gerçekçi
ve bire bir diyalog kurulmasına ihtiyaç
bulunduğuna” da vurgu yapılmaktaydı.
Raporun anlamı açıktı: TSK, rotasını
AKP, ABD ve AB ile çatışmamaya,
hatta uyuşmaya yöneltiyordu.
Bir alıntı daha. Recep Tayyip Erdoğan
geçen kasım ayında, bu yorumu
pekiştiren bir açıklama yapmış ve
demişti ki:
“7 yıllık süreç içinde birçok kurumsal
değişikliklerin yapılması ve atılan
adımlar noktasında, iktidar-ordu
ilişkilerinde çok daha olumlu bir sürecin
içine girdik.”
Sorulacak soru bellidir: Başbuğ’un
son yakınmasına neden olan tüm
eleştirilerin TSK ile olumlu süreç
yaşadığı ifade edilen AKP iktidarı ve
ona yakın çevrelerden gelmesi
karşısında suç kimde?
Eleştirende mi, eleştirenden
yakınanda mı?
Suç kimde?
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Acelen Neydi Dostum?
Çiçek Bar’da karşılaşmamızın üzerinden on gün
geçmiş. Yüzün sanki biraz sarıydı, sormadım,
yorgunluğuna vurdum. Yaşadığımız bu zor
günlerde insan yüreği gördükleri, tanık oldukları,
duydukları karşısında gün boyu en ağır yüklerin
altına girmişçesine yoruluyor. Bir sırt hamalı olsan
yatar dinlenirsin, geçer. Ya o yürek yorgunluğu?
Her zaman, “Cumhuriyet nasıl gidiyor?” diye
sorardın, alacağın yanıtı merakla bekleyerek. Her
“İyi gidiyor” dediğimde yüzüne içten bir
gülümseme otururdu. O akşam sormadın, o an
anlamalıydım sende yorgunluktan öte bir şeylerin
ters gittiğini. Yanımdan geçerek yan masaya,
kadim dostların Rutkay Aziz’le Tarık Akan’ın
masasına oturdun. Nereden bilebilirdim seni o gün
son kez gördüğümü?
Aramızdan ayrılışını cep telefonuma düşen kısa
bir iletiden öğrendim. Sonra televizyonlar verdiler
haberi, “Sinemamızın duayen yönetmeni Zeki
Ökten yaşamını yitirdi” diye. Bir an aklıma o
“duayen” sözcüğü takıldı, ülkemizde hayatlar ne
kadar kısa yaşanıyor, diye düşündüm sonra. Öyle
ya.. 68 yaşındaydın daha, ama doğru, duayenlik
yaşla değil meslek ömrüyle kazanılıyor.
Seni okuldan, Haydarpaşa Lisesi’ndeki tiyatro
çalışmalarından tanıyordum, üç sınıf yukarıdaydın
benden. Yeşilçam’a adım atıp Nişan Hançer’in
yönettiği “Acı Hançer”in çekimlerine katıldığında
20 yaşındaydın. İki yıl sonra ise “Ölüm Pazarı” ile
ilk yönetmenlik denemesini yapacaktın. Daha
sonra dokuz yıl sürecek yönetmen asistanlığı
dönemin başladı, ta ki 1972 yılında “Kadın Yapar”ı
çekene kadar. Bu film ve ertesi yıl çektiğin “Bir
Demet Menekşe” ile birlikte sinema eleştirmenleri,
ülkemiz sinemasının seninle birlikte 7. sanata
“toplumsal eleştirel” gözle bakan ve geleceği olan
bir yönetmen kazandığı görüşünde birleştiler.
Sonra imzanı taşıyan filmler birbirini izledi.
1970’lerde 15 film yönettin. “Hanzo”, “Kapıcılar
Kralı”, “Çöpçüler Kralı”, “Düşman” ve “Sürü” bu
dönemde sana yurtiçi ve yurtdışında onlarca ödül
kazandırdı. Her filminde biraz daha ustalaşıyordun.
1980’lerde 9 film yönettin, “Derman”, “Pehlivan”,
“Kan”, “Düttürü Dünya” ününü daha da pekiştirdi.
Aldığın ödüllere yenileri katıldı.
80’ler, neo-liberal rüzgârların güçlenerek estiği,
insan malzemesinin değişikliğe uğradığı, değerlerin
altüst olduğu yıllardı. Erdemli yüreklerin
kaldıramayacağı “yeni hayat” anlayışları egemen
oluyordu topluma. Ya yaşanan yeni hayatlara
kendini uydurup onca emek verdiğin sanatını bir
diş macunu, bir bulaşık deterjanı ya da ne bileyim
bir plastik gövdeli çakmak derekesine düşürüp
kakara kikirisi bol, “izle-unut” çizgide filmler
yapacak ya da kendini geri çekecektin.
Seçimin ikincisi oldu. 1990’lı yıllarda yalnızca bir
sinema filmiyle, “Aşk Üzerine Söylenmemiş Her
Şey” ile yetindin. Bu filmi 2000’de “Güle Güle”,
2003’te “Gülüm”, 2006’da “Çinliler Geliyor” izledi.
Sevgili dostum, arkanda yarın da, yarından
sonra da ilgiyle, beğeniyle izlenecek o kadar çok
yapıt bıraktın ki.. Sen, yerel-ulusal olandan yola
çıkarak evrensellikle buluşan, buluşabilen, bunu
duygusal bir olağanlıkla başarabilen ender
yönetmenlerdendin; Truffaut’lar, Fellini’ler,
Bunuel’ler, Fassbinder’ler gibi.
Bilir misin, (laf işte nereden bileceksin, hiç
söylemedim ki) sana hep hayranlık besledim. Sen
alçakgönüllülüğünle örnek bir insandın. Ben,
kazandığı onca başarıya, aldığı onca övgüye,
alkışa, ödüle karşın alçakgönüllülüğünden bir milim
sapmamış başka bir insan tanımadım. Öyle ki
kazandığın önemli bir ödülü almak için sahneye
bile çıkmamıştın.
Seni her zaman en iyi duygularla
anımsayacağım.
Bugün seni saat 10.30’da Beyoğlu
Sineması’ndan, öğle namazının ardından da
Teşvikiye Camisi’nden uğurlayacağız.
Biliyorum, gittiğin yerde senden önce giden Atıf
Yılmaz, Kemal Sunal, Nevzat Şenol, Erol Özkök
ve başka Çiçekçi’lerle buluşup kurulan dostlar
masasının ayrılmazı olacaksın.
Ama yine de “Acelen neydi dostum?” diye
sormadan edemiyorum.
dkavukcuoglu@superonline.com
www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com
(ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc@yahoo.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Küçük ve tat-
lõ bir karpuz cin-
si. 2/ Ağzõmõz-
daki dişlerin bir
bölümüne veri-
len ad... Batak-
lõk gazõ. 3/ Kap-
lama ya da dol-
durma olmayan
mobilyalar için
kullanõlan söz-
cük... Yankõ. 4/
Hayvan damõ...
Tütün dizmek, kurut-
mak ve işlemek için
kullanõlan üstü kapalõ
sergi. 5/ Zarara uğrama
tehlikesi... Bir nota. 6/
Yemek... Bir düşünce
biçiminin yazõlõ ya da
sözlü anlatõmõ. 7/ Kõsa
yazõ... Bir işi yerine
getirmek için verilen
söz. 8/ Açõk duran baş-
parmağõn ucundan işa-
ret parmağõnõn ucuna kadar olan uzaklõk. 9/ Zeki ve be-
cerikli olmadõğõ halde kendini öyle sanan.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Çapraz düğmeli, ipek ya da sõrma işlemeli bir tür kõ-
sa yelek. 2/ Açõklama... Taş kõrõklarõ üzerine kum dö-
şenip silindir geçirilerek yapõlan yol. 3/ Halk arasõnda
“darı” olarak da adlandõrõlan tarõm bitkisi... Eski Mõ-
sõr imparatorluğunun en parlak dönemindeki başken-
ti. 4/ Gözün rengini veren tabakasõ... Bir nota. 5/ Ulus-
lararasõ Para Fonu’nun simgesi... Büyük sopa. 6/ Ku-
zu sesi... Uskumrugillerden bir balõk. 7/ Lokmanruhu...
Osmanlõ devletinin bir dönemine de adõnõ veren süs bit-
kisi. 8/ Başarõsõzlõk. 9/ Yaratõcõsõnõn adõ bilinmeyen ya-
põt... Tantal elementinin simgesi.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
C İ L V E G Ö Z Ü
Ü R Ü N E N İ R
C İ P E V E R E
Ü S A L A Z A
K N L R E A
D E V R E A B
H O D A N A B A
A L İ L A S E S
C U M A O V A S I
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com
MERKEZ AMASYA 2. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINIRIN
AÇIK ARTTIRMA İLANI
2009/444 TLMT.
Bir borçtan dolayõ hacizli ve aşağõda cins, miktar ve değerleri yazõlõ mallar satõşa çõkarõlmõş olup:
Birinci arTtõrmanõn 08/01/2010 Cuma günü saat 14.30 14.40’ta Suluova Yolu Üzeri Boğazköy Mevkii Güner Otoparkõ’nda yapõlacağõ ve o
gün kõymetlerinin % 60’õna istekli bulunmadõğõ taktirde 13/01/2010 Çarşamba günü aynõ yer ve saatte 2. arttõrmanõn yapõlarak satõlacağõ; şu
kadar ki, arttõrma bedelinin malõn tahmin edilen değerinin % 40’õnõ bulmasõnõn ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn topla-
mõndan fazla olmasõnõn ve bundan başka paraya çevirme ve paylarõn paylaştõrma giderlerini geçmesinin şart olduğu; mahcuzun satõş bedeli üze-
rinden % 18 oranõnda KDV’nin alõcõya ait olacağõ ve satõş şartnamesinin icra dosyasõndan görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartname-
nin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarõda yazõlõ dosya numarasõyla Dairemize başvurmalarõ ilan olu-
nur. 04/12/2009 Takdir Edilen Değeri YTL.: 25.000,00 Adedi: 1 Adet Cinsi (Mahiyeti ve önemli nitelikleri): 60 KF 680 Plakalõ, 1997 Mo-
del, Ford Marka, 2520 Kargo Tipli, Kõrmõzõ renkli, lastikleri kõsmen yeni, sağ ön kõsmõ kõrõlmõş, aracõn ön kõsmõnda küçük çürük bulunan kam-
yon. (İİK m.114/1, 114/3) (Basõn: 73090)