22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada 25 yaşın altında isen… kronik hastalığın varsa aşı olacaksın… Ya da? İlmine, bilgisine güvendiğim doktorum Cem Sungur’a sordum; “Mutlaka aşı olmalısın. Akciğerinde olası enfeksiyon bizi zora sokar!” dedi. Nedenleri uzun uzadıya anlatmasına da gerek yoktu. Askerlik armağanı, 53 yıl sonra karşıma çıktı. 1954’te yedeksubay okulundayken geçirdiğim “zafiyet” sol akciğerde “arıza” bırakmıştı. Doktoruma göre, o günden bugüne, sol akciğerim sağdakine oranla daha küçük! Aşı kronik rahatsızlıkları tetikler korkusu… olmasam grip geldi bedene… bu akciğerle, diğer kimi kronik “arızalarla”... “ölüm Allah’ın emri ayrılık olmasaydı” türküsünü söyleyerek… bir semti meçhule! Cem Sungur’a diyorum ki: “Doktor! Domuz gribine yakalanırsam eğer… arkamdan -kimlerin ne diyeceğini tahmin etmek zor değil- ama şunu söyleyeceklerini bilmek kahrediyor: ‘Domuz gibiydi / Domuz gribinden gitti!’” Güldü. Çareyi gösterdi: “Aşı ol!” Gittim Oran’daki sağlık ocağına. Aşılandım. Bugün mutlu, umutlu bayramlar dileği yerine, karamsar söylemlerle can sıkmanın ne gereği var. Kör dilencinin elinde gazete görmüşler. “Okuyor musun” diye sormuşlar. “Sadece resimlerine bakıyorum” demiş. Bizimki de bu hesap. Bayramlara özgü, geleceğe dönük iyimser söylemlere, açıklamalara inanmıyor, ama bugün bayram ya; gerçeği yansıtıyormuş gibi yalanları dinliyoruz. Bir zamanlar Şeker Bayramlarında iki, Kurban Bayramlarında üç gün gazeteler yayımlanmaz, gazeteciler de her meslek sahibi gibi yılda beş gün tatil yapardı. Kimi patronlar çok gördüler çalışanlara yılda beş gün tatili. Satış ve reklam gelirinden fedakârlık edemediler. Yasal tatiller çöpe! Bugün ne siyasal kavgalar… ne açılımla ayrışmalara, ayrışmalardan etnik kavgalara… ne de olası iç çatışmalara ve bölünmeye kapı aralayan gelişmelere… değinmek yok! Yazacağım bir iki fıkradan “vazife çıkarılmasın”. Günün birinde Afrika’nın bir ülkesinde işsiz ve parasız bir adam yaşıyordu. Kalacak yeri, yiyecek bir lokma ekmeği, söyleşeceği bir arkadaşı da yoktu. Bir gazetede, “Ülke devlet büyüğüne hakaret etmenin cezası altı ay” haberini okudu. “Bütün gazeteler televizyonlar benden söz eder. Meşhur olurum, hem de içeride altı ay ekmek elden su gölden yiyecek, içecek derdim olmadan yatarım” diye düşündü. Ertesi gün kalabalık bir meydana giderek, memleketi bu hale getirenin diye başlayıp akla gelen bütün küfürleri bağırmaya başladı. Güvenlik güçleri yaka paça götürdüler adamı. Bir gün sonra mahkemeye çıktı ve yargıcın kararını dinledi: “Sanığın suçu sabit görüldüğünden 20 yıl hapsine karar verildi!” Adamın gözleri karardı. Sendeledi. Sonra kendini toparladı ve haykırdı: “İtiraz ediyorum sayın hâkim! Ceza Yasası’nın şu maddesi, şu fıkrasına göre devlet büyüğüne hakaret sadece altı ay. Bir yanlışlık olmalı kararınızda?” Hâkim acıyan gözlerle adama baktı: “Haklısın; devlet büyüğüne hakaret altı ay. Fakat niteliklerini sayarak devlet sırrını açığa vurmak 20 yıl” dedi. Bayramın birinci gününü bir başka fıkrayla, ama mutlu bayramlar dileğiyle kapatalım: Bir kokteylde kasıntılı, benden başka büyük yok diyen bir devlet adamıyla bir şair bir araya gelmişler. Kendi siyasal görüşünde olmayan yazarlara, şairlere düşman olmakla tanınan politikacı, şaire: “Yahu” demiş, “Seninle eşek arasında ne fark var?” Şair, hemen parmaklarını açmış, politikacıyla kendi arasındaki uzaklığı ölçmüş ve soruyu yanıtlamış: “…Tam bir karış!” SAYFA 27 KASIM 2009 CUMACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul Haber Servisi - Gazetemiz Ankara Temsilcisi, yazarõmõz Mustafa Balbay’a Ergenekon savcõlarõnõn mahke- mede yönelttiği soruya Balbay’õn verdiği “Ben buradayım, Özden Örnek nere- de” yanõtõnõ Milliyet gazetesi de manşeti- ne taşõdõ. Milliyet gazetesi yazarlarõ Der- ya Sazak, Hasan Cemal, Melih Aşık, Aslı Aydıntaşbaş da yazõlarõnda “Bal- bay’ın haklı sorusunu” yazarak destek verdiler. Ergenekon davasõnõn 20. duruşmasõnda savcõlarõn, Balbay’a, Özden Örnek’in günlüklerinden, Cumhuriyet Çalõşma Grubu’na ait olduğu iddia edilen raporlar- dan ve Hilmi Özkök’ün tanõk olarak ver- diği ifadeden bölümler okuyarak soru yö- neltti. Balbay, savcõlarõn sorusuna “Sav- cı, Örnek’in notları, var olduğu iddia edilen Cumhuriyetçi Çalışma Grubu raporları ve Özkök’ün ifadelerinden bir soru çıkardı. Özkök’ün bu davada- ki konumu ne? Tanık. Ben ona göre daha ileri bir durumda mıyım? Ben en zorlama olarak tanık olabilirim. Ben buradayım, Özden Örnek nerede” tep- kisini verdi. Balbay’õn yanõtõnõ dün man- şetinden duyuran Milliyet gazetesi habere iç sayfalarõnda “Balbay, herkesin aklın- daki soruyu sordu. Üç paşa neden mahkemede değil” başlõklarõyla geniş yer ayõrdõ. Gazete haberinde, “Askeri darbe yapmak için çalıştıkları iddia edilen kişiler sanıkken, darbe hazırlığı yapıldığı iddia edilen dönemde görevde olan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, eski Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fõrtõna ve eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ne- den hâlâ tanık ya da sanık değil” ifade- lerine yer verdi. Köşe yazarlarından destek Derya Sazak dünkü köşesinde Bal- bay’õn Örnek’le ilgili olarak “Ben bura- dayım, Örnek nerede” sözlerine yer ve- rerek “Haklı bir soru. Balbay, Silivri’de cezaevinde tutuluyor, mahkemede ‘Genç subaylar rahatsõz’ imzalı haberi- nin hesabını veriyor... Hâkimlerin sav- cıların aylar sonra ‘Biz burada darbeyi mi yargõlõyoruz’ diyaloğuna girdikleri bir davada bir gazeteciyi cezaevinde tutmak adil gözükmüyor” ifadelerine yer verdi. Aynõ gazetenin yazarlarõndan Hasan Cemal de dünkü yazõsõnda “Bal- bay haklı; madem Ergenekon’un özü darbe girişimleri, emekli paşalar nere- de? Onlardan hesap sorulmayacak mı? Yoksa bir çizgi mi çekildi devletin do- ruklarında, o komutanlara dokunul- mayacağına dair?.. Yasalar mı elver- miyor. Elvermiyorsa hükümet yasaları değiştirmek için bunca zamandır ne bekliyor” diye sordu. Melih Aşõk da kö- şesinde, “Darbe günlüklerinin müellifi olduğu iddia edilen Özden Örnek ora- da yok. Mustafa Balbay ise gazeteci notlarından dolayı 266 gündür hapis- te...” diye yazdõ. Aslı Aydıntaşbaş da “Balbay’ın sözlerini yabana atmamak lazım” diye yazdõ. Aydõntaşbaş, yazõsõn- da “Ergenekon davası ve yargıda yaşa- nan son gerilim, ‘devlet içinde ciddi bir meydan muharebesini’ gözler önüne se- riyor. Ancak, ‘devlet içinde’ diyorum. Ortada ‘dõş güçler’ falan yok; milli ira- de meselesi değil. Bu devletin eski sa- hipleriyle yeni sahipleri arasında bir hesaplaşma. ‘Bir tarafta yargõ, ordu, bü- rokrasi, karşõ tarafta yine ordu, bürokra- si’. “Kurumlar bölünmüş, bürokrasi ayrılmış, medya bölünmüş durumda” değerlendirmesini yaptõ. Balbay’õn sorusu tartõşõlõyor Ergenekon savcõlarõ, hâkim kararõ bulunmadan dinleme yapõldõğõnõ kabul etti Yasadõşõ dinleme itirafõ görüşmesinin dinlenip Ergene- kon iddianamesinde deşifre edil- mesi nedeniyle manevi tazminat davasõ açmõştõ. Davada, Ergene- kon’un 6 savcõsõ mahkemeye ce- vap dilekçesini sundu. ‘Deşifre ettik suçlamadık’ Ergenekon savcõlarõ Mehmet Ali Pekgüzel ile Nihat Taşkın, ayrõ ayrõ verdikleri tek tip yanõt- ta, telefonun dinlenmesinin görev ve yargõ faaliyetine ilişkin oldu- ğunu savunarak “Soruşturma işlemleri ve iddianameye so- ruşturmanın her aşamasında itirazlarda bulunulmuş, bunlar da yetkili mahkemelerce de- ğerlendirilip karara bağlanıl- mıştır. Telefon görüşmesi mah- keme kararına dayanmakta- dır. Delil niteliği taşıyıp taşı- madığı davanın görüldüğü mahkemece karara bağlana- cak olan bir husustur” denildi. Savcõlar görüşmenin mahkeme kararõna dayandõğõnõ ileri sürme- lerine karşõn Taşcõ hakkõnda ve- rilmiş bir mahkeme kararõ bu- lunmuyor. Ergenekon savcõlarõ Ercan Şa- fak, Fikret Seçen, Mehmet Mu- rat Yönder ile Zekeriya Öz ise davaya önce usul yönünden itiraz ederek, davanõn İstanbul Bakõrköy Mahkemeleri’nde açõlmasõ ge- rektiğini savundular. 24 Kasõm’da davayõ görüşen Ankara 23. Asli- ye Hukuk Mahkemesi ise savcõ- larõn bu istemini, davaya bakma yetkisinin Ankara Mahkemesi’nde olduğu gerekçesiyle reddetti. Ergenekon savcõlarõ dilekçe- lerinde, gazetenin Ankara büro santralõnõn mahkeme kararõyla teknik takibe alõndõğõnõ, bu nu- mara üzerinden görüşme yapan kişiler hakkõnda herhangi bir suç- lama yapõlmadõğõnõ ileri sürdüler. Bomba dediler dosyaya koyduk Ergenekon savcõlarõ, olayla hiç- bir ilgisi bulunmayan ve yasadõ- şõ elde edilen Taşcõ’nõn görüş- mesini neden iddianamenin delil dosyasõna koyduklarõnõ ise şöyle savundular: “İddianamenin ek klasörle- rinde yer alan İlhan (Taşcı) ve Kemal (Kılıçdaroğlu) isimli şa- hıslar arasında yapıldığı belir- tilen 4.2.2009 tarihli telefon gö- rüşmesinde ‘bombalarõ patlatõ- yorsunuz’ şeklinde şüpheli söz- lerin bu nedenle iddianame ekindeki klasörlerde yer alma- sında bir sakınca görülmediği, 312 442 30 50 numaralı hat ile yapılan şüpheli görüşmelerin çözümünün yapılarak tutanak haline getirildiği anlaşılmıştır. Davacının üçüncü bir kişi ile yapmış olduğu şüpheli görüş- menin iddianamenin ekindeki klasörlerde davacıya herhangi bir isnat yöneltilmeden yer al- masının davacıda ne şekilde manevi elem ve ıstırap oluş- turduğu izaha muhtaçtır. Dosya içerisindeki şüpheli ile- tişim tespit tutanaklarını de- ğerlendirip delil olarak kul- lanma veya kullanmama tak- dir yetkisinin Ergenekon te- rör örgütü ile ilgili davaya ba- kan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait olup, hu- kuk mahkemelerinin bu yön- deki delilleri değerlendirme yetkisi bulunmamaktadır. Do- layısıyla tarafımıza açılan bu dava delil ve dayanaktan yok- sundur. Bu tazminat davası- nın iddianameyi düzenleyen, kamu adına görev yapan cumhuriyet savcılarına yö- nelik baskı kurmak amacıyla açılmış bir dava olduğunda, bu davanın ve mahkemenizin baskı aracı olarak kullanıl- mak istendiğinde tereddüt bulunmamaktadır. Tazminat hakkım saklı kalmak üzere davanın reddine...” Ergenekon savcõlarõ, Taş- cõ’nõn görüşmesini şüpheli bul- duklarõ için delil dosyasõna kon- duğunu savunurlarken, muha- birimiz hakkõnda dinleme kararõ bulunmadõğõ ve yapõlan dinle- menin yasadõşõ olduğunu yok saydõlar. Savcõlarõn savunduğu dinlemeye ilişkin mahkeme ka- rarõnda dinlenen kişinin gaze- temiz Ankara Temsilcisi Mus- tafa Balbay olduğu belirtilmiş buna karşõn gazetenin Ankara Büro santralõnõn tümünün din- lemeye alõndõğõ da açõğa çõk- mõştõ. Savcõlarõn santral üze- rinden görüşme yapanlarõn ta- mamõnõn görüşmelerini din- lendikleri ve kendilerince “şüp- heli” bulduklarõnõ delil klasö- rüne koyduklarõ anlaşõldõ. İlhan Taşcõ ile CHP Grup Başkanvekili Kõlõçdaroğlu ara- sõndaki telefon görüşmesinde, muhabirimizin İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye- lerindeki usulsüzlük iddiala- rõyla ilgili Sayõştay raporlarõ- na yönelik haberleri üzerine Kõlõçdaroğlu “Bombaları patlatıyorsunuz” değerlen- dirmesini yapõyordu. Savcõ- larõn, gazetecilikte dikkat çe- ken haberler için kullanõlan “bomba patlatma” deyimini de, gözardõ ettikleri anlaşõldõ. Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen dava, şubata ertelendi. Edirnekapı Şehitliği, arife günü şehit yakınlarının akınına uğradı. Şehitliğe gelen aileleri dualar etti, me- zarları temizleyerek çiçekler dikti. Şehitliğe gelen as- kerler de şehit yakınlarıyla bayramlaşarak çikolata ikram ettiler. Yaklaşık 7 ay önce Diyar- bakır’ın Lice ilçesinde terör örgütünce yola döşenen mayının patlatılması sonucu şehit olan Pi- yade Er Murat Çavdar’ın ailesi de şehitliğe gelenler arasında yer aldı. ADD Bakırköy Şubesi üyesi bir grup da şehitlikte okudukları İstiklal Marşı’nın ardından, şehit yakınlarıyla bayramlaştı. yorum. Mõsõr Valisi’nin güzel kõ- zõ için Sultan, Sadrazam Fuat Pa- şa’dan olur ister. O da: “İki Fu- at vardır. Birincisi, siz ne ister- seniz yerine getirmek zorunda olan, Fuat. İkincisi, devletin yüce menfaatlerini gözeten Fu- at. O kızla evlenirseniz, valiniz, kayınpeder olur. Ve her istedi- ğini yaptırır. Bir gün gönlünüz geçerse de sıkıntı yaşanır.” Bu değerlendirme üzerine Sultan, yüreğinin aktõğõ o güzel kõz ile ev- lenemez. Ama Fuat Paşa’yõ da bir daha sadrazam yapmaz. Şehirler kraliçesi İstanbul, tarihinde iki kez işgal edildi. İkisi de batõ yönün- den. İlki 1204’te. 70 yõlda, taş üs- tünde taş bõrakmadõlar. İkincisi 1918’de başladõ. Bu dönemin yüzlerce belge bilgisi, iki anahtar sözcüğü işaret etti: Vekil ve Türk. İşgal bir karabulut gibi İstan- bul üstüne çökünce, asõllar bir yerlere kaçõp gittiği için, nere- deyse her makam, vekillerce yönetildi. Dahasõ, adlarõ belli olmasõn diye, imzalar bile çi- ziktirerek atõldõ. Ve 500 yõl Türk sözcüğünü ağzõna almayan Os- manlõ, özüne döndü. İlk kez “zor”undan, Osmanlõ yerine, resmi belgelerinde Türk dedi. Devlet adamõ olan cumhuriye- timizin kurucusu da “İki Musta- fa Kemal var” dedi. “Biri ben, et- kemik ve geçici Mustafa Kemal. İkincisi, Türk ulusunun sem- bolü Mustafa Kemal.” Tarihte, Roma ve Osmanlõ barõşõndan son- ra, Anadolu’da, Cumhuriyet Ba- rõşõ’nõ kurdu. Öteki Türk ve İslam ülkelerinin sesi-soluğu çõkamaz- ken. Dalya demeye az kaldõ. O, zo- ru değil, çok ama çok zoru ko- laylaştõrmõştõ. Bunu zorlayanlarõn işi, daha da zor. Çünkü: Tanõşõklõğõn geri adõmõ zordur. Şehitliklere ziyaret Molotoflu saldırıyla ilgili 6 kişi tutuklandı İstanbul Haber Servisi - Küçükçekmece’de 17 yaşõndaki lise öğrencisi Serap Eser’in yandõğõ otobüse molotofkokteyli attõğõ ileri sürülen H.A’nõn saldõrõdan sonra maskesini çõkarõp olay yerine geldiği ortaya çõktõ. Yüzü açõk bir şekilde televizyon kameralarõ tarafõndan gö- rüntülenen H.A’nõn yanmasõna neden olduğu Serap’õ kurtarõlõşõndan hastaneye götürülüşüne kadar izlediği de ortaya çõktõ. Olayla ilgili göz- altõna alõnan 7 kişi, İstanbul Emniyet Müdürlü- ğü’nde sorgulandõ. PKK’nin gençlik yapõlan- masõ içinde olduğu öğrenilen 7 zanlõnõn saldõrõ sõrasõnda durakta olduğu, otobüsü yakan şişeyi ise H.A’nõn attõğõ ortaya çõktõ. Emniyetteki iş- lemleri tamamlanan 7 kişi adliyeye sevk edil- di. Savcõlõk sorgularõnõn ardõndan mahkemeye çõkarõlan zanlõlardan 6’sõ tutuklandõ. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Kasım Oslo K 4 Helsinki K 7 Stockholm B 7 Londra B 11 AmsterdamY 10 Brüksel Y 9 Paris Y 10 Bonn Y 8 Münih Y 13 Berlin Y 10 Budapeşte Y 13 Madrid B 13 Viyana B 11 Belgrad B 15 Sofya B 16 Roma Y 17 Atina B 19 Zürih Y 11 Moskova B 7 Aşkabat Y 13 Taşkent PB 13 Bakû PB 11 Bişkek B 14 Tiflis B 8 Kahire B 20 Şam B 14 İstanbul S 15 Edirne S 14 Kocaeli S 14 Çanakkale S 17 İzmir B 19 Manisa B 18 Denizli B 18 Zonguldak S 17 Sinop S 16 Samsun B 18 Trabzon PB 14 Giresun PB 14 Ankara S 12 Eskişehir S 12 Konya S 12 Sıvas S 8 Antalya B 22 Adana B 21 Mersin B 21 Diyarbakır B 14 Şanlıurfa B 16 Mardin B 11 Siirt B 14 Hakkâri S 7 Van B 8 Kars S 5 Ülke genelinde ya- ğış beklenmiyor, ül- kemizin batısı ile ku- zeydoğusu parçalı ve çok bulutlu, diğer yerler az bulutlu ge- çecek. Marmara ile ülkemizin iç ve doğu kesimlerinde gece ve sabah saatlerinde sis görülecek. Hava sı- caklığında önemli bir değişiklik olmaya- cak. Rüzgâr genel- likle güney ve gü- neybatı yönlerinden hafif ara sıra da orta kuvvette esecek. ‘Zor’ Prof. Dr. Mahir AYDIN Baştarafı 2. Sayfada Baştarafı 1. Sayfada YAYIN SAHİBİNE CEZA ‘Cezanın şahsiliği ilkesine aykırı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi’nin Terörle Müca- dele Kanunu’ndaki bazõ terör suçlarõnõn ba- sõn yayõn yoluyla işlenmesi halinde suça iştirak etmeyen yayõn sahibi ve sorumlu- larõna verilecek adli para cezalarõnõn ana- yasaya aykõrõ olduğu iddiasõyla 10. Cum- hurbaşkanõ Ahmet Necdet Sezer’in açtõ- ğõ davaya ilişkin gerekçeli kararõ, Resmi Gazete’nin dünkü sayõsõnda yayõmlandõ. Kararda, anayasanõn 38. maddesinde “ceza sorumluluğu şahsidir” hükmüne yer verildiği anõmsatõlarak bir kişinin, sa- dece kendisine ait kusurlu fiilinden so- rumlu tutulabileceğine işaret edildi. Ba- sõn yayõn organõ sahiplerinin genellikle ya- yõn hayatõna sermayesiyle katkõ sağladõ- ğõ anlatõlan kararda, bu kişilerin yayõn iş- leri yönetimini şekillendirmek, yazõ ve ya- yõnlarõ denetlemek ve yayõn üzerinde in- celeme ve denetim görevi olduğunu ka- bul etmenin mümkün olmadõğõ belirtildi. ‘KAFES’ SORUŞTURMASI 3 subay için tutuklama kararı İstanbul Haber Servisi - Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda İstek Vakfõ’na ait Poyrazköy’deki boş arazide yapõlan ka- zõlarla ilgili ele geçen deliller ve Ermeni cemaatine yönelik suikast iddialarõna ilişkin yürütülen “Kafes” operasyonu kapsamõnda iki albay ve bir yarbay hak- kõnda “silahlı terör örgütüne üye ol- mak” iddiasõyla yakalama kararõ çõkarõldõ. Kafes soruşturmasõnõ yürüten Cum- huriyet Savcõsõ Murat Yönder, İstanbul Nöbetçi 12. Ağõr Ceza Mahkemesi ta- rafõndan verilen iki albay ve bir yarba- yõn serbest bõrakõlmasõ kararõna itiraz et- ti. Mahkeme heyeti de itirazõ kabul ede- rek nöbetçi hâkim tarafõndan 18 ve 20 Kasõm 2009 tarihlerinde serbest bõrakõ- lan biri Ankara’da ikisi İzmir’de görev- li Yarbay H.İ.Ö, Albay L.G. ve Albay M.E. için yakalama kararõ çõkarttõ. İki al- bay ve bir yarbay geçen hafta sorgularõ yapõldõktan sonra serbest bõrakõlmõştõ. Fotoğraf:AA LİSELİSERAP’I YAKANLAR YAKALANDI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle