22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 15 KASIM 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B YORUM ÖZTİN AKGÜÇ AKP’nin Seçim Şansı Seçim süresinin sonuna yaklaşıldıkça, beklentiler, anketler, seçim tahminleri artıyor. Genel beklenti, anket sonuçları, AKP’nin yerel seçimlerde başlayan oy düşüşünün süreceği, oylarının yüzde 30.0’lara doğru gerileyeceği yönündedir. Anket sonuçları genelde tartışmalara, nesnel olmadığı eleştirilerine yol açar, taraflarca farklı şekilde yorumlanır. Anket sonuçlarına yöneltilen başlıca eleştiriler, duyulan kuşkular şu noktalarda toplanmaktadır: 1) Denekler rastlantısal olarak seçilmemektedir. 2) Deneklerin bir bölümü anketi yapanın eğilimine, hatta yönlendirmesine göre yanıt verir. 3) Denekler arasında stratejik, politik yanıt vermeyi yeğleyenler vardır. 4) Denek verdiği yanıtın kendi aleyhine sonuç verebileceği kaygısına da kapılarak gerçek eğilimini belirtmeyebilir. Bunlar hemen hemen her anket sonucuna yöneltilebilecek anket yönteminin bilinen eksiklikleridir. Anket sonuçlarına göre değil oyları, seçim sonuçlarını etkileyen bazı faktörleri göz önünde tutarak bir bakıma bir seçim tahmini yapmaya çalışacağım: 2002 ve 2007 seçimlerinde AKP’yi iktidara getiren etmenler nelerdi? Gelecek seçimde bu etmenler etkili olur mu? Önceklikle bu sorunların yanıtını bulmaya çalışayım. Baştan belirteyim. Şu görüşe tümüyle katılmam: “ABD kimi, hangi partiyi isterse onu iktidar yapar.” Kuşkusuz başta ABD olmak üzere, dış güçlerin, medya, bazı iş çevreleri, akademik etiket de taşıyan yerli sesyayarları aracılığı ile seçim sonuçlarını bir ölçüde etkileme olanağı vardır. Ancak “Türkiye’de seçim sonuçlarını dış güçler, dış dinamikler belirler” savı, çok abartılı bir yargı olur. Vatandaşlarımızı, değer yargıları, davranış biçimleri yönünden eleştirebiliriz; ancak küçümseyemeyiz. Türkiye bir yerlere ulaşacaksa, atılımlar yapacaksa, bu ancak, halkın iradesi ve desteği ile olabilecektir. Bu nedenle, “ABD, Batı kimi isterse iktidar yapar” gibi kolaycı, küçümseyici kestirmeyi bir yana bırakmak gerekir. Kanımca 2002 yılında AKP’yi tek başına iktidar yapan iki etkenden biri; 57’nci hükümetin Türkiye’yi gereksiz şekilde, IMF kılavuzluğunda bunalıma sokması ve bunalımdan çıkış maliyetinin yüksek olması; ikincisi de oyların dağılımı ve seçim sisteminin garabeti dolayısıyla oyların yaklaşık yüzde 55’inin TBMM’de temsil edilebilmesi, DYP ve MHP’nin az farklarla TBMM dışı kalmasıdır. 2007 seçim sonucunu belirleyen etken, istikrar ve istikrarın bozulmaması istediği idi. 2002-2007 döneminde dünya ekonomisi, önceki dönemlerle kıyaslanmayacak derecede hızlı büyümüş, dış ticaret hacmi artmış, faizler düşmüş, işsizlik azalmış, fiyatlar istikrar kazanmış, hatta gerilemiş, sermaye hareketleri hızlanmış, doğal olarak bu gelişmeler Türkiye ekonomisine de olumlu yansımıştı. Medya desteği ile de bu gelişmeler AKP başarısı olarak yorumlandı, sunuldu. 2007 yılında vatandaşın önemli bir bölümü, gelişmelerin olumlu süreceği beklentisiyle, geleceği riske atmamak için, belirsizlik yerine istikarara oy verdi. Gelecek seçimde gerek 2002’nin, gerek 2007’nin koşulları, etkenleri geçerli olmayacaktır. Vatandaşın en azından bir bölümü, AKP’nin ekonomik bir başarısı olmadığını görmüş, 2002 krizine yakın, hatta bazı alanlarda daha şiddetli bir bunalımı yaşamıştır. “AKP eşittir ekonomik istikrar” sloganı bundan sonra etkili olmayacak, etkisini büyük ölçüde yitirecektir. Nasıl yaftalarsanız yaftalayınız, açılımlar(!), ülke bütünlüğü, siyasal istikrar konusunda vatandaşın önemli bir bölümünde tedirginlik yaratmış, AKP siyasal istikrar değil, siyasal istikrarsızlık kaynağı olarak görülmeye başlanmıştır. Ayrıca AKP’de totaliter, otoriter tek parti, tek adam yönetimi eğiliminin güçlenmesi; muhalifleri bir şekilde tasfiye etme girişimleri yine vatandaşın bir bölümünde, “nereye gidiyoruz demokrasi alalaması ile kalan demokratik haklardan da yoksun kalacağız” kaygısını güçlendirmiştir. Tüm bu etkenler AKP’nin 2008 yerel seçimlerine göre de oy yitireceğini göstermektedir. Ancak günümüzde artık bir baskı grubuna dönüşmüş cemaat ve tarikatların büyük bölümü, Cumhuriyet karşıtları, AKP’nin midesinden bağladığı iş çevreleri, yandaş bürokrat kadrolar, hâlâ AKP propagandası etkisinde kalanlar, dış güçlerin yerli sesyayarları yine de AKP’nin oy deposunu oluşturacaktır. Şu gerçeği kabul etmek gerekir: Türkiye’de Cumhuriyet karşıtı, dini bir politika aracı, çıkar aracı olarak kullanan çevreler, kitleler var. Geçmişte DP’yi, Adalet Partisi’ni, Anavatan Partisi’ni, DYP’yi desteklemiş, belki de onları iktidara getirmiş olan çevre ve kitleler, günümüzde AKP’yi desteklemektedir. Türkiye’de bu gerçeği göz önünde tutmak gerekir. 21milyondolarbilirkişibekliyor Müfettiş raporu 3.5 yıldır işleme konulmadı; 21 milyon dolar olan kamu alacağı halen tahsil edilemedi. Bakanlık ‘2008 yılından bu yana ihtilafı çözmek için bilirkişiyi verecek üniversiteyi’ arıyor! Enerji Bakanlõğõ kendi müfet- tişlerinin hazõrladõğõ ve yaklaşõk 21 milyon dolar kamu alacağõnõn tah- sil edilmesi gerektiğini tespit eden soruşturma raporu 3.5 yõldõr işle- me konulamõyor. 2006 tarihli ra- porla ilgili 11 Kasõm 2008 tarihinde Enerji Bakanlõğõ ilginç bir karara imza atõyor. Bir yõl önce dönemin bakanõ Hilmi Güler tarafõndan da “olur” verilen belgeye göre “ba- kanlığın kendi müfettişlerinin kamu alacağında ısrarlı olması” üzerine konunun “bilirkişilerce” araştõrõlmasõ kabul ediliyor. Ener- ji Bakanlõğõ gazetemize kamu ala- cağõ iddiasõndan vazgeçmediğini açõklarken; Bakanlõk tam bir yõldõr bilirkişi verecek üniversiteleri arõ- yor. Resmi belgelere-raporlara gö- re olay süreci özetle şöyle gelişti: 2006’DA RAPOR HAZIRLANDI Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanlõğõ Teftiş Kurulu’nca oluştu- rulan komisyon tarafõndan Ela- zõğ’õn Hazar ilçesinde yer alan Hazar I-II Hidroelektrik Santralõ’na ilişkin yapõlan değerlendirmeler õşõğõnda Bakanlõk Teftiş Kuru- lu’nun hazõrladõğõ soruşturma ra- poru 9 Mart 2006 tarihinde döne- min bakanõ Dr. Hilmi Güler tara- fõndan onaylanõyor. Bakanlõğõn, gazetemize verdiği yanõtta rapor- da santralõ işleten Bilgin Elektrik AŞ’den 2003 yõlõ sonuna göre he- saplanan ve yaklaşõk 21 milyon do- larõ bulan kamu zararõnõn tahsil edilmesinin gerekliliği aynen şu cümlelerle yer alõyor: “Müfettişliğimizce karine ola- rak kabul edilen teknik heyet ra- porlarına göre; şirketin eksik ve hatalı öngörülerine dayalı fi- zibilite raporundaki gerçeğe ay- kırı yatırım ve işletme giderle- rinden kaynaklanan ve 2003 yı- lı sonu itibarıyla eskalasyonlu toplamı: 20.627.356 USD ola- rak belirlenen fazla ödemenin sözleşmenin 7. maddesi gere- ğince şirketten tahsilinin gerektiği, Söz konusu alacağın şirket- ten tahsil edilememesi duru- munda; fizibilite raporunu ge- rektiği şekilde incelemeksizin ve ilgili kuruluş görüşlerini dikka- te almaksızın uygun bularak ka- mu zararına sonuçlar doğuran işlemlerin yürütülmesine sebe- biyet veren; Bakanlığımız eski Müsteşarı Prof. Dr. Ahmet M. Gökçen, eski Müsteşar Yardım- cısı Muammer Işõkoğlu, eski Ener- ji İşleri Genel Müdürü Mehmet Koyuncu, eski Genel Müdür Yar- dımcısı Mustafa Mendilcioğlu, eski Daire Başkanı İbrahim Şen ile aynı birimde o dönemde mü- hendis olarak görev yapan Can- dan Kõlõç ve Ali Bayraktaroğlu’na zamanaşımı süreleri de dikkate alınarak rücu edilmesi”... 2.5 YIL SONRA BİLİRKİŞİ Bu raporun ardõndan bakanlõk ile şirket arasõnda yõllarõ bulan mü- zakereler yapõldõ. Ancak bu mü- zakerelerden herhangi bir sonuç alõ- namadõ. Şirket bu rapora 2.5 yõl sonra itiraz etti. 14 Ağustos 2008 tarihli itiraz yazõsõyla, “yatırım- ların ve işletme giderlerinin mu- hasebe kayıtlarında var olan bilgi/belgelere ve yerinde fizibi- lite gerçekleşmelere göre yeniden ve bilirkişilerce incelenmesi” ta- lep edildi. MÜFETTİŞLER ISRARLI Bu talep üzerine konuyu yeniden inceleyen müfettişler kamu alaca- ğõ görüşünde õsrarlõ davrandõlar. Bakanlõğa yazdõklarõ yeni raporda şunlarõ belirttiler: “... Söz konusu raporun Ba- kanlık makamınca onaylanmış olmasına rağmen, bugüne kadar konuyla ilgili olarak herhangi bir işlemin yapılmadığı, ... 1997 yılında 26 yıllık işletme için imzalanmış olan sözleşmenin üzerinden daha 10 yıl geçmeden üretimin durdurulması ile so- nuçlanmasının gerekçelerinin, bu aşamaya gelinmesinin se- beplerinin tamamının firma kay- naklı olduğu, ... Bu çerçevede ka- yıtlı raporlarımız doğrultusunda ve gecikilmeksizin yapılması ge- rektiği mütalaa edilmiştir.” Ekonomi Servisi - Türkiye ile Suriye arasõnda kõ- sa süre önce yapõlan protokolle vize uygulamasõnõn kaldõrõlmasõnõn, iki ülke arasõndaki ekonomiden tu- rizme kadar tüm verileri kõsa sürede önemli ölçüde değiştirdiği belirtildi. Vizesiz geçiş sayesinde, Su- riye’nin sõnõr komşusu Hatay’da lokantacõdan kon- feksiyoncuya, otel işletmecisinden ayakkabõcõya ve taksiciye kadar çok sayõda esnaf piyasadaki canlõ- lõktan nasibini almaya başladõ. Geçen yõl Hatay’õn Suriye ile ihracatõ 1 milyar 113 milyon dolar olarak gerçekleşmesine karşõn bu yõ- lõn ilk 7 aylõk döneminde ihracat rakamõ 733 milyon dolara ulaştõ. Rakamõn yõl sonunda geçen yõla oran- la iki katõ artmasõ bekleniyor. İstanbul’dan sonra en büyük TIR filosuna sahip kentte, geçen yõl ekim ayõn- da 9 bin 418 TIR geçiş yaparken bu yõlõn aynõ ayõn- da sayõ 14 bin 513’e yükseldiği bilgisi verildi. Vizesiz geçiş yüz güldürdü Enerji Bakanlõğõ son bir yõlda faiz yükü altõnda ezildi. Resmi belgeye göre ağõr fatura 152 milyon TL Bakanlõğõ faiz çarptõ Yıldır ve TEİAŞ Genel Müdür Yar- dõmcõsõ M. Aküzüm aracõlõğõyla so- rularõmõzõ yanõtladõ. Sorularõmõz ve ba- kanlõğõn yanõtlarõ özetle şöyle: . Söz konusu işlem elektrik ticareti değil midir? 4628 sayõlõ kanunun 15. madde- sinde yer aldõğõ şekliyle PMUM ma- li uzlaştõrma sistemini bütünüyle ça- lõştõrmakta, uzlaştõrma bildirimini yayõmlamakta ve piyasa katõlõmcõla- rõ arasõndaki alacak ve borçlarõ dü- zenlemektedir. Yönetmeliğin 113. maddesi ile de bu işlemleri yaparken kâr veya zarar etmemesi esasõna da- yalõ olarak uygulama yapõlmaktadõr. Dolayõsõyla 4628 sayõlõ kanunun 15/b maddesine aykõrõ bir durum söz konusu değildir. - Bu yapılırken TEİAŞ kendisine kesilen faturaların bedelini 4 ay ge- cikmeli olarak ve ayda yüzde 2.5, yıl- lık yüzde 30 faizli mi ödemektedir? TEİAŞ, Özel Sektör Piyasa Katõ- lõmcõlarõ tarafõndan kendisine kesilen, dengeleme uzlaştõrma faaliyetleri ile ilgili faturalarõn bedelini, Ekim 2008’den itibaren nakit yetersizliği se- bebiyle gecikmeli olarak ödemeye başlamõştõr. Ödemelerdeki gecikme başlangõçta haftalõk, on beş günlük iken, nakit sõkõntõsõ arttõkça ödeme sü- resi de artmõştõr. TEİAŞ halen, den- geleme uzlaştõrma faaliyetlerinden kaynaklanan borçlarõnõ 75 ile 90 gün gecikmeli olarak ödeyebilmektedir. Elektrik Piyasasõ ve Uzlaştõrma Yö- netmeliği’nin 132. maddesi gereği süresinde ödenmeyen dengeleme uz- laştõrma faaliyetlerinden borçlarõna aylõk yüzde 2.5, yõllõk yüzde 30 ge- cikme zammõ uygulanmaktadõr. - Bu yapılırken TEİAŞ’ın yıllık 360 milyon dolar gibi faiz yükü al- tına girdiği doğru mudur? Dengeleme uzlaştõrma faali- yetlerinden kaynaklanan borçla- rõnõ gecikmeli olarak ödemesi sebebiyle TEİAŞ’a 30 Eylül 2009 tarihi itibarõyla Özel Sektör Piyasa Katõlõmcõlarõ tarafõndan tahak- kuk ettirilen gecikme zammõ 152 milyon TL’dir. - Böyle bir yük kamunun za- rara uğratılması, özel sektö- rün rant sağlaması olarak yo- rumlanabilir mi? Uygulama, 4628 sayõlõ Elek- trik Piyasasõ Kanunu ve bu kanuna dayalõ olarak Enerji Piyasasõ Düzenleme Kurulu tarafõndan çõkarõlan Elektrik Piyasasõ Dengele- me ve Uzlaştõrma Yönet- meliği gereği olarak ya- põlmaktadõr. AYKUT KÜÇÜKKAYA Enerji Bakanlõğõ’nca devreye soku- lan yönetmelik fahiş denecek oranda kamu zararõ oluşturdu. Türkiye Elek- trik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ); şir- kete giren elektrik enerjisini fatura karşõlõğõ alõyor, tüketicilere ve dağõtõm şirketlerine fatura karşõlõğõ veriyor. TEİAŞ bu işlem yapõlõrken özel şir- ketler tarafõndan kendisine kesilen fa- turalarõ 3 ay gecikmeli olarak geri ödüyor. Gecikme olarak aylõk yüzde 2.5, yõllõk yüzde 30 gibi yüksek faiz oranlarõ uygulanõyor. Bu işlemin fa- turasõ bir yõlda “152 milyon TL” ola- rak karşõmõza çõkõyor. Resmi belgele- re göre son bir yõlda fahiş kamu zara- rõnõ ortaya çõkaran süreç şöyle gelişti: 4628 sayõlõ yasaya göre TEİAŞ “Ener- ji iletim faaliyetleri dışında herhan- gi bir işle iştigal edemez” deniliyor. Ayrõca Piyasa Mali Uzlaştõrma Daire- si (PMUM) Başkanlõğõ, kendi hesabõ- na veya başka şekilde elektrik ticare- ti yapamaz deniliyor. Ancak mevcut durum yönetmeliklerle biraz farklõ uygulanõyor. TEİAŞ şirkete giren elek- trik enerjisini fatura karşõlõğõ alõyor, tü- keticilere ve dağõtõm şirketlerine fatu- ra karşõlõğõ veriyor. Bu işlem elektrik ticareti olarak da yorumlanõyor. Ancak asõl önemlisi TEİAŞ bu iş- lemleri yaparken kendisine kesilen fa- turalarõn bedelini son bir yõldõr ge- cikmeli olarak ödüyor. Gecikme için aylõk yüzde 2.5, yõllõk yüzde 30 faiz uygulanõyor. Türkiye’de mevcut ol- mayan bir yüksek faizle kamu, özel sektöre karşõ ağõr bir faiz yükü altõna giriyor. Bu yük halkõn cebinden çõkan parayla büyük bir rant oluşturuyor. Tüm bu bilgiler õşõğõnda sorularõmõzõ Enerji Bakanlõğõ’na yönelttik. Enerji Bakanlõğõ; TEİAŞ Yönetim Kurulu Başkanõ Genel Müdür Vekili Kemal BAKANLIĞIN SAVUNMASI Enerji Bakanlõğõ, “Böyle bir yük kamunun zarara uğratõlmasõ, özel sektörün rant sağlamasõ olarak yorumlanabilir mi” sorumuza, “Yönetmeliği uyguluyoruz” yanõtõnõ vermekle yetindi. Bir yõl öncesine kadar yaşanan ge- lişmeler raporlara, resmi yazõşmalara böyle yansõdõ. Son bir yõllõk süreçte yaşanan gelişmelerle ilgili ise Bakan- lõk sorularõmõzõ yanõtladõ. Enerji Ba- kanõ Taner Yõldõz adõna Basõn ve Halkla İlişkiler Müşaviri Vekili Meh- met Akif Şam sorularõmõza yazõlõ ola- rak yanõt verdi. Şam’õn yanõtõ şöyle: “Sayõn Bakanõn bu derkenar talimatõ nedeniyle; gerekli incelemenin, İstan- bul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakül- tesi’nden ve Ankara Üniversitesi Hu- kuk Fakültesi’nden hizmet alõnarak yaptõrõlmasõ Bakanõn ‘olur’una sunul- muş ve bu konuda ‘olur’ verilmiştir. Ancak üniversitelerden olumlu yanõt alõnamamõştõr. Bakan ‘olur’u ile uygun görülen bilirkişi inceleme- sinin yaptõrõlmasõ için üniversitenin belirlenmesi işlemi devam etmekte olup, bu konuda belli bir işlem tesis edilmiş değildir. Herhangi bir kamu alacağõ iddia- sõndan vazgeçilmesi gibi bir husus söz konusu değildir. Rehabilitasyon yatõrõmlarõ ve işletme yatõrõmlarõ ko- nusunda ortaya çõkmõş olan ihtilaf, bilirkişi raporlarõna göre tekrar de- ğerlendirilecek, bunun neticesinde hukukun genel prensipleri de gözeti- lerek gerekiyorsa, dava yoluyla ihti- laf çözülecektir. Bu çalõşmalarõn titiz- likle ve kamu yararõ gözetilerek yapõ- lacağõ izahtan varestir.” Evet, gördüğünüz gibi bu olayda müfettiş raporlarõna göre sorumlu- luklarõ olduğu belirtilen isimler hakkõnda herhangi bir işlem yapõl- masõ zamanaşõmõ nedeniyle düştü. Enerji Bakanlõğõ bir yõlõ aşkõn bir süredir şirketin talebi doğrultusun- da bilirkişi aramakta. Bakanlõğõn verdiği resmi yanõta göre değil bi- lirkişi, bilirkişiyi verecek üniversite bile hâlâ bulunamadõ. Bir yıldır üniversite aranıyorHazar’ın hazin öyküsü Elazığ’ın Hazar ilçesi sınırları içerisinde yer alan Hazar I Hidroelektrik Santralı 1957 yılında kuruldu. 1996’da 26 yıllığına özelleştirildi. Ancak 10 yıl sonra gölün ekolojisi bozulunca 2006 yılında santralda üretim durduruldu. Sen misin kamu alacağında ısrarcı olan Şirketin başvurusu ve Bakanlık müfettişlerinin yukarıda özetini okuduğunuz yanıtının ardından 11 Kasım 2008 tarihinde döne- min Enerji Bakanı Güler’in ona- yıyla ilginç bir gelişme yaşandı. İşte Teftiş Kurulu Başkanı Cev- det Malkoç’un imzasını; Enerji Bakanı Güler’in onayını taşıyan ve insanı düşündürten resmi ya- zışmanın son paragrafı: “Baş- kanlığımızca yapılan değerlendir- mede müfettiş görüşlerine iştirak edilmesi nedeniyle bu aşamada yeni bir inceleme yapılmasına ge- rek bulunmadığı düşünülmekle birlikte; Makamlarınızca ilgili şirket talebi doğrultusunda yeni bir inceleme yapılması talimatı verilmesi durumunda; konuyla il- gili olarak daha önceden incele- me/değerlendirmede bulunan müfettişlerin görüşlerinde ısrarcı oldukları göz önüne alındığında Başkanlığımızca yapılacak ince- leme yerine, şirketin; konunun başka bilirkişilerce inceletilmesi talebi karşısında, bu talebin Baş- kanlığımız haricinde bir birimce yerine getirilmesinin uygun ola- cağı düşünülmekte olup, konuyu derkenar talimat onaylarınıza arz ederim...” Yazıyı aynı gün onaylayan Enerji Bakanı resmi belgeye kendi el yazısıyla şu derkenarı düştü: “Enerji İşleri Genel Müdürlü- ğü’nce bilirkişilere inceletilmesi...” Bakanlık müfettişlerinin 2003’ten bu yana sürdürdüğü hukuk mücadelesi resmi belgelere böyle yansıdı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle