Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
15 KASIM 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
YORUM
ÖZTİN AKGÜÇ
AKP’nin Seçim Şansı
Seçim süresinin sonuna yaklaşıldıkça,
beklentiler, anketler, seçim tahminleri artıyor.
Genel beklenti, anket sonuçları, AKP’nin yerel
seçimlerde başlayan oy düşüşünün süreceği,
oylarının yüzde 30.0’lara doğru gerileyeceği
yönündedir.
Anket sonuçları genelde tartışmalara, nesnel
olmadığı eleştirilerine yol açar, taraflarca farklı
şekilde yorumlanır. Anket sonuçlarına yöneltilen
başlıca eleştiriler, duyulan kuşkular şu
noktalarda toplanmaktadır:
1) Denekler rastlantısal olarak
seçilmemektedir. 2) Deneklerin bir bölümü anketi
yapanın eğilimine, hatta yönlendirmesine göre
yanıt verir. 3) Denekler arasında stratejik, politik
yanıt vermeyi yeğleyenler vardır. 4) Denek
verdiği yanıtın kendi aleyhine sonuç verebileceği
kaygısına da kapılarak gerçek eğilimini
belirtmeyebilir. Bunlar hemen hemen her anket
sonucuna yöneltilebilecek anket yönteminin
bilinen eksiklikleridir.
Anket sonuçlarına göre değil oyları, seçim
sonuçlarını etkileyen bazı faktörleri göz önünde
tutarak bir bakıma bir seçim tahmini yapmaya
çalışacağım: 2002 ve 2007 seçimlerinde AKP’yi
iktidara getiren etmenler nelerdi? Gelecek
seçimde bu etmenler etkili olur mu? Önceklikle
bu sorunların yanıtını bulmaya çalışayım.
Baştan belirteyim. Şu görüşe tümüyle
katılmam: “ABD kimi, hangi partiyi isterse onu
iktidar yapar.” Kuşkusuz başta ABD olmak
üzere, dış güçlerin, medya, bazı iş çevreleri,
akademik etiket de taşıyan yerli sesyayarları
aracılığı ile seçim sonuçlarını bir ölçüde etkileme
olanağı vardır. Ancak “Türkiye’de seçim
sonuçlarını dış güçler, dış dinamikler belirler”
savı, çok abartılı bir yargı olur. Vatandaşlarımızı,
değer yargıları, davranış biçimleri yönünden
eleştirebiliriz; ancak küçümseyemeyiz. Türkiye
bir yerlere ulaşacaksa, atılımlar yapacaksa, bu
ancak, halkın iradesi ve desteği ile olabilecektir.
Bu nedenle, “ABD, Batı kimi isterse iktidar yapar”
gibi kolaycı, küçümseyici kestirmeyi bir yana
bırakmak gerekir.
Kanımca 2002 yılında AKP’yi tek başına iktidar
yapan iki etkenden biri; 57’nci hükümetin
Türkiye’yi gereksiz şekilde, IMF kılavuzluğunda
bunalıma sokması ve bunalımdan çıkış
maliyetinin yüksek olması; ikincisi de oyların
dağılımı ve seçim sisteminin garabeti
dolayısıyla oyların yaklaşık yüzde 55’inin
TBMM’de temsil edilebilmesi, DYP ve MHP’nin
az farklarla TBMM dışı kalmasıdır.
2007 seçim sonucunu belirleyen etken, istikrar
ve istikrarın bozulmaması istediği idi. 2002-2007
döneminde dünya ekonomisi, önceki dönemlerle
kıyaslanmayacak derecede hızlı büyümüş, dış
ticaret hacmi artmış, faizler düşmüş, işsizlik
azalmış, fiyatlar istikrar kazanmış, hatta
gerilemiş, sermaye hareketleri hızlanmış, doğal
olarak bu gelişmeler Türkiye ekonomisine de
olumlu yansımıştı. Medya desteği ile de bu
gelişmeler AKP başarısı olarak yorumlandı,
sunuldu. 2007 yılında vatandaşın önemli bir
bölümü, gelişmelerin olumlu süreceği
beklentisiyle, geleceği riske atmamak için,
belirsizlik yerine istikarara oy verdi.
Gelecek seçimde gerek 2002’nin, gerek
2007’nin koşulları, etkenleri geçerli olmayacaktır.
Vatandaşın en azından bir bölümü, AKP’nin
ekonomik bir başarısı olmadığını görmüş, 2002
krizine yakın, hatta bazı alanlarda daha şiddetli
bir bunalımı yaşamıştır. “AKP eşittir ekonomik
istikrar” sloganı bundan sonra etkili olmayacak,
etkisini büyük ölçüde yitirecektir.
Nasıl yaftalarsanız yaftalayınız, açılımlar(!), ülke
bütünlüğü, siyasal istikrar konusunda vatandaşın
önemli bir bölümünde tedirginlik yaratmış, AKP
siyasal istikrar değil, siyasal istikrarsızlık kaynağı
olarak görülmeye başlanmıştır.
Ayrıca AKP’de totaliter, otoriter tek parti, tek
adam yönetimi eğiliminin güçlenmesi; muhalifleri
bir şekilde tasfiye etme girişimleri yine
vatandaşın bir bölümünde, “nereye gidiyoruz
demokrasi alalaması ile kalan demokratik
haklardan da yoksun kalacağız” kaygısını
güçlendirmiştir.
Tüm bu etkenler AKP’nin 2008 yerel
seçimlerine göre de oy yitireceğini
göstermektedir. Ancak günümüzde artık bir
baskı grubuna dönüşmüş cemaat ve tarikatların
büyük bölümü, Cumhuriyet karşıtları, AKP’nin
midesinden bağladığı iş çevreleri, yandaş
bürokrat kadrolar, hâlâ AKP propagandası
etkisinde kalanlar, dış güçlerin yerli sesyayarları
yine de AKP’nin oy deposunu oluşturacaktır. Şu
gerçeği kabul etmek gerekir: Türkiye’de
Cumhuriyet karşıtı, dini bir politika aracı, çıkar
aracı olarak kullanan çevreler, kitleler var.
Geçmişte DP’yi, Adalet Partisi’ni, Anavatan
Partisi’ni, DYP’yi desteklemiş, belki de onları
iktidara getirmiş olan çevre ve kitleler,
günümüzde AKP’yi desteklemektedir. Türkiye’de
bu gerçeği göz önünde tutmak gerekir.
21milyondolarbilirkişibekliyor
Müfettiş raporu 3.5 yıldır işleme konulmadı; 21 milyon dolar olan kamu alacağı halen tahsil
edilemedi. Bakanlık ‘2008 yılından bu yana ihtilafı çözmek için bilirkişiyi verecek üniversiteyi’ arıyor!
Enerji Bakanlõğõ kendi müfet-
tişlerinin hazõrladõğõ ve yaklaşõk 21
milyon dolar kamu alacağõnõn tah-
sil edilmesi gerektiğini tespit eden
soruşturma raporu 3.5 yõldõr işle-
me konulamõyor. 2006 tarihli ra-
porla ilgili 11 Kasõm 2008 tarihinde
Enerji Bakanlõğõ ilginç bir karara
imza atõyor. Bir yõl önce dönemin
bakanõ Hilmi Güler tarafõndan da
“olur” verilen belgeye göre “ba-
kanlığın kendi müfettişlerinin
kamu alacağında ısrarlı olması”
üzerine konunun “bilirkişilerce”
araştõrõlmasõ kabul ediliyor. Ener-
ji Bakanlõğõ gazetemize kamu ala-
cağõ iddiasõndan vazgeçmediğini
açõklarken; Bakanlõk tam bir yõldõr
bilirkişi verecek üniversiteleri arõ-
yor. Resmi belgelere-raporlara gö-
re olay süreci özetle şöyle gelişti:
2006’DA RAPOR HAZIRLANDI
Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba-
kanlõğõ Teftiş Kurulu’nca oluştu-
rulan komisyon tarafõndan Ela-
zõğ’õn Hazar ilçesinde yer alan
Hazar I-II Hidroelektrik Santralõ’na
ilişkin yapõlan değerlendirmeler
õşõğõnda Bakanlõk Teftiş Kuru-
lu’nun hazõrladõğõ soruşturma ra-
poru 9 Mart 2006 tarihinde döne-
min bakanõ Dr. Hilmi Güler tara-
fõndan onaylanõyor. Bakanlõğõn,
gazetemize verdiği yanõtta rapor-
da santralõ işleten Bilgin Elektrik
AŞ’den 2003 yõlõ sonuna göre he-
saplanan ve yaklaşõk 21 milyon do-
larõ bulan kamu zararõnõn tahsil
edilmesinin gerekliliği aynen şu
cümlelerle yer alõyor:
“Müfettişliğimizce karine ola-
rak kabul edilen teknik heyet ra-
porlarına göre; şirketin eksik
ve hatalı öngörülerine dayalı fi-
zibilite raporundaki gerçeğe ay-
kırı yatırım ve işletme giderle-
rinden kaynaklanan ve 2003 yı-
lı sonu itibarıyla eskalasyonlu
toplamı: 20.627.356 USD ola-
rak belirlenen fazla ödemenin
sözleşmenin 7. maddesi gere-
ğince şirketten tahsilinin
gerektiği,
Söz konusu alacağın şirket-
ten tahsil edilememesi duru-
munda; fizibilite raporunu ge-
rektiği şekilde incelemeksizin ve
ilgili kuruluş görüşlerini dikka-
te almaksızın uygun bularak ka-
mu zararına sonuçlar doğuran
işlemlerin yürütülmesine sebe-
biyet veren; Bakanlığımız eski
Müsteşarı Prof. Dr. Ahmet M.
Gökçen, eski Müsteşar Yardım-
cısı Muammer Işõkoğlu, eski Ener-
ji İşleri Genel Müdürü Mehmet
Koyuncu, eski Genel Müdür Yar-
dımcısı Mustafa Mendilcioğlu,
eski Daire Başkanı İbrahim Şen
ile aynı birimde o dönemde mü-
hendis olarak görev yapan Can-
dan Kõlõç ve Ali Bayraktaroğlu’na
zamanaşımı süreleri de dikkate
alınarak rücu edilmesi”...
2.5 YIL SONRA BİLİRKİŞİ
Bu raporun ardõndan bakanlõk ile
şirket arasõnda yõllarõ bulan mü-
zakereler yapõldõ. Ancak bu mü-
zakerelerden herhangi bir sonuç alõ-
namadõ. Şirket bu rapora 2.5 yõl
sonra itiraz etti. 14 Ağustos 2008
tarihli itiraz yazõsõyla, “yatırım-
ların ve işletme giderlerinin mu-
hasebe kayıtlarında var olan
bilgi/belgelere ve yerinde fizibi-
lite gerçekleşmelere göre yeniden
ve bilirkişilerce incelenmesi” ta-
lep edildi.
MÜFETTİŞLER ISRARLI
Bu talep üzerine konuyu yeniden
inceleyen müfettişler kamu alaca-
ğõ görüşünde õsrarlõ davrandõlar.
Bakanlõğa yazdõklarõ yeni raporda
şunlarõ belirttiler:
“... Söz konusu raporun Ba-
kanlık makamınca onaylanmış
olmasına rağmen, bugüne kadar
konuyla ilgili olarak herhangi bir
işlemin yapılmadığı,
... 1997 yılında 26 yıllık işletme
için imzalanmış olan sözleşmenin
üzerinden daha 10 yıl geçmeden
üretimin durdurulması ile so-
nuçlanmasının gerekçelerinin,
bu aşamaya gelinmesinin se-
beplerinin tamamının firma kay-
naklı olduğu, ... Bu çerçevede ka-
yıtlı raporlarımız doğrultusunda
ve gecikilmeksizin yapılması ge-
rektiği mütalaa edilmiştir.”
Ekonomi Servisi - Türkiye ile Suriye arasõnda kõ-
sa süre önce yapõlan protokolle vize uygulamasõnõn
kaldõrõlmasõnõn, iki ülke arasõndaki ekonomiden tu-
rizme kadar tüm verileri kõsa sürede önemli ölçüde
değiştirdiği belirtildi. Vizesiz geçiş sayesinde, Su-
riye’nin sõnõr komşusu Hatay’da lokantacõdan kon-
feksiyoncuya, otel işletmecisinden ayakkabõcõya ve
taksiciye kadar çok sayõda esnaf piyasadaki canlõ-
lõktan nasibini almaya başladõ.
Geçen yõl Hatay’õn Suriye ile ihracatõ 1 milyar 113
milyon dolar olarak gerçekleşmesine karşõn bu yõ-
lõn ilk 7 aylõk döneminde ihracat rakamõ 733 milyon
dolara ulaştõ. Rakamõn yõl sonunda geçen yõla oran-
la iki katõ artmasõ bekleniyor. İstanbul’dan sonra en
büyük TIR filosuna sahip kentte, geçen yõl ekim ayõn-
da 9 bin 418 TIR geçiş yaparken bu yõlõn aynõ ayõn-
da sayõ 14 bin 513’e yükseldiği bilgisi verildi.
Vizesiz geçiş
yüz güldürdü
Enerji Bakanlõğõ son bir yõlda faiz yükü altõnda ezildi. Resmi belgeye göre ağõr fatura 152 milyon TL
Bakanlõğõ faiz çarptõ
Yıldır ve TEİAŞ Genel Müdür Yar-
dõmcõsõ M. Aküzüm aracõlõğõyla so-
rularõmõzõ yanõtladõ. Sorularõmõz ve ba-
kanlõğõn yanõtlarõ özetle şöyle:
. Söz konusu işlem elektrik ticareti
değil midir?
4628 sayõlõ kanunun 15. madde-
sinde yer aldõğõ şekliyle PMUM ma-
li uzlaştõrma sistemini bütünüyle ça-
lõştõrmakta, uzlaştõrma bildirimini
yayõmlamakta ve piyasa katõlõmcõla-
rõ arasõndaki alacak ve borçlarõ dü-
zenlemektedir. Yönetmeliğin 113.
maddesi ile de bu işlemleri yaparken
kâr veya zarar etmemesi esasõna da-
yalõ olarak uygulama yapõlmaktadõr.
Dolayõsõyla 4628 sayõlõ kanunun
15/b maddesine aykõrõ bir durum
söz konusu değildir.
- Bu yapılırken TEİAŞ kendisine
kesilen faturaların bedelini 4 ay ge-
cikmeli olarak ve ayda yüzde 2.5, yıl-
lık yüzde 30 faizli mi ödemektedir?
TEİAŞ, Özel Sektör Piyasa Katõ-
lõmcõlarõ tarafõndan kendisine kesilen,
dengeleme uzlaştõrma faaliyetleri ile
ilgili faturalarõn bedelini, Ekim
2008’den itibaren nakit yetersizliği se-
bebiyle gecikmeli olarak ödemeye
başlamõştõr. Ödemelerdeki gecikme
başlangõçta haftalõk, on beş günlük
iken, nakit sõkõntõsõ arttõkça ödeme sü-
resi de artmõştõr. TEİAŞ halen, den-
geleme uzlaştõrma faaliyetlerinden
kaynaklanan borçlarõnõ 75 ile 90 gün
gecikmeli olarak ödeyebilmektedir.
Elektrik Piyasasõ ve Uzlaştõrma Yö-
netmeliği’nin 132. maddesi gereği
süresinde ödenmeyen dengeleme uz-
laştõrma faaliyetlerinden borçlarõna
aylõk yüzde 2.5, yõllõk yüzde 30 ge-
cikme zammõ uygulanmaktadõr.
- Bu yapılırken TEİAŞ’ın yıllık
360 milyon dolar gibi faiz yükü al-
tına girdiği
doğru mudur?
Dengeleme uzlaştõrma faali-
yetlerinden kaynaklanan borçla-
rõnõ gecikmeli olarak ödemesi
sebebiyle TEİAŞ’a 30 Eylül 2009
tarihi itibarõyla Özel Sektör Piyasa
Katõlõmcõlarõ tarafõndan tahak-
kuk ettirilen gecikme zammõ 152
milyon TL’dir.
- Böyle bir yük kamunun za-
rara uğratılması, özel sektö-
rün rant sağlaması olarak yo-
rumlanabilir mi?
Uygulama, 4628 sayõlõ Elek-
trik Piyasasõ Kanunu ve
bu kanuna dayalõ olarak
Enerji Piyasasõ Düzenleme
Kurulu tarafõndan çõkarõlan
Elektrik Piyasasõ Dengele-
me ve Uzlaştõrma Yönet-
meliği gereği olarak ya-
põlmaktadõr.
AYKUT KÜÇÜKKAYA
Enerji Bakanlõğõ’nca devreye soku-
lan yönetmelik fahiş denecek oranda
kamu zararõ oluşturdu. Türkiye Elek-
trik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ); şir-
kete giren elektrik enerjisini fatura
karşõlõğõ alõyor, tüketicilere ve dağõtõm
şirketlerine fatura karşõlõğõ veriyor.
TEİAŞ bu işlem yapõlõrken özel şir-
ketler tarafõndan kendisine kesilen fa-
turalarõ 3 ay gecikmeli olarak geri
ödüyor. Gecikme olarak aylõk yüzde
2.5, yõllõk yüzde 30 gibi yüksek faiz
oranlarõ uygulanõyor. Bu işlemin fa-
turasõ bir yõlda “152 milyon TL” ola-
rak karşõmõza çõkõyor. Resmi belgele-
re göre son bir yõlda fahiş kamu zara-
rõnõ ortaya çõkaran süreç şöyle gelişti:
4628 sayõlõ yasaya göre TEİAŞ “Ener-
ji iletim faaliyetleri dışında herhan-
gi bir işle iştigal edemez” deniliyor.
Ayrõca Piyasa Mali Uzlaştõrma Daire-
si (PMUM) Başkanlõğõ, kendi hesabõ-
na veya başka şekilde elektrik ticare-
ti yapamaz deniliyor. Ancak mevcut
durum yönetmeliklerle biraz farklõ
uygulanõyor. TEİAŞ şirkete giren elek-
trik enerjisini fatura karşõlõğõ alõyor, tü-
keticilere ve dağõtõm şirketlerine fatu-
ra karşõlõğõ veriyor. Bu işlem elektrik
ticareti olarak da yorumlanõyor.
Ancak asõl önemlisi TEİAŞ bu iş-
lemleri yaparken kendisine kesilen fa-
turalarõn bedelini son bir yõldõr ge-
cikmeli olarak ödüyor. Gecikme için
aylõk yüzde 2.5, yõllõk yüzde 30 faiz
uygulanõyor. Türkiye’de mevcut ol-
mayan bir yüksek faizle kamu, özel
sektöre karşõ ağõr bir faiz yükü altõna
giriyor. Bu yük halkõn cebinden çõkan
parayla büyük bir rant oluşturuyor.
Tüm bu bilgiler õşõğõnda sorularõmõzõ
Enerji Bakanlõğõ’na yönelttik. Enerji
Bakanlõğõ; TEİAŞ Yönetim Kurulu
Başkanõ Genel Müdür Vekili Kemal
BAKANLIĞIN SAVUNMASI
Enerji Bakanlõğõ, “Böyle bir yük kamunun zarara uğratõlmasõ, özel
sektörün rant sağlamasõ olarak yorumlanabilir mi” sorumuza,
“Yönetmeliği uyguluyoruz” yanõtõnõ vermekle yetindi.
Bir yõl öncesine kadar yaşanan ge-
lişmeler raporlara, resmi yazõşmalara
böyle yansõdõ. Son bir yõllõk süreçte
yaşanan gelişmelerle ilgili ise Bakan-
lõk sorularõmõzõ yanõtladõ. Enerji Ba-
kanõ Taner Yõldõz adõna Basõn ve
Halkla İlişkiler Müşaviri Vekili Meh-
met Akif Şam sorularõmõza yazõlõ ola-
rak yanõt verdi. Şam’õn yanõtõ şöyle:
“Sayõn Bakanõn bu derkenar talimatõ
nedeniyle; gerekli incelemenin, İstan-
bul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakül-
tesi’nden ve Ankara Üniversitesi Hu-
kuk Fakültesi’nden hizmet alõnarak
yaptõrõlmasõ Bakanõn ‘olur’una sunul-
muş ve bu konuda ‘olur’ verilmiştir.
Ancak üniversitelerden olumlu
yanõt alõnamamõştõr. Bakan ‘olur’u
ile uygun görülen bilirkişi inceleme-
sinin yaptõrõlmasõ için üniversitenin
belirlenmesi işlemi devam etmekte
olup, bu konuda belli bir işlem tesis
edilmiş değildir.
Herhangi bir kamu alacağõ iddia-
sõndan vazgeçilmesi gibi bir husus
söz konusu değildir. Rehabilitasyon
yatõrõmlarõ ve işletme yatõrõmlarõ ko-
nusunda ortaya çõkmõş olan ihtilaf,
bilirkişi raporlarõna göre tekrar de-
ğerlendirilecek, bunun neticesinde
hukukun genel prensipleri de gözeti-
lerek gerekiyorsa, dava yoluyla ihti-
laf çözülecektir. Bu çalõşmalarõn titiz-
likle ve kamu yararõ gözetilerek yapõ-
lacağõ izahtan varestir.”
Evet, gördüğünüz gibi bu olayda
müfettiş raporlarõna göre sorumlu-
luklarõ olduğu belirtilen isimler
hakkõnda herhangi bir işlem yapõl-
masõ zamanaşõmõ nedeniyle düştü.
Enerji Bakanlõğõ bir yõlõ aşkõn bir
süredir şirketin talebi doğrultusun-
da bilirkişi aramakta. Bakanlõğõn
verdiği resmi yanõta göre değil bi-
lirkişi, bilirkişiyi verecek üniversite
bile hâlâ bulunamadõ.
Bir yıldır
üniversite
aranıyorHazar’ın hazin öyküsü
Elazığ’ın Hazar ilçesi sınırları
içerisinde yer alan Hazar I
Hidroelektrik Santralı 1957 yılında
kuruldu. 1996’da 26 yıllığına
özelleştirildi. Ancak 10 yıl sonra gölün
ekolojisi bozulunca 2006 yılında
santralda üretim durduruldu.
Sen misin kamu alacağında ısrarcı olan
Şirketin başvurusu ve Bakanlık
müfettişlerinin yukarıda özetini
okuduğunuz yanıtının ardından
11 Kasım 2008 tarihinde döne-
min Enerji Bakanı Güler’in ona-
yıyla ilginç bir gelişme yaşandı.
İşte Teftiş Kurulu Başkanı Cev-
det Malkoç’un imzasını; Enerji
Bakanı Güler’in onayını taşıyan
ve insanı düşündürten resmi ya-
zışmanın son paragrafı: “Baş-
kanlığımızca yapılan değerlendir-
mede müfettiş görüşlerine iştirak
edilmesi nedeniyle bu aşamada
yeni bir inceleme yapılmasına ge-
rek bulunmadığı düşünülmekle
birlikte; Makamlarınızca ilgili
şirket talebi doğrultusunda yeni
bir inceleme yapılması talimatı
verilmesi durumunda; konuyla il-
gili olarak daha önceden incele-
me/değerlendirmede bulunan
müfettişlerin görüşlerinde ısrarcı
oldukları göz önüne alındığında
Başkanlığımızca yapılacak ince-
leme yerine, şirketin; konunun
başka bilirkişilerce inceletilmesi
talebi karşısında, bu talebin Baş-
kanlığımız haricinde bir birimce
yerine getirilmesinin uygun ola-
cağı düşünülmekte olup, konuyu
derkenar talimat onaylarınıza arz
ederim...”
Yazıyı aynı gün onaylayan
Enerji Bakanı resmi belgeye kendi
el yazısıyla şu derkenarı düştü:
“Enerji İşleri Genel Müdürlü-
ğü’nce bilirkişilere inceletilmesi...”
Bakanlık müfettişlerinin
2003’ten bu yana sürdürdüğü
hukuk mücadelesi resmi
belgelere böyle yansıdı.