17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 EKİM 2009 SALI 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Baykal Köşeden Döndü AKP iktidarı “Kürt Açılımı”nda çuvala dolanınca, geri adım attı. Ve aslında başından beri aynı çuvala CHP ve Baykal’ı da sokma gayreti içinde olduğu tescillendi. Baykal doğrusu “köşeden döndü”... AKP ile bir işbirliği yapılamayacağı bir kez daha belgelenmiş oldu. CHP’ye geçmiş olsun! “PKK Açılımı”nın, yani PKK’lilerin kahramanlar gibi Türkiye’ye girişlerinden önceki bir haftalık gündemi ve sonraki gelişmeleri gözden geçirirsek, olayın boyutları, içeriği çok daha net olarak ortaya çıkıyor: 1) PKK’lilerin “Dönüş Operasyonu”nun tarihi meğer saptanmış durumda. Apo’nun çağrı yapacağı zaman da. 2) Başbakan ve yandaşları, CHP’ye “kanca atma” çabalarını dönüş tarihine göre “yoğunlaştırdılar”. 3) Başbakan CHP’ye “mektupla görüşme daveti”ni geciktirdikçe geciktirdi. Militanların geri dönüşüne yakın, mektubu gönderdi. Baykal görüşmeyi “kameralar altında” şartı ile kabul ederek, doğrusu iyi savuşturdu! Eğer AKP’ye destek verseydi, bugün birlikte “aynı çuvala” girmiş olacaktı! 4) “Dönüş Operasyonu”na giderken, CHP’ye “yandaş yazar saldırıları” arttı. CHP muhalefet partisi olamıyormuş.. Ülke muhalefetsiz kalmışmış. CHP asla demokratik bir parti değilmiş... daha neler.. Bir dizi palavra ile CHP, AKP’nin Kürt Açılımı’na katılması için “dize getirilmeye” çalışıldı! 5) AKP bu süre içinde İçişleri Bakanı’nın “açılım” görüşmelerinin, aslında önceden hazırladıkları “Kürt Açılımı” programı için kamuoyu yaratmak amacına yönelik olduğu anlaşıldı... Bakan Bey’in, “sosyolog” yanı ve “kamu araştırma şirketi” uzmanlığı ile, bu işi en iyi yüklenecek kişi olduğu belliydi! 6) “Kürt Açılımı” programının, iktidarca hemen her safhasının önceden planlandığı, İçişleri Bakanı’nın “Oooo, bekleyin daha ne sürprizler olacak...” sözleriyle açığa çıktı! Bakan Bey, dilinin altındaki baklayı ıslatmayı becerememişti! 7) Öcalan “AKP yol haritamı izliyor” diyerek, aslında doğruyu söylüyordu. Kürt Açılımı, ancak Kürtlerin istedikleri doğrultuda yapılabilir bir şeydir ve bunun en iyi uygulayıcısı da iktidardır! 7) Öcalan “Kürt Açılımı devlet politikasıdır” diyerek de, aslında devletin gizli örgütleriyle alışveriş içinde olduğunu vurguluyor. Böylece devletin kim olduğunu öğrenmiş oluyoruz! 8) Öcalan’ın ve AKP’nin “Daha ne sürprizler var, bekleyin” dediği Kürt Açılımı yol haritasının, Amerikalı uzman L. Phillips’in Atlantik Konseyi için “Türklerle ve Kürtlerle” görüşerek hazırladığı raporla çooook örtüştüğünü görürsünüz. Yani bir sürpriz yok, her şey açık ve seçik... 9) ABD-yandaş medya ve kalemleri ve iktidar, 2011’e kadar bu işi bitirmek zorundalar. O tarihin sonunda ABD Irak’tan çekiliyor. 10) PKK’nin de takvimi sıkışık. Kuzey Irak’ta kendisine hayat alanı kalmadı, kalmayacak. Bu nedenle iki yıl içinde “siyasi çözüm”le Türkiye’ye dönmesi, yasalaşması gerek. 11) Bu süre içinde, ileri sürdüğü azami istek ve programından ne kopartırsa kazançlı çıkacak. İmralı, istekleriyle uçuyor şimdilik. Ama kabul edilebilir olanla yetinecek. 12) “Kabul edilebilir olan”ı sokağın belirleyeceği ortaya çıktı. AKP, tamamen tornistan edebilir mi? İktidarda olduğu sürece ipleri elinde tuttuğu duygusuyla hareket edecektir. 2011 kesin tarihtir! O zamana kadar, bir “uzlaşma” olması kaçınılmazdır. 13) Erdoğan, “hazmettire hazmettire gideceğiz”, dedi. PKK’lilerin muzaffer geri dönüş şölenini hazmettirmek için epey zaman gerek. Bir moladan sonra ikinci adımı atmak zorundalar. Tabii, şimdi Avrupa ayağının sessizce geri dönüşü ayarlanacaktır. 14) Erdoğan’ın ne kadar ileri adım atabileceği, Türkiye’nin bu hazmetme kapasitesiyle doğru orantılı olacak. 15) Erdoğan, bu adımların süresini kısa tutmak zorunda. Biraz kabızlık çekebilir Türkiye! Erdoğan ve ekibi IMF ile “önemli hacimde dolarlar” üzerinde anlaşarak, Kürt Açılımı’nın kabızlığını ve mide sancılarını, dolar bolluğu ile aşmaya ve sonra da seçimlere gitmeye çalışacak. 16) Ve CHP ile bitirelim: AKP ile asla işbirliği yapılamaz. Geçmiş bütün deneyimler bunu gösteriyor. AKP ancak kendine yarayacak işbirlikler isteyen bir parti.. Sağlõk Bakanõ Akdağ, domuz gribinin yayõlmasõnõ önleme yolunu gösterirken, okul tatilinde eğitim TRT’de sürecek İlk aşõlar yarõn yapõlacakANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Milli Eğitim Bakanlõğõ (MEB), Sağlõk Bakanlõğõ ve TRT’nin ortak çalõşmasõyla domuz gribi nedeniy- le okullarõn kapalõ olduğu illerde eği- tim ve öğretim TRT 3’ten yapõlacak canlõ eğitim yayõnlarõ ile sağlanacak. TRT 3’teki eğitim yayõnlarõ bugün başlayacak ve 07.00-14.00 saatleri arasõnda gerçekleştirilecek. MEB, Sağlõk Bakanlõğõ ve TRT, domuz gribi ile mücadele kapsa- mõnda ortak bir proje başlattõ. An- kara’da “domuz gribi” nedeniyle okullarõn bir hafta tatil edilmesi do- lasõyla bugünden itibaren TRT 3’te 07.00 ile 14.00 saatleri arasõnda, can- lõ eğitim ve öğretim yayõnlarõ yapõ- lacak. Daha sonraki dönemlerde de Türkiye’de herhangi bir okulda eği- tim ve öğretime ara verildiğinde, o dönemin müfredat konularõ TRT 3’ten canlõ olarak yayõmlanacak. Sağlõk Bakanõ Recep Akdağ, okul- larda kasõm ayõnõn son haftasõnda aşõ- lamanõn başlayacağõnõ ve ocak ayõ- na kadar devam edeceğini belirtti. Aşõnõn bir takvime bağlõ olarak Tür- kiye’ye getirileceğini belirten Akdağ, aşõnõn diğer ülkelerce de kasõm ayõn- dan itibaren yaklaşõk 4 aylõk süre için- de temin edileceğini bildirdi. ‘5 ay boyunca öpüşmeyin’ Bakan Akdağ, domuz gribinin bu- laşma yöntemlerine dikkat çeker- ken, “Sarılma, el sıkışma ve öpüş- meyi 5 ay erteleyebilirsek hastalı- ğın yayılmasını önleyebiliriz” dedi. TRT Genel Müdürü İbrahim Şa- hin de MEB’le organize olduklarõ- nõ ve bugünden itibaren eğitim ya- yõnlarõna başlayacaklarõnõ söyledi. Şahin, “Yayınlar hafta içi sabah 07.00’de başlayacak 14.00’te sona erecek. Sadece salı günü Mec- lis’in açık olması ve grup toplan- tıları nedeniyle, sabah 07.00’de başlayıp, 10.00’da bitecek” dedi. Öte yandan Milli Eğitim Bakanõ Çubukçu tarafõndan yayõmlanan bir genelgeyle Türkiye genelindeki bü- tün okullar 30 Ekim’de tatil edildi. Genelgede okullarõn tatil dönemin- de dezenfekte edileceği belirtildi. Sağlık personeli aşılanıyor Refik Saydam Hõfzõssõhha Mer- kezi Başkanõ Doç. Dr. Mustafa Ertek de geçen hafta Ankara’ya ge- len 500 bin doz domuz gribi aşõsõ- nõn testlerinin bugün tamamlanaca- ğõnõ, yarõn da aşõlarõn uygulamasõna geçileceğini belirtti. İlk doz aşõlarõn sağlõk personeline uygulanacağõnõ belirten Ertek, aşõlarõn kalan bölü- münün ise hacca gidecek kişilere ya- põlacağõnõ ve halen Suudi Arabis- tan’da bulunan Türk hacõlara gön- derileceğini söyledi. Ertek, ikinci parti aşõlarõn önce okullara mõ yok- sa 6 ay - 9 yaş arasõ çocuklara mõ uy- gulanacağõ konusunda Sağlõk Ba- kanlõğõ Bilim Kurulu’nun henüz karar vermediğini söyledi. YÖK Başkanõ Prof. Dr. Yusuf Zi- ya Özcan, Sağlõk Bakanlõğõ’na üni- versitelerde bir şey olmasõ duru- munda öğrencilerin aşõlanmasõna ilişkin yazõ yazacaklarõnõ belirtti. ‘En büyük risk ücretler’ Sağlõk ve Sosyal Hizmet Emek- çileri Sendikasõ (SES) Genel Başkanõ Bedriye Yorgun ise domuz gribi salgõnõnda en büyük riskin, yoksul- luğa bağlõ beslenme ve sağlõk hiz- metlerine erişimi engelleyen mua- yene ücretleri olduğunu belirttti. 29 EKİM TÖRENLERİ 2 KASIM’DA Ankara genelindeki okulların bir hafta boyunca kapalı kalacak olması nedeniyle okullardaki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları da ertelendi. Ankara’daki okullar Cumhuriyet Bayramı’nı eğitime ve- rilen aranın sona ermesiyle birlikte 2 Kasım Pazartesi günü kutlayacak. Anıtkabir’de gerçekleştirilecek töre- ne dileyen okullar katılabilecek. Son 5 gün içinde domuz gribi tanõsõ konan hasta sayõsõ 426, toplam vaka 1095 Salgın hızını arttırıyorİstanbul Haber Ser- visi - Türkiye’de bir ki- şinin yaşamõnõ yitirme- sine neden olan domuz gribi vaka sayõsõ, Sağlõk Bakanlõğõ’nõn dünkü verilerine göre 1095’e çõktõ, 5 kişi de hastane- lerde tedavi görüyor. Böylece son 5 gün için- de domuz gribi virüsü belirlenen kişi sayõsõ 426 oldu. İstanbul’da ise son 10 günde 88 domuz gribi vakasõ be- lirlendi. İstanbul İl Milli Eği- tim Müdürlüğü yetkili- leri, son olarak kentte 20 okulda 48 öğrencide domuz gribi virüsüne rastlanõlmasõ üzerine, İstanbul Valisi Muam- mer Güler’in teklifiy- le 29 Ekim Cumhuriyet Bayramõ’nõn ardõndan dezenfekte çalõşmasõ yapõlmak üzere 30 Ekim’de ilk ve orta de- receli okullarõ tatil etti. Domuz gribi önlemleri kapsamõnda, 1992’si resmi olmak üzere top- lam 4 bin 794 okul ile yaygõn eğitim verilen 2 bin 181 halk eğitim merkezinde 4 gün de- zenfekte çalõşmasõ ya- põlacak. İstanbul Pandemi (salgõn) Bilimsel Ku- rulu, Vali Güler’in baş- kanlõğõnda “domuz gri- bi” konusundaki mev- cut durumu ve son ge- lişmeleri değerlendir- mek üzere toplandõ. Yaklaşõk 2 saat süren toplantõnõn ardõndan açõklama yapan Güler, son 10 gündür okullarõn durumunu izlediklerini belirterek “İstanbul’da 22 ayrı okulda 48 öğ- rencide ve 40 erişkin- de H1N1 virüsüne rastlandı, toplam vaka 88” dedi. Tatil sõrasõn- da okullarda genel te- mizlik çalõşmalarõna de- vam edileceğini vurgu- layan Güler, “Ekipler gönderilerek okullar dezenfekte edilecek anlamı çıkmasın. Okullar kendi ekip- manlarıyla bu temizlik çalışmalarını sürdü- recek” diye konuştu. ‘Yeni laboratuvar kurulacak’ Tatilde hasta olan ço- cuklarõn kesinlikle dõ- şarõda olmamalarõ, dershaneye gitmeme- leri tavsiyesinde bulu- nan Güler, okula gide- meyen öğrencilere ge- rekli izinlerin verilece- ğini söyledi. Güler, şöy- le devam etti: “Özel hastanelerin yaptık- ları tahliller geçerli değildir. İstanbul’da- ki yoğun bakım ya- takları da yeterli. İlk evrede Şişli Etfal, Ok- meydanı ve Göztepe Eğitim ve Araştırma hastaneleri devrede. İkinci aşamada 7 has- tane, üçüncü evrede ise 21 hastane devreye girecek. Kasım ayında Anadolu yakasında yeni bir laboratuvar daha kurulacak. ” TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com KERKÜK/ SÜLEYMANİYE - İnat etmişti yağmur sanki, yağmayacağım diye!.. Yağsaydı keşke... Yağsaydı da, puslu bir havada pusuya yatmış bir ölümün o acımasız ilk kıvılcımını söndürebilseydi!.. 21 yaşındaki bir genç kız, sonsuzluğun son voltalarını atmıştı o sabah!.. Depoya inmiş, elindeki bidona gaz doldurup avlunun tam ortasına gelmişti... Soğuk havada kaskatı kesilen bedeninde küçük buz tanelerine dönüşen ter damlaları, canından kopup toprakta yuvarlanmıştı!.. Şöyle bir baktı çevresine... Kurumuş bir dala konmuş küçük garip serçeyi ve küflenmiş bir ekmeğe dişlerini geçiren köpek yavrusunu izledi bir süre... Karıncalar ise terliğe gizlenmiş ayakların dibinde, toprağın kara bağrında sıcak mağaralar arıyorlardı... Onun dışındaki her canlı yaşam peşindeydi o an... O ise, “Keşke ben de kaçacak yer bulabilseydim“ diye mırıldandı!.. Ya uğruna yıllarca beklenilen yârin sıcacık kollarına ya da iki gönül bir olunca, seyran olacak samanlığa!.. Oysa o, hiçbir yere gidemiyordu... Çaresiz, bezgin ve kimsesizdi kaderinin çevresine örülen mayın tarlasında!.. Emine... Beyaz entarisinin üzerinde üzüm deseni, gülkurusu eşarbında derin bir hüzün taşıyan Emine... Kırmızı tokasının ortasında bağrından vurulmuş bir kalp resmi bulunan Emine!.. Rüzgâr söndürür müydü acaba birazdan yakacağı ateşi?.. Ya da şu bir türlü gelmeyen yağmur bir sürpriz yapar mıydı meşaleye dönüşecek bedeninin üzerine?.. Daha fazla düşünemedi... Gaz bidonunu başının üzerine getirip dökmeye başladı... Kapkara gözlerindeki Halep sürmesi gazyağıyla buluştuğunda, petrolü andıran simsiyah damlalar süzüldü çalılaşmış kipriklerinden!.. Sırılsıklamdı artık... Kenarda duran kibrit kutusuna uzandı... Kınalı parmaklarıyla bir çöpü aldı ve yaşamının son ateşini yaktı baruta bulanmış karton üstünden!.. Kibrit ateş aldı ya; bir meşale tutuştu sanki karanlık bir girdapta!.. Ve o an, çığlık denilen derin haykırış, bir yanardağın patlayışı gibi acımtırak şivanlara dönüştü!.. Ölümün karanlık tünelinde, törenin kör fenerini yaktı ya bir defa!.. Yürümek lazımdı artık kara toprağa!.. Bir narin beden, ateşten bir gül gibi, yaşamın tutunabilinecek son dalında sallandı ve sonra yangınlardan geçmiş sedirler gibi kararmaya başladı... Kınalı elleri kumpasa girmiş güvercinler gibi havada çaresiz taklalar attı, örülmüş saçlarından ateşler düştü yerlere... Emine bir ateş topuydu artık taş zeminli avluda!.. Çığlığı duyulduğunda, kimse inanamadı onun ezik tenini ateşe verdiğine... Sanki dediler; gökten bir meteor düşmüştü de o garip eve!.. Ve yanıyordu pervasızca!.. Canından alevlenen ateş çevreyi ısıttığında ve yürek yakan bir insan kokusu Kerkük’ün semalarına yükseldiğinde... Önce küçük köpek yavrusu, sonra da sararmış yapraklar içinde yaşam arayan küçük serçe kaçtı oradan... Karıncalar ise tıpkı onun gibi kalakaldılar alev kapanının altında çaresizce... Gökgürültüsü en bariton sesiyle çınlat sa da ortalığı, çakan şimşeklerin ortasında cılız bir imdada dönüşse de Emine’nin çığlığı; o gün mazlumlara mezar arayan Kerkük’te, toprak hiç ama hiç ıslanmadı!.. Emine’nin bağrındaki sevda ateşini ölüm söndürdü!.. Ya bedenindeki yangını?.. Yağmur yağmadı ya, o sönmedi işte!.. Emine, 10 Şubat 2009 günü Irak’ın Kerkük kentine bağlı Tuzhurmato beldesinde bedenini ateşe vererek intihar etmişti... Oysa bekleseydi ya birkaç gün... Sevgililer gününe 4 gün kalmıştı ya!.. Beklemedi... Haklıydı çünkü!.. Ne anlamı vardı 14 Şubat’ın, platonik sevdalar çekenler için?.. Bir sevdiği olmasına karşın babası tarafından görücü usulüyle evlendirilmek istenen Kerküklü Emine H., yüzlerce hemcinsi gibi töresel kültürü aşamamıştı... Çaresiz kalınca da, kendini yakmayı tercih etmişti!.. Tuzhurmato’nun Eskeri Mahallesi’nde yaşanmıştı bu dram... Siz siz olun; ola ki yolunuz Kerkük’e düşerse, sakın ola gördüğünüz her ateşi petrol kuyularından yükselen alevler sanmayın!.. Muhtemeldir ki, töreden ve erkek egemen şiddetten kaçan bir kadın da yanıyordur oralarda!.. Ben; geçen hafta Süleymaniye’den Erbil’e giderken, tam Kerkük’e geldiğimde... Ve yanan petrol kuyularını gördüğümde, Emine’nin alevler içinde töreye karşı bir isyan bayrağına dönüştürdüğü o tarifsiz ve mazlum bedeni geldi gözlerimin önüne!.. Kuyulardan yayılan kesif koku aracımızın içersine dolduğunda... Burnumun direğini petrol yanıkları değil, Emine’nin dramı sızlattı!.. İşte o yüzden yazdım!.. Bilin diye!.. Yağmur Bekleyen Kadınlar!.. Gazyağlı Ölümler!.. Oysa ne bedenler yanıyordu Kuzey Irak’ta?.. 5 gün boyunca dolaştığım Irak kentlerinden manzaralar yansıtmıştık sizlere... Bağdat’taki terör korkusuna karşın Kuzey Irak’ın ne denli sakin ve zenginleşme yolunda olduğunu... 8 şeritli yolları, lüks siteleri, 5 yıldızlı otel inşaatlarını ve her sokakta adeta görmemişliğin şatafatlı gösterisini yapan binlerce son model cipi... Oysa tüm o debdebenin ardındaki acı dramı bir kez daha görmem için Kuzey Irak’ta faaliyet gösteren “Kürdistan İnsan Hakları Bilgi Bankası” adlı kuruluşun raporuna bakmam yetti!.. Rapor, “denge azad” adlı web sitesinde de yayımlanmıştı... Kürt hükümetinden bağımsız çalışan bu kuruluşun, Ocak-Eylül 2009 arasında bölgede yaşanan insan hakları ihlalleriyle ilgili hazırladığı raporda, kadına yönelik şiddetle ilgili çok acı ve çok çarpıcı şu bilgiler vardı: “Şiddete karşı direniş gösteremeyen 135 kadın bedenini gazyağı dökerek yakmış, 47 kadın da silahla veya kendini asarak intihar etmiştir. 9 aylık süreç içerisinde 403 kadın aile içi şiddet ve işkenceye maruz kalmış, 50 kadın namus adı altında yakınları tarafından öldürülmüş, 303 kadın da ölümle tehdit edilmiştir.” Kuzey Irak’ta kadınların durumu geçen yıl daha da kötüymüş!.. Fedaral Kürt Bölgesi’nde 2008 yılında 117 kadın cinayete kurban gitmiş. 303 kadın ise kendini yakmış... Bölgedeki insan hakları derneklerinin 2008 raporuna göre, cinayete kurban giden 117 kadından 52’si Erbil’de, 43’ü Süleymaniye’de ve 22’si ise Dohuk’ta öldürülmüş. Erbil’de 129, Süleymaniye’de 118, Duhok’ta ise 56 kadın kendini yakarak yaşamına son vermiş!.. Kuzey Irak’ta yasal yetersizliklerden cesaret alan feodal kültür, devletleşme çabaları sırasında topluma sosyal bunalımlar da yaşatıyor. Politik ve ekonomik gelişmeler bölgede hızlı bir değişime yol açıyor. Bu gelişim içinde kendilerine yer bulmaya çalışan kadınlar ise törenin kanlı şiddetiyle karşılaşıyor... Evet, sınırımızın yanı başında bir devlet kuruluyor... Kadınların katledilmesine göz yuman bir devlet!.. [email protected] B A K A N L I K U Y A R D I Sosyal yõkõm tehlikesi var İstanbul Haber Servisi - Dünyada ilk kez bu yõl mart ayõnda ortaya çõkan domuz gribi (A H1N1), ülkemizde ise 15 Mayõs’ta, ABD’den gelen bir kişiden havaalanõnda yurda girişi sõrasõnda termal kameralar ara- cõlõğõ ile tespit edildi. Sağlõk Bakanlõğõ, do- muz gribine karşõ koruma amaçlõ 3 farklõ ilaç firmasõndan 43 milyon doz aşõ alõmõ için anlaşmalarõnõ tamamladõ. Çok sayõda ülkenin risk gruplarõ için ye- tecek aşõ anlaşmalarõnõ yaptõğõ belirtildi. Avrupa’da birçok ülke aşõlama çalõşmalarõ- nõ kõsa sürede başlatõlacağõnõ ilan etti. Sağ- lõk Bakanlõğõ pandemilerin (kõtalararasõ sal- gõnlara yol açmasõ) insan kaybõnõn yanõ sõra çok büyük sosyal ve ekonomik yõkõmlara da neden olabileceğini, bu nedenle 2003’te ortaya çõkan SARS hastalõğõnõn bir pande- mi karakteri göstermediği halde olumsuz sosyal ve ekonomik sonuçlara neden oldu- ğunu anõmsatarak, 2005’te Pandemi Ulusal Faaliyet Planõ hazõrladõğõnõ kaydetti. P A N D E M İ K H 1 N 1 ? Mart 2009’da Meksika’da ortaya çıktı. ? Hastalığa etken virüsün domuz gribi virüsüne benzerliği ve virüsteki genetik de- ğişimin domuzda meydana gelmesi nede- niyle ‘domuz gribi’ denildi. ? Hastalık önce bölge ülkelerine, ardın- dan da dünyaya yayıldı. ? 11 Haziran 2009’da Dünya Sağlık Ör- gütü yeni H1N1 grip virüsüne bağlı pande- minin başladığını ilan etti. ? Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) son açıklamalarına göre, bugüne kadar 510 binden fazla domuz gribi vakası, 5 bin 952 de ölüm görüldü. ? WHO’ya laboratuvar teyitli vakalar bildiriliyor. Salgın olan birçok ülkede bü- tün hastalara laboratuvar teyidi yapılama- dığından, vaka sayısının milyonlarla ifade edilecek kadar fazla olduğu belirtiliyor. Büyük temizlik başladı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İETT otobüsleri, deniz otobüsü, tram- vay, metro ve vapurların hepsini dezenfekte et- tiklerini belirterek “Dezentefte çalışmalarında ekipler yalnızca çamaşır suyu değil başka dezen- fekten maddeler de kullanacaklar” dedi. Top- baş, “aşı olacak mısınız” sorusuna “Gerekiyorsa yaptıracağız tabii ki” yanıtını verdi. Ankara’da EGO yetkilileri sayıları 2 bine yaklaşan otobü- sün her gün bakımdan geçirildiği, iç ve dış te- mizliğinin düzenli olarak yapıldığını ifade etti. İzmir Büyükşehir Belediyesi de otobüsler, va- purlar, metro araçları ve okullarda ilaçlama ça- lışmaları gerçekleştiriyor. (Fotoğraflar: AA) AĞRI’DA ÜÇ KİŞİ KARANTİNA ALTINA ALINDI Yurt Haberleri Servisi - Ağrõ’da bi- ri öğretmen 3 kişi yüksek ateş şikâye- tiyle Ağrõ Devlet Hastanesi’ne başvur- du. Yapõlan incelemeler sonrasõnda do- muz gribi olabilecekleri şüphesiyle hastalar gözetim altõna alõndõ. Sakarya Valisi Hüseyin Atak da geçtiğimiz günlerde Arifiye ilçesinde yaşayan ve domuz gribi (H1N1) virü- süne rastlanan 12 yaşõndaki bir çocu- ğun tedavisinin sürdüğünü söyledi. Atak, “Domuz gribi olan 1 hastamız var, Kocaeli’nde tedavi altında. Ge- rekli önlemler alındı, korkulacak bir durum yok” dedi. Mardin’de 2 öğren- cide domuz gribi virüsüne rastlanmasõ üzerine okullarda hafta sonuna kadar eği- tim ve öğretime ara verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle