22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 EKİM 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B Kültür Servisi - Sa- nat eleştirmeni Kaya Özsezgin’in “Yorum ve An- lam” adlõ kitabõ Çekirdek Sanat Yayõnlarõ tarafõn- dan yayõmlandõ. Kitapta, Özsez- gin’in, sanatõn te- mel sorunlarõ üs- tüne incelemeleri- nin yanõ sõra Hoca Ali Rıza, Asım İş- ler, Bedri Baykam, Nuri İyem gibi res- samlarõmõz üzerine yorumlarõ da yer alõyor. Felsefe ve estetik alanõndaki kitaplarõ ve in- celemeleriyle ünlü Prof. Dr. İsmail Tuna- lı, kitabõn başõndaki yazõsõnda, “Türk sanat eleştirisine bakarsak, eleştirmen olarak yirmi beş yıldır başı çeken Prof. Kaya Öz- sezgin’i görmekteyiz” diyor. “Özsezgin, il- kin özellikle Türk resim sanatı üstüne yaz- dığı kitap ve yazılarıyla kariyer sahibi de- ğerli bir sanat tarihçisi, bu anlamda bir bi- lim adamıdır. Ama bunun yanı sıra, yine yirmi beş yıl önce içinde birlikte jüri üyesi olarak bulunduğumuz resim yarış- malarında, beğenisiyle, bir yapıtın estetik değerlendirmesinde daima üstün bir de- ğerlendirme performansı göstermiştir.” A nkara’da “Kerbela”yõ çalõşõrken, 1950’lerde sevgili hocam Muh- sin Ertuğrul’un ileri görüşlü- lüğüyle alõnan arazi üzerine kurulmuş İr- fan Şahinbaş Deneme Sahnesi’nin misa- firhanesinde kalõyordum. Prova dönüşle- rinde misafirhanede kalan dostlarla, mes- lektaşlarla sohbet etme olanağõ da bulu- yorduk. Bu sohbetlerden birinde, Ankara Devlet Tiyatrosu dramaturglarõndan, oyun yazarõ, tiyatro adamõ Özcan Özer başõn- dan geçen ilginç bir olayõ anlattõ. RICHARD HARRIS Özcan Londra’da bulunduğu bir dö- nemde, başrolü Richard Harris’in oyna- dõğõ “VIII. Henry” oyununu izlemek is- ter. Oyunun prömiyeri kendisinin Türki- ye’ye dönüşünden bir gün önce yapõla- caktõr. Ama yer yoktur. Defalarca tiyatro gişesine gider Özcan, ama rezervasyonu- nu iptal eden kimse çõkmaz. Prömiyer sa- bahõ saat 10’da şansõnõ bir daha deneme- ye karar verir. Gide gele ahbap olduğu gi- şedeki kõz, “İsterseniz Richard Har- ris’le bir konuşalım, onun 4 davetiyesi vardı, 2’sini kullandı, 2’si duruyor” der. Prömiyer sabahõ 10’da Harris gibi bir aktörün tiyatroda olduğunu -biraz da şa- şõrarak- öğrenen Özcan, “Lütfen soralım” yanõtõnõ verir ve beklemeye başlar. Bir müddet sonra kõz, yanõnda Richard Har- ris’le çõkagelir. Ünlü aktör gelir Özcan’õn yanõna oturur, davetiyesini kimin istediğini merak etmiştir. Özcan da kendini tanõtõr, ertesi gün geri dönmesi gerektiğini, ama bu oyunu görmeden gitmek istemediğini an- latõr. Richard Harris, “Peki, sana daveti- yemi veririm, ama bir koşulla” der. “Nedir?” diye sorar Özcan. “Oyundan sonra kalıp, bana neler düşündüğünü anlatacaksın.” Böylece, Özcan Özer Lon- dra’da “VIII. Henry” oyununu başaktör Richard Harris’in davetiyesiyle izler. “Muhteşem bir oyundu” diyor sözün bu- rasõnda Özcan, “O çam yarması gibi adam da inanılmaz bir VIII. Henry oy- nuyordu.” Temsilden sonra, Harris’e verdiği sözü tutmak isteyen Özcan verilen kokteyle katõlõr: “Richard Harris bara yaslanmış duruyordu, karşısında orta yaşın biraz üzerinde bir adam vardı. Aralarında usul usul konuşuyorlardı. Konuklar etraflarında arada saygılı bir mesafe bırakan bir çember oluş- turmuşlardı. Harris bir ara etrafına ba- kındı, kalabalığın arasında beni gördü, o sırada baston kullandığım için her- halde tanıması da kolay oldu. Kalktı ba- na doğru yürüdü, kalabalık iki yana açıl- dı, Harris koluma girdi, beni bara doğ- ru götürdü. Şimdi üçümüz yan yanay- dık. GABRIEL GARCIA MARQUEZ Harris ‘Tanõyor musun?’ diye sordu. ‘Gabriel Garcia Marquez’i tanõmamak mümkün mü?’ dedim. Harris oyunu na- sıl bulduğumu sordu. Gördüklerimi, dü- şündüklerimi dilimin döndüğünce an- lattım. ‘Senin, dõşarõdan gelmiş bir tiyat- ro adamõnõn ne düşündüğü benim için önemliydi, belki bizim göremediğimiz şeyler olabilir, onun için düşüncelerini öğ- renmek istemiştim, teşekkür ederim’ de- di. Sonra Marquez’e benim Türki- ye’den geldiğimi, devlet tiyatrosunda ça- lıştığımı, vb. anlattı. Marquez, “Kitap- larõm Türkiye’de bulunuyor mu?” diye sor- du. Çevrilenleri saydım, hepsini oku- duğumu söyledim. ‘Peki, benim hak- kõmda ne düşünüyorsunuz?’ diye sordu. ‘Yazar olarak mõ, yoksa insan olarak mõ?’ diye yanıtladım. Biraz şaşırsa da, tebessüm ederek ‘Her ikisi de’ dedi. Bir yazar olarak kendisine hayran oldu- ğumu, edebiyatta gerçek anlamda bir yenilik yarattığını söyledim, kitapla- rından örnekler verdim, memnun oldu. ‘Peki, insan olarak?’ dedi. ‘Bence yaptõ- ğõnõz etik olarak hiç doğru değil’ dedim. Afalladı, ‘Neymiş o?’ diye sordu. ‘No- bel edebiyat ödülünü aldõğõnõzda, Time dergisi sizi kapak yapmõştõ. Orada bir cüm- leniz de yer alõyordu. Artõk benden son- ra ustam Borges’e de Nobel verilmesi la- zõm demiştiniz. Ama ödül belli olmadan önceki hiçbir konuşmanõzda bunun sözünü bile etmemiştiniz. Siz Borges için nasõl olur da ‘benden sonra’ ifadesini kulla- nabilirsiniz? O hepinizden önce bu ödü- lü almalõydõ.’ Bir an durdu, sonra Har- ris’e, ‘Doğru söylüyor’ dedi. ‘Nobel et- rafõndaki ilişkiler apayrõ bir dünya, yok- sa tabii ki Borges benden önce bu ödülü almalõydõ, ama bunu söyleseydim ödülü asla bana vermezlerdi, halbuki benim de Nobel ödülünü almam gerekiyordu. Ben de ödülü aldõktan sonra konuştum.’ Son- ra dostça vedalaştık.” Özcan’õn anlattõklarõ, yõllar önce Ulus- lararasõ Akdeniz Tiyatro Enstitüsü’nün ku- ruluş toplantõlarõndan birinde yaşadõklarõ- mõ hatõrlattõ bana. Heiner Müller’in bir oyunu (“Persephone”) yazarõn da hazõr bulunduğu bir gösterimde yarõ-enstalasyon, yarõ-doğaçlama biçiminde sergilenmiş, sonra oyun hakkõnda tartõşõlõrken izleyiciler arasõnda bulunan Armand Gatty bağõra çağõra eleştirmişti Müller’i. Müller hiç tep- ki vermeden onu sabõrla dinlemiş, kendi görüşlerini söylemiş, ama toplantõ dağõl- dõktan sonra ikisi bir masaya oturup uzun uzun tartõşmõşlardõ. Tepkileri, eleştirileri karşõlama tarzla- rõ hakkõnda da düşündürücü bu iki örnek- olayõn, farklõ ve ne yazõk ki bizde eksik olan bir tartõşma düzeyine işaret ediyor. Karşõsõndakini onun tarif ettiği biçimde, önyargõsõz kabul edebilmek, eleştiriyi ki- şisel bir saldõrõ değil, bireye ait bir hak ola- rak algõlayabilmek kendine güvenin ol- duğu kadar köklü bir kültürün de göster- geleri bence. aemelmesci@yahoo.fr Ankara Devlet Tiyatrosu dramaturglarından, tiyatro adamı Özcan Özer, Londra’da bir tiyatroda Richard Harris (altta) ve Gabriel Garcia Marquez’le (üstte) sohbet fırsatı bulmuştu. ÇEKİRDEK SANAT YAYINLARI ‘KENT VE SANAT’ PANELİ Ekinci: ‘Ordu cesur bir kent’ ORDU (Cumhuriyet) - Ordu Belediye- si’nin düzenlediği ‘Kent ve Sanat’ konulu panelde konuşan Ordu Belediye Başkanõ Seyit Torun, Ordu’yu sanat şehri yapmak istediklerini söyledi. Torun, “Birçok kent meyve festivalleri düzenlerken, biz, uluslararası olmasını planladığımız bir şiir etkinliği düzenliyoruz” derken, ga- zetemiz yazarõ Oktay Ekinci, “Burası, 45 yıldır perdelerini açan Ordu Belediye- si Karadeniz Tiyatrosu’na sahip, bele- diye konservatuvarında 700’e yakın öğrencisi olan, kent ve şiir temalı et- kinlikler düzenleyen; bu cesarete sahip olan bir kenttir. Bu kente kültür ve sa- natı konuşmak çok yakışıyor” diye ko- nuştu ve Ordu için dünyada gelişen ‘ya- vaş kent’ hareketini örnek gösterdi. Et- kinliğe katõlan Ahmet Telli, Azer Ya- ren’in şiirinde kõrsal etkilerin izini süren bir koşma yaparken, Şaban Abak da ‘Şiir ve Şehir’ konulu bildiri sundu. Ak- şam saatlerinde düzenlenen şiir okuma et- kinliğine Ordulu şiirseverlerin katõlõmõ yüksekti. Tüm katõlõmcõ şairlerin şiirleri- ni okuduğu gecenin sonunda, şairlere be- lediye tarafõndan plaket verildi. Kaya Özsezgin’den ‘Yorum ve Anlam’ Cehennemde üç kişi... Kültür Servisi - İstan- bul Büyükşehir Belediye- si Şehir Tiyatrolarõ’nõn yeni oyunlarõndan ‘Gizli Oturum’un galasõ, bugün saat 20.00’de Kadõköy Haldun Taner Sahnesi’nde yapõlõyor. Ergün Işıldar’õn yö- netmenliğini yaptõğõ oyun- da Ece Okay Işıldar, Elif Özge Öngel, Emre Nar- cı, Ergün Işõldar, Osman Gidişoğlu rol alõyorlar. Oyunun üç kahramanõ Garcõn, Estelle ve Inea, cehennemde aynõ odaya düşerler. Bu üç kişi ölü- mün döngüsü içindeyken, hayatlarõnda olan biten her şeyi önce eksik bir biçimde, sonrasõnda ise içtenlikle birbirleriyle pay- laşõrlar; aslõnda geçmişte- ki hatalarõnõ ve geçmiş kişiliklerini ortaya koyu- yorlardõr. Oyun, 1 Ka- sõm’a dek İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi Hal- dun Taner Sahnesi’nde izlenebilir. (0 216 349 04 63) Kültür Servisi - Erzu- rum’da bu yõl Uluslararasõ Dadaş Film Festivali’nin dördüncüsü düzenleniyor. ‘Çevre ve insan gerçeği’ temasõnõn işlendiği festi- valde 60’a yakõn yerli ve yabancõ film üç ayrõ sine- mada ücretsiz olarak gös- terime girdi. 23 Ekim’de Çifte Minareli Medrese’nin önünden Havuzbaşõ’ndaki Atatürk Anõtõ’nõn önüne kadar süren kortej eşliğin- deki yürüyüşle başlayan festivalin onur ödülleri ise etkinliğin ilk gününde Ediz Hun, Ayla Algan ve Ke- nan Ormanlar’a verildi. Festival başkanõ Nil Gür- pınar, çevreyle ilgili film gösterimlerinin ağõrlõkta olacağõnõ ancak Alman- ya’daki sessiz sinema dö- nemini de perdeye taşõya- caklarõnõ bildirdi. Yabancõ konuklarõn da katõldõğõ fes- tival boyunca, Çifte Mina- reli Medrese’de Ediz Hun’un film afişlerinin yer aldõğõ arşiv de sergileniyor. 27 Ekim’e dek devam eden festivalin yarõşma filmleri ise; ‘Kız kardeşim Mom- mo’, ‘Hayat Var’, ‘Aşk Tutulması’, ‘Acı’, ‘Son- suz’, ‘Devrim Arabala- rı’, ‘Başka Semtin Ço- cukları’ ve ‘Başka Dilde Aşk’. Karşõsõndakini onun tarif ettiği biçimde, önyargõsõz kabul edebilmek ve eleştiriyi kişisel bir saldõrõ değil, bireye ait bir hak olarak algõlayabilmek köklü bir kültürün göstergeleridir Harris, Marquez ve Nobel Dadaş Film Festivali’nde çevre ve insan Sartre’ın kaleme aldığı ‘Gizli Oturum’ adlı oyunun galası bugün. Yunus Nadi Armağanı Yarışması, 1946’da ku- ruldu;hemgeçmişehemgeleceğedönükolananlamõ, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi’ye saygõ ve sev- giden kaynaklanõyor. Yalnõz Cumhuriyet gazetesi- nin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda bü- yük emeği bulunan Yunus Nadi’nin anõsõnõ her yõl ta- zelemek bizim için bir görev. Devrimci ve demokrat Cumhuriyet’in Ulusal Bağõmsõzlõk Savaşõmõzla ve Türkiye Cumhuriyeti’yle zamandaş ve eşanlamlõ bir kuruluş tarihçesi var. Yunus Nadi, gazetemizin te- mel taşlarõnõ bu doğrultuda koydu. Yunus Nadi’nin ölüm yõldönümünü geçmişe dönük bir acõ olarak de- ğil, geleceğe yönelik bir kültür olayõna dönüştürmek amacõyla bu yarõşma düzenlendi. Yarõşmanõn ilk düzenlendiği yõllarda Türkiye’de sanat alanõnda hiçbir özel ödül yoktu; tek parti dö- nemiydi ve yalnõz CHP’nin koyduğu bir şiir ödü- lü vardõ. Aynõ dönemde bütün dünyada sanat, bilim ve edebiyat ödülleri ün yapmõşlardõ. İsveç’te Nobel, ABD’de Pulitzer, Sovyetler’de Lenin, Fransa’da Goncourt ödüllerinin sonuçlarõ Türkiye’de de iz- leniyordu; ama ülkemiz bu alanda da geç kalmõş- tõ. Cumhuriyet gazetesi bu öncülüğü üstlendi, alt- mõş yõl önce düzenlenen Yunus Nadi Armağanõ’yla sanat ve kültür yaşamõmõzda bir yarõşma coşkusu oluşturdu. Daha sonraki yõllarda Türkiye’de de ya- rõşmalarõn ve ödüllerin sayõsõ çoğaldõ, yirmiyi aş- tõ. Bugün belki ödül enflasyonundan söz açõlabilir; eleştirel bir yaklaşõmla sakõncalarõ gündeme geti- rilebilir, ama yine de kültür, bilim ve sanat konu- larõnda yapõlan yatõrõmlarõn çok yararlõ olduğu ra- hatlõkla söylenebilir. Zamanla ödüller arasõnda ay- rõmlar ortaya çõkar; bir yarõşma kurumsallaştõkça, amacõ, nitelikleri, karakteri belirginleşir. Bu arada kimi holdinglerin kendi amaçlarõna yönelik yarõş- malar düzenlemeleri ve ödüller dağõtmalarõ da bu alanda kaçõnõlmaz çoğulculuğu yansõtõyor. Kimi ban- kalarõn, şirketlerin, ticari tekellerin reklam amacõyla düzenledikleri yarõşmalarõn ödülleri, parasal açõ- dan ne kadar büyük olursa olsun; özü, maddi çer- çevenin dõşõndaki anlamda odaklaşõyor. Ödüller, Yu- nus Nadi Armağanı Yarışması adõyla aralõksõz ola- rak kõrk yõlõ aşkõn bir sürede düzenli olarak ger- çekleştirildi, kültür ve sanat hayatõmõza amaçlanan katkõlarõ yaptõ ve etkilerini duyurdu. Daha önce bir dalda yapõlan ödüllendirmenin kapsamõ 1990 yõ- lõndan itibaren genişletildi ve Yunus Nadi Ödülleri adõyla sürmeye başladõ. Ülkemizin kültür ve sanat yaşamõ bütün baltalanmalara ve olumsuz yatõrõm- lara karşõn sürekli gelişiyor ve yaygõnlaşõyor. Fikir ve sanat özgürlükleri Türkiye’de tam değil; siyasal iktidarõnbaskõlarõhâlâsürüyorveçağdaşdemokratik ortamdan henüz yoksun sayõlõyoruz. Buna karşõn fi- kir, sanat, bilim, kültürde çabalar sürüyor. Tarih- sel gelişim sürecinde elbette ‘aydınlanma’nõn önü- ne hiçbir güç geçemez. Cumhuriyet, çağdaş uy- garlõğa giden yolun fikir, sanat, kültür, bilim yolu olduğunu kuruluşundan beri savunan bir gazete. Bu yoldaki çabalarõ desteklemek ve özendirmekte Yu- nusNadiÖdülleri’ninişlevisürecek.2009YunusNa- di Ödülleri Edebiyat Ana Dalı’nda öykü, roman, şi- ir; Görsel Sanatlar Ana Dalı’nda karikatür, fo- toğraf; Bilimsel Araştırma Ana Dalı’nda Sosyal Bi- limler Araştõrmasõ olarak sürüyor. Adaylara başarılar diliyoruz. Ö Y K Ü Ödüle 1 Nisan 2009 ile 1 Şubat 2010 tarihleri arasõnda ya- yõmlanmõş bir kitap ya da yayõna hazõr bir ‘kitap dosya- sõ’yla aday olunabilir. Yayõmlanmamõş yapõtlarõn, beyaz dosya kâğõdõna makine yazõsõ ile çift aralõklõ yazõlmõş ol- masõ gereklidir. Adaylar yapõtlarõnõ altõ adet olarak gön- dereceklerdir. Ödül bir yapõta verilir. Seçici Kurul, ödü- lü, kitap ve kitap dosyasõ arasõnda paylaştõrabilir. Seçici Kurul: Hikmet Altõnkaynak, Metin Celâl, Cemil Kavuk- çu, Osman Şahin, Celâl Üster. R O M A N Ödüle 1 Nisan 2009 ile 1 Şubat 2010 tarihleri arasõnda ya- yõmlanmõş bir kitap ya da yayõna hazõr bir ‘kitap dosya- sõ’yla aday olunabilir. Yayõmlanmamõş yapõtlarõn, beyaz dosya kâğõdõna makine yazõsõyla çift aralõklõ yazõlmõş ol- masõ gereklidir. Adaylar yapõtlarõnõ altõ adet olarak gön- dereceklerdir. Seçici Kurul, ödülü, kitap ve kitap dosya- sõ arasõnda paylaştõrabilir. Seçici Kurul: Adnan Binyazar, Ahmet Cemal, Mehmet Eroğlu, Konur Ertop, Prof. Dr. Tahsin Yücel. Ş İ İ R Ödüle 1 Nisan 2009 ile 1 Şubat 2010 tarihleri arasõnda yayõmlanmõş bir kitap ya da yayõna hazõr bir ‘kitap dos- yasõ’ ile aday olunabilir. Yayõmlanmamõş yapõtlarõn be- yaz dosya kâğõdõna makine yazõsõ ile çift aralõklõ yazõlmõş olmasõ gereklidir. Adaylar yapõtlarõnõ altõ adet olarak gön- dereceklerdir. Ödül bir yapõta verilir. Seçici Kurul, ödü- lü, kitap ve kitap dosyasõ arasõnda paylaştõrabilir. Seçici Kurul: Ataol Behramoğlu, Prof. Dr. Cevat Çapan, Re- fik Durbaş, Muzaffer İlhan Erdost, Doğan Hõzlan. S O S Y A L B İ L İ M L E R A R A Ş T I R M A S I Ödüle 1 Nisan 2009 ile 1 Şubat 2010 tarihleri arasõnda yayõmlanmõş bilimsel araştõrmalarla yayõma hazõrlan- mõş en az 25 sayfa olarak beyaz dosya kâğõdõna maki- ne yazõsõyla çift aralõklõ yazõlmõş bilimsel araştõrmalar ka- tõlabilir. Adaylar yapõtlarõnõ sekiz adet olarak göndere- ceklerdir. Ödül bir yapõta verilir. Seçici Kurul ödülü ki- tap ve kitap dosyasõ arasõnda paylaştõrabilir. Seçici Kurul: Erdal Atabek, Prof. Dr. Rona Aybay, Dr. Alev Coşkun, Prof. Dr. Emre Kongar, Prof. Dr. İoanna Ku- çuradi, Prof. Dr. Ahmet Mumcu. K A R İ K A T Ü R Karikatürlerin boyutu 30X40 cm.’yi geçmemelidir. Her türlü teknik serbesttir. Yarõşmaya en fazla 5 karikatür- le katõlabilinir. Seçici Kurul: Behiç Ak, Musa Kart, Kâ- mil Masaracõ, Turhan Selçuk, Tonguç Yaşar. F O T O Ğ R A F Ödüle en çok 4 adet siyah-beyaz fotoğraf ile aday olu- nabilinir. Gönderilecek fotoğraflarõn en az 18x24 cm. bo- yutlarõnda ve daha önce başka yerde ödül almamõş ol- masõ gerekmektedir. Seçici Kurul: Şakir Eczacõbaşõ, İsa Çelik,Ara Güler, Paul Mcmillen, İbrahim Yõldõz. H E R D A L İ Ç İ N G E Ç E R L İ G E N E L K O Ş U L L A R Ödüller, her dalda amatör- profesyonel herkese açõktõr. (Cumhuriyet mensuplarõ hiçbir dalda ödüle aday ola- mazlar.) Adaylar gerçek ad ve adreslerini ve telefon nu- maralarõnõ belirtmek zorundadõrlar. Ancak adaylar ad ve adreslerinin saklõ tutulmasõnõ isteyebilirler. Ödül ko- şullarõna uymayan yapõtlarõ yarõşma dõşõnda tutmak zorundayõz. Adaylarõn yapõtlarõyla birlikte adlarõnõ ve so- yadlarõnõ arkasõna yazacaklarõ iki fotoğrağlarõnõ, açõk ad- reslerinin de yer aldõğõ katõlma belgesini ve yaşam öy- külerini 15 Şubat 2010 Salı günü saat 17.00’ye kadar ‘Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Ödülleri Prof. Dr. Nu- rettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 - 34381 Şişli / İstanbul adresine iadeli taahhütlü olarak postayla ulaştõrmalarõ ya da elden teslim etmeleri gerekmektedir. Yayõmlanmõş ya- põtlarõn daha önce herhangi bir ödül almamõş olmasõ şar- tõ geçerlidir. Zarfõn ya da paketin üzerine hangi dal ile ilgili olduğunun (şiir, roman, öykü vb.) yazõlmasõ zo- runludur. Ödül dallarõnda konu sõnõrlamasõ yoktur. Ya- pıtlar hiçbir şekilde iade edilmez. Ödül alan ya da her- hangi bir şekilde ön elemeden geçirilen yapõtlar, genel yayõn ilkelerimiz doğrultusunda gazetemizde yayõmla- nabilir. Ödül sonuçlarõ gazetemizin kuruluş yõldönümü olan 7 Mayõs 2010 Cumartesi günü açõklanacaktõr. Ö D Ü L Her dal için: 2.000 YTL. 64. YIL YUNUS NADİ ÖDÜLLERİ 2010 K A T I L M A B E L G E S İ ADIM, SOYADIM: ...................................................... ADRESİM:............................................................................. .............................................................................................................. TELEFONUM:................................................................. KATILDIĞIM DAL:..................................................
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle