23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 2009 PAZAR 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Erol Güney’in Kedisi Sevgili, “Çıkar mısın bahar günü sokağa İşte böyle olursun Böyle yattığın yerde Düşünür düşünür Durursun” Orhan Veli, yakın dostu, Tercüme Bürosu’ndan arkadaşı Erol Güney’in, gebe kalan kedisi Edibe için yazmıştır yukarıdaki “Erol Güney’in Kedisi” şiirini. Onlar, Melih Cevdet, Orhan Veli, Oktay Rifat, Sabahattin Eyüboğlu, Erol Güney ve diğerleri... Onlar sözcük şövalyeleri, 20. yüzyıl Türk Rönesansı’nın beyleri... Evet ya Türk Rönesansı!.. Geriye yapıtları kalmamış olsa kimse, bugünkü halimize bakarak, yirminci yüzyılın ilkyarısında bir Türk Rönesansı yaşadığımıza inanmaz... Yüzyılın başında (1914) Odesa’da doğmuş olan Michel Rottenberg’in, çocukken ailesiyle göçtüğü Türkiye’de Erol Güney olup Anadolu halkına çeviri yoluyla değerli eserler kazandıracağını, dönemin efsane Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ile dostluk kuracağını kim düşünebilirdi? Erol Güney de kendisini Gaziantep’te felsefe öğretmenliği için sakıncalı bulan ama sonra ülkenin önde gelen aydınlarından biri haline gelmesinin önünü tıkamayan Türkiye’yi bir gün terk edeceğini, uzun verimli ömrünü 2009 Ekimi’nde İsrail’de tamamlayacağını hiç düşünebilir miydi dersin? Şu insan yaşamı, kimi zaman kaç metamorfozu sığdırabiliyor içine... Tanımak onurunu duyduğum Erol Güney’i gördüğüm zaman utanç kaplamazdı içimi, çünkü bilirdim ki, ne olursa olsun, burası ikimizin de yurduydu; keyfiyle, onuruyla, utancıyla, her şeyine ortaktık onun. Onun için, ayrıldığından beri Türkiye, “orada bir toprak var uzakta, gitmesek de kalmasak da, o toprak bizim vatanımızdır” idi... Erol Güney’in başından geçenler, bana politikalarını onaylamadığım İsrail’e başka bir gözle bakmayı öğretmiştir. Türk Rönesansı’nın bu topraklar üzerinde yeşermeye başladığı yıllarda bile, Musevi kökeni dolayısıyla ona Gaziantep Lisesi’nin felsefe hocalığının yolunu tıkamanın utancını, haydi, Erol’un Tercüme Bürosu’nun kapısının açılmasıyla ülkenin önde gelen aydınları arasında yerini bulması gideriyor diyelim. Ama topraktan suyun çekilmeye başladığı Menderes’li DP iktidarı yıllarında gazetecilik yaptığı sırada (Tercüme Bürosu artık kapatılmıştır) Sovyetler’in Boğazlar ve Kars Ardahan üzerindeki taleplerinden vazgeçtiği yolundaki Belçika Büyükelçiliği kaynaklı, iktidarın çok tedirgin olduğu haberi yüzünden Erol Güney’in başına gelenlerin utancını, sanatçı, aydın Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in kibar, zarif ilgisinin unutturabileceğini de pek sanmıyorum doğrusu. AFP’nin muhabiri Erol Güney’in aldığı haber iktidarın hoşuna gitmemiştir. 1950’li yıllar Türkiyesi’nde gazetecilik etmek netameli bir iştir. Bunu da anlamak mümkündür. Ama Erol Güney’in başına gelenlerin açıklamasının mümkünü yoktur. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Erol Güney, bir resepsiyondan smokiniyle alınır, yabancı uyrukluların toplandığı yere sürülür, sonra da sınır dışı edilir. Bir ülke yurttaşını hapseder ama sınır dışı eder mi? Ederse bu neyle açıklanabilir? O zaman mı anlar Erol Güney, ne olursa olsun, bir Yahudi’ye yeryüzünün neresinde olursa olsun, İsrail’den başka vatan olamayacağını? Erol Güney’i, yaşam sevincini, enerjisini, öfkeyle kucak kucağa duran her an fışkıran neşesini, kısacası tükenmez gençliğini kıskandığım Rasin vasıtasıyla tanıdığımda, bir bürokratik saçmalık yüzünden Türkiye’ye giriş sorunu yaşıyordu. Bu sorunun çözümüne katkıda bulunabilmem becerikliliğimden değil; hükümette Türk Rönesansı’nı, Orhan Veli’yi, “Erol Güney’in Kedisi”ni anlayacak bir Dışişleri Bakanı bulunduğunu, İsmail Cem’i tanımış olduğum için fark etmiş olmamdandır. Türkiye’ye gelişlerinde görüşür olmuştuk. Hatta bir keresinde Borsa’da Suna Hanım, Melih Cevdet Bey, İrem Rasin, Mine ve ben unutulmaz bir öğlen yemeğinde buluşmuştuk. Şimdi tıpkı Rasin gibi, ben de o sözcük şövalyelerini çok özlüyorum. Dünyada iyi kötü, daha birçok şeyler yaşanacak ama bu aydınlanma senyörlerinin bozkırda yeşeren yaşamlarının benzerleri bir daha olmayacak. asirmen@cumhuriyet.com.tr TÜREY KÖSE ANKARA - CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi Ali Kılıç, Al- manya’da Deniz Feneri e.V. davasõ- nõn bitmesi ve “Asıl failler Türki- ye’de” denilmesinden 13 ay sonra Türkiye’de ilk baskõnlarõn yapõlmasõnõ “bayram sonrası bayramlaşma gi- bi, danışıklı dövüş” olarak nitelen- dirdi. Kõlõç, “Baskına giden polise baskın yapılan yerin yetkilileri çay- pasta ikram ediyorsa ya Türkiye çağ atlamış ya da farklı bir nokta- dayız. Deniz Feneri olayının ki- min kanatlarının altında olduğunu, Türkiye ayağının üzerine neden gidilmediğini Türk halkı görmüş- tür. Susma hakkını kullanıp, zaman kazanıyorlar. Amaçları Zekeriya Karaman ile Zahid Akman’ı millet- vekili yapıp dokunulmazlık zırhına büründürmek” dedi. Deniz Feneri dosyasõnõ yakõndan iz- leyen, sõk sõk Almanya’ya giderek çe- şitli bilgi, belge ve dosyalara ulaşan CHP MYK üyesi Ali Kõlõç, aralarõn- da Kanal 7 ve yöneticilerinin ev ve şirketlerinin bulunduğu 15 ayrõ adrese düzenlenen operasyonlarla ilgili ola- rak şu görüşleri dile getirdi: “Almanya’da operasyonun baş- ladığı 25 Nisan 2007 tarihinden bu yana 2.5 yıl geçti. Almanya’da da- vanın karara bağlanmasından bu yana da 13 ay geçti. Bu süre için- de hem Almanya tarafı, hem med- ya sürekli paraların nerelere ak- tarıldığını, kimlere teslim edildiğini belgeleriyle ortaya koydu. Başko- miser Alexander Böhm, ne kadar paranın, hangi gün, kimler tara- fından Kanal 7’nin İstanbul’daki merkezine bırakıldığını belgele- riyle ortaya koydu. Böhm bir açık- lamasında, Deniz Feneri eşittir Ze- keriya Karaman, demişti. Bunlar Alman makamının iddiaları. Ka- rarda, buradakiler piyon, elebaşı- lar Türkiye’de denilmişti. Bu karar verildikten 13 ay sonra, danışıklı dövüş şeklinde Kanal 7’nin büro- suna gidildi, tutuklama söz konu- su değil, arama yapılıyor, diye açıklamalar yapıldı. Deniz Feneri ile ilgili güya bir tek dosya bulun- muş... Çay, pasta, börek ikramı ya- pılmış. Bir şey yapmış olmak adı- na gerçekleştirilen bir operasyon. AB ilerleme raporunda Deniz Fe- neri’ne vurgu yapılmıştı. O açık- landıktan bir gün sonra baskının yapılması çok anlamlı. İşin mak- yaj tarafı gerçekleştirildi. Yoksa, 2.5 yıl sonra yapılan baskından bir şey çıkmaz. Zaten bir şey söyle- mediler, susma hakkını kullandı- lar. Böylece zaman kazanılıyor. Al- man tarafına bilgiler geç gönde- rilecek. Almanya’da ikinci dalga için de bu süreç önemli, buradan gelecek bilgilere göre dava açıla- bilecek. Amaçları belli; Zekeriya Karaman ile Zahid Akman’ı mil- letvekili yapıp, dokunulmazlık zır- hına büründürecekler. Alman- ya’daki bir yargı kararı var eli- mizde, bunları masaya koysanız sorunu zaten çözüyorsunuz. Biz hâlâ ifade alıyoruz, gerek görürsek soruşturma açacağız, diyorlar.” ‘Çifte standart’ Deniz Feneri soruşturmasõ ile Er- genekon soruşturmasõ sürecinde ya- şananlar arasõndaki çifte standardõn altõnõ çizen Kõlõç, bunun ibret vere- cek bir tablo olduğunu söyledi. Kõ- lõç, “Bir tarafta bu ülkenin aydın- ları, profesörlerinin ellerine ke- lepçe takacaksınız, gözaltına ala- caksınız, gözaltından çıkmadan ifadeleri gazetelerde manşet ola- cak. Bu tarafta sanki davet üze- rine gidiliyor gibi bir havada, çay, kahve, pasta ikramıyla baskın olacak. Devletin baskına giden polisine baskın yapılan yerin yet- kilileri çay, pasta ikram ediyorsa ya Türkiye çağ atlamış ya da fark- lı bir noktadayız. Deniz Feneri ola- yının kimin kanatlarının altında olduğunu, Türkiye ayağının üze- rine neden gidilmediğini Türk halkı görmüştür. Adı geçenlerin kim tarafından kollandığı bir kez daha ortaya çıkmıştır” görüşünü di- le getirdi. Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õn adõnõn neden polis soruştur- ma dosyasõna girdiğine ilişkin soru- larõna yanõt alamadõğõnõ anõmsatan Kõlõç, “Bugüne kadar 60 civarın- da soru sorduk, bir tek cevap ve- rilmedi. Sayın Başbakan, AKP olarak Deniz Feneri’nden kasa- mıza bir kuruş girmedi, dedi. Ben de, peki siz Deniz Feneri dosyası- na girdiniz mi, diye sordum, yanıt gelmedi. Başbakan’ın adı soruş- turma dosyasında” dedi. MANŞETTEN YAYIMLADI Taraf, okuyucular ve NTV’den özür diledi Haber Merkezi - Ta- raf gazetesi, hakkõndaki iddialarõ kanõtlamasõn- dan sonra dün manşe- tinden NTV’den özür diledi. Taraf gazetesi, BBP lideri Muhsin Yazıcı- oğlu’nun ölümünden 7 ay sonra ortaya attõğõ komplo teorisinde, heli- kopterin düşmeden ön- ce NTV santralõndan de- falarca arandõğõnõ, bu- nun da manyetik bir alan oluşturarak helikopte- rin düşmesine neden olabileceğini iddia et- mişti. NTV önceki gün iddialarõn gerçekdõşõ ol- duğunu kanõtladõ. Taraf gazetesi de dün manşe- tinde hem NTV’den hem de okuyucularõndan özür diledi. Taraf gaze- tesi, “Kayıtlar yanlış” başlõğõyla verdiği man- şetinde, “NTV haklı, biz haksızız. Yazıcıoğ- lu’nun helikopter ka- zası öncesi NTV tara- fından arandığı doğru değil. Aramalar kaza- dan sonra” dedi. CHP MYK üyesi Ali Kõlõç, gerçekleştirilen çaylõ, pastalõ Deniz Feneri baskõnõna tepki gösterdi ‘Akman’a zõrh giydirecekler’ ‘DELİLERİN KARARTILMASI OLASILIĞI NEDEN GÖZARDI EDİLDİ’ CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, Adalet Bakanı Sa- dullah Ergin tarafından yanıtlanması istemiyle verdi- ği soru önergesinde “Almanya’da görülen Deniz Fe- neri e.V. davasında Türkiye’deki asıl failler açıklan- mıştır. Bu nedenle Almanya’nın Türkiye’den sorgu- lanmasını istediği kişiler 16 kişilik bir liste halinde Türkiye’ye bildirilmiştir” dedi. Gök, “Deniz Feneri e.V. soruşturması kapsamında kaç kişi tutuklu ola- rak yargılanmaktadır? Ergenekon soruşturması kap- samında kaç kişi tutuklu olarak yargılanmaktadır? Deniz Feneri e.V. soruşturması kapsamında kaç kişi- nin telefonları dinlenmiş ve bu dinlemelerin ne kada- rı medyada yer almıştır? Ergenekon’da kaç kişinin telefonları dinlenmiş ve bu dinlemelerin ne kadarı medyada yer almıştır? Neden Deniz Feneri e.V. da- vası soruşturmasındaki tutuksuz yargılamaya ilişkin usul Ergenekon soruşturmasında uygulanmamıştır? Neden bu kadar uzun süre beklendikten sonra ara- ma kararı verilmiştir? Delillerin karartılması ihtima- li neden göz ardı edilmiştir” sorularına yanıt istedi. GENELKURMAY: Mektubun medyada yer almasõ kaygõ verici ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Genelkur- may Başkanlõğõ, Albay Dursun Çiçek’in hazõrla- dõğõ öne sürülen “İrticay- la mücadele eylem pla- nı” belgesinin õslak imza- lõ aslõnõn Ergenekon so- ruşturmasõnõ yürüten sav- cõlara gönderilmesi konu- sunda, “bazı gazetelerde yer alan bir ihbar mek- tubu ve mektubun oda- ğındaki gelişmelerin ön- celikle medyada yer al- masının sağlanması, hu- kuk devleti adına kaygı verici ve çok düşündü- rücüdür” dedi. Genelkurmay Başkanlõ- ğõ, önceki gün başlayan ve dün bazõ gazetelerde yer alan “belge” haberle- ri üzerine akşam saatle- rinde yazõlõ açõklama yaptõ. Üç cümleden olu- şan açõklamada şu görüş- ler dile getirildi: “Bugün (dün), bazı gazetelerde yer alan bir ihbar mek- tubu ve mektubun oda- ğındaki gelişmelerin ön- celikle medyada yer al- masının sağlanması, hu- kuk devleti adına kaygı verici ve çok düşündü- rücüdür. Benzerlerine sıklıkla rastlanan ihbar mektubu haberinin medyada veriliş biçi- mindeki ölçü ve duyar- lılık derecesinin yayın organlarına göre göster- diği farklılık da hayli dikkat çekicidir. Hukuk devletinde her şeyin ya- salara uygun olarak yü- rütülmesine hiçbir kim- senin ve hiçbir kuru- mun itirazı olamaz.” ‘Gelişleri ertelendi’ PKK’lilerin karşõlama törenlerinin ‘güven bunalõmõ doğurduğunu’ söyleyen Erdoğan, “Avrupa’dan gelecek grubun gelişi ertelendi” dedi SEÇİL SOLMAZ ANTALYA - Pakistan yolunda uçakta gazetecilerin sorularõnõ ya- nõtlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Güven bunalımı doğdu. Avrupa’dan gelecek PKK’li gru- bun gelişi ertelendi” dedi. Habur’dan Türkiye’ye giriş yapan 34 PKK’linin karşõlama törenlerin- de yaşananlarõn halkta ciddi bir ra- hatsõzlõk yarattõğõna dikkat çeken Er- doğan, isim vermeden DTP’nin bu- nu siyasi ranta dönüştürmek istedi- ğini söyledi ve “Biz buna eyvallah diyemeyiz” dedi. Erdoğan, “Yaşa- nanlar halkta ciddi rahatsızlık yarattı. Bu konunun üzerine ça- lışmalar yapılacak. Biz bunu mil- li birlik projesi olarak başlattık. Bir şeyi yaparken diğer tarafı yı- kamayız. Bu nedenle Avrupa’dan gelecek PKK’li grubun gelişi er- telendi” diye konuştu. Gazetecilerin, 34 PKK’linin teslim olmasõ sürecinde yaşananlarla ilgi- li şehit ailelerinin tepkilerini anõm- satmasõ üzerine Erdoğan, “Tüm şe- hit aileleri böyle bir şey yapıyor di- ye ortada bir gerçek yok. Çok farklı bir dönemin içerisinden ge- çiyoruz. Demokrasi, unutmayalım ki aynı zamanda bir tolerans re- jimidir ve bu toleransı bu ülkeyi yönetenler de bu ülkede sorunu çözme azmi ve kararlılığı içinde olanlar da göstermelidir” dedi. 34 PKK’linin teslim oluşu süre- cinde yaşananlarõ da tasvip etmedi- ğini vurgulayan Erdoğan, “Kendi- lerine bu konuda koordinatör ba- kanın gerekli uyarıları önceden yapmış olmasına rağmen tabii bu tür artık buna eylem demek de farklı bir şey, etkinlik demek de farklı bir şey; nereye yakışır, otu- rur, onu çözmekte zorlanıyorum fakat yapılanların sadece bir siyasi rant elde etmeye dönük olduğu çok açık, net ortada. Kaldı ki bu yaklaşımın bu şekilde devam et- mesi halinde biz sürece bu olgun- luk içerisinde bakamayız ve de- ğerlendirmeleri arkadaşlarımız da yapıyor” diye konuştu.. İllegal bir yapõyõ hiçbir zaman mu- hatap kabul etmediklerini ifade eden Erdoğan, “Bu bir devlet projesidir ve muhatabı da millettir” dedi. ‘İRTİCA BELGESİNİ SAVCILAR DEĞERLENDİRİR’ Erdoğan, irticayla mücadele eylem planının orijinalinin Ergenekon savcılarında bulunduğu yönündeki soru üzerine, “Şu anda savcı- nın elinde olan belge ne denli sağlamdır, şu anda adli tıp raporu- nu bu noktada bildiğim kadarıyla savcı beye ulaşmış olması la- zım, bunu savcı bey nasıl değerlendirecektir, bunu ilgili mahke- me nasıl değerlendirecektir, o onların takdiridir. Bu konuda be- nim söyleyeceğim herhangi bir şey yoktur. Aslolan doğrular or- taya çıksın, gerçek ortaya çıksın. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni hiç kimsenin zan altında bırakmaya hak ve selahiyeti yoktur. Böyle bir şeye de bizler asla aracılık edemeyiz” dedi. Başbakan Erdoğan, Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu tarafından Antalya’da düzenlenen Dünya Un Sanayicileri Birliği Ortadoğu ve Afrika Bölgesi 20. Yıldönümü Kongresi’ne katıldı. Erdoğan kongre çerçevesinde gerçekleştirilen fuarı da gezdi. (Fotoğraf: AA) ŞENER: HÜKÜMET DEĞERLERİ YOK ETTİ Yurt Haberleri Servisi - Türkiye Parti- si Genel Başkanõ Abdüllatif Şener, “Türkiye’de bütün değerlerin altüst ol- duğunu, milli hasletlerin hükümet eliy- le yok edildiğini” ileri sürerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a demokratik açõlõm konusunda tepki gösterdi. Sõvas’ta partisinin il teşkilatõ binasõnõn açõlõşõnõ ya- pan Şener, Bölge Trafik Müdürlüğü önün- de atlõ, bisikletli ve uzun bir araç konvoyu tarafõndan karşõlandõ. Yurttaşlara seslenen Şener, Türkiye’nin aylardõr demokratik açõlõmõ tartõştõğõnõ belirtti. Şener, şunlarõ söyledi: Kini, nefreti, ayrılığı, gayrılığı, bu ülkede ayrışmayı derinleştiren bir iktidar var. Bu konuda sayın Başba- kan’a söylenecek sözlerimiz var. Başba- kan diyor ki, demokratik açılım. Sayın Başbakan, senin için demokrasi ya bir tren vagonudur veya bir istasyondur. Demokrasiyi içselleştirmemiş, demok- rasiyi anlayamamış biri, demokratik açılımı nasıl yapabilir?” Muhalefet temsilcileri, Başbakan Erdoğan’ın ‘taktik değiştirmeye’ çalıştığını söyledi ‘AKPbunalõmçõkardõ’ALİCAN ULUDAĞ ANKARA - CHP Sözcüsü Mustafa Öz- yürek, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn Av- rupa’dan gelecek PKK’lilerin geliş tarihinin ertelendiğini doğrularken “Güven bunalımı doğdu. Bir ara verelim, ondan sonra de- ğerlendireceğiz” açõklamasõnõ, “Millet, son derece huzursuz oldu, esas güven bunalı- mı milletle AKP arasında çıktı” diyerek de- ğerlendirdi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da “Vatandaş oyunun farkına var- mıştır. Bu nedenle Başbakan taktik de- ğiştirmeye çalışıyor” dedi. CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek, yaptõğõ açõklamada şu görüşleri dile getirdi: “Esas güven bunalımı milletle AKP arasında çık- tı. Habur’dan gelişler, orada yaşanan olaylar ortada. Şimdi bu gelişmeleri plan- lamayan, öngöremeyen AKP ile Türk milleti arasında büyük bir bunalım çık- mıştır. Bu gelişlerin hükümetin kontro- lünde, PKK ile birlikte planlandığını bi- liyoruz. Şimdi bu yeni gelişleri durdura- bilirler, engelleyebilirler ama PKK’nin toplumda yarattığı huzursuzluğu gidermek mümkün değildir. Habur’daki yargılama sürecinden sonra da PKK meşrulaşmıştır. PKK’nin bundan sonra neler yapacağı, toplumu hangi eylemleriyle daha da ge- receği, huzursuz edeceği bilinmiyor ama bunların çok tatsız olaylar olacağını tah- min etmek zor değil.” ‘Stratajide değişiklik yok’ MHP’li Oktay Vural da şu değerlendirmeyi yaptõ: “Bu süreç doğrudan doğruya Tay- yip Erdoğan ile İmralı’nın eşbaşkanlığında sürdürülmektedir. Bu utanç verici bir tablodur. Böyle bir müzakere doğrudan doğruya terör örgütünün siyasallaştırıldığı ve maalesef Kürt kökenli vatandaşları- mızın PKK tarafından temsil ettirildiği bir sürece götürülmüştür. Güven bunalımı şundan ortaya çıkmıştır: Vatandaş bu oyunun farkına varmıştır. Bu nedenle Başbakan taktik değiştirmeye çalışıyor. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Artık bu ya- pılanları milletimizin hazmedemeyeceği or- taya çıkmıştır. Stratejide değişiklik yok- tur, bunlar taktiktir.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle