Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
15 EKİM 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 9
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - Anka-
ra Anakent Belediye-
si’nce görevlendirilen
bir temizlik firmasõnõn,
“bakım ve onarım”
adõ altõnda, Ulus’taki
tarihi Atatürk Anõtõ’nõ
yaldõzlõ sarõya boya-
masõna sanatçõlar da
tepki gösterdi. Res-
samlar Prof. Dr. Za-
fer Gençaydın,
Adil Ocak, Yaşar
Çallı ve
heykeltõraş
M e t i n
Yurdanur, bronz heykellerin bu şekilde
boyanmasõnõn anõta ciddi zararlar vere-
ceğini, orijinalini de bozacağõnõ vurgu-
ladõlar. Heykelin eski haline getirilme-
si için çalõşmalara başlanõrken üzerinde-
ki boya da siliniyor. Bu arada anõtõn et-
rafõna da bariyer çekilerek geçişlere ka-
patõldõ. Sanatçõlarõn görüşleri şöyle:
Prof. Zafer Gençaydın (Ressam):
Bu durum her şeyden önce bir estetik
kirliliktir. Çok güzel bir söz vardõr: Der-
ler ki, “İyi bir zevk, iyi ahlakın teme-
lidir”. Estetik kirlilik kadar büyük bir
günah olamaz. Bu ahlaksõzlõğõn, çirkin-
liğin dõşa vurumudur. Ayrõca heykel bo-
yamak uzmanlarõn işidir. Ulus’taki anõt
82 yõllõk bir geçmişe sahip. Heykeli ya-
pan ünlü heykeltõraş, bronz malzeme
kullanmõş. Bronz malzeme de oksitlenip
çürümemesi için karartõlmõş. Şimdi san-
ki heykeli yapan kişi neyin ne olduğunu
bilmiyormuş gibi, bu aklõevveller, este-
tik terbiye almamõş, sanat fukarasõ için-
de debelenenler, düşünmeden böyle bir
işe kalkõşmõş. İnsanõ çõldõrtacaklar. Ül-
ke ne yazõk ki cahillerin ve zevksizlerin
elinde kaldõ. Ayrõca bu duruma gelişi-
mizde toplumun da suçu var. Çünkü
toplum tepkisiz. Bir güzel söz daha var-
dõr: “Bilgisiz toplumlar cahil ama tep-
kisiz toplumlar barbardır.” Sanatõn
içine tüküren bir zihniyetin ürünü.
Adil Ocak (Ressam): Bronz heykel-
lerin kendine özgü bir yapõsõ vardõr.
Bronz heykelleri siz istediğiniz gibi bo-
yayamazsõnõz. Çünkü bu türlü işlemler
heykele çok zarar verir. Heykelde ger-
çekleştirilecek her türlü bakõm onarõm
işinde estetik değerler ön planda tutul-
malõdõr. Ancak kentimizi yöneten insan-
lar sanattan bihaber olduğu için heykel-
leri de biblo, oyuncak gibi görüyorlar. O
biblo ve oyuncaklara nasõl davranõyor-
larsa, heykellere de öyle davranõyorlar.
Heykeller yapõ itibarõyla girintili çõkõntõ-
lõdõr. Heykeller ne kadar temizlenmeye
çalõşõlõrsa çalõşõlsõn bu girinti ve çõkõntõ-
lara işleyen boya nasõl çõkarõlacak?
Yaşar Çallı (Ressam): Amaç Ata-
türkçülükle, Atatürk’le alay etmek. Ön-
celikle bronz bir heykelin boyanmasõna
gerek yoktur. Heykel boyamak magan-
dalõktõr. Çağdõşõ bir iştir bu yapõlan.
Metin Yurdanur (Heykeltıraş): Ön-
ceki gün heykellerin boyandõğõnõ öğ-
rendiğimde hemen Ulus’a gittim. Sprey
bir boyayla heykelleri boyadõklarõnõ
gördüm. Sprey boya heykelin mermer
kabartmalarõna zarar verecektir. Heyke-
lin orijinali zarar görecektir. Hepimiz
bu heykellere gözümüz gibi bakmalõyõz.
Benim de bronz heykellerim var ve ba-
na soruyorlar, “Bu heykellere nasıl
müdahale edelim, karardılar” diye.
Sakõn müdahale etmeyin diyorum. Çün-
kü heykellerin de bir kimliği, kişiliği
vardõr. 70-80 yaşõndaki bir insanõn yüzü
nasõl değişirse, saçlarõ beyazlarsa, hey-
keller de öyledir. Şimdi yaşlõ birinin yü-
züne botoks yaptõrmasõ nasõl komik du-
rursa, bu türlü işlemler de heykellerde
komik durur. Bir de bu tür işler uzman-
lar tarafõndan yapõlõr. Siz hasta olduğu-
nuzda doktor yerine nalbanta mõ gidi-
yorsunuz? Bu tam nalbant işi olmuş.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın internet sitesinde
yer alan bilgiye göre, Ulus Meydanı’nda bulunan Ata-
türk Anıtı, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi’nin
önderliğinde, Türk ulusunun maddi katkılarıyla
yaptırılmıştı. Anıtın yaptırılması için yurt çapında bir
kampanya başlatılmış ve kampanya dahilinde açı-
lan yarışmayı yürütmek üzere, bir yurttaş ko-
mitesi kurulmuştu. Komite tarafından Fran-
sızca ve Osmanlıca bir şartname hazırlan-
mış ve hazırlanan şartnamede, Kurtuluş Sa-
vaşı’nın kime karşı, nasıl ve hangi amaçlar-
la yapıldığı geniş şekilde açıklandıktan son-
ra, zaferin önderi olan Mustafa Kemal’in ki-
şiliği ve özellikleri ayrıntılı olarak tanımlanmıştı.
Yarışmaya gönderilen projeler içinde, Avus-
turyalı heykeltıraş Heinrich Krippel’in pro-
jesi beğenilerek anıtın yapımına başlanmış
ve 24 Kasım 1927 Perşembe günü de tö-
renle açılmıştı. Üçgen bir kaide üzerinde du-
ran heykel grubu, Cumhuriyetin kurulduğu
Büyük Millet Meclisi ve İstasyon yönüne ba-
kıyor. Kaide üzerinde bütünlük gösteren
heykellerden önde iki Mehmetçik bulu-
nuyor. Bunlardan sağdaki, arkadaş-
larını savaşa çağıran, soldaki düşmanı
gözetleyen Mehmetçik heykelleri
olarak betimleniyor. Arkada ise
mermi taşıyan Türk kadını heykeli
yer alıyor. Heykel grubunun tam or-
tasında da Mareşal üniformalı Ga-
zi Mustafa Kemal’in, Sakarya isim-
li atı üzerindeki heykeli yer alıyor.
LEYLA TAVŞANOĞLU
Türk Hava Kurumu (THK) 17-18 Ekim ta-
rihlerinde genel kurulunu yapacak ve yeni yö-
netimini seçecek. THK’nin dört başkan
adayõndan birisi Talip Bölükbaşı. Şu anda
THK Çankaya Şube Başkanõ. Yaşamõ hep
sosyal hizmetler alanõnda çalõşarak geçmiş.
Çocuk Esirgeme Kurumu, huzurevleri, ço-
cuk yuvalarõnda, yetiştirme yurtlarõnda sos-
yal hizmet uzmanlõğõ ve yöneticilik yapmõş.
Bütün Anadolu’yu karõş karõş dolaşmõş. Bir
dönem de Toprak Mahsulleri Ofisi’nde
(TMO) sosyal hizmet uzmanlõğõ görevinde
bulunduğunda ilginç bir projeye imza atmõş.
Bu da stoklardaki mercimekleri eritmek ve
elde edilecek gelirle TMO personelinin ya-
şamõnõn iyileştirilmesi için mercimekten
çeşitli yiyecekler yapõlmasõ kampanyasõnõ aç-
masõymõş. Bu noktada Bölükbaşõ, “Bir ve-
jetaryen fast-food yaratılabileceğini dü-
şündüm. Bir zamanlar sayısı yirmiyi bu-
lan Ofis Piknik’ler bu şekilde başladı. Prof.
Ayşe Baysal o dönem bu kampanyaya bü-
yük destek vermişti” diye anlatõyor.
Mercimek çorbasõ, mercimekli börek,
mercimek köftesi, mercimekli içli köfte, mer-
cimekli zeytinyağlõ dolma gibi yiyecekler in-
sanlar tarafõndan çok tutmuş. Hatta işyer-
lerine bu Ofis Piknik’lerden yemek servisi
yapõlmõş. Üniversitelerde şubeler açõlmõş. El-
de edilen gelirle personelin çocuklarõ için
kreş olanağõ, lojman yardõmõ yapõlmõş. Per-
sonelin sağlõk sorunlarõ için özel hastanelerle
anlaşma sağlanmõş. Bölükbaşõ, “Bu Ofis
Piknik’ler bana bir Amerika seyahatı ka-
zandırdı. McDonald’s şirketinin dikkatini
çekmiş. Dünya patentini istemişler. Ama
TMO devlet kuruluşu olduğu için bu pa-
tent işi hayata geçirilemedi” diye anlatõ-
yor. Ofis Piknik’ler bu kadar başarõlõ iş yap-
malarõna rağmen her nedense ileriki tarih-
lerde işbaşõna gelen hükümetler bu kam-
panyaya desteği çekmişler. Sonuçta da
AKP hükümeti döneminde 2003’te Ofis Pik-
nik’ler kapatõlmõş.
Talip Bölükbaşı bu talihsiz sonucun öy-
küsünü de şöyle anlatıyor:
Sandõlar ki ben Ofis Piknik’lerden ina-
nõlmaz paralar kazanõyorum ve yiyorum. Bir
iktidar değişikliğinde beni görevden aldõlar.
Sonra Ofis Piknik’te döner, lahmacun, ba-
lõk gibi yiyecekler satõlmaya başlandõ. Oy-
sa bunlar tamamõyla vejetaryen fast-food ola-
rak tasarlanmõştõ. Hatta birtakõm araştõrma-
lar yapmõştõk. Sorulardan birisi de, “Bes-
lenme alışkanlıklarınız değişti mi” idi. Ger-
çekten de zaman içinde insanlarõn beslenme
alõşkanlõklarõnõn Ofis Piknik ürünleriyle
değiştiğini saptadõk.
‘BÖLÜKBAŞI’NIN İLGİNÇ
ÖYKÜSÜ’
Nereden nereye... Peki, Talip Bölük-
başı’nın THK ilgisi ve havacılıkla bağ-
lantısı nedir? Bölükbaşı bu ilginç öykü-
yü şöyle anlatıyor:
O yõl Konya Ilgõn Ortaokulu’nu birincilikle
bitirmiştim. Bizim dönemimizde Anadolu
okullarõnda, başarõlõ öğrenciler için, bir ya
da iki kişi için THK kontenjanlarõ verilirdi.
Bana verilen hediyelerin içinde de THK Pla-
nör Uçuş Okulu başvuru formu vardõ. Ba-
bam önce buna itiraz etti. Fakat sonunda ben
babaannemi ikna ederek formu doldurup baş-
vurdum. Kabul edildim. Sevinçten uçuyor-
dum. Model uçak inşasõ başlangõç kursu-
na gittim. Daha sonra bu kurslarõ geliştiren
kurslara devam ettim. Pilot oldum. Ultra light
(õşõk ötesi) lisansõmõ aldõm. Radyo kontrol-
lü uçak pilotu oldum. Bu uçaklar geliştiri-
lip insansõz hava araçlarõ olarak bugün ça-
ğõmõzõn stratejik silahlarõ haline geldiler.
1981’de THK’ye üye oldum. Çeşitli ka-
demelerde çalõştõm. 1991 sonunda Prof.
Atilla Taçoy THK Genel Başkanlõğõ’na se-
çildi. THK Çankaya Şubesi’nde sorunlar ya-
şanõyordu. Taçoy benim o şubeye geçmemi
istedi. 1997’de Çankaya Şube Başkanõ ol-
dum. Bu 28 yõllõk THK çalõşmalarõmda hiç-
bir Kurban Bayramõ’nõ evimde geçiremedim.
Neden peki?
THK’ye deri toplama çalõşmalarõ yüzün-
den. Deri kavgasõ daha Osmanlõ dönemin-
de de yaşanmõş. Biz de yõllardõr bunun
mücadelesini veriyoruz. 1987’de Turgut
Özal Fak-Fuk-Fon’u kurduğu zaman geli-
ri tamamõyla THK’ye ait olan derilerin
yüzde 50’sini Fak-Fuk-Fon’a, yüzde dör-
dünü Kõzõlay’a, yüzde üçünü Çocuk Esir-
geme Kurumu’na, yüzde üçünü de Diyanet
İşleri Başkanlõğõ’na devretti. THK olarak bu-
gün biz deri topluyoruz. Ama gelirlerin yüz-
de 60’õnõ da paydaşõmõz dediğimiz bu ku-
rumlara dağõtõyoruz. Ama bu paydaşlarõmõz
da bizim gibi deri topluyorlar. Şu anda yü-
rürlükte olan 2860 sayõlõ yasayõ da örgütlü
biçimde ihlal ediyorlar. Geçenlerde İz-
mir’de Kipa’da gördüm. Kõzõlay buraya
bir masa kurmuş. Fitre ve zekât topluyor.
Yaşlõ bir hanõm masaya gelerek fitresini öde-
meye davrandõ. Kendisini “Şu anda bura-
da örgütlü bir suç işleniyor. Çünkü fitre
ve zekâtı örgütlü olarak toplama yetkisi
kanunen THK’ye aittir,” diye uyardõm.
‘SİSTEMİN ISLAH EDİLMESİ
GEREKİYOR’
Tamam da İnsani Yardım Vakfı, Deniz
Feneri Vakfı gibi kuruluşlar da bu tür ba-
ğışları insanlardan toplamıyorlar mı?
Hem de metro istasyonlarına masa ku-
rarak bunu yapmıyorlar mı?
Topluyorlar. Burada yasanõn ihlali söz ko-
nusu. Bunlar yasadõşõ bir olayõ yasal hale ge-
tirme çabasõ içindeler. Sistem böyle çalõşõ-
yor. Oysa bu sistemin bir şekilde õslah
edilmesi gerekiyor. Bugün doğuda PKK bu
işi yapõyor ve o paralar bize kurşun olarak
geri dönüyor. Öbür tarafta İslami Cihat
yapõyor. Bu bize domuz bağõ, Cumhuriyet
gazetesine bomba olarak geri dönüyor.
Ben o kadar zahmete girip insanlarõn
elinden jandarma zoruyla deri alan kurum
konumuna getiriliyorum. Karşõlõğõnda da bu
gelirin yüzde 40’õnõ Türk halkõnõn havacõ-
lõk faaliyetlerini sağlamaya çalõşmak için kul-
lanõyorum. Bu çok çarpõk ve garip bir olay.
Benim seçim projelerimden birisi şu: Bu de-
ri toplama işi ya kurumlara tamamõyla ser-
best bõrakõlsõn. Ya da THK bu gelirlere sa-
hip olsun. Yani bu garabete yol açan yasa
değiştirilsin. Gerçi yasanõn tümüyle değiş-
mesine de gerek yok. Yasaya bağlõ yönet-
meliklerle bu düzenleme yapõlabilir.
‘HAVACILIK SEKTÖRÜ
İHMAL EDİLDİ’
Peki, THK yönetimi içindeki bu kay-
nama nereden kaynaklanıyor? Talip Bö-
lükbaşı şu yanıtı veriyor:
Ecevit’in başbakanlõğõnõn en son dö-
nemleriydi. Artõk mütedeyyin olmuş, “Fet-
hullah Hoca ne de güzel işler yapıyor,” di-
yordu. İşte o dönemde THK’nin başõna
kayyum atadõ. Bu, askerlerden oluşuyordu.
Bu kayyum THK yönetimi için yapõlan her
seçim döneminde bir aday çõkartmaya baş-
ladõ. Bu yapõlacak seçimlerde dört aday var.
Birisi Hava Kuvvetleri Hava Lojistik Kur-
may Başkanlõğõ’ndan bu 30 Ağustos’ta
emekli olan Tümgeneral Osman Yıldı-
rım. İkincisi Adana Yüreğir THK Şube Baş-
kanõ Şaban Baş. Şaban Bey aynõ zamanda
Adana Ticaret Odasõ Başkanõ. THK Başka-
nõ seçilme olasõlõğõnda dahi kuruma haftada
en fazla bir ya da iki gününü ayõrabilir. Şa-
ban Bey aynõ zamanda THK’nin yaptõğõ iş-
lerin aynõnõ yapan bir şirketin Tarkim Ha-
vacõlõk’õn sahibi. “Onu sattım,” diyor. Ola-
bilir. Ama başka bir havacõlõk şirketiyle il-
gilendiğini de biliyorum. Üçüncü aday Isparta
Süleyman Demirel Üniversitesi’nde basõn-
yayõn bölümünde radyo-televizyon dersi
veren Zafer Çağlar. Zafer Bey çok prim ya-
pan manevi değerlere yaslanan bir seçim stra-
tejisi izliyor.
Atatürk’ün kurduğu THK’nin en
önemli amacının gençliğin havacılığa
özendirilmesi olduğunu hatırlatan Bö-
lükbaşı sözlerini sürdürüyor: Ama ne
yazõk ki bugün bu amacõnõn dõşõna çõktõ. Ata-
türk’ün THK’ye verdiği en önemli mis-
yonlardan birisi de havacõlõğõ milletin işi yap-
maktõ. Şu anda Türkiye’de çok büyük bir iş-
sizlik oranõ var. Havacõlõk sektörü gelişti-
rildiği takdirde Türkiye’deki bu 13 ya da 14
milyon işsizi bir anda istihdam edebilir. Ama
ne yazõk ki havacõlõk sektörü ihmale uğra-
mõş durumda.
Başkan adayõ Bölükbaşõ, kurumun en önemli misyonunun milleti havacõlõğa özendirmek olduğunu söyledi
‘THK amacõnõn dõşõna çõktõ’
ANIT YUNUS NADİ’NİN
ÖNDERLİĞİNDE YAPILDI
Ulus’taki tarihi Atatürk Anõtõ’nõn yaldõzlõ sarõya boyanmasõna heykeltõraş ve ressamlar tepki gösterdi:
Yapılan magandalık
FİGEN ATALAY
Zorunlu eğitim çağõndaki yüz binlerce ço-
cuk ilköğretime devam edemiyor. Zorunlu ilk-
öğretime erişim bile engellilik, cinsiyet, böl-
gesel farklar, sosyoekonomik durum gibi te-
mellerde eşitsizlik içeriyor. Farklõlõklar, zen-
ginlik yerine tehdit olarak öğretilebiliyor.
Eğitimde şiddetin her türü yaygõn biçimde ya-
şanõyor.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG) tarafõndan,
çocuklarõn eğitim süreç ve ortamõndaki hak-
larõ ile ilgili yasal çerçevenin iyileştirilmesi
amacõyla yürütülen Eğitimde Haklar Projesi
kapsamõnda iki yõldõr birlikte çalõşan 14 ku-
ruluş tarafõndan hazõrlanan “Eğitimde Hak-
lar Bildirgesi”, dün Sabancõ Üniversitesi
Karaköy İletişim Merkezi’nde düzenlenen ba-
sõn toplantõsõnda açõklandõ.
ERG Koordinatör Yardõmcõsõ Batuhan
Aydagül, eğitim hakkõnõn sadece “ilköğretime
kayda” indirgenemeyeceğini ifade etti. Bil-
dirgeye beş ayrõ belge daha eşlik ediyor. İm-
zacõ kuruluşlar, bu belgelerde, Türkiye için ön-
celikli beş konuda mevzuata ilişkin değerlen-
dirmelerini aktarõyor, TBMM ve Milli Eğitim
Bakanlõğõ’na kapsamlõ mevzuat değişikliği öne-
rileri sunuyor.
‘ÖĞRENCİLERİN YARISI
ŞİDDETE UĞRUYOR’
Aydagül’ün verdigi bilgilere göre, öğren-
cilerin yüzde 49.4’ü okul ve çevresinde “fi-
ziksel şiddet”e uğradõklarõnõ belirtiyor. Sözel
şiddet ile karşõlaşõlan yerler arasõnda tüm öğ-
renciler için ilk sõrada okul ve çevresi geliyor.
Eğitimde bedensel ceza doğrudan yasaklan-
mõyor; hükümler yeterli caydõrõcõlõkta değil,
şiddetin her türü yasaklanmõyor.
Eğitim mevzuatõndaki düzenlemelerin önem-
li bir bölümü yaptõrõma bağlanmamõş ya da
mevcut yaptõrõmlar ihlali önleyecek ölçüde cay-
dõrõcõ değil. Örneğin, bir ilköğretim okulunda
müdür olarak görev yapan ve öğrencilere
şiddet uyguladõğõ yapõlan soruşturma ile sap-
tanan kişiye, idarecilik görevinden alõnarak baş-
ka bir okula öğretmen olarak atanma cezasõ ve-
rilmiş ve bu ceza Danõştay’õn 2005 tarihli ka-
rarõyla hukuka uygun bulunmuyor.
ERG Proje Uzmanõ Işık Tüzün, mevzuata
ilişkin bulgulardan da bazõ örnekler verdi: “Bir
hakkı mevzuat yoluyla güvence altına almak
için hak sahiplerine yeterli hak arama yol-
ları sunulması gerekiyor. Ancak, yaptırıma
bağlanmayan düzenlemeler ve caydırıcı ol-
mayan yaptırımlar ile zahmetli, masraflı,
karmaşık hak arama yolları var. Çocukla-
rın bireysel farklılık ve gereksinimlerinin
dikkate alınması mevzuatta yeterince bu-
lunmayan bir bakış açısı, çocukların ken-
dilerini ilgilendiren tüm kararlara katılım
hakkıyla ilgili düzenlemeler yok denecek ka-
dar az. Çocukların eğitim ile ilgili haklar-
dan eşit yararlanması için düzenlemelerin
hem farklı gruplar için hem de eğitim sü-
reçlerindeki haklar bakımından daha kap-
sayıcı hale gelmesi gerekiyor. Sağlık eğiti-
mi, cinsel sağlık eğitimi, okul çevresine
ilişkin düzenlemeler açısından daha gelişmiş
ve bütüncül bir ‘okul sağlõğõ politikasõ’na ge-
reksinim var. Eğitimde bedensel ceza doğ-
rudan yasaklanmıyor, şiddet konusunda hü-
kümler yeterli caydırıcılıkta değil, mevzu-
at şiddetin her türünü kapsamıyor.”
THK’nin başkan adayı Bölükbaşı, deri toplama yasasının değiştirilmesini istedi.
EĞİTİMDE HAKLAR BİLDİRGESİ
‘Çocukların
eğitimde
hakları var’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 2009
ÖSYS Ek Yerleştirme sonuçlarõna göre 35
bin 18’i lisans programõ olmak üzere
toplam 103 bin 4 kontenjan boş kalõrken
57 bin 619 kişi bir programa yerleşti. Va-
kõf ve KKTC üniversiteleri ek yerleş-
tirmelere karşõn yine dolmadõ.
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Mer-
kezi (ÖSYM) dün 2009 ÖSYS Ek Yer-
leştirme sonuçlarõnõ açõkladõ. Ek yer-
leştirmeye başvuran 167 bin 363 aday-
dan yalnõzca 57 bin 619’u ön lisans ya da
lisans programlarõna girmeye hak kaza-
nõrken 109 bin 744’ü açõkta kaldõ. Yerleş-
tirme sonuçlarõnõn ardõndan boş kalan kontenjan sa-
yõsõnõn kayõt yaptõrmayan öğrencilerle birlikte
160 bini bulmasõna karşõn başvuran öğrencilerin yal-
nõzca yüzde 34.4’ü bir programa yerleşebildi. Li-
sans programlarõna yerleşen öğrenci oranõ ise
yüzde 9.5 olarak gerçekleşti. Buna göre ek yer-
leştirmelere başvuran her 10 adaydan yalnõzca 1’i
dört yõllõk bir lisans programõna girebildi.
Yerleştirme sonuçlarõna göre devlet, vakõf ve
KKTC üniversitelerinde toplam 35 bin 18’i lisans,
67 bin 986’si ön lisans olmak üzere toplam 103 bin
4 kontenjan boş kaldõ. ÖSYM yetkilileri 103 bin
kontenjanõn boş kalmasõna karşõn 2. kez ek yer-
leştirme yapõlmayacağõnõ bildirdi. Ek yerleştirmede
devlet üniversitelerinin lisans programlarõna 12 bin
605 aday girerken devlet üniversitelerinde 9 bin 804
lisans kontenjanõ yine boş kaldõ. Devlet üniversi-
telerindeki ön lisans programlarõnda 82 bin kon-
tenjandan yalnõzca 38 bin 666’sõ dolarken 43 bin
973’ü boş kaldõ. İlk yerleştirme sonuçlarõnda yak-
laşõk yüzde 60 oranõnda boş kalan vakõf üniversi-
teleri ek yerleştirmelerde de umduğunu bulamadõ.
Ek yerleştirmelerde toplam 40 bin 39 kontenjanõ
olan vakõf üniversitelerine toplam 4 bin 862 kişi yer-
leşirken 35 bin 177 kontenjan boş kaldõ.
Bir yükseköğretim programõna yerleşmeye hak
kazanan adaylar 19 Ekim ile 21 Ekim 2009 tarih-
leri arasõnda kayõt yaptõracaklar.
103 bin
kontenjan
boş kaldı
ÖSYS EK YERLEŞTİRME
Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ