Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
20 OCAK 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Babıâli de Tarih Olurken...
Ergenekon soruşturması ya da Gazze olayından
fırsat bulabilenler, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı için CHP’nin kimi aday göstereceğini öğ-
renmek istiyorlar.
Cumartesi gecesi SKY Türk’te Enver Aysever’in
Yılmaz Büyükerşen ile yaptığı söyleşide bu soru-
nun çok yakın geçmişte geçerliliğini ne yazık ki kay-
beden yanıtı vardı. Eskişehir’in efsane başkanı, CHP
ile DSP arasında, o hep özlediğimiz mutabakat sağ-
lanmış olsaydı, yerel seçimlerde Kadir Topbaş’ın kar-
şısına sosyal demokrat partilerin adayı olarak ken-
disinin çıkartılacağını anlattı.
Öneri, Büyükerşen’e CHP yetkilileri tarafından ya-
pılmış. O da bu teklifi kendi partisinin genel başka-
nına aktarmış. Zeki Sezer, Eskişehir, Ordu ve
Bartın’da DSP adaylarının desteklenmesi koşulu ile
bu yerel seçim birlikteliğine “evet” demiş.
Kentlerin dokularını yok ederek
İki parti arasındaki mutabakatın gazetecilere
açıklanmasından kısa bir süre sonra, Büyükerşen,
CHP Merkez Yönetimi tarafından yalanlanmış.
O söyleşi sırasında Büyükerşen, bir kentin deği-
şim gereksinmelerinin nasıl karşılanması gerektiği-
ni de çarpıcı örnekleri ile anlattı. Kentlerin tarihi do-
kularını zedelemeden onarılmasından söz etti. Özel-
likle bulvarların bilinçsizce yapılan alt ya da üstge-
çitlerle yok edilmesinin sakıncalarını örnekledi. Sa-
natsal yapıların korunması, kentlerin yeni hemşeri-
leri olmak için taşradan göç edenlerin uygarlık ku-
rumları ile tanıştırılmalarının yararlarını sıraladı.
Yansen’in başkentine ne oldu?
Başkent Ankara’nın Melih Gökçek tarafından
dünyaca ünlü mimar Yansen’in yapmak istediği kent
olmaktan çıkarıldığını anlattı. Washington ve Lon-
dra’dan örnekler verdi. Bu nedenlerle de Murat Ka-
rayalçın’ın adaylığından övgü ile söz etti.
Bu uzun söyleşinin etkisi ile dün çalışma masa-
mın başına geçmiş, gazeteleri okuyordum. Okur ço-
ğunluğunun görmediği “Bizim Gazete”nin manşe-
ti, Büyükerşen’in anlattıklarına, sanki Kadir Top-
baş’tan gelen bir yanıt gibiydi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin günlük yayın
organı olan Bizim Gazete, Babıâli’den kopartılan
medyanın aksine, cemiyet merkezi ile birlikte Ankara
Caddesi’nden ayrılmamakta direniyor.
O direnişin etkisi ile Marmaray projesinin uygu-
lama alanlarından birisi olan Babıâli Yokuşu’nun na-
sıl bir şantiye ucubesi olduğunu anlatan habere yer
verilmiş.
Öylelikle, tarihi Babıâli Yokuşu’nda bulunan o ya-
yınevlerinin, kitapçı ve kırtasiyecilerin işsiz kaldıkla-
rı için kepenklerini kapatmaya başladıklarını da bur-
numum direği sızlayarak öğrendim. Cadde çalışan-
ları ve esnafı adına, “Küresel kriz kapattıramadı.
Marmaray projesi kepenk kapattırıyor” yazılı büyük bir
duyurunun asıldığını gösteren fotoğrafta, mağazalar
ile yokuşun arasının bariyerlerle örtüldüğü görülüyor.
Bir zamanlar edebiyat ve medya dünyamızın
merkezi olan tarihi yokuş öylesine terk edilmiş olmalı
ki, “Bizim Gazete”nin muhabiri ile konuşan yayı-
nevlerinin sahipleri, vergi borçlarını bile ödemekte
sıkıntı çekecek hale geldiklerini söylemişler.
Diyelim ki, ne zaman sona ereceği bilinmeyen Mar-
maray projesi, 2012’de ya da ondan daha önce ta-
mamlanmış olsun. O kapatılan sıra sıra yayınevleri
kentin çeşitli yerlerine dağılmış olacakları için, yo-
kuş eski haline nasıl dönecek?
Sorunun yanıtını hiç kimse, hatta her sabah ve ak-
şam oradan geçmek durumunda olan İstanbul Va-
lisi bile veremez ki.
İstanbul’un sur içi bölgesini altüst ederek Emi-
nönü’nün kalbinden belediyeyi kopartan AKP zih-
niyeti, Boğaz’ın iki yakasını bir sualtı tüneli ile bir-
leştirmek gibi başarılı bir işe imza atarken, tarihi do-
ku ile böylesine acımasız oynamakta olduğunu
göremeyecek ya da anlayamayacak kadar kültürden
nasipsiz olduğunu göstermiyor mu?
İkide bir, İstanbul’un dünyanın kültür başkenti ada-
yı olduğunu söyleyenlerin kulaklarını mı çınlatacağız?
Ya da, “Söyleyin. Söylediklerinizin yalan olduğu-
nu bilsek bile hoşumuza gidiyor ”mu diyeceğiz?
Not: Büyükerşen’in CHP’den niçin aday ol-
madığını anlatan 14 Ocak günlü yazım için CHP
Genel Başkan Yardımcısı Sayın Onur Öymen te-
lefon etmiş ve Büyükerşen’e yaptıkları öneriyi bo-
zanın kendileri olmadığını söylemişti.
O yanıta, o günlerde Ergenekon soruşturma-
sına ayırdığım yazılar nedeni ile yer verememiş-
tim.
Bugün hem Öymen’in açıklamasına hem de Bü-
yükerşen’in SKY Türk’teki söyleşide anlattıkla-
rına yer vererek cevap haklarına olan saygımı ko-
rumuş oluyorum.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
ENTERNET / MEHMET SUCU
Türkiye yargı alanında bir ilke
daha imza attı. Türkiye’de bir mek-
tup için tekzip kararı çıkarıldı.
Yomra Asliye Hukuk Mahkemesi,
şikâyetçinin yani Türk Telekom’un
isteğini uygun bularak bir e-posta
için “tekzip” kararı aldı. Mahkeme,
şikâyetçinin hazırlayacağı “tekzip”
metninin, şikâyet konusunu oluş-
turan e-postayı alan herkese İnter-
net Servis Sağlayıcılar tarafından
gönderilmesine karar verdi. Ancak
teknik olarak uygulanması mümkün
olmayan bu tekzip kararına esas ih-
tiyati tedbir kararı, daha sonra ilgi-
li mahkeme tarafından kaldırıldı.
Şimdi oturup düşünün birine e-
posta yolluyorsunuz. Ardından yüz-
lerce binlerce kişiye tekzip içeren bir
başka e-posta geliyor. Kâbus gibi..
Bu kararın ardından Tüm İnternet
Derneği bir açıklama yaptı. Derne-
ğin açıklaması şöyle: “Bir e-posta ile
bir mektup arasında teknik açıdan
hiçbir fark olmadığına inanıyoruz. Bi-
lindiği üzere e-posta kişisel bir ile-
tişim aracıdır. E-postayı gönderen ki-
şi ile alan kişi arasında gerçekleşen
bu elektronik haberleşme biçimi,
Anayasa ile açıkça koruma altına alı-
nan ‘haberleşme özgürlüğünün ko-
runması’ kapsamındadır.”İşin va-
him yanlarından birisi internet orta-
mında e-postaların içeriğini kontrol
etmek için ilgili kişilerin e-posta
adres ve şifre bilgilerinin bilinmesi-
ni gerekliliği. Bu da yasal olmayan
bir erişim biçimi. İnternet ortamının
kamusal bir alan olup olmadığı tar-
tışmasının da dayanak noktası web
alanlarına dileyen herkesin ulaşa-
bilmesidir. Tam da bu sebeple,
web alanı daha çok gazete ve
televizyona benzetilebilir. E-posta
ise bunlardan ayrı doğası gereği alı-
cı ile gönderici arasındaki özel bir
metindir ve bu metin sadece ilgili e-
posta adresinin sahibi tarafından
okunabilir. Özetle belirtmek gerekir
ki “e-posta alanı kişiye özgü bir
alan”dır. 5651 Sayılı Kanun’da bah-
si geçen tekzip yani “düzeltme
metni” yayınlama kararları ancak
herkese açık olan web alanları için
geçerli olmalı. E-posta gibi kişiler
arası yazışmaların tekzip uygula-
masına konu olması korkutucu bir
şey.
Türk Telekom’un böyle bir yol
seçmesinin nedenini anlamak ise hiç
mümkün değil. Türkiye’nin en büyük
özel tekeli ne yapmak istiyor belli de-
ğil. 5651 sayılı yasaya dayanarak bu
girişimde bulunan Türk Telekom’un
isteği mahkemece kabul edilseydi
bu kararı örnek alanların neler ya-
pabileceğini düşünemiyorum.
İnsanın aklına her şeyi okuyan ve
okuduğu mektuplara cevap yazan
bir postacı geliyor. Demek ki pos-
tacıya güvenmeyeceğiz.
mehmet@cumhuriyet.com.tr
e-postaların Güvenilmez Postacısı
MEHLİKA AKGÜN
Üniversitelerarasõ Kurul’un (ÜAK) YÖK
üyeliğine seçtiği İstanbul Teknik Üniversite-
si (İTÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Celal Şengör,
üyeliğini “çeşitli soruşturmaları” gerekçe gös-
tererek Cumhurbaşkanlõğõ’na sunmayõp sü-
rüncemede bõrakan YÖK Başkanõ Prof. Dr. Yu-
suf Ziya Özcan’a tepki gösterdi. Şengör,
“Ben onu asistan yapmaya tereddüt ederim
demiştim. Bu ahlaki yapıda bir insanı, üni-
versitenin kapısından sokmazdım diyorum
artık” dedi.
ÜAK’nin 25 Ocak 2008’de YÖK üyeliğine
atadõğõ Prof. Şengör’ü Cumhurbaşkanõ’nõn
onayõna sunmayan YÖK Başkanõ Prof. Özcan,
geçen hafta yaptõğõ açõklamada, Şengör’ün
“özel bir şirkette izinsiz olarak görev aldığı”
iddiasõnõ gündeme getirerek “Başkalarına ce-
za veriliyorsa Şengör’e de böyle bir ceza ve-
rilebilir” dedi. Özcan’õn açõklamalarõyla ilgi-
li sorularõmõzõ yanõtlayan Prof. Şengör, “Ben
ticaret yapmadığımı hukuken ispat ettim, be-
nim böyle bir suçum yok. Yasa karşısında
da bir ayrıcalığım yok, benim ayrıcalığım
Türk bilim âleminde var” diye konuştu.
Prof. Özcan hakkõnda, söylediği, “Onu
asistanım bile yapmaya tereddüt ederim” yö-
nündeki sözlerini anõmsatan Prof. Şengör,
şunlarõ kaydetti: “Prof. Özcan’ın akademik
kalite hakkında hiçbir fikri yok. Benim ti-
caret yaptığım gerekçesiyle cezalandırıldı-
ğımı söylüyor. Ancak ben ticaret yapmadı-
ğımı hukuken ispat ettim. Prof. Özcan’ın
önünde 2 seçenek var. Ya beni üniversiteden
atar ya da YÖK’e kabul eder. Ancak YÖK’e
kabul edilmem mümkün değil, çünkü pat-
ronları izin vermez. Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, ‘Aman hocam, sakõn fazla bir şey de-
meyin ipimizi çekerler’ demişti, demek ki Baş-
bakan kendisini kontrol ediyor. Prof. Öz-
can’ın nasıl profesör olduğunu da biliyoruz.
Böyle bir çevreden gelen bir kişinin beni üni-
versitede istemesi mümkün mü? Bütün yo-
baz kuruluşlar, Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül’e açık yazılar yazarak Celal Şengör,
YÖK’e gelmemeli dediler.”
‘ÖZCAN’IN NİYETİ KÖTÜ’
“Ticaret yapmış olsam, yarın kendim is-
tifa etmeye hazırım” diyen Prof. Şengör, ai-
lesinin çocukluğundan beri ticaretle uğraşma-
sõnõ istediğini ancak kendisinin bilim adamõ ol-
mayõ seçtiğini söyledi. Bir insanõn ticareti pa-
ra kazanmak amacõyla yapacağõnõ dile getiren
Prof. Şengör, “Benim paraya ihtiyacım mı
var? Zengin bir aileyiz. Ortada benim ticaret
Prof. Dr. Celal Şengör, YÖK üyeliğini Köşk’ün onayõna sunmayan Prof. Dr. Özcan’a tepki gösterdi
SİBEL BAHÇETEPE
Türk-Alman Eğitim ve Bilimsel
Araştõrmalar Vakfõ Yönetim Kurulu
(TAVAK) üyesi, Ekonomist Prof. Dr.
Faruk Şen, TAVAK’õn İzmir Alaça-
tõ’da yaptõrdõğõ üniversitenin 2010 yõ-
lõnda eğitime başlayacağõnõ söyledi.
Şen, küresel krizin Türkiye’nin Av-
rupa Birliği (AB) ilişkilerine yansõ-
yacağõna ve ilişkilerin durma nokta-
sõna geleceğine dikkat çekti.
TAVAK’õn İzmir Alaçatõ’ya bir
üniversite bir yapma hazõrlõğõ içinde
olduğunu anõmsatan TAVAK Yöne-
tim Kurulu üyesi Prof. Dr. Faruk Şen,
üniversitenin 2010 yõlõnda eğitime
başlayacağõnõ söyledi. Eğitimlerin
Almanca olarak verileceğini belirten
Şen, “Ekonomi, politik bilimler,
kültür ve kitle iletişim fakülteleri
olacak. 2011’den sonra master de-
recesinde Avrupa hukuku, organik
tarım ve yenilenebilir enerji konu-
sunda da atılım yapılacak. 15-20 ki-
şilik butik sınıflar olacak” dedi.
‘EKONOMİK KRİZ AB
İLİŞKİLERİNİ VURACAK’
Dünyayõ etkisi altõna alan küresel
krizin Türkiye’nin AB ilişkilerine
yansõyacağõna ve ilişkilerin durma
noktasõna geleceğine dikkat çeken
Prof. Dr. Şen, “Türkiye AB ilişki-
lerinde durma noktası daha da ge-
lişecek. Kendi iç krizini önleme
çabasında olan Avrupa, özellikle
Türkiye’yi içine alacak olan bir ge-
nişlemeyi büyük ölçüde geri plana
atacak” değerlendirmesinde bulundu.
AB sõnõrlarõnda yaşayan 5 milyon 200
bin insanõn krizden etkilendiğini ve et-
kilenmeye devam edeceğini kaydeden
Prof. Dr. Şen, “İşsizlik AB sınırında
yaşayan Türklerde yüzde 30’lara
tırmanmış durumda. Türkler ve di-
ğer göçmenler vasıfsız eleman oldu-
ğu için, ilk çıkarılanlar da onlar ol-
du” değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Şen, Krizin Türkiye’ye tek
olumlu dönüşünün Avrupa’da yaşayan
ve iyi yatõrõm yapan yurttaşlarõmõzõn ül-
keye gelmesi olduğunu söyledi. Prof.
Dr. Şen, şunlarõ söyledi: “Krizin
2010’un sonuna doğru bir durma
noktasına geleceğini, 2011’de büyü-
meye yönelmesini bekliyorum.”
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
ÖSYM Başkanõ Prof. Dr. Ünal Yarıma-
ğan, YÖK’e üniversiteye giriş sõnavõnõn
2010 yõlõndan itibaren iki aşamalõ hale gel-
mesi ve daha sonraki yõllarda adaylarõn
tüm test alanlarõndan “yazılı” yanõtla-
malarõ gereken “açık uçlu” sorular da yö-
neltilmesini önerdiğini söyledi.
ÖSYM Başkanõ Yarõmağan, geçen haf-
ta gerçekleştirilen YÖK Genel Kurulu
toplantõsõnda, 2010 yõlõ ve sonrasõ için bü-
yük ölçüde kendi önerilerinin yer aldõğõ sis-
temi anlattõğõnõ kaydetti. Önerdiği mode-
lin, Yükseköğretim Strateji Raporu’ndaki
önerilerin biraz daha üzerinde çalõşõlmõş ha-
li olduğunu belirten Yarõmağan, üniversi-
teye giriş sõnavõnda 2010 yõlõndan itibaren
iki aşamaya geçilmesini öngördüğünü bil-
dirdi. Temel nitelikteki ilk aşamanõn ba-
şarõlmasõ halinde ikinci aşamaya geçile-
ceğini ve ikinci aşamanõn cumartesi-pazar
günleri olmak üzere iki haftada toplam dört
oturumda tamamlanacağõnõ anlatan Yarõ-
mağan, adaylarõn bu oturumlarda Mate-
matik, Edebiyat, Fen ve Sosyal test alan-
larõndan sorularõ yanõtlayacaklarõnõ ifade et-
ti. Yarõmağan, şunlarõ kaydetti: “Bu otu-
rumlarda yapılacak sınavlar, bizim bu-
gün yaptığımız ÖSS’nin ikinci kısmın-
daki testlerin, örneğin Matematik-2 tes-
tinin daha geniş bir biçimi olacak. Ya-
ni 30 soru sorduğumuz Matematik-2 tes-
ti, bir oturumda yapılacak ve tabii ki
hem verilecek süre artacak hem de so-
ru sayısı. Örneğin, 100 veya 120 ya da
150 soru yöneltelim diye düşünüyoruz.”
AÇIK UÇLU SORULAR
Yarõmağan’õn önerisinin YÖK tarafõn-
dan kabul edilmesi halinde, 2010 yõlõnda
başlayacak iki aşamalõ yeni sõnavda, bir
süre sonra, adaylarõn “yazılı” yanõtla-
malarõ gereken “açık uçlu” sorular da yö-
neltilmeye başlanacak. Yarõmağan, ko-
nuya ilişkin “Daha ileriki aşamada, so-
ruların bir kısmı açık uçlu olacak.
Açık uçlu sorular bölümünde, adayla-
ra küçük küçük sorular yöneltiyorsu-
nuz ve aday, cevabını yazıyor. Maki-
neyle değil, insan eliyle değerlendiri-
yorsunuz” diye konuştu. Yarõmağan,
tüm derslerden açõk uçlu sorular yönelti-
leceğini belirterek, “Yani bütün sınav
test biçiminde olmayacak, bazı sorular
açık uçlu olacak” diye konuştu.
Öte yandan ÖSS’de 2009 yõlõnda ya-
põlmasõ düşünülen değişiklerin, ağõrlõklõ
ortaöğretim başarõ puanõnõn (AOBP) he-
saplanmasõnda okulun başarõsõnõn etkisi-
nin azaltõlmasõ, adaylarõn mezun olduk-
larõ bölümlerle ilgili ya da ilgili olmayan
alanlar arasõndaki katsayõ farkõnõn daral-
tõlmasõ yönünde olduğu öğrenildi.
yapmamı gerektirecek bir
sebep yok. Kaldı ki bizim
kaç tane şirketimiz var,
onlarda niye yokum ben?
Üyesi göründüğüm şirket
maliye emriyle kurulmuş
bir şirkettir. Avukatları-
mıza ‘Devlet memuruyum,
öğretim üyesiyim lütfen dik-
kat edin’ dememe karşın
bir yanlış yapmışlar. Yan-
lışı fark ettiğim zaman da
derhal istifa ettim. Ayrıca
bu şirket ticaret yapmak
için de kurulmamıştı, mi-
ras yoluyla bize kalan ar-
saları satmak için kurulan
bir şirketti, çalışmıyor-
du” açõklamasõnõ yaptõ.
Prof. Yusuf Ziya Öz-
can’õn niyetinin kötü oldu-
ğunu ifade eden Prof. Şen-
gör, sözlerini şöyle sürdür-
dü: “Beni soruşturmaya
biri hukukçu biri de tüm-
general olmak üzere iki ki-
şi geldi ve ortada bir suç
olmadığını belirttiler.
Prof. Özcan, benim hiçbir
ayrıcalığımın olmadığını
söylüyor. Benim ayrıcalı-
ğımın olduğunu anlaması
mümkün değil. Ben ayrı-
calık istemiyorum, ben di-
yorum ki benim böyle bir
suçum yok. Suçsuz oldu-
ğumu da YÖK’ün gön-
derdiği grup söyledi. Prof.
Özcan, ‘Biz tetkik ettik,
doğru değil’ diyor. Neyi
tetkik etti ki? Başka belge
yok, bütün belgeleri gör-
düler. Ama bunların hep-
si maksatlı. Burda bir tez-
gâh var ve bu tezgâh ben
YÖK’e üye olarak seçi-
lince çalışmaya başladı.
Beni üniversiteden atar
bu kişiler. Kanun tanımı-
yorlar. Benim üniversite-
den atılmamın zararı ki-
me? Burada zararı öğ-
renciler görüyor.”
‘Üniversite 2010’da hazır’
Prof. Dr. Şen, TAVAK’õn Alaçatõ’da yaptõrdõğõ üniversitede butik sõnõflar olacağõnõ söyledi
‘Üniversiteninkapõsõndansokmam’
İTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Celal Şengör ticaret yapmadõ-
ğõnõ hukuken ispat ettiğini belirterek “YÖK Başkanõ Prof.
Özcan’õn önünde iki seçenek var. Ya beni üniversiteden
atar ya da YÖK’e kabul eder” dedi. Prof. Dr. Celal Şen-
gör, “Ben onu asistan yapmaya tereddüt ederim demiştim.
Bu ahlaki yapõda bir insanõ, üniversitenin kapõsõndan sok-
mazdõm diyorum artõk” diye konuştu.
2010’DA İKİ AŞAMALI OLACAK
ÖSS’de
yazılı sınav
modeli
Yabancı dil puanı
65’ten 60’a iniyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YÖK tara-
fõndan hazõrlanan Doçentlik Sõnav Yönetmelik
Taslağõ’nda, doçentlik sõnavõna başvurabilmek
için gerekli yabancõ dil puanõnõn 65’ten 60’a
indirilmesi öngörülüyor. YÖK, doçentlik sõna-
võna ilişkin usul ve esaslarõ belirleyen yönet-
melik taslağõ hazõrlayarak, görüş almak üzere
Üniversitelerarasõ Kurul’a (ÜAK) gönderdi.
Taslağa göre doçentlik sõnavõ ancak anabilim
dalõ veya bilim dalõnda açõlabilecek. Belirli bir
bilim disiplininin anabilim dalõ veya bilim dalõ
olarak kabulüne ÜAK yetkili olacak. ÜAK’nin
anabilim dalõ veya bilim dalõ olarak belirlediği
bilim disiplinleri, her yõl ocak ayõnda güncel-
lenmiş olarak YÖK’ün internet sitesinden ya-
yõmlanacak. Doçentlik başvurularõ nisan veya
ekim aylarõ içinde ÜAK’nin belirleyeceği bir
tarihe kadar yapõlacak. Doçentlik başvurularõ,
ÜAK’ye yapõlacak. ÜAK bünyesinde Doçent-
lik Sõnav Komisyonu kurulacak. Taslakta, do-
çentlik başvurusunda bulunabilmek için ada-
yõn İngilizce, Fransõzca ya da Almanca’dan bi-
rinde, merkezi yabancõ dil sõnavõnda en az 60
puan alarak başarõlõ olmasõ öngörülüyor.
DOÇENTLİK SINAVINA YENİ DÜZENLEME
İstanbul Haber Servisi - Başba-
kan Recep Tayyip Erdoğan’ın aile
doktoru, İstanbul Üniversitesi (İÜ)
Rektörlüğü’ne atanan Prof. Dr.
Yunus Söylet, görevi Prof. Dr. Me-
sut Parlak’tan devraldı. İÜ’lü Be-
yazıt Öğrenci Kolektifi’ne üye öğ-
renci grupları, Söylet’i ilk günün-
de protestolarla karşıladı.
İÜ’nün Beyazıt Yerleşkesi’ndeki
rektörlük binasında dün düzenlenen
devir teslim töreninde konuşan es-
ki Rektör Parlak, yaşamındaki en
büyük onuru yaşadığını söyledi.
Parlak, “Öğrenci olarak girdiğim bu kurumdan bu-
gün kutsal emaneti Yunus Hoca’ya teslim ediyorum”
dedi. Bu kurumun yetiştirdiği insanlara da değinen
Parlak, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de İÜ me-
zunu olduğunu anımsattı. Parlak 28 yıl sonra üni-
versitede ilk kez bir devir teslim töreni yaşandığını be-
lirtti. Rektör Söylet ise Parlak’a bu medeni ve sami-
mi devir teslim töreni için teşekkür etti. Söylet’in im-
za töreni sırasında besmele çekmesi dikkat çekti.
Üniversitenin yeni rektörü Prof.
Dr. Söylet’in, Prof. Dr. Parlak’ı
uğurladığı sırada Beyazıt Öğrenci
Kolektifli bazı öğrenciler, hem eski
hem de yeni rektörü protesto amaç-
lı sloganlar attı. Yüzlerine Prof. Dr.
Parlak ve Prof. Dr. Söylet’in mas-
kelerini takan ve üzerinde “Ham-
dolsun bilimi de gömüyoruz. İmza:
AKP’yi temsilen Yunus Söylet” ya-
zısı bulunan bir siyah tabut taşıyan
2 öğrenci, tabutu rektörlük binası
önüne koyarak, kısa bir tiyatro gös-
terisi sundu. Bu sırada bir başka öğ-
renci de üniversitede öğrencilerin sesinin kısılmak is-
tendiğini savundu. Rektörlük binasına girmek isteyen,
ancak buna izin verilmeyen öğrenciler Söylet’e
“Hoşgeldin” hediyesi olarak getirdikleri maketi par-
çalayarak, “Üniversitemizi AKP’nin eline bugüne ka-
dar bırakmadığımız gibi bugünden sonra da bırak-
mayacağız. Üniversitemizde rektör olarak göreve
başlayan AKP’li Söylet, üniversitemizin onurlu tari-
hine yakışmamaktadır” açıklamasını yaptılar.
Prof. Söylet besmeleyle başladı
(Fotoğraf:NİHANİNAL)
Prof. Dr. Faruk Şen.
Prof. Dr..
Söylet
Prof. Dr.
Parlak