04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 30 EYLÜL 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Selim Sümen: “Bir yasa değişikliği ile iktidara muhalefet edenler, terör suçu işlemiş sayılırsa hiç şaşmayın!” Eskiden: Ne olacak bu memleketin hali! Şimdi: Ne olacak ABD’nin hali! Enerji Reşit Çağın: “Kemal Unakıtan’ın çocukları enerji santralı kuruyormuş! Babalar gibi satılan kamu mallarından ortaya güzel bir ‘enerji’ çıkıyor! İstila Aydın Türkaydın: “Kemal Unakıtan, ‘İzmir’i artık teslim almamız lazım’ demiş. Sanki İzmir’i gâvur istila etmiş!” Çiftçi Erol Barutçugil: “Bülent Arınç da çiftçiyi azarlayınca anladık ki köylü, milletin efendisiydi; AKP’lilerin uşağı oldu!” YağmurDeniz Yüksek Yerilim Hattı [email protected] AKP ekonomik krizi seyrediyormuş! Yok canım; krizi seyrine bıraktılar! Ramazan Bayramı üzerine beyanat! DUYDUK duymadık diyerek kıvırtıp, duyduk muyduk yoksa duymadık mıydık diye edepsizlik edenlerin cümle âleminden başlamak üzere... Hiç utanmadan ve sıkılmadan Ramazan Bayramı’na Şeker Bayramı diyenin de dedirtenin de... Ramazan Bayramı’nda misafirlerine şeker veya çikolata ikram edenin de ikram edilen şekeri veya çikolatayı arsızlık edip alarak yiyenin de... Velev ki çikolatanın yanında yüksük kadar kadehle likör mikör içenin de içirenin de... Bayramda el öpmeye gelen küçük kızlara elini öptürenin de elini öptürdükten sonra küçük kızı kollarından kavrayarak iki yanağından öpenin de... Ramazan Bayramı’nda kadınların elini tutanın da tuttuğu kadının elini öpenin de... Arap kültürünü erozyona uğratanın da Arap kültüründen nasibini almayanın da... Ramazan Bayramı mübarek olsun; anasını alıp da gidenin koynuna kuş konsun! - Deniz Feneri İslamcıları ikiye bölmüş... “Denizciler-Fenerciler!” BURDUR’DA bir ilköğretim okulunun “Türk Büyükleri” köşesine Osmanlı’nın son padişahı Vahdettin’in fotoğrafı asılmış. Burdur’daki milli eğitim müdürü konudan bilgisi olmadığını söylemiş, “Mevzuat neyse gerekeni yapacağız” demiş. Bu durumda ne yapılabilir? “Türk Büyükleri” gibi büyük bir konu, bence bir il milli eğitim müdürünün boyunu aşan boyuttadır. Bu duruma hükümetin derhal el koyması ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in talimatıyla bir komisyon oluşturulması gerekmektedir. Komisyon ne yapacak? Komisyon, tarihi bir sorumluluk içinde çalışacak ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Söylev’indeki Vahdettin’e ilişkin “soysuz”, “alçak”, “vatan haini” gibi tanımların metinden silinmesi isteyecek ve böylece sultan hazretlerinin itibarının iadesini önerecektir. Önermekle iş bitecek mi? Tabii ki bitmeyecek; komisyondan gelen öneri üzerine hükümet bu kez Türk Tarih Kurumu’nu görevlendirecek ve kurumun yeni başkanı Ali Birinci’nin başkanlığında bir üst komisyon öneriyi tarihi gerçekler ışığında değerlendirecektir. Bu arada hükümet, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Yusuf Ziya Özcan’dan da konunun bilimsel yönden değerlendirilmesi için bir yan komisyon kurmasını isteyebilir ve bilimsel komisyon raporu, Türk Tarih Kurumu’ndaki tarihi üst komisyon raporuyla birlikte ele alınabilir veya her iki komisyon ortak toplantılar yapabilir. Ve sonuçta bütün alt ve üst komisyonların raporları dikkate alındığında Bakanlar Kurulu kararı ile gerekli mevzuat değişikliğine gidilebilir, Vahdettin’in “Türk Büyükleri” arasında yer alması resmen sağlanabilir. Dolayısıyla Burdur’daki il milli eğitim müdürünün “Mevzuat neyse gerekeni yapacağız” demesi yetkisini kat be kat aşan bir beyandan başka bir şey değildir. Bu vesileyle ve yine gerek tarihi gerekse bilimsel komisyonların önerisiyle okullardaki “Türk Büyükleri” köşesi için, içinde bulunduğumuz “Ilımlı İslam Cumhuriyeti”ne doğru ilerleyen süreç dikkate alınarak yeni şahsiyetlerin eklenmesi fırsatı da değerlendirilebilir. Türk Büyükleri GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM CHP AKP’yi köşeye sıkıştırdı... Baştan söyleyelim de aman unutmuş olmaya- lım: Size ve tüm çevrenize mutlu, sağlıklı ve ba- rış dolu bir Şeker Bayramı diliyorum. Siz sakın bakmayın Tayyip Bey’in dayatmalarına: Onun adı “Şeker Bayramı” dır, Ramazan Bayramı filan de- ğil. Bunu aslında herkes biliyor ama bu taktikler hep işe yaradığı için, vazgeçemiyorlar. Böylece gündemi hep onlar oluşturmuş oluyorlar. Gerici- lik kendi hamlesini saldırganlıkla yapıyor, uygar- laik insanlar ise “nasıl olur efendim, bu ne saçmalık, nereden çıktı bu!” sendromuna hapis kalıyorlar. Sonra dört irili ufaklı salvo aynı anda geldiğinde, ikisinde geri adım atıyorlar, ikisi de aradan kay- nayıp geçiveriyor. CHP’nin önemi bu gibi durumlarda daha çok or- taya çıkıyor. AKP, geleceğin değil, ortaçağın Türkiye’sini inşa ederken, en çok gündemi oluş- turup, normal beyinleri müdafaaya zorlayıp, sü- rekli karambolde puan yazma yoluna gidiyor. Son Deniz Feneri olayında bu sözünü ettiğim konu yi- ne fazlasıyla yaşandı, yine beklenilmedik yolsuz- luk iddiası gollerini üst üste yiyen AKP, önce gno- gi oldu ve şuursuzca sağa sola basınç, muhale- fete karşı saldırıya yeltendi. Ardından da baktı ki olacak gibi değil, hemen “gündem” kartı çok şan- slı(!) bir şekilde imdatlarına yetişti. Bir baktık he- men birinci sayfalar yeniden “şenlensin” diye, Er- genekon dalgası yine sahile vurmuş. Evet, CHP artık ciddi puanlar topluyor. Herkes bunun farkında. Nihayet artık Baykal’ın hayli ba- şarılı “grup toplantıları”nın dışında da CHP gür ses- ler çıkarmaya ve gündemi sarsmaya başladı. Bun- lar sevinilecek gelişmeler. AKP’nin bu yolsuzluk- lar platformunda, Fırat’ın her resti görme veya meydan okuma hastalıklarından dolayı epey ba- şı ağrıyacağa benzer! Mesela “Baykal gelsin, onun- la malvarlığını konuşalım” diye ortaya çıktı ve he- men yanıtını aldı. Hem de “Hodri meydan, her iki başkan, dokunulmazlıklarını kaldırıp gelsinler” di- yen bir CHP’nin kararlılığını gördü ve şimdiden al- tında ezildi! Yani bomba, Fırat’ın elinde patladı ve şu anda eminim birileri onun kulağını çekiyor, “Sus biraz, daha başımıza ne işler açacaksın?” diye… Uzun lafın kısası, AKP şimdi kendi oyununa gel- di ve köşeye sıkıştı. Fırat’ın veya Erdoğan’ın, CHP’nin teklifini kabul etmeleri tabii ki mümkün değil! Biliyoruz ki, CHP’nin muhalefet yapamadığını veya sol bir parti gibi davranmadığını söyleyen çok heyecanlı adam geziyor ortada. Halbuki bu cüm- lenin benim için anlamı yok. CHP parlamentoda da, komisyonlarda da, grupta da sanıldığından çok daha iyi muhalefet yapıyor ve savunduğu değer- lerin içini dolduruyor. Üstelik yalnız yolsuzluklar konusunda değil, laiklik, Kıbrıs, Güneydoğu, Er- meni iddiaları ve iç hukukla ilgili tüm çıkışlarında da son derece haklı noktalara parmak basıyor. Bugün artık toplum şu ayrımı yapmaya mecbur: CHP’nin erozyona uğrayan en önemli ve saptırılmış konulara nasıl sahip çıktığı ve öte yandan nasıl yö- netildiği ve iç hukuku ve iç demokrasisinin nasıl işlediği. Çünkü bunlar apayrı konular. 2. Cum- huriyetçi medya, bu iki farklı dünyayı muhteşem yöntemlerle birbiri içinde eritip, çok kurnaz bir CHP düşmanlığını ideolojik temel üzerinden yayıyor. Ama ana konu, partinin iç yönetim mekanizma- ları. Halk Partisi, artık ne zaman kapılarını “halka” açacak? Ne zaman güçlü aydınların isimlerinden korkmadan tam tersine onlara sahip çıkıp “ilk 11”inde oynatmaya çalışacak? İşte bu çok kritik soruyu başka bir makalede irdeleyeceğiz. Bu- günün en önemli gerçeği ise, CHP’nin AKP’lile- rin uykusunu kaçıran son ağır top atışlarının ve sal- volarının sürmekte oluşu… [email protected] Faks: 0212 227 34 65 PERİHAN ERGUN Yüce önderimiz Ata- türk’ün, Aydınlanma’nın ışık- larıyla laik, demokratik, sos- yal Cumhuriyetimizi oluştu- rurken on yıllık sürede basa- mak basamak uyguladığı devrimlerinin en önemlisi hiç kuşkusuz Dil Devrimi’ydi. Bu amaçla önce 1932’nin tem- muzunda dilbilimcilerini top- layarak Dil Derneği’ni kurdu. Bilimsel çalışmalar sonuçla- nınca da 26 Eylül 1932’de Dolmabahçe Sarayı’nda on gün sürdürülecek olan Türk Dil Kurultayı’nı toplattı. 14. yüzyılda Karamanlı Meh- met’in “Saraydaki divanda, sokakta... Türkçe konuşula” fermanıyla başlayan anadili- mize dönüşü Arapça Farsça bir miktar da Türkçeden olu- şan Esperanto dilden sıyrı- larak halkın duygularını, dü- şüncelerini, acılarını, sevinç- lerini Anadolu’nun doğası içindeki, sesindeki öze dö- nüşümünü sağlamayı amaç- ladı. Dil Tarih Kurumu’nun öncülüğünde oluşan ders ki- taplarıyla dergi ve gazetelerle bizim kuşağımızda bu işlem yerine oturdu. Ne yazık ki yı- kıcılığı iş edinen 12 Eylül’ün darbecilerinin en büyük iha- netlerinden biri de Türk Tarih Kurumu’nu ortadan kaldır- ması oldu. O kurumda çalışan uz- manlar bunun acılarına mer- hem olabilmek için devletin desteğinden yoksun bırakılan Dil Derneği’ni kurdular. Sa- vaşımı orada sürdürmeye çalıştılar; anadilimizin tadını başlangıçta divan şiirinden ayrı tarzda hececi şairleri- mizle almaya başladık. Yalnızca Açık Deniz başlıklı dizelerinin dışında tüm yapı- tını aruzla seslendiren Yah- ya Kemal bile “Türkçem di- limde anamın sütüdür” de- mişti. Evrensel şairimiz Nâ- zım Hikmet’le ve daha son- ra da onlarca şair ve yazarı- mızla gerçek edebiyatımızın tadına Dil Devrimi’yle ulaştık. Gururumuz ve övüncümüz olan büyük şiir ustası Fazıl Hüsnü Dağlarca, “Türkçem benim ses bayrağımdır” ön- söz nitelemesiyle buna im- zasını attı. O bayrağı yücelt- ti. Bu yılın kutlamalarında Dağlarca’nın terimi simge ol- du. Ankara’da yaşamını bu savaşa adamış olan Dil Der- neği başkanı sevgili Sevgi Özel’in öncülüğü, Çankaya Belediye Başkanı Prof. M. Eryılmaz’ın desteğiyle, Ömer Asım Aksoy, Kerim Afşar ve 76. Yıl Onur Ödül- leri’nin sahiplerine verilme- siyle anma coşku içinde ya- pıldı. Ayrıca Edebiyat-Ko- op’tan da çok değerli şair ya- zar ve sanatçı, anmaya ka- tıldı. Yozlaştırılmaya çalışılan dilimizi kurtarma çareleri an- latıldı. Bu yozlaşmayı yetiştirilecek öğretmenlerle düzeltmesi ge- reken MEB, ne yazık ki çorak yolunda yürümeyi sürdürü- yor. Eğitim ve öğretimden yoksun bırakılan evlatlarımı- za çareler arayacağına özel öğretimi överek devletin ön görevini yok sayıyor. Bu yıl okulların açılış gün- lerinde basından öğrendik- lerimle bir eğitimci olarak içim yandı. İstanbul Milli Eği- tim Müdürlüğü’nde görev- liyken eğitim savaşımımın biri de okullara kayıtlarda ai- le birlikleri aracılığıyla veli- lerden bütçelerini aşan ba- ğışlar istenmesiydi. Bu dra- matik çarpıcılık bu yıl daha da gemi azıya almış. Bir okul- da bilgisayar kullanabilmeleri için velilerden istenen 50,00 YTL’yi veremeyenlerin ço- cukları, o yavruların yaşa- yacakları aşağılama duygu- ları hiçe sayılarak ayrı bir sı- nıfa yerleştirilmiş. Bu ayıptan da öte, ayırımcılığı içeren acı verici bir tutum. Doğu’daki iki olay da yine çocukların eğitimsiz bırakıl- masının bir görüntüsü. Ora- da yoksulluk nedeniyle so- kakta çalışmak zorunda ka- lan çocuklarımızın, varsıllara “Beni evlat edinir misiniz?” çığlıkları bile devletin sağır- laşmış kulaklarına ulaşamı- yor. Bütün yurtta okul ka- patma ve öğretmen atan- mamasının sonucu taşımalı eğitime yönelinmesi tam bir acımasızlık. Örneğin, Van’ın Çatak böl- gesinde okulları kapatılan ilköğretim çocukları yörede- ki patika yollardan dört kilo- metreyi sabah karanlığında yola çıkıp akşam alacasında köylerine dönerek katedi- yorlarmış. Bu yükle eğitim bağdaşabilir mi? Bu taşıma- lı öğretimlerden biri de İs- tanbul’un Adalar ilçesinde yaşanıyor. Burgazada’da Sait Faik İlk- öğretim Okulu’nun 6 ile 11 yaş arası çocukları da okul- larının güçlendirilmesi nede- niyle deniz yoluyla ve Hey- beliada’da uzun yürüyüşle ulaşılabilen okula gidip gel- meye çalışıyorlar. Ulaşım ve beslenme gi- derleriyle, gecekondu sakini olan velilere büyük yükler getiren bu tutum, tatil ayların- da yapılıp bitirilmesi gereken onarımın ihmaliyle eğitimde- ki plansızlığın bir göstergesi oluyor. Geçen hafta içinde ufku- muzdan kayan iki değerli yıl- dızımızın acılarını da yaşadık. Biri sahne ve sinemaya ömür boyu emek veren Hadi Ça- man. Öteki de Türk sporu- nun duayeni sayılan Kazım Kanat. İkisini de anlatmaya sayfalar yetmez. Işıklar için- de yatsınlar. Her şeye karşın yaşam de- vam ettiğinden, Şeker Bay- ramınızı iyi dileklerimle kut- luyorum. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 30 Eylül Terör SESSİZ SEDASIZ (!) OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Bir şarkõcõ- ya, müzik ya- põtõnõn belli yerlerinde eş- lik eden şarkõcõ. 2/ Bir erkeğin nikâhsõz olarak aldõğõ cariye... Eski Mõsõr’da güneş tanrõsõ. 3/ Bir cins do- ğan kuşu. 4/ Cami, mescit gibi yerlerde yapõlan din- sel konuşma... Düş. 5/ Dolma yapmak için hazõrlanan karõşõm... Telefon sözü... Krip- ton elementinin sim- gesi. 6/ Çeşitli ağaç- lardan elde edilerek cilacõlõkta kullanõlan bir tür zamk... “Bilinir ne --- olduğum içlenmek za- naatõnda” (Cemal Süreya). 7/ Pokerde bir oyuncu- nun önündeki paranõn tümü. 8/ Osmanlõ devletinin bir dönemine adõnõ vermiş olan çiçek... Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret. 9/ Şii mezhebinin belli başlõ dinsel önderlerine verilen şeref unvanõ. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan ve şar- kõlara da yer verilen hafif güldürü... Bir nota. 2/ Ateş... Halk dilinde nisan ayõna verilen ad. 3/ İlçe... Sürülmemiş tarla. 4/ Dökülen tohumlarla ertesi yõl çõkan tahõl... Üzerinde film çevrilen stüdyo düzlü- ğü. 5/ Alüvyon... Ortadoğu’da, “Ölüdeniz” de de- nilen bir göl. 6/ Yunan mitolojisine göre uçmayõ ba- şaran ilk insan... Hollanda’nõn plaka imi. 7/ Çõplak vücut resmi... Teknelerle suyun dibinde sürüklenerek çekilen balõk ağõ. 8/ Bir devletin, bir şirketin yö- netimini birlikte yürüten üç kişilik topluluk... Uzak- lõk işareti. 9/ Antalya’nõn Akseki ilçesinde bir ma- ğara... Eğik olarak kesilmiş kenar. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K A Ş K A V A L A T A D A L A K Y E M L İ H A Ö G B İ G A A U Ç I R A E M A R E N A B İ L E R K P A T E T İ K N O A R F Ö N A R A P K E S E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com Dil Bayramımız 76. Yaşında
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle