28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 2008 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ARADA BİR FATMA ESİN İyilik Duygusu ve Din PENCERE Polis Derin Devleti mi?.. Medyada iktidar yanlısı gazeteler bir âlem... Dünkü manşetlerine kuşbakışı bir göz atmak bi- le neyin ne olduğunu anlamaya yeterli... Dillere destan Ergenekon soruşturmasında ‘8’inci dalga’ gerçekleşince, olay iktidar yanlısı ga- zetelerin manşetlerine nasıl yansıdı?.. Star’ın manşeti: “761 teğmene darbe ‘mail’i...” “Gözaltındaki 5 teğmenin 761 arkadaşına dar- be ‘mail’i attığı belirlendi. Teğmenler talimatları Er- genekon’un ‘karargâh evleri’nde buluştukları Eruygur ve Tolon’dan almışlar...” Sabah’ın manşeti: “Talimat cezaevinden...” “ABD Konsolosluğu’na saldırı emrini Ergene- kon’un cezaevinden telefonla verdiği iddia edil- di. ... Gözaltındaki Nurseli İdiz ve Seyhan Soy- lu’nun ‘cinsel içerikli’ CD’lerle şantajlar gerçek- leştirmeyi planladıkları da iddia edildi...” Yeni Şafak’ın manşeti: “Sisi’den ikinci Fadime tezgâhı...” “Ergenekon’da gözaltına alınan Sisi ve Nurse- li İdiz’in Fatih Çarşamba’da yeni bir skandal se- naryosu hazırlığı yaptıkları iddia edildi...” Bugün gazetesinin manşeti: “Ergenekon’un seks şantajcısı...” “Gözaltına alınan ‘Sisi’ lakaplı Seyhan Soylu’nun siyasetçi, işadamı ve bürokratları kadın âlemlerinde gizlice kaydedip şantaj yaptığı ortaya çıktı...” Taraf gazetesinin manşeti: “Yeni 28 Şubat hazırlıyorlar...” “Polis, Ergenekon soruşturmasının 7’nci hal- kasında gözaltına alınanların hükümeti devirmek için yeni bir 28 Şubat süreci hazırlığı yaptığını ve bu amaçla cemaatlere sızmaya çalıştığını sapta- dı...” Zaman ve Vakit’i de yukardaki gazetelere ek- lerseniz iktidara bağlı yedi gazetenin neredeyse ortaklaşa yayın yaptıkları ortaya çıkıyor.... Peki, bu haberleri iktidar gazeteleri nereden alı- yorlar?.. Soruşturmayı yürüten savcılıktan mı?.. Polisten mi?.. İktidar yanlısı gazeteleri besleyen odak kim?.. Türkiye’de yeni bir derin devlet mi oluştu?.. Bu derin devletin medyanın yarısını yönlendir- mek ve beslemek gücünde olduğu açıkça görü- lüyor... Yasalara göre kesinlikle gizli olması gereken so- ruşturma sürecinde “kimi gazetelere kim servis” yapıyor?.. “Atlatma haber”e bir diyeceğimiz yok... Ama, yedi gazeteye birden servis yapan bir giz- li -ya da açık- merkezin varlığı Türkiye’de, 21’in- ci yüzyılda, polis derin devletinin kurulduğu kuş- kusunu güçlendiriyor... Bu yeni derin devletin CIA ile ilişkisinin kanıt- larını medyada görmek mümkün... Her neyse... Sisi’nin 761 teğmenle yapacağı askeri darbe- yi engelleyen polisimize de -maşallah- diyecek bir şey yok... Y ayõlmacõ ve sömürgeci ülkelerin baskõsõ ve iste- mi ile güzel yurdumuz da bir yönetim biçimi (rejim) değişikliği ve parçalanma ça- lõşmalarõnõn yol aldõğõ bilinen ve gizlenmeyen bir gerçektir. Dõş güç- lerin de baskõsõ ve desteği ile Tür- kiye, õlõmlõ İslam adõ altõnda bir ge- riye gidiş yaşamaktadõr. Bu amaç- la, yoğun bir kadrolaşma gerçek- leştirilmiştir. Kadrolaşma, hõz kes- meden sürmektedir. ABD’nin BOP adõ altõnda ger- çekleştirmeye çalõştõğõ, Ortado- ğu’nun haritasõnõn değiştirilmesi işleminde ise Türkiye de vardõr. Bu proje ile açõkça, güzel yurdumuzun haritasõnõn değiştirilmesi de amaç- lanmaktadõr. Böylece açõkça ortaya çõkmaktadõr ki, ülkemiz yönetim bi- çiminin (rejiminin) değiştirilmesi ve yurdumuzun parçalanmasõ gün- demdedir ve AKP yönetimi bu gi- rişimlerin içerisindedir. AKP yö- netimi, bir yandan, ülkemiz de bir yönetim biçimi (rejim) değişikliği- ni gerçekleştirmeye çalõşõrken ve öte yandan, ülkemizin parçalanmasõ çalõşmalarõnõ görmezden gelirken öbür yandan da AKP eliyle Cum- huriyet tarihimizde görülmemiş yolsuzluklar yaşanõyor. Ülkemizin geriye götürülmesi- ne, parçalanmasõna, yolsuzluklara karşõ çõkanlar, çeşitli yollarla kor- kutulmaya, sindirilmeye çalõşõl- maktadõr. Dış güçlerle işbirliği Basõnõn büyük bölümü satõn alõn- mõş, besleme bir basõn yaratõlmõş- tõr. Bunlar, ulusumuzun çõkarlarõnõ değil, kendi çõkarlarõnõ düşünerek, dõş güçlerle işbirliği yapmaktan çe- kinmemektedirler. Damat Fe- rit’lerin, Şeyhülislam Dürriza- delerin, Ali Kemal’lerin, Refik Halit’lerin, günümüzdeki temsil- cileridir bunlar. Dün olduğu gibi ta- rih, yarõn da hükmünü verecek, kimlerin vatansever, kimlerin vatan haini olduğunu gelecek kuşaklar öğ- reneceklerdir. Bunca olumsuzluğun içerisinde, Büyük Atatürk’ün, 1927 yõlõnõn 15-20 Ekim günlerinde, TBMM bü- yük salonunda CHP ikinci kurul- tayında altõ günde okuduğu Söy- lev’i geliyor aklõmõza. Kurtuluş Sa- vaşı kazanõlmõş, Cumhuriyet ku- rulmuştur. Gazi Mustafa Kemal, henüz “Atatürk” soyadõnõ alma- mõştõr. Söylev’de, Kurtuluş Sa- vaşı’nın nasõl kazanõldõğõnõ, Cum- huriyetin nasõl kurulduğu belgele- ri ile anlatmaktadõr. Mustafa Ke- mal’i, Anadolu’ya, Vahdettin’in gönderip göndermediğini öğreni- yorsunuz. 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da TBMM kurulurken Vahdettin’in isteği ile Şeyhülislam Dürrizade Abdurrahman Efen- di’nin, Mustafa Kemal ve arka- daşlarõ için, ölüm fermanõ çõkardõ- ğõnõ öğreniyorsunuz. Böylece, bi- rilerinin amaçlõ olarak Vahdet- tin’in, Mustafa Kemal’i Kurtuluş Savaşı için Anadolu’ya gönderdi- ği yalanõ gün yüzüne çõkõyor. Atatürk uzağı görüyordu Söylev’in sonunda, Büyük Ata- türk, Cumhuriyeti, Türk gençli- ğinin korumasõna bõrakõrken “Yur- dun içinde, yönetim başında bu- lunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hayınlık içinde bulunabi- lirler. Dahası, yönetim başında Söylev’in Söyledikleri... Erol ERTUĞRUL Yõllarca aymaz politikacõlar, bu söylevi gizlemeye çalõşmõşlar ve bilinmesini istememişlerdir. Aslõnda Atatürk’ün başlattõğõ, Türk Aydõnlanmasõ ve Türk Devrimi de gereği gibi anlatõlmamõş ve Türk gençliğinden gizlenmiştir. bulunan böyleleri, ki- şisel çıkarlarını, yur- duna girip yayılmış olan dış düşmanların siyasal erekleri ile bir- leştirebilirler. İşte bu ortam ve koşullarda bile ödevin, Türk ba- ğımsızlığını ve Cum- huriyeti’ni kurtar- maktır. Gereksindiğin güç, damarlarındaki soylu kanda mevcut- tur” diyordu. Bu öneri, onun ne denli uzağõ gör- düğünü gösteriyor. Sö- zü edilen ortam, günü- müzde gerçekleşmiş bu- lunmaktadõr. Büyük Atatürk’ün, gerici bir kalkõşma üzerine bu söylevinden yõllar son- ra, Bursa’da söylediği ünlü “Bursa Söylevi”, büyük söy-levinin de- vamõ niteliğindedir. Bursa Söylevi’ndeki, “Türk genci devrim- lerin ve yönetim biçi- minin sahibi ve bekçi- sidir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük bir kıpırtı duydu mu, her şeyini ortaya ko- yacak ve kendi yapıtı- nı koruyacaktır” söz- leri, bunun açõk bir ka- nõtõdõr. Yõllarca aymaz poli- tikacõlar, bu söylevi giz- lemeye çalõşmõşlar ve bilinmesini istememiş- lerdir. Aslõnda Ata- türk’ün başlattõğõ, Türk Aydınlanması ve Türk Devrimi de gereği gibi anlatõlmamõş ve Türk gençliğinden gizlen- miştir. Aydınlanma devrimine aykõrõ bir bi- çimde açõlan kaçak ve resmi Kuran kurslarõ, imam hatip okullarõ, zo- runlu din dersleri ile be- yinleri yõkanmõş bir ku- şak yetiştirilmiş, bu okullarõ bitirenler yö- netici olmuşlardõr. Bugünler de geçe- cek... Ulusumuz, geri- ci ve işbirlikçi yöne- timlerden kurtulacak, hak ettiği yönetimlere kavuşacaktõr... Son günlerde ‘Deniz Feneri’ adıyla ortaya çıkan insanlık dı- şı, ahlak dışı organize din sö- mürüsünü gazetelerden, ha- ber kanallarından izledikçe, içim burkuluyor... Ekmek parası için yurdunu, yöresini, eşini, dostunu terk edip gurbet ellere giden, içle- rinde durmadan sızlayan sıla hasreti ile çalışan bu insanlar nasıl bu kadar kolay kandırıla- biliyorlar ve alın teri ile zorluk- la elde ettikleri birikimlerini bu insafsız şarlatanların ellerine koyuveriyorlar. Bosnalı Müslü- manlar için de böyle toplanmıştı hayırsever Müslümanların pa- raları... Hem de oldukça yakın tarih- te! Önce o tarihte Refah Parti- li olan Süleyman Mercümek’in kasasına, sonra da Bosnalı Müslümanlar dışında başka ki- şilerin ceplerine, başka ku- rumların kasalarına girivermiş- ti Bosnalı Müslümanlar için toplanan yardım paraları!.. Bir yanda kendisine din adı- na söylenenlere körü körüne inanan insanlar, diğer yanda in- sanların dini inançlarından ya- rarlanan kurnaz ve kötü niyet- liler. Yardımseverlik tabii ki insa- na özgü bir erdem. Ama bunu bir ‘öbür dünya yatırımı’ olarak yapmak hem yardımın anlamı- nı değiştirir, hem de akılla bağ- daşmaz. Hem de işte böyle ko- layca istismar edilir. Bunu en- gellemenin yolu ise çağdaş eğitimden geçer. Çağdaş eğitim çocuklarımı- za, gençlerimize iyilik, dürüst- lük, çalışkanlık, yardımseverlik vb. gibi insana özgü erdemle- ri din adına değil, insanlık adı- na, ahlâk adına benimseten eğitimdir. Benzer şekilde onları kötülük, yalancılık, tembellik, sevgisiz- lik, bencillik vb. gibi kötü dav- ranışlardan uzak kalmalarını sağlamak için de cehennemle korkutmak veya cennetle ödül- lendirmek yerine akılcılık ve insani değerler kullanılmalıdır. Aksi halde bir gün kendilerine öğretilenlerin dünya gerçekle- rine uymadığını fark edecek- lerdir. O zaman ya büyük bir düş kırıklığı yaşayıp mutsuz olacaklar ya da ‘Deniz Feneri’ soygununu uygulayan kişilere dönüşeceklerdir!..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle