03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 13 EYLÜL 2008 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Hastayım Deduk, Hastayım Deduk İnanmadinuz N’Oldi?’ Öykü bu ya yukarıdaki satırlar, Temel’in mezar ta- şında yazılıdır. Hayali olay komik olduğu kadar ha- zindir, çünkü kulak asılmayan uyarılar gerçek olmuştur ama artık çok geçtir, yapacak bir şey kalmamış, gi- den gitmiş, ölen ölmüştür. Son zamanlarda, Tayyip Erdoğan’ın gerçek su- retini bütün açıklığıyla gözler önüne serdiği tehdit- leri üzerine kimi kalemleri ilgi ile izler oldum. Yanlış anlaşılmasın, safkan yalakalardan söz et- miyorum. Onlar dalkavukluklarını sonuna kadar sürdürecekler ve tutumlarına aklın, havsalanın kabul etmeyeceği ama yine kendilerinin ileri sürmekten utanmayacakları savlar arayıp bulacaklardır. Onlar için dün söyledikleri ile bugün ileri sürdük- leri arasındaki çelişkiler hiç mi hiç önemli değildir. Öyküyü bilirsiniz belki, geçmiş dönemde çok zengin bir adamın dalkavuğu varmış, ne söylerse “isa- bet buyurdunuz efendim” diyerek kavuk sallarmış. Bir gün efendinin aklına esmiş, patlıcanın yararlarını sayacağı tutmuş, -Bu patlıcan da, demiş, ne kadar lezzetlidir. Dalkavuk hemen yapıştırmış: -İsabet buyurdunuz efendim, gerçekten lezizdir. Efendi sürdürmüş: -Çok da çeşitli yemeği olur, hiçbir sebze onun gi- bi değildir. -Evet efendim, yine isabet buyurdunuz, gerçekten hiçbir sebzede bu kadar çeşit yoktur. Efendinin canı sıkılmış, biraz da tersini söylemek istemiş: -Ama o kadar da değil canım, biraz da yavandır hani... Dalkavuk hemen onaylamış: -İsabet buyurdunuz efendim, gerçekten de ya- vandır. Efendinin tepesi atmış: -Evet ama hani demin iyidir diye övüyordun? Dalkavuk sırıtarak yanıtlamış: -Ne yapayım efendimiz, ben patlıcanın değil sizin dalkavuğunuzum. Tayyip Erdoğan’ın yeminli dalkavukları da tıpkı böy- le; onlara bir şey söylemek de gereksiz. Ama bir de çeşitli çıkarlar peşinde koşarken Er- doğan önderliğindeki AKP’yi “demokrasi havarisi” ola- rak gösterip, Türkiye’de laik demokratik hukuk dev- letini, İslam cumhuriyetine dönüştürmek isteyen si- vil darbeyi özgürlükler adına savunmaya soyunan lümpen liberaller var. Benim son zamanlarda izle- diklerim bunların özellikle Aydın Doğan medyasın- da yer alanları. Sanki bunlar Tayyip Erdoğan’ın demokrat olma- dığını, demokrasiyi getirmek gibi bir kaygısının bu- lunmadığını yeni yeni anlıyor gibiler. Oysa AKP iktidara geldiği günden beri altı yılı aş- kın süre boyunca, laikliği ortadan kaldırmak iste- yenlerin demokrat olamayacaklarını sürekli yazdık. Bunların yeminli laiklik düşmanı oldukları, Anaya- sa Mahkemesi’nin on bir üyesinin onunun oylarıy- la tescil oldu. O günlerde, lümpen liberallerin hepsi, “aman partiyi kapatmayın, demokrasiye aykırı olur, piyasa sal- lanır” demiyorlar mıydı? Başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere, bütün yargıya savaş açtıklarında, yargının bağımsızlığını or- tadan kaldırmak için girişimlerde bulunduklarında, bu lümpen liberaller, AKP’lilerin yanında yargıya karşı saf tutmadılar mı? Deniz Feneri olayı, Kanaltürk’te Tuncay Molla- veisoğlu tarafından aylar aylar önce ilk kez ortaya atıldığında, bunlar belgelerle kanıtlanan yolsuzluğu, söğüşçülüğü görmezden gelmediler mi? Bu yolsuzlukların ortaya serilmesi üzerine, Una- kıtan’ın başında bulunduğu Maliye Bakanlığı’nın mü- fettişlerinin yetkilerini de aşan biçimde, Kanaltürk’e üşüşmelerini (tıpkı bugün Doğan şirketlerine yapıl- dığı gibi) görmezden gelip, söz konusu yayın kuru- luşunu “ulusalcı” diye suçlamadılar mı? Devlet kadroları içindeki militan şeriatçı yuvalan- mayı yıllar boyu görmezden gelmediler mi? Recep Tayyip Erdoğan’ı Türkiye’yi AB’ye taşıya- cak bir demokrasi havarisi olarak tanıtmadılar mı? Demokrasiyi sandıkta en çok oyu alanın her şe- ye hakkı olduğu bir rejim gibi çarpıtarak bize sunmaya kalkışmadılar mı? Şimdilerde ise Tayyip Erdoğan’ın bu tavrıyla de- mokrasi sınavından çakacağını söylüyorlar. Peki ya düne kadar söyleyip, yazdıkları ne olacak? Şimdi soruyorum: - Beyler geçmişte yazdıklarınızdan, çizdikleriniz- den utanç duyuyor, bu utancınızı okurlarınızla pay- laşmayı düşünüyor musunuz? Utancı, ar ve hayâyı hiç uğramadıkları semtlerde arayan ben de ne kadar aptalım değil mi? [email protected] Deniz Feneri yolsuzluğunda Erdoğan’õ savundu, iddialar için yargõnõn devreye girmesi gerektiğini söyledi Arõnç: İddialar araştõrõlmalõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski TBMM Başkanõ Bülent Arınç, Almanya’daki Deniz Feneri davasõnda iki serserinin ifadesiyle Başbakan Tay- yip Erdoğan’õn suçlanamayacağõnõ belirtirken; iddialarõn Türkiye ayağõy- la ilgili olarak soruşturma yapõlmasõ ge- rektiğini söyledi. Arõnç, dün TBMM’de düzenlediği basõn toplantõsõnda, başkanlõğõ döne- minde Meclis mutfağõndaki eski malze- melerin sadece Deniz Fene- ri Derneği’ne değil cemevi, Türk Kõzõlay Derneği dahil olmak üzere birçok vakõf ve derneğe verildiğini söy- ledi. Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’ne geç- mişten bu yana sevgisinin olduğunu, ancak hatasõ var- sa da kabul eden biri ol- duğunu anlatan Arõnç, “Al- manya’daki dernek ku- rucularını bilmem, hiç karşılaşmadım, işbirliği yapmadım. Alman- ya’daki dernekle Türki- ye’dekinin isim benzerli- ği dışında bağlantısı ol- madığı İçişleri Bakanlı- ğı’nca söyleniyor” dedi. Gazetecilerin sorularõnõ da yanõtlayan Arõnç, “Bu yolsuzluğu Allah’a mı havale edeceğiz?” soru- su üzerine, işi Allah’a ha- vale etmenin doğru ol- madõğõnõ, hukuk devle- tinde bağõmsõz yargõnõn bunu araştõracağõnõ söy- ledi. Arõnç, konunun be- la okumak ve temenni ile geçiştirilmemesi gerekti- ğini bildirdi. “Başbakan, yapanın değil yazan medyanın belasını versin gibi davranıyor. Bu davranışı nasıl buluyorsunuz?” sorusu üzerine Arõnç, Erdoğan ile ilgili bir şey söyleyeme- yeceğini, ancak bu şablona kim ve han- gi kurum girerse girsin payõnõ alacağõ- nõ söyledi. Arõnç, “Toplumun vicda- nına dayanan bir konuda, toplanan paraların kişisel hesaplara geçiril- mesini fevkalade yanlış bulurum. Lanetlenecek insanlık dışı bir du- rumdur. Bunu kim yaparsa yanlış olur. Yalnız Deniz Feneri için değil, bu tür işleri yapan insanlık onu- rundan nasibini almamış insanlarla da ilgilidir. Bunları yapanlar, in- sanlık onurundan nasibini alma- yanlardır” dedi. Yargõ kararõnõ vermeden insanlarõn peşinen mahkûm etmenin doğru olmayacağõnõ kay- deden Arõnç, “Deniz Fe- neri üzerinden bu tür faaliyetleri gölgeleme- mek gerekir. Ama bu tür yardım olaylarını kişisel menfaat için kul- lanan kim varsa, bu konuda kim ihbarda bulunursa, siyasi rant olmadan temkini olur- sa teşekkür borcumuz vardır” diye konuştu. Deniz Feneri sanõkla- rõnõn ceza indiriminden yararlanmak için suçla- rõnõ itiraf ettiklerini, Tür- kiye’deki bazõ medya or- ganlarõnõn da olayõn için- de olduğunun anõmsatõl- masõ üzerine Arõnç, Baş- bakan Erdoğan’õn suç ortağõ gibi gösterilmesi- nin üzüntü verici oldu- ğunu, bu konuda ne para getirildiği ne de para ve- rildiğine ilişkin bir belge olduğunu söyledi. Arõnç, “Türkiye’de tahkikat yapılmalı mı?” sorusu üzerine, “Evet yapılmalı. Türkiye’de bunu yapacak savcılar vardır. Bağlantı tespit edilirse yargı sürecine taşınır” dedi. RTÜK Başkanõ Zahid Akman’õn CHP tarafõndan is- tifaya çağrõldõğõnõn anõmsatõlmasõ üze- rine Arõnç, Akman’õn üye seçildikten sonra ticari bağlantõlarõnõn kalmadõğõ- nõ söylediğini, buna itibar edilmesi gerektiğini savundu. DİPLOMATİK SİLAH DEĞİLMİŞ Rusya’dan enerji güvencesi (!)ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Rusya, enerji konusunda Türkiye’ye güvence verdi. Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçiliği, Rusya’nõn, Türkiye başta olmak üzere ortaklarõ için güvenli enerji tedarikçisi olmaya devam edeceğini açõkladõ. Büyükelçilik son günlerde Batõ ve Türk medyasõnda yer alan, “Rusya kendi amaçları doğrultusunda Türkiye’nin enerji bağımlılığını Türkiye’ye karşı kullanacak”, “cevabi tedbir olarak Türkiye’ye yapılan gaz sevkıyatlarını azaltarak tepkisini gösterecek” şeklindeki haber ve yorumlara ilişkin dün açõklama yaptõ. Açõklamada, Rusya-Türkiye ilişkilerinin son dönemde çok dinamik bir şekilde geliştiği kaydedilerek, “Rusya ile Türkiye arasındaki aktif siyasi diyalog, iki ülke arasındaki işbirliğinin özellikle bu dönemde son derece yoğun bir şekilde geliştirilmesinin ve her iki tarafın, Rus-Türk ortaklığının pekiştirilmesi ve derinleştirilmesine verdikleri önemin göstergesidir” denildi. İki ülke arasõnda ticaret hacminin artmaya devam ettiği belirtilen açõklamada, Rusya Federasyonu’nun Türkiye’nin birinci büyük ticaret ortağõ haline geldiğine dikkat çekildi. Açõklamada, karşõlõklõ yatõrõmlarõn da sürekli arttõğõ kaydedilerek yatõrõmlarõn toplam hacminin yaklaşõk 10 milyar dolarõ bulduğu belirtildi. “Karşılıklı yarar sağlayan işbirliğimizde en önemli rolü enerji sektörü oynamaktadır. Gaz enerjisi alanındaki ortak çalışmalarımız en önemli faktörlerden biri olmaya devam etmektedir” denilen açõklamada, şu ifadelere yer verildi: “Yakıt ve enerji malları, ülkelerimiz arasındaki ticaret hacminin yüzde 70’ini oluşturarak ticaretimizin ana kalemleri olma özelliğini taşımaktadır. Ayrıca 2007 yılında Rusya’dan Türkiye’ye 3 milyon ton ham petrol sevk edilmiştir. Türkiye’nin, Rusya’nın 3. (Almanya ve İtalya’dan sonra) büyük doğalgaz alıcısı olduğunu göz önünde bulundurarak Rusya’nın da sözü edilen karşılıklı yarar sağlayan işbirliğine Türkiye kadar ihtiyaç duyduğunu söylemek tam yerinde olacaktır. Biz, Türkiye gibi partnerlerimize çok büyük önem vermekteyiz. Rus tarafı bu konuda siyasi ve jeopolitik düşüncelere göre değil, ticari ve ekonomik düşüncelere göre hareket etmektedir. Rusya, Türkiye başta olmak üzere ortakları için güvenli enerji tedarikçisi olmaya devam edecektir. Türkiye gibi ortaklarımıza büyük önem veriyoruz.” Açõklamada, bir gazetede, Rusya Federasyonu’nun Ankara Büyükelçisi Vladimir İvanovski ile yapõlan röportaj için “Rusya’nın yeni silahı doğalgaz” başlõğõ kullanõldõğõ belirtilerek, “Bu ifade genel anlamda olsun, Ankara’yı kastederek olsun röportaj sırasında kullanılmamıştır ve Büyükelçinin verdiği demecin genel anlamından da öyle bir anlam çıkarmak imkânsızdır” denildi. Açõklamada, bu başlõğõn, enerji alanõ başta olmak üzere Rus-Türk işbirliğindeki olumlu gelişmelere ters düştüğü dile getirildi. Açõklamada, “Zaman zaman medyada çıkan ve Türk vatandaşlarına yönelik ‘Türkiye kõşõn donacakmõş da çünkü Rusya gaz vermeyecekmiş de’ korkutmacaları tamamen asılsız olup gerçek hayatımız tarafından defalarca çürütülmüştür. Rusya ileride de Türkiye ile enerji işbirliğinin hızını ve hacmini arttırmaya hazırdır” denildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, dün partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nda Türkiye’nin dış ilişkilerine ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. (Fotoğraf: DENİZ TATARER) Öymen: Ulusal Program beklentilerimizin çok altında İstanbul Haber Servisi - CHP Genel Başkan Yardõmcõ- sõ Onur Öymen, Dõşişleri Ba- kanõ Ali Babacan’õn Ulusal Program ile ilgili toplantõ tale- binin CHP tarafõndan kabul edilmediği yönündeki iddiala- rõn gerçeği yansõtmadõğõnõ söy- ledi. Dün partisinin İstanbul İl Başkanlõğõ’nda Türkiye’nin dõş ilişkilerine ilişkin bir basõn top- lantõsõ düzenleyen Öymen, Ba- bacan’õn kamuoyunu yanlõş bil- gilendirdiğini belirterek, “Biz Sayın Babacan’ı pazartesi gü- nü saat 15.00’te beklediğimi- zi söyledik. Genel Başkan De- niz Baykal’ın programı uygun olmadığı için benim kendisi- ni beklediğimi söyledik. Bize gelmeyeceğini söylemedi. Ben görüşme için İstanbul’dan Ankara’ya gittim, ancak Sa- yın Babacan toplantıya gel- medi. Ulusal Program’ın met- ni gönderildi” dedi. AKP’nin Ulusal Progra- mõ’nõn siyasi pek çok konuyu da içerdiğini kaydeden Öy- men, “Aslında, hükümet CHP’ye Dışişleri Bakanı dü- zeyinde bilgi vermeyi kabul etmedi. Hükümetin ana mu- halefet partisinde bir tek ge- nel başkanı tanırız tavrı si- yaseten doğru bir usul değil- dir” diye konuştu. Babacan’õn “Herhalde Sa- yın Deniz Baykal tatildeydi. Onun için bana randevu ve- remedi” yönündeki açõklama- larõnõ sert bir dille eleştiren Öymen, “Sayın Baykal anji- yo olduğu zaman dinlenme- den Antalya’da orman yan- gını izledi. Türkiye’nin her tarafını dolaşıp tatil yapmı- yor. Bizim genel başkanımı- zın bazı zengin insanların yatlarında, lüks otellerinde tatil yapma alışkanlığı yok- tur” dedi. Onur Öymen Almanya Deniz Feneri yolsuzluğu davasõ ile il- gili olarak da “Başka davalar için gidilebildiği yere kadar gi- dilecek diyenler, bu dava için neden aynısını söylemiyor- lar?” açõklamasõnda bulundu. Yoksullara yardõm amaçlõ toplanan paralarõn kişisel çõkarlar için kullanõlmasõnõ lanetlenecek bir durum olarak tanõmlayan Arõnç, “Türkiye’de tahkikat yapõlmalõ mõ” sorusuna, “Evet yapõlmalõ. Türkiye’de bunu yapacak savcõlar vardõr” yanõtõnõ verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle