22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2008 PAZAR 16 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B AKP’nin eski Genel Sekreteri Ertuğrul Yalçõnbayõr’dan Cumhurbaşkanõ ve hükümete ağõr çõkõşlar AKP’yle yollarõnõ ayõran eski Genel Sekreter Ertuğrul Yalçınbayır’la konuşuyoruz. Gündemi- mizde Cumhurbaşkanõ Gül’ün Necmettin Erba- kan’õ affõ, AKP Genel Başkan yardõmcõlarõndan Şaban Dişli’nin bir milyon dolarlõk rüşvet aldõğõ iddiasõ, üniversitelerde seçilmiş rektörlerin değil, AKP zihniyetine yakõn olan rektörlerin Gül tara- fõndan atanmasõ olaylarõ var. Yalçõnbayõr, Gül’ün de Erbakan gibi kayõp trilyon davasõ sanõğõ oldu- ğunu ve kesinlikle yargõlanmasõ gerektiğini söylü- yor. Dişli olayõnda Türkiye’nin temiz, şeffaf siya- sete gereksinim duyduğuna işaret eden Yalçõnba- yõr, seçilmiş rektörlerin atanmamasõyla ilgili ola- rak da “Demokrasilerde seçilmişlerin seçilmişli- ğine saygı göstermek gerekir” diyor. - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kayıp trilyon davasından ev hapsinde olan eski genel başkanı ve başbakanı Necmettin Erbakan’ı affetti. Ken- disi de aynı davanın sanığı olan Gül’ün Erba- kan’ı affetmesini siz nasıl değerlendirdiniz? Gül bu kararıyla bir bakıma kendi kendine de af çı- karmış olmadı mı? E.Y.- Cumhurbaşkanõ’nõn bu konuyla ilgili af yetkisi vardõr. Sayõn Ahmet Necdet Sezer de bu yetkiyi kullanabilirdi. Hatta o süreçte ben Erba- kan’õn yakõnlarõna Sayõn Sezer’in de bu yetkiyi kullanabileceğini söylemiştim. Ama Erbakan 12 Eylül darbesinden sonra hapiste kaldõğõ için dev- letten bir yõl alacaklõ olduğunu iddia ediyordu. Yakõnlarõ o hukuk sürecinde benim önerime sõcak bakmadõlar. Sayõn Gül’ün o konudaki takdirini kullanmasõ doğrudur. Sanõk Gül de aynõ davadan sanõktõr; hakkõnda fezleke vardõr. Ben Sayõn Gül’ün cumhurbaşkanõ olarak dokunulmazlõğõnõn olmadõğõ görüşündeyim. Hatta bunu kendisine bizzat ifade ettim. “Cumhurbaşkanı seçilmeniz halinde bu konu gündeme gelebilecektir. Parti sizin dokunulmazlığınız olduğunu düşünebilir. Ama siz Cumhurbaşkanı olarak bağımsız ve tarafsız bir mevkidesiniz. Parti politikalarıyla sizin ilişkiniz düşünülmemelidir. Fezleke önü- nüze geldiğinde de yargılanmayı istemelisiniz” dedim. - Peki, Gül’ün tepkisi ne oldu? - “Söz. Türkiye’de cumhurbaşkanlarının da görev içinde yargılanabileceklerini gösterece- ğim” demiştir. Daha sonra bu sözlerimin bir kõs- mõ basõnda yer aldõ. Hakkõnda herhangi bir fezle- ke gelirse zaten gereği yapõlacaktõr. Ama bu süreç kendisinin dõşõnda da devam ediyor. Yerel mah- keme dokunulmazlõğõ vardõr gerekçesiyle takip- sizlik kararõ verdi. Ona itiraz edildi. Şimdi itiraz süreci devam ediyor. Ama Erbakan’õ anayasadan kaynaklanan af yetkisiyle affetmesi etik midir de- ğil midir? Bunlarõ birbirine karõştõrmamak lazõm. Ben Cumhurbaşkanõ olarak görevini yapmõştõr, diye düşünüyorum. Burada bir noktayõ daha vur- gulamak istiyorum. Bilinmelidir ki Türkiye’de cumhurbaşkanlarõnõn dokunulmazlõğõ yoktur. Sa- dece cumhurbaşkanlõğõ görevinden kaynaklanan sorumsuzluklarõ vardõr. Eski zamanlarda yapmõş olduklarõ fiillerden yargõlanabilirler. Kayõp trilyon davasõnda Gül’le birlikte Abdül- kadir Aksu da sanõklar arasõndadõr. - Peki, özellikle son rektör atamalarına da baktığımız zaman, sizce Abdullah Gül Türki- ye’nin mi yoksa AKP’nin cumhurbaşkanı gibi mi davranıyor? - Toplumdaki bu tür algõlamalardan süratle uzaklaşmak gerekir. Rektör atamalarõnda başlan- gõçta bir kural konulup ilan edilseydi daha şõk olurdu. Demokrasilerin en önemli niteliği, seçil- mişlerin seçilmişliğini tanõmaktõr. Atananlar pro- fesör. Onlarõ seçenler yine profesörler ve doçent- ler. Profesörler ve doçentlerin seçmiş olduklarõnõn kabulü, onlarõn seçilmişliklerinin tanõnmasõ daha anlamlõ olurdu. Siz zamanõ gelecek, “Biz yüzde 47’yle seçildik. Bizim seçilmişliğimizi tanıya- caksınız. Bunun dışında argüman istemem” di- yeceksiniz ama aksini yapacaksõnõz. Olmuyor. Sa- yõn rektörler görev süreleri içinde herhangi bir suç işledilerse mekanizmalarõ çalõştõrõrsõnõz. Ama ora- da demokrasinin gereğinin işlemesi ve yerleşmesi gereklidir. Ayrõca Sayõn Gül, Sayõn Sezer’in veto ettiği kişileri hiçbir ayrõm yapmaksõzõn tamamõyla atamõştõr. Devletteki sürekliliği de dikkate alõrsak bu konularda daha hassas davranabilirdi. Sayõn Gül’ün bağõmsõzlõk ve tarafsõzlõk konusunda daha fazla özen göstermesinde yarar vardõr. ‘Rüşvet kurumsallaştı’ - AKP iktidara gelirken rüşveti, yolsuzlukları, partizanlığı, adam kayırmayı sona erdireceğine söz vermişti. Ama görüyoruz ki özellikle AKP’li yerel yönetimlerde rüşvet, yolsuzluklar almış ba- şını gidiyor. En son patlak veren olay da genel başkan yardımcılarından Şaban Dişli’nin 1 mil- yon dolar tutarında rüşvet alması oldu. Parti yö- netimi, hatta tarafsız olması gereken TBMM Başkanı Köksal Toptan hiçbir şey yapmıyor. Bu tutuma ne diyorsunuz? - AKP’nin kuruluşunda çok önemli kurallar koyduk. Parti programõnõ hazõrlarken Abdüllatif Şener ve diğer arkadaşlarõmõzla çok önemli çalõş- malarõmõz oldu. Programõn siyasi ilkeler bölümü- nün 13. paragrafõnda şu hüküm de yazõlõ: “Seçimle gelen herkesin kanunen vermek zo- runda olduğu mal bildirimi şeffaf olarak ka- muoyunun bilgi ve denetimine sunulacaktır. Bunlar yasal düzenlemeyi gerektirmeden de kendi içimizde yapılabilecek işlerdendir.” Bu kapsamda olmak üzere parti tüzüğünün 162. maddesinde partide görev alanlarõn mal bildirim- lerini aynõ zamanda genel başkana vermeleri de öngörülmüştür. Bunun nedeni böylesine iddialar karşõsõnda genel başkanõn incelemesini sağlamak- tõr. Yasal düzenlemelerle ilgili benim geçen dö- nem verdiğim teklifin TBMM Genel Kurulu’nda oybirliğiyle gündeme alõnmasõ kabul edildi. Ama yasalaştõrõlamadõ. Ama 1984’te çõkarõlan 3069 sayõlõ milletvekilliğiyle bağdaşmayan işler hak- kõnda bir kanun var. Ben bu kanunun uygulanma- sõnõ Hikmet Çetin’in TBMM Başkanlõğõ döne- minde sordum, o zamana kadar hiç kimse hakkõn- da işlem yapõlmadõğõ ifade edildi. Demek ki bu uygulanmayan bir kanundur. - Yani bizde milletvekilleri, milletvekilliğiyle bağdaşmayan herhangi bir iş yapmıyor mu? - Bu mümkün değil. Her ne kadar AKP progra- mõnda dokunulmazlõklarõn kamu görevlilerinin yargõlanmalarõnõn önündeki engellerle düzenleme yapõlacağõ yer aldõysa da daha sonra yapõlan deği- şikliklerle kamu görevlileri için yargõ yolu açõldõ. Ama dokunulmazlõklar milletvekilleri için sõğõnõ- lacak yer haline geldi. Bu, Türkiye’nin önünü tõ- kayan, milletvekillerine ayrõcalõğõn tanõndõğõnõ apaçõk ortaya koyan bir hükümdür. 22. dönem uz- laşmalarla ilgili en önemli sorun dokunulmazlõk- lardan çõktõ. CHP tabii ki muhalefet hakkõnõ kulla- narak zaman zaman bunu ön plana çõkarmõştõr. Ama Sayõn Baykal, Sayõn Erdoğan’õn seçilmesi önündeki anayasal ve yasal engeli kaldõrmada yardõmcõ olurken anayasada dokunulmazlõklarla ilgili değişiklik yapõlmasõnõ nedense önermedi. Bunu söyleseydi Tayyip Bey bunu kabul ederdi. - Gerçekten kabul eder miydi? - Ederdi. Çünkü Tayyip Bey milletvekili ve başbakan olmakla ilgili önemli çalõşmalar yapõ- yordu. O nedenle de böyle bir isteği kabul ederdi. Bunun yapõlmamasõ bir ayõp olmuştur. Temiz si- yasete hizmet etmek üzere 22. dönemde yolsuz- luklarla ilgili araştõrma komisyonu kuruldu. Çok önemli çalõşmalar yaptõ. Ama bu takip edilmedi. Bir hatõrlatma yapmak istiyorum. 2000 yõlõnda za- manõn Maliye Bakanõ Sümer Oral’a 3628 sayõlõ Mal Bildiriminde Bulunulmasõ Rüşvet ve Yolsuz- lukla Mücadele Kanunu’nun uygulanmasõnõ, Tür- kiye’de yolsuzluk ve rüşvetin haritasõnõ sordu- ğumda bana verilen cevap, “Türkiye’de rüşvet hatta kurumsallaşmıştır” olmuştu. “Hatta”yõ artõk kaldõrdõk. Türkiye’de rüşvet kurumsallaş- mõştõr. Bir turnike sistemi vardõr. Bu sistemin kõ- rõlmasõ gerekir. Türkiye yolsuzluklar liginde şam- piyonluğa oynuyor. Türkiye’de siyasetin finans- manõ çok pahalõdõr. Kapatma davasõ açõlmasõ bile o parti için en ağõr darbedir - Mehmet Ali Şahin’in parti ka- patmalarla ilgili eski bir sözü vardı. Bunu bize anlatır mısınız? - 2001’deki anayasa değişikliğin- den önce Uzlaşma Komisyonu’nda da çalõşmalarda bulundum. Komis- yonda 1999 ve 2000’de FP’den Meh- met Ali Şahin, Cemil Çiçek, DYP’den şimdi AKP’li olan Ahmet İyimaya, MHP’den şimdi AKP’de olan Sadık Yakut, ANAP’tan da be- nimle birlikte Bülent Akarcalı vardõ. 2000’de toplanan komisyonda Vene- dik Kriterleri bağlamõnda parti kapat- ma konusunu tartõştõk. Mehmet Ali Şahin, “Bir parti hakkında sadece kapatılması için dava açılmış olma- sı reddedilmiş olsa bile o parti için en büyük darbe değil midir?” dedi. Bu sözler tutanaklarda var. Ben AKP yöneticilerinin, Şahin’in bu sözünü de dikkate alarak bu mahkeme kararõ- nõ iyi okuyacaklarõnõ ve bu doğrultu- da çalõşma yapacaklarõnõ umuyorum. - Türkiye’de özellikle arazi rantı ve rant kapıları işin içine girdiğinde hiçbir biçimde yargı kararlarının uygulanmaması konusunda neler söylemek istersiniz? - Cargill denilen olay Türkiye’nin haritasõdõr. Cargill 1977’de Yüksek Planlama Kurulu kararõyla orada faa- liyette bulunmuştur. Zamanõn Başba- kanõ’na, “İzin verin. Bunun aley- hinde dava açmak istiyorum. Ka- muoyunun hukukuyla sizin kararı- nız burada çelişiyor. Bunu çözecek olan yargıdır, Biz yargıya başvura- cağız. Ama biliyoruz ki yargı ka- rarları uygulanmayacaktır” dedim. Nitekim de uygulanmadõ. O bir yana, prensip kararõyla mahkeme kararõnõ sõfõrladõlar. Onun da iptali söz konu- su olunca geçen dönem kanun çõkar- mak yoluyla mahkeme kararõnõ so- nuçsuz hale getirdiler. - Peki, siz ne yaptınız? - Kürsüye çõkõp, “Bu Meclis her şeyi yapmaya kadir değildir. Mec- lis’in yetki ve görevleri anayasayla sınırlıdır. Onun dışına çıkamazsı- nız. Burada kuvvetler ayrılığı ihlal edilmektedir. Apaçık suç vardır. Türkiye yargı kararlarını uygula- mama konusunda fevkalade sabı- kalıdır” dedim. Şu yoğun olarak söylendi: “Bunu 57. hükümet döne- minde Clinton istedi. 59. ve 60. hü- kümetler döneminde Bush istedi.” Siz yargõnõn kararõnõ sonuçsuz hale getirmek üzere işlemler yapõyorsu- nuz. Başbakanlõk Müsteşar Yardõm- cõsõ’nõn başkanlõğõnda toplanan bir heyet, STK’lerin açacağõ davalarõ so- nuçsuz hale getirmek için neler ya- põlmasõ gerektiğini konuşuyor. Ka- nun çõkarõlmasõ gereğini söylüyor. Bu kayõtlara ulaştõk. Bunlar TBMM’de de söylendi. Bu anlamda Türkiye’de neredeyse bütün hükü- metler anayasanõn 100. maddesi doğ- rultusunda soruşturma önergesine muhatap olmasõ gerekenlerdir. Aynõ olaylar Yatağan’da, Bergama’da, Cargill’de yaşanmõştõr. CHP Anaya- sa Mahkemesi’ne gitti. Sonucu bek- leniyor. Çevre hukuku bakõmõndan Türkiye sonuncu ülkelerden. ‘Dişli gizlilik kalkanõna sõğõnamaz’ - Mal bildirimi açıklığı ilkesine MYK toplantısın- da itiraz eden önde gelen kişi kim? - Ne Erdoğan ne Gül ne de Bülent Arınç. O arka- daşla ben yakõn zaman ön- ce görüştüğümde, “Bu ku- ralın uygulanmasının ge- reğine inanıyorum” dedi. - Niye itiraz etmiş? - Maalesef böyle şeyler oluyor. Anayasa Komisyo- nu başkanõydõm. Siyasi etik konusu görüşülüyor- du. İktidar milletvekilleri- nin oylarõ ve muhalefetin tahrikiyle etik komisyon kurulamadõ. Türkiye’de hâlâ siyasi etikle ilgili yeni yasal düzenlemeler yapõl- madõ. TBMM Başkanõ, “Ben bunu açıklaya- mam” (Şaban Dişli’nin mal bildirimi) diyor. Doğ- rudur. Cumhuriyet Başsav- cõsõ burada bir suç olduğu düşüncesindeyse TBMM Başkanlõğõ’ndan bunu iste- yecektir. Ama parti genel başkanõ bu durum karşõsõn- da o kişinin mal bildirimini alõr. Kişiyi çağõrõr, “Bunu bana açıkla” der. Ondan sonra da kamuoyuna bilgi verir. AKP programõnõ ka- bul etmekle Sayõn Dişli o konudaki gizlilik hakkõn- dan zaten vazgeçmiştir. - AKP’ye kapatılma da- vasında Anayasa Mahke- mesi partiye laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak- tan sarı kart gösterdi. Bundan sonra hükümet ve başbakan sizce nasıl bir siyaset izler? Erdoğan hâ- lâ dayatmacılık yapmaya devam edebilir mi? - AKP’yi kurduğumuz zaman daha önceki partiler olan MNP, MSP, RP, FP’ye kõrmõzõ kart gösteril- mesini dikkate aldõk. FP’nin kõrmõzõ kart gördü- ğü Anayasa Mahkemesi kararõnõ gerekçesiyle bir- likte bütün kurucu il baş- kanlarõna gönderdim. “Si- yaset anayasal çerçevede yapılacak iştir. Kim ki bunun dışına çıkmak isti- yor, bu partide görev al- masın. Kim bu düşünce- de geliyorsa bunları ara- nıza almayın” dedim. Bu- gün ortada şiddetli bir sarõ kart vardõr. Anayasa Mah- kemesi’nin parti kapatma- mayla ilgili kararõnõ be- nimsiyorum. Bu 2001 ana- yasa değişikliğinin uygul- anlamasõdõr. AKP’nin ka- rardan ders çõkaracağõnõ düşünüyorum. Nitekim Edibe Sözen’in bununla bağdaşmayan tutumu şid- detle kõnanmõştõr. P O R T R E ERTUĞRUL YALÇINBAYIR 1946, Kõrcaali/Eğridere, Bulgaristan doğumlu. Dört yaşõnday- ken ailesiyle Türkiye’ye göç etti. Aile Bursa’ya yerleşti. Yükseköğ- renimini İ.Ü. Hukuk Fakültesi’nde tamamladõ. Bir süre Bursa’da avukatlõk yaptõ. 1980 öncesi CHP’den Bursa Belediyesi Meclisi üyesi oldu. 12 Eylül darbesinden sonra siyasete ara verdi. 1990’lõ yõlarda RP’ye yakõnlaştõ. RP Genel Başkanõ Necmettin Erbakan’õn avukatlõğõnõ yaptõ. 1995 seçimlerinde RP’den Bursa Milletvekili se- çildi. Ancak parti yönetiminin siyasetine uyum sağlayamayarak partiden koptu. 1999 seçimlerinde bu kez ANAP’tan Bursa Millet- vekili seçildi. Bir dönem TBMM Anayasa Komisyonu Başkanlõğõ yaptõ. ANAP yönetimiyle de anlaşamayarak partiden ayrõldõ. AKP’nin kurucularõ arasõnda yer aldõ. 2002 seçimlerinde AKP’den Bursa Milletvekili olarak yeniden TBMM’ye girdi. 58. Hükümet kurulduğunda Başkan Yardõmcõlõğõ ve Devlet Bakanlõğõ görevinde bulundu. 1 Mart tezkeresine karşõ çõkmasõ, parti içi muhalefetin ön- cüleri arasõnda yer almasõ nedeniyle 59. Hükümette kendine yer bulamadõ. 22 Temmuz 2002 seçimlerinde Başbakan Erdoğan tara- fõndan aday gösterilmedi. Şimdi AKP’nin sade bir üyesi. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU ‘İddianame pehlivan tefrikasına döndürülmemeli’ - Ergenekon davası iddianamesi ortaya çıktı. Orada banka-siyaset-medya ilişkisi ağırlıklı olarak görülüyor. Acaba bu ilişkiler bugünkü iktidar savaşının temelini mi oluşturuyor? - Türkiye’de bütün iktidarlar açõk ya da örtülü biçimde kendi yandaş medyalarõnõ oluşturmak istemişlerdir. RTÜK Kanunu’nun 29. maddesine biz itiraz ettik. Medya sahiplerine borsada oynamalarõ, ihalelere girmeleri, bu yolla siyaseti etkilemeleri önemli, dedik. Bununla ilgili epeyce mücadele verdik. Mesut Bey’le (Yılmaz) aramõ açan en önemli hususlardan birisi budur. Anayasa Komisyonu Başkanõ olarak bunun çõkarõlmamasõ için elimden geleni yaptõm. Ama bizim dönemimizde özel gayret harcandõ. Siyasi iktidarlarõn bunu elde etmeye çalõşmalarõ hem siyaseti hem ticareti kirletiyor. Haksõz rekabeti oluşturuyor. Bunun da ötesinde, sadece basõnda çalõşanlarõn özgürlüğünü değil, halkõn doğru bilgi edinme hakkõnõ ortadan kaldõrõyor. Ergenekon davasõyla ilgili kayõtlarda çok özel bilgilerin, geyik muhabbetlerinin de yer aldõğõnõ gördük. Bunlar iddianameyi zayõflatan, birtakõm tereddütlere yol açan durumlar ortaya çõkardõ. Sanõyorum bu yaşananlar karşõsõnda Cumhuriyet Başsavcõsõ gerekli hassasiyeti gösterecektir. - İyi de bu iddianamenin baş sorumlusu Savcı Zekeriya Öz değil mi? - Evet. İddianamede hukuk tekniği olarak fevkalade eleştirilecek yanlar vardõr. Ayrõca bu dava çok uzun bir süreci gerektirecektir. Bu iş pehlivan tefrikasõna döndürülmeden yürütülmelidir. ‘Gül mutlaka yargõlanmalõ’ E rdoğan’õn tek taraflõ bir mal bil- dirimi yaparak kendisine verdi- ğini söyleyen Yalçõnbayõr, “Si- yasetçilerin her türlü eylem ve işlem- leri halkõn önünde olmalõ. Halkõn onlarla ilgili bilgileri didik didik et- mesi kadar doğal bir şey yok. Bunlar karşõsõnda ikide bir, “Hakaret edil- di. Benim kişilik haklarõmla oynan- dõ” diye dava açmak basõn özgürlü- ğüyle de bağdaşmõyor. Türkiye’de böyle bir kültür oluştu. Ecevit’in hiç- bir basõn mensubu hakkõnda dava açtõğõnõ görmedik. Hesap vermek en önemli konu. Rahmetli Adnan Men- deres’in oğlu ticarete atõlmak istedi- ğinde babasõ engel olmuş ve “Baba- nõ mõ pazarlayacaksõn?” demişti. Dolayõsõyla çocuklarõn da son dere- ce hassas davranmasõ lazõm” dedi. S iyasetçi çocuğunun iş hayatõna gi- receğini ama eşitlik kurallarõnõn önemli olduğunu vurgulayan Yal- çõnbayõr şöyle konuştu: “Kamuoyuna güven vermek istiyorsanõz partizanlõk yapmayacaksõnõz. AKP programõnõn ilk maddelerinden birisi partizanlõk yapõlmayacağõyla ilgili. AKP, ‘Din, õrk, bölge, parti milliyetçiliği yapma- yacağõz’ esasõ üzerine kuruldu. Parti milliyetçiliği yapõlmayacağõyla ilgili kural göz ardõ edildi. Temiz siyaset anlayõşõna ihtiyaç var. Mal bildirimi- nin açõklõğõ ilkesi AKP programõnda kabul edilmiştir. Ama şu anda çok önde gelen birisinin itirazõ üzerine bu kural hayata geçirilmemiştir. Oysa program bunun hayata geçirilmesini de emretmektedir. Parti içi muhalefet ne yazõk ki yok”.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle