04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 TEMMUZ 2008 PAZARTESİ 10 [email protected] Paris'tebirAkdenizkulübü Şatafatlı kulisler önündeki kuruluş toplantısında bildik bir dram yaşanıyordu. Yeni olan, sadece sıyasal olarak doğru ve vizyoner dil idi. Akdeniz'den "nıare nostrum-bizim deniz" olarak söz eden, 43 katılımcıyı da ticaret, dönüşüm, çevre ve doğal felaketlere karşı bir araya getürnesi istenen bir dil. Ama o eski dram, tıpkı dalıa önce olduğu gibi, yiııe alışılmış kuşkulann, yani bölünnıenin, büyük hırslann ve korkunun damgasını taşımaktadır. hırslann ve korkıınun damgasını taşımaktadır. Akdeniz'e kıyısı olan iki ülke, Fas ile Cezayir, sımsıkı kapanmış, sınırlan paylaşıyor. lsrail ile Filistinliler savaştadırlar. Kıbns bölünmüş duruında, Libya hiçbir hesaba gelmiyor, Suriye ise sürekli anzalı bir olay ve bombaya el atmaya hazır Ayetullahlarla da işbirliği içindc. Ama bu "Akdeniz kulübü" dalıa önceleri de vardı. 0 zamanlar, 13 yıl önce, ona Barcclona Süreci deniyordu. Bu kavramı şimdi hatırlayan var nıı? Düşünsel hata aynı yerdedir: Ekonomik rasyonalite ("ikisini de kazanabiliriz"), iktidar, şiddet ve korkuyu ("senin kaybın benim kazancımdır") yenebilir diye düşünülüyor. Oysa çıplak rakamlar bile başka bir tablo veriyor: Arap dünyası içindeki ekonomik ilişkiler (Körfez ülkeleriyle Mağribi ülkeler arasında), bunların toplanı ticaretinin yüzde 10'unu bile oluşturmamaktadır. Beymt ile Bağdat arasındaki liberal aydmların şikâyet ettiği "Arap istisnası" denilen şeyin özü budur. JOSEFJOFFE D iğer zamanlarda heyecansız zekânın küresel merkez organı konumundaki The Economist, adeta kendinden geçmiş gibiydi: Akdeniz lçin Birlik, "parlak bir düşüncenin çekirdeğini" içeriyordu. Frankfurter Allgemeine Zeitung, Akdeniz lçin Birlik'i "diplomatik bir zafcr", Le Matin de "kilometre taşı" olarak nitelendirdi. Bu işin Arap dünyasındaki yankılan o kadar coşkıılu olmadı, ama her yerde ortaya çıkan Parisli Devlet Başkanı Sarkozy, yine de ılımlı Arapların lran'ın uzantısı olarak gördüğü ve Lübnan'da da bölgesel bir emperyalist olarak korkulan ve sevilmeyen diktatör Beşşar Esad'ı davet etmişti. Bcyrut gazetesi El Nahar, "rejim aynı rejim, bir arınma yok" diye gürlüyor. Televizyon kanah El Arabiya'nın (ki Suudiler tarafmdan fınanse edilmektedir) yönetmeni, uyanda bulunarak, Sarkozy'nin bölgeyi "pat durumundan bir çatışnıaya doğru" ittiğini, Suriye Devlet Başkan'ı Esad'ı da katı tutumunda "cesaretlendirdiğini" kaydediyor. Ama Esad'ın, şimdilerde, Lübnanlılara muamelesi müstcsna bir nezaket içermiyor mu? Doğru, ancakbu, şu sırada Beyrut'ta Suriye dostu bir rejim yerleştirildiği için böyle. Peki, ya lsrail ile "görüşmeler"? (ki bunlar Türk kuryeler üzerinden yürürülmektedir). lsrail Başbakanı Ehud Olmert Paris'te konuşmaya başladığında Esad salondan çıktı. El sıkışmayı reddeden de aynı şekilde Esad oldu. Bu arada Paris'te şatafatlı kulisler önündeki kuruluş toplantısında bildik bir dram yaşanıyordu. Yeni olan, sadece siyasal olarak doğru ve vizyoner dil idi. Akdeniz'den "nıare nostrunı (toizim deniz)" olarak söz eden, 43 katılımcıyı da ticaret, dönüşüm, çevre ve doğal felaketlere karşı bir araya getirmesi istenen bir dil. Ama o eski dram, tıpkı dahaı önce olduğu gibi, yine alışılmış kuşkulann, yani bölünmenin, büyük Olü kulüp mü?.. Bu kapalı sistemler, küreselleşmeye karşı inatçı bir direniş içindedir. Israil'in, kişi başına düşen on kat daha fazla geliriyle ve kendi aıalarında bile alışverişte bulunmayan bu komşulanyla nasıl bir ticaret yapnıası gerekiyor ki?YadaAB'yi düşünelim: Bu AB, 1952'den sonra canlanmıştı; yani ABD'nin Batı Avrupa'ya 6 tümen yerleştirip, Fransızlara, Almanlara ve tüm diğerlerinc hcm iç lıcm de dış güvcnlik garantisi verdikten sonra. Akdeniz kulübü mü, ölü kulüp mü? Kasım ayına kadar bekleyelim bakahm. 0 aydan sonra üye ülkeler genel sekreterin kim olacağını kararlaştıracaklar ve bunun hangi başkentte olacağını da tabii. Ne yazık ki 43 üye kuruluşa kadar bu tartışmayı sonuçlandiramadı. Rcsim çektirmek için verilen randcvular, barışı sağlamaktan daha kolaydır. Almancadan çevircn: Osman Çutsay (Die Zeit, Almanya, 17 Temmuz) CWS/MYTS 19-20 Temmuz Intemaional Herald Tribune AB, askeri yönetimden yana Türkiye'de bir hukuk darbesinin gerçekleşmesi halindeAvrupa Birliği hiçbir şeyyapmama karannda YORGOS DELASTİK D arbe olduğu takdirde, katıhm müzakerelerinin durdurulmasının sadece "geçici ve gayri resmi" olduğu ortaya çıktı. Akdeniz lçin Birlik toplantısı çerçevesinde Fransa Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy'nin Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan ile görüşmesinden sonra, Türkiye'de gelişmekte olan hukuk darbesinin gerçekleşmesi durumunda AB ve dönem başkanı Fransa'nın olası tepkilerine ilişkin Paris'ten sızan haberler politik açıdan insanın ttiylerini ürpertiyor. Kemalist düzen, anayasa mahkemesi vasıtasıyla, cumhurbaşkanını, başbakanı ve hükümeti düşünnek, iktidar partisini kanun dışı ilan etınek ve yetmiş ileri gelen üyesine siyaset yasağı getirmekle tehdit ediyor. Bu kritik durumda, darbeyi önlemek ve Türk demokrasisini kurtarmak için tüm siyasi ağırlığını ortaya koyması gereken (Zimbabve ve Özbekistan'da seçim prosedürünün sözde ihlalini yerden yere vuran) AB, darbe gerçekleştiği takdirde hiçbir şey yapmamaya karar vermiş bulunuyor. "Türk karşıtı" Sarkozy'nin, demokrasi konulannda çok hassas olduğu varsayılan (dönek eski sosyalist) Bernard Kouchner'in başında bulunduğu Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'de cumhurbaşkanımn, başbakanın ve hükümetin düşürülmesinin ve iktidar partisinin kanun dışı ilan edilmesinin, "katılım müzakereleriyle C T^ürk karşıtı' Sarkozy'nin, demokrasi konulannda çok hassas JL olduğu varsayılan (dönek eski sosyalist) Kouchner'in başında bulunduğu Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'de cumhurbaşkanımn, başbakanın ve hükümetin düşürülmesinin ve iktidar partisinin kanun dışı ilan edilmesinin, "katılım müzakereleriyle ilişkilendirilmemesi" gerektiğini basına açıklamış durumda. Başkanlık sarayına gelince, Sarkozy'nin sözcüleri büyük bir ikiyüzlülükle, muhtemel darbenin Türkiye'nin "iç işleri" olduğunu söylüyorlar. ilişkilendirilmemesi" gerektiğini, müzakerelerin hiçbir şey olmamış gibi devam etmesi gerektiğini gazetccilcre açıklamış bulunuyor. Başkanlık sarayına gelince, Sarkozy'nin sözcüleri büyük bir ikiyüzlülükle, muhtemel darbenin Sarkozy'nin sözcülerine göre,"muhtemel darbe Türkiye'nin iç işi." Türkiye'nin "iç işleri" olduğunu ifade ediyorlar. Erdoğan'ın hayal kırıklıgı Sarkozy-Erdoğan görüşmesinden önce Elysee Sarayı'ndan, "Erdoğan bizden küçük bir jest istediği takdirde inceleriz" açıklaması yapılmıştı, ancak görüşme gerçekleştikten sonra ağızlar sıkı sıkıya kapandı. Bu durum, onca yıl Avrupalılar tarafmdan şahsına verilen sözde desteğin böyle bir kritik saatte darbenin önlenmesi yönünde politik harekctc dönüşcccğini düşünen Erdoğan tarafında büyük bir hayal kınklığı oluşturdu. Türkiye'de hukuk darbesi gerçekleştiği takdirde, AB dönem başkanı olması nedeniyle önümüzdeki altı aylık kritik süreçte Fransa'nın tutumu büyük önem taşımaktadır. Paris, yüz kızartıcı tutumunu haklı gösteımek için, AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi ve Türk dostu Olli Rehn'in aynı derecede kabul edilmez tutumunu gerekçe gösteriyor. Rehn, hukuk darbesi (AKP'nin kapatılması) gerçekleştiği takdirde Ankara'nın katılım müzakerelerinin kesilme olasılığını kesin olarak reddetmiş bulunuyor. Rehn, müzakerelerin, sadece "geçici ve gayri rcsmi dondurulmasını" destekliyor. Komisyon, Türkiye'de askeri darbe durumunda müzakere süreci kesilirse, bu durum AB karşıtı laik güçlerin cline büyük bir koz verebilir savını ileri sürüyor. Bunu henı de büyük bir ikiyüzlülükle yapıyor. Ne demeli... Yunancadan çeviren: Murat llem (Etnos, Yunanistan, 15 Temmuz) TEKİRDAĞ SULH HUKUK MAHKEMESİ İZALE-I ŞUYUU SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN GAYRİMENKULUN AÇIK ARTT1RMA İLANI DOSYA NO: 2007/31 Tekirdağ l.Sulh Hukuk Mahkemesinin, 18/05/2007 tarih ve 2006/256 csas ve 2007/331 karar sayılı ilanıı ile; Satılmasına karar verilen gayrimenkulun cinsi, kıymeti, adedi, evsafı: Tekirdağ Mcrkcz, Kuınbağ köyü, köy içi mevkiinde, 17 pafla, parsel: 1488 numarasında kayitlı ve çaplı 0352.00 nı2 miktarlı lapuda bahçeli kcrpiç ev isc de; üzerinde bıılunan kerpiç ev yıkılmış vaziyettedir. lçerisinde kısmen enkazdan kalan laş yığını mevcvıttur. Taşınmaz nıal zemin itibariyle düz alan- dadır. Denize 50 meire mesafededir. Etrafindan birden fazla kattan oluşan yapılar tnevcuttur. 13u yüzdeıı dolayı denizi gönııez konumdadır. Bclde yaz ay- ları ile deniz mevsiminden dolayı hareketlidir. Bu itibarla arsa olarak nı2 değeri 120 YTL. /m2 olup, tamamının dcğcri 352.00 m2 X 120 YTL.sı 42.240.00 YTL. deger üzerinden. üzerindeki lıak ve nıükellerıyetler baki kalmak kaydıyla, açık arttırma suretiyle satllacaktır. İMAR DURLJMU: Kumbağ Belediyesinin, 04/01/2008 tarih ve 3 sayılı cevabi yazılan ile satışa konu pareelin, bitişik nizam 4 kat inıan vardır. SATIŞ ŞARTLAR1: 1-SATIŞ 08/04/2008 günü, saal 11.00-11.05'e kadar, Tekirdağ Adliye koridorunda açık arttırma surcti ile satılaeaktır. Bu aritırmada tahmin cdilen kıy- melin yüzde 60'ını vc rüçhanlı alaeaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıeı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü baıki kalmak şartıyla 18/09/2008 günü, aynı ycrde vc aynı saatlerde saat 11.00 - 11.05 kadar, ikinci arttınnaya çıkarılacaktır. Bu atttınnada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üz.ere arttırma ilanında gösterilen ınüddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki. arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40"ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan ala- eaklann toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi laz.ımdır. Böyle fazla bcdclle alıcı cıkmazsa satış talebi düşecektir. 2-Arttınnaya iştirak edecek.leıin, tahmin edilen kıymetin yÜ7de20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu venııeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinden 10 günü geçmemek üzere mehil verilcbilir. Tellaliye ihale damga resmi pıılu, tapu harç vemas- raflan alıeıya aittir. vergiler satış bedelinden ödenir. Ayrıca yüzde 18 KDV ihalealıeısına aittir. 3-lpotck sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin bu gayrinıen- kul üzerindeki haklarını hususiylc faiz vc masrafa olan iddialannı dayanağı belgelcr ile onbeş giin içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi taktirde hak- ları tapu sicili ile sabil olmadıkı;a paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4-lhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan, tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zaraıiaıdan ve ayrıca temcrrüt faizinden mütcselsilen mc- sul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hüknıc hacet kalmaksızm, dairemizcc tahsil olunacak, bu fark, varsa önceliklc teminat bedelinden alı- nacaktır. 5-Şaıtname, ilan tarihıinden itibaren herkesin görebiltrjcsi için dairede açık olup, masrafı verildiği taktirde isteyen alıeıya bir önıeği göııderilebi- lir..6-Satışa iştirak cdenlerin, şaıttnameyi gönııüş ve nıünderecatını kabul etıniş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/31 sayılı dosya num- arasıyla, Müdürlüğümüze başvuırmalan ilan olunur. 20/06/2008 NOT: Tcbligat yapılamayanlara ilanen teblig olunur. (lc.lf. K:126)(*) llgililcrtabirine ir- tifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 39738) DENİZLİ 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞ1 SATIŞ MÜDÜRLÜĞÜNDEN DOSYA NO: 2008/10 SATIŞ Satış lzalei şüyu suretı ile satılmasına karar verilen laşınmazın ilanı Denizli ılı Aklıan köyü Köyaltı mevkii 252 nolu parsel- de bulunan 8.750 m2 MİKTARLI TARLA vasıflı taşın- mazdır Değeri 87,500,00 dir bu bedelle satışını yapılacak- tır.( KDV% 18'DİR) Satış peşin para iledir. Alıcı islerse bir kez ve 10 günü gcçnıcmek üzere süre verilebilir. K.D.V., Tellaliye, damga resmi ve tapu alım harcı alıeıya aitlir. Satışa katılmak iste- yenlerin müemmen bedelin % 20. si nakit yada milli bir banka teminat mektubunu ibraz ettikleri takdirde ihaleye katılabilecekleri. Satışa katılanlann 1 şartnameyi aynen ka- bul etmış sayılacaklan. 1 - BİRİNCİ SATIŞ'ın 10.10.2008 GÜNÜ saat 10.35 -10.45 arasında yapılmasına, Birinci sa- tış gününde verilen tlyat muhammen bedelin % 60'ını ve nıasraflan karşılamadığı veya müşteri çıkmadığı takdirde 2 - İKİNCİ SATIŞ1N aynı yer ve aynı saatte olmak üze- re müemmen bedelin %40'ını ve masraflarını geçmek şar- tıyla 20.10.200S GÜNÜ aynı saatlerde ihale edilecektir. 3 - Daha fazla bilgi almak isteyenlerin aşağıdaki tarihten itibaren dosyamızdaki 9 artırma şartnamesini bulabilecek- leri ve müracaatları, Satışa katılmak isteyenlerin satış gün ve saatinde satış mahallinde hazır bulunmalan dalıa fazla bilgi istcyenler satış müdüıiüğümüzün 2008/10 Satış Dos- yasından bilgi edinmeleri ilan olunur.04.07.2008 Basın: 39776 DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYtN BAŞ AKP'nin PratikZekâ' ile Malııl Dış Polifikası Üzerine... Adalet ve Kalkınma Partisi'nin dış politikası, dış ilişkilerin çok bilinmeyenli karmaşık denklemle- rine Cumhuriyetin seksen yıllık deneyimiyle ol- gunlaşan geleneksel dış politikası yerine, abartılı, çoğunca da vehimden ya da yanılsa- madan ibaret daha çok iç politikayı etkileme- ye dönük yaklaşımları bitip tükenmiyor. Bunlardan ilki, kuşkusuz, ABD'nin Büyük Or- tadoğu Projesi içinde yer alan "Hunting- ton'un ünlü medeniyetler arası çatışma" efsa- nesinin 'medeniyetler arası ittifaka' dönüştü- rülmesi iddiasını içeren girişimdir. BM, ABD ve AB'nin desteği, Ispanya ve AKP iktidarının ka- tılımıyla gerçekleşen bu girişim Huntington'un emperyalist saldırıların gerçek nedenini gözden kaçırmak amacıyla ortaya attığı tezinden ha- reketle 'medeniyetler arası çatışmayı' 'mede- niyetler arası ittifaka' dönüştürerek, terörü or- tadan kaldırmayı, dahası savaştan kırılan Or- tadoğu'ya olduğu gibi gezegenin tümüne ba- rışı getirmeyi hedefliyordu. İki yıllık yoğun ça- lışmalar sonunda aralarında çeşitli dinlere mensup 'u/eman/n'dayeraldığı 'akil adamlar' tarafmdan hazırlanan sonuç belgesinin Hıris- tiyan Batı ile Islam dünyası arasında köprü ola- rak tanımlanan Istanbul açıklamasıyla ger- çekleşen girişim Ispanya Başbakanı Zapate- ro ile Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın eş- başkanlığında o günden bugüne zaman zaman şatafatlı toplantıların, geleceğe dönük boş barış vaatlerinin dışında dişe dokunur hiçbir so- nuç vermemiştir. Bunu görmek için bölgenin ve gezegenin bugünkü haline bir göz atmak ye- terlidir. Bu, aynı zamanda ABD'nin Büyük Or- tadoğu Projesi'nin terörün kaynağında bulun- duğu varsayılan radikal Islama karşı AKP'nin üstüne balıklama atladığı 'ılımlı Islam' kozunun kullanılması politikasının da fiyaskoyla so- nuçlanmasıdır. Zapatero'nun 'medeniyetler arası ittifak' gi- rişiminden Mağrıp ülkeleri, giderek Islam dün- yası ile arayı düzeltme beklentisi de keza bo- şa çıkmıştır. Bu işten tek kârlı çıkan AKP ve lideri olmuştur. AKP liderinin içe dönük de ol- sa uluslararası sahnede boy göstererek dün- ya politikasına yön verenler arasında olduğu iz- leniminin yaratılması yani sıra 'ılımlı Islam' ör- tüsü ardında dine siyasetin kapılarını ardına ka- dar açarak laik Cumhuriyeti zaafa uğratmayı, böylece de iktidarını güçlendirmeyi başardığı söylenebilir. Suriye ile lsrail arasında 'arabuluculuk' mis- yonu da AKP'nin 'olduûundan fazla gösterilen' girişimleri arasındadır. Israil'in işgali altında bu- lunan Golan tepelerinin, Israil'i tanıması kar- şılığında Suriye'ye iade edilmesiyle ilgili geliş- melerin, aslında kırk yıldır bile isteye sürün- cemede bırakılan Filistin sorunu gibi çözümü sanıldığı kadar kolay olmadığı, AB, ABD ve biz- zat Başkan W. Bush'un göstermelik arabulu- culuğunun bileTel-Aviv'in işgal altındaki Filistin ve Suriye topraklarını elden çıkarılmasına rıza göstermesine yetmediği kimsenin saklısı de- ğildir. Israil'in bu konudaki niyetinin en somut ka- nıtı; arabulucular kim olursa olsun, barışa ya- naşmaması, tam tersine, o topraklara çörek- lenen yerleşimcilere kalıcılığın şaşmaz simge- si bina ve tesislerle, toprakların gerçek sahip- lerini Israil'den olduğu gibi kendi aralarında da ayıran 'Utanç Duvarları'nm yapımına aralıksız devam etmesiyle en açık şekliyle ortadadır. Go- lan'daki durum da farklı değildir. Bu yüzden, AKP'nin konuyla ilgili 'arabuluculuk' girişimi, gösteriden, dahası vehimden ibarettir. Bu ge- lişmenin ardında daha çok; Başkan Sarkozy ve AB'nin 'Akdeniz Birliği' tasarısında Israil'e, Akdeniz Birliği'ne katılması düşünülen Mağrıp ve Arap ülkeleriyle birlikte Avrupa Birliği'nin 'im- tiyazlı ortaklık' sağlanması için Suriye'nin, Go- lan görüşmeleriyle ikna edilmesi yatmaktadır. Biraz da bu yüzden, Olmert'in yani sıra Filis- tin otoritesinin başkanı Mahmut Abbas ve Su- riye lideri Beşşar Esad'ın Sarkozy tarafmdan Fransız Ulusal Bayramı 14 Temmuz törenleri- ni izlemeye davet edilerek onurlandınlışı, bu ko- nuda asıl arabulucunun Fransa ve kuşkusuz Av- rupa Birliği olduğunu ortaya koymaktadır. Akdeniz Birliği, yeni bir girişim değil. 1995'te- ki doğmadan ölen Barcelona girişiminin bir ba- kıma devamı. Şu farkla ki bu kez, Avrupa'nın da başında olan Fransız Cumhurbaşkanı, salt bunlarla yetinmek niyetinde görünmemekte, AB ile birlikte eski sömürgeleri Mağrıp ülkeleri ve Arap dünyasına yeniden el atmanın yani sıra Israil'i de AB'nin imtiyazlı ortağı yaparak bir taş- la çok kuş vurmanın peşinde olduğu izlenimi vermektedir. Anlaşılan Paris, Avrupa'nın tü- münden Akdeniz havzasına ve Arap dünyası- na uzanan bir coğrafyada yeni bir Roma; Sar- kozy de, neden olmasın, yeni bir Jül Sezar ol- maya hazırlanmaktadır. De Gaulle'ün dediği gi- bi bu 'geniş birprogram'l Akdeniz ve Arap dün- yasının bugünkü durumuna bakıldığında, Sar- kozy'nin düşünün gerçekleşmesi pek olanak- lı görünmüyor. Peki, Sarkozy Fransası'nın AB'ye tam üyeliğine inatla ve her fırsatta en çiğ sözlerie karşı çıkmasına, Akdeniz Birliği'nin Tür- kiye'nin duymak istemediği 'imtiyazlı ortaklığı' içerdiği bilinen ve bunun tuzak olduğu ileri sü- rülen 13 Temmuz Paris Toplantısı'na katılma- yı önce reddeden, daha sonra Başkan Sar- kozy'nin telefonla, duyulan kaygıları gidererek AKP liderini ikna etmesinin ardından Başbakan Erdoğan, başında yer alan haberlere bakılırsa Dışişleri'nden de habersiz Paris'in yolunu ne- den tutmuştur? Uluslararası sahnede boy gösterme tutkusunun dışında AKP lideri Ak- deniz Birliği'nden ne beklemektedir? öte yan- da davetine evet dediği Sarkozy'nin Fransası, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine karşı olmak- ta devam ettiği ortadayken, bu konuda refe- randum dahil tüm önlemleri aldığı bilinirken, Er- doğan'ın Paris toplantısına katılmasını anlamak güç. Herhalde kimsenin bilmediği bir bildiği ol- sa gerek!.. Gerçek, somut, elle tutulur sonuçlardan çok 'serap'\ andıran Irak seferi ile aslına pek ben- zemeyen 'Kıbrıs çıkarması' da yansıtılmak is- tendiği gibi başarılı görünmüyor. Yer darlığın- dan bu iki konuya sonradan değinmek üzere...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle