01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 TEMMUZ 2008 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Temenni ve GerçekAMERlKA'nın eski Ankara büyükelçilerinden Mark Parris Türkiye'deki kargaşayı anlatırken, "Kapatma davası Er- doğan'ın işine yaradı; şimdi artık daha da güçlenmiş durum- da" sonucuna varmıştı. Acaba öyle mi? Yoksa, "Inşallah yaramıştır" demenin Ame- rikancası mı? AKP'ye yakın iç ve dış çevrelerin genel temennisini paylaşmak mı? Dikkat ederseniz, o çevreler bir yandan "AKP kapatılırsa fe- laket olur, ekonomi batar, AB üyeliği suya düşer, ülke yalnız ka- lır" demekte, bir yandan da kapatmaya yatkın olanlan bu düşütv celerinden vazgeçirmek için "Kapatırsanız, yerine kunılacak par- ti daha da güçlenmiş olarak iktidara gelir" korkusunu yayma- ya çalışmaktalar. Oysa, bu olasılıkların ikisi de zayıftır. Cumhuriyetin temel ni- teliklerini değiştirmeye kalkışan parti kapatılınca, ne eko- nomi batacak ne de dışa bağlı Fethullahçılık diye özetlenebi- lecek olan iç ve dış niyetler güç kazanmış olacak. Aksine, Cum- huriyeti korumakla görevli yüce yasama organı böyle bir ka- rar vermekle bütün karanlık hesapları boşa çıkarmış ve hesap sahiplerine iyi bir ders vererek ülkenin geleceğini yeniden ay- dınlatmış sayılacaktır. Kapatma davasının Erdoğan'a yaradığını söyleyenler ya da kapatma kararının Fethullahçılığı güçlendireceğini iddia eden- ler, Cumhuriyetçi hukukçuları ürküteceklerini hesap etmek- telerse, yanılıyorlar. Kemalist devrimlerin coşkusuyla yetişen hukukçu kuşak, Kubilay cinayetinin ve Cumhuriyet karşıtı bü- tün kafa tutmaların ardından korku senaryolarına meydan oku- yarak gerekeni yapmış, kimse de kılını kıpırdatamamıştır. Aksini düşünmek, Cumhuriyet üzerine oynanan iç ve dış oyun- ların daha da azıtmasına yol açmak olur. Yargıtay Cumhu- riyet Başsavcısı bu oyunlarm yakın ve somut tehdidini sezdiği içindir ki, kendisine yönelik bütün suçlamaları ve saldırıları gö- ze alarak böyle bir girişimde bulunmuştu. Yanılmış mıdır? Anayasa Mahkemesi'nin cesurca vereceği karar, yalnız Tür- kiye'yi değil, çevresindeki bütün coğrafyayı olumlu etkileye- cek kadar önemli olacak. Kuzeybatı ve kuzeydoğumuzda uzanan Avrasya ile güney- batı ve güneydoğumuzdaki Ortadoğu ülkelerinin halkları ken- di devletlerini uzaklardaki yabancı hesaplar için kullanmaya kal- kışan iç ve dış çevrelerin hukuk yoluyla başansızlığa uğratıl- dığını görmekten memnun olmazlar mı? Yaşadığımız coğrafya böyle bir yer. Bu coğrafyanın insan- ları uzaklardaki çıkar sahiplerinin oyunlarına alet olanlan bilir ama, onlardan kurtulmak için çok az şey yapabilir ya da yap- masına müsaade edilir. Bölge ülkelerinden birinde, hem de Mustafa Kemal gibi bir kurtarıcının kurduğu demokratik ve la- ik bir cumhuriyette ulusal hukukun iç ve dış hesaplarla başa çıkabilmiş olması onları sevindirmez de kimi sevindirir? [email protected] Kimliksiz Tamklarla Adaletin Yok Edilmesi İnsanlan işlemedikleri suçlardan mahkûın etmeye çalışmak ahlaki açıdan oldu- ğu kadar, hukuk yönünden de kabul edilemez girişimlerdir. Tanıkların kimlikle- rinin saklı tutularak, sanık tarafından sorgulanmasına olanak verilmemesi, AİHM'ye göre, zorunluluk derecesindeki çok haklı gerekçelere dayanmalıdır. Güııey DİNÇ E rgenekon soruştunnası adı ile ka- muoyunda oluşturulan bilgi kirlıli- ğiııin hukuk dışı serpintilerinden bi- risi de, gizli tamklarla ilgilidir. El- bette, adaletin gerçekleştırilmesine katkı vennekten başka bir kusuru buluıımayan tanıklar, ilgili devletlerce konınmalıdır. Hcle ör- gütlü suçlarda bu koruma daha da sıkı hıtul- mahdır. Tanıklann fıziki varlıklarının ve kim- liklerinin gizlenmesini öngören CMK'nin 58. maddesi. doğru uygulanmadığı takdirde, yar- gılama adaleti açısından son derece sakıncalar içerirken, 27.12.2007 giinü TBMM'de kabul edilerek 5 Ocak 2008 güıılü Resmi Gazete'de yayımlanan 5726 sayılı Tanık Koruma Kanu- nu, bilinmeyen tanıkJar eliylc sanal yargılamaııın önünü açan diizenlemeler getirmiştir. Ancak il- ginçtır ki bu yasa Cumhuriyet gazetesine atılan bombalardan, Danıştay'daki kanlı saldından çok sonradır. Daha o günlerde bu saldınların so- rumlulan ve izledikleri anıaçlan çok açık bi- çimde saptandığı halde, AKP yöneticileri, olaylan farkJı yerlere yönlendirmek isteyen açık- lamalar yapmışlardı. Henüz açıklanmayan ıd- dianamenin içeriğini kısım kısım basına du- yurmak yoluyla oluşturulmak istenen kamuo- yu koşullandırılması içinde, özellikle kimliği giz- lenen tanıklara büyiik önetn yüklendiği göz- lenmektedir. Anlaşılıyor ki, Tanık Konuma Ya- sası da Ergenekon sürecinin birparçası olarak gündeme getirilmiştir. Yasanın 5. maddesinin (b) bendi, tanıklann "Dunışınada hazır bulunma hakkına sahip IMilııiiaııt.ıt olmadan dinlenmesi ya da scs ve- ya görüntüsiinün değiştirilerek özel ortanı- da dinlennıcsi" olanağını sağlamaktadır. Giz- lilik temelindeki bir yargılamaııın inandıncı ol- mayacağı açıktır. Tanık anlatımlarının adil yargılanma koşullannda saptanmasıyla, yargı- lama öncesinde veya sonrasında tamğııı ko- nınması ayrı ayn konulardır. 5726 sayılı yasa, iktidann bcklentileri doğrultusunda bu iki ko- nuyu birbirine kanştırmıştır. Hazırlık soruş- turması aşamasında cumhuriyet savcısı tanığın kımliğini gizlemeyeyetkili kılınmaktadır. Yar- gılama sürecinde ise, hem gızli dinleme hem de bu yolla alıııan tanık anlatımlannı değerlendirme yetkisi davayı gören malıkemclerindir. Yaııi oto- matik bir işlerlik söz konusu değildir. Gizli ta- nık dinlemenin sonuçlannı tartışmak açısından son söz, yine Yargıtay'ın olacaktır. Böyle bir işlerliğin AİHM kararianna uygıın düştüğü gö- riişii yayılmakta, böylece kamuoyu yanıltıl- maktadır. AİHM, bu olanağın, savunma hak- kını kısıtlamamak koşuluyla çok özel duruın- larda kullanılması görüşündedir. AlHM'nin 1996 yılında verdiği Doorson / Hollanda, ka- rannda, yargılama sırasuıda tanıklann kımliğini bilen bir yargıcın, sanık avukatının da hazır bıı- lıınup olayla ilgili sorulannı yöneltebildiği ko- şullarda ifade alınması 6. maddeye aykın bu- lunmamıştır. Ancak mahkemeyi bu sonuca iten asıl etken, dalıa başka kanıtlara dayanan malıkûmiyet karannda, kimliği gızli rutulan ta- nıkların anlatımlarının doğrudan belirleyici bir etkisinin olmamasıdır. Yine Hollanda'yla ilgili bir olayda kınılik- lerinin gizli tutulmasmı isteyen iki kişi, sanığın banka soygununa kanştığını bildınnişlerdir. Kimlikleri açıklanmayan iki tanığın aıılatımlan, sanığın silalılı soygundan malıkûm edildiği du- ruşmada karar öncesinde okunmuştur. AİHM karannda sanığın savunma hakkına saygı gös- terilmesi koşuluyla, yargılama öncesinde eldc edılen karutlann ilkesel olarak 6. maddeyle bağ- daşmaz olmadığını belirtmiştir. Başvuru konusu olayda, yargılamaııın herhangi bir aşamasında itiraz etme ve soru yöneltme olanağı tanınma- yan tanıklann anlatımlanna dayanılarak baş- vurucunun mahkûm. edilmesi ise, 6. maddeye aykın bulunmuştur. (Kostovski / Hollanda ka- ran, 1989) Ergenekon sonıştunııası kapsamındaki ka- muoyunu koşullandırma kampanyası içinde. Aylık Dakika Paketleri'nden birini seçene TurKcell'lilerle Size en uygun Dakika Paketi'ni öğrenmek için EN UCUZ yazıp, 2747'ye gönderin. ı N UCUeyanpaJ n .HH'IIM Mif) | ,iv'ı(. Mi »akik.ıfMkotn fftfdeı. P.ıkt'lL - * . tfcftuı KL1V thnıl 35 VKı (KDV ve OİV dahil k2M YKr|; di 60 YKi'dir (KDV vo OİV (l.ıhii 72,7 VKr). BİjBİ/e HepmıİJ 1 FlfifMCne tjt'ulıı kvn mevcul UrifOue» uını u^iMimı Vitu.ı smmı. lamvvra H«KIM 1 hmplinfntftn. Ikı >,ıkei aynı .nui.ı ılınuntı Htdlyt dtktkı u^utAinın 31 Aı.ıhk 2009> LTI.II geçerlİdtr Tıırka>ll lum t.iritelt*ıinrlı> deyiviklık yopni.ı lukkını .M\ lnl.it Aynntılı bilgı Uin wuvw.turkcell.com.tr TURKCELL kimliklen gızli rutulan polislenn, askerlerin, ce- zaevlerindeki hükümlü ve tutuklulann tanık- lıklannın öncminden de söz edilmektedir. Oy- sa AİHM, polislenn, benzer konumdaki kamu görcvlisi tanıklann kimliklerinin saklı tııtul- masını, savunma güvenliğı açısından uygun bul- nıamaktadır. Kararın özü aşağıdaki gerckçcyc dayanmaktadır: "Bu kişiler, görcvlcri gereği devleti yönetenlere boyun cğmekle yükiinı- lüdürler. Savcılıkla yakın bağları vardır. Bu konumdaki kişilcrin kimlikleri gizlcncrck ta- nıklık etnıeleri çok özel koşullarla sınırlı (u- tulnıalıdır. Aynca, görevlerinin bir gereği ola- rak, kamuya açık yargılanıalarda tanıklık et- nıeleri uygundur." (Van Mechelen / Hollan- da kararı, 1997) Aynı bağımlıhk ve güvenil- mezlik, hiç kuşku yok ki, kendilerine salıvenlme umudu verilcn tutuklu ve hükümlüler için de ge- çerlidir. İnsanlan işlemedikleri suçlardan mahkûm et- meye çalışmak ahlaki açıdan olduğu kadar, hu- kuk yönünden de kabul edilemez ginşimlerdır. Tanıklann kimliklerinin saklı tutularak, sanık tarafından sorgulanınasına olanak verilmeme- si, AİHM'ye göre, zorunluluk derecesindeki çok haklı gerekçelere dayanmalıdır. Örneğin bir ka- fetcryada yangın çıkannaktan suçlanan ve açı- lan ceza davasında "ağırlıklı olarak kimliği açıklanmayan tanıklann anlafınılarına da- yanılarak mahkûm edilen" başvurucunun davasında AİHM, aşağıdaki değerlendinnele- ri yapmıştır: Savruıma hakkına uyulması koşuluyla hazırlık soruştunnası sırasuıda alıııan tanık anlatımla- n malıkemece değerlendirilebilir. Ancak sa- vunma, yargılamanın hiçbir aşamasında bu tanıklan sorgulama olanağı bulamamışhr. Kiın- lıklerini bilmemektedir. Doğnıyu söyledikleri, güvcnilirlikleri konusıuıda hiçbir bilgileri yok- tur. Mahkemeye getirilen bu tanıklara, savun- manın dolaylı sorular yöneltmesi bile, kimlik- lerinin açığa çıkabileceğı kuşkusuyla önlen- miştir. Tanıklann, kendilerine yöncltilen sorular karşısında yüz hareketleri, tepkileri (mimik ve jestleri) izlenerek doğnıyu söyleyıp söylemc- dikleri sınanmamıştır. Polisin suçlarla müca- delede halkla işbırlıği içerisinde olması önem- lidir. Mahkeme de, soruşturma aşamasında kimliği açıklanmayan muhbirlerin anlatımlanna dayamlabileccği yolunda kararlar vennişti. Ancak bu olayda başvu- rucunun mabjcûmiyeti ağır- lıklı olarak kimliği açık- lanmayan tanıklann anla- tımlanna dayandırılmıştır. Adil yargılanma güvence- leri feda edilcmeyeceğin- den, tanıklann sorgulan- ması açısından Sözleş- me'nin 6/3 (d) bcndinin ihlal edildiği kararlaştınldı. (AVindisch / Avusturya davası, 1990) Tanığın kimliğinin giz- lenmcsi, ancak çok somut zorunluluklar karşısında geçeılı olabüir. Bu konuda, ulusal yargı yerlerınden soııra. adil yargılanma ko- şulları bağlamında AİHM'nin deııetimi altın- dadır. AİHM'ye göre: "Suç ortaklığı nedeniyle baş- vurucuyu suçlu bulan sor- gu yargıcının saptanıala- rı, tanığın korkularının kabul edilebilirliği konu- sıında, ne polisteki anla- tımhırı ne de sorgu yargıcı önündeki ifadesinden son- ra inandıncı bir değer- lendirmcdcn geçirilmiş- tir. Yargıtay, tanığın kinı- liğini gizleme gerekçele- rinin tutarlılığını ve da- yaııaklarını araştırına- ınısrır. Bu koşullar altın- da nıahkenıc, savunma- nın haklarının kısıtlan- ıııasının. tanığın korun- nıasını gcrektiren haklı nedenlcre dayandırıldığı konusunda ikna olnıa- nıışrır. Yargı erkini kul- lananlarca yapılacak iş- lcmlerin, isiııısi/ tanığın korunması için savunma hakkına giderilmesi ola- naksız güçlükler yükle- nıesi, Sözleşnıc'yle bağ- daşıııa/. bulunmuştur.'" (Visser ve Dığerleri / Hol- landa kararı, 2002) Örnekler çok açık. Adı bilinmeyen kimliksiz ta- nıkların açık yargılama sü- recinde sorgulanmalarına bile gerck görülmeden ka- palı kapılar ardında sapta- nan anlatımlanyla suçsıız insanlann mahkûm edil- mcleri, "adalet" olgu.su- nun yok edilmesindcn baş- ka bir anlam taşınıayacak- tır. Adaletin yok edilmesi, Türkiye'yc verilecek en büyük zarardır. Yıllarca pıısuya yattıktan sonra, AKP'nin dümen suyunda ellerine geçirdikleri TV ka- nallannda, gazete köşele- rinde henüz ne ilc suçlan- dıklan bile açıklanmayan kişileri her gün güliinç yön- temlerle yargılayıp mah- kûm cden sahte demokrat- ların da, okurlarından sak- lamaya çalıştıkları bu ger- çeklcri öğrenmeleri gcrck- nıektedir. PENCERE Agarta-Ergenekon Davasında Savcı?.. Başbakan RTE ne dedi: "- Ben Ergenekon (Agarta) davasının savcısı- yım..." RTE, hükümetin başkanı, nasıl böyle bir şey söyleyebilir?.. Şimdi ben ne yapmalıyım?.. AKP'Iİ-Feto'cu dinci ve liboş gazetelerin yaz- dığına göre Agarta'nın sanıklarından biri imişim... Savcım kim?.. Recep Tayyip!.. • Herkes birbirine soruyor: - Nedir bu Ergenekon?.. AKP'ci ve Feto'cu medyanın ürettiği "bilgi kir- liliği"ri\ Istanbul Başsavcılığı vurguladı... Sanki her şey uydurma... Ne nedir sorusu boşlukta... isterseniz Agarta-Ergenekon'u üç açıdan ma- saya yatırıp neyin ne olduğunu saydamlaştıra- lım. • 1) Tarihsel ve toplumsal açıdan değerlendiri- lirse Agarta-Ergenekon davasının içeriği açık se- çik ve saydam... Artık kimi Amerikan ve Avrupa gazetesi de ola- yın farkına vardı; Türkiye'de iki cephenin hesap- laştığı bir süreç yaşanıyor... Bir yanda Aydınlanmacılar... Bir yanda dinciler... "Islam dünyasında teklaikülke Türkiye'nin Ay- dınlanması karartılmak isteniyor.." Olayın özü bu... Demek ki tarihsel ve toplumsal açıdan Erge- nekon-Agarta'nın karışık ve karmaşık bir yanı yok... Teşhis konmuştur. * 2) Hukuk açısından Agarta-Ergenekon nedir?.. Bir faciadır... Hem soruşturmanın yürütülmesinde hukuku çiğnemek vukuat-ı adiyeden sayılmıştır; hem de içerik bakımından iddianame -dinci - liboş medyasının bu konuda yazdıkları doğruysa- gö- rülmemiş bir acıklı-güldürünün mantığına otur- tulmuş, daha dava başlarken iflas etmiştir... Bekleyelim, görelim... iddiaya göre Agarta'dan bu yana süregelen bit- mez tükenmez kavgada teröristler, Türkiye'de bir ömür boyu süren bütün terör eylemlerinin so- rumlusu ve sanığıdırlar... Bu teröristler Kemalistler'dir... Cumhuriyet yazarları Uğur Mumcu, Ahmet T. Kışlalı, Bahriye Üçok ve ötekilerini Agarta-Er- genekon terör çetesi öldürmüştür... Cumhuriyet'i bombalayan örgütün adı nedir?.. Agarta-Ergenekon örgütü... llhan Selçuk'la Mustafa Balbay da bu ör- güttendir... Ortalık karışsın ve askeri darbe olsun diye ken- di gazetelerini bombalatmışlardır... • 3) Ancak olayın bir de siyasal yanı, politik ama- cı, strateji ve taktik anlamı var... Işte bu boyut çok önemli... Sanırım Başbakan Recep Tayyip işin bu bo- yutuna önem verdiğinden Agarta-Ergenekon'un gönüllü savcılığına soyundu... Dinci-liboş medyasının yazdıklarına göre da- va, dünden yarına büyük bir temizliği içeriyor- muş... Agarta-Ergenekon soruşturması savcı-polis marifetiyle bir yıldan beri beş dalga üzerinden aşama aşama yürütüldü; insanlar gözaltına alındı, kimisi içerde hastalandı, kimisi öldü... Bugün mahkemeye tevdi edilen yaklaşık 2500 sayfalık iddianame beş dalgayı kapsıyor.. Altıncı dalga ek iddianameye girecek... Ama altıncı dalga da yetmeyecek... Geçmişten geleceğe uzanan bu Agarta-Er- genekon örgütü öyle bir beladır ki kökü kazın- malıdır; bu nedenle davanın ve soruşturmanın önü açıktır... Yargıda, üniversitelerde, Ordu'daki tüm Agar- tacı Ergenekoncuların köküne kibrit suyu ekile- cek... Olayın siyasal amacı ve stratejik boyutu da bu kadar açık... • Tarihsel-toplumsal boyutu Aydınlanma ile dincilik, hukuk boyutu hukuksuzluk ve mantık- sızlık üzerine oturan Agarta-Ergenekon tertibi- ni kimse küçümsemesin, azımsamasın... Olayın amacı bellidir... Ben Agarta-Ergenekon sanığıyım... Başbakan RTE'nin yerinde olsaydım, bir par- çacık aklımla, bu davanın savcılığına talip ol- mazdım. (X)TRK KALP Tatilinizi Zehir Etmeyin Kalbinizi Kontrol Ettirin TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No:8 Şışli/tSTANBUL Tel: (212).212 07 07 (pbx) Faks: (212).212 68 35
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle