01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 TEMMUZ 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIZI 11 Sürgünden geriye dönüşTarihçilere göre 10 Temmuz 1864 'e kadar yaklaşık 1 milyon Çerkez, gemilerle Osmanlı limanlarına taşındı. Bu zorlu yolculuk sırasında on binlerce kişi de gemilerde yaşamım yitirdi. Birbirinden trajik öykülerin yaşandığı sürgünün ardından Kafkas halkları için hiçbir şey eskisi gibi olmadı. ~T~ "Jixxs. yıllar süren Kafkas-Rus sa- M /vaşlan Kafkas halklannın ye- V»/ nilgisiyle sonuçlandı. 1859'da- ki Paris Konferansı'yla Rusya, Kafkas- ya'da istediğini yapabüme hakkı kazandı. Bundan sonraki yıllar Kafkas halkları için daha da zorlu gcçti. 1864 yılına kadar süren savaşlarda on binlerce kişi öldü. 21 Mayıs 1864'te ise Rusya kalan Çcrkezle- rin Osmanlı topraklarına sürgün edilme- sini kararlaştırdı. Tarihçilere göre 10 Tem- muz 1864'c kadar yaklaşık 1 milyon Çer- kez, gemilerle Osmanlı limanlarına taşın- dı. Bu zorlu yolculuk sırasında on binlerce kişi de gemilerde yaşamını yitirdi, ceset- leri Karadeniz'fi atıldı. Karadeniz'e küsen Çerkczler de yıllarca bu denizden çıkan ba- lıklan yemedi. Birbirinden trajik öyküle- rin yaşandığı sürgünün ardından Kafkas halklan için hiçbir şey eskisi gibi olmadı. 'Anavatanlarım hep özlediler' Sürgün edilenlerin bir bölümü Karade- niz'den güneye doğru giderek Suriye ve Ürdün'e yerleşti, bir bölümü de Osman- lı'nm iskân politikası gercği başta Sakar- ya, Düzce, Eskişehir, Kayscri olmak üze- re Anadolu'nun dört bir yanına yerlcştirildi. Türkiye'de yaşayan Abhazlar, çok değil birkaç kuşak öncesi bu acılan yaşadı. Dedelerinin, ninelerinin Abhazya üzerine anlattıklan hikâyelerle büyüdülcr. Her zaman bulunduklan devlete bağlıhkla- nyla biünen Abhazlar, yüreklerinin bir yc- rindeki anavatan sevgisini hiçbir zaman kaybetmediler. Türk milliyetçisi yapılanmalann içindc bulunan Abhazlar bile bir gün anavatanı göiTne istcğindcn vazgeçmediler. 1990'h yıllann başındaki Gürcistan- Abhazya savaşmda ülkcnin zor dununda olduğunu öğrendiklerindc bir kez daha ha- rekete geçtiler. Birçok Abhaz genci sava- şa katıldı, bir kısmı yaşamını yitirdi, bir kıs- mı yaralandı. Şimdi sert çahşmalann ol- duğu yerlerde, Abhaz gençlerinin fotoğ- raflan bulunuyor, önlerinde her zaman şa- raplar ve taze çiçeklerle... Anav Dırenen Novi Afon'da ilerledikçe her adımda karşınıza bir başka güzellik çıkıyor. Önce bir şelale, daha sonra ahşap köprüden ilerleyince de fotoğraftaki istasyon binası. a A bhazya'da artık savaş bitti, yeni bir mii- / l cadele dönemi başladı. Savaşıijı yıkı- - X J L mıyla, ekonomik ambargoyla mucadele için de dinamik bir nüfus gerekiyordu. Ancak sür- günler nedeniyle Abhaz nüfusu Türkiye'deki di- yasporadan daha az hale geldi. Ülke nüfusu 350 binken bunun yaklaşık 50 binini Ermeniler, 100 binini Ruslar oluştunırken Abhaz nüfusu 200 bin- lerde kaldı. 1950'li yıllarda Gürcistan, ülkcde Ab- hazca konuşulmasını yasakladı, Abhaz isjmleri- ni değiştirdi. Bir nesil kendi anavatanında ken- di dilini gizlice konuşarak yaşadı. Abhazların yurtlarına dönmesi içir çalışmalara hız verildi tanda anadil sorumı Bir kısmı Gürcüleşti, bir bölümü Rus et kaldı. Küitürel değerlerini de yitiıme tehli ;isinde cesiyle karşı karşiya kalan Abhazlar, bağımsızlıklannı ilan etmelerinin ardından ekonomik kalkmmanm ya- nı sıra külterel kalkınma hamlesi başlattı. Önce böl- ge isimleri yeniden Abhazca oldu, yönetiniin bir- çok kademesinde anadilde konuşulması saglandı. Ardından geri dönüş programlan uyguljanarak dünyanın dört bir yanına dağılmış Abhazlann ana- vatanlanna dönmesi için çalışma yürürlüğc kondu. Abhaz yasalarına "Nerede doğmuş ya da ya- şamış olursa olsun Abhaz ve Abazin kökcnliler Abhazya vatandaşı sayılır" maddesi eklendi. Bu programın yürütülmesi için de Geri Dönüş Komi- tesi oluşturuldu. Komitenin çalışmalan sonucunda savaş sonrasında Türkiye'den yaklaşık 200 kişi Ab- hazya'y a yerleşti. Abhaz ya da Abazin kökenli ol- duklannı şahitlerle kanıtlamaları, fotoğraflarını vermeleri ve gerckli anketleri doidurmalan Abhazya vatandaşlığına geçmeleri için yetti. Geri Dönüş Ko- mitesi Başkanı Anzor Mukba, Abhazya'ya dö- nenlere sağladıklan olanakları şöylc anlattı: "Geldiklerinde karşıhyoruz, konaklama prob- lemlerini çözüyoruz. Kendi başına konut temin edenlcre tamirat yardımı yapıyoruz. Evlenmek isteyenlerin düğünlerine yardımcı oluyoruz. Çocukları olanlara yardım yapıyoruz. Birinci, ikinci, üçüncü çocuğa farklı oranlarda yar- dımlar yapılıyor. Çocukların ilkokuldan ttni- versiteye kadar olan eğirimlerine madden yar- dımlar sağlıyoruz. Sağhk problemleriyle karşı- laşanları burada tedavi sağlanabiliyorsa bura- da, gerekirse yurtdışma gönderilmesine yar- duncısı oluyoruz. Ekonomik açıdan sıkmrıya ılii- sen herkese yardımcı oluyoruz. Herkese iş inı- kânı sağlanıaya çalışıyoruz. Geçen yıllarda iş bul- ınak zordu. Artık bu sorunları aşmaya başladık. Türkiye'den Suriye'den gelip iş bulamayan kinise kalmadı." 15 yıl önce Abhazya'ya yerleşen Türk vatandaşları, bunun gerekçesini "Bu- rada dedelerimizin adımlarını bile hissediyoruz" diye açıklıyorlar. 'Dedemin dedesi burada'yaşmdaki Nazım Akoyba da Abhazya'ya geri dönen- / iJ ler arasında. tnegöl'de ya- şarken 15 yıl önce Abhazya'ya yerleşme karan alan Akoyba, "Dedelerimin de- desi burada. Toprağımız burası bızım. Buraya geldikten sonra bize bir ev ve- rildi. Burada sağuğıma kavuştum, ev- lendim" dedi. Düzce'de yaşarken sava- şın bitmesinin ardından Abhazya'ya yerleşen Ramazan Kapba da bunun ne- denini "5 yaşındayken bile Abhaz- ya'yı bilirdim. Burada her adımda de- delerimi hissediyorum" diye açıkladı. 1992 yıhnda Abhazya'da savaşa katı- lan Tayfun Çelik ise Tkuarçal bölgesinde kömür madeni işletiyor. lstan- bul'da yaşarken savaşmak için Abhazya'ya giden Çelik, şunlan söyledi: "Savaş çıkmasaydı da zaten Abhazya'ya gelmeyi düşünüyordum. Dolayısıyla savaş çıktı bir mecburiyet ol- du. Savaş sonrasında da bu- rada kaldık. Evlendim. Ço- cuklarım ise tstanbul'da yaşı- yor. Ben sürekli gidip geliyo- rum. Çocuklarım da yazları, ara tatillerde gelip gidiyorlar. Abhazya'da yaşamayı kanık- sayan birinin sıkıntı yaşaya- cağını sanmıyorum. Özellikle Türkiye'den gelenlerin bir ke- re Türkçeleri oluyor, burada Abhazcaları oluyor ve ister is- temez Rusça öğreniyorlar. Do- layısıyla bu üç dili bilenler Ab- hazya'da sadecc bu özellikle- riyle bile, turizm olduğu için bu konuda istihdam edilebilir. Uni- versitede İngilizce öğrenme şan- sınız da var. Buraya geldiğim için mutluyum. Yoksa dünyanuı herhangi bir yerinde de bir şeyler ya- pardım ama Abhazya'yı seviyorum." İTO Yönetim Kurulu Üyesi Şaban Dişli: "Ab- hazya'da herkese yetecek kadar yatınm olanağı var. Bu anlamda da işbirliği yapmalıyız." A bhazya 2008 Ekonomik Foruımı / l için Pitsunda'daki Şamyitavaya Ro- - Z J L şa Oteli'nin konferans salonunda toplanan birçok katılımcı da "barış için en önenıli aracın ricaret" olduğu konusunda hemiîkir. Bu nedenle Türkiye'nin de buradaki banş sürecine ticaret aracılığıyla katkı ver- nıesini bekliyorlar. Devlet yöneticileri, ulus- lararası stratcjiler gereği siyasi ilişki kur- rnaktan çekinen ve Gürcistan'a her anlamda destek olan Türkiye'nin Abhazya'ya da en azından yatınm yapaıak katkıda bulunması- nı istiyor. Bu dilekler, forum organizasyonunu ls- tanbul Ticaret Odası'nın (İTO) yapması ne- deniyle daha da büyük ımıutlara dönüştü. Fo- rum için yaklaşık 80 yatınmcı kayıt yaptır- dı. Ancak foruma 10 gün kala İTO yöneti- minin kurulunun organizasyonun iptal ol- duğunu açıklaması, Abhazya tarafından ha- yal kınklığı yarattı. Resmi olarak herhangi bir açıklama yapılmasa da iptal karannın Gür- cistan'ın baskısı sonucu direkt Dışişleri Ba- kanlığı'nın İTO yöneticilerini aramasından Bizi ayıran deniz... kaynaklandığı söylendi. tTO yöneticileri de bu iddialar karşısında sessiz kaldı. Rus- ya'dan Bağımsız Dcvletler Topluluğu'ndan, Karadeniz'e kıyısı olan birçok ülkeden, Bul- garistan'dan ve hatta Almanya'dan çok sayıda yatınmcının katıldığı foruma Türkiye heye- tinin katılmayacak olmasmı kabullenmeyen lstanbul Dostluk Kulubü organizasyonu üst- lendi. Son anda yapılan çalışmalarla Türki- ye'den 20 yatınmcı forumda yer aldı. 'Abhazya ckonomisini uçururuz' Abhaz yöneticiler, resmi açıklamalarda "Bu durumu anlayışla karşılarız" dese- lerde, bire bir konuşmalarda bu tavnn man- tığmı çözememekten yakındılar. "Bâkir bir pazar ve birçok yatınm olanağı bulunan Abhazya'ya Türk işadamlarının gitmesi- nin Türkiye'ye nasıl bir zararı olabilirdi? Ticaret odası gibi bir sivil toplum örgü- tünün organizasyonunda ne gibi bir sa- kınca vardı" sonılarını sonnaktan kendilc- rini alamadılar. Bir Abhaz yöneticinin "Biz ne kadar Türkiye'yle iletişim kurmaya ça- lıssak da Türkiye bizi Rusya'nın kucağı- na doğru itiyor" şeklindeki açıklaması, Türk politikasını sorgulamaya yol açtı. Fo- ruma davetli olarak katılan İTO Yönetim Ku- rulu Üyesi Şaban Dişli ise forumun kapanı- şında yaptığı konuşmayla bir nebze de olsa Abhazlann gönlünü aldı: "Bizler buraya Karadeniz'in diğer kı- yısından geldik. Karadeniz'in beri tara- fından, iç bölgelerinden ve hatta Alman- ya'dan gelen işadamiarı ve sayısız dostu- muz şu an buradalar. Her şeyden önce şu- nu söyleyebilirim ki bu kadar yüksek ka- tılım herhangi bir rekabete konu olmamah, çünkü Abhazya'da herkese yetecek kadar yatınm olanağı var. Bu anlamda da iş- birliği yapmalıyız. Karadeniz bizi ayıran deniz olmasm, bizi birleştiren deııiz olsun. İTO 276 bini aktif olmak üzere 350 bin üyeye sahip bir kurum. Abhazya nüfu- sundan daha fazla. Dolayısıyla bizler bu- radan geriye döndüğümüzde burada ya- şadıklarımızı ve buradaki ekonomik inı- kânları aktaracağız. Umarım ki burada bulunan öteki dostlarımızla birlikte önü- müzdeki yıllarda büyük işbirlikleri ger- çekleştirir, Abhazya ekonomisini deyim ye- rindeyse uçururuz." S U R E C E K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle