22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 HAZİRAN 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 0nun KuiMillıık Bakanlar TMMOB Genel Kuru- lu'nda eski Başkan Kaya Güvenç'in öncülüğünde kimi delegeler divana bir önerge sundular: "Doğal kaynaklarımı- zın bilime ve mühendis- liğe aykırı biçimde işleti- lerek tahrip edilmesine, enerjinin ve doğal kay- naklann kullanılmasında kamu çıkarlarının orta- dan kaldınlmasına, çev- renin, tarihi değerierin ve kültürel mirasın şirketlerin kâr hırslarına feda edil- mesine yol açan karar ve uygulamalar içindeki beliıieyici konumu ile mü- hendisleıin ve mimarlann hak ve çıkarlarına aykın girişimleri destekleyici tu- tumu nedeniyle, Enerii ve Tabii Kaynaklar Baka- nı Hilml GülerVn TMMOB Yasası ve yönetmelikleri uyannca, üyesi bulundu- ğu TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası'ndan ihraç edilmesi talebi ile Metalurji Mühendisleri Odası Onur Kurulu'na sevk edilmesini öneriyo- nız." Benzer önergeler Ba- yındırlık Bakanı için de, Ulaştırma Bakanı için de, Sanayi Bakanı için de, Çevre Bakanı için de ve- rildi... Mahkemeliklerdi, mü- hendis ve mimarlann gö~ zünde de onur kurulluk oldular. AKP kadroları yokuş aşağı yuvarlanıyor, pa- nikleri ondan... ISIKKANSU Yargıya saldırı, Anayasa Mahkernesi Başkanvekili'nin izlenmesi, emniyete türîı va- tandaşları dinleme izni veril- mesi başta olmak üzere ka- patma davasının açılmasın- dan bu yana olup bitenleri aklınızdan bir geçirin... MHP lideri Devlet Bahçe- li'nin dediği gibi, AKP bir "kor- ku diktatörlüğü" yaratıyor ve dolayısıyla bir "odak" olarak kapatılmasının ivedi ve zo- runlu olduğunu göstermeye devam ediyor. Bu çerçevede Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın id- dianamesinden seçtiğimiz şu bölümler, giderek önem ka- zanıyor: - Siyasi parti, çoğulcu de- mokrasiyle çatışmayan he- deflerini, sadece yasal araç- larla elde etmeye çalışmalıdır. Demokratik ve çoksesli siste- min ortadan kaldınlması amaç- SonaDoğru lanmamalı, temel insan haklan ihlali teşvik edilmemelidir. - Davalı siyasi parti, de mokratik düzende faaliyette bulunarak Anayasa ve Siyasi Partiler Yasası'na aykın olarak, demokrasi ötesi bir sisteme ulaşmaya ve bu sistemi ger- çekleştirmeye çalışmaktadır. - Davalı siyasi partinin izle- diği politikanın ortaya çıkardı- ğı tehlike belirgin ve yakındır. Medeni barışa ve ülkenin de- mokratik rejimine zarar vere- bilecek somut adımlar atıl- mıştır. önce, bu adımların en- gellenmesi gereği ortaya çık- maktadır. - Davalı siyasi partinin ey- lemleri, anayasanın 68. mad- desinin 4. fıkrası kapsamında "insan haklarına, eşitlik ve hu- kuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykın bulunmaması ve ayrıca her- hangi bir tür diktatörlüğü sa- vunmayı ve yerleştirmeyi amaçlamanın yasak olması" kurallarına aykırılık oluştur- maktadır. Kapatma yaptırımı, İnsan Hakları Avrupa Sözleş- mesi'nin 11. maddesinin 2. fıkrası gözetildiğinde "kamu düzeninin sağlanması, başka- lannın hak ve özgürlüklerinin korunması" ilkeleri çerçeve- sinde demokratik toplum il- kelerine uygun ve yasa ile ön- görülmüş bir yaptırımdır. - Çoğunluk iktidarına sahip davalı siyasi partinin eylemle- rinin yoğunluğu gözetildiğinde, onu amacından alıkoyacak ara yaptırımlar ve ara çözüm- ler, somut duruma göre ola- naklı değildir. Bu nedenle ka- patma yaptırımı, dava yönün- den radikal olmayıp olaya uy- gun ve orantılı bir yaptırımdır. AKP çırpındıkça kanıtlarını artırıyor, sonunu hızlandırıyor. YünekKünek Otobüste llhan Taşcı'nın yeni kitabının "Babam Sağ Olsun "un sayfalarını çeviriyorduk. Kemal Unakıtan'ın oğlu Abdullah Unakıtan'ın civciv düşkünlüğü... Abdullah Gül'ün oğlu Emre Gül'ün ticari zekâsı... Babasının rüşvetten hükümlü arkadaşının bursuyla okumuş Ahmet Burak Erdoğan'ın gemiciği... Kafamızı kaldırıp bir baktık, AKP Genel Merkezi'nde koskoca bir afiş: "Kadın, erkek 170 milyon I Tek yürek." 70 milyona sorsan, paralar çoktan suyunu çekmiş, mafiş: "Çoluk çocuk I Beş, bilemedin on I Götürüyorlar kürek kürek." Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Altıntaş, Ali Babacan'a mektup yazdı ve sordu: "Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olarak tanımlanan Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı ve başmüzakereci sıfatları ile katıldığınız Avrupa Birliği (AP) Dış llişkiler Komitesi toplantısında, size yöneltilen bir soruya; Türkiye'de sadece gayrimüslüm azınlıklar değil, Müslüman çoğunluk da dini özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşıyor' 'a Sorular yanıtını verdiniz. Bu cümleye ilişkin, aşağıdaki sorularıma yanıt vermenizi iştemekteyim: Ülkemizde hem gayrimüslümler ve hem de Müslümanlar dini özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşamaktadır deyişinizin gerekçeleri nelerdir? Yaşadığımızı varsaydığınız dini özgürlüklerle ilgili sorunlarımız nelerdir? Bunları örnekleyebilir misiniz? Hangi dini özgürlüğünüzü yurttaş Ali Babacan olarak yaşayamıyorsunuz? Dini özgürlüklerle ilgili yaşadığımızı ileri sürdüğünüz sorunları kim üretmekte, kim ortadan kaldırmamaktadır? Yakınmanız ve verdiğiniz yanıt ile, varsaydığınız sorunların çözümü için AP'den yardım ve destek mi istemekteslniz? Hükümet ettiğiniz dönemde, bunlarla ilgili hangi düzeltmeleri, iyileştirmeleri yaptınız ya da yapma konusunda engellendiniz? Kasım 2002 seçimlerinden bu yana sürdürdüğünüz bakan ve dışişleri bakanı olarak katıldığınız toplantılarda, ülkesinden, ülkelerinin politikalarından yakınan, ülkesini şikâyet eden başka bir bakana tanıklık ettiniz mi?" ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL SSK'de 'Tescil mi' Geçerli 'Eylemli Çalışma mı?' 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortalan Ya- sası, birçok maddesinin Anayasa Mahkemesi'nce geçersiz sayıl- ması nedeniyle, yeniden düzenlenmiş ve yapılan değişiklikler, 8 Mayıs 2008 günlü Resmi Gazetede 5754 sayılı Değişiklik Yasa- sı olarak yayımlanmıştır. 5510 sayılı Yasa, tümüyle 1 Ekinı 2008 günü yürürlüğe gire- cektir. Ancak, bazı maddelerinin yürürlük tarihleri öne alınmış- tır. Bunlarda biri de 1 Mayıs 2008'de yürürlüğe giren 6. madde- sidir. Bu madde ile sigortahlık başlangıç yaşı, 18'e çıkanlmıştır. Bu maddenin erken yürürlüğe girmesi, kanıuoyunda "telaşa" ne- den olmuş ve bir kısım üst düzey yöneticisini de içine alanlardan oluşanlar, 18 yaşuıdan kücük çocuİdannı SSK'ye giriş (tescil) yap- tırarak çocuklarına erken emekli olma hakkı sağlamaya çalış- mışlardır. Bu bir kısnunın eylemsiz çalışmayla desteklenıneyen giriş (tescil) işleminin ne derece sağlıkh ve yasal olduğu tartış- malamıı da birlikte getirmiştir. Benzeri tartışmalara daha önce, Yargıtay verdiği kararlarla açık- lık ve kesinlik getirmişti. Bu kararlan aktanyoruz. (1) "ÖZETİ: Bir kinısenin sigortah sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin verilmesi yeterli değildir. Aynı zaman- da o kimsenin 506 sayılı yasamn belirlediği biçimde eyiemli olarak çahşması gerekir." (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 29.1.2002 tarih, 2001/2325 Esas ve 2002/325 Karar) Konuyla ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16.6.1999 gün- lü kararı da aynı yöndedır. (2) "ÖZETİ: Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için, sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir, aynı zanıanda o kişinin 506 sayılı kanunun 2. ve 6. maddclerinde belirlendiği biçimde eylemli olarak o işyerinde çahşması gerekir. (2) "... Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı sap- tanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi, sigortalılıktan söz edilemez. Çalışmayı ortaya koyan belgelerse giriş bildirgesi ile birlikte, sözü edilen yasamn 79. maddesinde öngörülen ve sigortalının çalışma giin ve sayısını, kazanç durumunu, ça- lışma tarihleri ile birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bil- dirgeleri ile Sosyal Sigorta tşlemleri Yönetmeliği'nin 17. mad- desinde belirtilen dört aylık prim bordroları gibi kuruma ve- rilmesi zorunlu kanıtlardır. Yöntemince düzenlenen işe giriş bildirgesi, salt işe ahnmayı göstermekle birlikte çalışmanın mevcudiyeti yönünden yalnız başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edilebilmek için, çalışmanın varlığı Yar- gıtay'ın 79/8. maddeye davalı sigortalılığın tespit davaları yö- nünden kabul ettiği ilkelere uygun biçimde belirlenmesi ge- rekir. Zira sigortablığın başlangıcına yönelik her dava, si- gortalılık tespit davasını da içerir. Aksine düşünce, özellik- le yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortahlık süresi yönünden çahşanlar ile çahşmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak diğer belgelerin bulunnıadığı durumlarda, ça- lışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli ka- nıtlar aranmah ve kamu düzenine dayalı bu davalarda hâ- kim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek si- gortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu davalarda da işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile ku- rumdaki belge ve kanıtlardan yararlanmah, ücret bordroları celp edilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılma- h, işyeri çalışanları saptanmah ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çahştığı açıklanmalı, gereğinde komşu işyeri çalışanlarının bilgilerine de başvurularak gerçek çalışma ol- gusu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı kanıtlanmah- dır.(...)" (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 16.6.1999 tarih, 1999/21-508 Esas ve 1999/525 Karar) Yargı karannda, "Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın var- lığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi, sigor- talılıktan söz edilemez 1 " denilmekte ve "gerçek çalışma olgu- su"nun "somut ve inandırıcı bilgilere" dayanması gerektiği de vurgulanmaktadır. Kaynak: (1) Lebib Yalkın Yayımları: Yargıtay Kararlan, Sıra No: 637 (2) Lebib Yalkın Yayımları: Yargıtay Kararlan, Sıra No: 574 KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@yahoo.com.tr HARBİ SEMİHPOROY «e aetfrı... HAYAT EPtK TtYATROSU MUSTAFA BtLGtN hetiyatrosu@mynet.com (ÇOPLUK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 2 Haziran www.mumtaz-arikan.com Ami Uflf RESSAM AW(J UFff /S2? '£>f BUGUN, (JNLÛ RSSS4M HÜSBYİN AVNİ LİFİJ, S8 yAŞIHDA İSTAAJBUL 'DA OLDU. fiV/R- HAÇ RESMİVLE ŞEHZADE ABDÜLMECJD'tN (SON HAUFE) pîKKArİNİ Ç£KMİÇ, ÖĞREMİK4 İÇİN PARİC'E SÜ2EL SANArLAfit CHOJUSNA GÖNDBRİLM/fr/- YUBDA DÖNDÛKTEtJ 3OAJ- RA, SANAYİİ NBFISE MEKTE8İ'NbE ÛSÜ - ZBL SANAVLAB. /IKADEMİSfy ÖŞlZETMeUÜk YAPMIÇ', BU ARADA OKULUN SÜSLEMEÖÜK BÖLÜMÜAJU taiRMUÇTU.SANATÇINlN BESİM LBRİ, Af/fS/ DUYGUSALLIKLA SBM&DLİSf ANLATIMlN VE İZLENİA* TEKNÎ&İN BİR BÎLEŞİMİ YAMOA OMUN 8İfl KAKAKALEM DEU KOPYA GöfrÜİ-ÜYOR.- SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Geriye Bir Şeriat Kaldı! Babacan "Müslüman çoğunluk mağdur!" dedi, Erdoğan da arka çıktı ya, intemet sitelerinde soran so- rana: "80 bin küsur caminin olduğu bu ülkede insanlara tanınan en büyük özgürlük, dinin Sünni üyelerine ta- nınan özgürlük... Insafedinl 1938'den beri Cumhuri- yeti altüst edenler, eğitimin birliğini tuz buz edenlerin yaptığı şikâyete bakın. Daha ne istiyorsunuz?" "Isteneni" Demirel açıkladı: "Geriye bir tek şeriat kaldı!" Abdullah Gül'le, '95 seçimleri arifesinde yaptığım bir söyleşiyi anımsadım. Gül siyasette henüz yeni. Ama Refah Partisi Genel Başkan Yardımcılığı'na dek yükselmiş... "Baştan kesinlikle yasaklayıcı olmayız" demişti: "Zoriama yok bizde. Ama biz Türkiye'de yasakçı birzih- niyetin olduğuna inanıyoruz. Türkiye'de açık-gizli bir Is- lam düşmanlığı olduğuna inanıyoruz..." "Nasıl algılıyorsunuz bu düşmanlığı?" diye sordu- ğumda, "Başörtüsü örneğin..." yanıtıyla karşılık ver- miş ve şöyle devam etmişti: "Düzen Türkiye'de Islamı caminin içine hapsetti. Biz Islamı hayat tarzı olarak görmek istiyoruz..." "MenderesVn dediği gibi Türkiye'de Islamın neye uygun olduğu değil, neyin Islama uygun olduğu mu' tartışılacak?" diye üsteleyince bu soruya da gayet sa- kin "Evet tabii" yanıtını vermişti... Camiye hapsolan Islam bizi kesmez... "Istenilen" baştan beri buydu: "Camiye hapsolan Is- lamı", "yaşam farz/na"dönüştürmek... "Baştan"(\) yasaklayıcı olmadan, usulce bunu yap- mak ve -"turiste var, Müslümana yok" çizgisindeki iç- ki yasağında gördüğümüz üzere- Islamın laikliğe de- ğil, laikliğin Islama uygun olup olmadığı tartışmaları- nın açılacağı noktalara dek ilerlemek..., On üç yıl öncesinin röportajını (10/12/1995) bugü- nün Türkiye'si üzerinden değerlendirdiğimde, Gül'ün sözlerini AKP icraatlarının "açık manifestosu" olarak algılıyorum. Refah'tan AKP'ye uzanan süreçte halbuki ne dedi- ler: "Değiştik! Milli Görüş gömleğini çıkardık. Muhafazakâr demokrat gömlekgiydik. Artık 'din eksenli', Islama bir parti değiliz. Batı'nın Hıristiyan Demokrat partilerini çağ- rıştıran muhafazakâr demokrat bir partiyiz!" Batı'nın "Hıristiyan Demokratpartileri", "Avrupa'nın faşist geçmişiyle" aralarına mesafe koymuş; faşizme biifiil cephe almış partilerdir. Modern demokratik re- jimlere bağlılıkları konusunda kimsenin kuşkusu yok- tur... Refah türevi AKP'nin, Batı'nın "Hıristiyan Demokrat partileriyle" uzak yakın benzerliği olmamasına karşın, tam gaz çalışan propaganda çarkıyla bu palavra Türkiye'yeyedirildi. Sonunda bakın Gül'ün 1995'te söylediklerine gel- dik mi gelmedik mi? Gelin hadi "Refah"\a "AKP" ara- sına net çizgi çekin şimdi... "Şeriat, ibadetin parçası!" "Düzen Islamı camiye hapsetti!" lafı ne demek? Bunun gerçek anlamını/açılımını, neden sonra izle- diğim bir BBC programında yakalayabildim: 11 Eylül ertesi BBC'de bir açık oturum yapılıyor. Programa Islam âlimleri ve aydınları katılıyor. Konu şu: "Islam, demokrasiyle bağdaşırmı?" Konuklar ikiye ayrılıyor. "Liberaller", bunun mümkün olduğunu söylüyor. Ta- rık Ramadan ömeğin: "Katı kuralcılık yanlıştır!" diyor: "Şeriatı kalbinizde de yaşayabilirsiniz. önemli olan, Is- lamın şümullu mesajını algılamak ve uygulamaktır..." "Köktenciler", "Hayır!" diye itiraz ediyorlar: "Islam ül- keleri için şeriattan başka bir düzende yaşamak caiz değildir! Şeriat çünkü iman ve ibadetin aynlmaz par- çasıdır..." O an beynimde, yıllar öncesinden anımsadığım Gül'ün sözleri yankılanıyor: "Düzen, Islamı camiye hapsetti!" Gül vaktiyle demek bu lafı bana böyle bir düşünceyle telaffuz etmişti sonucuna varıyorum: "Şeriat ibadetin parçasıdır!" görüşünde olduğu için, camilerdeki Islam onayetmiyor... Demem o ki; "Türkiye'de şu kadar cami var!" diye parmak hesabı yapmak beyhude... Rakamları ikiye, üçe, beşe katlasınız da yetmeye- cek. AKP'nin lider kadrosu çünkü -"Hıristiyan Demo- kratlaria" benzerlik bir yana- Islama olabilecek en "kök- tenci yorumla" yaklaşıyor. Yılların Demirel'i bunun farkına varmasa, "Müslü- manlann mağduriyetinden şikâyet edebilmeleri için, ge- riye bir tek şeriat kalmıştır!" der mi? nilgun@cumhuiiyet.com.tr B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1 2 3 1/ Içinde bir şey -| saklanan kap ya da o yer. 2/ Rize-Erzu-<: - rum karayolunda 3 bir dağ ve geçit... A Osmanlı ordusun- da ve donanmasın- « da hafif piyade as- 6 keri. 3/ Eski dilde j ekmek... "Başını taştan taşa vurup 8 gezer — su" (Fuzu- 9 li). 4/ Peygamber- ağacı reçinesinden çıkan- lan ve hekimlikte kullanı- lan bir sıvı. 5/ Dağkırlan- gıcı... Birnota. 6/"Hayır" anlamında kullanılan söz... Cinsel güçsüzlük. 7/ Bir şeyin ya da bir yerin orta- sı... Kimi yerlerde kadm- lann boydan boya örtün- dükleri çarşaf. 8/ Çatı, dam... Acı portakal esan- sı ve kınakına özütü içeren soda tipi. 9/ Utanmaz, rezil. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Yükleri ya da gereçleri havadan ya da yerden taşıma- ya yarayan aktarma aygıtı. 2/ Düz ve geniş arazi... Türk halk müziğine özgü dokuz telli saz. 3/ Tütsüyle kurutul- muşu oldukça sürümlü olan bir balık... Kabadayı. 4/ Tel- li bir çalgı... Eski Türklerde ölmüş atalann tapılan suret ve heykelleri. 5/ Dinsel tören... Uzaklık işareti. 6/ "Değersiz, önemsiz" anlamında argo sözcük. II Karadeniz'in kuze- yindeki iç deniz... Itırlı bir bitki. 8/ Motorlu bir taşıtın dış yapısı. 9/ Çmar, meşe gibi ağaçlann meyvesi... tlgi eki. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 E S E M E | E P E 2 B A Ğ E T | L E B 3 E K E | A V E N U 4 G O •A N A M A L 5 U | A K | L T | M 6 M E N O R A | S TJ 7 E K U R T | Ç T L 8 C A R | S T A T U 9 JJ "Rl ÎJ• Tr L E T<
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle