19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 2008 ÇARŞAMBA 8 HABERLERlN DEVAMI T U R K I Y E Istanbul B 30 Sinop Edirne B 25 Adana 35 B 32 Samsun PB 25 Kocaeli B 31 Trabzon B 24 Çanakkale B 32 Giresun PB 24 L'lllll B 34 Ankara B 31 Manisa B 36 Eskişehir B 28 Aydın 3 37 Konya B 30 Denizli B 36 Sıvas B 23 Zonguldak B 26 Antalya B 37 / ^ Parçalı bulutlu Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van A B B B B B B 36 35 37 32 37 27 23 Kars 21 Yurdun kuzeydoğu ke- simleri parçalı ve çok bulutlu, üğle saatlerin- den sonra Rize, Artvin, Kars ve Ardahan çevre- leri kısa süreli sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçe- cek. Hava sıcaklığı yur- dun batı kesimlerinde 2 Ila 4 derece artacak. Di- ğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. DIS MERKEZLER Oslo 16 Berlin PB 24 Moskova Y 20 Helsinki 1_7 Budapeşte Y AStockholm Y 21 Madrid Londra Y JJ3 Viyana 22 27 Y 22 Amsterdam Y 19 Belgrad Y 24 Brüksel Y 19 Soyfa Y 32 Paris Y 21 Roma 24 Bonn 20 Atina 32 Mıinıh 19 Zürih Y 23 Şam Aşkabat Astana Tuskcnt Bakû Bişkek Tiflis Kahire B B A PB B Y A 34 27 37 27 32 24 34 PB 36 Açık Sisli Bulutlu t Çok bulutlu ı Yağmurlu Karlı S Sulu kar Gök gUrultUIU GUNCEL CÜNEYT ARCAYÜKEK • Baştarafı 1. Sayfada laiklik karşıtı, laikliğe aykırı eylemlerin odağı bir par- ti olduğu gerçeğini ortadan kaldırır mı? Ya da savunmadaki "türbanla ilgili yapılan anaya- sa değişiklikleri 'yasama işlemi' olup partimize isnat edilemez. Başsavcıiığın mantığıyla Anayasa Mahke- mesi'nin verdiği iptal kararından sonra partimizin la- ikliğe aykın eylemlerin odağı olduğu iddiası çökm- üştür" cümleleri, AKP'nin iddia ettiği gibi, partinin laiklik karşıtı hareketlerin odak noktası olmadığı gi- bi sığ bir savunmaya geçerlilik kazandırabilir mi? Anayasanın değiştirilen 10 ve 42. maddelerinde "türban" sözcüğü geçmiyormuş; o halde, AKP'nin bu maddeleri yeniden düzenleyen değişikiiği türba- na bağlanmamalıymış. Bugünlere değin AKP kadar söylemlerini, açıkla- malarını bir çırpıda inkâr eden bir partiye rastlan- madı. RTE yönetimindeki AKP'nin anayasanın 2 mad- desini üniversitelerde türban yasağını kaldırmak için değiştirmeye giriştiğini dağdaki çoban bile biliyor. Resmileşen söylemlerini, açıklamalarını inkâr eden karakter, dini biitün Müslümanların yöneti- mindeki partiyi yönetenlere ait. ••• AKP, esas hakkında görüşlerini bildirmek için Yüksek Mahkeme'nin türbanla ilgili iptal kararının gerekçesini bekleyeceği günlerce yazıldı, söylendi. Fakat AKP, birden karar değiştirdi. Savunmayı süre dolmadan 15 gün önce Anayasa Mahkeme- si'ne vermeyi yeğledi. Bu denli acelenin nedenini hükümet sözcüsü Çi- çek Cemil, "Davanın uzamasından kaynaklanan be- lirsizlik Türkiye'ye zarar veriyor" diye açıklıyor. Patronu ise, örneğin istikrarsızlık kokusu alan ya- bancı sermayenin gelmek istemediğini söyleyerek savunuyor. Acaba gerçek böyle mi? Yoksa AKP'de iktidarı elden kaçırmak gibi bir korku mu egemen? RTE'nin siyasal yaşamını noktalama olasılığı mı? AKP'nin yerini bir başka adla alacak partinin bir an önce ku- rulması mı? Bütün bu olasılıklar bir kapıya çıkıyor: AKP (RTE) Anayasa Mahkemesi'nin partiyi kapatma kararı ve- receğini artık yüreklerine, kafalarına sindirmiş. Anayasa Mahkemesi'nin çalışmalarını hızlandıra- lım... ...Ne olacaksa olsun, parti kapatılacaksa bir an önce kapatılsın havasındalar! ••* Savunma baştan savmayı gerçekleştiren bir sa- vunma. AKP'nin medyada yer alan resmi görüşler ve açıklamaları neredeyse uydurma diye niteleyecek bir düzeyde. Delillerin başsavcılıkta cumartesi ve pazar günle- ri de çalışılarak toplandığını iddia ediyor. Oysa, sağladıkları istikrarın devleti işler duruma getirdiğini sürekli iddia eden AKP'nin, Yargıtay Baş- savcılığı'nın tatil günlerinde de çalışması iftihar ede- ceği bir tablo değil mi? Başbakan'dan RTE diye söz etmemiz savunma- da şu ifadelerle yer alıyor: "...Bazı köşe yazarlannın Başbakan'ı sözde hafife almak için kullandıkları jargonun iddianame eklerin- de el yazısıyla kullanılması düşündürücüdür..." Bravo doğrusu; müthiş bir ilerleme. Demek ki Başbakan'dan RTE diye söz edilip yazılmasındaki anlamın ne demeye geldiğini düşünmeye başla- mışlar! Mayınlı arazilerin temizlenmesî • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Türkiye- Suriye sınınndaki mayınlann temizlenmesini öngören kanun tasansı, yapılan değişikliklerle TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. Tasanya göre, mayınlı arazilerin önce- likte temizleme işiyle sınırlı olarak yaptırıl- ması, bu yöntemle beldenen faydanın ve ka- mu yarannın temin edilememesi halinde, ya- pılacak ihaleyle mayınlı arazinin temizlenme- si ve temizleyen firmaya 44 yıllığma verilme- si yöntemi uygulanacak. Temizlenecek ma- yınlı alanlann öncelik sırası, Genelkurmay Başkanhğı, Milli Savunma, Dişişleri ve Mali- ye bakanlıklannın mutabakatı ile belirlenecek. Ragıp Zarakolu'na 301 cezası • Istanbul Haber Servisi - Belge Yayınlan sahibi, Evrensel gazetesi yazan Ragıp Zara- kolu'na, Türklüğün aşağılandığı gerekçe- siyle, TCK'nın 301'mci maddesi uyarınca 5 ay hapis cezasr verildi. Zarakolu'nun mah- kûmiyeti 14 bin YTL adli para cezasma çevrildi. Mahkeme, sanığın geçmişteki hali ve suç işlemedeki eğilimlerini göz önündc bulundurarak para cezasını da erteledi. KEY ödemeleri Temmuz'da • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, çalışan- lardan 1987-1995 yılları arasında kesilen Konut Edindirme Yardımı (KEY) ile ilgili geri ödemelerin gelecek ay içinde yapılaca- ğını açıkladı. Ödemelerin Ziraat Bankası şubelerinden yapılacağını bildiren Çağla- yan, herhangi bir erteleme ya da gecikme- nin de sözkonusu olmadığını söyledi. 'Esad, Peres'le masaya oturacak' • PARİS (AA) - Fransa Dışişleri Bakanı Berhard Kouchner, Akdeniz için birlik zir- vesi dolayısıyla Suriye Devlet Başkanı Beş- şar Esad'ın 13 Temmuz'da başkent Paris'te olacağmı ve îsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile aynı masada oturacağım söyledi. Suriye ise henüz Esad'ın katılacağmı res- men doğrulamadı. Îsrail Başbakanı Ehud Olmert'in katılacağmdan söz edilen görüş- melere Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in ka- tılıp katılmayacağıysa henüz bilinmiyor. KAPATMA davası açıldı açılalı AKP'nin için- den ve dışından, hatta yabancılarca hep so- rulan soru şu: Bir B Planı var mı? Olmaz olur mu? Mutlaka bir B Planı, hat- ta C Planı da vardır. Aslına bakarsanız, ilk günden beri yürürlüğe konmuş bir A Planı bile var. Onun özü, çok yanlı bir propagandayla, Anayasa Mahkemesi kapatma kararı verirse Türkiye'nin başına gelecek olanları olanca abartısıyla, neredeyse bir felaket tablosu çizercesine anlatmaktır. Temel amaç ise oy kullanacak mahkeme üyelerini ürkütmek, ne denli büyük bir sorumluluk taşıdıklarını ve kapatma kararı vermekle nasıl vatan haini du- rumuna düşeceklerini anımsatmaktır. Strateji, ülkenin en zayıf noktasını ele alıp davanın açılmasını başlı başına bu zayıflığın sorumlusu ilan etmek diye özetlenebilir. Ekonomideki zayıflama, petrol fiyatının artı- şından tutun da politikaların yanlışlığına ka- dar başka bir yığın etkene bağlı olsa da asıl sorumlu olan AKP'nin gözünde o etkenler hiç önem taşımaz. Onlara göre, var mı yok mu, Yargıtay'ın Cumhuriyet Başsavcısı. AÇI MUMTAZ SOYSAL Harfli Planlar Hukuk tarihinde, tek başına yüklendiği görevin gereğini yaptığı için konuyla ilgisiz bir yığın sonuç düşünülerek suçlanan, hakarete uğrayan başka bir makam sahibi bulunamaz herhalde. Domates pahalılanmış ve elektriğe zam gelmişse hep onun yüzündendir! Bu plan başarısız olursa, anayasa kapatı- lan parti yeniden kurulmaz dese de bir ben- zeri mutlaka hemen kurulacaktır. Siyaset ya- sağına çarpılanlar beş yıl süreyle o partinin ku- rucusu, üyesi, yöneticisi, denetçisi olamaya- cağı için, onların başlıcaları için düşünülen ça- re, bu olay dolayısıyla yapılması kaçınılmaz- laşan ara seçimlere "bağımsız" aday olarak gi- rip Meclis'e geri dönebilmeleridir. Kimi hukukçular, anayasadaki 69. mad- denin kötü yazılışından yararlanarak bunun mümkün olduğunu iddia etmekteler. Geçen baharda cumhurbaşkanı seçimi dolayısıyla yaptığı yanlış yorumlarla ve kurumunu sü- rüklediği durumlarla ün kazanan Yüksek Seçim Kurulu başkanı da onlar arasında. Oy- sa anayasadaki "milletvekilliğinin düşme- s/"ne ilişkin 84. madde "partisinin temelli ka- patılmasına beyan ve eylemleriyle sebep o/an"ın milletvekilliğini sona erdirdiğine gö- re, o kişinin aynı yasama dönemi içinde "ba- ğımsız" olarak da olsa yeniden Meclis'e dö- nlebilmesi düşünülebilir mi? "Düşünülebilir" diyenler olduğu içindir ki, ka- patma kararı verip bazı sorumlular için siya- set yasağı getirecek olan Anayasa Mahke- mesi'nin yapabileceği en iyi şey, karannın so- nuçlarını da açıklığa kavuşturmak ve millet- vekilliği sona erdirilenlerin hangi yolla olursa olsun aynı dönem içinde parlamentoya dö- nemeyeceklerini kesin olarak belirtmek ol- malıdır. Konu, kararlarına karşı başka yere başvu- rulamayan Yüksek Seçim Kurulu'na bırakılırsa, daha önceki yanlış yorumlara bir yenisi da- ha eklenir. Almanya'nın yoksullan • Baştarafı 1. Sayfada kamuoyunu da sarsan "Yoksulluk ve Zenginlik Raporu"nda, göç- men kökenli insanlarla ilgili ra- kamlann yer almadığını kaydede- rek şöyle konuştu: "Çok sayııla Türk kökenli ailenin ekonomik durumu, eskisi gibi son derece 'müşkür. Türk toplumunda gençler arası işsizliğin yanı sıra, yaşhlıkla birlikte gclen yoksul- laşmanın da yayıldığını gözlü- yoruz." Ülkedeki göçmenlerin en büyük gnıbunu oluşturan Türkiye kökenli insanların toplumsal kay- naklardan eşit derecede yararla- namadığını belirten Şen, toplu- mun en alt tabakalannın göçmen- lerden oluşması eğiliminin önüne geçilmesi gerektiğini söyledi. "En alttakilerin" öncelikle yabancılar ve Türkiye kökenlilerden oluşma- sının son derece tehlikeli bir eği- lim olduğunu savunan Şen, "Bu süreç, Alman çoğunluk toplumu için de istenmeyen sonuçlar do- ğuracaktır" diye konuştu. TAM uzmanlan Dr. Martina Sauer ile Dr. Dirk Halm tarafin- dan gerçekleştirilen araştırma, sos- yal demokratlann iktidara geldiği 1998 yılından bu yana Alman- ya'daki yabancı ailelerin, özellik- le de Türk toplumunun "artan oranda bir yoksullaşma tehdidi altında yaşadığını" ortaya koydu. Çalışan Türk ailelerdeki gelir dü- zeyinin Almanlara göre düşüklü- ğünün, yine Alman toplumundan daha fazla olan çocuk sayısı ve yüksek işsizlik oranıyla birleşince, yoksulluğu tetiklediğine dikkat çeken Sauer ve Halm, Türk toplu- munun ciddi bir eğitim sorunu yaşadığını kaydettiler. 'En alt katman olacaklar' Türk toplumunun bu yoksullaş- ma eğilimiyle, yakın bir gelecek- te Almanya'daki toplumun en alt katmanlannı oluştumıaya aday öl- duğuna işaret edilen TAM rapo- runda, Türk göçmenler arasında diploma alınan okulların düzeyi yükseldikçe yoksul hanelerde ya- şayan sayısının da azaldığı, ancak bunun yine de Alman toplumunun gerisinde kaldığı ileri sürüldü. îkibuçuk milyonu aşkın Türkiye kökenli insanın yaşadığı Alman- ya'da yaş ortalamasının yaklaşık 45 olduğu, aynı ortalamanın Türkler arasında 32 civannda kaldığı da kaydedilen araştırmada, eğitim düzeyinin Alman toplumu ortala- masının çok altında olmasının so- runları daha da ağırlaştırdığına dikkat çekilerek örnekler verildi. Eğitim de çözüm değil Araştırmaya göre, ülkedeki göç- menler iyi bir eğitim alsalar bile, iş- gücü piyasasında hak ettikleri ye- re ulaşmakta birçok engelle karşı- laşıyorlar. Raporda, lise mezunu ve yüksekokula gitmiş 25-35 yaş gru- bundaki Türkler arasında işsizlik oranının Alman toplumundaki iş- sizlik oranının iki katı olması bu çarpıklığa bir ömek olarak verildi. Çalışan Türklerin yüzde 60'ını vasıfsız ve düşük vasıflı işçiler oluştururken, bu oranın Almanlar arasında yüzde 25 olduğu saptan- dı. Almanya'da yaşayan Türklerin yüzde 42.5'i, hanelerin ise yüzde 44'ü "yoksulluk sınırının altın- da" yaşıyor. Türkler yararlanamıyor 2008 nisan ayı itibanyla Al- manya'da işsizlik oranını yüzde 8.1 olduğu belirtilen raporda, bu ra- kamın yabancılar arasında yüzde 18.2 olduğuna dikkat çekildi. Al- man vatandaşhğına geçmemiş ve halen Türkiye Cumhuriyeti pasa- portu taşıyanlann, ülkedeki tüm ya- bancılann yüzde 25.8'ini oluştur- duğunu anımsatan Sauer ve Halm, tüm işsiz yabancılann yüzde 31 'ini Türklerin oluşturduğunu kaydetti. Bu arada TAM Direktörü Prof. Dr. Şen de, "Yabancılar bu ül- kedeki ekonomik refahtan Al- man toplumuna göre daha az yararlanabiliyor" değerlendir- mesinde bulundu. rSınırda sızma girişimi Yunan komutan Ankara 'da ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yunanis- tan Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Di- mitrios Voulgaris, Kara Kuvvetleri Komutaıu Or- general llker Başbuğ'u ziyaret etti. İlk olarak Anıtkabir'e giden Voulgaris, daha sonra Kara Kuvvetleri Karargâhı'na geçti. Kar- şılama öncesinde gazetecilere kısa bir açıklama yapan Başbuğ, "General Voulgaris'in ziyareti çok önemli. Türkiye'yi ziyaret eden ilk Yu- nanistan Kara Kuvvetleri Komutanı. Bir illd gerçekleştiriyor" dedi. Daha sonra Korgeneral Voulgaris için resmi karşılama töreni yapıldı. İM ülke milli marşlannın çalınmasının ardmdan tö- ren kıtasını denetleyen Voulgaris, "Merhaba as- ker" diyerek askerleri selamladı. Törende, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Orgeneral Atila • Işık da hazır bulundu. Buradan komutanlık ka- tma geçen Voulgaris, Kara Kuvvetleri Şeref Defteri'ni de imzaladı. İki komutanın görüşme- si, başına kapalı gerçekleşti. Konuk Komutan Kor- general Voulgaris ve beraberindekiler 19 Hazi- ran Perşembe günü Türkiye'den ayrılacak. Teröristgrup püskürtüldü ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Genelkurmay Başkanh- ğı, Irak'ın kuzeyinden Türki- ye'ye sızmaya çalışan bir grup teröristin etkisiz hale getirildiği- ni bildirdi. Genelkurmay, inter- net sitesinden yaptığı açıklama- da, "Zap-Şivi bölgesinden baş- langıçta 8 kişi ile sıııır istika- metinde hareket eden PKK Kongra Gel terör örgütü mcıı- supları sayılarının sınıra 3 ki- lometre kala 21 kişiye ulaştığı- nın tespit edilmesi üzerine, 16 Haziran 2008 günü saat 22.00'den itibaren, sınır hattı- na yakın bölgede konuşlu ateş destek vasıtalarımız tarafın- dan ateş altına abnmışlardır. Yapılan atışlar sonucu, Türki- ye'ye sızmaya çalışan terörist grubun büyük ölçüde etkisiz hale getirildiği belirlenmiştir." Öte yandan Erzincan-Erzurum karayolunda yol kontrolü yapan jandarma timlerine, uzun namlu- lu silahlarla açılan saldın sonucu 1 uzman çavuş yaralandı. Yara- lanan asker Erzincan Asker Has- tanesi'nde tedavi altma alındı. Tümgeneral Eröz, Rumlarınpetrol arama çalışmalarının hukuki olmadığını söyledi 4 Her türlü önlemi alacağız9 MAHMUT GÜRER GİRNE - KKTC Güvenlik Kuv- vetleri Komutanı Tümgeneral Mehmet Eröz, Güney Kıbns Rum Yönetimi'nin Doğu Akdeniz'deki petrol arama faaliyetlerinin ulus- lararası hukuka ulgun olmadığını belirterek, "Türkiye uluslarara- sı hukuktan doğan çıkarlarını koruma konusundaki kararhlı- ğını göstermek için eğitim ve tatbikat dahil gerekli tedbirleri almaya devam edecek" dedi. Şehit Teğmen Caner Gönyeli 2008 Tatbikatı dün gerçekleştirilen basın brifıngi ile başladı. Gazete- cilere tatbikatla ilgili bilgi veren Eröz, Doğu Akdeniz'deki arama kurtarma yetkisinin uluslararası sular ve hava sahasmda Türki- ye'nin sorumluluğunda olduğunu söyledi. KKTC hava ve deniz sa- hasındaysa yetkili ülkenin yine I KKTC olduğunu belirten Eröz, tatbikatm bu kabiliyeti fiilen de- nemek ve "Doğu Akdeniz'de KKTC ve Türldye'nin arama kurtarma yetkisini vurgulamak amacıyla gerçekleştirildiğini" söyledi. Eröz, Doğu Akdeniz'de tüm kı- yıdaş ülkelerin üzerinde mutaba- kata vardığı bir münhasır ekono- mik bölge bulunmamasma karşm GKRY'nin Mısu- ve Lübnan ile bu konuyla ilgili anlaşma imzaladığmı söyledi. Türkiye'nin her iki anlaş- mayı da tanımadığını ve uluslar- arası platformda protesto ettiğini ifade eden Eröz şunlan söyledi: "Türkiye uluslararası hukuk- tan doğan çıkarlarını koruma konusundaki kararuhğmı gös- termek için söz konusu bölge- lerde eğitim ve tatbikat icra et- me dahil, gerekli gördüğü ted- birleri almaya devam edecektir." i 20 ulkede yapılan araştırma Avrupa 'nın güvenilmeti Erdoğan Dış Haberler Servisi - Dünya nüfusu- nun yüzde 60'ını oluşturan 20 ülkede ya- pılan kamuoyu araştırmasına göre, hiçbir devlet lideri halklara güven vermiyor. Küresel konularda en az güvenilen lider- ler ise sırasıyla Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref, lran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ve ABD Başka- i nı George W. Bush. ABD'deki Maryland Üniversitesi'nin yönlendirmesinde, Türkiye'nin aralann- da bulunduğu 20 ülkeden araştırma kuru- luşlanyla ortaklaşa yürütülen "VVorld Public Opinion" projesi çerçevesinde, devlet liderlerine duyulan güven ölçüldü. Buna göre, ABD dışında Bush'a güven duyanlann oranı yüzde 23 çıkarken bu oran Ahmedinejad için yüzde 22, Müşer- ref için yüzde 18'de kaldı. Dünya çapın- da en yüksek oranda güven duyulan isim, yüzde 35'le BM Genel Sekreteri Ban Ki- nıoon oldu. Dünya çapında yaklaşık 20 bin kişiyle yapılan yoklamanın Türkiye ayağını, An Hareketi yürüttü. Yoklama- ya Türkiye'den katılan 719 kişinin verdi- ği yanıtlara göre, en güvenilmez aday yüzde 83 ile Bush çıktı. Türklerin yüzde 61'iniıı. "ülkenin birkaçbüyükçıkar grubu taralındaıı yönetildiğine inandı- ğını" belirtmesi dikkat çekti. Filistin'de Nasrallah ilk sırada Filistinlilerin bölge ülkeleri liderlerine güven duyma oranlan bakımından, Lüb- nan'daki direniş örgütü Hizbullah'ın Ge- nel Sekreteri Hasan Nasrallah, yüzde 78'le, yüzde 71'lik güven oyu alan Filis- tin yönetiminin başındaki Mahmud Ab- bas'ı geride bırakırken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a güven duyan Filistin- lilerin oranı yüzde 26'da kaldı. Erdo- ğan'ın en çok güven topladığı iki bölge ülkesi yüzde 49 ile Mısır ve yüzde 41 ile lran oldu. Avrupa'da ise Erdoğan'ın, açık arayla en güvenilmez lider olduğu görüldü. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in en güvenilen lider olarak öne çıktığı 3 Avrupa ülkesinden Ingiltere'de yüzde 25'lik, Fransa'da yüzde 12'lik gü- venoyuyla sonuncu olan Erdoğan, Ispan- ya'da sıralamada yer almadı. Rusya'da ise yüzde 14'le sondan üçüncü oldu. Dershanelerden yanıt 'Asügarabet sistemde' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Özel Dershaneler Birliği Derneği (Öz- De-Bir) Başkanı Faruk Köprülü, Baş- bakan Tayyip Erdoğan'ın dershaneleri "garabet" olarak nitelemesine dikkat çe- kerek "Garabeti sistenıin kendisinde aramak gerekir. Özel dershaneler si- yaset in aracı olmaktan ve günah keçisi sayılmaktan üzüntü duyuyorlar" dedi. Köprülü, dün yaptığı açıklamada, Er- doğan ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in dershanelerle ilgili değerlendir- melerine yanıt verdi. "Türkiye'de ge'rek ilköğretimden ortaöğretime, gerek or- taöğretimden yükseköğretime geçişte herkesin bildiği bir arz-talep dengesiz- liği vardır. Bu dengesizlik talep eden- ler arasında bir seçme yapmayı zorun- lu kılmaktadır" diyen Köprülü, bu zo- runluluğun da mevcut sınav sistemini or- taya çıkardığını kaydetti. Köprülü, şu de- ğerlendirmeyi yaptı: "Sorun özel ders- hanelerin varlığı ya da smavlar değil- dir. Çünkü tüm okullarımızda özel dershanelerde verilen eğitim öğretimi aratmayacak kapsanüı, nitelikli ve sı- navlarda başarıyı yakalayabilecek bir eğitim yapıldığını ve de dershanelerin olmadığını varsaydığımızda bile sorun ortadan kalkmayacaktır." 'Sınav varsa dershane de olacak' Köprülü, Bakan Çelik'in ÖSS'nin kal- dınlamayacağı, bunun gerçekçi omıadı- ğı yalnızca sınav sisteminin değiştirile- bileceği yönündeki açıklamalanna da değinerek mevcut sistem içinde sınavla- nn kaldınlamayacağını belirtti. Köprülü, "Eğer sınav kaldırılamayacaksa ders- hanelere ihtiyaç da devam edecektir. Ya da yasadışı, kayıt dışı olarak bu- gün de sürdürülen özel ders almaya yöneliş teşvik edilmiş olacaktır" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle