Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 MAYIS 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Donammlı
DSİ
Su işlerini özelleştiren ya-
sa üzerine TBMM'de yapı-
lan görüşmeleri aktarırken
CHP'Iİ Gürol Ergin'in
DSl'de kadrolaşmaya ilişkin
verdiği bilgileri köşemize
aktarmıştık.
DSİ Genel Müdürlüğü
Basın Müşavirliği'nden ko-
nuya ilişkin bir açıklama
geldi.
Açıklamaya göre DSl'nin
içi boşaltılmamış, kurumun
deneyimli ve donammlı per-
sonell de görevinin başın-
daymış. Hem Gürol Ergin'in
iddia ettiği gibl, son 6 yıl
içinde DSPden aynlan ya da
ayrılmak zorunda bırakılan
teknik ve idari personel sa-
yısı yaklaşık 2 bin 750 de-
ğilmiş. 1.1.2003-30.4.2008
tarihleri arasında; DSl'den 2
bin 96 kişi emekli/vefat,
120 kişi istifa, 238 kişi de di-
ğer kamu kurum ve kuru-
luşlarına nakil nedenlyle ol-
mak üzere toplam 2 bin 454
kişi ayrılmış.
Yalanlamaya bakın siz...
DSl'den ayrılan sayısı, Gü-
rol Ergin'in dediği gibi 2 bin
750 değil de, 2 bin 454 ki-
şiymiş. 6 yıl içinde bir ku-
rumdan binlerce kişinin ay-
rıldığını itiraf edeceksin,
sonra da herkesten DSl'nin
içinin boşaltılmamış oldu-
ğuna inanmasını bekleye-
ceksin...
Açıklamadan anlıyoruz
ki, başta Basın Müşavirliği
olmak üzere DSl'de "de-
neyimli ve donammlı" per-
sonel gerçekten görev ba-
şındadır!
IŞIK KANSl
Ingilizce Öğretmeni llker Gülüm,
Ankara'nın yoksul Çinçin'indeki bir
okulda çocuklarla yaşamı yeniden
kurguluyor. Geçen yıl öğrencilerine
Şekspir oynatmıştı. Bu yıl Turgut
Ozakman'ın "Kanaviçe"sin\ sahneye
koydu.
Perde açılmadan önceki süreci llker
Gülüm'den dinleyelim:
"Okulumuzda önceki yıllarda spor
salonundan bozma biryerde
oyunlanmızı oynuyorduk, ama son
derece olumsuz koşullarda. Salonun
tavanlan akıp parkeleri kalkınca salon
kullanılamaz oldu. Okuma provalannı
kışın hafta sonlannda okulun önündekl
tahta banklarda soğuktan titreyerek
yapmıştı öğrenciler. Zaman zaman da
öğretmenler odasını kullandık. Epeydir
çalışmalanmızı 5-6 yıl önce taşınan
model bölümünün iki katlı binasında
sürdürüyonjz. Kışın hafta sonlan
kaloriferteryanmıyorsa da bu blle blzim
için önemli bir olanak."
Binbir zorluk aşılmış, Mamak
Çinçin'üen Yükselen
Belediyesi'nden eski konservatuvarın
"nikâh salonu" olarak kullanılan Hikmet
Şimşek Sahnesi alınmış ve "Perde"
denilmiş...
Atatürk Teknik ve Endüstri Meslek
Lisesi'nin öğrencileri çok ciddiye
almışlar yaptıkları işl. Oyle müsamere
gibi değil oyunları. Mimikler yerinde,
doğaçlamalar tam zamanında,
kendinden katmalar desen cuk
oturuyor. Donuk ezber sırıtmıyor, roller
içe sindirilmiş...
Güldürüyor, düşündürüyor, izleyeni
kavrayıp götürüyor çocuklar. Bu
yüzden alkışlayanları, "Aferin" diyenleri
çok oldu oyunu oynadıkları gün. Uçup
gitmeli mi bu başarı? Unutulup gitmeli
mi yorucu emek ile yaratıcı yetenek?
Alaaddin Fatih Demirtaş, Eyüp
Doğan, Yusuf Karslı, Hasan Alperen
Kılıç, Seçll Ünal, Sibel Öztürk,
Beyhan Ozkan, Gülşah Bilecen,
Sedat Efe...
Helal olsun size çocuklar, iyi iş
çıkardınız.
DENETDE
baskı altında
Devlet Denetim Elemanları
Derneği (DENETDE),
Türkiye'nin birliğinden
yanadır, yolsuzluklara
karşıdır, Cumhuriyet'in
kuruluş felsefesini savunur.
DENETDE, Cumhuriyetin
kendisi için "birmana ifade
etmediği"ri\ söylemiş
bulunan eski Başbakanlık
Müsteşarı, şjmdinin AKP
milletvekili Omer Dinçer'in
Sorosçularla kol kola
hazırladığı, Türkiye'yi
federasyona sürükleyecek
sözde kamu yönetimi
reformu tasarısına karşı
durmuştur.
DENETDE, yolsuzluklar
almış başını yürümüşken
teftiş kurullarının
kaldırılmaması için
mücadele yürütmüştür.
Ve aynı DENETDE'nin
Başkanı Atılay Ergüven'e
Sağlık Bakanlığı'nca bir
savdan dolayı 6 ayrı
inceleme-soruşturma
açılmıştır. DENETDE
sussun diyel
CHP'Iİ Osman Coşkunoğlu, Türk
Telekom'un (TT) kuşku, ihanet ve
soru işaretleri ile dolu satış
serüveninin ana hatlannı şöyle
çiziyor:
- Kasım 2005'te TT, sektörde
birikim, deneyim ve iddiası olmayan
Oger Telecom'a 6.6 milyar dolara
satıldı. İki ay sonra da Kurumlar
Vergisi yüzde 30'dan yüzde 20'ye
indirildi. Bu indirim 2 ay önce
yapılsaydı, TT'nin değeri 2 milyar
dolar civarında artmış olacaktı. Oger
Telecom sahibi Hariri ailesi ile bu 2
TT'de kuşkular
milyar doları kimlerin paylaştığı
sorusu da yanıtsız kaldı.
- 2006 sonunda, yasa gereği
Telekom Kurumu'nun (TK)
onaylaması gerekirken, böyle bir
onaylama olmadan TT yeni ve zamlı
tarifelerini açıkladı. Bu tarifelerle
rekabet ettiği hizmetlerde fiyat
düşüren TT, tekel konumunda
olduğu fiyatları artırıyordu. Böylece,
hem rekabeti öldürüyor, hem de
bunun faturasını halkımıza
ödetiyordu.
- Yasa gereği, serbestleşme Ocak
2004'te başlamış olması gerekirken,
hâlâ internet altyapısında, kablo TV
ve şehiriçi sabit hatlarda TT fiilen
tekel konumundadır. Daha da
ilginci, kamu kuruluşları rekabet olan
hizmetlerde (örneğin, şehirlerarası
ve milletlerarası) ihaleye çıkması
gerekirken, bu hizmetleri hâlâ
TT'den almaya devam etmektedir.
- Oger Telecom, TT'nin yüzde
55'ini satın alırken yaptığı
sözleşmede yatırımlar ve personel
ile ilgili taahhütlerini yerine
getirmedi. Ama AKP hükümetinin
koruması altında fiili tekel konumunu
sürdüren TT'nin kârlılığı ve değeri
hızla artmaktadır. Buna rağmen,
hisseleri çok ucuza halka arz
edilmiştir.
Osman Coşkunoğlu'na göre,
TT'nin serüveni nerede mi bitecek?
Yüce Divan'da...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞtPAL
"Sosyal Sigortalar Kurumu"ndan
"Sosyal Güvenlik Kurumu'na (6)
Sosyal Sigortalar Yasasf ndaki değişikliklerin son aşaması olan,
4447 sayılı yasa
1 Ocak 2000'de yürürlüğe girerek, Süper Emeldilik Yasası ile
emekli, dul ve yetim ayhklannda oluşan uçurumu daha da derinleştirdi.
Sosyal adalet ilkesine tümüyle ters düşen bu uygulama, 2000 yı-'
hna kadar emekliler arasında oluşan gruplaşmayı daha da artünnışta.
Değişik yasalarla oluşan bu gruplaşmayı aktarmaya çahşahm:
1. Grup: Nisan 1950 (işçi sigortalan) ile Mart 1969 arasında emek-
li olanlar bu grupta yer almaktadır. Bu dönemde aylıklar 1950 ile
1968 yıllannı içeren bir tek "Gösterge Tespit Tablosu" ile ve si-
gorta primine esas alınan son 3 takvim yılı kazancının alt suıın ile
üst sının göz önüne alınarak yeniden düzenlenmiştir. Ancak aylık
bağlama oranı % 70'te donduruhnuştur. O günlerin emekli, dul ve
yetimleri bugün de % 70 oran üzerinden aylık almaktadır.
2. Grup: Mart 1969 ile Mart 1982 döneminde emekli olanlardan
oluşmaktadır. Bu dönemde heryıl için ayn yapılan "Gösterge Tes-"
pit Tablolan" ile aylıklar, yine sigorta primine esas alınan son 3 tak-
vim yılı kazancının alt sının ile üst sının göz önüne alınarak bağ-
lanmıştır. Ancak aylık bağlama oranı bu kez % 7O'te değil % 85'te
dondurulmuştur.
Mart 1982 ile Ocak 2000 arasında emekli olanlar yeni gruplar oluş-
turmuştur.
3. Grup: Nisan 1950 ile Mart 1982 arasında Alt Gösterge Tablo-
su'nun 1. derece 9. kademesinden (en yüksek) borçlanarak "Süper
Emekli" olma hakkını kazananlar. Bu hakkı kazananlar "Geçid Gös-
terge Tablosu" üzerinden ve en yüksek geçici gösterge olan 5.000
göstergeden 4 milyon 200 bin ya da 5 milyon 40 bin lira ödeyerek
"Süper Emekli" olanlan kapsamaktadır.
4. Grup: Yine Alt Gösterge Tablosu'nun 1. derece 9. kademesinden
emekli olup, ekonomik gücü 4 milyon 200 bin lira ödemeye yetmediği
için borçlanamayıp "süper emekli" olamayanlarla, Alt Gösterge Tab-
losu'ndaki 1. derece 9. kademeye ulaşamadıklan için, borçlanma hak-
kından yararlanamayıp "yaşam boyu" normal emekli kalanlar.
5. Grup: 1982 yılından 3869 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 1993
yılma kadar, "aylık talep veya ölüm tarihinden önceki beş tak-
vim yılında prim hesabına esas gösterge tablosundaki en yük-
sek gösterge üzerinden" hesaplanan kazançlarının "beş yıllık tu-
tarının yıllık ortalaması" üzerinden aylık alanlar bu grupta yer alır.
6. Grup Bu alt grupta "1983,1984,1985,1986,1987,1988,1989,
1990,1991 ve 1992 yılı emeklileri" yer almışlardır. Bu grupta yer
alanlann aylıklan, "primi ödenmiş son 5 takvim yılının prim he-
sabına esas tutulan" ücretlerine göre bağlanmıştır.
3869 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 9 Temmuz 1992'den, 4447
sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 1 Ocak 2000'e kadar emekli olan
sigortalılan kapsamaktadır. 3869 sayılı yasa, "Yaşülık Aylığuun He-
saplanması" koşulunu değiştirmiş ve Üst Gösterge Tablosu'ndan
yaşlılık aylığı almaya hak kazananlann aylıklan, prime esas alınan
kazanç ortalaması, 5 takvim yılına göre değil, bu yasa ile 10 takvim
yılına göre hesaplanmıştır. "Alt Gösterge Tablosu"ndan aylık al-
maya hak kazananlann göstergeleri yine 5 takvim yılının kazancı-
na göre saptanmıştır. Bu da yeni gruplan birlikte getirmiştir.
Ancak, "Üst Gösterge Tablosu" uygulaması 1994 yılından son-
ra emekli olanlar için kademeli olarak yapılmıştır. Yıllık prime esas
10 takvim yılı kazanç ortalaması:
7. Grup: 1994 yılında emekli olanlara bağlanan "aylıkların he-
sabında altı" takvim yılı,
8. Grup: 1995 yılında emekli olanlara bağlanan "aylıkların he-
sabmda yedi" takvim yılı,
9. Grup: 1996 yılmda emekli olanlara bağlanan "aylıkların he-
sabında sekiz" takvim yılı,
10. Grup: 1997 yılında emekli olanlara bağlanan "aylıkların he-
sabında dokuz" takvim yılı,
11. Grup: 1998 ve 1999 yılında emekli olanlara bağlanan "ay-
lıkların hesabında", on takvim yıh, göz önüne ahnarak aylıklan bağ-
lanmıştır.
12.-21.Gruplar: Bu grup 1 Ocak 2000'den 1 Ekim 2008'e kadar
emekli olan 9 grubu kapsamaktadır ve her yeni takvim yılında emek-
li olanlar, yeni bir alt grupta yer almaktadır.
1 Ekim 2008'de sosyal güvenlikte 506 sayılı "Sosyal Sigortalar
Yasası" dönemi kapanacak, 5510 sayılı "Sosyal Sigortalar ve Ge-
nel Sağlık Sigortası Yasası" dönemi başlayacak ve 21 grupta yer
alan eski malul, emekli, dul ve yetimlere olduğu gibi.. durumlann-
da hiçbir iyileştirme yapılmaksızın sosyal güvenlikteki yollanna de-
vam edeceklerdir.
KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@yahoo.com.tr
HARBÎ SEMİHPOROY
HAYAT EPİK TÎYATROSU MUSTAFA B/LG/ZV^^
VÜRÜTME ı
VE A
YARGI A
BARIŞIR MI?'.. Am
A
hetlyatrosu@mynet.com
(ÇOPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN wwwjunkidz.com
SANA KENARA
ÇEKİL POMATESLERE
BASIYOSUN DEDİM
KORSAN KILIKLI!
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAH 26 Mayıs www.mumtaz-arlkan.com
R/FLf ABDÛLKER/M YAKALANOff.
1926 'PA BL/GÜfiJ, JÇ/FCf /-İOG/r MUUAteMBT *i*J ABDÜ
SİK O0Yl.Br /OJKAıtAtC
YfL »AftS
ÖNCC SON~
'OA, ÜSTtlN l"=«4/V-
. K&UMtON AOASfNA SÛKÜLEM ABPÜLK£I?/M,
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
GoldenHorn'da Şeriat!
"Arap Islamı" döndü dolaştı; Boğaz'ın mavi suları-
na, "Golden Horn"a ulaştı...
Şeriatla yönetilen Arap dünyasında içki -malum- "ha-
ram".
Ama Suudi Arabistan (ve tabii Islam Cumhuriyeti
Iran) dışında, tüm Ortadoğu'da "yabancılar" açıktan
içki içebiliyor.
Yerliler için farklı düzenlemeler geçerli.
Mısır'da, ramazan ayında bile, masaya "çaydanlık
içinde getirilen şarabın"; şeffaf olmayan bardaklarla
servis edildiğine tanık olduğumu hatırlıyorum...
İçki yani "görünürde haram". "Üstü örtülü" yollar-
dan -yabancılara, bu arada bazen yerlilere de- ser-
best olabiliyorl En azından farklı oranlarda "hoşgörüye
tabi" tutulabiliyor.
Mısır'da -Türkiye'ye yakın denebilecek ölçülerde-
"laik" bir "hayat tarzı" var. Ama "rejim" şeklen "şeri 61-
çüler" kullanıyor.
Türkiye'de "rey;m"-sözüm ona- laik ama "hayat tar-
zına" artık "şeriat kurallan" giriyor...
Yabancı dostlarınızla gittiğiniz bir restoranda; bir-
likte yemek yediğiniz Batılı arkadaşlarınıza serbest-
çe, açıktan içki servisi yapılırken; aynı masada bu ser-
visin size yasaklanması ne demektir?
"Müslüman müşteriye" içki artık "haram" sayılıyor
demektir!
Kâh "kâfir"^) saydıklarından; kâh -turizm gelirleri sa-
ğolsun- "Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez" an-
layışı gereği aynı mekânda "yabancılar", bu "haram
kuralından" muaf tutuluyor.
Berlin eyaleti milletvekili Dilek Kolat'ın Alman par-
lamenter arkadaşlarıyla gittiği "Golden Horn" otelin-
de başına gelenin özü budur.
Ayrım: 'Müslüman olan/müslüman olmayan'
Dilek Hanım Alman vatandaşı olduğuna göre neden
ona da "Alman kontenjanından" içki servisi yapılmı-
yor?
Bu çarpıcı ve belirleyici bir nokta...
Yasak demek ki taşıdığınız pasaport ya da "ulus sı-
nıflamasına" göre değil; "ümmet sınıflamasına" göre
tayin ediliyor.
Dilek Hanım hangi pasaporta sahip olursa olsun;
"Müslüman ümmetinden" çıkma mı, değil mi? Ona
"haram" sayıldığı gibi; Müslümanın Müslümana içki
servisi yapması da "haram" şeklinde değerlendiriliyor.
Kolat'a "Golden Horn" terasında dayatılan "içki
apartheid"\n\r\ raconu böyle bir racon...
Küreselleşmeyle bütünleşme gayreti içine giren Arap
ülkelerinde "turiste serbest-yerliye yasak" şablonuy-
la uygulanan "içki apartheid"\nda "kırmızı çizgiyi" be-
lirleyen hat gerçekte "turist/yabancı" ayrımı filan da de-
ğil; "Muslims/Non Muslims" (Müslümanlar ve Müs-
lüman olmayanlar) ayrımı üzerine oturtulmaktadır.
Dün manşete çıkardığı haber için Hürriyet ,"Dubai
Usulü" ifadesini kullanmış...
Dubai, küreselleşmeye en ileri düzeyde eklemlenen
çarpıcı bir vaka olduğundan, "alkol apartheid"\nda
farklı bir örnekmiş gibi algılanıyor.
Ama Dubai'nin içkiye açık "duty free" dükkânları,
"süpermarfcef" rafları, bar ve restoranlarında, "içkisa-
tışı" için getirilen ayırt edici kriter, sözünü ettiğim "Non
Muslims" (Müslüman olmayanlar) şartıdır. Ve yalnız Du-
bai de değil; Ürdün, Mısır gibi içkiye müsamaha gös-
teren tüm Arap ülkelerinde bu satış gene aynı "Non
Muslims" konsepti altında serbest bırakılmaktadır.
Bu saydığım ülkelerde kamuya açık yerlerde içki tü-
ketimi için geçerli tek kıstas, -tekrar ediyorum- "Du-
baili, Ürdünlü, Mısırlıya da turist" olup olmamanız de-
ğil; "ümmetten olup olmamanızdır"\
Bu bir "şeriat mantığıdır". Bu ülkelerin hepsi deza-
ten "şeriatla" yönetilmekte...
Laik bir ülkede nasıl olur da böyle bir "şeriat man-
tığı" uygulanabilir?
Üzerinde durulacak konu "Dubai örneği" filan de-
ğil; budur.
Laik düzen içinde böyle bir uygulamaya giriştiği-
nizde, anayasadaki "eşitlik" ilkesi ve "din, vicdan öz-
gühüklerini" tümüyle ayaklar altına almış oluyorsunuz.
Türkiye ya böyle alttan alta giderek "şeriat ilkeleri-
ne" devşirilecek. Ya T.C Anayasası'nda hâlâ korun-
duğunu düşündüğümüz "laik ilkelerle" yönetilecek. Iki-
si bir arada barınamaz.
Dilek Kolat hâlâ daha Alman parlamenterlere
"AKP'ye kapatma davası dahil Türkiye'de olan bite-
ni izah etmekte güçlük çektiğini; bu ayrımcı, baskıcı
Islamlaştırmayı anlatmakta zorlandığını" söylüyor...
Anlatılacak bir şey yok aslında. Her şey "Alman dost-
lann" gözleri önünde cereyan etmiş...
Ama anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zur-
na az tabii.
nilgun@cumhuriyet.com.tr
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
7 8 9
SOLDANSAĞA: 5 6 7
1/Organ bozukluk- -|
lannı tedavi eden _
hekimlik dalı. 2/ ^
Başrolünü Marilyn 3
Monroe'nun oyna- A
dığa bir fîlm. 3/ Şar-
bon hastahğına ve- 5
rilen bir başka ad. 4/ 6
Atın başına geçiri- y
len dizgin ve süs-
ler... Bir sinir has- 8
talığı. 5/ Kokmuş 9
hayvan ölüsü,.. tlaç,
deva... En kısa zaman sü-
resi. 6/ Argoda esrar... Di-
van şiirinin ölçüsü. 7/ Si-
per, hendek... Yağı çıkan-
lan bir cins fasulye. 8/
Kullanıştankaldırma... Bü-
yükbaş hayvanlara veri-
len ortak ad. 9/ San renkli
ve güzel kokulu bir kavun
cinsi.
VUKARIDAN AŞA-
ĞIYA:
1/ Urlan inceleyen tıp dalı. 2/ Uyma, boyun eğme... Pla-
tin elementinin simgesi. 3/ Tarla, bağ, bahçe gibi yerler-
den toplanan üründen artakalanlar... Yapısına girdiği
sözcüğe "kendi kendine" anlamı katan yabancı önek. 4/
Tann... Halk dilinde negatif fotoğrafa verilen ad. 5/ Bir tür
küçükpasta... Rütbesiz asker... Bir nota. 6/ "Deliliğe öv-
gü" adlı yapıtıyla ünlü Hollandalı yazar. 7/ Sığınn altı ay-
lıktan bir yaşına kadar olan yavrusu... Doğu ve Güneydoğu
Anadolu'da konar-göçerlerin kıl çadırlanndan oluşan
yayla yerleşmesi. 8/ Karakter... Yön, taraf. 9/ Büyük yan-
kı uyandıran utanç verici olay.
L
A
F
•
E
P
T
ç
A
M
A
•
T
V
E
D
T
z
T
G
0
N
|
Y
E
N
K
R
0
K
E
T
|
A
K
1
•T
M
|
R
A
|
T
R
E
|
A
N
A
F
0
R
A
C
1
•u
K
A
L
A
Z
TE"
L
T
ş
•R
U
z
1
L
1
ş]
m/M
"KI
T]