Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 MAYIS 2008 PAZARTESİ
10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr
•jr ŞimdilerdeAvrupa ve ABD, petrol, temel maddeler vepazar için birbiriyleyarışıyor
Iki aç kurt ve kırmızı başlıklı kız
vrupa nın zengın
temsilcilerinde etnik
ve politik bir üstünlük
duygusu var. Hepsi
kapitalist düşünceye
sahip ve burjuva
tüketiciliğini
savunuyor. Hepsi
yanlannda "özgürlük
ve haklann garantisi
demokratik
sistemlerinin" direği
işadamlannı da
getirmişti. Onları
anlamak için bulutlara
ıızanmak gerekiyor.
FİDEL CASTRO RUZ
Utopik sosyalist olduğum
günlerden beri zihnimi temel
bir sorun kurcalamıştır. Basitçe,
iyi ve kötü kavramlaruıdan yola
çıktım. Her toplum yeni doğan
çocuğa ana, babalan özellikle
analan aracılığıyla kendi
değerlerini aşılar. Çocuk
doğduğunda dürtülerle
donanmıştır ve değerlerden
yoksundur.
Politik bir akıl hocam olmadı; ama
talih ve rastlantılar hayatımı
yönlendirdi. Çocukluk, ergenlik ve
öğrencilik yıllanmdan başlayarak
çevremdeki dünyayı gözleme ve
anlama şansım oldu ve böylece
kendi çabamla bir ideolojiye
ulaştım. Eğitim, bana göre,
yaşama şansı bulduğum bu çağda
önemli bir değişim aracına
dönüştü. Kınlgan türümüzün
varlığını sürdürebilmesi için
gerekli bir araç.
Bunca yıllık deneyimden sonra, bu
duyarlı konudaki düşündüklerim
yukandaki gözlemimle tümüyle
uyunılu. Hoş olmasa da gerçeği
söylemek için başkalan gibi,
bahanelere sığınmam.
tki bin yıl kadar önce ünlü Yunanlı
düşünür Demosten, meydanlarda
ateşli bir biçimde yüzde 85'inin
köle olduğu; yurttaşlannm ise
cşitlik ve başka hakJardan yoksun
olmasınm doğal sayıldığı bir
toplumu
savunuyordu.
Zamanın
filozoflan bu
göriişü
paylaşıyorlardı.
Demokrasi
sözcüğü o
koşullarda doğdu.
O çağlarda daha
fazlası
beklenemezdi.
Buguıii zengin
bilgî biri(ümiyle
insanlığıri üretici
güçlerihizla
gelişiyor;
mesajlar kitle
iletişim
araçlanyla
milyonlarca
insana ulaşıyor.
Geleneksel
politikadan
usanmış büyük
bir çoğunluk bu konuda bir şey
duymak istemiyor. Politikacılar,
güven vermiyor; oysa insanlann
büyük tehlikeler karşısında
olduklan şıı dönemde en çok
gereksindikleri de bu. Sovyetler
Birliği'nin yıkılmasından sonra,
Japon kökenli ABD yurttaşı, bu
ülkede doğup büyümüş Francis
Fukuyama, çoğunuzun bildiği
"Tarihin Sonu ve Son tnsan"
kitabını yayımladı. Ardından
inıparatorluğun yöneticileri çok
reklamını yaptı. Kendisi de
neoliberal düşüncenin
şahinlerinden biri oldu.
Fukuyama'ya göre sadece bir sınıf
kalacaktı: Orta sınıf Amerikan
ailesi. Geri kalanlar, sanınm,
dilenciliğe nıahkûmduk.
Fukuyama, başkan yardımcısı
Cheney ve seçilmiş grubu gibi
Irak'a karşı savaşı kararlı bir
biçimde desteklemişti. Ona göre,
tarih Marx'ın tarihöncesinin
sonunu tanımladığında bitmişti.
Bir ülke ticari bir mala
donüştürüiemez
15 Mayıs'ta Lima'da başlayan
Avrupa Birliği ve Latin Amerika-
Karayipler zirvesinin açılış
töreninde konuşnıalann önemli bir
bölümü îngilizce, Almanca ve
diğer Avrupa dillerinde yapıldı.
lspanyolca ve Portekizceye
çevrilmeden yayımlandı, sanki
Mcksika, Brezilya, Peru ve
Ekvador'un ve diğerlerinin 550
milyonluk çoğu yoksul siyah,
yerli, melez ve beyaz halkı
îngilizce, Almanca vb. bilirmiş
gibi. Bununla birlikte şimdi bu
büyük toplantı ve sonuç
bildirisinden övgüyle söz ediliyor.
Orada konuşulan başka şeylerin
yanında anladık ki, yıllardan beri
Küba'nın, bugün Venezüella'nm
karşı karşıya olduğu gibi, bir ülke
eğer imparatorluğun soykınm
tehdidi altında ise kullanılan
silahlar aynı, kim kullanırsa
kullansın, oligarşinin çıkarlannı
savunuyor. Bir ülke ticari bir mala
dönüştürülemez, ne bugünü ve ne
de yeni kuşaklann geleceğini
tehlikeye atabiliriz.
ABD'nin 4. fılosu, televizyondan
yayımlanan konuşmalarda
kuşkusuz müdahaleci ve tchdit
edici bir güç olarak tanımlanmadı.
Orada temsil edilen Latin Amerika
ülkelerinden biri ABD ile kitle
imha silahlanna uyumlu Nimitz
tipi uçaklannın katıldığı bir askeri
manevrayı henüz bitirmişti.
Bu ülkede daha birkaç yıl önce
baskıcı güçler binlerce insana
işkence yapmışlar, çoğunu
öldürmüş ya da yok etmişlerdi.
Kurbaıılann çocukları zenginlerin
koruyuculan tarafîndan sürgün
edilmişti. Başlıca askeri liderleri
ABD ile bu kirli savaşta işbirliği
yapmıştı. Neden bu tuzağa
yeniden düşülüyor? Hangi ülkeden
söz ettiğimi anlamak zor değil.
Kardeş bir ülkeyi yaralamamak
için ismini açıkça söylemek
istemiyorum.
Avrupa'nın ABD'ye desteği
Bu toplantıda başat olan Avrupa,
Sırbistan'a karşı savaşı, ABD'nin
Irak petrolünü ele geçirmcsini ve
Ortadoğu'da dinsel çatışmalan,
CIA'nın gizli uçak
hapishanelerini, korkunç
işkencelerini ve cinayetlerini
desteklemişti. Bu Avrupa, ABD ile
birlikte sınır ötesi yasalarını
benimseyerek kendi topraklannın
egemenliğinin ihlal
edilmesine izin
vermiş; Küba'ya
uygulanan
ambargoyu arttırmış,
teknolojik gereçlerin,
hatta tıbbi
malzemenin
ülkemize girişini
engellemiştir.
Reklamcı basını
imparatorlukla
işbirliği yapmışhr.
9 yıl önce Rio'da
yapılan ilk Avrupa
Birliği-Latin
Amerika ve
Karayipler zirvesinde
söylediklcrim hâlâ
geçerliliğini koruyor.
O günden bu yana
pek bir şey
değişmedi, yalnızca
artık sürdürülmesi
olanaksız acımasız
kapitalist sömürünün sonucu olan
nesnel koşullar dışında. O
toplantının ev sahibi, sonuç
biîdirgesinde Küba'nın önerdiği
bazı başhklan okuduğunda
Avrupalılan çok kızdırmıştı:
1- Latin Amerika ve Karayip
ülkelerinin dış borçlarının iptal
edilmesi.
2- Üçüncü Dünya ülkelerinde her
yıl askeri harcamaların yüzde 10
kadannın yatınma aynlması.
3- Ülkelerimizin tanm ürünleriyle
rekabet eden ürünlerdeki büyük
sübvansiyonlann durdurulması.
4- GSMH'nin yüzde 0.7'si
kadannın Latin Amerika ve
Karayip ülkeleriyle yapılan
anlaşmalara aynlması.
Avrupalı liderlerin bu açıklamaları
dinlerken birkaç dakika
yutkunmakta zorluk çektiklerini
gözledim. Peki ama neden canlan
sıkılmıştı? lspanya'da ikinci
zirvede, parlak konuşmalar
yapmak ve nıüthiş sonuç
bildirgeleri yazmak daha kolay
olabilir. Çok iş başanlmıştı, şimdi
şölene geçilebilirdi. Mönüde besin
maddelerindeki kriz yoktu tabii.
Bol miktarda içki ve protein vardı.
Sadece Ortadoğu'da banş için
bıkmadan çabalayan Bush eksikti.
Mazur görülebilir. Yaşasın pazar
ekonomisi! Avrupa'nın zengin
temsilcilerinde etnik ve politik bir
üstünlük duygusu var. Hepsi
kapitalist düşünceye sahip ve
burjuva tüketiciliğini savunuyor.
Hepsi yanlannda "özgürlük ve
haklann garantisi demokratik
sistemlerinin" direği işadamlannı
da getirmişti. Onları anlamak için
bulutlara uzanmak gerekiyor.
Şimdilerde Avrupa ve ABD petrol,
temel maddeler ve pazar için
birbiriyle yanşıyor. Bütün bunlar,
aslında kendi hırslı ve doymak
bilmez tüketici toplumlannm
ürettiği terör ve organize suçlara
karşı savaş maskesi altında
sürdürülüyor. iyi yürekli nine
kılığmda iki aç kurt ve kırmızı
şapkalı bir kız!
Ispanyolcadan çeviren Engin
Demiriz (Granma, Küba, 18 Mayıs)
Hamas üzerine hipokrasi
JAMESP.RVBIN
Başkan Bush, Barack Obama
ve John McCain arasında
Hamas ve terorizm konusundaki
son tartışmalar genel seçimlerin bir
ön izlemesi ise çok çirkin bir altı
aya giriyoruz dcmektir. McCain
medyadaki "sevimli uvumsuz
politikacı" ününe karşm Nixon
tarzı kirli kampanya taktikleri
kullanabileceğini de gösterdi.
Hamas'ın Obama'nın zaferini
desteklediği suçlamasıyla McCain
suçluluk duygusunu kullanarak
Obama'nın ulusal güvenlikte zayıf
olduğu ve terörist örgütlere kafa
tutamayacağı ya da Richard
Nixon'ın deyişiyle Israil
konusunda "yumuşak" olduğunu
ima etti. Başkan Bush ise bu
temayı kullandı. Israil'deki
konuşmasmda Bush, Obama'nın
ismini vermeksizin Demokratlann
"teröristlerle müzakere etmek",
Cumhuriyetçilerin ise teröristlerle
savaşmak istediklerini ileri sürdü.
Obama kampanyası Bush'u
yurtdışmdayken parti politikalanna
girmekle eleştirmekte hakhydı. Pek
çok başkan yurtdışmdayken
Amerika'nnı bu yazılmamış
kurahnı bozan şeyler söylemiş
olabilir. Ancak Bush'un yaptığr
gibi kendi makammın prestijini bu
kadar kaba biçimde kötüye
kullananını bulmak zor.
McCain'in ikiyüzlulugu
Muhalefeti ödün vermeyle ve
Neville Chamberlain'e
benzetmekle suçlamak çok
acımasız bir darbe.
Cumhuriyetçilerin ülke
içinde kişisel yok etme
politikalannı sürdürmesi yeterince
kötüyken, bu siyasi silahı bir ABD
başkanının dost bir ülke meclisine
hitap ederken kullanması ise çok
bayağı. Öte yandan McCain ise
ikiyüzlülükten suçlu. Ben Hillary
A BD 'de seçimlere altı ay kala Cumhuriyetçi aday
l±John McCain 'in Barack Obama 'ya yönelik
suçlamaları artıyor. McCain, Hamas 'ın Obama 'yı
desteklediği yönündeki açıklamasını kullanarak
Demokratları teröristlerlepazarlık etmekle suçluyor.
Clinton taraftanyım ve McCain'in
Hamas'a yönelik açıklamalanyla
ilgili Clinton'ın "Bence bunu
kiıııse ciddive almamalı"
yönündeki yorumuna katılıyorum.
Ne yazık ki Cumhuriyetçiler bazı
insanlann bunu ciddiye alacağmı
biliyor ve bu yüzden böyle
konuşuyorlar.
Hamas'a yönelik tutumuna bakarak
McCain'in Obama'ya saldıran en
son kişi olması gerekir. Bundan iki
yıl önce Hamas Filistüı'deki
Obama ile McCain barış
günlerinde.
seçimleri kazandıktan hemen sonra
McCain ile Sky News kanalı için
bir söyleşi yapmıştım. Söyleşinin
en can ahcı bölümü şöyle: Ben
şunu sordum: "Hamas göreve
geldikten sonra sizce Anıerikalı
diplomatlar Filistin hükümeriyle
aynı şekilde çalışmayı
sürdürmeli ıııi?"
McCain şöyle yanıtladı:
"Hükümet onlar, er ya da geç
onlarla iş yapmak zorunda
kalacağız. Bu ve bundan önceki
yönetimlerin, kendisini şiddete
adamış olmasından ötürü
Hamas'a karşı niye bu kadar
antipati içinde olduğunu
anlıyorum. Ancak
Ortadoğu'daki yeni gerçeklik bu.
Bence bııruduki ders insanlann
güvenlik, iyi bir yaşam, iyi bir
gelecek ve demokrasi istemeleri.
El-Fetih bunu onlara
veremiyordu."
Söyleşinin yapıldığı lsviçre'nin
Davos kentindeki bazı Avrupahlar
için bu son derece akla yatkın bir
yanıt. Ancak hangi partiden olursa
ABD'li bir politikacı için benzersiz
değilse bile oldukça alışılmamış bir
yorum. Ancak Cumhuriyetçi
Parti'nin taze muhafazakâr başkan
adayının bugün vereceği bir yanıt
kesinlikle değil.Bu söyleşiye
bakarak yeni John McCain,
Hamas'ın eski John McCain'in
başkanlık seçimlerüıi kazanmasını
desteklediğini söyleyebilir.
Görünen o ki eski John McCain
Hamas'ın yönettiği hükümetle iş
yapmaya hazırken Clinton ve
Obama ABD ile diplomatik
ilişkiler geliştirilmeden önce
Hamas'ın Israil ve terorizm
konusundaki politikalannı
değiştirmesi gerektiğini
söylüyorlardı. McCain iki yıl önce
Hamas'la iş yapmayı
desteklememiş olsa bile bu konuda
Barack Obama'ya leke sürmeye
lıakkı yok. O zamanki tutumu göz
önüne alınırsa McCain'in Hamas'ı
ABD politikasma şınnga etmesi ya
ikiyüzlülüğün en tepesi ya da siyasi
bir bellek kaybı.
Ingilizceden çeviren Elçin Poyrazlar
(Washington Post, 16 Mayıs)
GÖRÜŞ
11
Bulgaristan Ruscukİli'ndemiras
Cep:05323852051
EvTeL02125797240
NÜFUS cüzdanımı,
ehliyetimi, SSK kartımı
kaybettim. Hükümsüzdür.
SEVGİTOPÇU
NÜFUS cüzdanımı
kaybettim. Hükümsüzdür.
SAKİNE ALPKAN
Savaştepc Köy Enstsü'nyaktığı aydınlanma ışığını öğretmen, müfettiş, mılli eğitim
müdürü olarak oııurla taşıdı. TÖS ve TÖB-DER'de demokratik öğretmen hareketlcrinde örgütçü
kiıııliği ile ycr aldı. Mücadele bitmemişti. 2004 yıhnda Yeni Kuşak Köy Enstitûlüler Deraeği
(YKKED) Balıkesir Şubesi'ni kurdu ve daha sonra genç arkadaşlanna devretti. 75 yaşında
bilgisayar öğrcndi ve arkadaşlarıyla bcraber "Savaştepe Köy Enstitülü Yıllar" adlı kitabı üretti.
Balıkesir-YKKED'nin Onursal Başkanı Sayın
YUSUF ZİYA ÖZDEMİR'i
25 Mayıs 2008 tarihindc kaybettik. Özdemir Ailesine, dostlanna ve büyük
Köy Enstitûlüler ailesine başsağlığı diliyoruz.
Yeni Kuşak Köy Enstitûlüler Derneği
Gcnel Mcrkez ve Şubeleri
Not: Cenazesi 26 Mayıs 2008 Pazartesi günü Körfez-Zeytinlik Belediyesi Camisi'nde
kılınacak öğle naınazı sonrası Zeytinli'de defnedilecektir.
Dernek e-posta: ykkcdernegifg vahon.coni.tr
VVeb: www.yenikusakizmir.com
Prof. Dr. ERDENER YURTCAN
fstanbul Üniversilesi
Ankara'tfa Neler Oluyor?
Ülkemiz bir süreçten geçiyor. AB'ye giriş yo-
lunda ilerlerken bir yandan da AKP iktidarı bir
güç gösterisi sergiliyor. Bu senaryonun ilk pla-
nında yeni bir anayasa yapmak vardı. Bu konuda
"ısmarlanan" taslak, resmen kamuoyuna açık-
lanmadan delik deşik edildi. Yapılan hazırlığın
içeriği bir yana, siyasal iktidar anayasanın bir ül-
ke için önemini yanlış değerlendirerek hiçbir or-
tak çabaya girişmeksizin bu hukuk normunu ya-
ratmaya çabaladı. Sonuç başarısızdır, çünkü bu
konuda frene basılmıştır.
İkinci perde, türban cephesini açmak olarak
özetlenebilir. Bu konuda anayasanın 10. ve42.
maddeleri değiştirilerek türbanın yükseköğre-
tim kurumlarında serbest bırakılması teşebbü-
sünde bulunuldu. Konu Anayasa Mahkemesi'nin
önündedir. Yüksek mahkeme bu konudaki ka-
rarını verecektir. Bekliyoruz.
Sonraki konu, AKP'nin kapatılması için açılan
davadır. Anayasa Mahkemesi elbette bu uyuş-
mazlığı da çözecektir. Ancak unutulan önemli
bir nokta var: Bu konunun bir davaya konu ol-
masına rağmen toplumun değişik kesimlerinden
gruplar ve kişiler, bu aşamada yargıyı etkilemenin
yeni TCK sisteminde bir suç olarak yerini aldı-
ğını unutarak Anayasa Mahkemesi'ni etki altı-
na alma çabasına girişmişlerdir. Bu gruplar için-
de gerek iktidar partisi gerekse muhalefet par-
tileri mensupları, onlar yetmezmiş gibi "dışarı-
dan" da bu konuda ahkâm kesmeler ortalığı sar-
mış durumdadır. Medyayı belirtmeye bilmem ge-
rek var mı? Bence yok. Insanlar önce kafalarında
bir sonuç belirliyorlar, sonra saf tutuyorlar ve ate-
şe başlıyorlar. Bu arada hukukun bir bilim ol-
duğunu unutanların sayısı da hayli çok.
Bu tavırlar kamu düzeninin ve yasa güven-
cesinin egemen olması gereken toplumlara
yabancıdır. Ancak bu tablo ne yazık ki bugün
yaşanıyor.
• • •
Senaryonun sonraki bölümünde hükümet
yargı reformu harekâtını başlatıyor ve bir stra-
teji planı hazırlıyor. Bu planın hazırlığında, ül-
kemizdeki yerleşik uygulamanın aksine, toplu-
mun hiçbir kesiminin düşüncesi sorulmuyor. Bu-
nun nedeni sorulduğunda, AB ile müzakere sü-
recinde "onlarla" yapılan bir çalışma oldMğu söy-
leniyor. Bu düşüncenin bence hiçbir temeli yok-
tur. O kadar yoktur ki, dışarıya öneri götürme-
den önce, iç bünyede işin esasının tartışılması
ve önerinin hazırlanması gerekmez mi? Elbet-
te gerekir. Ama öyle olmuyor. Hükümet adına
yapılan açıklamalarda, hatada ısrar ediliyor. Oy-
sa devlet yönetiminde de hatadan dönmek er-
demdir. Ankara'da ipler geriliyor.
Yargı reformu stratejisi olarak kamuoyuna su-
nulan projenin, ülkemizde zaten var olmayan yar-
gıç bağımsızlığını büsbütün yok ettiğinden,
cumhuriyet savcılarının güvencelerini ortadan
kaldırdığından hiçbir kuşku yoktur. Bu kav-
ramların çağa uygun düzeye getirilmesi isteni-
yorsa bunun çözümleri vardır, yeter ki istensin.
Yargıtay Başkanlar Kurulu bir bildiri yayımlı-
yor. Bildiride siyasal iktidarın yargıyı egemen-
liği altına alma girişimleri olduğuna dikkat çe-
kiliyor. Bu bildirinin amacı, yargının "işini" gö-
rürken müdahalelerin olmaması, yasalann ve hu-
kukun egemenliğinde görevin yerine getirilme-
sine dikkat çekmektir.
Ankara'da yangın çıkıyor. Yangının üstüne
benzinle koşanlar var. Bunlar doğru tavırlar de-
ğildir. Bu ülkenin dirliğe, düzene ve barışa ihti-
yacı var. Herkes üzerine düşen görevi yapma-
lıdır. Görevler yapılırken tahriklerden kaçınıl-
malıdır. Bu, toplumun tümü için geçerlidir. Bu
konuda siyasal iktidar, politikacılar, yargı men-
supları ayrımı yapılamaz.
Unutmamak gerekir ki bu tür kargaşa orta-
mından ülke zarar görür. O kadar ki bu karga-
şadan medet umanlar ve ülkeyi karıştırmak is-
teyenler kazançlı çıkar. Bu fırsatı tanımamak ge-
rekir.
Parlamenter sistemler içinde kuvvetler ayrı-
lığı tercih edilen bir sistemdir. Bu sistem yasa-
ma, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden ay-
rı görev görmeleri, anayasadan başlayarak ya-
salarda öngörülen yetkilerin kullanılması ile ül-
kenin yönetilmesi temeline oturur. Kuvvetler ay-
rılığı ve sonuçlan dikkatten kaçırılarak ortaya ko-
nulan tavırlar, başta bu erklere zarar verir.
• • •
Konunun özü şudur: Ortamı germeye gerek
yoktur. Kısa bir süre sonra Anayasa Mahkemesi,
iki önemli davayı çözecektir. Bu çözümler salt
hukukun öngördüğü çözümler olmak zorundadır.
Bu çözümlerin ve sonuçlann zayıflatılması ve ob-
jektifliğini kaybetmesi amacına ulaşmak iste-
yenlere fırsat tanımamak gerekir. Bu konuda
kargaşa ortamında ileri sürülen ve karşılıklı
suçlamalara dayanan düşüncelerin büyük za-
rarı olacağı kuşkusuzdur.
BAŞSAĞLIĞI
Çalışma arkadaşımız
Demet Yalçın'ın amcası
ALİ YALÇIN
vefat etmiştir.
Ailesi ve sevenlerine
başsağlığı dileriz.
Cumhuriyet Çalışanları