04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2008 CUMA HABERLER Hükümetin tepkisini'Ayaküstü verilen bir yanıt' diye niteleyen Yargıtay Başkanvekili Şirin'den sert yanıt: Ayaküstükarşılıkvermeyiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Başkanvekili Osıııan Şi- rin, Yargıtay Başkanlar Kurulu bil- dirisinin ardından hükümetin yaptı- ğı açıklamaya, "Bildirilere ayaküstü cevap vermeyiz. Ayaküstü verilen cevaplara da ayaküstü karşılık vermeyiz" sözleriyle yanıt verdi. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun yayımladığı bildirinin ardından hü- kümetin yargıya yönelik suçlamala- nyla ilgili tartışmalar sürüyor. Yar- gıtay Başkanvekili Osman Şirin, dün sabah Yargıtay'a gelişinde ga- zetecilerin sorularını yanıtladı. Yargıtay Başkanlar Kurulu bildi- risinin ardından Başbakan Yardım- cısı Cemil Çiçek'in yaptığı açıkla- manın anımsatılınası üzerine Şirin, "Toplum önce bir değerlcndirsin. Sağlıkh bir biçimde değerlendirme yapılsın. Gerektiğinde yapılır. Biz yargıçlarız. Bildirilere ayaküstü cevap vermeyiz. Ayaküstü verilen cevaplara da ayaküstü karşılık vermeyiz" dedi. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ise gazetecilerin ay- nı yöndeki sorulanna yanıt vermedi. • Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Emi- TBB BAŞKANI ÖZOK: TANSİYONU AKP YÜKSELTİYOR Özdemir Özok Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı özdemir Özok, tansiyonu hükümetin yükselttiğini belirterek "Durup dururken bildiri yayimlanmadı. Açıklama hafife de alınmamalıdır. Hükümet yargıdan üstün değildir" dedi. Özok, ortamı daha fazla sertleştirmenin kimseye yarar getinneyeceğini vurgula- yarak "Kimse kullandığı yetkiyi diğeri- nin yetkisinden daha güçlü zannetme- mcli. Siyasal iktidar temsilcileri kendi- lerini olağanüstü güçlerle donaülmış, her şeyin egemeni olduklan anlayışını taşı- yorlar. Bu anlayışı terk etmedikçe so- runların tartışılmasına imkân yok" de- di. Özok, şu değerlendirmeyi yaptı: "Kimse 'En üstün benim, benim dedi- ğim doğru' diyemez. Böyle giderseniz hiçbir soruna çözüm bulunamaz. Elbette hukuk politikası yapacağız ve konuşa- cağız. Söz hakkı yalnızca onların değil. Çoğulcu demokrasiyi temsil cttiğini söyleyenler bunu kabul edecekler. Kabul etmediğinizde her söylenen si- ze ters gelir, sert gelir ve batar. Bildiri sert olabilir, içeriği tartışılabilir. Ama Adalet Bakanı çıkıp 'Dam üstünde sak- sağan' dememeli. Bu iş bu kadar hafıf ve basit değildir. tktidar tansiyonu ayar- layacağına daha sert bildiriyle yanıt ve- riyor. Yargıtay bu açıklamayı durup du- rurken yapmadı. Siz yargıyı baştan aşağı değiştirme projesini yüksek yar- gıdan, iç dinamiklerden önce AB tem- silcilerine veriyorsanız, tarüşmaların ne- deni siz oluyorsunuz. Her konuşanı siyaset yapmakla suç- lamak insafla bağdaşmıyor. İktidar, olayları yatıştırmak yerine azgınlaştır- maya neden oluyor." lstanbul Barosu Başkanhğı'ndan yapı- lan yazılı açıklamada da "Yargıtay Baş- kanlar Kurulu'nun yanında, bağım- sızlık ve tarafsızhk mücadelesine devam edileceği" vurgulanarak, "Egemenliğin kullanımmda, kuvvetler ayrıhğı ilkesi- nin kavranamamış olması ve çoğun- lukçu bir yaklaşım tarzıyla 'her şeye ka- dir' bulunma inancı, bağunsız yargıyı as- la oluşturmayacaktır. Son gelişmeler, ve- rilen beyanatlar ve yayımlanan taslak- lar, Türk yargısının kendisi açısından, geleccğinin nasıl tasarlanmakta oldu- ğunu aydınlığa kavuşturmuştur" denildi. nağaoğlu, yargının tek referansının hukukun üstünlüğünün sağlanması olduğunu vurgulayarak "Bunu ze- deleyen konulara dikkat çekmek de en doğal hakkıdır. Bu durum hukuk ve yargı ile il- gili konuların sadece yasama ve yürütme organlarının bakışına göre biçinılenmemesi için erkler ayrılığının da zorunlu bir gereği- dir" dedi. 'Eleştiriler dayanaksız' Eminağaoğlu, Yargıtay'ın açıkla- masıyla güdülen amacın, hukukun üs- fünlüğü ve yargı bağımsızlığmın ze- delenmemesi, tersine güçlendiril- mesi olduğuna işaret ederek şu de- ğerlendirmeyi yaptı: "Yargıyı etki altına alabilecek ve- ya etki altında gösterebilecek tu- tum ve davranışlardan kaçınıl- ması gerektiğine özeUikle vurgu da yapümaktadır. Bu nedenle açık- DANIŞTAY'DAN BİLDİRİ Hükümete tepki, Yargıtay'a destek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Baş- kanlar Kurulu'nun bildirisine hükümetin tepki göstermesi üzerine dün de Danıştay Başkanlar Kurulu toplanarak, hükümete ikinci uyanyı yap- tı. Danıştay'ın bildirisinde, "Yargının demok- ratik meşruiyetinin tartışmaya açılmış olma- sını kaygı ile izliyoruz" denildi. Danıştay Başkanlar Kurulu bildirisinin tam metni şöyle: "Cumhuriyetin temel nitelikleri- nin tartışmalara ve yeni tanımlara konu edil- mesinden ve yargı erkine yönelik sistemli sal- dırdarın ivnıe kazanmasından duyduğu kay- gıyla toplanan Yargıtay Başkanlar Kuru- lu'nun 21 Mayıs 2008 gününde yaptığı ve esa- sen Danıştay'ca müteaddit açıklamalarda da yer alan konulara dikkat çeken bildiri üzerine Hükümet Sözcüsü ve Devlet Bakanı tarafın- dan yapılan açıklamanın yarattığı rahatsızlık nedeniyle Danıştay Başkanlar Kurulu, 22 Mayıs 2008 günü toplanarak, aşağıdaki gö- rüşlerini kamuoyu ile paylaşma gereğini duy- muştur. Öncelikle belirtmek isteriz ki, yargıyı doğ- rudan ilgilendiren konularda, yargı organla- rının görüşlerini kamuoyu ile paylaşmaları- nın siyasi bir niteliği bulunmamaktadır. Yar- , gıyı ve yargılama sürecini ilgilendiren konu- lardaki anayasal ve yasal değişiklik çalışmala- rı hakkında yüksek yargı organlarının açıkla- ma yapmaları, yasama organının faaliyet ala- nına müdahale olarak görülmemeli; varlık nedenleri arasında, gücünü aldığı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 1 ila 3'üncü mad- delerinde öngörülen ve 4'üncü maddesine gö- re değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan Cumhuriyetin temel ilkelerini de koruma görevi bulunan yargı organının işlevinin bir parçası olduğundan kuşku duyulmamaudır. Öte yandan; yargının demokratik meşrui- yetinin tartışmaya açılmış olmasını kaygı ile izliyoruz. Anayasanın 6'ncı maddesine göre egemenlik yetkisi kayıtsız şartsız millete ait olup; Türk Milleti, egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanmaktadır. Hiçbir kimse veya organ, anayasadan kaynaklanmayan devlet yetkisini kullananıaz. Anayasanın bu hükmüne bağlı olarak da yargı yetkisi, Türk Milleti adına ba- ğımsız mahkemelerce kullamlmaktadır. Gö- rüldüğü üzere; yasama ve yürütme organları nasıl yetkilerini halk oylaması ile kabul edilen 1982 Anayasası'ndan alıyorlar ise; yargı da, Türk Milleti adına kullandığı yetkisini aynı anayasadan almaktadır. Yetkisini anayasadan alan organlann meş- ruiyetlerinin tartışmaya açılması, bu organla- nn kamuoyundaki güvenilirliklerini zedeleye- ceği gibi; böyle bir yaklaşımın, devleti zaafa uğratacağı gerçeği de gözlerden uzak tutul- mamalıdır. Ayrıca, 10 Mayıs 2008 tarihli Da- nıştay'ın kuruluş yıldönümü, Danıştay ve 1da- ri Yargı Günü nedeniyle Danıştay Başkanı ta- rafından yapılan açış konuşmasında da ifade edildiği üzere, yargıya intikal eden konular- da, uluslararası çevrelcrin de katılımıyla yar- gı organlarını yönlendirme ve etki altına alma girişimlerini doğru bulmuyor ve bu konudaki müdahalelere öncelikle hükümetin karşı çık- ması gerektiğini düşünüyoruz. Bu bağlamda, Yargıtay Başkanlar Kurulu kararında da sözü edilen Yargı Reformu Stra- teji Taslağı'nın anayasal kurumlar olan Türk yargı organları yerine, AB temsilcileri ile pay- laşılmış olmasını, bağımsızlık ilkesi ile bağda- şır bulmuyoruz. Bu ve bundan önceki açıkla- malarımızın yüce Türk ulusuna yakışır, ev- rensel ölçülerde bağımsız bir yargıyı amaçla- dığını kamuoyunun takdirlerine sunuyoruz." laıııa ile hukuk alanının dışına çı- kıldığı, devam eden davalara tara olunduğu eleştirileri dayanaksızdır. Yapılması gereken, açıklama ne- deniyle yargıya karşı duruş sergi- lemek değil, yargının dikkat çek- tiği konuları ortaya çıkaran et- kenleri irdelemek olmalıdır." BAHÇELÎ'NÎN ÇAĞRIS Fischer Erdoğan 'la Çırağan 'da görüştü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün resmi konuğu olarak Türkiye'de bulunan Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer, Çırağan Sarayı'nda Başbakan Erdoğan'la bir araya geldi. Saat 13.15'te başlayan görüşme yaklaşık 5 dakika sürdü. Görüşme basına kapalı olarak yapıldı. Fischer ve Erdoğan daha sonra, Dış Ekonomik tlişkiler Kurulu (DEİK), Türk Avusturya İş Konseyi Toplantısı kapsamında düzenlenen heyetler arası görüşmeye katıldı. Yaklaşık yarım saat süren görüşme basına kapalı olarak gerçekleşti. (Fotoğraf: AA) Abdullah Gül inceliyor ANKARA (Cumhuriye Bürosu) - Cumhurbaşkanı Ab- dullah Gül, Yargıtay Başkan lar Kurulu bildirisiyle ilgil MHP Genel Başkanı Devle Bahçeli'nin "Sayın Cumhur başkanf ııın bu konuda inisi- yatif alnıası yerinde ve yararh olabilecektir" çağrısını ince lediğini ve değerlendireceğin bildirdi. Gül, Çankaya Köşkü'ndı Burkina Faso Dışişleri ve Böl gescl Işbirliği Bakanı Djibri Yipene Bassole'yi kabul ede rek bir süre görüştü. Gazeteci lerin sorulannı da yanıtlayan Gül, "Bahçeli'nin 'Sayın Cum- hurbaşkanı'nın bu konuda ini- siyatif alması yerinde ve yararl olur' değerlendirmesini na sıl karşıladığı" yönündeki so ruya, "Önüme yeni geldi. In celiyorum, değerlendirece ğiz" yanıtını verdi. CHP Grup Başkanvekil Hakkı Suha Okay, Bahçe li'nin önerisini "fantezi" olaral değerlendirdi. Okay, "Öneml olan her gerilimin tarafı olan siyasi iktidarın kendisini sor gulaması ve anayasanın içe riğine, ruhuna ve özüne uy gun davranmasıdır" dedi. AKP içeriye 'aslan' Yargıtay'ın bildirisini 'siyasi' bulan hükümet, Avrupa'dan Türkyargısına kapatma davasının açılmasından buyana yapılan eleştirileri görmezden geliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP hükümeti kendisini uyaran Yargıtay Başkanlar Kurulu'na tepki gösterirken, dışandan gelen müdahalelere ses çıkarmıyor. Yargıtay'ın bildirisini "siyasi" bulan hükümet, Avrupa'dan Türk yargısma kapatma davasının açılmasından bu yana yapılan eleştirileri ise gönnezden geliyor. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun bildirisine sert yanıt veren hükümet, aylardan bu yana kapatma davası ile ilgili olarak yargıyı hedef gösteren AB'ye hiçbir tepki göstermedi. Türkiye'ye gelen konuklara yöneltilen sorular sonrasında verilen tepkiler de yok sayıldı ve yanıtlanma gereği duyulmadı. Bu durum son olarak Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer'in Türkiye ziyaretinde yaşandı. Fischer, dava ile ilgili olarak Türkiye'nin içişlerine karışmak istemediğini söylemesine karşın çeşitli eleştiriler yöneltti. Fisher'in özellikle "Avusturya'da böyle bir dava açılmaz" ve "Halkın seçtiği bir hükümet ve başbakan var" değerlendirmeleri dikkat çekti. Avrupa Parlamentosu'nun önceki gün yayımlanan raporunda da kapatma davası eleştirildi. AKP'nin şimdiye kadar hiçbir tepki vermediği ve doğrudan Türkiye'nin içişlerine müdahale anlamma gelen açıklamalardan bazıları şöyle: • AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso: Kapatılma davasını duyunca doğrusu şaşırdım. Laiklik bir dogma değildir. Demokratik-laik anlayışta dini gereklere saygı gösterilmeli. Böylesi bir süreci gelişmiş bir ülkede görmek mümkün değil. Avrupa standartlannın uygulanmadığmı görürsek kayıtsız kalamayız. Anayasa Malıkemesi karanna da saygı duyarız; ama ümit ediyorum, karar Avrupa standartlanna, Venedik Komisyonu içtihatlanna uygun olur. • AB'nin genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn: Kapatma davası Kopenhag kriterleri ile uyuşmuyor. AB, siyasi ve insan haklan kriterlerinin ısrarlı ve ciddi ihlali durumunda müzakere sürecini gözden geçirmeye mecbur kalabilir. Bu da parti kapatma olayları yaşanırsa müzakerelerin kesilebileceği anlamına gelebilir. • AP-Türkiye KPK Eşbaşkanı Joost Lagendijk: AKP kapatılırsa müzakereler kesilebilir. Bence AKP'nin şüphecilere gizli gündemi olmadığını, laiklik taraftan olduğunu göstermesi gerekiyor. Ancak AKP kapatılacaktır. Yerine yeni bir parti kurulacak ve iktidar olacaktır. AKP anayasayı değiştirerek böyle bir şeyin olmasını engelleyemedi. BİR BAKIMA SERVER TANtLLt Şu Günlerin Görevleri... Nefeslertutulmuş, gözler sabitleşmiş, kafalarbir yöne çevrilmiş bir süredir. Neden? Anayasa Mahkemesi'nin kararı bekleniyor. Böyle bir ortamda, Yüksek Mahkeme de, ister is- temez baskı altında. Hem içerden, hem dışardan. Böyle bir tablo ile hiç karşılaşmamıştık! Oysa Anayasa Mahkemesi, içinde bulunduğu ça- ğın ve coğrafyanın bilincindedir: Laikliğin geçerli ol- madığı bir Islam toplumunda demokrasi rafta ka- lır; laik eğitimin bulunmadığı bir eğitim düzeninde de inanç özgürlüğü yoktur. Çağımızın hatırlatmalarıdır bunlar! Bir de, şunun bilincindedir Yüksek Mahkeme: Ül- kede, 50'li yıllardan beri yapılanlara ek olarak, son 7 yılda, laik ilkeye düşman kesilenler iktidarda ya- pacaklarını yapmıştır. Bu saldırının da bir müeyyidesi olmalı! Anayasa Mahkemesi'nin karşısında herkes had- dini bilmeli! Bir dönem kapanmak üzeredir ve açılacak yeni dönem için yapıcı olalım! Kimi sorumlu kalemler şimdiden kınından çık- mıştır... • Gelip durduğumuz noktada, demokrasimizin de hasta olduğu anlaşılıyor. Önce anayasal bir etken rol oynadı: 1961 Ana- yasası, çağına uygun yenilikler getirmiş, örnek bir eserdi. Yazık ki sürdürülemedi. Adalet Partisi'nin bilinçsizliğinden de yararlanan 12 Mart, eseri yaraladı. 12 Eylül de, yapacağını yaptı: 1961 Anayasası'nın felsefesini bozup bir diktatörlük yarattı; ve sol'u ezip sağcı ve dinci güçlerin önünü -ardına değin- açtı. AKP, bu gelişmenin ürünüdür. Ve, bugün de yürürlüktedir bu anayasa. Şimdi yapılması gereken de, bu paçavrayı bir an önce kaldırıp atmaktır. Yeni bir anayasa için yapılacakları büyütmeme- li: 1961 Anayasası'nın içinden İkinci Meclis'le ilgi- li maddeleri atınız; geriye kalanlara kimi eklemelerle eser güncelleşir. Onu da, bir Kurucu Meclis'e yaptırmalı! Ve bir de, yeni bir "Siyasal Partiler Yasası" ile ye- ni bir "Seçim Yasası" konusu var. Bugüne değin çektiğimiz hastalığın temelinde bunlar da rol oynadı. Bunları yapmadan yeni bir seçime gitmek, üstelik zararlıdırda... Ya kuracağımız demokrasinin üstüne oturacağı sosyal ve ekonomik temeller? Yolları aşacak olan, yine "piyasa güçleri" mi ola- caktır? Iktidan ele geçiren bir iktidarın o güçlerin em- rinde, ülkeyi içerden ve dışardan -son yıllarda ol- duğu gibi- iliklerine kadar sömürmesi yeniden başlayacak mı? Nerededir emeğin de haklan? Tuzla'dan -neredeyse- günaşırı çıkıp gelen işçi ölümleri açıkça gösteriyor ki, emeğin haklan gü- vencede değildir. Nerede sosyal devlet? Nerede sosyal demokrasi? Bir de, nerede "Kürt sorunu"nu üstüne oturtabi- leceğimiz gerçekçi çözümler? • Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını beklediğimiz şu günlerde, onların arkasından "seçim tarihi" ye- rine, şu konuları tartışıp bir ilkeye, bir kurala bağ- lamak olmalı işimiz. Bu arada, bir "ulusal kongre" de düşünülemez mi? O kongrenin, mutlaka üstüne eğileceği bir temel sorun da eğitimdir; Milli Eğitim'in temelleri çöker- tilmiştir. Işte, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın, 8 Mayıs 2008'de gazetelere yansımış, "Türkiye'de Gençlik"\e tespitleri: 5 milyon genç işsiz ve okul- suz; 1 milyonu iş arıyor, 300 bini bulma umudunu yitirmiştir; 600 bini fiziksel engelli. 2.2 milyon genç kadın da evde oturuyor... BILDIRİYE GİDEN SÜREÇ Yargıtay eylülden bu yana sabretti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümetin tepki gösterdiği Yargıtay Başkanlar Kuru- lu'nun bildirisi, Eylül 2007'den bugüne de- ğin hükümetin anayasa ve yargıya yönelik değerlendirmelerini izleyen komisyonca ha- zırlandı. Komisyonun şekillendirdiği bildiri, önceki gün toplanan 35 kişilik Başkanlar Ku- rulu'nda oybirliğiyle kabul edildi. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün dinlendiği kuşkusu ise soruşturma aşamasın- da olduğundan bildiri dışında tutuldu. Geçen yıl eylülde hazırlanan ve yargıya yönelik yeniden yapılandırma ve türban ser- bestliğine yönelik düzenlemeleri de içeren anayasa taslağı üzerine Yargıtay'da anayasa değişikliklerini izleme komisyonu oluşturul- du. Komisyon başkanlığına Yargıtay Başkan- vekili Osman Şirin getirildi. Komisyon, yar- gıya yönelik düzenleme ve eleştiriler günde- me geldikçe çalışmalar yaptı. Anayasa deği- şikliğinin gündeme alınması üzerine de ko- misyon eylül ayında ilk bildirisini yayımladı. AKP hakkında Yargıtay Başsavcılığı'nca açı- lan kapatma davasma yönelik "yargıya sal- dınlar" da komisyonca değerlendirildi. Bazı üyeler 'daha sert ton' istedi "Yargı Reformu Strateji Taslağı"nın ön- ceki hafta Yargıtay ve diğer yüksek yargı or- ganlanndan önce AB temsilcilerine verilmesi rahatsızlık yarattı. Osman Şirin başkanlığın- daki komisyon, geçen hafta bildiri hazırlığına başladı. 35 yüksek yargıçtan oluşan Başkan- lar Kurulu'nda kimi üyeler, hükümetin yargı- ya yönelik uygulama ve eleştirilerinin daha sert tonda yanıtlanması gerektiğine ilişkin görüşleri dile getirdiler. Ancak yüksek yargı- nın kendisine "yakışan" bir üslupla yanıt vermesinin doğru olacağı görüşünde birleşi- lerek bildiri oybirliğiyle kabul edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle