03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 MAYIS 2008 CUMARTESİ HABERLER DÜNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Darbeler ve 35. Madde Bilmiyorum, şu anda darbe tartışmasının böylesine yoğun olduğu Türkiye'den başka kaç ülke daha var!.. Işin garibi şu ki, Türkiye'de şu anda adım adım yaşama geçirilmekte olan sivil darbe değil de, hiç de olası görünmeyen askeri darbe tartışılı- yor. Son günlerde yaşadıklanmızı şöyle bir göz önü- ne getirin, sivil darbenin tamamlanmasına ne ka- dar az zaman kaldığını görürsünüz. 22 Temmuz seçimlerinden sonra, Çankaya te- pesi düşürülmüş, üniversitelerin ele geçirilme- si yolunda büyük mesafe alınmıştır. Içinde bulunduğumuz aşama ise.. zaten iyice kuşatılmış olan yargının üzerindeki baskıların art- tırılması ve yapılacak "yargı reformul" ile, yargının yasama ve yürütme karşısındaki bağımsızlığının da ortadan kaldırılması aşamasıdır. öte yandan demokrasilerde "dördüncü kuv- vet" olarak nitelenen basının iktidar borazanı ha- line getirilmesi için her türlü yol denenmekte, bu amaca doğru hızla yol alınmaktadır. Lumpen liberaller ile bu iktidarın yurtdışında- ki destekçileri, bir başka deyişle gerçek daya- nakları, rejimin kendi içindeki emniyet supaplarını da işlemez hale sokmaya çalışmakta, anayasal yargıyı ve anayasanın öngördüğü denetlemeyi de, yargı darbesi olarak karalayıp, işlemez ha- le sokmayı amaçlamaktadırlar. • • • Böyle bir ortamda, DTP Milletvekili Hasip Kap- lan, TSK Iç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi- nin değiştirilmesi için bir teklif vermiştir. Hasip Kaplan, "23 Nisan 1920'den 27 Mayıs 1960'a kadar 'kutsal bir mabet olarak görülen TBMM'nin bir cunta yönetimi tarafından kapa- tıldığını, buna gerekçe olarak da 2771 sayılı Or- du Iç Hizmet Kanunu'nun 34. maddesinin ge- rekçe gösterildiğini" ileri sürüyor, 1961 yılında bu maddenin yerine konulan, TSK Iç Hizmet Kanunu 35. maddesinin de daha sonraki darbelerin da- yanağını oluşturduğunu söylüyor. Doğrusu bu kutsal mabet benzetmesinin ne kadar gerçeği yansıttığı tartışma götürür. "Ben odunu aday göstersem seçtiririm" diyen Adnan Menderes'in 10 yıl süreyle denetimi altında ka- lan, ve "tahkikat encümeni ile iktidar partisinin milletvekillerinden oluşan bir yasama heyetine idamı da içeren cezalar verme yetkisini de tanı- yan bir Meclis'in" ne kadar kutsal demokrasi ma- bedi olduğunu izan sahiplerinin takdirine bıra- kıp söz konusu maddeye dönelim. TSK Iç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi bu- güne kadar çok tartışılmış, eleştirilmiş, darbe- lere gerekçe olarak gösterilmiştir. Acaba gerçek öyle midir? • • • Geçmişteki darbelere baktığımız zaman, bun- ların hemen hepsinin başlangıçta şaşırtıcı da ol- sa, halkın desteğini sağladığını görürüz. Türkiye Cumhuriyeti'ni büyük ölçüde tahrip eden, bugünlere gelinmesine yol açan, de- mokrasiyi ayaklar altına alan 12 Eylül darbesi için de bu gerçek ne yazık ki, geçerlidir. Bütün darbeleri yaşamış olan Metin Tokor'in sıkça kullandığı bir tümce vardı: "11 Eylül 1980'in koşullarının bir araya geldi- ği her zaman, bir 12 Eylül kaçınılmazdır." Bu gerçek hoşumuza gitmeyebilir.. ama onu görmeden geçmişe baktığımız zaman da, ge- lecek için gerekli dersleri çıkaramayız. Metin Toker'in saptaması doğrudur. Doğru olan bir başka husus da darbelerin hiçbir şeyi çözmediğidir. Ve Türk halkı artık bu gerçeği açık biçimde görmüştür. Askeri darbelere karşı en büyük güvence de 35. maddenin kaldırılması veya değiştirilme- sinden çok, işte bu olgudur. Demek ki, darbeleri önlemenin en emin yolu, önce rejimi rayından çıkarmamak, sonra da halk- taki demokrasi bilincini arttırıp bunun da iktidara yansımasını sağlamaktır. Hasip Kaplan'ın önerdiği gibi, 35. maddeyi "Si- lahlı Kuvvetler'in görevi ulusal sınırları dış tehdit ve tehlikelere karşı korumaktır" şeklinde değiş- tirilmesi halinde ortaya bir de soru çıkıyor: PKK bir dış tehdit midir? Madde, Kaplan'ın is- tediği şekilde değiştirilince yurtiçinde örgütlen- miş olan PKK'ye karşı TSK mücadele edebile- cek midir? Görülüyor ki, konunun üzerinde daha derin- lemesine düşünmekte yarar vardır. [email protected] HİKMET ÇETINKAYA FETHULLAHÇI GLADYO rilMKIIAPCIIARIlA Fethullohçılar her yerde örgutleniyorlaı Internette kurmoyalbayiann, yaıbayiann, binbaşıların, ostsubayların, askeri sivil memurlorın, oskeri okul öjjrencilerinin "soyagacını" çıkaran adres belli. 0 odreste oluranlar kuımay subaylara, ashubaylara, askeri-sivil meınuılaıa, askeri okul öjjrencilerine "TSK'ye sıznııj vatan hainleri" diyebiliyor... Bu kilap; örgütlenmenin bugün geldiği noklayı, yani 'Fethullaho Gladyo'yıı anlatıyor. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Dinçer, Muammer Aydın'ın görevini kötüye kullandığını söyledi 'YSK Başkanı suç işledi'• Star gazctesine, AKP'nin kapatılması halinde Erdoğan'ın bağımsız milletvekili olabilcccği açıklaması yapan Muammer Aydın hakkında soruşturma açılması gcrektiğini belirtcn Dinçer, "Seçim Kurulu üyeleri, kendisini istifaya davet etmeliler" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yüksek Scçim Ku- rulu (YSK) Başkanı Muam- mer Aydın'ın Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasaklı ol- ması halinde bağımsız millet- vekaili seçilcbileccğine iliş- kin açıklaması tepki çekti. Emekli Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven Dinçer, kurul üyclerinin Aydın'ı isti- faya çağırması gerektiğini be- lirterek YSK Başkanı hakkın- da soruşturma açılması gerek- tiğini söyledi. YSK Başkanı Aydın, dün Star gazetcsinde yer alan de- mecinde, "AKP kapatılsa ve siyaset yasağı konsa bile Baş- bakan Erdoğan dahil yasak- lanan tüm vekiller bağımsız secilebilirler..." görüşünü kay- detti. Aydın'ın ileride kurul gündemine gelebilecek bir ko- nuda açıklama yapması ise tepki çekti. Emekli Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven Dinçer, "önüne gelmesi muhtemel uyuşmazuklar hakkında YSK Başkanf nın fetva vermesi ln'in doğru değil hem de yasal olarak böyle bir hakkı yok- tur" dedi. Dinçer, şu değerlen- dirmeyi yaptı: "Bu, görevi kö- tüye kullanmadır. Seçim Ku- rulu'ndaki Yargıtay ve Da- nıştay üyeleri, kendisini isti- faya davet etmeliler. Ayrıca Yargıtay, YSK Başkanı hak- kında soruşturma açmalı. Böyle bir konuşma yapa- maz. Görevini kötüye kul- lanmaktadır." Aydın'ın ise yakın çevresi- ne, "Ben yalnızca bilgi ver- dim. Bir açıklama yapma- dım. Söyledİklerim, herkesin açıp okuduğunda anayasada göreceği hükümlerdir. Sa- mimiyetimizi kötüye kullan- dılar" dediği öğrenildi. Aydın, demeci Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar'a vermişti. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Radikal Islamcı bir gazetenin bi- rinci sayfasındaki haber başlıkların- dan birisi şöyle "Türkiye Çöplük mü?" Başlığın altındaki spotta da şunlar yazıyor: "Türk halkınm 'dinini beğenmeyip' Hıristiyan kalmakta ıs- rar eden, 'Türkiye'yi beğenmeyip ömrünü Italya'da geçiren soprano Leyla Gencer'/n yakılan cesedinin küllerinin Boğaz'a serpilmesini iste- mesine büyük tepki var... Vatan- daşlar, 'Boğaz'; kirletmeye kimsenin hakkı yokl...Türkiye çöplük mü?..." Türkiye'nin bir değişimden geçti- ği kesin. Toplumun bütün kesimle- rinde geçmişten farklı olarak bir iler- leme olduğunu söyleyebiliriz. Bu ko- nuda uç, katı akımlar hariç, değişik düşünceden insanlar ve topluluklar, karşısındakini anlamaya çahşıyor. Yukarıdaki haber adı altında yazı- lan yorumun, demokrasiden, farklı olanı anlamaktan, kendisi gibi dü- şünmeyeni bir farklılık ve zenginlik olarak gören anlayıştan ne denli uzak olduğunu gösteriyor. Islami ke- simin bile önemli bir kısmının bu ka- Leyla Gencer'e Yapılan 'Dindar' Saygısızlık... dardışlayıcıolduğunainanmıyorum. Ancak sonuç olarak adını vermek ıstemediğim bu gazetenin de bir okuyucu kitlesi olduğu, böyle düşii- nenlerin de ciddi bir kalabalık oluş- turduğunu kabul etmeliyiz. Bunun adına ne denir? Hıristiyan olduğu için kendi yurttaşını bile düşman gö- ren, onun küllerinin Boğaz'ı kirlete- ceğini düşünen anlayışa ne denir? • • • Leyla Gencer, bu ülkenin yetiştir- diği bir değer. Onunla aynı ülkenin üyesi olmaktan, aynı kültürün par- çası olmaktan ancak gurur duyula- bilir. O da zaten bu ülkeye olan sev- gisini küllerinin Boğaz'a savrulması- nı isteyerek bir kez daha göstermiş oldu. Ama bizim "dindar" gazetemize göre o ölünceye kadar Hıristiyan kal- dığına göre, bu ülkeye ait değil. Bir gazeteci meslektaşımız da ne yazık ki bu tartışmayı ateşledi. Ne diyor gazeteci, "Kendini Jesus'a (Hz.lsa) yeniden veren bu kimlik, küllerini Or- taköy'e saçtınyor. Italya'da kalsın, ni- ye kirletiyorsunuz suyumuzu..." Ne zamandan beri bu sular yal- nızca Müslümanlara ait sayılıyor? Yeri geldiğinde Islamiyetin hoşgö- rüsünü, diğer dinlere saygısını dille- rinden eksik etmeyenlerin, kendile- riyle aynı dinden olmayan ve kendi- leri gibi gömülmek istemeyen bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşını bir anda yabancı sayıp, "suyumu kirlet- me" diyebiliyor. • • • Demokrasi, insan hakları ve baş- kasının inancına saygı göstermek bir duruştur. Bu duruş, kendi içinde tu- tarlı olduğu zaman bir anlam ifade eder. "Sen benim gibi düşünürsen senin inançlarına saygı duyarım" di- yen tutumun demokratik olduğu, in- san haklarına saygılı olduğu söyle- nebilir mi? Ülkemizin demokratlaşması kolay değil. Çünkü bu ülkede herkes ken- dine demokrat. Başkasının ise sin- dirilmesinden ve susturulmasından yana. * • • Böyle düşüncelerin etkisini sür- dürdüğü bir ülkede değişik kesim- lerin birbirinden korkması ve şüp- helenmesi doğal değil mi? Leyla Gencer, kime ne yaptı? Dindarlara karşı birçıkışı mı oldu? Islamiyet ko- nusunda kötü bir şey mi söyledi? Hiçbirini yapmadı. O inandığı gibi yaşadı ve ölürken, inandığı gibi bir cenaze töreni istedi. Bundan daha doğal ve insani bir şey olabilir mi? Nasıl Müslümanlar belli bir ritüelle gömülmek hakkını kendilerinde gö- rüyorlarsa, Müslüman olmayan yurt- taşlarımız da istedikleri gibi gömül- meyi isteyebilirler? Buna da mı birtakım din zaptiye- leri karışacak? Tabii bunlarla, laiklerden çok, çok- sesliliği ve demokrasiyi savunan Is- lami kesimler uğraşmalı. Çünkü so- nuç olarak karşımızda binlerce sa- tan bir gazete, yine bir başka bin- lerce satan gazetede yazı yazan bir kişi söz konusu. Ben bunu yazınca, bazıları da la- ikler içinde de son derece taham- mülsüz kesimler olduğunu ileri sü- rebilirler. Doğrudur, ona da karşı çık- malıyız. Böyle davrananlara kendi adıma her zaman karşı çıktığımı söy- leyebilirim. Herkesin biraz kendi mahallesini temizlemesi de önemli. O gazetenin yöneticileri birçok gazeteciden da- ha çok Başbakan uçağında yer alı- yorsa, bunun da bir tutum olduğu- nu söyleyebiliriz. • • • özgürlük ve demokrasi bir bütün- dür, bunun "ama"sı dayoktur... Leyla Gencer'e yapılan saldırıyı la- iklerden önce Islami kesimin eleştir- mesini beklerdim... Beklemeyi sürdüreceğim... MAXIMUM MiGROS GÜNLERi 24 Nlsan - 21 Mayıs ma%mum Ekstra 24 Nisan - 21 Mayıs 2008 tarihleri arasında Migros'ta Maximum Kart'ınızla yapacağınız ikinci 75 YTL ve üzeri peşin alışverişinize 15 YTL ekstra MaxiPuan hediye. GÜNİZİ YAYINCILIK 0.212 512 11 72 tiyayincılik gmail Kampanya, Migros'ta 24 Nlsan - 21 Mayıs 2008 tarihleri arasında Maxlmum Kart programının yüklü olduöu POS cihazlarından yapılan Ikincl 75 YTL ve üzeri peşin alışverlslerde geçerlidir llave MaxlPuanlar 02 06 2008 tarihlnde müşterı hesaplanna yansıtılacaktır Kampanya kapsamında kazanılan llave MaxlPuanların son kullanma tarihı 11 06.2008'dlr Bu tarlhten sonra kullanılamayacaktır. Aynı gün yapılan 75 YTL ve uzerı peşin alışverişlerden yalnızca bir tanesi kampanya kapsamında deâerlendırilecektır. Taksıtlı ışlemler, Bankamatık kartıyla yapılan ve MaxıPuan kullanılarak yapılan alısverişler kampanya kapsamında değertendırılmeyecektir Bir müşterı MaxıPuan kampanyasından en fazla 1 ksre yararlanabilecek ve kampanya kapsamında en fazla 15 YTL ilave MaxiPuan kazanabilecektir Aynı anda birden fazla MaxlPuan ödullü kampanya olması halinde muşterl lehlne olan kampanya geçerll olacaktır. MİGROS Koc İzmip'de Danıştay anması • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - tzmir Büyükşehir Belediyesi, Danıştay'a yapılan kanlı saldınnın ikinci yıldöniinaündc, Inciralbftâa yaptırdığı "BağımsızYargı ve Danıştay Anıtı" önünde bugün saat 11 .OO'de anma töreni gerçekleştirecek. Törene, fzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun yanı sıra hukukçular, sivil toplum kuruluşlarının yönetici ve üyeleri de katılacak. CHP, Barroso'ya şlkâyet edecek • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP lzmir Milletvekili Ahmet Ersin, 105 soru önergesinden 37'sine yanıt vermeycn AKP hükümetini, "denetimden kaçtığı" gerekçesiyle Avrupa Parlamentosu'na şikâyct edeceğini söyledi. Ersin, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, "Eğer verdiğim bu soru önergeleri ile cevaplandırılmayan 37 önergeme makul süre içinde cevap verilmezse, bu sefer AKP'yi, Avrupa Parlamentosu'na şikâyct edeceğim. Barroso'ya da şikâyet dilekçesi yazacağım" dedi. davası • tstanbul Haber Servisi - Agos gazetesine elektronik posta göndererek Hrant Dink cinayetınin sanığı O. S'yi övdüğü ve Dink'in hatırasına hakaret ettiği ileri sürülen Adem özge'nin yargılanmasına devam edildi. Süleyman Demirel Üniversitesi Hastanesi'nce hazırlanan ve mahkemeye sunulan raporda, sanığın "cezai ehliyetinin bulunmadığı" kaydedildi. Istanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma, sanığın, ceza ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönünde Adli Tıp Kurumu Ihtisas Dairesi'nden rapor ahnmasına karar verilerek ertelendi. t
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle