Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 MAYIS 2008 PAZARTESİ CUMHÜRİYET SAYFA
DİZt
tlüli anlaşmalarla bağımlı halegetirilen Türkiye 'nin egemenliğini savunan 68 kuşağının hedefleri halen güncelliğini horuyor
Deniz'leruyanışınürünüydü
- Deniz'lerin yaşadığı
dönemin Türkiye'sine
bakarsak, 60'lann sonu
70'lerin başı, nasıl bir
Türkiye vardı?
- Bir kısa özet yapacak
olursak şunlan söyleye-
biliriz. Türkiye, 2. Düııya
Savaşından sonra, ABD
ile yapılan beş öneınli iki-
li anlaşma ile başlayan ve
özcllikle de DP iktidarı
döneminde NATO'ya gi-
rişimizden başlayarak bugüne dek
süren bir bağımlılık sürecine girdi.
Deniz'lerin de savunmalannda ifa-
dc ettikleri gibi "1946-1971 Tfirkiyc'si.
Amerikan emperyalizminin deneti-
mi altında yarı bağımlı bir ülkedir".
Türkiye'de yabancı firmalara ve dev-
letlere bağlı, bizlerin "işbirlikçi" ya da
"komprador" dcdiğimiz ve bugün
de varlığını sürdürnıekte olan bir sımf
doğmuştur. ABD ile yapılan askeri.
ekonomik ve siyasal olarak sınıflandı-
rabileceğirniz ikili anlaşmalar sonu-
cunda ülkemizde Amerikan ve NATO
üsleri kurulmuş ve iki kutuplu o günün
dünyasında Türkiye ciddi bir savaş teh-
didi altuıa ginniştir.
Dahası, Türkiye, NATO'nun ve
ABD'nin çıkarlannı kendi ulusal po-
litikası olarak kabullendiği için Ata-
türk'ün "Yurtta banş, dünyada ba-
rış" politikası yerine komşularına
karşı düşmanca bir siyasetlc yaklaşan
bir konumdadır.
Cenelkurmay Başkanı
üslere giremiyordu
tkili anlaşmalar sonucunda Ameri-
kalılara büyük imtiyazlar tanınmıştır.
örneğin, Türk yargısı ülkede suç işle-
yen Amerikan askerlerini yargıiaya-
mamakta, Amerikan üslerinde çalışan
görevliler için getirilen Amerikan mal-
lan ülkeye gümrüksüz alınmakta ve bu
durum büyük bir karaborsaya neden ol-
makta, Amerikan üslerine Türk Ge-
nelkurmay Başkam ya da milletvekili
bile alınmamaktadır.
Madenler ve tüm sanayi yaünmlan
Amerikan ve Avrupa sermayesi ile
ortaktır. Türkiye'nin o dönem dış
borç toplamı faizleriyle birlikte 60
milyardır. öte yandan, ülkede çarpık
da olsa, dışa bağımlı da olsa yaşanan
sanayileşme ile birlikte işçi sınıfi ni-
cel ve nitel açılardan gelişip bilin-
çlenmektedir.
TİP üyeliğlnden geldiler
Grev ve Lokavt Yasası'nın kabu-
lünden itibaren beş yüze yakın grev ol-
du ve bunlann çoğu DÎSK'e bağlı sen-
dikaların işyerlerine aitti. İşçi sınıfı-
nın ilerleyen mücadelesi ve 27 Mayıs
Anayasası ile gelen bazı demokratik
açılımların da desteğiyle grevler ve
toprak işgallerinin ülkeye yayıldığı-
nı görmekteyiz.
Türkiye'de 27 Mayıs ihtilalinden
sonra ilk kcz lcgal bir sosyalist parti,
Türkiye İşçi Partisi kuruldu ve 1965
seçimleri sonrasında parlamentoda
15 milletvekili ile temsil edildi. Bu
bağlamda şunu da söyleyeyim. 68 ku-
şağının Deniz. Yusuf, Hüseyin, Ma-
hir, Sinan gibi birçok önemli önde-
ri ve kuşağın birçok üyesi TtP üyeli-
ğinden gelmekteydiler.
Dünyadaki hareketler
Türkiye'de yankı buldu
- O yıllar DİSK'in damgasını
vurduğu dönemdi değil mi?
- 1967'de Devrimci İşçi Sendikalan
Konfederasyonu Türk-lş'ten ayrılan
bir grup sol eğilimli scndikacı tara-
fından kuruldu. Bununla birlikte. fa-
şist ltalya'dan alman ve Türkiye'de
sol, dcmokrat ve sosyalist düşünccnin
yayılması ve örgütlenmesinin önün-
de çok büyük engeller oluşturan ün-
lü 141-142. maddelerin varlığı da
unutulmamalıdır.
Bunlann yam sıra dünya sosyaliz-
mi ve özellikle Asya, Afrika ve Latin
Amerika ülkelerindcki bağımsızhkçı
hareketler de ülkemizde yankı bul-
maktaydı. Bazı sol akımlar üçüncü
dünya adıyla anılan Asya ve Afrika ül-
kelerindeki sosyalizan bağımsızhkçı
harekctlcre büyük ilgi gösteriyor ve
onlan Türk milli kurtuluş hareketi ile
ilişkilendirmeye çahşıyorlardı.
Özctle, o tarüılerde ülkede ciddi bir
sosyal uyanışm yaşanmakta olduğu-
nu söylemek mümkündür.
Cençllk başı çeklyordu
- Gençlik harcketleri bu Türkiye
fotoğrafınm neresine oturuyordu?
Halit ÇELENK
Beniz'leri
Anlatıyor
MustalaBAlBAVjB
LJeniz Gezmiş ve
arkadaşları yaptıkları
savunmada, Mustafa
Kemal ve emperyalizme
karşı verdiği mücadeleyi
amyorlardı. Mustafa
Kemal 'e ve Kurtuluş
Savaşı 'na saygı,
Deniz 'ler dahil
Türkiye 'de
Cumhuriyetten bu yana
tüm sosyalist ve komünist
siyasal akımlarm
benimsediği bir ilkeydi.
- Gençlik, her ülkede, eğitimle olan
ilişkileri ve smıfsal konumlan itiba-
nyla toplumsal konulara en duyarlı ke-
simi oluşturmuştur. Türkiye için de
aynı şey söylencbilir. Gcnçler öncc
üniversitelerde eğitimle ilgili prob-
lemlerden yola çıktılar ve bu sorun-
lannı dillcndirmcyc başladılar.
Daha sonra doğal olarak bu sorun-
larının ülkedcki sömürü düzeninden
yani kapitalist yapıdan kaynaklandı-
ğını kavradılar. O andan itibaren ken-
di sorunlan ile ülke sorunlarım bir-
leştirerek mücadelelerini sürdürdüler.
örneğin, ilk boykot hareketleri
1968 yıhnda Demirel hükümetinin
anayasayı değiştirmek istediği za-
man gerçekleşmiştir. Yine, Istanbul ve
lzmir'de Amerikan 6. Filosu erleri de-
nize atılmak suretiyle Amerikan em-
peryalizminin bölgedcki müdahalcleri
ve Türkiye'deki varlığı protesto edil-
miştir. Ama dış emperyalist güç ola-
rak görülen ABD'nin Türkiye'deki
varlığına karşı verilen bu mücadele-
nin yanı sıra gençlik, o dönemde ül-
kedeki işçi ve köylü eylemlerinin
hemen hemen tümüne destek ver-
miştir. Türkiye Devrimci Gençlik
Federasyonu (TDGF) Dev-Genç tü-
züğünün 2. amaç maddesinde "TDGF
emperyalizme ve feodal kalıntılara
karşı verilen halkımızın milli de-
mokratik devriın mücadelcsinde
sosyalist gençliğin düşünce ve ey-
leminin geliştirümesi amacıyla ku-
rulmuştur" dcnmekteydi.
3. maddede ise "Federasyona bağ-
lı dernekler sosyalizm bilimini cy-
lcııı kılavuzu edinen üyelerden olu-
şur" açıklamasının yanı sıra fede-
rasyona işçilcrin, köylülcrin kurduk-
lan devrimci gençlik derneklerinin de
üye olabileceği belirtiliyordu. Bu
yönde hareket eden 68 gençliği işçi ve
köylü eylemlerini fiilen des-
teklediler.
Örneğin, Ege'de TDGF'li-
ler (Dev-Genç) Akhisar ve
ödemiş'te küçük üretici du-
rumunda olan tütün ckicileri-
nin sorunlarına sahip çıktılar, ;
Alaçam'da köylülere mücadelelerin-
de öncülük etmenin yanı sıra jandar-
ma ve kaymakamın tüm engelleme-
lerine karşın Ankara'dan getirdikle-
ri ilaçlan dağıttılar.
Mücadeleye girlştiler
Nallıhan'da ağanın elindeki mera-
yı işgal eden köylülere destek olma-
ya gelen öğrencileri ise asker kaçağı
olarak topladılar. Antalya'da Elmalı
köyündc ağalann topraklanm işgal
eden köylülerin yanında öğrenciler
vardı. 15-16 Haziran olayları da da-
hil birçok işçi grev ve eylemlilikle-
rinde de gençlik birlikte mücadeleye
katıldı. 1968'de NATO'yu protesto
eden bazı sol eğilimli öğrenci der-
neklerinin yayımladıkları bir bildiri-
de şöylc denilmekteydi: "NATO'ya
hayır diyoruz, çünkü Amerika'ya
karşıyız. NATO'ya hayır diyoruz,
çünkü emperyalizme karşıyız...
NATO'ya hayır diyoruz, çünkü
emekçi halk yığınlarının, yani Tür-
kiye'nin çoğunluğunun çıkarların-
dan yanayız. Amacımız bağımsızhk
sorununu yalnızca biz gençlerin
ve aydınların sorunu olmaktan çı-
karıp emekçi halkımıza mal et-
mektir." (Tanzer Sülker Yılmaz,
Türkiye'de Gençlik Hareketleri, Mart
1997)
Yukarıda da belirtildiği gibi genç-
lik, asıl davanın bağımsızhk sorunu ve
buna bağlı olarak da toplumsal düzen
sorunu olduğunu kavramış ve ey-
lemleriyle bu gerçeği halkla paylaş-
mak üzcre mücadeleye girişmişti.
Denizlerin
hedefleri hâlâ güncel
- Yülarca Deniz'ler unutulmasm,
dediniz. Unutulmadılar... Adeta
kuşaktan kuşağa geçcn bir bayrak
gibi oldu, ne dersiniz?
- Türkiye, 1960'lardan da çok ABD
ve AB gibi emperyalist ülkelerin ve
IMF ve Dünya Bankası gibi kurum-
lann sultası altmdadır. Yeraltı ve
yerüstü servetleri, fabrikalan, ban-
kalan, limanlan ve tersaneleriyle va-
tan satılmaktadır. Emperyalizme ba-
ğımlılık her geçen gün biraz daha art-
makta ve ülkeyi yöneten siyasi iktidar
emperyalizmin sömürge valisi gibi
davranmaktadır. Cumhuriyetin tüm
kazanımları elden çıkanlmakta, si-
linmekte ve tasfiye edihnektedir. Em-
peryalist merkezlerin dayatmalarıyla
yapılan özelleştirmelcr vc yasa dcği-
şiklikleri sonucunda işsizlik vc yok-
sulluk artmakta ve emekçilerin kaza-
nılmış haklan ellerinden alınmaktadır.
Böyle bir ortamda Deniz'lerin tam
bağımsızhk mücadelesi ve emekten
yana bir iktidar ve demokrasi müca-
deleleri, hedefleri açısından bugünlcri
aydınlatmaya devam ediyor. Vc De-
niz'ler bunun için unutulmuyorlar,
unutulmayacaklar.
'Ferman iMF'ninse
PETKİM bizim' derdi....
- Elbette Deniz'ler yaşasaydı bu-
gün şöylc düşünürlerdi gibi bir yo-
rumda bulunulamaz. Ancak o dö-
neme çok yakından tamkhk etmiş
bir kişi olarak, Deniz'lerin müca-
delesi bugün hangi zemine oturur,
bugün hangi mücadeleye karşıuk
geliyor?
- Bugün Deniz'ler yaşasaydılar,
özelleştirmelere, ülkenin yağmalan-
masına karşı çıkarlar vc "Ferman
IMF'ninse SEKA, TEKEL, TÜP-
RAŞ, Seydişehir, PETKtM bizim-
dir" diye haykıran işçilerle birlikte
olurlardı; Amerika Birleşik Devlet-
leri'nin Afganistan ve Irak işgalinc
karşı yapılan mitinglerde başı çeker-
lerdi; Türkiye'yi bir muz cumhuriyeti
sanıp yargıya emirler yağdıran Ame-
rikan büyükelçilerini ve Avnıpalı el-
çileri denize dökcrlerdi; emperya-
listlerle işbirliği yapan tüm siyasal ik-
tidarlara karşı mücadele edcrlcrdi;
aydınlanma mücadelesini dcstcklcr,
Cumhuriyetin kazanımlannı korur-
lardı. Üniversitelerdeki faşist saldın-
lara karşı çıkarlardı...
Dünya görüşlerini düşünecek olur-
sak böyle davranacaklannı düşünü-
yorum.
'İşte tam kacırıiacak
bir Amerikaiı'
- Deniz'leri bugün soldan sağa her
kesinı bir başka şekilde algüıyor...
Sizce Deniz'lerin Mustafa Kemal'e
bakışı nasıldı?
- Mustafa Kemal'e ve Kurtuluş Sa-
vaşı'na saygı, Deniz'ler dahil Türki-
ye'de Cumhuriyetten bu yana tüm sos-
yalist ve komünist siyasal akımların
benimsediği bir ilkeydi. Çünkü Mus-
tafa Kemal emperyalizme karşı bir ba-
ğımsızhk savaşının önderiydi ve yi-
ne emperyalizme karşı savaşan vc sos-
yalizmi kuran Lenin ve Sovyetler Bir-
liği'nin de dostuydu.
Deniz'lerin savunmasında Kurtuluş
Savaşı ile ilgili bir bölümdc şunlan
okumaktayız: "Kurtuluş Savaşı,
Türkiye halkının emperyalizme vc
onun emrindeki dahili güçlere kar-
şı verdiği bir direnme savaşıdır...
Yurdumuzun bağımsızlığı için gi-
riştiğimiz bu kavgada Kurtuluş
Savaşımızda şehit olanların onur-
larını vc ulusumuzun kaderini ko-
rumaya kararlı olduğumuzu bildi-
riyoruz.. Kurtuluş Savaşımızın tüm
'Kurtuluş emperyalizmi
yurttan atmakta'
- Deniz'ler nasıl bir Türkiye kurma
düşüncesiyle yola çıktılar?
- Hiç şüphe yok ki Deniz'ler insanın
insanı sömünııediği hakça bir düzenin,
yani sosyalist bir düzenin Türkiye'de
kurulmasmı istiyorlardı. Daha önce de
söylediğim gibi, Deniz dahil birçok
gençlik lideri TtP üyesiydiler.
Yine diğcr sosyalist kuruluş ve çevreler
gibi onlar da böyle bir düzenin
kurulabümesi için ülkenin bağımsız
olması gerektiğini düşünüyorlardı.
Bu nedenle emperyalizme vc onun
yerli ortaklan olan siyasal iktidarlara
karşı mücadeleyi öne ahyorlardı.
Deniz'lerin bu duruşlan,
savunmalanndaki şu satırlarda da açıkça
görülmektedir:
"Amerika bu çıkar ve sömürüsünü
sürdürmek için her türlü tedbire
başvurur. Eğer emrindeki iktidar
sömürünün devamını sağlayamıyorsa,
ekonomik ve politik krizin eşiğindeyse,
onu düşürür. Halkı kandırmak için
yeni bir iktidar getirir. Gelen iktidar
r
ülkeyi kalkındıracağım vaat ederek
halkı bir müddet daha soymaya devam
cdcr ve bir sürc sonra da yıpranır,
iktidarı başkasına dcvretmcyc mccbur
kalır. Bu kandırma ve oyunlarla talan
devam eder.
Amerikan emperyalizmi
yurdumuzda var oldukça bu talan
devam cdecektir. Türkiye'nin
kalkınması için tek ve zorunlu şart
Amerika'nın yurttan atılmasıdır...
Türkiye'de Amerika var oldukça
toplum kalkınamayacak, fakat büyük
zenginler, komisyoncular ve uşaklar
olacaktır. Amerika yurdumuzda var
oldukça, kalkınma değil, tam tersine
açlık ve sefalet var olacaktır...
Türkiye'nin kalkınması ve halkın
kurtuluşu Amerikan emperyalizminin
yurttan atılmasına bağlıdır."
Deniz'lere göre bu mücadeleyi
başaracak tek kuvvet "Amerikan ortağı,
patron, tcfeci ve bezirgânlar dışında
kalan ve czilen tüm TÜRKİYE
HALK1DIR".
şehitlerine selam olsun." Savunma-
da sürekli olarak vurgulanan, emper-
yalizme karşı verilen milli mücadele
ve onun önderinin bu konudaki şaş-
maz tavndır.
Mahkemede gençlerin birlikte ha-
zırladıklan ortak savunmanın Lozan
Antlaşması ile ilgili bölümünü Deniz
Gezmiş okudu. Antlaşma metni Ame-
rikan Senatosu'na geldiğinde bir
Amerikan senatörü Mustafa Kemal
hakkında şöyle demekteydi: "...An-
laşma; Timurlenk kadar hunhar,
Müthiş Ivan kadar sefih ve kafa-
tasları piramidi üzerine oturan
Cengiz Han kadar kepaze bir dik-
tatörün zekicc yürüttüğü politika-
sıııııı bir toplanudır. Bu canavar, sa-
vaştan bıkmış bir dünyaya, bütün
uygar uluslara onursuzluk getiren
bir diplomatik anlaşma kabul et-
tirmiştir...
n
Deniz yazilı savunmadaki
bu bölümü okuduktan sonra kâğıtla-
n masanın üzerine bıraktı ve mahke-
me kuruluna şöyle dedi:
"İşte tam kacırıiacak bir Ameri-
kaiı!"
Ama şunu söylemek durumundayız:
Deniz'ler sosyalisttilcr. Onlann son
hedefleri, hakça bir düzenin, yani sı-
nıfsız ve sömürüsüz bir toplumun
kurulması mücadelesiydi.
Sosyalist
düşünce yeseriyor
- Bugünün gençliğini nasıl görü-
yorsunuz? Ülke sorunlan karşı-
sında nasıl bir gençlik var?
-12 Mart ve özellikle de 12 Eylül
askeri darbeleri sonucunda topluma
benimsetilen politika dışı durma, ken-
di çıkanna bakma, üUce sorunlan ye-
rine kendi sorunlan ile ilgilenme,
korku gibi davraıuşlar maalesef gen-
çliği de pençesine aldı. Gerçekten böy-
h geniş bir gençlik kesimi var.
Bununla birlikte son yıllarda hem
emeğiyle yaşayan insanlar arasında
hem de gençler arasında yurtseverli-
ğin ve ülke sorunlan için mücadele et-
me ve onlan kendi kişisel çıkarlannın
üstündc tutmayı gerektiren sosyalist
düşüncenin yeşerdiğini ve canlandı-
ğını görüyorum ve bundan da mutlu-
luk duyuyorum.
Deniz'lerin kusağı
Avrupa'da bakan oldu'
- 1968'ler sadece Türkiye'de de-
ğil dünyada da hareketli bir döne-
min adı... Deniz'ler gibi gençlik
harcketlerine idamla yanıt veren
başka yönetimler tanıyor musu-
nuz?
- Gerçekten de o dönem dünya ça-
pında gençlik hareketlerinin yüksel-
diği bir dönemdi. Gelişmiş ve az- ge-
lişmiş ülkelerin çoğunda yoğun genç-
lik hareketleri görüldü. 68 gençlik ha-
reketlerinin başlangıcı Amerika'dadır
ve ırkçılığa, üniversite yönetimine, si-
lahlanma harcamalanna, yoksulluk ve
eşitsizliğe ve Vietnam Savaşı'na kar-
şı çıkişla başlamıştır.
Avrupa'da da örneğin Fransa, ttal-
ya, Almanya, tngiltere gibi ülkelerde
de çok radikal gençlik eylemleri ya-
şandı. Bu eylemlerde liderlik yapan-
lann birkaçı, son yıllarda da isimle-
rini duyduğumuz Rudi Dutschke,
Daniel Cohn Bendit, Joschka Fisc-
her, Tarık Ali gibi kişilerdi. 68'i iz-
leyen yıllarda, bu gençler, idam edil-
mek şöyle dursun, önemli görevler al-
dılar.
Fischer, Yeşiller Partisi'nden bakan
oldu ve Almanya'da Dışişleri Ba-
kanlığı yaptı. Cohn Bendit ve Rudi
Dutschke yine Yeşiller Partisi'nin
kurucu üyeleri arasında yer aldılar.
Daniel Cohn-Bendit Avrupa Parla-
mentosu'ndaki Avrupa Yeşiller gru-
bunun da eşbaşkanlığını yapmakta.
Tank Ali ise ünlü bir yazar oldu ve sa-
vaşa karşı mücadele vermekte.
Gençliğini idam etme utancı ve
vahşeti sadece Türkiye'ye ait gibi gö-
rünüyor.
- Sayın Halit Çelenk, Halit Ağa-
bey, beden sağlığınızdaki kimi
olumsuzlukları, güçlü iradenizle
yenip bu uzun söyleşiyi tamamla-
dınız. Çok teşekkür ederim.
- Sevgili Balbay, ben de sana te-
şekkür ederim. Bu benim Türkiye'ye
son bir değerlendirmem ohnuş oldu...
- Bütün süylcdiklerinize katıh-
yorum, işte buna katılmıyorum.
Son dcğcrlendirme olmasın... Da-
ha nice yıllar, 20. yüzydın canlı ta-
nığı olarak sizi dinleyelim, oku-
yalım...
BİTTİ