25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 MAYIS 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 'Ölüme korkmadangidiyoruz' Idamların bir an önce yapılması için idam kararlarının yerine getirilmesi ile ilgili teklif, Meclis gündeminde 30. sırada olduğu halde başa alındı, çünkü TBMM'nin sağcı partilerinin milletvekilleri bu işin bir an önce bitirilmesi gerektiğine inanmaktaydılar. Nalit ÇELENK Deniz'leri Anlatıyor Mustafa BALBAY • • - Siyasal iktidar Dcnizlcr'e kar- şı nasıl bir yargı içindeydi? - Bir önceki soruda da belirttiğim gi- bi, AP iktidarı sırf düşüncelerindcn do- layı Deniz Gczmiş vc arkadaşlarının usılmalannı istiyordu. TBMM Genel Kurulu'nda "üçe üç" naralannın ya- nı sıra CHP sıralanna yönelen AP mil- letvekilleri u Gel beraber olup bun- ları asnlıın" diye haykınyor ve Ay- bar'ın idamların durdurulması çağ- rısına da AP ve DP milletvekilleri "Yuh sana, tuh snııa", "İndirin şu- nu" diycrck karşı çıkıyorlardı. ldam- lann bir an önce yapılması için idam kararlarının ycrinc getirilmesi ile il- gili teklif Meclis gündeminde 30. sı- rada olduğu halde başa alındı çünkü TBMM'nin sağcı partilerinin millet- vekilleri bu işin bir an önce bitirilmesi gerektiğine inanmaktaydılar. -Meclis'te siyasi iktidarın ablu- kası mı vardı? - Aybar. Cclal Kargılı, Necdet Uğur, Muammer Erten gibi bazı CHP'li nıilletvekillerinin tüm çaba- lanııa karşın Meclis "görevini" on sa- atlik bir maratonla tamamladı vc "oturumun görüşmeler sona erene dck sürdürülmesi", "görüşmelerin ycterliliği" gibi kararlarla, aleyhte ko- nuşanlara sataşmalarla, lehte konu- şanlara ise "bravo" sesleriyle, AP Gc- nel Başkanı Süleyman Demirel'in, tsmct Sezgin'in, Ferruh Bozbey- li'nin, Nahit Menteşe'nin, Esat kı- rathoğhı vc Necmettin Ccvhcri'nin de aralannda bulunduğu ve çoğunlu- ğu AP'li milletvekilleriııin oylarıyla idam kararı 238'e karşı 53 ret oyuy- la kabul edildi. Yasa, 16 Mart 1972 güııii, bu kez yine "... gfindemdeki bütiin işlerc öncclik tanımak sure- tiyle görüşülmesi" talebiyle Sena- to'nıın önünc geldi. Tabii senatörle- rin vc CHP'li üyelerin çabalan bura- da da sonuç vennedi ve yasa, arala- nnda İ. Sabri Çağlayangil, Fethi Te- vetoğlu ve Ferit Melen gibi isimle- rin de bulunduğu 105 kabul oyuna karşı 36 oyla Scnato'dan geçti ("İdam Kararı Tutanakları" . 68'liler Biı- liği Vakfi Yayınları, Ekim 1998). -Yargılama sürecinde Deııizleri çok sık ziyaret ettiniz... Bu görüş- lerden anı demctlcri yapar mısınız? - Sizin de sorunuzda beliıttiğiniz gi- bi Deniz'leri birçok kez ziyaret ettim. Buıılardan önemli gördüğüm ikisini özctle anlatmak isterim. 13.3.1972 güııü Mamak Askcri Tu- tukevi'nde yaptığımız görüşnıcde Deniz bana adeta bir vasiyet gibi nıealcn şunları söylcdi. "Infazlar yapdacaktır, ölüme hiç korkmadan, en küçük bir cııdişe duymadan se- ve sevc gidiyoruz. Taylan Özgür'ün yanına gömülmck istiyoruz. Infaz- larda yanımızda bulunun, cn az bir avukat bulunnıasını istiyoruz ki üerde infaz sırasındaki konuşma ve davranışlarımıza ilişkin spckülas- yon yapılmasm, yalan yanlış şeyler söylenmesin". Deniz iki önemli nok- Olüm orucunu ayakta ölmek için bıraktılar Diğcr anım yine infazlar öncesi Mamak Askeri Tutukcvi'ndcki açlık greviyle ilgili. O döncmdc, tutuklular. ifadeye götürme bahancsiylc askeri cezaevleıinden alı- nıp işkenceye tabi tutulmaktaydılar. Deniz'ler, bu uygulamalan ve cezaevindeki baskılan protesto etmck için, idam mahkûmu ol- duklan halde ölüm orucuna girmişler. Ben Is- tanbul'da iken arkadaşlar görüşmüşler ama vaz- geçirememişler. Bcn lstanbul'dan döndüğümde. Sadık Akıncüar, Erşen Şansal vc Refik Ergün, üç avukat arkadaş cezaevinde çocuklarla görüş- meyc gittik. Cezaevi Müdürü Albay Kcmal Sal- dıraner'e müvekkillerimizlc görüşmek istedi- ğimizi bildirdik. u Görüşmeniz miimkün dcğil, cezaları kcsinleşmiş ve avukatlık bir iş kal- mamış, görüşüp de ne yapacaksınız?" diye ya- nıtladi bizi. -Soyadım konuşturdu yani... - Kendisine cezalann kcsinleşmiş olabileceğini fakat yargilanmanın ycnilenmesi ve karann dü- zeltilmesi gibi bir karar yolu olduğunu anlattık. Bu ncdcnlc görcvimizin bitmcdiğini, infaza ka- dar hatta infazlardan sonra bile sürcccğini söy- ledik. Yanıtı "hayır" oldu. O zaman, Sıkıyönetim Komutanlığı Adli Mü- şavir'liğini aramasını ve kendisine anlattıklan- ıııı aktarmasını ve komutanlık ile görüşmemizi sağlamasını talep ettik. "Ben arayayım, ama siz görüşemezsiniz" dedi. Komutanlığa tclefon et- ri. Halit Bey böyle söylüyor, demiş adli müşavire. O da, yalnız Halit Bey göriişsün, üç kişiye gcrek yok, demiş. Ve bcn görüştüm çocuklarla. lçeri girdim ve Deniz'i çağırdını. Deniz' in yüzü sarı-yeşil olmuş, ayakta dura- mıyor. Ortada demirparmaklı pencere var. Ben burada ayakta dunıyorum, o ayakta duramadı, mecali kalmamış. Diz çöktü ycrc vc öyle konuştu benimle. Çok zorgünlerdi oıılar. Kolay dcğil. Onlara di- ycccğim ki ölüm orucundan vazgcçin ve sehpa- ya gidin. -Ölümlerden ölüm beğen! - Biz zatcn avukat olarak insan olarak bu ço- cuklan scviyoruz, sayıyomz. Dünya görüşleri- ne katılıyomz. Bütiin bunlar bir yana bir de avu- katlık tarafı var işin. Ama bcnim dc gerekçele- rim var. Onlan ölüm orucundan vazgeçirmem ge- rekiyor.. "Deniz, siz ölüm orucunda hakhsınız", de- dim. "Ama görüybrum ki yüzün sarı-yeşil ve ayakta duramıyorsun. Doğa kanunları bunu gcrektirir. Sen bunları istesen de önleycnıez- sin. Ne kadar güçlü ve genç olursan ol, önle- yemezsin. Dışarıda infazların önlenmcsi için yoğun çabşmalar var. Bu çalışmalar sonuç vc- rcbilir ya da vcrmeyebilir. Bütiin kamuoyu çalkalanıyor, bu infazlar yapılmasm diye im- zalar toplanıyor. Ama bunlara rağmen bu in- fazlar yapılırsa: Ölüm orucuna biraz daha de- vam cderseniz, buradan yüriiyerek gidenıe- yeceksiniz. Sürükleycrek götürecekler sizi sehpanııı öniine. Rcsinılerinizi çekecekler, kamuoyuna dağıtacaklar vc 'işte sizin yiğit, idealist, kahraman dcdiğiniz insanlar bu kadar korkak imişlcr' diyecekler. Sizin buna lıakkı- nız yok" dedim. "Sehpanııı altına sağlıklı bir biçimde gitmelisiniz. Devrimci gençliğinin gcrçek bir simgesi olarak, düşünceleriniz, dünya görüşünüz ve eylcmlcrinizle kişiliğini- zi koruyacaksınız. Bunu beraber koruya- caksınız ve götüreceksiniz" dedim. Deniz: -Ağabcy, bize on dakika izin vcrin, arkadaş- larla görüşeyim, dcdi. Yusuf ve Hüseyin'c dc aynısııu söyledim. Git- tiler göriiştüler. Ben de Saldırancr'in odasında bekledim. On dakika sonra üsteğmen geldi ve ço- cuklann beni beklediklerini söyledi. Deniz: -Abi biz görüştük aramızda. Haklısınız. Biz ölüm orucunu bugün bırakıyoruz, dedi. Vc o gün ölüm orucunu bıraktılar. Yanımda çocuklara vermck icin iki yüz lira gö- türmüştüm. Deniz: -Biz buradan zatcn cczacvinc gidcccğiz. Paraya ihtiyacımız olmayacak. Daha önce Talat Ay- demir'in arkadaşı vanııış ve burada yatıyonııuş. Onu da apar topar almışlar, cczacvine götür- müşler. Bize de aynı şcyi yapacaklar. Paraya ih- tiyacımız yoktur, dcdi. -Bcn yine bırakacağım, habcriniz olsun, dedim. taya daha değindi. Başbakan Nihat Erim'in ncdamet getinııeleri için çağ- n yaptığını. kcndilerinin ise af dile- meyi hiç düşünmediklerini çünkü yurdun vc halkın çıkarlan için inan- dıklan bir eyleme girdiklerini, aynca anne ve babalannm da kcndileri için kimseden af dilememelerini istedik- lerini söyledi. Yine, Emniyet ifadclcrinde tutana- ğa söylcmedikleri vc düşünmedikle- ri bazı ifadelerin geçirilmiş olduğunu mahkcmcde öğrendiklerini, bunlar arasında Sovyct Sosyalist Cumhuri- yetlcr Birliği'nin büyükclçisini ka- İ çınnak gibi bir ifadcnin olduğımu, kar- deş bir ülkcniıı elçisi için böyle bir cy- lcmi akıllanndan bile geçirmedikle- riniıı bilinmcsini vc üırafinıdan zanıanı geldiğindc açıklanmasını istcdi. Deniz9 ler evrensel mücadelenin parçası -Deni/.ler'e ölümü göze aldıran güç neydi? - Onlar empcryalizmin ve işbirlikçilerinin bu ülkeden sökülüp atılacağına, Türkiye'nin bağımsızhğına kavuşacağma ve bir gün bu ülkede sosyaliznıin yani sömürünün olmadığı, insanlann cşit ve özgür olacaklan bir toplumsal düzcnin kurulacağına inanmaktaydılar. Bcncc tarihtc yaşamöykülerini okuduğumuz bir çok devrimci gibi Deniz'lerin de ölümü göze almalarım sağlayan işte bu inanç vc mücadele gücüdür. - Sehpa önünde bile kararlılıklarından yılmadılar. Deniz'leri evrensel mücadelenin bir parçası olarak düşünürsek, onları dünyadaki öteki kahramanlardan hangilcri ile karşılaştırırsınız? - Deniz'ler gerçckten de sizin doğru olarak nitelediğiniz gibi evrensel bir mücadelenin parçasıdırlar. Bu mücadele, savunmalannda da belirttikleri gibi "czenler ile ezilenlcr arasındaki mücadele"dir. Yine Deniz'lerin söyledikleri gibi "günümüzde ezenleri temsil edcn ve çıkarı uğruna yoksul ulusları boyunduruğu alhnda tutan" ve "gericiliğin, barbarlığın ve vahşetin son kalesi olan empcryalizmdir". Dolayısıyla, Asya, Afrika, Avnıpa, Amerika gibi tüm kıtalarda ve tüm zamanlarda, onlar gibi ezilenlcre karşı verdikleri mücadele sırasında yaşamlarmı kaybeden devrimcilcrle birlikte tarihe geçtiklerini düşünüyorum. - McnderesMere karşı Deniz'ler dcndi... 3'e 3... Bu karşılaştırmanın mantıklı bir anlatımı var mı? - Denizler'in idam yasası TBMM'dc tartışılmakta ikcn AP'li milletvekillerinin pamıaklanyla da üç sayısmı göstcrcrek 3'e 3 diye bağırdıklannı biliyoruz. Sizin de ifade ettiğiniz gibi, bununla Mendcresler'e karşı Deniz'ler kastcdiliyordu. Aslında iki olaym hiçbir açıdan birbirine benzer bir yani yoktur. Birincisi, Deniz'ler tam bağımsız vc gerçekten dcmokratik bir Türkiyc istiyorlardı. Son hcdeflcri ise sınıfsız sömürüsüz bir toplum düzcniydi. Dcmokrat Parti yöneticilcri olan ve 27 Mayıs Devrimi sırasında asılan Mendcres, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan ise Türkiye'nin NATO'ya girmesindc, empcryalizmc bağımlılığımızın cn önemli adımlan olan ABD ile ikili anlaşmalar vc askeri üslcrlc ülkcnin ABD'ye vc empcryalizmc bağımlı kılmmasında başrolü oynayan bir siyasal partinin yöncticilcriydilcr. lkincisi, Deniz'ler 27 Mayıs'ta daha çocuktular ve Menderes'lerin idam olayı ile hiçbir ilgileri yoktu. İdam kararına karşı olduğumu ve Menderes'lerin idamına da karşı olduğumu birkaç kez belirttim. Ama bu 3'c 3 olayının akıl ve mantıkla yapılabilecek hiçbir açıklamasi bulunmamaktadır. 'Deniz y lerin itibar iadesine ihtiyacıyok 9 -Yıllar sonra Menderes'lerin itibarı iade edildi. Denizler için böyle bir tartışma yapıldı ama, sanırım sizin düşünceniz farklıydı... Bunu açar mısınız? - Yıllar önce bana Cumhuriyet gazetesi tarafından Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu vc Hasan Polatkan'ın itibarlannın iade edilmesi ile ilgili bir soru sorulmuştu. Yamtımda siyasal suç veya adi suç ayrunı yapmadan tüm ölüm cezalarına karşı olduğumu ve ölüm cezasının kaldınlmasından yana olduğumu söylemiştim. Bu nedenle 27 Mayıs döneminde açılan davalann hukûksal tartışmasına girmeden Mendercs'lere vcrilcn ölüm cezasını ve inlazlan yanlış bulduğumu da ifade etmiştim. Çünkü ölüm cezası, yaşam hakkını ortadan kaldıran, caydıncı nitciiği olmayan ve ceza hukuku açısından da "ceza" niteliği taşımayan bir yaptınmdır. Bugün de bu düşüncemi muhafaza ctmckteyim. İtibar sorununa ve sizin sorunuza gelince. Önce şunu söylemek istiyorum. Kanımca idam cezasına çarptmlmaları ve 146. maddeyle suçlanmalannın dışında bu iki olay arasında bence hiçbir ortaklık bulunmamaktadır. Deniz'ler Türkiye'nin tam bağımsızlığı için, 1961 Anayasası'nın tam olarak uygulanması için, bu ülke halkınm lıaktan yana bir düzende yaşayabilmesi için onurlu bir mücadele verdiler ve çıkarlan bu mücadele ile ters düşen iç vc dış egemen güçlcrin çabalan sonucunda idam edildiler. Onların hem kcndileri hem de verdikleri mücadele bir onur mücadelesidir. Ve onlar bugün de bu mücadeleyle Türkiye halkınm gönlünde taht kurmuşlardır. Dolayısıyla iade edilecek bir itibar söz konusu değildir. •İ Infaım yerlne getirilmesi' -Zatcn en itibarlı yerdeler, halkın gönlündeler, diyorsunuz... - Bizler Deniz Gczmiş vc arkadaşlarının Ankara'daki avukatlan olarak ben, Orhan tzzet Kök ve Refik Ergün TBMM'ye başvurduk vc bu gençler hakkında Meclis tarafından 1972'de verilen "infazın yerine getirilmesi"ne ilişkin karann kaldınlmasım istedik. Bu başvurumuzda "iade-i itibar" gibi bir talebimiz olmadı, çünkü siyasal iktidara bağımlı bir kurul tarafından verilen böylesine haksız, adaletsiz ve siyasal nitelikli bir cczanm müvekkillerimizin itibarlanna gölge düşürebil' ceğine inanmamaktaydik. Dilckçenin bir yerindc şöyle diyorduk: "...Hemen belirtelim ki, biz itibar isteği peşindc değiliz. Çünkü emperyalizmle mücadeleyi ve bağımsızlığı hedefleyen üç gençle ilgili haksız, adaletsiz ve siyasal nitelikli bu karar ve sonucu, onların itibarlarına, onurlarına ve siyasal kişiliklerine bir gölge düşürenıenıiştir. Onlar bugün sağ olsalardı, itibarlannın iadesi yolunda bir istemde bulunmayacakları, inancımıza göre kuşkusuzdur". (Halit Çelenk, İdam Geccsi Anılan). Eğer TBMM bir gün Deniz'ler hakkında •verilen infazın yerine getirilmesine ilişkin yasayı kaldınrsa, bu, sadece yıllar önce verilmiş bir yanlış karardan dönüldüğünü gösterir. Dilekçcmizde de belirttiğimiz gibi "Deniz'ler bugün sağ olsalardı, itibarlannın iadesi yolunda bir istemde bulunmayacaklan"na inanıyorum. S Ü R E C E K DÜZELTME • "Halit Çelenk Deniz'leri Anlatıyor" yazı dizisinin önceki gün yayımlanan "Çuntacılann birbirinden farkı yok" başhklı bölümünde yer alan "1961 Anayasası yerine yeni bir anayasa yürürlüğe konuldu" cümlesi, "1961 anayasasmda değişiklikler . yapıldı ve yürürlüğe konuldu" biçiminde olacaktı. Düzeltiriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle