28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MAYIS 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Haklı Şeniz Ceylanoğlu: "Ayakların başı yönetemeyeceğini söylemiş. Haklı; yönetemedi nitekim!" Elektronik posta: [email protected] www.denlzsom.com Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60 -1 Mayıs'ı bayram yapmamışlar... "İş bulabilene her gün bayram!" Çin, Hereke halısını taklit etmiş. Yaparlar, adamlar demokrasiyi bile taklit ettiler! Şaşkın Merih Ulus: "Ayak mısın, baş mısın? Toprak mısın, taş mısın? Böyle de gaf yapılmaz. Aylak mısın, şaşkın mısın?" İtiraf M. Alpaslan Yener: "Emekçiler için ayak tabirini kullanmak sosyal devlet kavramının düşürüldüğü durumun itirafıdır!" Koku Nami Tepe: "Bu koku ne diyordum. Aydınlattı sağ ^^_ olsun; ayaklar B P baş olmuş!" T*-- BU satırların yazıldığı sırada Istanbul'daki işçı sendikaları temsilcilerinin 1 Mayıs'ı Taksim Alanı'nda kutlamak için yaptıkları pazarlık sürüyordu. Oysa bilinmesi gerekir ki devletle pazarlık yapılmaz. Devletle pazarlık ancak, kamu malları satıiırken ihaleyi yürüten devlet temsilcisinin "Ortaya atasın bir milyoncuk daha" talebi üzerine yapılabilir! Gerisi fasaryadır. Islamcı hükümeti temsilen bu konuda konuşan Istanbul Valisi Muammer Güler'ln kararlı tutumu devletin fasaryaya göz yummayacağının en somut kanıtı olmuştur. Vali Bey'in, Taksim'e çıkmak isteyen işçilere polisin orantılı güç kullanacağını açıklaması üzerine pazarlık belki ancak şu şekilde olabilirdi: - Işçilerin ağzını burnunu kırarız. - Tamam da ağzını burnunu kırdıktan sonra kafasını patlatıp gözünü çıkarmayın bari. 1 Mayıs- O işin garantisi yok; cop nereye gelirse. - Çok iyi, silah kullanmayacaksınız yani. - Devletle pazarlık olmaz! Bu yıl bir kez daha görüldü ki Taksim'de 1 Mayıs'ı kutlamak isteyen işçiler gerçekten iş bilen insanlardeğil. Zaten iş bilseler, işveren olurlardı; işçi kalmazlardı. Taksim'e çıkmak için niye hükümetten izin beklediler; RTE'nin gönlünü almaya çalıştılar anlamak zor. Taksim'e çıkmanın yolu, bir hafta öncesinden Taksim'e çıkmaktan çekiyordu; fırsatı kaçırdılar. Nasıl mı? Aynen şöyle: Taksim'in oralarda bir yerde Avrupa Birliği'nin irtibat ofisi var; gideceksin oraya, vereceksin dilekçeni, Taksim'de 1 Mayıs'ı kutlama iznini Jose Manuel Barroso'dan, Olli Rehn'den, Joost Lagendijk'ten veya bir başka yetkiliden isteyeceksin. Fakat bu iş hem o kadar kolay değil; hem de Avrupa Birliği'nin tek başına vereceği izin yeterli olmayacaktır. İşçiler inanın, bu küçük ayrıntının bile farkında değillerdir. Avrupa'dan izin geldi mi; Taksim'in oradan atlayacaksın Sarıyer otobüsüne ver elini Istinye sırtlarındaki ABD Başkonsolosluğu. Tabii ki başkonsolos hanımefendi Sharon Anderholm VViener'in huzuruna çıkmak söz konusu olamaz ama Avrupa'dan onaylı izin belgesine ABD'li konsolosluk yetkilisinden "olur" imzası aldın mı bu iş tamam demekti. İşçiler bu 1 Mayıs'ı da kaçırdı; Taksim'de gelecek yıl için temaslara bari şimdiden başlasınlar! SESSİZ SEDASIZ (!) İslam adına yapmadıkları kalmadı! TÜRKİYE'DE dürüst insanların gaflet uykusundan ne zaman uyanacağını soruyor Faruk Sayılır; özellikle de kadınların: "Kadınlarımız, genç hatta çocuk yaştaki kızlarımız ve de birileri çuvalla para kazansın diye kendilerinin ve ülkelerinin neyi var neyi yok satıp savan o da yetmeyince kendi çıkarları için para dilenip halkını borç batağının içine atanlara oy veren insanlarımız, ne zaman uyanacak bu gaflet uykusundan? İslam adına oylarını aldıkları insanları yokluğa, açlığa, işsizliğe, borca ve umutsuzluğa sürüklerken; çocuklarına gemicik, damatlarına gazete ve televizyon almak, 'Benim sattığım kıyafetleri giyip cennete gidin' derken üç eşle zevke dalmak ve bunu yaparken de Islam'ı referans gösterip arkasından da değil aptesli ağızların, içki masalarının bile konuşmadığı seviyesiz bir üslupla 'genelev' yakıştırmaları yapmak, on dört yaşındaki kız çocuklarını okula göndermek yerine nikâhına almak, hatta bununla da yetinmeyip tecavüz etmek... Hangi din anlayışında var bu kadar ahlaksız fantezi? Kuşkusuz, aklı başında herkes diyecektir ki, bunun İslam ile ne ilgisi var. Ben de bunu anlatmak istiyorum; bu kadar ahlaksız fantezi sahibi olan ve insanları acımasızca sömüren bu vicdansızların İslam ile ne alakası var? Kanser hücresi gibi sardılar her yanımızı!" Laik Eğitim Sisteıni Çıkmazda İ. GÜRŞEN KAFKAS Devlet yönetiminde dinin ön- de tutulmaması ve dinler kar- şısında tarafsızlık laikliğin sa- vunduğu prensiptir. Dinin insan yaşamında, toplumsal düzen- de etkili ve ayrıcalıklı duruşu eski çağlardan bu yana görül- mektedir. Devletlerarası tica- rette din sosyal yaşam etki- leşmesi geçmişte dini savaşlan körüklemişti. Martin Heidegger'e göıe: "Bireyin gereksinimini kar- şılayacak en önemli uyarı eğitim sistemidir. Bu sis- temde ana unsur özgür eği- timdir. Daha anlaşılır bir de- yişle laik eğitimdir." Ruhsal ve bedensel donanımlı insanlarda; kültürel, dilsel, bilişsel, duyuş- sal ve fiziksel farklılıklar vardır. Yaşamın ana kaynağı önce insandır. Düşünen, algılayan, paylaşan sosyal varlık kav- ramları laik eğitimle kazanıla- bilir. Laik eğitim bilimseldir, sorgulayıcıdır. Dogmatik beyinler laik eği- tim için bir tehdittir. Çünkü laik eğitim demokratik ve uygardır. Laik eğitime zarar vermek, insanın sosyal ya- şamına da zarar verir. Laik eğitim akılcı ve bilimsel ol- mayı önde tutar. Ülkemizde yetmişten çok li- se türünün oluşu laik eğitime aykırıdır. Olması gereken okul türünü azaltarak, ders çeşitli- liğini çoğaltmaktır. Hatta, zo- runlu dersler azaltılarak, seç- meli ders çeşidi çoğaltılmalıdır. Laik eğitim özgürleyici, ku- caklayıcı ve çağdaşlığı uygular bir sistemdir. Laikliğin felsefi ve bilimsel oluşu, insanlık değer- lerinin dogmalardan uzak ve gerçeklerle bütünleşmesini sağlar. Felsefeden korkan laik eğitimden de korkar. Okullarımızda felsefe dersleri- nin azlığı anlamlıdır. Laiklik bir yaşam biçimidir. Dini simge, işaret vb.. laikli- ğe aykırıdır. Laik eğitimimizin içeriğinde geleceğin çağdaş hukuk, kültür ve sosyal yaşam gerekleriyle ilgili açılımlar ol- malıdır. 85 yıllık Cumhuriyetimizin ulusal aydınlık yüzü laik eği- timle gün ışığına çıkmıştı. Bu- güne kadar çağdaş, aydınlan- macı ve bireysel gelişmemizin temeli bu eğitimle verilmek- teydi. "Her öğrencinin bir güneş olduğu, unutulmama- lıdır. Güneşi balçıkla sıvayıp gölgelemeyelim. Eğitimde ulu- sal çıkmaz, ulusal yıkımı çağ- rıştırır. Dayanaksız, dogma bilgilerle çocuklarımızı uğ- raştırmayalım. Milli Eğitim Bakanlığı ana- yasal düzenlemelerde kadın ve çocuk haklarını, özgürlük makyajıyla sıvayarak sunuyor. Kızların giyim-kuşamına ba- kış ortaçağın verilerini hatırla- tıyor. Laik düzen, şeri düzene doğru doludizgin yol alıyor. Gün geçmiyor ki bazı ilk ve or- taöğretim kurumlarımızda ör- nekleri TV'de sergilenen ve içimizi acıtan görüntüler... Ül- kemizde olan bitenlerle dünya çalkalanıyor. AB devletlerin- de karmaşa, ABD'de farklı yo- rumlar... Gerçek olan şu ki, bu- günün eğitim anlayışında ve uygulamada ileriye değil, geri- ye dönük yaklaşım, değişim rüzgârlarını körüklüyor. Okul- larımızda mescitler, din ders- lerinde abartılı ilahiler, çağdışı bilim ve akıldışı anlatımlar du- yujmaktadır. Üniversitelerde türban ko- nusu anayasa mahkemesinde görüşülüyorken klml ilk ve or- taöğretim okullarımızda, hatta o küçücük kızlarımızda görülen giyimde kapanma artışı günlük vitrin olaylarındandır. Atatürk, "Ümidim Gençler- dedir.", "Gençler!.. Cumhu- riyeti biz kurduk onu yaşa- tacak olan sizlersiniz." ve "Elde ettiğimiz bu mutlu so- nucu, büyük bir heyecanla Türk Gençliğine armağan ediyorum" özdeyişleriyle elde edilen bağımsızlığımızı, yeni kurulan Cumhuriyetimizi ve geleceğimizi gençlere emanet etmişti. 21. yüzyılda dünya devletle- ri bilim ve teknoloji yarışında başandan başanya koşuyorlar. Çocukları ve gençleri önemsi- yorlar. Araştırma, uygulama, sor- gulama, inceleme ve üretme kültürünü eğitimlerinin bir par- çası olarak uyguluyorlar. Ül- kemizde ise bilim ve akıldışı söylemler, yaptırımlar, uygu- lamalar, dini motifleri içeren öğ- retiler ürkütücü boyuttadır. Ne- reye doğru gidiyoruz? Hangi modelleri örnek alıyoruz? Son günlerde "Bütün ne- fesler ölümü tadacak" konu başlıklı DVD'nin bazı liseleri- mizde gösteriliyor olması gibi... özellikle Hasan Âli Yücel'in adını taşıyan lisede de konunun gündemde oluşu, onun ke- miklerini sızlatmıştır. Bu tip di- ni olaylar laik eğitimin çıkmaz- da oluşunun bir göstergesidir. Eğitim kurumlarımızda kadro- laşma, türban, kapanma gö- rüntüleri, yüz temel eser ve ders kitaplarındaki karmaşa olumsuzlukların devamıdır. Daha düne kadar bulundu- ğumuz coğrafyada örnek alı- nan laik, demokratik bir ül- keydik. "Düşlerim eğitimle ger- çekleşecek" demişti Atatürk. Ama O, laik, demokratik, çağ- daş ve aydınlanmacı bir eğiti- mi işaret etmişti, şeriatı değil. Tevhid-i Tedrisat'la şeriatı kal- dırmıştı. Aydınlanma, yenileş- me ve çağdaşlaşma onun yak- tığı ışıktı. O, bir ışık yakmıştı ka- ranlıklara, bir umut, bir gü- ven... Anadolumuzun insanı kul olmaktan kurtulsun, çağdaş birey olsun... Ulusal egemenliği özüne sin- dirsin diye. Atatürk'ün manevi mirasını dini motiflere bula- dık. Ayrımcılığımızla kaosu kö- rükler olduk. Ulkenin topraklan, kurumları önemli kalıcı değer- leri satılmaktadır. Yabancıya yeniden iki avucumuzu birden açtık. Yazık oluyor, "Laik eği- tim çıkmazda"!.. Ulusal ege- menlik kolay kazanılmamıştı. KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK [email protected]. tr B H ' t r n t t hiı<r t l g i J ÇİZGİLÎK KÂMtL MASARACI [email protected] HARBt SEMtHPOROY IIAYAT EPtK TİYATROSU MUSTAFA 1 MAYIS NEBABA? YAMYAMLARCA TAKSÎM EblLENLERIN TAKSÎM MEYDANZNOA " BAYRAMLAŞAMAÖIKLARI GÜN!. [email protected] I I I 1 I I I 1 I I I I I I I I i I fri) II TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAH l Mavıs www.mumtaz-arikan. com YILIN B£$/NC/ AYf.. g j j ^ ADI, SSKİ MESİ TSorfiZ- MAY'S, p 73W(tf/(t<f/A/ı'A/ OÇÛMCÜ AYIY Of lf£ JHJL 7^/V^fÇy4Sf FLOKA 'A///V çsus su/<eup*>'e//vc*4, GEA/ç SAS MAYfS 189O, AMB R1KA Sı/ktjEÇİIÇ. bEVLETt-E- 8 SAA7-L/K ÇAUŞMA Kİ/KAC.WW tcASUL. ED/l-Dı- Ğl GÜ'VDÜ. PA&IS 'VE YAPt- *<*ı-ıaHmTV3i CAM O~. E^K/TTERMASYOMAL '/N :•: %•>•.•.-... . .•. . ıuc £t 2Sî!Î$^î$&' iı 46öSB$ tşçiCE/e/A//A/ /3t4ys4A//f/UA sej/ı/u (Sû'A/eJ S/ YIL O^ TBMM ÜyE££/erfi/£>EAJ rLIMUS A/AP/ BEY VE B/RJG4Ç . BUUUN 3LECU/C eerr/e&pesr /AIAAJCI ; GÜMEY DÜZ ÇIZGİ İJMİT ZFLELÎ Aşk Olsun Çocuklar Aşk Olsun!.. Bugün size üç çocuktan söz etmek istiyorum... Üçü de son derece zeki... Üçü de maşallah pek akıllı... Üçü de Tanrı vergisi "İş bitiricilik" yetene- ğine sahip... Daha değişik bir şekilde anlatacak olur- sak; üçüne de babaları, "yürüya oğlum" demiş, on- larda babalarının yüzünü kara çıkarmamak için yü- rümeyi bırakmış, son sürat koşmuşlar!.. Tabii, tam bu noktada ufak bir detayı da paylaşmam lazım siz- lerle; bu üç çocuktan birinin babası Cumhurbaşka- nı, birinin babası (kayınpederi) Başbakan, bir diğe- rinin babası ise Maliye Bakanı... - Maşallah, "Genç Yetenekler Kabinesi!.." Tabii, bu kabineye başka mahdumlar da eklene- bilir, ancak bu üçünün yıldızı son on gün içinde pek bir parladığı için bu köşeye konu oldu. Gelin, her biri aslında bir kitap olabilecek bu göz yaşartıcı başarı öykülerine yerimiz elverdiğince bir göz atalım, atalım ki bu göğsümüzü kabartan başan öykülerinden bir nebze olsun örnek alalım, girişim- cilik, iş bitiricilik nasıl olurmuş görelim!.. ••• - Tayyip Bey'in damadı Berat Albayrak: Bilmi- yorum, dünyada böylesıne hızla yükselen ve 29 ya- şında, 2 milyar dolarlık aktif büyüklüğü olan bir hol- dinge genel müdür olan bir genç var mıdır? Tayyip Bey'in büyük kızı Esra ile evlenen Berat Albayrak, 1999'da 20 yaşındayken girdiği Çalık Holding'de 8 yıl içinde zirveye tırmanıverdi... Ve başında bulun- duğu holding, iki ay önce tek başına girdiği ihalede Türkiye'nin ikinci büyük medya grubunu 1.1 milyar dolara satın alıverdi!.. Peki, bu para nasıl ödendi?. 750 milyon doları iki kamu bankasından, küçük ve orta esnafa kredi vermek için kurulan Halk Banka- sı ile Vakıflar Bankasf ndan kredi alarak, bir deyişe göre 125, diğer bir deyişe göre 350 milyon doları da bir gecede adı iki kez değiştirilen bir Katar şirketi or- tak alınarak ödendi!.. Başbakan ve Cumhurbaşka- nı'nın bu Katar ortaklığı için cansiperane çalışmalar yaptıkları da gazetelerde yer aldı. Öyle ki, Cumhur- başkanı Gül'ün, Ahmet Çalık'la Katar Şeyhi'ni Su- riye'de buluşturmak için sisli havada uçak kaldırt- tığı bile ortaya çıktı!.. Peki, Berat Albayrak'ın başında bulunduğu Çalık Holding, 750 milyon dolargibi du- dak uçuklatan bu krediyi alırken, iki kamu bankası- na teminat gösterdi mi?.. Tabii gösterdi; satın aldı- ğı Sabah-atv grubunun mallarınıü! Hem de iki kamu bankasından ilk üç yılı anapara ödemesiz tam 10 yıl vadeyle kredi alarak!!! Yani tam "çift katlı ve de kay- maklı ekmek kadayıfı" kredisiü! Şimdi siz, böylesine bir iş bitiriciliğe şapka çıkarmaz mısınız?. "Aferin ço- cuk aferin" demez misiniz?!.. - Maliye Bakanı'nın oğlu Abdullah Unakıtan: Eserleri saymakla bitmez!.. Adı ilk olarak mısır it- halatıyla gündeme geldi. 2004'te mısır üzerindeki yüz- de 80 verginin kısa süre için yüzde 25'e düşürül- mesinin ardından Abdullah'ın büyük bir tesadüf ese- ri mısır ithal ettiği ortaya çıkmasın mı?! Durum ba- 1 başına sorulduğundaşu vecizyanıtı verdi: "Tavuklar için yem niyetine!.."Uzmanların o günlerde yap- tığı hesaplara göre eğer o mısırlar yemse Abdullah'ın 2 milyon tavuğunun bulunması gerekiyordu!.. Ar- dından Abdullah'ın likit yumurta işine girdiği görül- dü. Hem de kuş gribinin patladığı sıralarda. Sonra, 20 milyon dolarlık yatırım yaptığı ortaya çıktı. Ardından kız kardeşi Zeynep Basutçu, Türk Telekom'da iş ta- kibi yaparken yakalandı... Maalesef yerim bitti... Ama Abdullah'ın ve kar- deşinin yaptıkları bitmedi... Daha neler var neler!.. Açıkçası ben okurken heyecanlandım, göğsüm gu- rurla kabardı... Bu yaşta bu zekâ, bu cüret, pardon cesaret gerçekten inanılmaz... Üstelik sırada daha Cumhurbaşkanı'nın oğlu Mehmet Emre Gül'ün gi- rişimleri var... Demek ki haftaya devam... O halde bu yazıyı en afilisinden bir hayranlık çığlığıyla bitirelim: - Aşk olsun çocuklar, aşk olsun!!! e-posta: [email protected] BULMACA SEÜAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: XI Gecclen ışık çevresinde dö- nen küçük kele- bek. 2/ Borç ödeme... Aya- ğın yüksek olan üst bölümü. 3/ Tanelerın ıçini kurum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı... Fîöreği, çıçeği ve terazisi vardır. 4/ Bir işte ya da bir yerde kul- lanılan eşya ve aygıtla- nn tümü. 5/ Bir üretım ya da kullanım süreci sonucunda arta kalan madde... Tavan tahtala- rı arasındaki açıklığı kapatmak için uzunlu- ğuna çakılan çıta. 6/ Kumaş üzerine renkli ıpliklerle yapılan işleme.. Eskişehir yöresine özgü, eubuk biçimindc bir tür helva. II Koca... Yüz, el ve kol hareketleriylc düşünceyi anlatma sanatı. 8/ ts- kambilde bir kâğıt... Karabük'ün Yeniee ilçesinde bir kanyon. 9/ Çok çirkin ve sakıl... Fski Mısır'da güneş tannsı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Selçuklularda dirliklerle ilgili fermanlara verilen ad. II Tavır, davranış... Yelpaze biçiminde kabuğu olan bir deniz yumuşakçası. 3/ Kadınların kaşlarını boyamak için sürdükleri sıyah boya... Kenar süsü. 4/ Birlikte oynayan sporcu topluluğu. 5/ Süt ve yoğurt çalkalamaya yarayan küçük yayık... Darağızlı cam kap. 6/ Beste ve semailerin, dört yerine iki haneli olanlarına verilen ad... Ç'elıkçomak oyununa ve bu oyunda kullanılan değneğe verilen ad. II Rütbesiz asker... Duyguları, düşünceleri bclirtecek biçimde yüzde beliren kımıldanışlar. 8/ "Kakım" da denilen kürk hayvanı... "Diyabet" de denilen hastalık. 9/ Öbür dünyada verilecek olan ceza... Arjantin'in pla- ka imi. 1 2 3 4 5 G 7 8 9 1 M A K 1 U rj [ j tr•A 2 U R E •G A V 0 r 3 f 0 M B L | F A 4 h M | A Y A N ı 5 B A R K A •A S A 6 B •0 1 •T R •G 7 E M P A T T | S u 8 1 A •N A R G T N 9 •N| Ül •T] Tİ Q\ S] 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle