Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 MAYIS 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Haklı
Şeniz Ceylanoğlu:
"Ayakların başı
yönetemeyeceğini
söylemiş. Haklı;
yönetemedi
nitekim!"
Elektronik posta: denizsom@cumhuriyetcom.tr www.denlzsom.com Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60
-1 Mayıs'ı bayram
yapmamışlar...
"İş bulabilene her gün
bayram!"
Çin, Hereke halısını
taklit etmiş.
Yaparlar, adamlar
demokrasiyi bile
taklit ettiler!
Şaşkın
Merih Ulus: "Ayak
mısın, baş mısın?
Toprak mısın, taş
mısın? Böyle de
gaf yapılmaz.
Aylak mısın,
şaşkın mısın?"
İtiraf
M. Alpaslan Yener:
"Emekçiler için ayak
tabirini
kullanmak
sosyal devlet
kavramının
düşürüldüğü
durumun itirafıdır!"
Koku
Nami Tepe: "Bu
koku ne diyordum.
Aydınlattı sağ ^^_
olsun; ayaklar B P
baş olmuş!" T*--
BU satırların yazıldığı sırada Istanbul'daki işçı
sendikaları temsilcilerinin 1 Mayıs'ı Taksim
Alanı'nda kutlamak için yaptıkları pazarlık
sürüyordu. Oysa bilinmesi gerekir ki devletle
pazarlık yapılmaz. Devletle pazarlık ancak, kamu
malları satıiırken ihaleyi yürüten devlet
temsilcisinin "Ortaya atasın bir milyoncuk daha"
talebi üzerine yapılabilir! Gerisi fasaryadır.
Islamcı hükümeti temsilen bu konuda konuşan
Istanbul Valisi Muammer Güler'ln kararlı tutumu
devletin fasaryaya göz yummayacağının en
somut kanıtı olmuştur. Vali Bey'in, Taksim'e
çıkmak isteyen işçilere polisin orantılı güç
kullanacağını açıklaması üzerine pazarlık belki
ancak şu şekilde olabilirdi:
- Işçilerin ağzını burnunu kırarız.
- Tamam da ağzını burnunu kırdıktan sonra
kafasını patlatıp gözünü çıkarmayın bari.
1 Mayıs- O işin garantisi yok; cop nereye gelirse.
- Çok iyi, silah kullanmayacaksınız yani.
- Devletle pazarlık olmaz!
Bu yıl bir kez daha görüldü ki Taksim'de 1
Mayıs'ı kutlamak isteyen işçiler gerçekten iş
bilen insanlardeğil. Zaten iş bilseler, işveren
olurlardı; işçi kalmazlardı. Taksim'e çıkmak için
niye hükümetten izin beklediler; RTE'nin
gönlünü almaya çalıştılar anlamak zor.
Taksim'e çıkmanın yolu, bir hafta öncesinden
Taksim'e çıkmaktan çekiyordu; fırsatı kaçırdılar.
Nasıl mı? Aynen şöyle: Taksim'in oralarda bir
yerde Avrupa Birliği'nin irtibat ofisi var;
gideceksin oraya, vereceksin dilekçeni,
Taksim'de 1 Mayıs'ı kutlama iznini Jose Manuel
Barroso'dan, Olli Rehn'den, Joost
Lagendijk'ten veya bir başka yetkiliden
isteyeceksin. Fakat bu iş hem o kadar kolay
değil; hem de Avrupa Birliği'nin tek başına
vereceği izin yeterli olmayacaktır. İşçiler inanın,
bu küçük ayrıntının bile farkında değillerdir.
Avrupa'dan izin geldi mi; Taksim'in oradan
atlayacaksın Sarıyer otobüsüne ver elini Istinye
sırtlarındaki ABD Başkonsolosluğu. Tabii ki
başkonsolos hanımefendi Sharon Anderholm
VViener'in huzuruna çıkmak söz konusu olamaz
ama Avrupa'dan onaylı izin belgesine ABD'li
konsolosluk yetkilisinden "olur" imzası aldın mı
bu iş tamam demekti.
İşçiler bu 1 Mayıs'ı da kaçırdı; Taksim'de
gelecek yıl için temaslara bari şimdiden
başlasınlar!
SESSİZ SEDASIZ (!) İslam adına yapmadıkları kalmadı!
TÜRKİYE'DE dürüst insanların
gaflet uykusundan ne zaman
uyanacağını soruyor Faruk Sayılır;
özellikle de kadınların:
"Kadınlarımız, genç hatta
çocuk yaştaki kızlarımız ve de
birileri çuvalla para kazansın
diye kendilerinin ve ülkelerinin
neyi var neyi yok satıp savan o
da yetmeyince kendi çıkarları için
para dilenip halkını borç batağının
içine atanlara oy veren insanlarımız,
ne zaman uyanacak bu gaflet
uykusundan? İslam adına oylarını
aldıkları insanları yokluğa, açlığa,
işsizliğe, borca ve umutsuzluğa
sürüklerken; çocuklarına gemicik,
damatlarına gazete ve televizyon
almak, 'Benim sattığım kıyafetleri
giyip cennete gidin' derken üç eşle
zevke dalmak ve bunu yaparken de
Islam'ı referans gösterip
arkasından da değil aptesli
ağızların, içki masalarının bile
konuşmadığı seviyesiz bir üslupla
'genelev' yakıştırmaları yapmak, on
dört yaşındaki kız çocuklarını okula
göndermek yerine nikâhına almak,
hatta bununla da yetinmeyip
tecavüz etmek... Hangi din
anlayışında var bu kadar ahlaksız
fantezi? Kuşkusuz, aklı başında
herkes diyecektir ki, bunun İslam
ile ne ilgisi var. Ben de bunu
anlatmak istiyorum; bu kadar
ahlaksız fantezi sahibi olan ve
insanları acımasızca sömüren bu
vicdansızların İslam ile ne alakası
var? Kanser hücresi gibi sardılar
her yanımızı!"
Laik Eğitim Sisteıni Çıkmazda
İ. GÜRŞEN KAFKAS
Devlet yönetiminde dinin ön-
de tutulmaması ve dinler kar-
şısında tarafsızlık laikliğin sa-
vunduğu prensiptir. Dinin insan
yaşamında, toplumsal düzen-
de etkili ve ayrıcalıklı duruşu
eski çağlardan bu yana görül-
mektedir. Devletlerarası tica-
rette din sosyal yaşam etki-
leşmesi geçmişte dini savaşlan
körüklemişti.
Martin Heidegger'e göıe:
"Bireyin gereksinimini kar-
şılayacak en önemli uyarı
eğitim sistemidir. Bu sis-
temde ana unsur özgür eği-
timdir. Daha anlaşılır bir de-
yişle laik eğitimdir." Ruhsal ve
bedensel donanımlı insanlarda;
kültürel, dilsel, bilişsel, duyuş-
sal ve fiziksel farklılıklar vardır.
Yaşamın ana kaynağı önce
insandır. Düşünen, algılayan,
paylaşan sosyal varlık kav-
ramları laik eğitimle kazanıla-
bilir. Laik eğitim bilimseldir,
sorgulayıcıdır.
Dogmatik beyinler laik eği-
tim için bir tehdittir. Çünkü
laik eğitim demokratik ve
uygardır. Laik eğitime zarar
vermek, insanın sosyal ya-
şamına da zarar verir. Laik
eğitim akılcı ve bilimsel ol-
mayı önde tutar.
Ülkemizde yetmişten çok li-
se türünün oluşu laik eğitime
aykırıdır. Olması gereken okul
türünü azaltarak, ders çeşitli-
liğini çoğaltmaktır. Hatta, zo-
runlu dersler azaltılarak, seç-
meli ders çeşidi çoğaltılmalıdır.
Laik eğitim özgürleyici, ku-
caklayıcı ve çağdaşlığı uygular
bir sistemdir. Laikliğin felsefi ve
bilimsel oluşu, insanlık değer-
lerinin dogmalardan uzak ve
gerçeklerle bütünleşmesini
sağlar. Felsefeden korkan
laik eğitimden de korkar.
Okullarımızda felsefe dersleri-
nin azlığı anlamlıdır.
Laiklik bir yaşam biçimidir.
Dini simge, işaret vb.. laikli-
ğe aykırıdır. Laik eğitimimizin
içeriğinde geleceğin çağdaş
hukuk, kültür ve sosyal yaşam
gerekleriyle ilgili açılımlar ol-
malıdır.
85 yıllık Cumhuriyetimizin
ulusal aydınlık yüzü laik eği-
timle gün ışığına çıkmıştı. Bu-
güne kadar çağdaş, aydınlan-
macı ve bireysel gelişmemizin
temeli bu eğitimle verilmek-
teydi. "Her öğrencinin bir
güneş olduğu, unutulmama-
lıdır. Güneşi balçıkla sıvayıp
gölgelemeyelim. Eğitimde ulu-
sal çıkmaz, ulusal yıkımı çağ-
rıştırır. Dayanaksız, dogma
bilgilerle çocuklarımızı uğ-
raştırmayalım.
Milli Eğitim Bakanlığı ana-
yasal düzenlemelerde kadın
ve çocuk haklarını, özgürlük
makyajıyla sıvayarak sunuyor.
Kızların giyim-kuşamına ba-
kış ortaçağın verilerini hatırla-
tıyor. Laik düzen, şeri düzene
doğru doludizgin yol alıyor.
Gün geçmiyor ki bazı ilk ve or-
taöğretim kurumlarımızda ör-
nekleri TV'de sergilenen ve
içimizi acıtan görüntüler... Ül-
kemizde olan bitenlerle dünya
çalkalanıyor. AB devletlerin-
de karmaşa, ABD'de farklı yo-
rumlar... Gerçek olan şu ki, bu-
günün eğitim anlayışında ve
uygulamada ileriye değil, geri-
ye dönük yaklaşım, değişim
rüzgârlarını körüklüyor. Okul-
larımızda mescitler, din ders-
lerinde abartılı ilahiler, çağdışı
bilim ve akıldışı anlatımlar du-
yujmaktadır.
Üniversitelerde türban ko-
nusu anayasa mahkemesinde
görüşülüyorken klml ilk ve or-
taöğretim okullarımızda, hatta
o küçücük kızlarımızda görülen
giyimde kapanma artışı günlük
vitrin olaylarındandır.
Atatürk, "Ümidim Gençler-
dedir.", "Gençler!.. Cumhu-
riyeti biz kurduk onu yaşa-
tacak olan sizlersiniz." ve
"Elde ettiğimiz bu mutlu so-
nucu, büyük bir heyecanla
Türk Gençliğine armağan
ediyorum" özdeyişleriyle elde
edilen bağımsızlığımızı, yeni
kurulan Cumhuriyetimizi ve
geleceğimizi gençlere emanet
etmişti.
21. yüzyılda dünya devletle-
ri bilim ve teknoloji yarışında
başandan başanya koşuyorlar.
Çocukları ve gençleri önemsi-
yorlar.
Araştırma, uygulama, sor-
gulama, inceleme ve üretme
kültürünü eğitimlerinin bir par-
çası olarak uyguluyorlar. Ül-
kemizde ise bilim ve akıldışı
söylemler, yaptırımlar, uygu-
lamalar, dini motifleri içeren öğ-
retiler ürkütücü boyuttadır. Ne-
reye doğru gidiyoruz? Hangi
modelleri örnek alıyoruz?
Son günlerde "Bütün ne-
fesler ölümü tadacak" konu
başlıklı DVD'nin bazı liseleri-
mizde gösteriliyor olması gibi...
özellikle Hasan Âli Yücel'in
adını taşıyan lisede de konunun
gündemde oluşu, onun ke-
miklerini sızlatmıştır. Bu tip di-
ni olaylar laik eğitimin çıkmaz-
da oluşunun bir göstergesidir.
Eğitim kurumlarımızda kadro-
laşma, türban, kapanma gö-
rüntüleri, yüz temel eser ve
ders kitaplarındaki karmaşa
olumsuzlukların devamıdır.
Daha düne kadar bulundu-
ğumuz coğrafyada örnek alı-
nan laik, demokratik bir ül-
keydik.
"Düşlerim eğitimle ger-
çekleşecek" demişti Atatürk.
Ama O, laik, demokratik, çağ-
daş ve aydınlanmacı bir eğiti-
mi işaret etmişti, şeriatı değil.
Tevhid-i Tedrisat'la şeriatı kal-
dırmıştı. Aydınlanma, yenileş-
me ve çağdaşlaşma onun yak-
tığı ışıktı. O, bir ışık yakmıştı ka-
ranlıklara, bir umut, bir gü-
ven... Anadolumuzun insanı
kul olmaktan kurtulsun, çağdaş
birey olsun...
Ulusal egemenliği özüne sin-
dirsin diye. Atatürk'ün manevi
mirasını dini motiflere bula-
dık. Ayrımcılığımızla kaosu kö-
rükler olduk. Ulkenin topraklan,
kurumları önemli kalıcı değer-
leri satılmaktadır. Yabancıya
yeniden iki avucumuzu birden
açtık. Yazık oluyor, "Laik eği-
tim çıkmazda"!.. Ulusal ege-
menlik kolay kazanılmamıştı.
KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@yahoo.com. tr
B H ' t r n t t hiı<r t l g i
J
ÇİZGİLÎK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci@mynet.com
HARBt SEMtHPOROY
IIAYAT EPtK TİYATROSU MUSTAFA
1 MAYIS
NEBABA?
YAMYAMLARCA
TAKSÎM
EblLENLERIN
TAKSÎM MEYDANZNOA
" BAYRAMLAŞAMAÖIKLARI
GÜN!.
hetiyatrosu@mynet.com
I I I 1 I I I 1 I I I I I I I I i I fri) II
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAH l Mavıs www.mumtaz-arikan. com
YILIN B£$/NC/ AYf.. g j j ^
ADI, SSKİ
MESİ
TSorfiZ- MAY'S, p
73W(tf/(t<f/A/ı'A/ OÇÛMCÜ AYIY
Of lf£ JHJL
7^/V^fÇy4Sf FLOKA 'A///V
çsus su/<eup*>'e//vc*4, GEA/ç
SAS
MAYfS 189O, AMB
R1KA Sı/ktjEÇİIÇ. bEVLETt-E-
8 SAA7-L/K ÇAUŞMA
Kİ/KAC.WW tcASUL. ED/l-Dı-
Ğl GÜ'VDÜ. PA&IS 'VE YAPt-
*<*ı-ıaHmTV3i CAM O~. E^K/TTERMASYOMAL '/N
:•: %•>•.•.-... . .•. . ıuc
£t 2Sî!Î$^î$&'
iı
46öSB$ tşçiCE/e/A//A/ /3t4ys4A//f/UA sej/ı/u
(Sû'A/eJ
S/ YIL O^ TBMM ÜyE££/erfi/£>EAJ rLIMUS A/AP/
BEY VE B/RJG4Ç
. BUUUN
3LECU/C eerr/e&pesr /AIAAJCI
; GÜMEY
DÜZ ÇIZGİ
İJMİT ZFLELÎ
Aşk Olsun Çocuklar
Aşk Olsun!..
Bugün size üç çocuktan söz etmek istiyorum...
Üçü de son derece zeki... Üçü de maşallah pek
akıllı... Üçü de Tanrı vergisi "İş bitiricilik" yetene-
ğine sahip... Daha değişik bir şekilde anlatacak olur-
sak; üçüne de babaları, "yürüya oğlum" demiş, on-
larda babalarının yüzünü kara çıkarmamak için yü-
rümeyi bırakmış, son sürat koşmuşlar!.. Tabii, tam
bu noktada ufak bir detayı da paylaşmam lazım siz-
lerle; bu üç çocuktan birinin babası Cumhurbaşka-
nı, birinin babası (kayınpederi) Başbakan, bir diğe-
rinin babası ise Maliye Bakanı...
- Maşallah, "Genç Yetenekler Kabinesi!.."
Tabii, bu kabineye başka mahdumlar da eklene-
bilir, ancak bu üçünün yıldızı son on gün içinde pek
bir parladığı için bu köşeye konu oldu.
Gelin, her biri aslında bir kitap olabilecek bu göz
yaşartıcı başarı öykülerine yerimiz elverdiğince bir
göz atalım, atalım ki bu göğsümüzü kabartan başan
öykülerinden bir nebze olsun örnek alalım, girişim-
cilik, iş bitiricilik nasıl olurmuş görelim!..
•••
- Tayyip Bey'in damadı Berat Albayrak: Bilmi-
yorum, dünyada böylesıne hızla yükselen ve 29 ya-
şında, 2 milyar dolarlık aktif büyüklüğü olan bir hol-
dinge genel müdür olan bir genç var mıdır? Tayyip
Bey'in büyük kızı Esra ile evlenen Berat Albayrak,
1999'da 20 yaşındayken girdiği Çalık Holding'de 8
yıl içinde zirveye tırmanıverdi... Ve başında bulun-
duğu holding, iki ay önce tek başına girdiği ihalede
Türkiye'nin ikinci büyük medya grubunu 1.1 milyar
dolara satın alıverdi!.. Peki, bu para nasıl ödendi?.
750 milyon doları iki kamu bankasından, küçük ve
orta esnafa kredi vermek için kurulan Halk Banka-
sı ile Vakıflar Bankasf ndan kredi alarak, bir deyişe
göre 125, diğer bir deyişe göre 350 milyon doları da
bir gecede adı iki kez değiştirilen bir Katar şirketi or-
tak alınarak ödendi!.. Başbakan ve Cumhurbaşka-
nı'nın bu Katar ortaklığı için cansiperane çalışmalar
yaptıkları da gazetelerde yer aldı. Öyle ki, Cumhur-
başkanı Gül'ün, Ahmet Çalık'la Katar Şeyhi'ni Su-
riye'de buluşturmak için sisli havada uçak kaldırt-
tığı bile ortaya çıktı!.. Peki, Berat Albayrak'ın başında
bulunduğu Çalık Holding, 750 milyon dolargibi du-
dak uçuklatan bu krediyi alırken, iki kamu bankası-
na teminat gösterdi mi?.. Tabii gösterdi; satın aldı-
ğı Sabah-atv grubunun mallarınıü! Hem de iki kamu
bankasından ilk üç yılı anapara ödemesiz tam 10 yıl
vadeyle kredi alarak!!! Yani tam "çift katlı ve de kay-
maklı ekmek kadayıfı" kredisiü! Şimdi siz, böylesine
bir iş bitiriciliğe şapka çıkarmaz mısınız?. "Aferin ço-
cuk aferin" demez misiniz?!..
- Maliye Bakanı'nın oğlu Abdullah Unakıtan:
Eserleri saymakla bitmez!.. Adı ilk olarak mısır it-
halatıyla gündeme geldi. 2004'te mısır üzerindeki yüz-
de 80 verginin kısa süre için yüzde 25'e düşürül-
mesinin ardından Abdullah'ın büyük bir tesadüf ese-
ri mısır ithal ettiği ortaya çıkmasın mı?! Durum ba-
1
başına sorulduğundaşu vecizyanıtı verdi: "Tavuklar
için yem niyetine!.."Uzmanların o günlerde yap-
tığı hesaplara göre eğer o mısırlar yemse Abdullah'ın
2 milyon tavuğunun bulunması gerekiyordu!.. Ar-
dından Abdullah'ın likit yumurta işine girdiği görül-
dü. Hem de kuş gribinin patladığı sıralarda. Sonra,
20 milyon dolarlık yatırım yaptığı ortaya çıktı. Ardından
kız kardeşi Zeynep Basutçu, Türk Telekom'da iş ta-
kibi yaparken yakalandı...
Maalesef yerim bitti... Ama Abdullah'ın ve kar-
deşinin yaptıkları bitmedi... Daha neler var neler!..
Açıkçası ben okurken heyecanlandım, göğsüm gu-
rurla kabardı... Bu yaşta bu zekâ, bu cüret, pardon
cesaret gerçekten inanılmaz... Üstelik sırada daha
Cumhurbaşkanı'nın oğlu Mehmet Emre Gül'ün gi-
rişimleri var... Demek ki haftaya devam... O halde bu
yazıyı en afilisinden bir hayranlık çığlığıyla bitirelim:
- Aşk olsun çocuklar, aşk olsun!!!
e-posta: umitzileli@gmail.com
BULMACA SEÜAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
XI Gecclen ışık
çevresinde dö-
nen küçük kele-
bek. 2/ Borç
ödeme... Aya-
ğın yüksek olan
üst bölümü. 3/
Tanelerın ıçini
kurum karası bir
tozla dolduran
ekin hastalığı...
Fîöreği, çıçeği
ve terazisi vardır. 4/ Bir
işte ya da bir yerde kul-
lanılan eşya ve aygıtla-
nn tümü. 5/ Bir üretım
ya da kullanım süreci
sonucunda arta kalan
madde... Tavan tahtala-
rı arasındaki açıklığı
kapatmak için uzunlu-
ğuna çakılan çıta. 6/
Kumaş üzerine renkli
ıpliklerle yapılan işleme.. Eskişehir yöresine özgü,
eubuk biçimindc bir tür helva. II Koca... Yüz, el ve
kol hareketleriylc düşünceyi anlatma sanatı. 8/ ts-
kambilde bir kâğıt... Karabük'ün Yeniee ilçesinde
bir kanyon. 9/ Çok çirkin ve sakıl... Fski Mısır'da
güneş tannsı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Selçuklularda dirliklerle ilgili fermanlara verilen
ad. II Tavır, davranış... Yelpaze biçiminde kabuğu
olan bir deniz yumuşakçası. 3/ Kadınların kaşlarını
boyamak için sürdükleri sıyah boya... Kenar süsü. 4/
Birlikte oynayan sporcu topluluğu. 5/ Süt ve yoğurt
çalkalamaya yarayan küçük yayık... Darağızlı cam
kap. 6/ Beste ve semailerin, dört yerine iki haneli
olanlarına verilen ad... Ç'elıkçomak oyununa ve bu
oyunda kullanılan değneğe verilen ad. II Rütbesiz
asker... Duyguları, düşünceleri bclirtecek biçimde
yüzde beliren kımıldanışlar. 8/ "Kakım" da denilen
kürk hayvanı... "Diyabet" de denilen hastalık. 9/
Öbür dünyada verilecek olan ceza... Arjantin'in pla-
ka imi.
1
2
3
4
5
G
7
8
9
1
M
A
K
1
U
rj
[ j
tr•A
2
U
R
E
•G
A
V
0
r
3
f
0
M
B
L
|
F
A
4
h
M
|
A
Y
A
N
ı
5
B
A
R
K
A
•A
S
A
6
B
•0
1
•T
R
•G
7
E
M
P
A
T
T
|
S
u
8
1
A
•N
A
R
G
T
N
9
•N|
Ül
•T]
Tİ
Q\
S]
1