29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHÜRİYET 1 MAYIS 2008 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL 1 Mayıs En Güzel Bayram... Bugün 1 Mayıs. Dünya Emekçi Günü... "Ayaklar baş olursa!" diyor Başbakan... Yani emeğiyle yaşayanlar, emeğiyle üretenler, e- meğiyle topluma, ülkeye yarar sağlayanlar günün birinde yönetim yerine gelirlerseL Ama gelmişler mi, gelecekler mi? Bugün Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, rnilletvekilleri emekçi sayılmıyorlar mı? Kendi- lerini "ayak" takımından değil de, "baş" takımın- dan mı görüyorlar? ••• Emeğiyle bir iş yapmak, bir ürün yaratmak, bir yararı dokunmak, topluma bir değer kazandır- mak sanki kötü bir şey!.. Tayyip Bey'in bir ara lETT'de çalıştığını duy- muştuk. Kaç gün sürmüş işçiliği?.. Gencecik yaşta Erbakan partilerinin önde gelen bir "işçisi" olarak gerçek emekçilikten kurtulmuş.. Gençlik Kolu üyeliği, başkanlığı, ilçe yöneticil- iği, başkanlığı, belediye başkanlığı! Sonra CH- P'li Baykal'ın açık desteğiyle, tüm engelleri aşarak Siirt Milletvekilliği, ardından da Başbakan- lık!.. ••• Emekçilik, işçilik, amelelik diye bir "şey" yokL Doğal olarak, emeği de bilmez, tanımaz.. işçileri, emekçileri de "ayaktakımı" sayabilir! O zaman "ayak baş olursa" diye rahatça konuşa- bilir... AKP kadrosunun önde gelenlerinin de elle, kafayla bir ürün, bir değer yaratan emekçiler ol- madıklarını da düşünürsek!.. ••• Bugün, Emeğin Bayramı... Her ne kadar emek düşmanları bu anlamlı bayramı kaldırdıklarını sanıyorsa!.. 1 Mayıs Türk işçisinin bayram günüdür.. bunu kimse önleyemez; çünkü emek ve emekçi her gücün üstündedir. Yüzde kırk yedi oy alan bir parti ve o partinin lideri, kendisine oy veren köylüsünü, kasa- balısını, kentin varoşlarında yaşayanları nasıl küçümseyebilir, nasıl "ayaktakımı" sayabilir?.. Kendisinin üç beş günlük İETT işçiliği dışın- da bayilik, temsilcilik gibi parasal kazançlan "ayak"\a değil "baş"\a kolaylıkla elde ettiği için olmalıL • * • Bugün alanlar, yollar, sokaklar emeğin sesiyle inleyecek, emekçiler güçlerini demokrasiye, özgürlüğe, Atatürk devrimlerine, laikliğe, halkçılığa inancıyla bir kez daha gösterecek. Emeğe, emekçiye karşı çıkmaya, sustur- maya, ezmeye, hiçbir iktidarın gücü yetmez... Hepimiz emekçiyiz. 1 Mayıs Bayramı'nı kut- lamak hepimiz için güzel bir görevdir. Taksim'in Bir Adım Sonrası 1 Mayıs'a ilişkin bugünkü tartışma anlamlıdır. Işçi sınıfı Taksim Meydanı'na "Ayaktakımıyız, baş olacağız; üreten biziz, yönetcn de biz olacağız" diyerek yürüyebildiği ve bu sözünün hakkını verecek bir "tertip"e yöneldiği takdirde, Taksim AKP hükümeti için "yolun sonıT, Türkiye için yeni bir siyasi ufkun başlangıcı olacaktır. Çetİn UYGUR Dev Maden-Sen Genel Başkanı B u yılın 1 Mayıs kutlamalan, gö- rünüşte "kullaıuanın yerine" ilişkin bir gerilımc konu oluyor. Büyük bir üıtımalle 2008 1 Ma- yıs'ı da siyasi iktidarın Taksim'i cnıekçılcrc kapalı tutma inadı nedeniyle şid- dete boğulacak. 1 Mayıs kutlamalanna ilişkin "alan gerili- mp'nın bu dcnli ürnıandırılması ilk bakışta an- lamsızmış gibi görüıısc dc konunun gerçek an- lanıını Recep Tayyip Erdoğan, "ayaklar baş olursa" sözleriyle iiade etıniş oldu. AKP hü- künıetinin, işçilerin siyasi iradeye nüfuz et- mesine hiçbir biçimde tahammülü olmadığı gö- riilüyor. Önümüzdeki yıl boyunca, AKP hükümeti- nin iktidannı konımak için sermayenin ve em- peryalist merkezlenn desteğini alabilmek için işçi sınıftnın çahşma ve yaşam koşullannı kö- tüleştirecek düzenlemelerde pervasızlaşacağı biliniyor. SSGSS Yasası'yla başlayan bu sü- reç, istihdanı paketi ile daha da şiddetli bir hal alacak. Bunlann yamnda, kapitalizmin dünya çapında yaşadığı krizin Türkiye'ye yansıma- sı ve emekçilere fatura edilmesi de an mese- lesi. Aynı zanıanda içinde bulunduğumuz yıl, ülke çapında yerel yönetim seçimlerinin yapılacağı yıl olaeak. AKP hükümeti "de- mokrasi", "yerelleştirme" adı altında yerel yönetimleri neoliberal politikalann temel bir unsuruna dönüştürecek birçok yasal düzenleme yaptı. AKP'nin çıkardığı bu yasalar, bölgesel asgari ücret gibi emek düşmanı uygulama- lardan başlayarak temel hiznıetlerin özelleş- tirilmcsine dek uzanan geniş bir alanda hukuki temel işlevi görecek. Bu nedenle AKP hükümetinin işçi sınıfinı dai" bir hareket alanma hapsetmesi zorunlu gö- rünüyor. AKP hükümetinin işçi sınıfına yönelik sal- dınsını başanya ulaştıımak için sendikal ha- rekette geniş kapsamlı bir "yedekleme" ha- rekâtına girişti. Hak-lş'i neredeyse bir "yan ö"r- gütü" gibi kullanan AKP hükümeti, Türk-tş yönetimini de belirlemeye çalıştı. Ancak bu ha- rekâtın, saldın programı üerledikçe ve bu prog- rama karşı toplumsal direniş genişledikçe ters teptiği, örneğin Türk-İş içerisinde ilerici sendikalann saflaşmasına neden olduğu gö- rülüyor. AKP'nin endişesi Bu genel koşullar göz önünde bulunduru- larak bakıldığında, AKP hükümetinin 1 Ma- yıs'ta gerilimi tınnandıran bir çizgiye yöııel- mcsinin arkasında yatan gerçek daha kolay gö- rülüyor. AKP hükümeti, kendisine karşı ger- çek ve güçlü bir muhalefetin "toplumsal" alandan gelişeceğinin farkında. Taksim Ala- nı'nda yapılacak 1 Mayıs kutlamalannın, iş- çi sınıfi merkezli bir muhalefet toparlanmasınm başlangıcı olabileceğinden endişe ediyor. Bu endişeyle lstanbul'u savaş alanı haline getir- meye kalkışıyor. İşçi sınıfı hareketi için ise Taksim'i emek- çilere kapayan uygulama bir "moral eşik"tir. Bu eşik aşılmadığı, herkese açık bir alanın iş- çilere kapalı tutulmasına rıza gösterildiği sü- rece, Türkiye işçi sınıfmın, egemenler karşı- suıdaki direnme ufku, ağlayıp sızlanmanın öte- sine gitmeyen bir çerçevenin ötesine geçe- meyecektir. Oysa, 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanması doğrultusunda oluşan ortak kararhlık, AKP hü- kümetinin karşısına, işçi sınıfinın çıkarlan te- melinde yeni bir toplumsal direniş merkezinin çıkanlabileceğinin kanıtı olacaktır. Ancak asıl sorun, bu kararlıhğın eyleme dö- nüşmesinin sonrasında bulunmaktadır. AKP hükümetinin antidenıokratik siyasi iradesine karşı işçi sınıfi bir toplumsal direniş merkezi olduğunu gösterdikten sonra ne yapacaktır. AKP hükümetini kınayan açıklamalar yapıp bilinen gündelik hareket zeminıne mi çckile- cektir; yoksa topluma gösterdiği gücü, bir si- yasi altcrnatif düzeyine yükseltmenin yollannı mı arayacaktır? Taksim'de 1 Mayıs kutlama kararlılığı göstercn emek ve halk örgütleri ile ilerici siyasi güçlerin önünde yanıtlanmamış bu sorular bulunmaktadır. AKP hükümetinin ciddi bir siyasi muhale- fetle karşılaşmaksızın uygulamaya soktuğu neoliberal programlar karşısında işçi sınıfinın politik direnişini nasıl yaratacağız? Ömeğin ye- rel yönetim seçimlerinde işçi sınıfi siyasctinı temsil eden bir muhalefet merkezi yaratmayı amaçlayacak mıyız? Eğer böyle bir ^öneli- tnimiz olaeak ise bu yönelimimizin pratik top- lumsal muhalefet çizgimize yansıması ne olaeak? Bugünün sınıf mücadelesinin ihtiyacmı karşılayacak bir toplumsal direniş merkezinin ilerici emek ve halk örgütleri ile sol ve sosyalist politik örgütlenmeleri bir araya getirmesi ge- rektiği görülmektedir. Fmek Platformu'nun iş- levsizleştiği her noktada, DİSK ve ilerici emek hareketi için çıkış yolunun, bu güçlerin bir araya getirilerek ortaklaşa harekete geçi- rilmesi ile bulunduğu zaten bir gerçektır. İlerici emek ve halk örgütleri ile sol politik güçlerin neoliberalizme karşı direnişin mer- kezine oturtulması, işçi sınıfi hareketinin gündelik ihtiyaçlan açısından olduğu gibi, po- litıka alanına müdahil olabilmesi açısından da uygun bir temel sunacağı ortadadır. Önü- müzdeki yerel yönetim seçimleri sürecine tüm ilerici toplumsal güçlerin ortak bir demokra- tik programla müdahalesini sağlayacak bir- leştirici zemin, neoliberalizme, ırkçüığa ve em- peıyalizme karşı kitlesel mücadelelerini bir ara- ya getinnelidir. Bu bir araya geliş, "muhaliflerin bir ara- ya gelişi" değil, bir iktidar iddiasının ortaya konuluşu olabilir. Bu bakımdan da 1 Mayıs'a ilişkin bugün- kü tartışma anlamlıdır. tşçi smıfı Taksim Meydanı'na "Ayaktakımıyız, baş olacağız; üreten biziz, yöneten de biz olacağız" diyerek yürüyebildiği ve bu sözünün hakkını verecek bir "tertip"e yöneldiği takdirde, Taksim AKP hükümeti için "yolun sonu", Türkiye için yeni bir siyasi ufkun başlangıcı olacaktır. Bir Kent; Bir Universite İrfan O. HATİPOĞLU Mustafa Kemal Üniversitesi A ntakya 10 305- den. Uzun yaşamı bo- kaldı. Atatürk'ün 'Be- 300 yıllarında yunca Pers, Arap, Haç- nim özel meselemdir' kuruldu. Dün- lı, Selçuklu, Osmanlı, vurgusuyla ele aldığı yanın en eski kentlerin- Fransız egemenliğinde Hatay (Antakya) sorunu; Fabrika Satış Mağazaları Merkezi Adessa • Apple» Artwork • Atalar» Atasay • Billabong • Burger King • Camper» Ceylan Bebe» Colin's Loft» ÇiftGeyik Karaca» Decorium • Derimod Depo» Ellesse» Evin Restoran Fabrika» Flo Ayakkabı • Hatemoğlu» Kelebek Mobilya • LCVVaikiki» Levi's» Mavi Jeans MMM Migros» Mylla» Netvvork» Prime* Quiksilver« Reebok» Sarar» Seven Hill» Starbucks Coffee • Şişli Optik • Teknosa • Tekzen • Tiffany • Tommy Hilfiger • Toyiki Umut Sanat Outlet Cinema Center • Vakko • Yeşil • Yörük Sofrası • BP Bayservis İ Z M İ T Eski Gölcük Yolu Üzeri, 41040 IzmitTel: (262) 335 31 70Faks: (262) 335 06 01 • www.outletcenter.com.tr. [email protected] |Bnyraktar 1939 yılında ülkeye ka- tılmasıyla çözüldü. Ne yazık ki sonraki ülke yöneticileri Antakya'nın. önemini kavrayama- mıştır. Kendi iç dina- miğiyle gelişen bir sınır şehri, kültürel, toplumsal zenginliğini sanayi üre- timiyle büyütememiş, tarımsal üretime dayalı sıradan Anadolu kenti- dir. Oysa Antakya kültürel ve tarihi kimliği ile bir dünya kentidir. Nüfus, külrür yapısına yukarı- dan baktığımızda Os- manlı împaratorluğu'nu görürüz. Dinler, mez- hepler, ırklar mozaiğidir. Farklı din/kültüre, fark- lı ernisiteye sahip in- sanlar birlikte yaşıyorlar. Antakya'da Yahudi, Hı- ristıyan (Katolık, Orto- doks, Süryani, Ermeni), Müslüman (Sünni, Al- evi, Türk, Arap, Türk- men, Çerkez) olarak oluşturdukları birlikte yaşama kültürü kentin ruhuna işlemiştir. Yalnız bu özelliği dünya kenti olmaya yeterlidir. Çok dilli, çok dınli, çok etnik kökenli insan- lann yaşadığı kentte ünı- versite olmak kolay de- ğil. Diğer yandan, ev- rensel universite tanımı içinde bulunan toplum- sal, kültürel zenginliğin geliştirilmesi görevi açı- sından olumlu etkileri de var. Genç universite ol- ması ve geçen döncnı yöneticilerinin dene- yımsizliği nedeniyle kentin toplumsal/kültü- rel yapısıyla, üretim sek- törleriyle (sanayi, tanm) bütünleşememış, marji- nal konmııa düşmüştür. Oysa üniversiteler kent- ler için önemlidir. Yal- nızca kültürel yaşamı zenginleştirmezler, eko- nomik katkı sağlar, bilim ve teknolojiyi yaşamın her alanına yayarlar. Mustafa Kemal Üniver- sitesi anılan nedenden dolayı evrensel görevini yerine getirememiştir. Mustafa Kemal Üni- versitesi 'nin yeni yöne- tim i kentle bütünleşme- ye öncelik vermiştir. Üretim sektörlerine (sa- nayi, tanm) katkılar art- mış. Sivil toplum örgüt- leriyle kent yaşamını zenginleştirici çalışma- lar yapılıyor. Üniversı- tede yapılmakta olan ta- rımsal inovasyon çalış- malarıyla Amik Ovası bitkisel ve hayvansal üretimde ileri teknolojı- de üretim yapabilir ko- numa gclecektir. Öme- ğin, hayvanlarda embri- yo transferiyle yüksek verimli damızlık hay- van üretimi teknolojisi daha da yaygın uygula- nabilir aşamaya gelmiş- tir. Şu anlama gelmek- tedir: Bölgede damızlık hayvan varlığı üç yıl gi- bi kısa bir sürede yüksek verimli hayvanlarla de- ğiştirilebilecek. Başka bir deyişle daha ucuz, daha bol et vc süt üreti- mi demektir. Yine sivil toplum örgütleriyle ya- pılan panel, konferanslar ve değişik sosyal etkin- liklerle kentin ülke so- runlarına duyarsız kal- ması önlenmeye çahşı- lıyor. Yeni fakülte- ler/yüksekokullar açıla- rak öğrenci ve öğretim elemanı artmaktadır. Eğitimin kalitesi sürek- li yükseliyor. Demokra- tik, katılımcı yapısıyla bilime katkısını arttırı- yor. Tüm çalışmaların içinde Rektör M. Şere- fettin Canda'nın kat- kısı yadsınamaz. Kentler ve üniversi- teler bir bütündür. Yerel yöneticiler de maddi ve manevi katkılarını yap- malıdırlar. Katkı koy- madığımız hiçbir şeyi sahiplenemeyiz. Bir ken- tin ve üniversitenin gc- lişim iklimi bu kadar örtüşebilir. Bir öngörü değil, Cumhurıyetin yü- züncü yılında dünya kenti Antakya'da bir dünya üniversitesi neden olmasın. Rektör Can- da'nın deyimiyle 'Adı- na yaraşır ve her öğ- rencisi Muslul'a Kemal olan universite olmak' çok zor olmasa gerek. PENCERE 1 Mayıs'a Merhaba... Gece hastaneye apar topar götürülürken anım- sadım ki Ahmet Haşim'i Yahya Kemal'den da- ha çok severim; şiire vurgun olanlann bildikleri aşa- ğıdaki ünlü dizeleri onun yazmasını temenni ederdim: "Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış.. Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.. Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış.. Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle.. ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde.. Gönlö heryerde buhurdan gibi yıllarca tüter. Ve serin serviler altında kalan kabrinde.. Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter.." Peki, Yahya Kemal'in bu güzelim şiirinde eksik olan neydi? Yanıt çelişkili ve garip. AzrailL • Niçin?.. Çünkü Azrail pek sevimli bir melek sayılmaz: "- Aman Azrail aman.. Tanrı'nın birliğine yoktur güman..." Şiirin sözcüklerine yeniden bir göz atalım: GÜL Bahçe.. Bülbül.. Bahar.. Ahenk.. Azrail'in ne işi var bunlann arasında?.. • Son günlerde çoğu zaman kimi sorulara yanıt vermek zorlaştı. Allah aşkına ortalığı sarıp sar- malayan "Kutlu Doğum Haftası"n\n futbolla ne il- gisi var?.. Gazetelerin yazdıklanna bakılırsa, önce Feto'nun adamı Hakan Şükür Galatasaray'ı ele geçirdi... Sonra tevatür şöyle yayıldı: Hakan Şükür'ün dediğine göre "Kutlu Doğum Haftası" ünlü uluslararası futbol derbisinde Ga- latasaray'a yarayacaktı.. Yaradı mı?.. Işler gittikce karışıyor.. Feto Galatasaray'a el koyup "kutlu doğum"u fut- bola soktuktan sonra Papa'nın ne yapacağı bili- nir mi?.. Meryem Ana'nın Hazreti Isa öyküsü de kale ağlarına karışıp Hıristiyan yandaşlarına tezgâh- lanmaya başiadı mı, Hakan Şükür solda sıfır ka- lır mı kalmaz mı?.. • Evet, işler gittikce karışıyor... Kırk yılda bir hastaneye yatayım dedim.. Ben hastanede yataktayken olan bitenlere bir bakın: • Feto'nun Galatasaray'a hamlesi.. • Hakan Şükür'ün "Kutlu Doğum Ha/üas/"yla atı- hmı... r i ^ • Katar Emiri Arap şeyhinin mfedyanın ikinci bü- yük grubu Sabah'a el koyması... • Bizim medyanın Arap şeyhine karşı feveranı... • Islamcı takımın dincilik yöntemleriyle küçük kız çocuklarını aşağılık cinsel politikaları için kul- lanan pislikler... • Sizlerden bir süre daha izin istiyorum.. Henüz hastanedeyim... Ama, bugün 1 Mayıs... Selam sana 1 Mayıs... Yalnız Türkiye için değil, tüm dünyaya dönük bir değişimin tohumlanması sürecine girdik... Dünyada bir şeyler oluyor... Olaeak... Farkında mıyız?.. Türkiye'yi kaşkaval dinciliğin insanlık ve çağ- daşlık dışı düzenine sürmek isteyenlerin kulakla- rına kar suyu kaçtı... ÎLHAN SELÇIIK ZtVERBEY KOŞKt_ İlhan Selçuk'un 12 Nart cuntasına işkence altında verdiji Ifadeler 15 yıl sonra 12 F.yllil cuntasının yönetimde olduğu sırada Nazlı nıcak tarahndan yayımlandı. Darbe hazırlığı İle suçlanan iıiıan Selçuk'un Hadelerinde kimsenin aklına gelmeyen bir sürpriz vardi: Akrosflş! A M I ^ y Cumhuriyet fSm ÛMÛ V ^ V KKaplar. 82122724546 üiünsjeî www.cumhuriyetkitaplari.com Mnfcnz: Prol Nureltin Maîhat öktel Sokak No 2 Şişli Tel 0 212 343 72 74 Ankara Şube: Alalürk Bulvarı No 125 Kal 4 Bakarılıklar Tel 0 312 419 50 20 IzmlrŞube: H ZıyaBulvarı 1352 SokakNo 2/3Pasaport Tel 0232 441 1220
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle