29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2008 PAZARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB S PB PB B B B B PB 11 15 13 10 17 15 18 15 13 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB PB PB S S S B PB 11 12 12 10 12 11 5 2 19 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B S 18 18 12 14 10 11 11 3 2 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurtta yağış beklenmiyor. Yurdun kuzey ve batı kesimleri parçalı çok bulutlu, diğer yerler az bulutul geçecek. İç ve doğu bölgelerimizde buzlanma ve don ile birlikte sis görülecek. Hava sıcaklığı tüm yurtta 24 derece artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB PB PB PB PB PB Y B B 6 4 7 13 12 11 11 11 13 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B Y Y Y PB PB PB PB PB 12 15 18 13 13 16 14 16 14 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm Y 5 PB 10 K 10 K 6 Y 10 K 4 Y 2 PB 20 PB 18 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu Güneş Harekâtı... ? Baştarafı 1. Sayfada Fotoğraf: MEHLİKA AKGÜN vetleri’nin işlevi, sanıldığından büyüktür. ? Harekâtın Türkiye’deki etkileri de hayırlı sonuçlara ulaşılmasında yararlı olabilir. Bugün Büyük Millet Meclisi’nde PKK terörünü tutup destekleyen bir parti grubu vardır. Demokrasi açısından sürekli olarak eleştirilen Türkiye’de, bu kadar büyük hoşgörü ve özgürlüğün var oluşu bir çelişki midir? Son gelişmelerle birlikte terörün çıkar yol olmadığı bir kez daha kanıtlanırsa, operasyonun terbiyevi dersleri bu parti üzerinde de görülebilecektir. ? Sonuçta tüm resmi kurumlarında yetersizlik ve bozulma görülen Türkiye Cumhuriyeti’nde Ordu’nun gösterdiği yetkinlik ve güç içerde ve dışarda yeni bir düşünce açılımına yol açacaktır. Bu yazımıza iki kırmızı çizgiyle başlamıştık; iki kırmızı çizgiyle noktayı koyalım. Türkiye Cumhuriyeti’nin gizil ve açık güçleri, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti tüm çağdaş nitelikleriyle savunmaya, korumaya ve sürdürmeye yetkindirler. “Güneş Harekâtı” bu gerçeğin dışavurumundan başka bir şey değil. Cezaevleri alarm veriyor Doluluk oranı Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Özellikle büyük kentlerde üçlü ranzalar da yeterli olmadığından uyumak için beton zemin üzerine yataklar seriliyor AYŞE SAYIN GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ANKARA Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü yetkilileri, cezaevlerindeki doluluk oranının “Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamına ulaştığı”na dikkat çekerek “Özellikle büyük kentlerde üçlü ranzalar da yeterli olmadığından, beton zemin üzerine yataklar seriliyor” itirafında bulundular. Genel Müdürlük yetkilileri, kapasite sorununun aşılması için küçük cezaevlerinin kapatılıp İstanbul’a aşamalı olarak 21 yeni cezaevi yapılmasının planlandığını açıkladılar. Cezaevlerini mercek altına alan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan “Her türlü şiddet, kötü muamele ve işkence ile ceza ve tutukevleriyle ilgili sorunların incelenmesi” ile ilgili alt komisyon, geçen salı günü Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Kenan İpek, Genel Müdür Yardımcısı Hasan Hakkı Kadakal ve Daire Başkanı Necati Nursa’dan brifing aldı. Önümüzdeki günlerde bazı cezaevle rine giderek yerinde incelemeler de yapacak olan komisyonun bilgisine başvurduğu genel müdürlük yetkilileri, cezaevlerinde yatanların suç dağılım profilini de çıkardı. Buna göre cezaevlerinde kalan 94 bin 277 tutuklu ve hükümlünün yüzde 19.98’ini oluşturan 18 bin 838 kişi “adam öldürme” suçundan hapis yatıyor. Hükümlülerden 13 bin 276 kişi, yüzde 14.08’lik oranla uyuşturucu kaynaklı suçlar nedeniyle cezalarını çekiyorlar. ‘94 bin 277 kişi cezaevinde’ Yüzde 12.72’lik dilimi oluşturan gasptan yatanların sayısı 11 bin 992 ile üçüncü, yüzde 11.24’lük oran ve 10 bin 691 kişiyle hırsızlıktan yatanlar dördüncü sırada geliyor. Bunu sırasıyla yüzde 7.11 ile örgüt, yüzde 4.47 ile Ateşli Silahlar Yasası’na muhalefet, yüzde 3.7 ile yaralama, yüzde 2.51 ile sahtecilik, yüzde 2.24 ile dolandırıcılık, yüzde 1.76 ile cinsel saldırı suçları izliyor. Fuhuş, karşılıksız çek, hakaret, zimmet, rüşvet, yangın, orman suçlarından yatanların oranı ise binde 61 ile bin de 8 arasında değişiyor. Daha çok kamu görevlilerinin yolsuzluk nedeniyle yargılanıp ceza aldıkları “görevi kötüye kullanma” suçundan yatanlar ise binde 4’lük oran ve 38 kişiyle son sırada yer alıyor. Yetkililerin komisyona verdiği bilgiye göre cezaevlerindeki sıkıntılar özetle şöyle sıralanıyor: Üçlü ranzalar da yeterli olmadığından, beton zemin üzerine yataklar seriliyor. Bugün itibarıyla tüm cezaevlerindeki tutukluhükümlü sayısı 94 bin 277’dir. 31 Aralık 2007’de ise 88 bin 610 kişiydi. Yani son 3 ayda cezaevlerine 6 bine yakın tutukluhükümlü eklendi. Bu sorunu aşmak için İstanbul’a aşamalı olarak 21 yeni cezaevi yapımı planlanıyor. Sayıları 700’ü bulan az sayıda mahkumun barındığı ve çoğu taş eski yapı ya da kiralık olan küçük ilçe cezaevleri aşamalı olarak kapatılarak büyük merkezlerde modern cezaevleri açılacak. Bu çerçevede sayıları 700 olan küçük cezaevleri ilk aşamada 389’a indirildi. Önümüzdeki yıllarda 250’ye indirilmesi hedefleniyor. Mutfağı kapasitesine göre düzen lenmiş olan cezaevlerinin, kapasitelerinin bir mislinden de fazla kişiyi barındırıyor olmaları beslenme sorunları yaratmaktadır. ‘Doktor sayısı yetersiz’ Cezaevlerindeki bir mahkumun devlete maliyeti 1000 YTL’yi buluyor. Cezaevlerindeki doktor sayısı 270 olması gerekirken şu anda 69 doktor görev yapıyor. Dolayısıyla cezaevlerinde bir doktora 1336 tutuklu ve hükümlü düşüyor. Bu durum cezaevi hekimlerinin maaşlarının düşük olmasından ve çalışma koşullarının ağırlığından kaynaklanıyor. İnfaz koruma memurlarında da kadro açığı bulunuyor. Cezaevlerinde 35 bin 142 infaz koruma memuru kadrosu varken bunlardan 8 bin 172’si boş. Zor koşullarda görev yapan infaz koruma memurlarının özlük haklarının iyileştirilmesi gerekiyor. Cezaevlerinde yılda ortalama 30 intihar olayı yaşanıyor. İntiharlar daha çok tutukluluğun ilk 3 ayında meydana geliyor. DTP’DEN ASKERİ HAREKÂTA TEPKİ ‘Operasyonlar durdurulmalı’ AKIN BODUR İSKENDERUN DTP Van Milletvekili Özcan Uçar, Kürtlerin yaşadığı coğrafyayı “Kürdistan” olarak nitelendirerek “Operasyonlar bir an önce durdurulmalıdır. Aksi takdirde, Kürt halkı; bu inkâr ve imha politikalarına, savaş konsepti karşısında meşru tepkisini gösterecektir” dedi. DTP İskenderun ilçe kongresinde partililere Kürtçe seslenen Uçar, Kürtçe konuşmasının nedenini “Çünkü ben Kürdüm” ifadesiyle açıkladı. DTP PM üyesi Abdullah Aydemir de, ülkeye barışı kendilerinin getireceğini söyleyerek “Biz bu ülkede bu saatten sonra gözyaşı akmasını istemiyoruz. Operasyonların durması için de elemizden geleni yapmayı sürdüreceğiz. Kimse de buna engel olamayacak. AKP, muhalefetiyle bir savaş hükümetidir. Kürt sorununda şiddetle sonuç alınamaz. Sorun demokratik yollarla çözülmelidir ve bunun merkezi TBMM çatısıdır” diye konuştu. Aydemir, ülkenin bölünmesi gibi bir amaçları olmadığını belirterek “Herkes kendi kimliğinin, kültürünün gereğini yerine getirebilsin. Ama söylediklerimizi hâlâ tersten okuyanlar var. Bu ülkenin bölünmesini isteyen insan yok, hiçbir zaman da çıkmadı” dedi. Aydemir’in konuşması sırasında DTP’lilerce sık sık “Katil başbakan” sloganları atıldı. DTP Hatay İl Başkanvekili Fatoş Yener ise sınır ötesi operasyonu “Topyekun savaş ilanı” olarak nitelendirerek “Son Kürt kalana kadar yok edin. Bu sorun çözülecek mi? Bu halkı birbirine kırdırmaktan başka hiçbir işe de yaramayacak” dedi. AÇI C le ve tabii ki toplumun büyük kesimiyle birlikte Irak harekâtını konuştuğu saatlerde; yani cuma günü... Gül, türbanla ilgili anayasa değişikliğini onayladı! Zamanlama harika... Şapka çıkartılacak böyle bir zamanlama için doğal olarak bir dizi spekülasyon yapıldı. Ağırlıklı görüş şu: Gül, herkes Irak’ı konuşurken bu işi bitirip tartışma merkezi olmaktan çıkmak istedi... Bir başka görüş şöyle: Operasyon, sırf türbanın gündemden düşmesi için böyle bir zamana denk getirildi. Öyle anlaşılıyor ki; Gül, operasyonu birkaç gün önceden biliyordu. Daha Meclis’te görüşülürken ruhen evet dediği anayasa değişikliğini onayladığı açıklamasını o güne özellikle denk getirdi! ??? Zamansal durumdan içeriğe geçelim... Gül’ün bir sayfayı biraz aşan onaylama gerekçesinin özeti şu: Gül, türbanla ilgili bugüne kadar alınan kararların hiçbirine saygı duymuyor, hiçbirini dikkate almıyor. Bir kalemde siliyor ve yeni duruma göre gerekçe üretiyor! Üretilen gerekçe için de şu değerlendirme yapılabilir: Tamamen AKP’nin anayasa değişikliği sürecinde ortaya koyduğu görüşler. Gül, değişikliğin 411 oyla kabul edilmesine dikkat çekip, arkasında büyük bir destek olduğunu söylüyor. Eğer bu mantıkla hareket edeceksek; bundan böyle yasaların doğru olup olmadığına değil, kaç kişi tarafından desteklendiğine bakacağız. Bu mantıkla, örneğin önümüzdeki günlerde vekil maaşlarına zam 500’ün üzerinde oy alırsa; en doğru Meclis kararı, kendileri zam yasası! Bu mantık parti diktatörlüğüdür! Gül, imzayı geciktirme nedeni olarak da, kimi sivil toplum kuruluşlarının partiler arasında uzlaşma aramasını gösteriyor. Bu, tamamen göz boyamaya yönelik bir gerekçe. Eğer, gerçekten böyle bir amaç varsa, 10 gün bekleyen imza, iki gün daha bekler operasyon gölgesinde kalmazdı! ??? Gerekçenin bir başka Aziz Nesin’lik yanı; son maddedeki AB göndermesi... Köşk şöyle buyuruyor: “Ayrıca, diğer temel hak ve hürriyetleri güçlendirecek düzenlemelere hız kazandırılması ve Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinin gerektirdiği reformlara öncelik verilmesi de Sayın Cumhurbaşkanımızca gerekli görülmektedir.” Gerekçenin bu son tümcesine göre, türban AB’ye tam üyelik için şarttı, öteki reformları da hemen çıkarmalı... Oysa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tüm kararları şu andaki uygulamanın doğru olduğu yönünde. Hem buna ters bir değişiklik yapıyoruz hem de bunun AB için olduğunu ilan ediyoruz! Gül, Erdoğan’ın sevmediği sözcükle “kaos”a ortak olmuştur! Onayın zamanlaması ve gerekçesiyle de AKP’nin cumhurbaşkanı olduğunu belgelemiştir! ankcum?cumhuriyet.com.tr Halkevleri 76. yılını kutladı Halkevleri’nin kuruluşunun 76. yılı nedeniyle İstanbul Halkevleri’nin düzenlediği kutlama yürüyüşünde “Gericiliğe ve neoliberalizme karşı Halkevleri’nde örgütlen” çağrısında bulunuldu. Beyoğlu’ndaki Adli Apaydın Sokak’ta bir araya gelen Halkevleri üyeleri, slogan atarak Tünel’e kadar yürüdü. Kortejin başında Halkevi üyelerinin çocukları “Halkevi’ni çok seviyorum”, “Halkevi’nde eğleniyorum”,“Halkevi sayesinde kreşe gidiyorum” yazılı dövizleri taşıdı. Basın açıklaması yapan İstanbul Halkevi Genel Başkan Yardımcısı İlknur Birol, Halkevleri’nde karanlığa inat güzel günler için çalıştıklarını belirterek,“Anneler ve babalar çocuklarını paylaşmayı ve dayanışmayı öğrenmesi için Halkevleri’ne getiriyor. Kadınlar eşitlik için burada buluşuyor. Her yaştan insan okuma yazma, müzik, tiyatro, sinema ve söyleşilerle Halkevleri’nde buluşuyor. Ekmeğimize ve aşımıza göz diken sömürücüler, çeteciler, mafyacılar karşısında yalnız değiliz” dedi. Birol yurttaşları okullarda cehalete, hastanelerde soygunculuğa, işyerlerinde köleliğe ve mahallelerde gerici kuşatmaya karşı birlikte mücadeleye davet etti. MÜMTAZ SOYSAL ‘Sahte puan’ çetesi İstanbul Haber Servisi İstanbul’da kurdukları paravan şirketten alışveriş yapılmış gibi göstererek kredi kartlarından 2 milyon 100 bin YTL haksız kazanç sağlayacak kadar puan topladıkları ileri sürülen 31 kişi yakalandı. Y.K. adlı kişi tarafından Bayrampaşa’da kurulan peyzaj ve iç mimarlık şirketini incelemeye alan polis, Y.K’nin çevresindeki kişilerden elde ettiği kredi kartlarından, hizmet vermeden çekim yaparak büyük miktarda puan kazandığını belirledi. Y.K’nin, uçak bileti almak için kullanıldığında normalden 5 kat fazla değerlenen puanlarla, anlaştığı iki seyahat acentesinden uçak bileti alıp satarak puanlarını nakde çevirdiği ve elde ettiği kazançla gayrimenkuller aldığı ifade edildi. Görülmemişlikler AKADEMİK yaşamın geleneklerine en büyük darbelerin 12 Eylül döneminde getirilen bazı YÖK işlemleriyle vurulduğunu kimse inkâr edemez. İdeolojik nedenlerle yapılan ve yüzlerce bilim adamını üniversiteden uzaklaştırıp bazılarının şevkini onarılmaz biçimde kıran bir kadro tasfiyesinden ibaret kalmadı bu darbeler. O zamandan beri sürüp giden ve üniversitelerin geleceğini karartan kurallar da var. Bunların başında asistanlığın kaldırılması geliyor. Asistan, biz kürsüdekilerin bütün öğretim süresi boyunca gözlemledikleri öğrenciler arasından o bilim dalının gereklerine en uygun düşeceğini kestirerek akademik yaşama heveslendirdikleri kişi olurdu çoğu zaman. Başka adayların da katıldığı sınavlar genellikle bu tercihi doğrulardı. Şimdiki araştırma görevliliği, iyi akademisyen olabilecek genci mesleğin başlangıç aşamalarında yalnız bıraktığı için, “ustaçırak” ilişkisine dayanan asistanlığın yerini tutmuşa benzemiyor. Bugünlerde, akademisyen seçme konusunda yeni YÖK’ten gelen tuhaf bir yöntem esintisi: Araştırma ve öğretim görevlileriyle uzman ve okutmanların hepsi öğrenciler gibi merkezi sınav sistemiyle alınacak, kim hangi üniversitenin puanını tutturursa oraya gidecekmiş. Yöntemin nasıl bir sonuç vereceği belli değil ama, benzeri başka yerde görülmemiş acayip bir “yenilik” olduğu kesin. te yandan, bu ülkenin geçmişinde sık görülen yöntem: Başkalarının isteklerini yenilik diye yerine getirmek. Örneğin AB’nin isteği üzerine Vakıflar Yasası yenilendi. Osmanlı dönemi bunun çeşitli örnekleriyle doludur. Tanzimat paşalarının hepsi özellikle gayrimüslim azınlıklar konusunda dıştan istenenleri yerine getirerek koltuklarında kalabildiler. Ancak, onlar verilenin karşılığını alır, falanca devletin desteğini sağlar, hatta ülkeyi Avrupa “camia”sının üyesi saydırırlardı. Şimdi ise, dış istek üzerine Vakıflar Yasası değiştirildiği halde sıfıra sıfır, elde var sıfır. Tam tersine hâlâ “Türkiye AB’ye üye olamaz” deniyor. Yüzlerine kapatılan kapılar önünde ödün vermek için çırpınan bizimkiler gibi devlet adamları görülmemiştir. uzey Lefkoşa’daki devlet başkanı Talat, gazetecilerin “KKTC’nin de Kosova gibi bağımsızlığını ve tanınmasını mı istiyorsunuz” sorusunu “Hayır, Kıbrıs sorununun çözümlenmesini ve tüm adanın AB üyesi olmasını istiyorum” diye yanıtlamış. AB’ye girmek uğruna bağımsız devletini tanıtmaktan vazgeçip federe birim olarak yanı başındaki yönetime yamanmak isteyen ve yabancıların yazdığı çözüm planını yeni ödünler vererek kabul etmeye hazırlanan bir başka cumhurbaşkanı duydunuz mu siz? Böylesi hiçbir yerde hiçbir zaman görülmemiştir. T.C. KIRIKHAN İCRA MÜDÜRLÜĞÜ TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2005/438 TAL. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 TAPU KAYDI: Kırıkhan ilçesi, Mahmutlu Köyü, 0 ada, 570 parsel, 595 sahifede kayıtlı, 320.00 m2’lik tarla vasfındaki taşınmazdaki, borçlunun tam hissesi. ÖZELLİKLERİ: 570 No’lu parselde, borçlu tam hisseye sahip olup, 320 m2’dir. Parsel üzerinde iki katlı ev vardır. Alt kattaki ev 130 m2’dir. Üst kattaki ev ise 150 m2’dir. Her iki evde 3 oda, bir salon ve müştemilattan oluşmaktadır. Alt kattaki ev 30.000 YTL, üst kattaki ev ise 35.000 YTL ’dir. Toplam değeri 65.000 YTL ’dir. İMAR DURUMU: Tapuda hâlâ tarla vasfındadır. Parsel Kırıkhan ilçesi, Mahmutlu Mıntıkası, 123 nolu sokağa cephelidir. SATIŞ SAATİ: 11.00 11.10 arası. MUHAMMEN BEDELİ: 65.000,00 YTL Satış Şartları: 1 Satış 14.04.2008 günü, yukarıda belirtilen saatler arasında, KIRIKHAN İCRA MÜDÜRLÜĞÜ açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış ve paylaştırma giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedele alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartiyle 24.04.2008 günü, aynı yer ve saatler arasında ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacakları toplamını, satış ve paylaştırma giderlerini geçmesi ve artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması lazımdır. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, damga vergisi, tapu harç ve masrafları ile KDV alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla, diğer ilgililerin (*) bu taşınmaz üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaştırmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli, hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse, İcra İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. İşbu ilan tebligat yapılamayan ilgililere tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. (İİK.m.126) (*)İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 8828) T.C. ABANA SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN İLAN DOSYA NO: 2007/4 Satış Davacı Abana Belediye Başkanlığı vekili tarafından, davalılar Bülent Tunca ve arkadaşları aleyhine açılan Abana Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/29 Es. 2006/60 Ka. Sayılı ortaklığın satış suretiyle giderilmesi davasının, yapılan açık yargılamaları sonunda, davalılardan ve dahili davalılardan Meliha Pekacar, Ahmet Pekacar, Hatice Mermer, Mehmet Tunca, Firkete Akın, Hakan Akın, Handan Akın Aldinç, Ergül Akyar, Ahmet Yalçın Akgün, Şükran Aktan, Servet Duray Hoş, Metin Dinç, Mine Sıcakkan Dinç, Nihat Ünal, Zuhal Vardarlı, Nihal Denizaşan, Mehmet Denizaşan, Nebiye Denizaşan, Saliha Kalender, Semiha Denizaşan, Sevim Yazgan, Halide Şükran Ünal, Mustafa Zafer Ünlüsayın, Cengiz Ünlüsayın, Nuri Fedai Ünal, Necat Aktan, Nail Öztürk, Emel Aktan Yılmaz, Kadir Yıldırım Akın, Nermin Demirel, Birsen Demirel, Görsev Korol, Mustafa Bayram Demirel, Emine Tunca, Zatiye Tunca, Abdullah Yılmaz, Kadriye YıImaz (Araz), Nesrin Yılmaz, Sevgi Yılmaz (Yalçınkaya), Sevinç Yılmaz (Yolal), Mehmet Ali Yılmaz, Mehmet Sinan Yılmaz, Pakize Üzüm, Saadet Yıldız Başoğlu, Fatma Çavuşoğlu, Selçuk Üstüner, Soner Üstüner, Hasan Üstüner, Nermin Üstüner, Necati Üstüner, Erol Üstüner, Fatma Üstüner, Cemal Üstüner, Cengiz Üstüner, Cemal Tezcan, Emine Tezcan, Burhanettin Tezcan, Seher Tezcan, Cemalettin Tezcan, Aliye Murat Tezcan, Mertol Tezcan, Neşe Tezcan, Fatma Gizdaş, Saadet Gizdaş, Emine Görür, Fatma Görür, Abdullah Görür, Mustafa Görür, Reyhan Bengü, Ayhan Görür, Muzaffer Üstüner, Cemile Tezcan’a karar tebliğinin yapılamadığı, yapılan adres araştırmasında ve tüm aramalara rağmen adresleri tespit edilemediğinden, karar ilanen tebliğ edildiğinden, satış dosyası ile ilgili bilirkişi kıymet takdiri raporunun ilanen tebliğine karar verilmiştir. Satışa esas olmak üzere kıymet takdiri yapılan taşınmaz, Abana ilçesi Merkez Mahallesi, 265 ada, 8 parsel numaralı arsadır. İmar Kanunu’nun 18.maddesine göre yapılan arsa düzenlemesi oluşmuş bir imar parselidir. Alanı 650.57 m2 dir. Abana İnebolu yolu ile Sahil Caddesi’nin birleştiği köşe başında, şehir merkezine yaklaşık 300 m. mesafede yer almaktadır. Bu mesafe Abana ilçesi yerel şartlarında şehir merkezine; şehrin idari, sosyal, kültürel ve iktisadi birimlerine yakın sayılabilecek bir mesafedir. Aynı zamanda şehir otogarının hemen yanındadır. İmar durumu ayrık nizam beş kat olup, konut alanıdır. Arsa tabii zemin kotu kot aldığı köşe başından bir kat kazanılabilecek şekilde düşük kottadır. Arsa, şehrin bütün alt ve üstyapı tesislerinden hizmet alabilecek konumdadır. Arsanın bu özellikleri ve yerel alımsatım rayiçleri dikkate alındığında keşif tarihi itibarıyla birim değerinin 90.00 YTL/m2 olacağı kanaatine varılmıştır. 07.12.2007 tarihi itibarıyla, taşınmazın değeri 58.551.30 YTL. olarak hesap edilmiştir. 2007/3 Satış sayılı dosyanın, 13.12.2007 tarihli bilirkişi raporunun, davalılar ve dahili davalılar Meliha Pekacar, Ahmet Pekacar, Hatice Mermer, Mehmet Tunca, Firkete Akın, Hakan Akın, Handan Akın Aldinç, Ergül Akyar, Ahmat Yalçın Akgün, Şükran Aktan, Servet Duray Hoş, Metin Dinç, Mine Sıcakkan Dinç, Nihat Ünal, Zuhal Vardarlı, Nihal Denizaşan, Mehmet Denizaşan, Nebiye Denizaşan, Saliha Kalender, Semiha Denizaşan, Sevim Yazgan, Halide Şükran Ünal, Mustafa Zafer Ünlüsayın, Cengiz Ünlüsayın, Nuri Fedai Ünal, Necat Aktan, Nail Öztürk, Emel Aktan Yılmaz, Kadir Yıldırım Akın, Nermin Demirel, Birsen Demirel, Görsev Korol, Mustafa Bayram Demirel, Emine Tunca, Zatiye Tunca, Abdullah Yılmaz, Kadriye Yılmaz (Araz), Nesrin Yılmaz, Sevgi Yılmaz (Yalçınkaya),Sevinç Yılmaz (Yolal), Mehmet Ali Yılmaz, Mehmet Sinan Yılmaz, Pakize Üzüm, Saadet Yıldız Başoğlu, Fatma Çavuşoğlu, Selçuk Üstüner, Soner Üstüner, Hasan Üstüner, Nermin Üstüner, Necati Üstüner, Erol Üstüner, Fatma Üstüner, Cemal Üstüner, Cengiz Üstüner, Cemal Tezcan, Emine Tezcan, Burhanettin Tezcan, Seher Tezcan, Cemalettin Tezcan, Aliye Murat Tezcan, Mertol Tezcan, Neşe Tezcan, Fatma Gizdaş, Saadet Gizdaş, Emine Görür, Fatma Görür, Abdullah Görür, Mustafa Görür, Reyhan Bengü, Ayhan Görür, Muzaffer Üstüner, Cemile Tezcan’a, adlarına 7201 Sayılı Yasanın 28,29,30 ve 31. maddeleri gereğince, tebliğ yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğine, işbu kararın gazete ilanından itibaren 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı, tebliğ tarihinden itibaren 8 günlük süre dolduktan sonra kesinleşeceği hususu ilanen tebliğ olunur. (Basın: 9755) Ö K [email protected] CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle