29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 ŞUBAT 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı, çalışanların haklarını kısarken, vekillere büyük ayrıcalık tanıyor 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Yine kendilerine yonttular EMİNE KAPLAN Samsun Sonrası CHP Samsun İl Kongresi geçen pazar günü yapıldı. Kongre önemliydi çünkü bu ilin milletvekili Prof. Dr. Haluk Koç, genel başkanlığa aday olacağını açıklamıştı. CHP üst yönetiminin, muhalefeti engellemek için uyguladığı baskılar, Samsun’da çok aşırı boyutlara uzanıyor; Haluk Koç kendi evinde vurulmak isteniyordu. Üst yönetimin beklentisi gerçekleşmedi; Samsun CHP örgütü adayına sahip çıktı. Buna karşılık Haluk Koç’un adaylığı ile ilgili yanlış yorumlar kongre sonrasında da devam ediyor. Görüş: Haluk Koç, muhalefetin ortak adayı olarak çıkmadı ve de erken davrandı. Yanlış. Haluk Koç aday olmadan önce muhalefeti birleştirme çabasına girdi; adaylığını açıklarken, ‘CHP’de birlik, solda birlik’ sözleriyle yola çıktı; aday olduktan sonra da bu birleştirici tutumunu sürdürüyor; parti emekçisi tüm kişilerin katkısını almaya çalışıyor. “Erken” aday olduğu suçlaması da dayanaksızdır. Üst yönetiminin yanlışları nedeniyle CHP her gün eriyor. Hiçbir gerçek CHP’li bu erimeye göz yumamaz; evet diyemez; dememelidir. Görüş: Haluk Koç ekibinin seçimlerde aday gösterilmeyen veya seçimi kaybeden kişilerden oluşması, bu hareketin bir küskünler hareketi olarak algılanmasına neden oldu. Yanlış. Haluk Koç’un adaylığına destek veren eski milletvekilleri, CHP’deki yönetim yetersizliğini, özellikle 2004 yerel seçimlerinden sonra değişik parti toplantılarında sürekli olarak dile getiriyorlardı. Partilerinin güçlenmesinden başka bir şey istemeyen bu kişiler neden ve kime küskün olsunlar? Oysa, Haluk Koç ve arkadaşları “değişim” istedikleri için, üst yönetim tarafından kurultay sürecinde bile CHP’yi “parçalamakla”, “tatminsizlikle” ve “hainlikle” suçlanıyor. Küskünler, önseçim istiyor! Kaldı ki Haluk Koç, bir demokratik tüzük öneriyor; milletvekili adaylarının önseçimle saptanacağını ısrarla vurguluyor. Bu nedenle de “şu ya da bu kişi” destekliyor gerekçesiyle Haluk Koç’un adaylığının eleştirilmesinin hiçbir nesnel dayanağı yoktur. Haluk Koç’un grup başkanvekili olamadığı için aday olduğu savı da, daha önce kamuoyuna açıklandığı gibi, tamamıyla gerçek dışıdır. Görüş: Haluk Koç’un geçmişte izlediği siyasal çizgiyle üst yönetimin izlediği çizgi ‘aralarında fark yok’ izlenimi yarattı. Yanlış. Önce, Haluk Koç’un grup başkanvekili olarak izlemek zorunda kaldığı politika, CHP MYK’sinin, daha doğrusu genel başkanın tek başına oluşturduğu politikadır. Sonra, bu yargı, Haluk Koç’un adaylık ve sonrasındaki açıklamalarının dikkate alınmamasından kaynaklanıyor. Haluk Koç, ‘partide demokrasi, ülkede demokrasi’ diyor; hukuk devletini vurguluyor; işsizliğe çözüm; AB üyeliği, Kürt sorunu gibi temel konularda üst yönetimce izlenmekte olan poitikalardan farklı görüşte olduğunu açıklamış bulunuyor. (Koç’un açıklamalarına www.ortakakil2008.com adresinden ulaşılabilir.) Kaldı ki çok önemli bir “yöntem” farkı var; Haluk Koç, partinin kurullarının ve örgütlerinin politika üretimine etkin katılımını öneriyor; politikaların “ortak akılla” oluşturulmasını istiyor; halkla birlikte çözüm, diyor. Görüş: Ülke siyaseti türban sıkıştırması ve yerel seçimler nedeniyle CHP’de bir üst yönetim değişikliğinin zamanı değil; ayrıca üst yönetim güçlü, değişim yerel seçimlerden sonraya bırakılmalıdır. Yanlış. Bugün ülkenin güçlü bir muhalefete ve iktidar seçeneğine her zamankinden daha çok gereksinimi vardır. Haluk Koç, iktidar seçeneği olacak güçlü bir CHP için başarısızlığı kanıtlanmış olan üst yönetimin değiştirilmesini öneriyor. AKP’nin dengesiz gidişini durduracak olan, halka güven vermeyen şimdiki CHP yönetimi olamaz; halkla kucaklaşan, halk kitleleriyle bütünleşen bir CHP olabilir. Yerel seçimler bir yıl sonra yapılacaktır. Kurultaydan yönetim değişikliğiyle çıkacak bir CHP, adaylarını önseçimle saptayarak ve doğru politikalar önererek yerel seçimlerde AKP’ye halkın bir “ilk ders” vermesini sağlayabilir. ??? Haluk Koç, çok sınırlı olanaklarıyla gittiği her yerde halkla iletişim kurmayı kolayca başarıyor; CHP üst yönetiminin ve yönetim anlayışının tümüyle değişmesi gerektiğini anlatıyor ve gerçekten olağanüstü bir toplumsal destek buluyor. Çünkü toplumun çağdaşlaşmadan, demokratikleşmeden, değişimden, ilerlemeden yana olan tüm kesimleri CHP üst yönetiminin değiştirilmesini istiyor. CHP kurultay süreci, Samsun’da nitelik değiştirdi. Haluk Koç, onca engellemelere karşın, güçlü bir delege ve halk desteği kazanabileceğini gösterdi; kendini kanıtladı. Bundan sonrası, CHP kurultay delegelerine kalıyor. “Bu yönetimle olmaz” diyen tüm CHP’lilerin, sokaktaki halkın her gün yükselen isteklerini de dikkate alarak Haluk Koç’un adaylığını doğru değerlendirmeleri gerekiyor. [email protected] ANKARA Çalışanların haklarında büyük kayıplar öngören, emekli maaşlarının düşürülmesi, sağlık giderleri için katkı payı ödenmesi, bir emeklinin yeniden çalışması durumunda emekli maaşının kesilmesi hükmünü getiren Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı, milletvekilleri için büyük ayrıcalıklar sağlıyor. Milletvekillerinin temsil tazminatı formülüyle emekli maaşları arttırılıyor, sağlık giderleri için katkı payı ödeme yükümlülüğü kaldırılıyor. ? Emekli bir yurttaş, yeniden çalışmak isterse emekli maaşı kesiliyor. Milletvekilleri ise emekli maaşını almaya devam ediyor. Tasarıya göre emekli maaşlarında düşüş olacak. Çalışanların yakınlarının ölüm aylığını hak edebilmesi için pirim günü 900 günden 1800 güne çıkarılıyor. Emekli olan milletvekilleri, yeniden seçilseler bile emekli maaşını almaya devam ediyor. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, yarın görüşülecek olan Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı’na bir düzenleme eklenerek milletvekili emekli maaşlarının temsil tazminatı formülüyle arttırılmasına ilişkin tepkiler sürüyor. Tasarı, emekli maaşlarının arttırılmasının yanı sıra milletvekillerine başka ayrıcalıklar da tanıyor. Bunlardan bazıları şöyle: Tasarıya göre çalışanların yeni sistemle emekli maaşlarında büyük düşüş olacak. Sosyal güvenlik sisteminin açıklarını kapatmak amacıyla harcamaların kısılması kapsamında, mevcut “alt sınır maaşı” uygulamasına yüzde 35’lik sınır getiriliyor. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası’na göre 2015 yılının sonuna kadar yüzde 2.5 olarak uygulanması gereken aylık bağlama oranı da, bu tasarının 5. maddesi ile yüzde 2’ye düşürülüyor. Emekli olup yeniden seçilen milletvekilleri 1500 YTL, emekli olup yeniden seçilemeyen milletvekilleri ise 2 bin 500 YTL temsil tazminatı alacak. Yurttaşlar, ayakta tedavide doktor ve diş hekimi muayenesi için 2 YTL, ilaçlar ile protez gibi iyileştirme araç gereçleri için yüzde 1020 oranlarında katılım payı ödeyecek. Çalışanların yakınlarının ölüm aylığını hak edebilmesi için prim günü 900 günden 1800 güne çıkarılıyor. Bu arada Türkiye İşçi Emeklileri Derneği’nin (TİED) araştırmasına göre 1999 yılından bu yana emekli aylıkları sadece kurufasulye karşısında alım gücünü yükseltebildi. TİED araştırmasında, emekli aylıklarının alım gücünün bazı temel tüketim malları karşısında gerilediği belirtildi. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA Sırbistan’ın, sekiz yıldır Birleşmiş Milletler Protektorası olarak yaşayan parçası Kosova, 17 Şubat günü bağımsızlığını ilan etti. Böylece dünya yeni bir, üstelik de etnik temellere dayalı bir ulus “devlet” daha kazandı. ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya’nın yanı sıra, AKP yönetimindeki Türkiye Cumhuriyeti’nin de hemen tanıdığı Kosova devleti çok ilginç, çok boyutlu bir sürecin başlamakta olduğunu haber veriyor: Modernizmden postmodernizme ve geriye Dünyada 20 adet etnik olarak homojen sayılabilecek devlet var. Temsil Edilemeyen Halklar ve Uluslar Örgütün’ün üye sayısına bakarak, geriye kalan yaklaşık 200 devlette bağımsızlık, otonomi veya daha geniş haklar talep eden en az 68 etnik grubun varlığından söz edilebilir. Bu örgüte üye olmayanları, örneğin Çin’deki 56 resmen tanınan etnik gurubu da göz önüne alınca, kimi gözlemciler Latin Amerika’dan Uzakdoğu’ya verili tüm sınırları sorgulayacak kanlı bir parçalanma sürecinin başlayabileceğini düşünüyorlar. Halbuki, daha 20 yıl önce, küreselleşen ve ABD liderliğindeki tek kutuplu dünyada ulus devletler giderek önemini kaybedecekti. Küreselleşme ve teknolojik devrimin etkisiyle tarih sahnesine El Kaide, Hizbullah gibi devlet dışı örgütler, süper güçlenmiş bireyler (terörist) çıkarken ulus devletin sonu geliyordu. Gündemde bir ABD imparatorluğu, hatta, ABD’yi bile egemenliği altına alan bir “İmparatorluk” (Hart ve Negri) vardı. Böylece, tüm ülkelerin, egemenliklerinin sınırları ya ABD imparatorluğunun rakipsiz askeri gücüne, ya da “İmparatorluğun” ekonomiksiyasi gücüne tabi oluyordu. Gerçekteyse, sermayenin yeni “yaşam dünyalarına” nüfuz etmesi hızlandıkça, neoliberal deregülasyon, ulus devletler altında yaşayan toplumların bölüşüm ilişkilerini, yerel topluluklar, etnik gruplar arası dengeleri altüst ediyor, kültürel dokularını çözüyordu. Böylece [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com dan nemalanmaya çalışacak. Böylece birçok benzer devletlere de örnek oluşturacak. “De nobis fabula narratur!” Büyük güçler, doğal sınırlar, yeni koloniler Bu sürecin, “doğal sınırlar” fantezisi bağlamında teorisini yapanlar da var. Fantezi diyorum.. çünkü bizzat “sınır” kavramı, doğal olmayan, bir toplumsal siyasi müdahaleye/şiddete işaret eder. Bu yüzden etnik, dini olarak “homojen”, devletlerin sınırları dahi, başlangıçtaki ideal tasarıya uymayan siyasi uzlaşmaların ürünüdür. Ama bu fanteziyi ısrarla üretenlerin olduğunu, Ralph Peters’in Atlantik Monthly’nin Ocak/Şubat sayısında yine hortlayan haritasından (Jeffery Goldberg, “After Iraq”), daha önce aktardığım Vanity Fair dergisindeki “Kumdaki çizgiler” tartışmasından biliyoruz. ABD’de özellikle neocon analistler arasında, Ortadoğu’daki sınırların çizilişindeki “yapaylık” iddialarından hareketler, etnik, mezhep ve din temelinde yeni sınırlar tasarlayanlar, bu arada, Douglas Feith’in martta çıkacak olan kitabıyla ilgili sızıntılardan anladığım kadarıyla, oluşacak istikrarsızlık ortamlarına özellikle yatırım yapanlar da var. Peki ama neden? Derinleşen ekonomikmali kriz, büyük güçler arası rekabet, gittikçe artan “küresel ısınma” ve nüfus baskısı, doğal kaynakların, piyasaların ve ucuz iş gücü kaynaklarının doğrudan denetiminin önemini arttırdı. Küçük, komşularıyla sorunlu siyasi birimleri, daha doğarken sömürge ilişkileri içine hapsetmek, büyük ulus devletleri denetim altına almaktan daha kolay. İkincisi, giderek bir “sertyumuşak güç” işbirliği dinamiği sergilemeye başlayan ABDAB ekseni bu yolla, Rusya ve Çin gibi çok etnik gruplu siyasi birimleri destabilize etmeyi, zayıflatmayı umuyor. Üçüncüsü, Kosova, Rusya’nın Avrasya hinterlandında etkisini sınırlamak, tepkisini ölçmek için özel bir fırsat oluşturuyor. Bir Semptom Olarak ‘Kosova’ devleti oluşan riskli ve güvensiz ortamlarda insanlar, en yakın etnik güvenlik ağlarına daha çok sarılıyor, toplu kimliklerini bu düzeyde yeniden tanımlayarak savunmaya çalışıyorlardı. Modernizmin din, ırk etnik özellikleri aşarak kurulmaya çalışılan, toplumsal ilerlemeye açık, evrensel vatandaşlık kimliği, yerini etnik, dini ve mezhep kimliklerine dayalı postmodern bir siyasi şekillenmeye, reaksiyoner aşiret (“somut” aidiyetlere dayalı topluluklar anlamında) yapılarına bırakıyordu… Kısacası, moderniteden postmoderniteye geçiş, modernite öncesi biçimleri doğurarak toplumsal gelişmenin önünü kapatıyordu. Böylece, çokuluslu modern vatandaşlık devletleri parçalanmaya, küçük ve homojen, dolayısıyla hem kimliğini etnik düzeyde tanımlayan, hem de büyük güçlerin iradesi karşısında dirençsiz.. üstelik, etnik ve dini açıdan farklı komşularıyla kavgalı devletler, adeta, imparatorluklara bağlı dukalıklar dünyası bir olasılık olarak şekilleniyordu. Realitenin karmaşıklığı, dinamizmi, her şeye kadir imparatorluk senaryosuna sığmadı. Aksine, birbirleriyle rekabet içinde, ABD hegemonyasını tehdit eden büyük güçlere dayalı, ABD Savunma Bakanı’nı Robert Gates’in da geçenlerde Washington Post’ta kabul etmek zorunda kaldığı gibi bir “çok kutuplu dünya” şekillendi (Jim Lobe, IPS, 18/02/08). Şimdi, gündemde, “modernizmin merkeziyetçi, müdahaleci” devletinin yerini postmodernizmin, çokkültürlü, çok kimlikli demokratik özgürlükleri süreli güçlendirecek bir “piyasa devleti” yok. Aksine, yükselen güçlerin emperyalist rekabetlerinde araç ve hedef olacak devletlerin, etnik çatışmaların, savaşların ve Kosova, Doğu Timor, Afganistan, Irak gibi yeni tarz sömürgelerin dünyası var. UN protektorasından ABABD ‘protektorasına’ Kosova’nın bağımsızlık deklarasyodeyimiyle bir BM protektorasından, süresi belirsiz bir AB protektorasına dönüşüyor. Kosova’da 17 bin NATO Askeri, dünyanın en büyük ABD üslerinden biri, Kosova hükümetinin tüm kararlarını geri çevirebilecek yetkide bir AB görevlisi (valisi) var. Diğer bir deyişle Kosova’nın bağımsızlık ilanıyla, siyasi varlığını büyük güçlerin garantisine, hatta fiili varlığına borçlu yeni bir devlet modeli doğmuş oluyor. Aslında Kosova’nın salt dış güvenliği değil, iç ekonomik yaşamını sürdürebilmesi de ABD ve AB desteğine bağlı. Kosova’nın işsizlik oranı yüzde 50’lerde dolaşan nüfusu, AB ve ABD’nin, “sivil toplum” örgütleri ve yardım fonlarıyla akıttığı sadakalarla ve “yeraltı ekonomisini” yöneten MAFIA örgütlenmeleriyle yaşayabiliyor. Karşımızda, büyük güçlerin askeri, siyasi ve ekonomik varlığı, yozlaşmış yerel seçkinler tabakası, yaygın suç örgütleri aracılığıyla yönetilen tipik bir (ABDAB işbirliği olduğundan da kolektif) koloni “devlet” yapısı, modeli olduğu söylenebilir. Sırbistan’a, daha doğrusu, Sırbistan’ın seçkinler tabakasına ve egemen sınıfına gelince, Prof. Ash’ın işaret ettiği gibi önlerinde iki seçenek kalıyor. Ya küsecek, kendi içine kapanarak uluslararası sermayenin “nimetlerinden” mahrum kalacak.. ya da “gerçekçi” bir tutumla, durumu kabullenerek, “süngüsü düşmüş” bir biçimde, ABDAB iradesine boyun eğecek, AB sürecine katılmaya, yeni sömürgeleşmenin kırıntıların nunu okuyanlar, Oxford’dan Prof. Timothy Garton Ash’ın The Guardian’da dikkat çektiği gibi, garip bir şeyle karşılaşıyorlar. Belge bağımsızlık ilanından daha çok ABD ve AB’ye, NATO’ya sadakat, bağımlılık, uyum ve güven verme belgesi. Böylece Kosova; Sırbistan’dan ayrılma karşılığında, ABD ve AB’nin iradesini tümüyle kabul etmiş oluyor. The Economist’in T.C. ÇANAKKALE l. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI Sayı: 2007/449 Tal. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, kıymeti, adedi, evsafı: TAPU KAYIT BİLGİSİ: Çanakkale ili, İntepe köyü, Köyaltı mevkiinde kâin, H16c221 pafta, 3928 parsel numaralı, 2560,26 m2 miktarlı, 12 adet dubleks meskeni olan, iki katlı, bahçeli, 6 adet binada, 4/48 arsa paylı YONCAKENT SİTESİ, B Blok’ta zemin ve 1. kat olarak kayıtlı, 2 nolu bağımsız bölüm olan, kat irtifaklı, dubleks, mesken alanı 220 m2 olarak hesaplanmış taşınmazın tamamı. TAŞINMAZIN İMAR DURUMU: Söz konusu parsel A2 (Ayrık nizamiki kat) taks: 0.25 Kaks: 0.50’dir. H: 6.50 mt’dir. Söz konusu parsel, imar parseli olup, yol ve yeşil alandan etkilenmemektedir. TAŞINMAZIN HALİHAZIR DURUMU: Taşınmaz, dubleks mesken olup, bodrum kat, zemin kat ve birinci kattan ibaret olup, bodrum katta garaj ile depo, zemin katta salon ve mutfak ile tuvalet, üst katta 3 adet yatak odası ile çatı arası bölüm bulunmaktadır, dubleks meskenin içinde bulunduğu site, arsasının topografik yapısı nedeniyle bodrum kat zemine gömülü değildir, dubleks mesken alanı 220 m2 olarak hesaplanmış olup, taşınmaz iskân edilir haldedir. İntepe (Erenköy) beldesinde bulunmakta olup, sitenin yakın çevresinde birçok müstakil konut ile dubleks meskenin içinde bulunduğu sitenin, çevre bahçe duvarları yapılarak kısmen de bahçe düzenlemesi yapılmış haldedir. Taşınmaz dubleks mesken hem yazlık hem de kışlık olarak kullanılabilecek yapıdadır. Site, mevkii itibarıyla Çanakkale merkeze, İzmir yönünde yaklaşık 16 km. mesafede ve Çanakkale İzmir Devlet Karayolu üzerinde bulunan sitelere, taşınmazın hemen önünde karşı sırada akaryakıt istasyonu ile kır lokantaları yer almaktadır. Taşınmazın bulunduğu mevki Troya harabelerine çok yakın durumdadır, taşınmaz tamamen Çanakkale Boğazı manzaralı olup, açık havalarda Gökçeada bile görülebilmektedir. TAŞINMAZIN KIYMETİ: 120,000,00 . YTL (YÜZYİRMİBİN ) YTL’DİR. İİK’NİN 127. MD. GÖRE SATIŞ İLANININ TEBLİĞİ: Adresleri tapuda kayıtlı olmayan (mübrez, tapu kaydında belirtilen) alakadarlara, gönderilen tebligatların tebliği imkânsızlığı halinde işbu satış ilanı tebliği yerine kaim olmak üzere ilgililere ilanen tebliğ olunur. İİK 151., 142. MADDELERİNE GÖRE SIRAYA ŞİKÂYET VE İTİRAZ: Uygulama aykırılığı nedeniyle, alacağın mahsuben ihalenin yapılması veya satış bedelinin İİK 138. mad. cümlesinden ipotek alacaklısına ödenmesi durumunda, alakadarların satışı takip ederek, İİK’nin 142. mad. göre şikâyet veya itirazları olanların, bu hakkını (7) gün içinde kullandıklarına dair, derkenar dilekçelerini dosyamıza ibraz etmeleri. İİK’nin 83, 100, 142, 151, MK’nun 789, 777. maddelerine göre ayrıca ilanen tebliğ olunur. SATIŞ ŞARTLARI: 1. Satış 15/04/2008 tarihinde, saat : 14.0014.10 arasında, Çanakkale 1. İcra Müdürlüğü’nde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Birinci satış günü ve saatinde tahmin edilen değerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla 25/04/2008 tarihinde, aynı yerde aynı saatlerde, ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerimi geçmesi şartıyle, en çok arttırana ihale olunur. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2. Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye resmi, damga vergisi, KDV, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir, birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3. İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4. İhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır, ihale farkı ve temerrüt faizi, ayrıca hükme hacet kalmaksızın, Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5. Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6. Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/449 Tal. sayılı dosya numarasıyla, müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 15/02/2008 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. İşbu satış ilanı, tapu kaydında ad ve adresleri geçip de tebliğ edilemeyene, ilgililere tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 9557 T.C. DÜZCE 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ MENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI SAYI: 2007674 Talimat Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cinsi, miktarı ve kıymetleri yazılı mahcuz mallar satışa çıkartılmıştır. Birinci arttırmanın. 14.03.2008 tarihinde, saat: 11.3011.40 arasında ÖZTÜRLER KAVŞAĞIEMNİYET OTOPARKI DÜZCE’de yapılacağı, birinci gün kıymetlerin %60 + masraflarına (rehin bedelini) istekli bulunmadığı takdirde ikinci satışın, 19.03.2008 tarihinde, aynı yer ve aynı saatte 2. arttırmanın yapılarak satılacağı, şu kadar ki, arttırma bedelinin mahcuzun kıymetinin %40 + satış masraflarını (rehin bedeli) bulmaması ve satış isteyenin, alacağına öncelikli olan alacaklarının toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma giderlerini geçmesi şart olduğu, mahcuzun satış bedeli üzerinden KDV + tellaliye ve damga resminin alıcıya ait olacağı ve şartnamenin icra dosyasında görülebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin, yukarıda yazılı dosya numarası ile Dairemize başvurmaları ilan olunur. 18.02.2008 MUHAMMEN KIYMETİ: 50.000.00 YTL ADEDİ: 1 CİNSİ/ ÖNEMLİ HUSUSLARI: 81.DD.597 PlakalıMITSUBISHIPrestij BG659 marka, BeyazYeşil renkli 4D34 L33840 Motor ve NLTPNG13LO1065873 Şasi No’lu27+1 kişilik OTOBÜS, 118550 km’de. REHİNLİ 2008 Model. Reklam logolu BESTAŞ marka, 0795100280 No’lu TAKOGRAF mevcuttur. Basın: 9474 TÜRK GENÇLİĞİNE HİZMET VAKFI SERİ KONFERANSLAR: 4 TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN AYDINLANMA YILLARINDA ÇAĞDAŞ VE DEVRİMCİ EĞİTİMİN UNUTULMAYAN ÖNDERİ, MİLLİ EĞİTİM BAKANIMIZ HASAN ÂLİ YÜCEL’İN ARAMIZDAN AYRILIŞININ 47. YILI ANISINA Yönetmen Prof. Dr. GÜNGÖR ŞATIROĞLU Konuşmacı PROF. DR. AHMET GÜNER SAYAR İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Tarih: 26 ŞUBAT 2008 SALI Slayt Gösterisi Saat: 17.0019.00 Yer: İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Sosyal Tesisleri MaçkaİSTANBUL T.C. GİRESUN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2008/26 Esas KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU YER: GİRESUN MERKEZ MEVKİİ: GEMİLERÇEKEĞİ MAHALLESİ, BOĞACIK MEVKİİ PAFTA NO: ADA NO: 631 PARSEL NO: 3 VASFI: YÜZÖLÇÜMÜ: MALİKİN ADI VE SOYADI: Ayten Duyduk. KAMULAŞTIRMAYI YAPAN İDARENİN ADI: Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş. KAMULAŞTIRMANIN VE BELGELERİN ÖZETİ: Giresun Merkez, Gemilerçekeği Mahallesi, Boğacık Mevkii, 631 Ada, 3 Parselde kayıtlı taşınmazın, davacı adına tesciline ve bedelinin tespitine karar verilmesi, talep ve dava edilmiştir. Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2008/26 Esas sayısında dava açılmış olup, duruşması 13.03.2008 günü, saat: 09.00’a bırakılmıştır. 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasası’nın 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. 08/02/2008. (Basın: 8867) T.C. ADANA SULH HUKUK MAHKEMELERİ SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2007/59 Satışına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adedi: Adana ili, Seyhan ilçesi, Karslılar köyünde, tapunun Cilt 22, Sayfa 2359, Ada 2807, Parsel 9’da kayıtlı, 432,00 m2 taşınmaz, izalei şüyu kararına istinaden satılacaktır. Taşınmaz, Karslılar Köyü Mahallesi, 82038 Sokak, No: 60 evleri sitesinin bitişiğinde halen boş arsa olarak bulunmakta olup, baraj gölüne hâkim durumdadır, etrafında villa tipi evler mevcuttur, tüm belediye hizmetleri mevcuttur, taşınmazın bulunduğu yer, kullanım şekli ve imar durumu göz önüne alındığında, 1 m2’sinin 250,00 YTL değerinde olduğu, taşınmazın tamamı 108.000,00 YTL muhammen bedel üzerinden, aşağıdaki şartlarda satılacaktır. Taşınmazda hissedar Turgay Özgören hissesinde, Seyhan Vergi Dairesi’nin haczi mevcuttur. İMAR DURUMU: a2 Ayrık iki katlı yapı nizamı. Satış Şartları: 1 Satış 08.04.2008 Salı günü, saat: 10.00’dan 10.15’e kadar, Adana Adliye binasının 4. katında 407 veya 408 odada açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartı ile 18.04.2008 Cuma günü, Adliye binası 4. katta, 408 odada, aynı saatlerde de ikinci arttırmaya çıkartılacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilmemişse, gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Katma Değer Vergisi, ihale pulu, tapu harcı ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 2464 Sayılı Kanun’un 68. maddesi gereğince, tellaliye harcı satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla, diğer ilgililerin bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile ON BEŞ gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır, aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle, ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın, Dairemizce tahsil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/59 sayılı dosya numarası ile müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. İcra İflas Kanunu’nun 126 İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 9506 CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle