Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HÜKÜMET BÜYÜK YENİLGİ ALDI
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 2 ARALIK 2008 SALI
8 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr
ANMA
Sanki böyle gitmeyi bizzat istemiş gibi
dimdik ve yaşlanmadan,
gittin.
Ve bize bıraktığın
öğretin
aydın ve devrimci olma hedefi
engin hoşgörü
saygı
ve sevginin en derini
bir de,
özlem idi…
A.Refik Suna
1925-2007
Eşin: Nadire Suna Evlatların: Eren-Nur-Günseli-Ali
Ömer-İlhami-Muammer-Serap
Torunların: Özgür-Y.Metin-Enver-Yiğit-Efe
TC ANKARA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN
Esas No: 2006/79 Karar No: 2008/214
Davacõ: Güneş Deniz Davalõ: 1- Yusuf Onuk 2- Mehmet Onuk
Davacõ Güneş Deniz vekili tarafõndan davalõlar Yusuf Onuk, Mehmet Onuk ve Ray Sigorta AŞ aleyhine açõlan tazminat davasõnõn yapõlan yargõlamasõ sonunda; Mahkememizce davalõlardan Yu-
suf Onuk'un Şehit Salim Tekgül Cad. Keremkent Sitesi No: 1/4 Pursaklar/Keçiören/Ankara ve Mehmet Onuk'un Peyami Safa Mahallesi Dr. M. Altun Cad. No: 33/D Akdere Ankara tebligat yapõla-
madõğõndan mahkememizin 2006/79-2008/214 sayõlõ kararõnõn ilanen tebliğine karar verilmiştir. Mahkememizde yapõlan yargõlama sonunda verilen 2008/214 sayõlõ kararda; Maddi tazminat davasõ-
nõn kõsmen kabulü ile; 11.895 YTL hasar bedelinin davalõ sigorta şirketinin poliçe limiti ile sõnõrlõ olmak ve bu şirket açõsõndan faizin başlangõç tarihinin 28/02/2006 olmasõ kaydõ ile, diğer davalõlar
yönünden faizin başlangõç tarihinin 24/09/2005 olay tarihi olmasõ kaydõyla yasal faiziyle davalõlardan müştereken ve müteselsilen alõnarak davacõya verilmesine, fazla istemin reddine; manevi taz-
minat talebinin reddine, Harçlar Yasasõ uyarõnca alõnmasõ gerekli 642,33 YTL nispi ilam harcõndan peşin yatõrõlan 350 YTL harcõn mahsubu ile bakiye 292,33 YTL harcõn davalõ sigorta şirketinin
5000/11895'inden sorumlu olmasõ kaydõyla davalõlardan müştereken ve müteselsilen alõnarak Hazine’ye gelir yazõlmasõna; davacõ tarafõndan peşin olarak yatõrõlan başvurma harcõ, periş nispi harç ve
vekâlet harcõndan ibaret toplam 364,30 YTL harcõn davalõ sigorta şirketinin 5000/11895'inden sorumlu olmasõ kaydõyla davalõlardan müştereken ve müteselsilen alõnarak davacõya verilmesine; da-
vacõ tarafõndan yapõlan dosya, pul, tebligat, müzekkere gideri, ilan gideri ve bilirkişi ücretlerinden ibaret toplam 820 YTL yargõlama giderinden takdiren 376 YTL'si ile davacõ vekilinin çalõşmasõ kar-
şõlõğõ tarifeye göre takdir olunan 1.427,20 YTL nispi ücreti vekâletin davalõ sigorta şirketinin 5000/11895'inden sorumlu olmasõ kaydõyla davalõlardan müştereken ve müteselsilen alõnarak davacõya
verilmesine, bakiye yargõlama giderinin davacõ üzerinde bõrakõlmasõna; davanõn reddolunan kõsmõ üzerinden davalõ sigorta şirketi vekilinin çalõşmasõ karşõlõğõ tarifeye göre takdir olunan 1.062 YTL
nispi ücreti vekâletin davacõdan alõnarak davalõ sigorta şirketine verilmesine karar verilmiş olup davalõlar Yusuf Onuk ve Mehmet Onuk'a işbu ilanõn ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra mahkeme-
miz 2006/79-2008/214 sayõlõ kararõnõn tebliğ edilmiş sayõlacağõ, davalõnõn tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde kararõ temyiz etmesi veya bir vekil vasõtasõyla temyiz ettirmesi T.K'nun 28-31. mad-
desi uyarõnca ilanen tebliğ olunur. 08/09/2008 Basõn: 65102
Pakistan’a saldõrõ protestosu
Dış Haberler Servisi - Mumbai’de
172 kişinin ölümüne yol açan saldõrõ-
larõn ardõndan Hindistan, Pakistan Bü-
yükelçisi’ni Dõşişleri Bakanlõğõ’na ça-
ğõrarak, terorizmi önleyemediği ge-
rekçesiyle Pakistan’õ resmen protesto
etti. Önceki gün istifa eden içişleri ba-
kanõnõn yerine göreve getirilen yeni ba-
kan Palaniappan Çidambaram da
“Bize yönelik ağır tehdide kararlı-
lıkla karşılık vereceğimizden ve bu
tehdidi bertaraf edeceğimizden her-
kesin emin olmasını istiyorum” diye
konuştu. Bakan, saldõrõlarõn “Hindis-
tan ruhuna yönelik” olduğunu belirtti.
Hindistan İçişleri Bakan Yardõmcõ-
sõ Shakeel Ahmed saldõrõlarõ düzen-
leyenlerin tamamõnõn Pakistan kö-
kenli olduğunu söyledi. İçişlerinden So-
rumlu Devlet Bakanõ Anand Şarma da
“Olanlar Pakistan’la ilişkileri nor-
malleştirme sürecine büyük darbe
vurdu” diye konuştu.
Pakistan Devlet Başkanõ Asıf Ali
Zerdari ise Mumbai saldõrõlarõ yüzün-
den Hindistan’õn ülkesini cezalandõr-
mamasõnõ isteyerek militanlarõn bölge-
yi savaşa sürükleyebilecek güce sahip ol-
duğunu söyledi. Zerdari, Financial Times
gazetesinde yayõmlanan demecinde,
“Kötü niyetli devlet dışı aktörler, iki
nükleer güç arasında yeniden savaş çı-
karma tehdidi yaratıyor” uyarõsõnda
bulunarak tehdide karşõ ortak tavõr alõn-
masõ çağrõsõnda bulundu. Pakistan’da faa-
liyet gösteren Leşker-i Tayibe örgütünün
eğittiği Pakistanlõlarõn saldõrõlarõ dü-
zenlediği yolundaki haberlere de deği-
nen Zerdari, kendilerinin de bu örgüte
karşõ mücadele verdiğini hatõrlattõ.
ABD Dõşişleri Bakanõ Condoleezza
Rice saldõrõlar hakkõnda yürütülen so-
ruşturmada Pakistan’õn Hindistan ile
mutlaka işbirliği yapmasõnõ istedi. Rice,
“Pakistan hükümeti, deliller nereye ka-
dar giderse gitsin takip etmeli, bunu en
kararlı ve tavizsiz şekilde yapmalı” di-
ye konuştu. Hem Hindistan’õn hem de Pa-
kistan’õn kolluk kuvvetleri ile istihbarat
kurumlarõ arasõnda “en yüksek seviye-
de” işbirliği yapõlmasõnõ isteyen Rice,
“Mutlak şeffaflık ve işbirliği zamanı ol-
duğunu düşünüyorum. Pakistan’dan
beklediğimiz budur” dedi.
Hindistan’da İçişleri Bakanõ ve Ulu-
sal Güvenlik Danõşmanõ’nõn istifasõnõn
ardõndan dün de Mumbai kentinin bağ-
lõ olduğu Maharaşta eyaleti başbakanõ Vi-
lasrao Deşmukh istifa etti.
Gömmeyi reddettiler
Mumbai’deki Müslüman mezarlõğõ
yetkilileri, operasyonda öldürülen 9 te-
röristi gömmeyi reddetti. Bada Kabristanõ
Vakfõ’ndan bir yetkili, bu “iğrenç” su-
ça karõşmõş kişilerin Müslüman kabul edi-
lemeyeceğini söyledi.
Hindistan Times gazetesi, istihbarat
servislerinin, 10 ay önce Leşker-i Tayi-
be örgütünün Mumbai’deki beş yõldõz-
lõ otellere saldõrõlar düzenleyeceği yö-
nünde bilgi aldõğõnõ ancak bu bilgilerin
dikkate alõnmadõğõnõ yazdõ. Gazete, is-
tihbaratõn geçen şubat ayõnda ülkenin ku-
zeyinde tutuklanan bir Leşker-i Tayibe
militanõndan elde edildiğini, sorgusun-
da bulunan bir yetkiliye dayanarak yaz-
dõ. Aynõ yetkili, tutuklanan militanõn ge-
çen yõlõn sonlarõnda Mumbai’de kaldõ-
ğõnõ ve saldõrõya uğrayan otellerin “her
katını” incelediğini de söyledi.
Hindistan Ulusal Güvenlik Konse-
yi’ne de geçen eylül ayõnda Tac Mahal
Oteli’nin saldõrõya uğrayabileceğine iliş-
kin bilgi verildiği, 12 Kasõm’da da sal-
dõrõnõn denizden geleceği yolunda is-
tihbarat alõndõğõ bildiriliyor.
KAVŞAK
ÖZGEN ACAR
Nesin’den ‘Büyüklere Masallar’!
29 Ocak’ta bu köşedeki yazım
şöyle başlıyordu:
“Gel de büyük yazar Aziz Nesin’e
hak verme! Türk halkının yüzde
60’ının zekâsından kuşku duyan ya-
zarın, yaklaşık yarım yüzyıl önce
okuduğum ‘Büyüklere Masallar’ ki-
tabından bir öyküyü anımsadım.”
“Halkı mutlu, zengin bir ülkede yı-
lanlar, çıyanlar, çakallar, çeşitli ha-
şereler çoğalmaya başlamış. Ne
kadar mücadele edilirse edilsin bu
yaratıkların tüm ülkeye yayılışı ön-
lenememiş.
Ülke ileri gelenleri ne yapacakla-
rını şaşırmışlar. Biri, bir ulu insanı
anımsamış. Ülkeyi, kurtarsa kurtar-
sa onun kurtaracağını algılamışlar.
Ulu, insanların isteklerini kabul ede-
rek başa geçmiş. İlk talimatı ‘Doğu
kapısını kapatın!’ olmuş. Güç bela
doğu kapısı kapatılınca, yaratıkların
ülkeye girişleri önlenmiş. Yaratıkla-
rın daha da çoğalmaları önlenince,
içeridekilerle mücadele kolaylaşmış.
Ülke eski mutlu yaşamına dönmüş.
Aradan uzun bir süre geçmiş. Ül-
kenin ileri gelenlerinden bazıları
ötekilerin önüne geçme sevdasına
kapılmışlar. ‘Doğu kapısını azıcık
aralarsak, gelenler bize oy verir, biz
de seçimi kazanır, başa geçeriz’
düşüncesini uygulamışlar. Doğudan
gelen yılanlar, çıyanlar, çakallar oy-
larını kapıyı aralayanlara vermişler.
Bir sonraki seçimde öteki ileri ge-
lenler de ‘Bu sefer doğu kapısını biz
biraz daha fazla aralayalım. Yeni
gelenlerin oyları ile seçimi biz ka-
zanırız’ demişler. Gerçekten yeni
gelenlerin oyları ile seçimi kazan-
mışlar. O günden sonra seçimi ka-
zanmak isteyen herkes, kapıyı ken-
dine göre aralamış, sonuçta ülke
ulu’nun müdahalesinden önceki
duruma dönmüş. Öykü, ileri görü-
şün güzel bir örneği değil mi?”
Bugün köşemizde “türban” ve
“kara çarşaf” olgusunu değerlen-
dirmek için o yazımı anımsayalım is-
tedim. Bu “masal”dan sonra tarihsel
bir gerçeği de anımsayalım. Fransız
İhtilali’nin ardından 1796’da Paris’e
atanan ilk Osmanlı Büyükelçisi Mo-
ra’lı Seyit Ali Efendi denizyolundan
gittiği Marsilya’da büyük törenle
karşılanır. Napolyon Bonapart baş-
ta olmak üzere, özellikle Fransız
sosyetesinin bayanlarından ola-
ğanüstü ilgi görür. Ali Efendi’nin
sarığı Fransız kadınları arasında
moda olur. Farsçadan dilimize giren
“dülbend (tülbent)” sözcüğü, Paris’te
Ali Efendi’nin sarığına özenilerek
değerli kumaşlarla saçları örtme bi-
çimi “türban” sözcüğüne dönüşür.
Fransızca “türban” sözcüğü ve bi-
çimi yeni adıyla Türkiye’ye geri ge-
lir. Dolayısıyla “türban”ın İslamiyet-
le en ufak bir ilişkisi yoktur.
Erzurum’daki İran Başkonsolos-
luğu “Doğu kapısını” açıncaya de-
ğin Türkiye’de “türban” görülmez.
Daha önce yazdığımız gibi, İran
Başkonsolosluğu 1985’te “İslami-
yeti” değil “Humeyni dinini” Türki-
ye’ye ihraç etmeye, Atatürk Üni-
versitesi’ndeki genç öğrenci kızlarla
başlar. Burssuz, yoksul kız öğ-
rencilere, devlet bursunun iki katı
bir aylığı karşılıksız verir. Tek koşul
“Humeyni dininde” olduğu gibi
“türban” takmaktır. Bu girişim kısa
sürede bu üniversitede yaygınla-
şacak, sonra öteki üniversitelere
sıçrayıp “siyasal simgeye” dönü-
şüm gerçekleşecektir. Tahran, do-
ğu kapısını aralamıştır.
CHP’nin kurucusu Mustafa Kemal
Atatürk 1925’te Kastamonu’da ne de-
mişti: “Biz her açıdan uygar insan ol-
malıyız. Düşüncemiz, aklımız, tepeden
tırnağa kadar uygar olacaktır. Uygar ve
uluslararası giysi ulusumuza layıktır,
onu giyeceğiz.” Partinin bugünkü
başkanı Deniz Baykal ne diyor: “Tür-
ban siyasal simgedir, kara çarşaf de-
ğildir.” Yandaşlarına
göre Baykal ne yap-
mış: “Açılım!”
Değil şu anda kol-
tukta oturması, daha
önce de çeşitli kereler
yazdığımız gibi, çok-
tan çekip gitmesi ge-
reken Baykal’ın seçim
karnesine göz atalım:
Genel seçim:
1995’te yüzde 10.7, 1999’da ise 8.7
ile “CHP’yi barajın altına gömen
Genel Başkan” diye tarihe geçme-
miş miydi?. 2002’de yüzde 19.4,
2007’de DSP’nin payandası ile yüz-
de 20.9.
Yerel seçim: 1994’te yüzde 4.6,
1999’da 11.8 ve 2004’te 18.2.
Baykal, aklı sıra Nesin’in “masalın-
da” olduğu gibi Doğu kapısını arala-
yıp partisine oy kazandıracak. Erdo-
ğan, Baykal’ın bu girişiminden dola-
yı zevkten dört köşe olduğunu acaba
neden açıkladı dersiniz?
Baykal’a çok tepki geldi. Ama Bay-
kal her şeyin iyisini bildiği için tep-
kilere tepki gösterdi. Bugüne değin
“iktidar” yüzü göstermediği CHP’yi
“iktidarsız” yapmış bir genel başkan
hakkında Hürriyet
gazetesinde La-
tif’in bir karikatü-
rünü, komşu tak-
si durağımdan,
CHP’ye oy vermiş
ve yine de vere-
ceğine inandığım
bir şoför arkadaş,
“sokaktaki adam”
diliyle yorumladı.
Latif’in karikatüründe, eşi kara çar-
şaflı olan bir satıcıya bir müşteri,
“CHP tespihi var mı otuzüçlük!” diye
soruyor. Şoför arkadaş, karikatüris-
ti eleştiriyor: “Tespih zaten 33’lüktür.
İktidarsız CHP’nin tespihi olsa olsa
31’lik olur!”
Baykal CHP’de “açılım” derken,
“kapalım” uygularken yoksa yine çar-
şaflamıyor mu?
Baykal’ın CHP’sinin Tespihi!
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde benden
iki yıl önceki sınıfta okuyan rahmetli ağa-
beyimiz Ertuğrul Baydar, uzun süre
Çalışma Bakanlığı’nda müfettiş olarak
görev yaptı. Fakültede anlattığı bir ola-
yı anımsıyorum.
Babasına dayanarak anlattığı gerçek
öykü kolay kolay unutulacak gibi değil.
Öyküyü Baykal gibi eşi ve SBF’den ça-
lışkan sınıf arkadaşım Olcay Hanım’ın
da anımsayacağını sanıyorum.
Celal Baydar, “Ağır ceza başkanlığı”
yapmış bir yargıç... Doğu Anadolu’da bir
kentte bu görevde eşi Samime Hanım
ile “kara çarşaflı kadınların çokluğundan”
yakınmaktadırlar. Atatürk kuşağının ay-
dın çifti bu durumdan çok üzgündürler.
Ertuğrul’un öyküsü şöyle gelişir:
“Bir gün babam eve geldiğinde an-
neme ‘gözün aydın’ dedi. Annem ne-
denini sorunca babam anlattı. Kent ka-
ra çarşaflılardan kurtulacak. Vali bey bir
genelge yayımladı. Bundan böyle ge-
nelevde çalışan kadınlar ‘çarşı iznine’
çarşaflı çıkacaklar. Yarın belediyenin
tellalı da valinin genelgesini sokaklarda
duyuracak. Sonuçta kentte bir hafta için-
de tek bir çarşaflı kadın kalmadı!”
Rahmetli Ertuğrul Baydar!
Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90
Dış Haberler Servisi - Roman-
ya’da yapõlan genel seçimlerde, ülke-
nin AB’ye üye olma sürecine liderlik
eden partiler darbe yerken, Demokratik
Liberal Parti (PDL) büyük başarõ el-
de etti. Romanya’nõn geçen yõl AB’ye
katõlõmõnõn ardõndan yapõlan ilk genel
seçimlere katõlõm oranõ yüzde 39’da
kaldõ. Sandõk başõ yoklamalarõnda
Sosyal Demokrat Parti’nin 5 puan
önde gözükmesine (PSD) karşõn, oy-
larõn yüzde 70’ten fazlasõ sayõldõğõn-
da PDL’nin yüzde 34, PSD’nin ise
yüzde 33 oy aldõğõ görüldü.
Sosyal demokrat lider Mircea Geoa-
na henüz daha çok PDL’nin güçlü ol-
duğu büyük şehirlerdeki oylarõn sayõl-
dõğõnõ belirterek “Bekleyelim ve daha
küçük ve orta ölçekli kentlerdeki so-
nuçların ne olacağını görelim” dedi.
Devlet Başkanõ Traian Basescu’nun
destekçisi ve liberal demokratlarõn lideri
Emil Boc ise yarõşõ az farkla önde ta-
mamlayacaklarõ tahmininde bulundu.
Hindistan Pakistan Büyükelçisi’ni Dõşişleri Bakanlõğõ’na çağõrõrken saldõrõ planlarõnõn, şubat
ayõnda tutuklanan bir militandan öğrenildiği, ancak bu bilgilerin dikkate alõnmadõğõ belirtiliyor
Rumen seçmen şaşırttı
Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı
Cumhuriyet’in “ekonomi muha-
birliğini” yaparken Odalar Birli-
ği başkanlığına 1969’da seçil-
meden önce genel sekreterken
tanımıştım. Başkan seçildiği
günü çıkan kavgada “ülkücü
yandaşları” bir grup gazeteci
arasında beni de tartaklamış-
lardı. Bu olaydan sonra Er-
bakan nazik bir dille “geçmiş
olsun” ve “özür” içerikli bir
mektup göndermişti.
İki yıl önce, 41 yaşındayken
sekreteri 24 yaşındaki Ner-
min Hanım’la evlenmişti.
Alımlı bir kadın olan rahmet-
li Nermin Hanım’ı da o gün-
lerde tanımıştım. Başı açık-
tı. Nikâhta da başı açık bir
gelinlik giymişti. O yıllarda
moda olmaya başlayan mi-
ni etek giymese de etekleri
diz boyundaydı. Ancak yıl-
larca sonra Nakşibendi eşi-
nin baskısı ile örtünmek zo-
runda kaldı. Erbakan Hoca,
birlik başkanlığını sıçrama
tahtası olarak kullanıp aynı yıl
Konya’dan bağımsız olarak
TBMM’ye girdi. Bir yıl sonra Milli Ni-
zam Partisi’ni kurdu. 12 Mart’ta
partisi kapatıldı. Ardından çeşitli
partiler kurdu ve kapatıldı.
“Doğu kapısını” aralatan İran
büyükelçileri ve kara çarşaf-
lılarla seçim alanlarında boy
gösterdi.
Erbakan Hoca’nın “rahleyi
tedrisinden” geçen, günü-
müzde devlet protokolü-
nün tepesindeki üç kişinin
eşlerinin evlilikleri önce-
sindeki giysilerine baka-
lım. Cumhurbaşkanı Ab-
dullah Gül 30 yaşınday-
ken 14 yaşında evlendi-
ğinde Hayrünnisa Ha-
nım’ın da başı açıktı. Baş-
bakan Recep Tayyip Er-
doğan’ın eşi Emine Ha-
nım’ın yandaki resmine
bakarsanız evlenmeden
önce bırakın başının açık-
lığını, eteğinin diz boyunun
üstünde olduğunu görür-
sünüz. Başbakan Yar-
dımcısı Cemil Çiçek’in
eşi Gülten Hanım’ın ge-
linliğinde türban nerede?
Türkiye’de bazı siyasacı-
lar, iktidara gelmek için ka-
dını, ikinci sınıf “kapatma” insan ola-
rak görmüyorlar mı?
Gülten Çiçek.
Hayrünnisa Gül.
Emine Erdoğan
(soldan ikinci).
Kapatılan Kadınlar!
İMA, DADA - Mumbai’de
saldırıya uğrayan sinagogda
öldürülen haham ve eşinin
cenaze töreninde, iki
yaşındaki çocukları
Moşe’nin “İma, Dada”
(anne, baba) diye ağlaması,
törene katılanları da ağlattı.
Sinagogda şu ana kadar 7
Yahudi’nin öldürüldüğü
tespit edildi. Ancak kimlik
tespiti çalışmaları
tamamlanınca bu sayısının
artabileceği belirtiliyor.
(Fotoğraf: AFP)
Sosyal
Demokratların
lideri Geoana,
sandık başı
yoklamalarından
gelen sonuçları
zafer işaretiyle
kutladı ama
sevinç kısa sürdü.
Çünkü resmi
sonuçlara göre
liberaller önde.
(Fotoğraf: AP)