24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 2 ARALIK 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 11 CMYB C M Y B soner@cumhuriyet.com.tr İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER İniş mi Yokuş mu? Başbakan Erdoğan yurtdışı, hafta sonu çıkışları ile Türkiye’nin gündemini değiştirme, yeni ateşli tar- tışma gündemi yaratma yeteneğini sürdürüyor hâ- lâ.. Biz de kaçınılmaz yeni haftaya dünyayı sarsan büyük ekonomik krizde inişte mi yoksa yokuşta mı olduğumuz tartışmasına gömüldük... Gerçi Başbakan Erdoğan’ın bir kez daha siyasette, kamuoyu oluşturmada medyatik olma yeteneğini kul- landığını, yalan söylemeden doğruyu da söyleme- diğini, imajlar üzerinden yürüyerek kesin bir şey söy- lemeden söylemiş gibi yaptığını biliyoruz. Ekonomik kriz üzerinden gerçekte söylediği dünyadaki büyük piyasalar krizinde inişe geçildiği, ki zaten dünyanın farklı görüşte uzmanları, Türkiye’dekiler de içinde ol- mak üzere aynı gerçeğin saptanmasında buluşu- yorlar. Yani büyük ekonomik krizi başlatan piyasa- larda, dünya çapında devletlerin, başta ABD, onca güçlü ekonominin onca parayı ortaya dökmesinden sonra piyasalar krizinin daha fazla tırmanacak hali kalmadığının altı çiziliyor. Milyarların, halkların sır- tından, vergiler ile toplanmış paralardan bankaları kur- tarmaya yönelik öylesine büyük operasyonlar yapıldı ki.. Örneğin bir City Bank operasyonunun üstüne ar- tık yeni sarsıcı piyasa krizi düşünülemiyor... Tartışmanın odağında artık bu krizin gerçek eko- nomileri vurması boyutları var... Piyasalar krizinin da- ha önce yaşanmışlıkları nedeniyle çok fazla vurma- dığı, gerçek ekonomi üretim üzerinden payını al- masından korkulan Türkiye’de neler olacak? Baş- bakan Erdoğan’ı dikkatlice dinledinizse aslında “kri- zin inişe geçtiği”sözleri ile sadece dünyadaki birin- ci büyük piyasalar kriz dalgasını kastetmiş oluyor. Sözcükleri öylesine güzel kullanıyor ki, toplumsal al- gılama, ülkemizi vurması beklenen, zaten gizliden giz- liye vurmaya başlamış gerçek ekonomideki krizin ini- şe geçtiği izlenimini veriyor. Siyasetçi, iktidarın ba- şı, sorumlusu olarak, zaten görevi olan umut aşıla- mada dozu birazcık kaçırmış olarak, sanki reel kriz Türkiye’yi çarpmaya başlamamış, daha da çarp- mayacakmış güvencesini vermeden vermiş oluyor. Sıkışırsa, sıkıştırılırsa da “Ben reel ekonomimizdeki, bizdeki krizden söz etmemiştim ki..” diyebilir. Şans yüzüne güler, dünyada piyasalar krizinin inişe geç- mesi sonrası, Türkiye mucizeler yaratıp reel ekono- mideki krizi hafif, daha doğrusu çok görünmez at- latabilirse de, “İşte ben dedim ve dediğimi de yap- tım, kriz bizi vurmadan teğet geçti, inişi yaşadık...” söz- leri ile hava basabilir.. Tabii medya, imajlar çağında, yaratılan gündemi yaratılan çerçevelerde tartışmaya başladığımızda or- talık arapsaçına dönüyor. İşin garabeti bir sürü tel- evizyon kanalında bir sürü uzman, kelimeler üze- rinden, aynı kelimelere farklı anlamlar yüklemiş ola- rak işleri ciddi ciddi tartıştıklarında, sözcüklere yük- lenen kavramların değişmesi, bulundukları yerler bağ- lantılı herkes farklı bir şey anlıyor. Ortaya kocaman bir kavram kargaşası, gerçeğin ortada görülmeme- si, toz duman çıkıyor.. “Siyasi simge de olsa”, “AKP kapatma davası”, “Anayasa mahkemesi türban kararları”, “Anayasanın değiştirilemez maddeleri- nin, laiklik ilkesinin değiştirilme özlemleri”.. üzerinden yaşadığımız sayısız tartışmaların benzeri bir kaos da, ekonomik kriz üzerinden.. Buyrun beğendiğiniz ye- re konuma göre tartışın, yorumlayın. Bir önemli farkla, daha önceki tartışmalarda bu- lunulan yer, kavram algılamaları bir ölçekte soyut da kalabilirdi. Ekonomik krizde her şey daha bir so- mut. Hele de kriz piyasalardan inmiş, gerçek eko- nomi, üretim üzerinden gündeme gelmişse.. yani Denizli’de ....tekstil fabrikası kapanmış, binlerce ça- lışan işçi daha işini kaybetmişse.. Yani tarihinde iş- çi atmamış IBM ekonomik krizi gerekçe göstererek, işyerinde ilk kez anlamlı bir sendikalaşma hareke- tini yürüten üç işçi sendika liderini seçip işten at- mışsa.. Yani Erdoğan hükümetleri iktidarları süre- cinde, işçiler için anlamı olan gerçek enflasyon, iş- çinin tüketimi üzerinden çok ciddi yüzdelerle sürekli büyürken, gerçek işçi ücretleri yüzde 25’ler gibi çok yüksek oranda geriye gitmişse... Bunun tek anlamı sendikalı, sigortalı, kıdem ücreti yükselmiş işçinin işten atıldığı, ücret ortalamalarının böylece, sosyal dampingle sürekli aşağı çekildiğidir. Zaten yine Erdoğan hükümeti iktidarlarında ekono- mi ortalama yüz de 7’lerde büyür görünürken çalı- şan sayısı artmamış eksilmiş, yani kâğıt üstünde ya- muk bir ekonomik büyüme yaşanmıştır. Şimdilerde büyümenin eksilerde olduğu ve önümüzdeki yıllara sarkacağında da görüş birliği var. Başbakan Erdo- ğan’ın kendisi bunu yalanlayamıyor. Yıllarca ami- goluğunu yapmış işveren örgütleri temsilcileri, kriz bu kez kendilerini vurmakta olduğundan ilk kez Baş- bakan’a karşı sert çıkışlar yapmaktalar. Yıllardır, sanal büyürken işsizlik sorunu çözülme- miş Türkiye’de en kıdemli, en yüksek ücretlilerden binler değil, on binlerce sayıda yeni işsiz yaratılıyorsa, aile içinde işsizleri, düşük ücretlileri sırtlayanlar iş- siz kalmışsa, çok daha büyük sayılarla uzun süreli geleceğe dönük olarak kalmaya devam edecekler- se.. bu işin şakası yok... Kriz Ziraat’ten dünyaya örnek olacak proje çõkardõ Ziraat Bankasõ tarafõndan geliştirilen VTM’ye girip yüzlerce kilometre uzaktaki banka memurunun görüntüsü karşõsõnda geçecek bir müşteri, istediği banka işlemini kendi kendine yapacak. Ekonomi Servisi - Ziraat Banka- sõ, Türkiye’de ilk kez uygulamaya gi- recek görüntülü hizmet noktalarõ Video Teller Machine (VTM) ile Bankacõlõk hizmet kanallarõna yeni bir açõlõm getiriyor. Özellikle banka şubesinin bulunmadõğõ ilçe/beldelerle büyük şehirlerde yoğun nüfus ba- rõndõran yerleşim alanlarõnda hizmet vermesi planlanan VTM’lerle ban- kacõlõk hizmetleri, çağrõ merkezinin personeliyle karşõlõklõ olarak anõnda, sesli ve görüntülü olarak verilecek. VTM aracõlõğõyla her türlü işlem ger- çekleştirilebilecek. VTM’nin fikir babasõ olan Ziraat Bankasõ Genel Müdürü Can Akın Çağlar, kamu ihale kanunu çerçe- vesinde VTM’lerin seri üretimi için ihaleye çõkõlacağõnõ ve bu sistemle bankacõlõğõn gitmediği bir nokta bõ- rakmayacaklarõnõ söyledi. Tarõmõn fi- nansmanõnõn yüzde 95’inin Ziraat Bankasõ ta- rafõndan gerçekleştirildiği- ni belirten Çağlar, geçen yõl 5.4 milyar YTL, bu yõlsa 5.9 milyar YTL olan desteğin çiftçilere şubeleri aracõlõğõy- la yapõldõğõnõ, VTM ile hõzlana- cağõnõ belirtti. ‘Teğet geçen kriz’ ihracatı vurdu Başbakan Erdoğan’õn Türkiye’yi teğet geçeceğini söylediği küresel kriz ihracatõn yüzde 22.03 oranõnda azalmasõna yol açtõ. TİM Başkanõ Büyükekşi “piyasalardaki krizin etkisini bu ay ciddi olarak gördük” dedi. MURAT GÜLDEREN KOCAELİ -Ekonomik krizle oluşan ta- lep daralmasõ kasõm ayõ ihracat rakamlarõy- la ortaya çõkmaya başladõ. Türkiye İhracat- çõlar Meclisi (TİM) Başkanõ Mehmet Bü- yükekşi, tarafõndan açõklanan verilere göre kasõm ayõ ihracatõ geçen yõlõn aynõ ayõna gö- re yüzde 22.03 oranõnnda geriledi. Aylõk ihracat 8 milyar 659 milyon dolar olarak gerçekleşirken, 11 aydaki ihracat artõşõ yüzde 24.85 artõşla 120 milyar 459 mil- yon dolar olarak gerçekleşti. TİM Başkanõ Büyükekşi, küresel piyasalardaki krizin ger- çek etkisinin bu ay ortaya çõktõğõnõ belirtti. Kasõm ayõ ihracat rakamlarõ Taşõt Araçlarõ Yan Sanayisi Derneği’nin (TAYSAD) Geb- ze’deki organize sanayi bölgesinde açõklandõ. Buna göre geriye dönük bir yõllõk ihracat yüz- de 23.49 artõşla 129 milyar 940 milyon do- lar oldu. İhracatõn daha çok Avrupa ülke- lerinde düştüğünü söyleyen TİM Başkanõ, ge- çen yõla göre düşüşte dolar Avro paritesinin de etkisi olduğunu kaydetti. Büyükekşi’nin verdiği bilgilere göre, pariteden dolayõ Av- ro bölgesine yüzde 13.29 düşüş var. Aynõ şe- kilde kurlardaki yükseklik YTL bazõnda ih- racatõ da arttõrdõ. 2007 yõlõnda 11 mil- yar dolar olan ihracatõn karşõlõğõ 13 milyar 157 milyon. Kasõm ayõnda 13,5 milyar YTL. Yüzde 5’lik bir fark var. Taşõt Araçlarõ Yan Sanayisi Derneği (TAYSAD) Yönetim Kurulu Başkanõ Ömer Burhanoğlu da 2008 yõlõ için 1 milyon 300 bin araç üretilmesi hedeflendiğini, ancak son çeyrekte yakalanan krizle 1 milyon 150 bin- de kaldõğõnõ belirtti. TOBB ve Halkbank’tan 1.5 milyon YTL’lik yeni ‘can suyu’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Halk Bankasõ arasõnda imzalanan protokolle KOBİ’lere, her iki kaynaktan toplam 1.5 milyon YTL’lik can suyu kredisi kullandõrõlacak. Bu kredinin 100 milyon YTL’lik bölümü TOBB kaynaklarõndan, 800 milyon YTL nakdi ve gayri nakdi, 400 milyon dolarõ da ihracat kredisi olmak üzere Halk Bankasõ kaynaklarõndan verilecek. Söz konusu krediyi ticaret, sanayi, ticaret ve sanayi odalarõ, ticaret borsalarõ ve odalar birliği üyeleri kullanacak. TOBB’den kullandõrõlacak 100 milyon YTL’lik kredinin vadesi 12 ay, aylõk faizi yüzde 1.2, kredi aralõğõysa 20 ila 50 bin YTL olacak. Halk Bankasõ kaynaklarõndan kullandõrõlacak krediyse 500 bin YTL’ye kadar ulaşabilecek. Söz konusu kredi eşit taksitler halinde ödenmek üzere 36 ay vadeli, aylõk faizi yüzde 2.25 olacak. Bankanõn ihracat kredisinin faiziyse normal uygulamanõn bir puan altõnda olacak. Bankanõn kullandõracağõ krediden yararlanacak üretimi destekleyen firmalarla sanayi ve tarõmsal sanayi firmalarõndan, banka, sigorta ve muamele vergisi alõnmayacak. Prof. Dr. Boratav: Dõş ticaret açõğõ getiren GB askõya alõnmalõ. MB radikal olmalõ IMF’den uzak durun FATMA KOŞAR Ekonomide küçülme getiren eko- nomik krizin en ağõr faturasõnõ çalõ- şanlar ödüyor. İşten çõkarmalar yo- ğunlaştõ. Kriz, kriz ortamõnda çalõ- şanlarõ bekleyen işsizlik korkusu ve işten atõlmalara karşõ geliştirilmesi gereken çözüm önerileri konusunda görüşlerine başvurduğumuz Prof. Dr. Korkut Boratav, aşağõdaki öneri ve saptamalarda bulundu:  Kriz ortamõnda işsizliği konu- şurken iki yönlü önlem düşünmek gerekir. Birincisi, kõsa dönemli ön- lemler; sermayeye karşõ emeği ko- rumak için; örneğin kõdem tazmi- natlarõnõ güvence altõna almak ge- rekir. Kapanma eşiğindeki işyerle- ri için kõsa vadeli vergi kolaylõkla- rõ ve borç ertelemeleri de uygula- nabilir. Finansmanõ Hazine tarafõn- dan üstlenilen bu uygulamalar eko- nominin küçülme ivmesini sõnõrla- yacaktõr.  İkincisi, kriz öncesinde de is- tihdam yaratmayan büyümeyi sor- gulamak, uzun vadede işsizlik so- rununu hafifletecek seçenekleri dü- şünmek gerekir. IMF ile anlaşmaya dikkat  İşsizliğe çözüm ararken IMF’den uzak durmak gerekir. Tür- kiye dõş borç yükü ve çok büyük ca- ri açõğõ nedeniyle krize kõrõlgan ya- kalandõ. Bu tür bir ortamda krize sü- rüklenen ülkeler için IMF reçetele- ri, hem para, hem maliye politika- larõnda toplam talebi kõsõcõ önlem- leri içerecektir. Dahasõ, işgücünü ko- ruyan özel önlemlere de, ‘emek pi- yasalarõna katõlõk getirdiği’ gerek- çesiyle karşõ çõkõlacaktõr. Ayrõca, IMF, ‘bankalarõn dõş borçlarõnõn garanti altõna alõnmasõnõ’ isteye- cektir. Buna karşõ durmak zorunda- yõz. IMF ile 20 milyar dolar civa- rõnda bir stand-by yapõlacaksa zaten devlet destekli genişleme öngören bir program yapamazsõnõz. Stand-by yerine, IMF’nin yeni uygulamaya konulan kõsa vadeli likidite kolaylõ- ğõ, katõ koşullar içermeyen seçe- nekler değerlendirilebilir. GB askıya alınsın  Krize karşõ, Batõ ülkeleri, neo- liberal modelin tüm öğelerini çiğ- neyerek önlemler alõyor. Onlarõ ör- nek alalõm ve devletin hareket ser- bestisini sõnõrlayan ve geçmişte bi- ze kabul ettirilen her türlü iktisadi dogmayõ çiğnemeye peşinen hazõr olalõm.  Bu önlemleri şöyle sõralayabi- lirim: Hem krizin etkilerini en aza in- dirmek hem de uzun vadede işsizli- ği azaltmak için Gümrük Birliği askõya alõnmalõdõr. GB anlaşmasõ ge- reği, 3. ülkelerden ithalata karşõ Avrupa Birliği’nin ortak gümrük ta- rifesi uygulanõyor. Bu nedenle Tür- kiye, Dünya Ticaret Örgütü’nün imkân verdiği koruma önlemlerini bile kullanamõyor ve muazzam bir dõş ticaret açõğõ veriyor. İthalat, ra- kip sanayi üzerinde yõkõcõ, işsizliği arttõrõcõ etkiler yapõyor.  Buna ek olarak döviz kurunun hedeflenmesi şart. Bunun etkili ola- bilmesi için sermaye hareketlerinin denetlenmesi; yabancõ sermaye gi- riş-çõkõşõ, yurtdõşõndan borçlanma, sõ- cak para hareketlerinin sõnõrlanma- sõ gündeme gelmeli. Bu önlemler et- kili bir biçimde uygulanmaya ko- nulursa, Türkiye’nin dõş borçlarõnõn döndürülmesiyle ilgili sorunlar pat- lak verince, Merkez Bankasõ’nõn döviz basma imkânõ olmadõğõna göre dõş borç ödemeleri için döviz tahsis etmeme yoluna gidilebilir.  Özel dõş borçlara devlet ga- rantisi verilemez; ama taksitlerin zamana yayõlmasõ, askõya alõnma- sõ gibi önlemler alõnarak baskõsõ az- altõlmalõ. 2009’da kõsa vadeli tica- ri krediler hariç 100 milyar, bunlarõ da eklerseniz 140 milyar dolarlõk bir dõş borç finansman yükü oldu- ğu söyleniyor. Döviz maliyetleri- ni karşõlama imkânlarõ olmayan pek çok borçlu şirket batar. Bu riske gir- memek için Merkez Bankasõ “Dö- viz tahsis etmiyorum” diyerek faizlerin dövizle, ana paralarõn YTL ile ödenebileceği bir seçene- ğe geçebilmeli. İŞ-KUR’A BAŞVURU İş arayanlar bir ay içinde yüzde 134 arttõ Pirinçten makarnayageçiş daha başlamadõ Ekonomi Servisi - Perakende pi- yasalarõyla çok yakõn ilişkide olan Metro Toptancõ Market Genel Müdü- rü Hakan Ergin ve Real Hipermar- ketler zinciri genel müdürü Kubilay Özerkan, kriz konusunda şu gözlem- lerde bulundular: ? Kriz öncesi iyimserlerin sesi çok yüksek çõkõyordu. Şimdi karamsarla- rõn sesi baskõn. Oysa gerçek ikisinin or- tasõnda. Şu sõralarda gõda dõşõnda işler duruyor, gõdada da para dönmüyor. Toptancõlar “Ya geri alamazsam” korkusuyla işi kõstõ, para kaybetmek yerine küçülmeye razõ. ? İşletme mutfaklarõna yapõlan sa- tõşlar bir anlamda işyerlerindeki “ka- zan mevcudu”nu gösterir. Bunlarda, özellikle Bursa’da ciddi düşüş var. De- mek ki işten çõkarmalar başladõ. ? Fiş sayõsõnda (alõşveriş sõklõğõ) azalma yok ama sepet (alõnanlarõn miktarõ) küçülmeye başladõ. ? Gõda mallarõnõn satõşõnda şimdilik gerileme ya da ürün kaymasõ yok. He- nüz 2001’de yaşanan pirinçten ma- karnaya geçiş başlamadõ ama dana but- tan “ön kol”a geçiş var. ? Bize mal satanlarõn bir kõsmõ için alacaklõsõnõn haciz ihbarnamesi bize gelir. Bunlarda yüzde 100’lük artõş var. ? Bir mağaza için yer baksanõz, ar- sa fiyatlarõnda gerileme olmadõğõnõ gö- rürsünüz. Zoraki el değiştirmeler de yok. Alõcõ olmasa da satõşa mecbur kal- ma hali gözükmüyor. ?Veresiye defteri nedeniyle yeniden bakkalõn yõldõzõ parlamaya başladõ. ? Tekstil, otomotiv ve ihracata ça- lõşanlar en çok etkilenenler. ? Buna karşõlõk, Çin’e yönelik Av- rupa talebi, daha az stok tutma zo- runluluğu nedeniyle Türkiye’ye yö- nelebilir. Örneğin Metro Grubu ve Re- al de Türkiye’den daha çok alõm yap- mak için hazõrlõkta. BURSA (AA) - Türkiye İş Kuru- mu Genel Müdürlüğü’ne (İŞKUR) ekim ayõnda iş için başvuran kişilerin sayõsõ bir önceki aya göre yüzde 134 arttõ. İŞKUR’un Ekim 2008 dönemine ait istatistiklerinden derlenen verilere göre, 2007’nin Ekim ayõnda 44 bin 916, bu yõl eylül ayõnda 43 bin 532 ki- şinin iş başvurusunun yapõldõğõ kuru- ma ekim itibarõyla 101 bin 938 kişi başvurdu. Cinsiyete göre ekimde ya- põlan başvurularda erkeklerin oranõ bir önceki aya göre yüzde 131.5 artõşla 67 bin 372, kadõnlarõnki ise yüzde 139.56 artõşla 34 bin 566’ya yükseldi. METRO’DAN GÖZLEM İşsizliği azaltmak için IMF’yi kapõdan içeri almamak gerekir. Döviz maliyeti arttõkça pek çok şirket batabilir. Merkez Bankasõ faizlerin dövizle, ana paralarõn YTL ile ödenebileceği bir seçeneğe geçebilmeli. Kriz ortamõnõ bahane ederek işverenlerin, emek maliyetlerini düşürme çabalarõnõ devre dõşõ bõrakabilecek önlemler alõnabilir. Batõ ülkeleri, neoliberal modelin tüm öğelerini çiğneyerek önlemler alõyor. Onlarõ örnek alalõm. Plaza eylemleri başlıyor Ekonomi Servisi - Bazõ meslek oda- larõ ve sendikalar, “kriz bahanesiyle iş- ten çıkarmaların durdurulması, sen- dikal örgütlenmelerin önünün açıl- ması” gibi taleplerle düzenli eylem yap- ma kararõ aldõ. Tez-Koop-İş Sendikasõ ve Elektrik Mühendisleri Odasõ İstanbul şubelerinin, IBM Türk çalõşanlarõnõn sendikal örgütlenme çabasõna destek vermek amacõyla yürüttüğü arayõşlar, ye- ni bir kampanyayõ doğurdu. Sunulan önerilerin, sendikalar ve meslek örgüt- lerince kabul görmesiyle her hafta “pla- za eylemleri” düzenlenmesi fikri be- nimsendi. “Plaza eylemleri” ismi “beyaz ya- kalı” olarak tabir edilen “eğitim seviyesi daha yüksek ve nitelikli işlerde çalışan” işçilere yönelik bir sembol olarak seçil- di. “Plaza” seçimiyle beyaz yakalõlara ör- gütlenme konusunda da bir mesaj veri- lecek. Eylemler, IBM Türk ile sõnõrlõ kalma- yacak. “Haksız işten çıkarmalar”, “be- yaz-mavi yakalıların sendika müca- delelerinin desteklenmesi” eylemlerin gündemini oluşturacak. Eylemlerin gün- demi güncel gelişmelere göre değişecek ve herhangi bir işyerinde yaşananlara kar- şõ “iş işten geçmeden” tepki verilmeye çalõşõlacak.TMMOB, Elektrik Mühend- isleri Odasõ, Tez-Koop-İş, Dev Sağlõk- İş, Bank-Sen’in desteğiyle başlayacak ey- lemlerin ilki 3 Aralõk Çarşamba 12.00- 13.00 saatleri arasõnda İstanbul Le- vent’teki Yapõ Kredi Plaza önünde ger- çekleştirilecek. Eylemlerin yeni destek- lerle daha geniş bir tabana yayõlmasõ amaçlanõyor. Eylemde, “IBM Türk bilişim çalı- şanlarının sendikal örgütlenmesine saygı gösterilmesi” ve “işten çıkarılan 3 sendika temsilcisinin işe iadesi” talep edilecek. Gerek kriz bahanesiyle işten atõlmalar, gerek sendikalaşmanõn önlenmesi amacõyla yapõlan işten atõlmalar, yarõndan itibaren her çarşamba plazma eylemleri ile protesto edilecek. Bursa’da Cavit Çağlar’a ait Nergis Holding bünyesindeki Sifaş’tan çıkarılan bir grup iş- çi, kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesi için eylem yaptı. Hafta sonu da meydanlar, protestolara sahne oldu.  
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle