Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
2 ARALIK 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
15
Hamza Saykan:
“RTE ‘Bu millet bir
çuval kömüre oyunu
satmayacak kadar
onurludur’ demiş.
Kömür karşılığı
AKP’ye oy verenler
düşünsün!”
Erdoğan: ‘Kriz
inişe geçti’.
Doğru, eve iniyor!
Kapalı
Nezahat Özbek:
“CHP’nin kapılarının
solcu kadınlara
neden kapalı
olduğunu şimdi
anladım. Kara çarşaf
giymedikleri içinmiş!”
Genel
Avni Kurtuldu:
“AKP’liler geneleve
de kömür dağıtmış.
Demek ki kömürler
sadece oy karşılığı
dağıtılmıyormuş!”
Acı
Arif Şavklı:
“Yobazların Atatürk’e
‘Beton Mustafa’
demesi, Can
Dündar’ın ‘Mustafa’
demesi kadar
acıtmadı beni!”
YağmurDeniz
Krizden kurtulmayı nasip eyle yarabbi!
HAFTASONU Ankara’da
toplanan on binlerce işçi İslamcı
AKP iktidarının ekonomik krizin
faturasını emekçilere çıkarma
politikasını eleştirirken aynı hafta
“mübarek” Cuma günü Denizli’de
ne olmuştu biliyor musunuz?
İslamcı iktidara biat etmiş
memur takımından “sendikacılar”
krizden çıkış için dua ediyordu.
Şaka değil gerçek...
Denizli’deki toplantıda ekonomik
krizin nedeni olarak “takdir-i ilahi”
gösteriliyor ve Türkiye Kamu-Sen
Denizli Şubesi üyeleri ellerini açıp
şöyle diyordu:
“Bu kriz gerek memurlarımızı,
gerek emeklilerimizi, gerek
çiftçilerimizi etkilemektedir. Bizlere,
bu krizden bir an önce kurtulmayı
nasip eyle yarabbi. İlahi yarabbi:
Şu günlerde ülkemizde ekonomik
kriz yaşanmaktadır. Ekonomik kriz
bizi de etkilemektedir.
İlahi yarabbi:
Ülkemizi, beldemizi,
memleketimizi her türlü
kötülüklerden, belalardan,
afetlerden, zelzelelerden,
sıkıntılardan, düşman
hücumlarından, krizden koru
yarabbi. Ellerini açmış amin diyen
kamu çalışanlarına ihsan eyle
yarabbi.”
İslamcı iktidarın başındaki
RTE’nin dünyayı sarsan ekonomik
krizi neden küçümsediğini şimdi
anlıyor gibiyiz. Galiba, müminlerin
dualarıyla krizin teğet geçeceğine
inanmışa benziyor!
- Deniz Baykal,
poşu takmış...
“Kıyafet devrimi
yapıyordur!”
IRAK’TA ABD işgalinden bu yana öldürülen
bilim insanlarının listesi “Pakistan Daily”
gazetesinde yayımlanmış. Gazete, bu haberi “Kill
a nation” yani “Bir milletin öldürülmesi”
başlığıyla vermiş. Bülent Esinoğlu bu haberi
yorumluyor:
“Bir milleti yok etmek için önce o milletin
eğitimcilerini yok etmelisiniz. Amerika da bunu
yaptı. Irak halkını eğitecek kişileri ortadan
kaldırdı. Gazete öldürülen bilim insanlarının
toplam sayısını vermemiş. Saptanabilen isimleri
vermiş. Karşılarına nerede ve nasıl yok
edildiklerini belirtmiş. Vahşet sözcüğü bile yeterli
olmuyor. Doktorları eğitecek tıp uzmanları, bilim
insanları, profesörler, sosyal bilimciler, fenciler,
velhasıl Pakistan gazetesinin dediği gibi bir
milleti öldürmüşler.
Ünlü düşünür Prof. Micheil Chossudovsk
‘ABD’nin yeni başkanı Barack Obama bu
vahşete gözünü çevirecek mi’ diye soruyor. Ben
hiç o kadar iyimser değilim. Çünkü Amerika’nın
kendisini yaşatması için daima öldürmesi
gerekiyor. Sistemin ve rejimin gereği budur. İster
Obama gelsin, ister bir başkası gelsin bu
öldürme işletmeciliği son bulmaz. Cinayet
holdinglerine dönüşmüş Haliburten’lar,
Blackwater’lar bu öldürme işletmeciliğinden
geçiniyorlar.
Pakistan Daily, öldürülen fakat isimlerini tespit
edemediği birçok bilim insanından söz ediyor.
Gazetede yayımlanan öldürülenlerin isimlerini
saydım. 432 bilim insanı Amerika tarafından
öldürülmüş. Beş yıllık bilanço bu. Sayının daha
da artacağını düşünüyorum. Çünkü kukla
yönetim ile ABD arasında imzalanan SOFA
Antlaşması’nın halk tarafından kabul edileceğini
sanmıyorum. Şiilerin lideri şimdiden direnişe
devam edeceğini haykırıyor. Sünniler zaten
başından beri direniyor. Geriye bir tek Kürtler
kaldı. Onun için ABD Irak’ın kuzeyine
yerleşecektir. Aksi takdirde tüm Irak’ı kısa
zamanda kaybeder. Bunu biliyor. Bundan sonra
Türkiye’yi daha zor günler bekliyor. Katilin
hedefinde Pakistan’dan sonra Türkiye var.”
Bu arada Irak’tan gelen haberlere bakılırsa,
ABD yönetimi Irak’ta işbirliği yaptığı Iraklıları
Amerika’ya götürüp yerleştirecekmiş. ABD’nin
Şii, Sünni, Kürt bin beş yüz kadar işbirlikçisi
varmış. Darısı bizimkilerin başına diyeceğiz ama
onların bir ayağı zaten Amerika’da!
Katilin hedefi
PERİHAN ERGUN
Merhaba!.. Gene birlikteyiz.
Sağrı evinde bulunduğum gün-
lerde ekrandan her gün gündemi
değiştiren olayları izlerken, beni
ameliyatımdan sonraki şoktan
çok üzen konu CHP’nin kara
çarşafa sarılmasıydı
CHP Genel Başkanı başta ol-
mak üzere partinin taban ve ta-
vanının en güvenilir ilkesi özgür-
lük ve bağımsızlığı, birey hakları-
nı, özellikle de asırlardır köleliğe
mahkûm edilen kadınlarımızın
ezilmişliğini temel olarak ele alan
Atatürk’ün demokratik, laik Cum-
huriyetinin sahibi ve onu sonsu-
za dek yaşatmayla görevli olma
iddiasıdır.
Gelin görün ki geçen günlerde
İstanbul’un Alibeyköy ve Sul-
tangazi beldelerinde İl Başkanı
Gürsel Tekin’in düzenlediği par-
tiye katılma törenlerinde Sayın
Baykal’ın kara çarşaflı kadınla-
ra da altı oklu parti rozetini med-
yanın önünde takma eylemi
Cumhuriyet kadınlarında olduğu
kadar gerçek partililerde de tep-
kiyle şok yarattı. Buna tepkisini
sözlü ve yazılı olarak belirten İs-
tanbul Milletvekili Prof. Necla
Arat’ı ve doğal olarak onunla be-
raber tüm merkezden aday gös-
terilerek seçilen milletvekillerini il
başkanı Tekin aşağılayıcı bir ta-
nımla, “Tombaladan çıkmışlar, ta-
banla ilişkileri bulunmuyor” de-
mekle kalmayıp bir de faşist ka-
falılar nitelemesiyle onları istifa-
ya davet etti.
Sayın Arat ülkede yıllarca -ka-
dın sorunlarını- üniversitedeki
kürsüsünde ve sivil toplum kuru-
luşlarındaki kadın temsilcileriyle
oluşturduğu Kadın Araştırmaları
Derneği’ndeki koordinatörlüğüy-
le milletvekili olana dek usanma-
dan araştıran, çareler üreten bir
çalışmanın içinden yani -tomba-
ladan değil- tabandan onları tem-
silen Meclis’te yerini alan bir halk
emekçisidir. Başkanlık görevinde
bulunduğum SHP İstanbul kadın
komisyonlarının Silivri, Çatalca
ve Kartal’dan Tuzla’ya kadar mer-
kez ile varoşlarında haftada birkaç
kez oluşturduğumuz kadın top-
lantılarındaki sorunlara eğildiğimiz
çalışmalarımızda imkânları nis-
betinde bizlerle birlikte çalışma-
larımıza katılmıştır. Bu araştır-
malarımız sonucunda Ankara ve
İzmir kadın komisyonlarının da
katkılarıyla bütün çağdaş Avrupa
ülkelerinde ikinci enternasyonal-
de kabul edilen siyasette kadın-
larımıza seçimde yol açan “Kadın
Kotası” Genel Başkanımız mer-
hum Erdal İnönü’nün kabulüyle
kurultaydan geçirilerek 1990’da
44 Parti Meclisi üyeliğinin hazır-
lanan tüzükle 11’ini illerden seçi-
len kadınlarımız oluşturdu. Ayrıca
tüm il ve ilçe temsilciliklerinde de
dörtte bir kadının bulunması zo-
runlu kılındı. Böylece Ulu Önde-
rimizin öncelikle istemi olan erkek
egemen yönetimlerde kadınları-
mız da yer almış oldu. P M’ne gi-
ren 11 kadından biri de öğüncü-
müz olan Dç. Dr. Bahriye
Üçok’tu.Yazık ki kısa bir süre son-
ra 6 Ekim’de gericilerin bizleri acı-
lar içinde bırakan bir bomba gön-
derimiyle yaşamını yitirdi.
Varoşlarda tabana inen bu ya-
rarlı toplantılarımızda başörtülü
hatta türbanlı hemcinslerimiz de
ayırt edilmeksizin aramızdaydı.
Hemen belirtmeliyim ki türbanlı
hatta çarşaflı kadınlarımız da bu
ülkenin gerçeği olmaları nedeniyle
istedikleri siyasi partilere tüzük ve
programlarını, ilkelerini kabul et-
tikleri takdirde üye olabilirler. Bu
konuda tepkilerimiz Genel Başkan
Baykal tarafından tiyatral bir gös-
teriyle yerel seçim yatırımı yapıl-
mak istenmesidir. O zaman tür-
banı siyasi bir simge olarak ilan
edip AKP’nin atlama taşı olarak
kullanan RTE’yle aynı yola girilmiş
olunmuyor mu? Bir de Meclis’te
AKP ile MHP’nin birleşimiyle tür-
bana üniversitelerde serbesti ve-
rilmesi istemiyle anayasanın 4
ile 10. maddelerinin değiştirilme-
sini öngören kanun tasarısının
411 oyla kabulüne karşın CHP
Grubu’nun Anayasa Mahkeme-
si’ne başvurarak kanunun iptali-
ni sağlayışına da bu gösteri ters
düşmüyor mu? O güne değin
Baykal’a her konuda karşı çıkıp
aşağılayan karşıdevrimci, radi-
kal dinci, Sorosçu, numaracı
Cumhuriyetçi medya ile tarikat ve
şeriat ehli kuruluşlar bu gösteri-
den sonra başta RTE, “Dik dur”
öğüdüyle onu alkışladıklarına gö-
re ana muhalefet partisi CHP
onlarla aynı düzeye düşmüyor
mu? Bu konuda önemli bir duru-
ma değinmeden de geçemeye-
ceğim. Kızılcahamam kampın-
daki toplantısında Başbakan ge-
ne türban konusunu insan hakları
kapsamında savunurken “Ana-
dolu kadınının yaşam biçimi”
mealinde bir tanım yaptı. Bu öy-
le değil. Bizim de büyükanneleri-
miz, analarımız çene altından
bağlı başörtüsüyle örtünürlerdi.
Bu örtünme ne Mısır’daki Müs-
lüman Kardeşler’in türbanı ne de
İran kadınının çarşafıydı. Doğal ol-
mayan bu örtünme, radikal İsla-
mın kadını köleleştiren özgürlük-
lerini yok sayan bir baskı unsu-
rudur. Sayın Baykal aymazlık
içinde olan Tekin’in siyasi istem-
lerine katılacağına ana muhale-
fet partisinin lideri olarak yıllardır
laiklik sakızını çiğneyerek çürüt-
mesinden başka, bir tek, halkı
partiye yöneltecek proje üretile-
mediğini düşünüp son günlerin
ekonomik kriziyle oluşan otomo-
tiv, tekstil, denizcilik, inşaat ve da-
ha birçok sanayi sektöründeki so-
runlarla, işsizler ordusunun ço-
ğalımına, eğitimdeki aksaklıklara,
öğretmenlerle kamu görevlilerinin,
esnafın ve birçok kurumun göz-
le görülen yoksulluk ve sefaletine
yönelik projeler üreterek ulusu-
muzun umudu olan bir parti ya-
ratmalıdır. Aksi halde “ucuz oyun-
larla” AKP’den kurtulmak olası de-
ğildir..
Not: Hindistan’daki kanlı terö-
rü önleyemeyen İçişleri Baka-
nı’nın istifasını onurlu bir devlet
adamlığı olarak nitelerken, bizde
terör örgütü PKK’nin binlerce as-
ker ve sivilimizi katletmesine kar-
şın önlem alamayan ilgili bakan-
ların pişkinlikten silkinip Hintli ba-
kanları örnek almalarını diliyo-
rum.
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com
(ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com
HARBİ SEMİH POROY
2 Aralık
Onur
SESSİZ SEDASIZ (!)
Ucuz Oyunlar
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com
BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com
GÖRÜŞ
BEDRİ BAYKAM
‘Tombala Vekil’ mi Dediniz?
“İfrata kaçmak” diye buna derler herhalde! CHP
İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, bu sefer de “Çar-
şaflı bir il başkanımız olabilir” diye Posta gazetesi-
ne röportaj vererek, yine CHP’yi o dipsiz kuyuya doğ-
ru çekmeye devam etti. Sonuçta tabii ki neyin
manşet yapılacağına gazeteci karar verir; ama
Cumhuriyetin ve laikliğin “ödünsüz” olarak bilinen son
kalesi adına söz sarf ederken, o kişi üç kere yutku-
nup beş kere düşünmek durumundadır.
Cumhuriyet gazetesi, geçen yıl “Tehlikenin far-
kında mısınız?” sorusunu kamuoyuna yönelterek
önemli bir ikaz yapmıştı. Türk kadınının nasıl “çar-
şaf altına” alınmaya çalışıldığını ve bu görüntü üze-
rinden Cumhuriyet’e yönelik ağır tehditlerin nasıl oluş-
turulduğunu gündeme taşıyan bu kampanya haklı
olarak hedefi on ikiden vurmuştur. Şimdi kalkıp çar-
şafı, Atatürk’ün partisi masum bir detay olarak sun-
duğu zaman, bu pek şık bir gelişme olmuyor… “CHP
her vatandaşına eşitçe sahip çıkar” diye genel bir çağ-
rı yapmak başkadır, kalkıp yüzlerce kamera önün-
de çarşafa rozet takıp, bir de “çarşaflı il başkanı” ko-
medisini, ortaya çok ilerici sözler söyler edasıyla cüm-
leye dökmek, apayrı bir şeydir!
“Kurbağanın su ılıkken başlayarak yavaş yavaş pi-
şirilmesi” örneğini, Türkiye’de şeriatçılığın laik kesi-
mi usulca alıştırıp felç etmesinin bir imajı olarak,
1993’te (yoksa 1994 müydü?) Cumhuriyet’teki kö-
şemde ilk ben yazmıştım. Bu metaforu bana akta-
ran ise, Prof. Dr. Selçuk Erez’di. Şimdi bizim kur-
bağa, artık suyun kaynadığı şu günlerde, yalnız ref-
leks değil, akıl tutulması da geçiriyor. CHP’de ya-
şanan delirme emarelerini başka türlü izah etmek
mümkün değil.
Acaba, Anadolu’da “özgür, Atatürkçü Türk kadı-
nı” imajını yerle bir eden bu “sözde açılım”ın, genç
kızlarımıza neye mal olacağını düşünen var mı
CHP’de? Kadınlarımızın türbanlanması bir haneden
diğerine, bir mahalleden öbürüne atlayıp giderken,
zaten kıskanç yapıdaki Türk erkeği, bu durumu ken-
di bölgesindeki “dişileri” kontrol altında tutmak için
bir yol olarak görürken, bir de politikacılarımız bu çı-
kışı yapınca şimdi ne olacak? Anadolu’da çeşitli ev-
lerde kimi aileler 15-16 yaşında kızlarına hiç çekin-
meden “Bak Atatürkçüler bile artık kapanıyor, fahi-
şe mi olmak istiyorsun!” diyebilecekler! Bu kırılma-
nın mimarları, bu sonuçla gurur mu duyacaklar?
CHP’nin başına bu “çarşaflı” çorabı ören İl Baş-
kanı, önemli başka bir yaratıcılık daha gösterdi.
CHP’de “parti içi demokrasi” yokluğunu ve bunun
alınan sonuçlarla olan ilişkisini anlatmaya çalışırken,
yıllardır onca söz sarf ettik, bu “tombala” olayı ka-
dar çarpıcı bir örnekleme bulamadık!
Gerçekten de CHP’de Baykal ve kurmay heye-
ti, herkesi “seçerler”: Milletvekillerini, belediye baş-
kanlarını ve il başkanlarını! Yani Sn. Gürsel Tekin, de-
netleyemediği bir refleksle bu cümleyi sarf ettiğin-
de, esasen Necla Arat’ı değil, Baykal ve ekibini eleş-
tiriyordu! Çünkü Tekin’in “tombalacılık” olarak ni-
telendirdiği yöntemin uygulayıcılarının kim olduğu-
nu herkes biliyor… Tabii Sn. Tekin’de İstanbul İl Baş-
kanlığı’na aynı yöntemle yumuşak iniş yapmıştı. İl-
ginç değil mi? Dolayısıyla, bu hatırlatmalardan son-
ra, Sn. Tekin’in yapmış olduğu gibi Sn. Arat’tan ve-
ya Sn. Baykal’dan değil, kendi kendisinden özür di-
lemesi lazımdı!
Yıllardır, aday olduğumuzda bile bu yöntemin yan-
lışlığını anlattık. 2003’te “CHP’de demokratik dev-
rim” sloganıyla başkanlığa aday olduğumda, 41 ili
gezdim. Tartışmasız her yerde en çok destek alan
cümlem şuydu: “Bırakın Edirne’yi Edirneliler seç-
sin, Van’ı Vanlılar seçsin, Malatya’yı Malatyalılar
seçsin.. böylece adayların tespitinden sonra,
kimse şikâyet edemez, kimse gık diyemez.” Bu
çok zor bir şey midir? Şikâyet şimdiden başladı…
Ege’nin şirin ilçelerinden birinden bir otel sahibi dos-
tum aradı: “Buraya seçeceklerini söyledikleri aday-
la almaları mümkün değil, herkes tepkili, inanamı-
yorum.” (İlgilenirlerse, isimler bende mahfuz.) Akıl var,
mantık var… Yüzlerce, binlerce il, ilçe ve beldede,
o yörenin insanları kimi ister, nerden bileceksin? Bı-
rak bu işi onlara, yalnız denetle ve rahat et!
Bu yerel seçimlerde, CHP’nin ve solda birliğin ha-
yati önemini hepimiz biliyoruz. İşte tüm bu ikazları-
mız, “tombalacılığın” artık kanıtlanmış tehlikeleri üze-
rine...
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Zonguldak
ilinde bir ma-
ğara. 2/ Toy...
Mersin’in Si-
lifke ilçesinde
antik bir kent.
3/ Gizli ve in-
ce bir anlam
taşõyan. 4/ Bir
tür yaban mer-
sini... Uzaklõk
anlatmakta
kullanõlan söz. 5/ İn-
ce pide halinde ek-
mek... Eski Mõsõr
İmparatorluğu’nun
en parlak dönemin-
deki başkenti. 6/ Kõr
ya da köy yaşamõnõ
anlatan kõsa şiir...
Bulaşõcõ ve öldürücü
bir hastalõk. 7/ Va-
rõlmak istenen bir
amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her
biri... Yabancõ. 8/ En kõsa zaman süresi... Tan-
rõ’dan bir şey dilemek amacõyla söylenen söz. 9/
Kaş-Kalkan arasõnda, Mavi Mağarasõ ve doğal gü-
zelliğiyle tanõnmõş kumsal.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Artvin ilinde, “tabiatõ koruma alanõ” kapsamõna
alõnan ormanlõk bölge... Bir renk. 2/ Kuyrukso-
kumu kemiği... Bir ilimiz. 3/ Bir yüzeyde renk dal-
galanmasõ sonucu görülen parlaklõk. 4/ Eskiden
çocuklarõn mahalle mektebine başladõklarõ gün ya-
põlan tören. 5/ Aşkenazi Yahudileri’nin kullan-
dõğõ, “Yahudi Almancasõ” da denilen dil... Donuk
renkli. 6/ Utanç duyma... Olay. 7/ Kutsal õşõk...
Bir cetvel türü... Halk dilinde bulgur pilavõna ve-
rilen ad. 8/ Şarkõ, türkü... Meşin kesmek için kul-
lanõlan araç. 9/ Soğuk ve tatlõ sularda yaşayan eti
lezzetli bir balõk.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
S İ S T İ R E B
İ T İ B İ L A R
N A R D İ N S Ü
T M E Ş İ H A T
İ D O L T O L A
N Ü İ N Ş A L
E B E C İ K K İ
E C E V İ T Z
O L E O T İ Z M
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9