06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 18 ARALIK 2008 PERŞEMBE 14 KÜLTÜR CMYB C M Y B 34 AE 5860 plakalı aracımın ruhsatı, noter satış sözleşmesi, trafik sigortası, nüfus cüzdanımı ve ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. KAZIM CAVİÇ KÜÇÜKÇEKMECE 1. AİLE MAHKEMESİ’NDEN YELİZ SUSAM’A İLANEN TEBLİGAT ESAS NO: 2008/575 Davacõ Uğur Susam tarafõndan davalõ Yeliz Susam aleyhine açõlan şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanma davasõnda dava di- lekçesinde özet olarak davalõ ile 2005 yõlõnda evlendiğini müşterek çocuklarõnõn olmadõğõnõ, davalõ ile evlilikleri süresince ruhen ve fikren anlaşamadõklarõnõ, sürekli kavga ve sürtüşmelerinin olduğunu, birbirlerini kõrõcõ ve rencide edici hal ve hareketler sergiledik- lerini, 2007 yõlõnda vatani görevini yapmak üzere askere gittiğini, davalõ eşinin 10.06.2007 yõlõnda kendi annelerini ziyarete gitmek üzere evden ayrõldõğõnõ bir daha geri dönmediğini, evlilik birliğinin temelinden sarsõldõğõnõ, davalõdan boşanmalarõna karar verilmesini istemiştir. Davalõnõn Avcõlar Cihangir Mh.Meşrutiyet Cd. Kadõrga Sk., No: 7, D: 2 adresine çõkartõlan tebligatta tanõnmadõğõndan ba- hisle iade edilmiş, kolluk kuvvetlerince yapõlan araştõrmada da davalõnõn adresi tespit edilemediğinden davalõ Yeliz Susam’a duruş- ma günü olan 05.03.2009 günü saat: 10.00'da mahkememiz duruşma salonunda bu davayla ilgili tüm kanõtlarõ ile birlikte hazõr ol- masõ veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi mazeretsiz olarak duruşmaya katõlmadõğõ takdirde yargõlamanõn yokluğunda yapõ- larak karar verileceği İLANEN tebliğ olunur Basõn: 67766 TC MERKEZ/AMASYA 1. İCRA DAİRESİ'NDEN TAŞINMAZ AÇIK ARTTIRMA İLANI 2007/7543 ESAS Satõlmasõna Karar Verilen Taşõnmazõn Cinsi, Kõymeti, Adedi Evsafõ: Taşõnmazõn Bilgileri: Amasya ili, Merkez Kirazlõdere Mah. 1144 Ada, 12 parsel 3 nolu bağõmsõz bölüm 4. Blok 1. Kat D: 3 mesken olarak kullanõlmaktadõr. Taşõnmazõn Adresi: 55 Evler Mahalesi Sungur Sokak 4. Blok 52 Evler Sitesi 1. Kat D:3 Amasya Taşõnmazõn Yüzölçümü: Taşõnmazõn yüzölçümü 4.111,25 m2 olup 3 nolu bağõmsõz bö- lümün 1/58 arsa payõ bulunmaktadõr. 3 Nolu bağõmsõz bölümün kullanõm alanõ 97,80 m2’dir. Borçlu hissesi tamdõr. Taşõnmazõn Özellikleri: Amasya Kirazlõdere Mah (55 Evler Mah.) 1144 Ada 12 parsel üzerinde bulunan 3 nolu bağõmsõz bölümün 1/58 arsa payõ bulunmaktadõr. Daire Bod- rum+zemin+2 normal kat olmak üzere toplam 4 katlõ, ahşap çatõlõ ve kiremit örtülü, tüm kat- lar mesken olarak kulanõlan, dõşõ kaleterasit sõva kaplõ, katlar arasõ içten merdivenli ve de merdiven sahanlõk, koridorlarõ mermer kaplõ, betonarma binanõn 1. katõndadõr. 1 salon, 2 ya- tak odasõ, 1 mutfak, 1 wc, 1 banyo olarak düzenlenmiştir. Kullanõm alanõ 97,80 m2’dir. Sa- lon ve odalarõn taban döşemesi ahşap parke kaplõ, giriş holü ile õslak hacim olan wc-banyo taban döşeme ve duvarlarõnõn 1/2 oranõ seramik kaplõdõr. Dairenin tavanõ ve duvarlarõ sõvalõ, tavan kireçli, duvarlarõ ise plastik badanalõdõr. Pencereler ahşap doğrama, dairenin mutfak tezgâhõ mermer, sunta üzeri kaplama tipi tezgâh, alt ve üst dolaplarõ mevcuttur. Üç cephe- li, iki balkonlu, elektrik suyu mevcut, kalorifer õsõtmalõ, yaklaşõk 16 yõlõk olup, mesken ola- rak kullanõlmaktadõr. Takdir Olunan Kõymeti: 75.000,00 YTL KDV Oranõ: % 1 1. Satõş Günü: 16/02/2009 Pazartesi Günü Saat: 14.00-14.10 2. Satõş Günü: 26/02/2009 Perşembe Günü Saat: 14.00-14.10 Yukarõda özellikleri yazõlõ taşõnmaz bir borç nedeni ile açõk arttõrma suretiyle satõlacak- tõr. Satõş Şartlarõ: 1. Satõş yukarõda belirtilen gün ve saatte Amasya Adliyesi Çay Ocağõ'da açõk artõrma su- reti ile yapõlacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen kõymetin % 60'õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ mecmuunu ve satõş masraflarõnõ geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmaz ise en çok artõranõn taahhüdü baki kalmak şartõ ile yukarõda belirtilen gün ve saatlerde ikinci arttõrmaya çõkõlacaktõr. Bu arttõrmada da bu miktar elde edilememiş ise taşõnmaz en çok arttõranõn taahhüdü saklõ kalmak üzere arttõrma ilanõnda gösterilen müd- det sonunda en çok arttõrana ihale edilecektir. Şu kadar ki, arttõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin % 40'õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi lazõmdõr. Böyle fazla bedelle alõcõ çõkmaz ise satõş talebi düşecektir. 2. Arttõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetin % 20'si nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanõn teminat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş pe- şin para iledir. Alõcõ istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhale pulu, 1/2 tapu harcõ ve masraflarõ, KDV vs. alõcõya aittir. 3. İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu taşõnmaz üzerindeki haklarõnõ husu- su ile faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile on beş gün içinde dairemi- ze bildirmeleri lazõmdõr. Aksi takdirde haklarõ tapu sicil ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaktõr. 4. İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedelini yatõrmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasõndaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrõca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardõr. İhale farkõ ve temerrüt faizi ayrõca hükme hacet kalmaksõzõn dairemizce tahsil olunacak bu fark, var- sa öncelikle teminat bedelinden alõnacaktõr. 5. Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup masra- fõ verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir. 6. Satõşa iştirak edenleri şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/7543 esas sayõlõ dosya numarasõ ile müdürlüğümü- ze başvurmalarõ ilan olunur.04/12/2008 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir. Basõn: 67648 Geçen haftaki yazımda, geçmişte bir ‘Nâzım Yılı’ için, o zaman sanat danışmanlığı- nı yaptığım, gençlerin oluş- turdukları bir tiyatro toplulu- ğuna farklı bir program dü- zenlenmesini, örneğin yeni bir oyun yazılmasını önerdiğimi belirtmiştim. Toplulukça kabul edilen bu önerinin ardından, bu oyunu yazmakla ben gö- revlendirilmiştim. “Ben, Nâzım, Yaşarken ve Ölürken” adlı oyun metni, böyle ortaya çık- mıştı. Oyunun konusu, bu- gün yaşayan, okumaya me- raklı ve Nâzım’ı çok seven bir gencin, sürgün yıllarında Nâ- zım Hikmet’in ne gibi özlem- ler çekmiş ve bu özlemlerin onun şiirini nasıl etkilemiş ola- bileceği üzerinde düşünmesi idi; tek kişilik bir oyundu. Oyunda ‘özlem’, ve özlemin sanatçı üzerindeki etkisi, sür- gündeki Nâzım’ın ağzından şöyle dile getiriliyordu: “Bu- radan olmuyor! Buradan bütün yapabildiğim, yine bir özle- min şiirini yazmak! (Bir ara.) Öz- lemler şiir yazdırmaz mı, der- ler hep. En güzel şiirler, özle- min şiirleri değil midir, diye so- rarlar. En güzel aşk, uzaktaki aşk değil midir, en güzel ülke, uzaklardaki bir ülke değil mi- dir, diye sorarlar. Benim için de söylediler bütün bunları! (Bir ara.) Ama bir ayrımı yapmayı hep unuttular! Zaten genelde unuturlar da! Sürgünün türle- ri arasında ayrım yapmayı unu- turlar. Mesela aşk, bırakıp git- mesini de bilmektir, denir şim- di çok eskilerde kalmış bir şarkıda. Aşk servisi bittiğinde, masadan kalkmayı da bilmek gerek, denir. Peki, ya zorla ay- rılırsa insan? Ya bırakıp değil de, bıraktırılıp gitmişse? Ya zorla kaldırılmışsa masadan? Yaşanmış olanları daha kendisi yeterli göremeden gitmek zo- runda kalmışsa? Ya koparıl- mışsa kökünden en beslenmek istediği anda ve kendini yeni- den kök salmak için nice ya- man çabalar harcamak zo- runda kalacağı yabancı top- raklarda buluvermişse? Evet, o zaman bir tür ölümün, bir can çekişmenin şiirlerine dö- nüşmez mi özlemin şiirleri...” Oyunda, özellikle İkinci Dün- ya Savaşı’nda sürgüne gitmek zorunda kalan sanatçıların ‘Estetik Ölüm’ diye nitelendir- dikleri olguya da, yine sür- gündeki Nâzım’ın ağzından, şöyle yer vermiştim: “Bir es- tetiğin ölümü! Bu olmalı o ya- zarın estetiğin ölümü dediği şey. Yani, vazoya konmuş çi- çekler gibi! Evet, bu işte! İyi buldum benzetmeyi! Ben ve benim gibiler! Bizler, zorunlu sürgünlerin şairleri, sanatçıla- rı, bahçelerinden, toprakların- dan koparılıp vazolara kon- muş çiçekleriz aslında! Görü- nüşümüz bozulmasın diye, kokularımız kesilmesin diye, durmadan suyumuzu değişti- riyorlar, üstümüze titriyorlar hayatta kalabilelim diye… ve bu yüzden, uzun süre koruya- biliyoruz dışarıya karşı güzel- liğimizi. Fakat gerçekte her gün ölüme daha yargılı kılınan bir estetiğin sürgünleriyiz... Ölmekteyiz aslında! Buralarda ölümlerimize alkış tutuyorlar!” Evet, böyle bir Nâzım vardı “Ben, Nâzım, Yaşarken ve Ölürken” adlı oyunda. Ve o Nâzım, bugünün okuyan ve düşünen bir gencinin düşün- sel dünyasında, daha iyi tanı- yabilme amacıyla, yeniden üretmeye çalıştığı bir Nâzım’dı. Sadece şiirinin ve şairliğinin büyüklüğüyle değil, fakat acı- larıyla da bir kimlik, bir ‘insan’ kimliği kazanan bir Nâzım. Ondan çok sonra yaşamış bir gencin, onun dizelerinden yo- la çıkarak kendinde var et- meye çalıştığı bir Nâzım. Gala gecesinde bulunan ti- yatro eleştirmenleri, neredey- se ittifakla, böyle bir Nâzım yo- rumuna karşı çıktılar: “Nâzım, bu kadar zayıf olmuş olamaz!”, “Nâzım gibi güçlü bir sanatçı, sürgünde bu kadar acı çekmiş olamaz!”, “Nâzım gibi büyük bir şair, vatan hasretinin etki- siyle bu kadar sarsılmış ola- maz!”, “Nâzım gibi büyük…” falan filan. Bu kişilere göre ‘bü- yüklük’, neredeyse acı ve öz- lem çekmeye engeldi; ya da, ‘büyük’ diye nitelendirilen bir sanatçının hasret çekerken, hatta kimi zaman o hasretin acısı altında inlerken gösteril- mesine kesinlikle engeldi. Kı- sacası, bizim Nâzım’a ilişkin ‘ezberlerimiz’ vardı yıllardır; ve bu ezberlerimize göre, tek bir Nâzım’ımız vardı; başkası, düşünülemezdi, yoksa o üze- rine titrenen ‘büyüklük’ gider- di elden! Tıpkı, bugünkü ‘Ata- türk ezberlerimiz’ gibi - onu da ezberlerin dışına çıkıp düşün- düğümüzde, büyüklüğünün elden gideceğinden korkulu- yor. Peki ama, aslında nedir, nereden kaynaklanır büyük- lerin büyüklüğü? Haftaya… [email protected] ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Nâzım’dan Atatürk’e, Putlaştırma Geleneği (2) D SP’nin İstanbul’da belediye baş- kanõ adaylõğõ teklifine “solun or- tak adayı olabilirim” dediğimden beri soruyorlar; “Bütün sol partilerin mi?” İlk yanõtõm şöyleydi; “Evet ama ben 20 yılı aşkındır Cumhuriyet yazarıyım. Dün- ya görüşüm ulusal kurtuluş savaşıyla doğan gazetemle bütünleşmiştir. Yani, cumhuriyet devrimlerini ödünsüz savu- nan; Anadolu’nun tüm tarih ve kültür bi- rikimlerine sahiplenerek onlardan ilham alan; çağdaş uygarlığı ise Batıcı olmayan bir anlayışla, sömürgeciliğe karşı ba- ğımsızlığı savunan bir ulusal duruş için- de hedefleyen; laik ve toplumcu fikirlere sahibim. Bu görüşlerimi paylaştığım par- tilerin ortak adayı olmaktan da gurur du- yarım...” (Cumhuriyet-09 Aralık 2008) İzleyen günlerde de her “merak” edene bu dileğin, sadece “oyları çoğaltma” bek- lentisiyle geçici bir “seçim ittifakı” anlamõna gelmediğini; solda birliğin Anadolu’nun yarattõğõ binlerce yõllõk “kültürel birikim- lerimiz”le güç ve anlam kazanacağõnõ söy- lüyorum. Hatta şu “sol” ve “sağ”õn da “Batı” de- yimleri olduğunu, aslõnda yine Anado- lu’nun çoğumuz için “sağ” sayõlan kimi ge- leneklerinde bile “sol”a daha yakõn erdem- ler bulunduğunu anlatmaya çalõşõyorum. ‘İNSANCIL’ VE ‘TOPLUMCU’ Örneğin sol, Anadolu da “insancıl”dõr ve “toplumcu”dur. Söz gelimi, tarihi çarşõ ve pazarlarõ ko- rumak ve geliştirmek yerine, bunlara rakip, -sözde modern- alõşveriş merkezlerini “çağ- daş” sanarak yüz vermek, “Anadolu insa- nı” için asla solculuk olamaz. Anadolu’nun “arasta” geleneği kadar “toplumcu” ve her yönüyle “insancıl” bir alõşverişi sağlayan, adil ve adaletli “kent kültürü” var mõdõr? O halde “bizim sol”cumuzun, belediye- yi yönetirken küresel sömürgeciliğin alõşveriş merkezlerine öykünmek yerine yerli üreti- ciyi kucaklayan çarşõ-pazar zenginliğimizi geliştirmesi de gerekir. Buna benzer sayõsõz örneği anõmsayarak, Anadolu kültürlerinin “insancıl” özüyle buluşan ve “toplumcu” geleneklerine sahip çõkan bir sol anlayõşõn etrafõnda birleşmek; özellikle “belediye” seçimleri öncesinde oy hesabõndan çok daha derin ve “yaşamsal” anlamlar taşõyor. Çünkü yerel yönetim, adõ üstünde “yöresel yaşam değerleri”ne daha yakõn, “yerinden” yönetim demektir. Halkõn yaşama kültürü ile kentin bu kültüre saygõlõ gelişmesini gö- zetmek, ülkemizdeki sol belediyeciliğin te- meli olmalõdõr. Belediye başkanõna “sen” denmesi; eğer milletvekili olursa “siz” diye hitap edilme- ye başlanmasõ bile yerel yönetimin özündeki “halkçı”lõğõ kanõtlamõyor mu? ‘DİN’CİLİK VE ‘SÖMÜRGECİ’LİK Fransõz devriminde ilk parlamento olu- şurken kral taraftarlarõnõn “sağ”da, karşõt- larõnõn ise “sol”da oturmalarõ yüzünden, o günden beri egemenlerden ve onlarõn sömürü düzeninden yana olanlar sağcõ, halktan ve toplumsal haklardan yana olanlar da solcu sayõlõyor. Buna din adamlarõ ile siyasal iktidarlar ara- sõndaki “tarihsel ittifak”lar da eklenince, sağcõlõkla dincilik eşanlamlõ görülürken, solculuk ise “dinsiz”liği çağrõştõrõr oldu. Bizde ise tüketim ve “talan” ekonomisi- nin aynõ zamanda “dindar” görünen siya- setçilerce yürütülmesi de ülke ve toplum çõ- karlarõnõ savunanlarõn “inanç”lara karşõ ol- duklarõ kanõsõnõ yaygõnlaştõrdõ. Örneğin, 30’lardan 1950’ye kadar, tam 18 yõl ezanõn Türkçe okunmasõnõ ve Kuran’õn Türkçe öğrenilmesini sağlayan, yani halkõn kendi dilinde ibadet etmesini önemseyen an- layõşõn, aynõ zamanda sömürgeciliğe karşõ ulusal bağõmsõzlõğõ savunan bir siyasal te- mele dayanmasõ rastlantõ olabilir mi? Buna karşõlõk ezanõ ve Kuran’õ yeniden Arapçaya dönüştürenlerin ise yarõm yüzyõ- lõ aşkõndõr ülkeyi Batõ sömürgeciliğine tut- sak kõlan politikalarõn takipçileri olmalarõ da asla rastlantõ değildir. İşte bu örnek bile gösteriyor ki Kurtuluş Savaşõmõz için söylenen “Anadolu ihtila- li” ne kadar doğruysa, Cumhuriyet devri- minin özünde bir “kültür devrimi” olduğu ve temelinde de “Anadolu uygarlıklarının insancıl ve toplumcu birikimleri”nin yat- tõğõ o kadar gerçektir. ‘KİMLİKLİ SOL BİRLİK’TELİK Atatürk 10. yõl nutkundan sonra dinle- nirken dönemin Maliye Bakanõ Celal Ba- yar’a özetle şunlarõ söyler; “Bir avuç in- sanla Anadolu’ya geçmeye; hiçbir olanak yokken mücadeleyi başlatmaya ve onca güçlü düşmana karşı savaşmaya karar ve- rirken güvendiğim tek güç Anadolu’ydu; bu Anadolu bambaşkadır...” Atatürk’ün dayanağõ bugün de geçerlidir. Ülkenin ve ulusun esenliği için dindar gö- rünümlü sömürgeci politikalara karşõ solun tarihsel esin kaynağõnõ da Anadolu oluştur- malõ; “Batıcı” tahlil ve söylemler yerine “bi- ze ait” toplumcu ve insancõl değerleri reh- ber alan “kimlikli sol birlikteliğin” oluşmasõ sağlanmalõdõr. O kadar ki yine Anadolu’nun, özellikle “düşünce” ve “felsefe”deki eşsiz değerle- rine sahip çõkmak, çağdaş solun hemen tüm özlemlerinin tarihsel kaynaklarõyla da bu- luşulmasõnõ sağlar. Örneğin faşizme ve õrkçõlõğa karşõ en güç- lü dayanak, “benim Kâbem insandır” sö- zünü Batõ hümanizmasõnõn doğuşundan yüzlerce yõl önce söyleyebilen Anadolu insanõdõr. “Ayrılıkçı akımlar” da binyõlla- rõn “kültürel alaşımı”nõ oluşturmuş “bir- likte yaşanmışlıklar”õn ortak değerleriyle ancak etkisiz kõlõnabilir. Bu nedenle Ana- dolu’da “etnik solculuk” geçersiz olduğu gi- bi “ırkçı sağcılık” da tarihsel dostluklarla bağdaşmaz. Benzer şekilde “şehircilik”teki akõlcõ ge- leneklerimiz de günümüz kentleşmesinde “solun imar anlayışı”na ilham vermeli. Başta TOKİ projeleri olmak üzere, kimi “sol”(!)cularõn da “çağdaşlık” sandõklarõ “so- kaksız site”ler ve “karaktersiz blok”lar, Anadolu kentlerinin insancõl ve ortak yaşam zenginliğini taşõyan “mahalle kültürü”nü inkâr ettikleri için “toplumsal yozlaşma” ve hatta “gerileme”nin de mekânsal kaynak- larõnõ oluşturuyorlar. Bu bize “yabancı” şehirciliği egemen kõ- lan, sözde muhafazakâr ve sözde modern an- layõşlara karşõ Türkiye’nin tarihsel kaza- nõmlarõna yakõşõr bir kent kültürüyle buluş- masõnõn tek yolu, “Anadolu değerlerine bağlı sol birliktelik” için kollarõ sõvamak de- ğil midir? İşte bu nedenlerle DSP’ye “teşekkür” ede- rek, solun ortak adayõ olabileceğimi söyle- dim. “Hangi sol” diyenlerin merakõnõ ise umarõm bu yazõyla biraz olsun giderebil- mişimdir. ‘Solda birlik’ dileğimiz binlerce yõllõk kültür birikimlerimize dayanõyor Anadolu’nun ‘sol’ değerleri CUMHURİYET DEVRİMİ VE ‘ANADOLU İMECESİ’ Kastamonu’daki Gölköy Köy Enstitüsü binası yöre insanları tarafından “ime- ce”yle inşa edilirken... 1937’ye ait bu fotoğraf, Anadolu’nun toplumcu kültürüy- le cumhuriyet devriminin tarihsel buluşmasını kanıtlıyor... YTÜ’de 2. Klasik Gitar Beste Yarışması Kültür Servisi - Yõldõz Teknik Üni- versitesi, Sanat ve Tasarõm Fakültesi, Müzik ve Sahne Sanatlarõ Bölümü’nün düzenlediği “YTÜ 2. Ulusal Klasik Gi- tar Beste Yarışması” 1 - 8 Mayõs 2009 tarihleri arasõnda yapõlacak. Yarõşma- nõn amacõ Türkiye’de klasik gitar da- ğarõna yeni yapõtlar kazandõrmak. “YTÜ Uluslararası 10. Gitar Günle- ri” çerçevesinde düzenlenen yarõşma- ya katõlmak için TC yurttaşõ olmak ye- terli. Başvurular 1-30 Nisan tarihleri ara- sõnda yapõlabilecek, final ve ödül töre- ni ise 8 Mayõs’ta gerçekleştirilecek. Ya- rõşmanõn seçici kurulu Turgay Erdener (başkan), Harun Batırbaygil, Bülent Ergüden, Ahmet Kanneci, Kaan Ko- rad, David Martinez, Lorenzo Mic- heli, Koray Sazlı, Marco Socias, Er- dem Sökmen ve Hasan Uçarsu’dan oluşuyor. Yarõşma şartnamesi, YTÜ Müzik ve Sahne Sanatlarõ Bölümü’nden veya www.gitar.yildiz.edu.tr adresinden edinilebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle