Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kultur@cumhuriyet.com.tr
SAYFA CUMHURİYET 18 ARALIK 2008 PERŞEMBE
14 KÜLTÜR
CMYB
C M Y B
34 AE 5860 plakalı aracımın ruhsatı, noter
satış sözleşmesi, trafik sigortası, nüfus
cüzdanımı ve ehliyetimi kaybettim.
Hükümsüzdür. KAZIM CAVİÇ
KÜÇÜKÇEKMECE 1. AİLE MAHKEMESİ’NDEN
YELİZ SUSAM’A İLANEN TEBLİGAT
ESAS NO: 2008/575
Davacõ Uğur Susam tarafõndan davalõ Yeliz Susam aleyhine açõlan şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanma davasõnda dava di-
lekçesinde özet olarak davalõ ile 2005 yõlõnda evlendiğini müşterek çocuklarõnõn olmadõğõnõ, davalõ ile evlilikleri süresince ruhen ve
fikren anlaşamadõklarõnõ, sürekli kavga ve sürtüşmelerinin olduğunu, birbirlerini kõrõcõ ve rencide edici hal ve hareketler sergiledik-
lerini, 2007 yõlõnda vatani görevini yapmak üzere askere gittiğini, davalõ eşinin 10.06.2007 yõlõnda kendi annelerini ziyarete gitmek
üzere evden ayrõldõğõnõ bir daha geri dönmediğini, evlilik birliğinin temelinden sarsõldõğõnõ, davalõdan boşanmalarõna karar verilmesini
istemiştir. Davalõnõn Avcõlar Cihangir Mh.Meşrutiyet Cd. Kadõrga Sk., No: 7, D: 2 adresine çõkartõlan tebligatta tanõnmadõğõndan ba-
hisle iade edilmiş, kolluk kuvvetlerince yapõlan araştõrmada da davalõnõn adresi tespit edilemediğinden davalõ Yeliz Susam’a duruş-
ma günü olan 05.03.2009 günü saat: 10.00'da mahkememiz duruşma salonunda bu davayla ilgili tüm kanõtlarõ ile birlikte hazõr ol-
masõ veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi mazeretsiz olarak duruşmaya katõlmadõğõ takdirde yargõlamanõn yokluğunda yapõ-
larak karar verileceği İLANEN tebliğ olunur Basõn: 67766
TC
MERKEZ/AMASYA 1. İCRA DAİRESİ'NDEN
TAŞINMAZ AÇIK ARTTIRMA İLANI
2007/7543 ESAS
Satõlmasõna Karar Verilen Taşõnmazõn Cinsi, Kõymeti, Adedi Evsafõ:
Taşõnmazõn Bilgileri: Amasya ili, Merkez Kirazlõdere Mah. 1144 Ada, 12 parsel 3 nolu
bağõmsõz bölüm 4. Blok 1. Kat D: 3 mesken olarak kullanõlmaktadõr.
Taşõnmazõn Adresi: 55 Evler Mahalesi Sungur Sokak 4. Blok 52 Evler Sitesi 1. Kat D:3
Amasya
Taşõnmazõn Yüzölçümü: Taşõnmazõn yüzölçümü 4.111,25 m2 olup 3 nolu bağõmsõz bö-
lümün 1/58 arsa payõ bulunmaktadõr. 3 Nolu bağõmsõz bölümün kullanõm alanõ 97,80
m2’dir. Borçlu hissesi tamdõr.
Taşõnmazõn Özellikleri: Amasya Kirazlõdere Mah (55 Evler Mah.) 1144 Ada 12 parsel
üzerinde bulunan 3 nolu bağõmsõz bölümün 1/58 arsa payõ bulunmaktadõr. Daire Bod-
rum+zemin+2 normal kat olmak üzere toplam 4 katlõ, ahşap çatõlõ ve kiremit örtülü, tüm kat-
lar mesken olarak kulanõlan, dõşõ kaleterasit sõva kaplõ, katlar arasõ içten merdivenli ve de
merdiven sahanlõk, koridorlarõ mermer kaplõ, betonarma binanõn 1. katõndadõr. 1 salon, 2 ya-
tak odasõ, 1 mutfak, 1 wc, 1 banyo olarak düzenlenmiştir. Kullanõm alanõ 97,80 m2’dir. Sa-
lon ve odalarõn taban döşemesi ahşap parke kaplõ, giriş holü ile õslak hacim olan wc-banyo
taban döşeme ve duvarlarõnõn 1/2 oranõ seramik kaplõdõr. Dairenin tavanõ ve duvarlarõ sõvalõ,
tavan kireçli, duvarlarõ ise plastik badanalõdõr. Pencereler ahşap doğrama, dairenin mutfak
tezgâhõ mermer, sunta üzeri kaplama tipi tezgâh, alt ve üst dolaplarõ mevcuttur. Üç cephe-
li, iki balkonlu, elektrik suyu mevcut, kalorifer õsõtmalõ, yaklaşõk 16 yõlõk olup, mesken ola-
rak kullanõlmaktadõr.
Takdir Olunan Kõymeti: 75.000,00 YTL
KDV Oranõ: % 1
1. Satõş Günü: 16/02/2009 Pazartesi Günü Saat: 14.00-14.10
2. Satõş Günü: 26/02/2009 Perşembe Günü Saat: 14.00-14.10
Yukarõda özellikleri yazõlõ taşõnmaz bir borç nedeni ile açõk arttõrma suretiyle satõlacak-
tõr.
Satõş Şartlarõ:
1. Satõş yukarõda belirtilen gün ve saatte Amasya Adliyesi Çay Ocağõ'da açõk artõrma su-
reti ile yapõlacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen kõymetin % 60'õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar
varsa alacaklarõ mecmuunu ve satõş masraflarõnõ geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir
bedelle alõcõ çõkmaz ise en çok artõranõn taahhüdü baki kalmak şartõ ile yukarõda belirtilen
gün ve saatlerde ikinci arttõrmaya çõkõlacaktõr. Bu arttõrmada da bu miktar elde edilememiş
ise taşõnmaz en çok arttõranõn taahhüdü saklõ kalmak üzere arttõrma ilanõnda gösterilen müd-
det sonunda en çok arttõrana ihale edilecektir. Şu kadar ki, arttõrma bedelinin malõn tahmin
edilen kõymetinin % 40'õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn
toplamõndan fazla olmasõ ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ
geçmesi lazõmdõr. Böyle fazla bedelle alõcõ çõkmaz ise satõş talebi düşecektir.
2. Arttõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetin % 20'si nisbetinde pey akçesi
veya bu miktar kadar milli bir bankanõn teminat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş pe-
şin para iledir. Alõcõ istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhale pulu, 1/2
tapu harcõ ve masraflarõ, KDV vs. alõcõya aittir.
3. İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu taşõnmaz üzerindeki haklarõnõ husu-
su ile faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile on beş gün içinde dairemi-
ze bildirmeleri lazõmdõr. Aksi takdirde haklarõ tapu sicil ile sabit olmadõkça paylaşmadan
hariç bõrakõlacaktõr.
4. İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedelini yatõrmamak sureti ile ihalenin feshine sebep
olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasõndaki farktan ve
diğer zararlardan ve ayrõca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardõr. İhale farkõ
ve temerrüt faizi ayrõca hükme hacet kalmaksõzõn dairemizce tahsil olunacak bu fark, var-
sa öncelikle teminat bedelinden alõnacaktõr.
5. Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup masra-
fõ verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir.
6. Satõşa iştirak edenleri şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ,
başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/7543 esas sayõlõ dosya numarasõ ile müdürlüğümü-
ze başvurmalarõ ilan olunur.04/12/2008
(İc.İf.K.126)
(*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir.
Basõn: 67648
Geçen haftaki yazımda,
geçmişte bir ‘Nâzım Yılı’ için,
o zaman sanat danışmanlığı-
nı yaptığım, gençlerin oluş-
turdukları bir tiyatro toplulu-
ğuna farklı bir program dü-
zenlenmesini, örneğin yeni bir
oyun yazılmasını önerdiğimi
belirtmiştim. Toplulukça kabul
edilen bu önerinin ardından,
bu oyunu yazmakla ben gö-
revlendirilmiştim. “Ben, Nâzım,
Yaşarken ve Ölürken” adlı
oyun metni, böyle ortaya çık-
mıştı. Oyunun konusu, bu-
gün yaşayan, okumaya me-
raklı ve Nâzım’ı çok seven bir
gencin, sürgün yıllarında Nâ-
zım Hikmet’in ne gibi özlem-
ler çekmiş ve bu özlemlerin
onun şiirini nasıl etkilemiş ola-
bileceği üzerinde düşünmesi
idi; tek kişilik bir oyundu.
Oyunda ‘özlem’, ve özlemin
sanatçı üzerindeki etkisi, sür-
gündeki Nâzım’ın ağzından
şöyle dile getiriliyordu: “Bu-
radan olmuyor! Buradan bütün
yapabildiğim, yine bir özle-
min şiirini yazmak! (Bir ara.) Öz-
lemler şiir yazdırmaz mı, der-
ler hep. En güzel şiirler, özle-
min şiirleri değil midir, diye so-
rarlar. En güzel aşk, uzaktaki
aşk değil midir, en güzel ülke,
uzaklardaki bir ülke değil mi-
dir, diye sorarlar. Benim için de
söylediler bütün bunları! (Bir
ara.) Ama bir ayrımı yapmayı
hep unuttular! Zaten genelde
unuturlar da! Sürgünün türle-
ri arasında ayrım yapmayı unu-
turlar. Mesela aşk, bırakıp git-
mesini de bilmektir, denir şim-
di çok eskilerde kalmış bir
şarkıda. Aşk servisi bittiğinde,
masadan kalkmayı da bilmek
gerek, denir. Peki, ya zorla ay-
rılırsa insan? Ya bırakıp değil
de, bıraktırılıp gitmişse? Ya
zorla kaldırılmışsa masadan?
Yaşanmış olanları daha kendisi
yeterli göremeden gitmek zo-
runda kalmışsa? Ya koparıl-
mışsa kökünden en beslenmek
istediği anda ve kendini yeni-
den kök salmak için nice ya-
man çabalar harcamak zo-
runda kalacağı yabancı top-
raklarda buluvermişse? Evet,
o zaman bir tür ölümün, bir
can çekişmenin şiirlerine dö-
nüşmez mi özlemin şiirleri...”
Oyunda, özellikle İkinci Dün-
ya Savaşı’nda sürgüne gitmek
zorunda kalan sanatçıların
‘Estetik Ölüm’ diye nitelendir-
dikleri olguya da, yine sür-
gündeki Nâzım’ın ağzından,
şöyle yer vermiştim: “Bir es-
tetiğin ölümü! Bu olmalı o ya-
zarın estetiğin ölümü dediği
şey. Yani, vazoya konmuş çi-
çekler gibi! Evet, bu işte! İyi
buldum benzetmeyi! Ben ve
benim gibiler! Bizler, zorunlu
sürgünlerin şairleri, sanatçıla-
rı, bahçelerinden, toprakların-
dan koparılıp vazolara kon-
muş çiçekleriz aslında! Görü-
nüşümüz bozulmasın diye,
kokularımız kesilmesin diye,
durmadan suyumuzu değişti-
riyorlar, üstümüze titriyorlar
hayatta kalabilelim diye… ve
bu yüzden, uzun süre koruya-
biliyoruz dışarıya karşı güzel-
liğimizi. Fakat gerçekte her
gün ölüme daha yargılı kılınan
bir estetiğin sürgünleriyiz...
Ölmekteyiz aslında! Buralarda
ölümlerimize alkış tutuyorlar!”
Evet, böyle bir Nâzım vardı
“Ben, Nâzım, Yaşarken ve
Ölürken” adlı oyunda. Ve o
Nâzım, bugünün okuyan ve
düşünen bir gencinin düşün-
sel dünyasında, daha iyi tanı-
yabilme amacıyla, yeniden
üretmeye çalıştığı bir Nâzım’dı.
Sadece şiirinin ve şairliğinin
büyüklüğüyle değil, fakat acı-
larıyla da bir kimlik, bir ‘insan’
kimliği kazanan bir Nâzım.
Ondan çok sonra yaşamış bir
gencin, onun dizelerinden yo-
la çıkarak kendinde var et-
meye çalıştığı bir Nâzım.
Gala gecesinde bulunan ti-
yatro eleştirmenleri, neredey-
se ittifakla, böyle bir Nâzım yo-
rumuna karşı çıktılar: “Nâzım,
bu kadar zayıf olmuş olamaz!”,
“Nâzım gibi güçlü bir sanatçı,
sürgünde bu kadar acı çekmiş
olamaz!”, “Nâzım gibi büyük
bir şair, vatan hasretinin etki-
siyle bu kadar sarsılmış ola-
maz!”, “Nâzım gibi büyük…”
falan filan. Bu kişilere göre ‘bü-
yüklük’, neredeyse acı ve öz-
lem çekmeye engeldi; ya da,
‘büyük’ diye nitelendirilen bir
sanatçının hasret çekerken,
hatta kimi zaman o hasretin
acısı altında inlerken gösteril-
mesine kesinlikle engeldi. Kı-
sacası, bizim Nâzım’a ilişkin
‘ezberlerimiz’ vardı yıllardır;
ve bu ezberlerimize göre, tek
bir Nâzım’ımız vardı; başkası,
düşünülemezdi, yoksa o üze-
rine titrenen ‘büyüklük’ gider-
di elden! Tıpkı, bugünkü ‘Ata-
türk ezberlerimiz’ gibi - onu da
ezberlerin dışına çıkıp düşün-
düğümüzde, büyüklüğünün
elden gideceğinden korkulu-
yor.
Peki ama, aslında nedir,
nereden kaynaklanır büyük-
lerin büyüklüğü? Haftaya…
acem20@hotmail.com
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Nâzım’dan Atatürk’e,
Putlaştırma Geleneği (2)
D
SP’nin İstanbul’da belediye baş-
kanõ adaylõğõ teklifine “solun or-
tak adayı olabilirim” dediğimden
beri soruyorlar; “Bütün sol partilerin mi?”
İlk yanõtõm şöyleydi; “Evet ama ben 20
yılı aşkındır Cumhuriyet yazarıyım. Dün-
ya görüşüm ulusal kurtuluş savaşıyla
doğan gazetemle bütünleşmiştir. Yani,
cumhuriyet devrimlerini ödünsüz savu-
nan; Anadolu’nun tüm tarih ve kültür bi-
rikimlerine sahiplenerek onlardan ilham
alan; çağdaş uygarlığı ise Batıcı olmayan
bir anlayışla, sömürgeciliğe karşı ba-
ğımsızlığı savunan bir ulusal duruş için-
de hedefleyen; laik ve toplumcu fikirlere
sahibim. Bu görüşlerimi paylaştığım par-
tilerin ortak adayı olmaktan da gurur du-
yarım...” (Cumhuriyet-09 Aralık 2008)
İzleyen günlerde de her “merak” edene
bu dileğin, sadece “oyları çoğaltma” bek-
lentisiyle geçici bir “seçim ittifakı” anlamõna
gelmediğini; solda birliğin Anadolu’nun
yarattõğõ binlerce yõllõk “kültürel birikim-
lerimiz”le güç ve anlam kazanacağõnõ söy-
lüyorum.
Hatta şu “sol” ve “sağ”õn da “Batı” de-
yimleri olduğunu, aslõnda yine Anado-
lu’nun çoğumuz için “sağ” sayõlan kimi ge-
leneklerinde bile “sol”a daha yakõn erdem-
ler bulunduğunu anlatmaya çalõşõyorum.
‘İNSANCIL’ VE ‘TOPLUMCU’
Örneğin sol, Anadolu da “insancıl”dõr ve
“toplumcu”dur.
Söz gelimi, tarihi çarşõ ve pazarlarõ ko-
rumak ve geliştirmek yerine, bunlara rakip,
-sözde modern- alõşveriş merkezlerini “çağ-
daş” sanarak yüz vermek, “Anadolu insa-
nı” için asla solculuk olamaz. Anadolu’nun
“arasta” geleneği kadar “toplumcu” ve her
yönüyle “insancıl” bir alõşverişi sağlayan,
adil ve adaletli “kent kültürü” var mõdõr?
O halde “bizim sol”cumuzun, belediye-
yi yönetirken küresel sömürgeciliğin alõşveriş
merkezlerine öykünmek yerine yerli üreti-
ciyi kucaklayan çarşõ-pazar zenginliğimizi
geliştirmesi de gerekir.
Buna benzer sayõsõz örneği anõmsayarak,
Anadolu kültürlerinin “insancıl” özüyle
buluşan ve “toplumcu” geleneklerine sahip
çõkan bir sol anlayõşõn etrafõnda birleşmek;
özellikle “belediye” seçimleri öncesinde oy
hesabõndan çok daha derin ve “yaşamsal”
anlamlar taşõyor.
Çünkü yerel yönetim, adõ üstünde “yöresel
yaşam değerleri”ne daha yakõn, “yerinden”
yönetim demektir. Halkõn yaşama kültürü ile
kentin bu kültüre saygõlõ gelişmesini gö-
zetmek, ülkemizdeki sol belediyeciliğin te-
meli olmalõdõr.
Belediye başkanõna “sen” denmesi; eğer
milletvekili olursa “siz” diye hitap edilme-
ye başlanmasõ bile yerel yönetimin özündeki
“halkçı”lõğõ kanõtlamõyor mu?
‘DİN’CİLİK VE ‘SÖMÜRGECİ’LİK
Fransõz devriminde ilk parlamento olu-
şurken kral taraftarlarõnõn “sağ”da, karşõt-
larõnõn ise “sol”da oturmalarõ yüzünden, o
günden beri egemenlerden ve onlarõn sömürü
düzeninden yana olanlar sağcõ, halktan ve
toplumsal haklardan yana olanlar da solcu
sayõlõyor.
Buna din adamlarõ ile siyasal iktidarlar ara-
sõndaki “tarihsel ittifak”lar da eklenince,
sağcõlõkla dincilik eşanlamlõ görülürken,
solculuk ise “dinsiz”liği çağrõştõrõr oldu.
Bizde ise tüketim ve “talan” ekonomisi-
nin aynõ zamanda “dindar” görünen siya-
setçilerce yürütülmesi de ülke ve toplum çõ-
karlarõnõ savunanlarõn “inanç”lara karşõ ol-
duklarõ kanõsõnõ yaygõnlaştõrdõ.
Örneğin, 30’lardan 1950’ye kadar, tam 18
yõl ezanõn Türkçe okunmasõnõ ve Kuran’õn
Türkçe öğrenilmesini sağlayan, yani halkõn
kendi dilinde ibadet etmesini önemseyen an-
layõşõn, aynõ zamanda sömürgeciliğe karşõ
ulusal bağõmsõzlõğõ savunan bir siyasal te-
mele dayanmasõ rastlantõ olabilir mi?
Buna karşõlõk ezanõ ve Kuran’õ yeniden
Arapçaya dönüştürenlerin ise yarõm yüzyõ-
lõ aşkõndõr ülkeyi Batõ sömürgeciliğine tut-
sak kõlan politikalarõn takipçileri olmalarõ da
asla rastlantõ değildir.
İşte bu örnek bile gösteriyor ki Kurtuluş
Savaşõmõz için söylenen “Anadolu ihtila-
li” ne kadar doğruysa, Cumhuriyet devri-
minin özünde bir “kültür devrimi” olduğu
ve temelinde de “Anadolu uygarlıklarının
insancıl ve toplumcu birikimleri”nin yat-
tõğõ o kadar gerçektir.
‘KİMLİKLİ SOL BİRLİK’TELİK
Atatürk 10. yõl nutkundan sonra dinle-
nirken dönemin Maliye Bakanõ Celal Ba-
yar’a özetle şunlarõ söyler; “Bir avuç in-
sanla Anadolu’ya geçmeye; hiçbir olanak
yokken mücadeleyi başlatmaya ve onca
güçlü düşmana karşı savaşmaya karar ve-
rirken güvendiğim tek güç Anadolu’ydu;
bu Anadolu bambaşkadır...”
Atatürk’ün dayanağõ bugün de geçerlidir.
Ülkenin ve ulusun esenliği için dindar gö-
rünümlü sömürgeci politikalara karşõ solun
tarihsel esin kaynağõnõ da Anadolu oluştur-
malõ; “Batıcı” tahlil ve söylemler yerine “bi-
ze ait” toplumcu ve insancõl değerleri reh-
ber alan “kimlikli sol birlikteliğin” oluşmasõ
sağlanmalõdõr.
O kadar ki yine Anadolu’nun, özellikle
“düşünce” ve “felsefe”deki eşsiz değerle-
rine sahip çõkmak, çağdaş solun hemen tüm
özlemlerinin tarihsel kaynaklarõyla da bu-
luşulmasõnõ sağlar.
Örneğin faşizme ve õrkçõlõğa karşõ en güç-
lü dayanak, “benim Kâbem insandır” sö-
zünü Batõ hümanizmasõnõn doğuşundan
yüzlerce yõl önce söyleyebilen Anadolu
insanõdõr. “Ayrılıkçı akımlar” da binyõlla-
rõn “kültürel alaşımı”nõ oluşturmuş “bir-
likte yaşanmışlıklar”õn ortak değerleriyle
ancak etkisiz kõlõnabilir. Bu nedenle Ana-
dolu’da “etnik solculuk” geçersiz olduğu gi-
bi “ırkçı sağcılık” da tarihsel dostluklarla
bağdaşmaz.
Benzer şekilde “şehircilik”teki akõlcõ ge-
leneklerimiz de günümüz kentleşmesinde
“solun imar anlayışı”na ilham vermeli.
Başta TOKİ projeleri olmak üzere, kimi
“sol”(!)cularõn da “çağdaşlık” sandõklarõ “so-
kaksız site”ler ve “karaktersiz blok”lar,
Anadolu kentlerinin insancõl ve ortak yaşam
zenginliğini taşõyan “mahalle kültürü”nü
inkâr ettikleri için “toplumsal yozlaşma” ve
hatta “gerileme”nin de mekânsal kaynak-
larõnõ oluşturuyorlar.
Bu bize “yabancı” şehirciliği egemen kõ-
lan, sözde muhafazakâr ve sözde modern an-
layõşlara karşõ Türkiye’nin tarihsel kaza-
nõmlarõna yakõşõr bir kent kültürüyle buluş-
masõnõn tek yolu, “Anadolu değerlerine
bağlı sol birliktelik” için kollarõ sõvamak de-
ğil midir?
İşte bu nedenlerle DSP’ye “teşekkür” ede-
rek, solun ortak adayõ olabileceğimi söyle-
dim. “Hangi sol” diyenlerin merakõnõ ise
umarõm bu yazõyla biraz olsun giderebil-
mişimdir.
‘Solda birlik’ dileğimiz binlerce yõllõk kültür birikimlerimize dayanõyor
Anadolu’nun ‘sol’ değerleri
CUMHURİYET DEVRİMİ VE ‘ANADOLU İMECESİ’
Kastamonu’daki Gölköy Köy Enstitüsü binası yöre insanları tarafından “ime-
ce”yle inşa edilirken... 1937’ye ait bu fotoğraf, Anadolu’nun toplumcu kültürüy-
le cumhuriyet devriminin tarihsel buluşmasını kanıtlıyor...
YTÜ’de 2.
Klasik Gitar
Beste
Yarışması
Kültür Servisi - Yõldõz Teknik Üni-
versitesi, Sanat ve Tasarõm Fakültesi,
Müzik ve Sahne Sanatlarõ Bölümü’nün
düzenlediği “YTÜ 2. Ulusal Klasik Gi-
tar Beste Yarışması” 1 - 8 Mayõs 2009
tarihleri arasõnda yapõlacak. Yarõşma-
nõn amacõ Türkiye’de klasik gitar da-
ğarõna yeni yapõtlar kazandõrmak.
“YTÜ Uluslararası 10. Gitar Günle-
ri” çerçevesinde düzenlenen yarõşma-
ya katõlmak için TC yurttaşõ olmak ye-
terli. Başvurular 1-30 Nisan tarihleri ara-
sõnda yapõlabilecek, final ve ödül töre-
ni ise 8 Mayõs’ta gerçekleştirilecek. Ya-
rõşmanõn seçici kurulu Turgay Erdener
(başkan), Harun Batırbaygil, Bülent
Ergüden, Ahmet Kanneci, Kaan Ko-
rad, David Martinez, Lorenzo Mic-
heli, Koray Sazlı, Marco Socias, Er-
dem Sökmen ve Hasan Uçarsu’dan
oluşuyor. Yarõşma şartnamesi, YTÜ
Müzik ve Sahne Sanatlarõ Bölümü’nden
veya www.gitar.yildiz.edu.tr adresinden
edinilebilir.