01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 2008 CUMARTESİ 8 HABERLER ABD-AKP ANLAŞMASI G.Doğu’yu geren mutabakat BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Yerel seçim öncesi hareketlilik sürerken Ankara’daki diplomasi kulisle- rine, “5 Kasım 2007’de Beyaz Saray’da yapılan görüşme sonrasında AKP ile ABD’nin, PKK’nin Güneydoğu Ana- dolu’daki siyasal desteğinin kırılması için ortak çalışma yapılması” yönünde mutabakata vardõğõ iddialarõ yansõdõ. Başkent kulislerine yansõyan bu iddialara göre, 5 Kasõm’da Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan ile ABD Başkanõ George W. Bush’un görüşmesinden sonra yürü- tülen teknik temaslarda 2009 yõlõndaki yerel seçim de gündeme geldi. AKP’liler bu seçimlerde PKK’nin Türkiye içindeki siyasal bağlantõlarõnõn zayõflatõlmasõ için ABD’den destek istedi. Bu nedenle de özellikle Güneydoğu Anadolu’daki oyla- rõn DTP’ye değil, AKP’ye yönlendiril- mesi üzerinde durdular. Bunun üzerine ABD yönetimi, özellikle Irak’õn kuzeyin- deki bağlantõlarõnõ kullanarak güçlü bir Müslüman Kardeşler bağlantõsõ olan Kür- distan İslami Birliği de dahil olmak üzere tüm Iraklõ Kürt gruplarõn dinsel ve etnik bağlarõnõ kullanarak yerel seçimlerde Gü- neydoğu Anadolu’daki seçimlerde DTP’yi değil AKP’yi işaret etmesi yö- nünde devreye girdi. ‘AKP desteklenmeli’ Önce bölgesel Kürt yönetimi lideri Mesud Barzani’nin sonra da Irak Cumhurbaşka- nõ Celal Talabani’nin Türkiye’deki Kürtlerin AKP’ye oy vermesini istemesi- nin arkasõnda da bu mutabakat yer aldõ. Talabani’nin lideri olduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Politbüro Üyesi ve Teşkilatlanma Bürosu Şefi Ar- salan Baez, geçen hafta devrim ve silahlõ mücadelenin artõk bir seçenek olmadõğõ- nõ, haklarõ elde etmenin en iyi yolunun diyalog ve müzakerelerden geçtiğini be- lirterek Türkiye’deki Kürtlerden AKP hükümetini desteklemelerini istemişti. NWE gazetesinde yayõmlanan değerlen- dirmede, “Yeni bir dönemdir, Türkiye ve Irak’taki tüm Kürt halkı, bu tarihi fırsattan yararlanmalı ve Sayın Erdo- ğan’ın hükümetini desteklemeli” denil- mişti. Talabani, 22 Temmuz seçimleri öncesinde de seçim ayõ içerisinde, AKP’nin hiçbir sorunla karşõlaşmamasõnõ istediklerini belirterek “Özellikle de bu ay içinde AKP’ye sorun çıkartmak is- temiyoruz” açõklamasõ yapmõştõ. 22 Temmuz seçimleri sonrasõ AKP’yi ilk kutlayan kişi de yine Talabani olmuştu. Görev süresi dolan ABD’nin Ankara Büyükelçisi Wilson, yeni dönemde ABD’nin Türkiye’ye bakõşõnõ yorumladõ Başkan değişir politika kalõr LEYLA TAVŞANOĞLU G örev süresi bitip ülkesine dönmesine 10 gün kadar kalan ABD’nin Ankara Bü- yükelçisi Ross Wilson’la konuşu- yoruz. Bebek’teki ABD Başkonso- losluğu konutunun salonundayõz. Wilson, üç yõldan birkaç hafta ön- ce ABD’ye dönmesiyle ilgili spe- külasyonlar konusunda, “Bunun ABD’de yönetimin değişmesiyle il- gili herhangi bir bağlantısı yok. Başkan Bush’un kendisi yeni An- kara büyükelçisi Jim Jeffrey’i ata- dı” dedi. Üç yõl önce Ankara’ya atanmasõ onayõnõn ABD Senatosu’nda çõktõ- ğõ oturumda kendisine “Türki- ye’de karşınıza çıkacak en önem- li sorun ne olacak?” sorusuna Wil- son şu ilginç yanõtõ verdiğini söyledi: “ABD ve Türkiye tek bir sorun- la karşı karşıya kalmayacak. Pek çok sorunla baş etmek zorunda olacaklar. Ben orada bir jonglör gibi elimdeki bir sürü topu yere düşürmeden atıp tutmaya çalışa- cağım. İki ülke için de bu topları havada tutmak önemli. Tek bir to- pu havada tutarken öbürlerini ye- re düşürmemeliyiz.” Bunun ar- dõndan da şunlarõ ekledi: “Benim işimi yapan herkesin sorunu işte budur. Türk meslektaşlarım da aynı sorunlarla baş etmek zo- runda. Türkiye ve ABD bütün bu sorunlarla baş edebilmek için birlikte, becerileri ve yeteneklerini azami biçimde kullanmalıdır. Özetle, ortak çıkarlarımızı ilgi- lendiren hiçbir konuda başarı- sızlığa uğramamalıyız.” Wilson, Barack Obama’nõn ABD Başkanlõğõ koltuğuna otur- masõndan sonra Türk-ABD ilişki- lerinde ne gibi gelişmeler olabileceği konusunda şunlarõ söyledi: “ABD’de iktidardaki partiler de- ğişebilir. Ama geriye dönüp bak- tığınızda var olan politikaların yüzde 95’inin değişmeden sür- dürüldüğünü görürsünüz. Önce- likler zaman zaman değişebilir. Yani gündemin bir numaralı ko- nusu o günün koşullarına göre ikinci sıraya düşebilir. Hedefler- de yeni düzenlemeler yapılabi- lir. Ama genelde fazla bir sapma olmaz. Çünkü ülkelerin dış poli- tikaları ulusal çıkarlara dayanır. Bazen seçim kampanyalarında söylemler kullanılabilir. Ama de- diğim gibi pek çok konu, bunun içinde Türkiye’yle ilgili konular da konsensüse dayanır.” Obama Türkiye’ye gelmedi Obama’nõn Türkiye’ye hiç git- mediğini belirten Wilson, Türk- ABD ilişkilerinde özellikle üzerin- de çalõşõlan konulardan Obama’nõn haberi olup olmadõğõ konusunda da bilgisinin bulunmadõğõna işaret etti. Wilson, “Ancak Senatör Oba- ma’nın kendisinin ve çevresinin bu bölgenin ABD’nin çıkarları için ne kadar önemli olduğuna da- ir güçlü inançları olduğunu bili- yorum. Türkiye’nin ABD’yle bir- likte bir dost, ortak ve müttefik olarak çok zor konularda birlik- te çalışıp nasıl önemli bir rol oy- nadığının bilinci içindedirler” di- ye konuştu. Obama Yönetimi’nin göreve baş- lamasõyla birlikte üç dört konunun ön planda olacağõnõ belirten Wilson şöyle devam etti: “Bunlardan birisi Irak’tır. Oradaki ABD askerleri- nin geleceği ne olacaktır? ABD orada nasıl bir rol oynamalıdır? Ben de burada üç yıl görev yapan bir büyükelçi olarak Türkiye’nin komşusu olan Irak’la ilgili has- sasiyetlerini anlıyorum. Bu konuda beni ilgilendiren, yaptığımız çalışmaların birlikte sürdürülmesidir. Türkiye’yle ABD bu konuda pek çok üst dü- zey fikir alışverişlerinde bulun- duk. Birbirimize pek çok kez da- nıştık. Obama Yönetimi’nin de bu çalışmaları sürdüreceğine inanı- yorum. Üç önemli konu İkinci konu Afganistan. Ora- daki durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapılacaktır. Afganis- tan da Irak gibi sadece askeri yön- temlerle çözülecek bir konu de- ğildir. Orada da ekonomik, sosyal, siyasi önlemler alınması gereke- cektir. Afganistan’la ilgili de An- kara’yla yakın fikir alışverişi de- vam etmek zorundadır. Kısa sü- re önce Dışişleri Bakanınız Ali Ba- bacan Afganistan’a gitti. Üçüncü öncelikli konu da dün- yadaki finans ve ekonomi krizi. Basına yansıdığı kadarıyla Sena- tör Obama’nın ekonomi konusu- na öncelik tanıyacağı anlaşılıyor. Ama burada şunu vurgulamak is- tiyorum: Bu alanda da Türki- ye’yle çok yakın çalışma içinde ol- mamız gerektiğine inanıyorum. Türkiye’yle yakın çalışma içinde olmamız gereken başka alanlar da Kafkaslar, Ortadoğu, Balkanlar, enerji, Kıbrıs’tır.” ‘Türkiye’nin gücü artar’ Türkiye’nin Ermenistan’la diyaloğa girmesinin Ankara’nõn Kafkaslar’daki etkisini çok fazla arttõrmasõnõ sağlayacağõna dikkat çeken Wilson, “Bu süreç nereye varır? Onu bilmiyorum. Bu tabii ki Türkiye ve Ermenistan’a bağlıdır. Ama devam ederse bölgede Türkiye’ye çok büyük bir rol oynama fırsatı sağlar. Bu da bizim görmek istediğimiz Kafkasya bölgesi amacıyla örtüşür. Bu ilişkilerin normalleşmesi geçmişi bugün çerçevesine oturtabilir. Hatta bir geleceğin oluşmasına yardımcı olur. Bu adımların ABD’deki sözünü ettiğiniz konulara nasıl etkisi olur? Bunu bilemem. Ama bunların Türk, Ermeni ve Kafkaslar’daki öbür halklara yardımcı olacağı açıktır” dedi. T ürkiye’nin yõllardõr stratejik rolünün önem kartõnõ oynadõğõ, ama Obama dö- neminde ABD Kongresi’nde bekleyen sözde Ermeni soykõrõmõ tasarõsõ gündeme ge- lirse bu stratejik önem kartõnõn Washington’da hâlâ geçerli olup olmayacağõ sorusuna Wilson bir süre susup düşünerek yanõt verdi: “Ben Obama adına konuşamam. Önün- deki konularla ilgili ne yapmayı tercih etti- ğini zaman gösterecek. Kampanyası sıra- sında söyledikleri vardır. Ama işbaşına ge- lince farklı davranabilir. Geçmiş başkanla- rın yaptıklarına bakarsanız ne dediğimi anlarsınız. Türkiye’nin bölgesel bir kart oy- naması deyiminden pek de memnunluk duymuyorum. Washington’un bakış açı- sından söylemem gerekirse Türkiye son yıllarda bölgede daha aktif oldu. Bu etkin- liği bizim bu bölgedeki çıkarlarımızı des- tekliyor. Dünyanın her yerinde Türkiye ve ABD’nin hedefleri aynı ve aynı şeyleri istiyorlar. Türkiye bu konularda ne kadar aktif olur- sa bizim çıkarlarımıza yarar. Ben Türki- ye’nin bu aktivitelerini ABD Kongresi’ndeki konuları dengelemek açısından kullandığı görüşlerine katılmıyorum. Türkiye bunları kendi ulusal çıkarları için yapıyor.” Ermeni soykõrõmõ tasarõsõ konusunda ise Wilson şu görüşlere yer verdi: “Bu da tabii kısmen Türk yetkililerin önümüzdeki aylarda neler yapacağına bağ- lıdır. Demin söylediğim gibi bu önemli ko- nularda pek çok fikir alışverişinde bulu- nulması gerekir. Yetkililerinizle son yaptı- ğım görüşmelerde en erken zamanda yeni ABD yönetimiyle görüşmeler başlatılması- nın önemine dikkat çektim. Yeni ABD yö- netim takımıyla ortak bir amaç oluşturul- ması için çalışılmalıdır. Ancak böylelikle or- tak amaçlar oluşur. Bu zaten müttefik ol- duğumuz elli yıldan beri sürüyor.” Eski CIA ajanlarõndan Graham Fuller’in, Türkiye’nin artõk ABD’nin müttefiki olmadõ- ğõ ve giderek bölgesinde bağõmsõz bir güç ha- line geldiği yolundaki sözleri üzerine Wilson şunlarõ söyledi: “Bu naklettiğiniz tahlil biraz çarpık. Bu sözler konuşmacının kendisini bağlar. Tür- kiye ABD’nin müttefikidir. NATO’nun bir üyesidir. Bu da zaten müttefiklik anlamına geliyor. Birlikte ortak çıkarlarımız için ça- lışıyoruz. Zaten iki yıl kadar önce de o za- man Dışişleri Bakanınız olan Abdullah Gül’le Dışişleri Bakanımız Rice bu amaçla ortak çı- karlar belgesi imzalamışlardı. Müttefiklerimizin hepsi bağımsız ülke- lerdir. Kendilerinin bağımsız dış politikaları vardır. Bu durum da hiçbir şekilde bizim müttefiklik ilişkilerimizle ters düşmez.” Rusya’nõn Azerbaycan’la Ermenistan lider- lerini bir araya getirip bir uzlaşma çabasõ içi- ne girerek Washington’dan rol mü çalmak is- tediği sorusuna Wilson şu net yanõtõ verdi: “Rusya Devlet Başkanı Medvedev’in gi- rişimi çok önemlidir. ABD bunu destekle- mektedir. Zaten MİNSK Grubu çerçeve- sinde yapılan bir toplantı olduğu için ABD de oradaydı. Bu buluşma MİNSK Gru- bu’nun geçmiş çalışmalarıyla son derece uyumludur. Bu konuda MİNSK Grubu’nun ortaya koyduğu ilkeler bellidir. Dağlık Ka- rabağ sorunu müzakereler yoluyla çözül- melidir. Azerbaycan ve Ermenistan liderleri de sorunun çözülmesine yardımcı olacak ko- nuşmalar yapmışlardır. Taraflar bir anlaş- manın çerçevesini oluşturacak temel ilke- lerde ilerleme sağlamışlardır. Ermenistan ve Azerbaycan’daki seçimlerin ardından şim- di bir anlaşmaya varmanın iyi bir zemini vardır. Biz bu girişime çok olumlu bakıyor ve desteklemek istiyoruz. Biz zaten rolümüz nedeniyle bu çalışmanın bir parçasıyız.” ‘Müttefikolmakiçin çalõşmaklazõm’ W ilson PKK konusunda da şöyle konuştu:“ABD ve Türkiye birbirinden ay- rı değil, birlikte çalışmalıdır. Bu kaçınılmazdır. Müttefik olmak kaçınılmaz değildir. Müttefik ol- mak için çalışmak lazımdır. Böl- gede ortak sorunlarımızın çözü- münde birlikte çalışmalıyız. PKK’ye karşı ortak çalışmala- rımız son derece olumlu sonuçlar vermektedir. PKK’nin gücü be- lirgin biçimde kırılmıştır. Ama bundan, tehlikeli olmadıkları an- lamını çıkarmayın. Tehlikeliler. Kuzey Irak’taki sınır bölgelerin- deki güvenli cennetleri artık kal- madı. Kuzey Irak’ta ya da başka yerlerde PKK’nin varlığıyla Tür- kiye kararlılıkla mücadele etme- lidir. Sayın Orgeneral İlker Başbuğ’un da terörün belini kırmada birden çok enstrüman kullanılması ge- rektiği görüşüne tamamıyla katı- lıyorum. Teröristlerle, teröristle- re sempatiyle bakanları birbirin- den ayırabilmek PKK’nin yeni insanları bünyesine çekmesini en- gelleyebilir. Bu amaçla Kuzey Irak ve Irak’taki liderlerle de daha ya- kın işbirliği kurulmasında çok ya- rar vardır.” Kürt sorununun çözümü konu- sunda da Wilson şu görüşlere yer ver- di: “Ben ABD büyükelçisi olarak ülkenin içişlerini ilgilendiren ko- nulara girmek istemem.. ama da- ha fazla demokrasi, haklar ve fır- satlar yararlı olacaktır. Biliyo- rum. Zor bir iş. Çok çalışmak ve çok sabırlı olmak gerekiyor.” Wilson, Obama Yönetimi’ne Tür- kiye’yle ilgili ne mesaj vermek is- tediği sorusuna da şu yanõtõ verdi: “Türkiye’yle hep konuşun. Aynı mesajı Bush Yönetimi’ne de ver- miştim. Başkan Bush’la Başba- kan Erdoğan arasında kararlar alındı. Bu nasıl oldu sanıyorsunuz? Pek çok kişi çok uzun çalışmalar yaptılar ve sonucu aldılar. Ancak sürekli birbirimizle konuşarak, ortak hedeflerimiz için çalışarak sadece kâğıt üzerinde değil ama gerçek hayatta da müttefik olu- ruz.” Türkiye’nin AB üyeliği konusun- da Wilson’õn görüşleri şöyle: “ABD yıllardır Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini desteklemiştir. Türkiye AB müktesebatına uyum sağlama becerisini kararlılıkla göstermeli- dir. Ve hızlı davranmalıdır.” Ermeni tasarõsõ Obama’ya bağlõ 5 Kasõm’da Erdoğan ile Bush’un gö- rüşmesinden sonra yürütülen teknik te- maslarda 2009’daki yerel seçim de gün- deme geldi. AKP’liler ABD’den destek istedi. Bunun üzerine ABD yönetimi güçlü bir Müslüman Kardeşler bağlan- tõsõ olan Kürdistan İslami Birliği de da- hil olmak üzere tüm Iraklõ Kürt grupla- rõn dinsel ve etnik bağlarõnõ kullanarak yerel seçimlerde DTP’yi değil AKP’yi işaret etmesi yönünde devreye girdi. Terör örgütünden mektup Haber Merkezi - Terör örgütü PKK, ABD’de yapõlan seçimlerde başkanlõğõ ka- zanan Barack Obama’ya mektup göndere- rek “Kürt sorununun” çözümü için katkõ sunmasõnõ istedi. Terör örgütü liderlerin- den Murat Karayõlan ve Zübeyir Aydar adõna yayõmlanan mesajda, “Geçen sene Türkiye’yi memnun etmek için Bush tara- fõndan hareketimiz ABD, Irak ve Türki- ye’nin düşmanõ ilan edildi. Türkiye’ye as- keri istihbarat desteği sağlandõ” denildi. BAYKAL AKP’YE YÜKLENDİ Terör konusunda ciddiyet çağrõsõ GÜRSU KUNT ANTALYA - Antalya Ti- caret ve Sanayi Odasõ (AT- SO) Geleneksel Vergi Ödül- leri törenine katõlan CHP Genel Başkanõ Deniz Bay- kal, demokrasi ve terörle mücadelenin birbiriyle ka- rõştõrõlmamasõ gerektiğini be- lirtti. Terörde nitelik değişi- mi olduğunu söyleyen Bay- kal, eskiden gizli gizli, ke- narda, köşede bombalar pat- latõlarak kampanya yürütül- düğünü, şimdi ise terörün toplumun, kentlerin içine yerleştiğini kaydetti. Bay- kal, “Terör, kendisini bütün simgeleriyle ortaya koyu- yor ve devletin güvenlik güçlerine kendisini kabul ettirmeye çalışıyor. Yu- muşak davranarak, şirin olarak terörün önüne ge- çemezsiniz” diye konuştu. REHN, FRANSIZLARA SESLENDİ Türkiye AB için çok önemli ülke Dış Haberler Servisi - AB Komisyonu’nun Genişleme- den Sorumlu Komiseri Olli Rehn, Fransõz Senatosu’nda Fransõz parlamenterlere yap- tõğõ konuşmada, “Avrupa’nın istikrarı, enerji ihtiyaçları ve AB’nin bölgedeki etkisi, kı- tanın güvenliği ve medeni- yetler arası diyalog açısın- dan Türkiye çok önemli bir ülke” diye konuştu. Rehn, Fransõz Senatosu’nun Dõşişleri Komisyonu toplan- tõsõnda, Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci olmak üzere, genişleme çalõşmalarõ hak- kõnda bilgi verdi. Rehn, se- natörlerin sorularõnõ yanõtlar- ken, Kafkasya, Ortadoğu, Av- rupa’nõn enerji güvenliği, Kõb- rõs barõş süreci gibi hususlar- da Türkiye’nin oynadõğõ rolü hatõrlatarak Türkiye’nin AB şirketleri için önemli fõrsatlar sunduğunu kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle