23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 4 KASIM 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Aymaz Adam... Utanmadan sıkılmadan televizyon kanallarını do- laşıyor, ekranlarda boy gösterip dinden imandan söz ediyor, Fox TV’nin haber sunucusuna “Ben gaze- teci kurşunlamış adamım” diye gözdağı veriyor... Bir bakıyorsunuz, karısıyla birlikte otomobilin- de... Kadın gülüyor, o gülüyor... Gazetecilere açık- lamalar yapıyor... Aslında bu yaşadıklarımız bir Türkiye klasiğidir... Yazı masamın başına geçtiğimde Türkiye’nin dü- nünü ve bugününü düşünmeye başladım. On dört yaşındaki B.Ç. ve o yaşlı adam... Onu savunan avukat! Yazı yazdığı gazete! O gazete Gümüşhane Barosu Başkanı Avukat Ali Günday’ı hedef göstermişti... Birisi kalktı Ada- na’dan Gümüşhane’ye gitti ve Günday’ı bürosunda öldürdü... Katil bir süre cezaevinde yattı ve afla kurtuldu. Ahmet Taner Kışlalı’yı hedef gösterdi... Kışlalı katledildi. Yetmedi, Necip Hablemitoğlu’nu hedef göster- di... Hablemitoğlu gecenin karanlığında evinin bah- çesinde kurşunlanıp öldürüldü... Danıştay baskını öncesi yargı üyelerinin fotoğ- raflarını yayımladı o gazete... Alparslan Arslan Danıştay’ı bastı elinde silahla... Yargıç Mustafa Yücel Özbilgin öldü, Mustafa Bir- den, Ayla Özdemir, Ahmet Çobanoğlu ağır yara- landı. Gelelim yaşlı yazara... Bu adamın çalıştığı tetikçi gazete tek satır yazmıyor on dört yaşındaki B.Ç’ye cinsel istismarda bulunan yazarı hakkında. Öteki dinci ve tarikatçı gazeteler de olayı görmezden geliyor... Yazar ise televizyonlarda güle oynaya başından geçenleri anlatıyor! Tutuklu yazar şimdi tutuksuz yargılanacak! Çünkü Adli Tıp Kurumu’nun raporuyla ceza- evinden salıverilip özgürlüğüne kavuştu. İşkence yapılana “İşkence yapılmadı” diye rapor veren bir kurum, yaşlı yazarı kurtardı. Yazı masamın başında düşünüyorum... 12 Eylül 1980 sonrası gözaltına alınmıştık. Bazı arkadaşlarım gözaltı sürecinde işkence görmüşler- di. Poliste sorgulamalarımız bittikten sonra İzmir Nar- lıdere’deki Askeri Cezaevi’ne götürülmek üzere el- lerimiz kelepçelenerek otobüse bindirildik. Göz bağlarımız çözüldüğü için çok mutluyduk... Narlıdere’ye dek hem körfeze hem de gökyüzü- ne bakmıştım. Cezaevine geldik. Adli Tıp Kurumu’ndan bir dok- tor bizi bekliyordu. Koltuklarımızın altında battani- yelerle sıraya dizildik. Yaklaşık yirmi beş kişiye şu soru soruldu: “İşkence gördünüz mü?” İçimizde filistin askısından geçen, ayak taban- ları parçalandığı için zorlukla yürüyen arkadaşla- rımız, yani tümümüz şu yanıtı verdi: “Hayır görmedik!” Eğer “İşkence gördük” deseydik yeniden Emni- yet Müdürlüğü’ne götürülüp işkence görecektik. Türkiye’de Adli Tıp Kurumu Adalet Bakanlığı’na bağlıdır. Bu kurum gözaltında işkence gören, cin- sel tacize uğrayan kadınlara yıllar önce “İşkence ve taciz görmemiştir” raporu vererek işkenceci po- lisleri aklamış, bu kez de cinsel istismara uğrayan on dört yaşındaki B.Ç’ye “Ruh ve beden sağlığı bo- zulmamıştır” raporu vererek yaşlı yazarı kurtarmıştır. Adli Tıp Kurumu’nun uygulamaları kimi zaman “devletin bölünmez bütünlüğü”, kimi zaman “sözde Atatürkçülük”, kimi zaman da “milliyetçilik” adına ya- pılmıştır. Türkiye’de çocuk yaşta kadınların yaşamları al- tüst ediliyor... Meclis’te bulunan siyasi partiler ne töre adı ve- rilen o cinayetlerin üzerine gidiyorlar ne de on dört yaşında olan kız çocuklarının başına gelenlerle il- gileniyorlar. Eğer Türkiye’de demokrasi bir yaşam biçimi ol- saydı bunların hiçbiri olmaz; başta kadın kuruluş- ları olmak üzere iktidarıyla, muhalefetiyle tüm Mec- lis ayağa kalkar; sendikalar ve demokratik kitle ör- gütleri tepki gösterirdi. Bursa Uludağ Üniversitesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığı’nın verdiği raporda ne yazıyor: “...B.Ç’de ağır patolojik depresyon anksiyete saptanmıştır. B.Ç. intihara eğilimlidir...” İki ay sonra İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun ver- diği rapor ise bunun tam tersi: “Beden ve ruh sağlığını bozacak bir patolojik araz saptanmamıştır!” Evet... Bu bir Türkiye fotoğrafıdır... Bu fotoğra- fa tepkisiz kalmamak gerekir... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Babacan’a Anıtkabir sorusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Yõlmaz Ateş, Dõşişleri Bakanõ Ali Babacan’a, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramõ kutlama törenleri kapsamõnda gerçekleştirilen Anõtkabir ziyareti için Meclis’e yalnõzca 20 davetiye gönderilmesinin nedenini sordu. Ateş, TBMM Başkanlõğõ’na sunduğu soru önergesinde, sayõnõn az tutulmasõna gerekçe olarak, Anõtkabir’de 29 Ekim günü yaşanan yoğunluğun gösterildiğini ifade eden Ateş, “Bu uygulama, Anõtkabir ziyaretlerini sadece bir sembol haline getirme çabasõnõn sonucu mudur?” dedi. Özel harekâtçıya suçüstü RİZE (Cumhuriyet) - Kendisini Sabah gazetesinin Rize temsilcisi olarak tanõtan ve kentte kuracaklarõ büro için el ilanõyla eleman arayan eski Özel Harekâtçõ polis memuru Savaş Kurtoğlu, evinde bomba bulundurduğu gerekçesiyle tutuklandõ. İş başvurusunda bulunan gençlerle MÜSİAD Rize Şubesi’nde toplantõ düzenleyen Kurtoğlu’na suçüstü baskõn düzenlendi. Patlayõcõ madde bulundurmaktan 2.5 yõl hüküm yiyen ve hakkõnda yakalama kararõ bulunan Kurtoğlu, tutuklandõ. ‘AKP, Türkiye’yi geriye götürüyor’ ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret eden CHP Adana Milletvekili Hulusi Güvel, gündemdeki gelişmelere ilişkin gazetecilere açõklama yaptõ. Güvel, “3 Kasõm 2002 yõlõndan bu yana tek başõna iktidar olan AKP, Türkiye’yi her alanda geriye götürmüştür, götürmeyi de sürdürüyor. Yardõm derneklerinden belediyelere kadar olan yerlerde yaşanan yolsuzluklar bile ülkemizin içine düşürüldüğü durumu ortaya koymaya yetiyor” diye konuştu. AKP iktidarõnõn 6 yõlõnõ da değerlendiren Güvel, “AKP yoksulun cebinden elini çekmelidir” dedi. ‘Milli düşünmek lazım’ ZONGULDAK (Cumhuriyet) - TBMM Başkanõ Köksal Toptan ve 9. Cumhurbaşkanõ Süleyman Demirel ile birlikte Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tõp Fakültesi Hastanesi yeni ek blok binasõnõn açõlõş törenine katõldõ. Toptan, törende yaptõğõ konuşmada, “Küresel krizle bir kez daha anlaşõlmõştõr ki artõk herkes, her şey küresel değildir, milli düşünmek lazõm gelmektedir, bunun da öncülüğünü üniversiteler yapabilir” diye konuştu. Demirel de “Üniversiteler uygarlõğõn kapõlarõdõr. Üniversiteler, devlet ve millet için deniz feneridir. Yani hava sislendiği zaman, açõk denizde etrafõnõzõ göremez hale geldiğiniz zaman hangi yola gideceğinizi gösterecektir” dedi. ABD üssü önerisi hem Irak Anayasasõ’na hem de uluslararasõ hukuka aykõrõ Barzanitehlikelioynuyor BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Irak’õn kuze- yindeki bölgesel yönetimin li- deri Mesud Barzani’nin, Bağdat ile Washington ara- sõnda görüşmeleri sürdürü- len kuvvetlerin statüsü an- laşmasõnõn (SOFA) imzala- namamasõ durumunda, Ame- rikan üslerinin Irak’õn kuze- yinde kurulmasõ önerisinin hem Irak Anayasasõ’na hem de uluslararasõ hukuka aykõ- rõ olduğu belirtildi. ABD, SOFA imzalanmadan ve mer- kezi yönetimin onayõ olmadan Irak’õn kuzeyinde askeri üs kurarsa, Irak’õn siyasi birli- ğini, toprak bütünlüğünü ve egemenliğini fiilen ortadan kaldõrmõş olacak. Irak’taki BM mandasõnõn sona ereceği 31 Aralõk 2008 tarihi yaklaşõrken ABD as- kerlerinin ülkedeki hukuksal statülerini belirleyecek olan SOFA görüşmelerinin çõk- maza girmesiyle Barzani, “Bağımsız Kürdistan” için harekete geçti. ABD’de yaptõğõ “güven- lik anlaşması olmazsa, Ame- rikan üslerine seve seve ev sahipliği yaparız” yönünde- ki önerisiyle tehlikeli bir adõm atan Barzani, Irak Anayasa- sõ’nõ, uluslararasõ hukuku, ül- kesinin egemenliğini, siyasi birliğini ve toprak bütünlü- ğünü yok saydõğõnõ gösterdi. Irak Anayasasõ’nõn 110. maddesinin 2. fõkrasõna göre “Silahlı kuvvetlerin teşkil edilmesi, Irak’ın sınır gü- venliğinin sağlanması ve ül- kenin savunulması dahil ol- mak üzere milli güvenlik politikasını belirleme ve uy- gulama” sorumluluğu mer- kezi yönetimde bulunuyor. 121. maddede ise bölgesel yönetimlere sadece polis gü- cü kurma hakkõ tanõnõyor. Eğer, ABD Barzani’nin önerisini kabul ederse ulus- lararasõ hukuku ve BM Gü- venlik Konseyi’nin, koalis- yon güçlerinin Irak’taki var- lõğõnõn düzenlenmesine ilişkin kararõnõ da ihlal etmiş olacak. BM Mandasõ Irak’õn tama- mõnõ kapsadõğõ için Amerikan askerleri SOFA imzalanma- dan, bölgesel Kürt yönetimi ile varacaklarõ mutabakat çer- çevesinde bölgeye yerleşirse, Irak’õn egemenliğini fiilen ortadan kaldõrmõş olacak. Böylece bölgesel Kürt yöne- timi merkezi yönetimden ko- pacak. “Büyük Kürdistan” için hem ABD askerinin ko- rumasõ sağlanacak hem de ABD’nin BM Güvenlik Kon- seyi üyesi olmasõndan dola- yõ uluslararasõ toplumun yap- tõrõm kararlarõnõn önüne ge- çilecek. Merkezi yönetimin ve Irak parlamentosunun onayõ ol- madan ABD askerinin Irak’õn kuzeyinde kalõcõ üsler kur- masõ, Türkiye açõsõndan da yeni koşullarõ beraberinde getirecek. Irak’õn kuzeyinde konuşla- nacak ABD askerleri hem İran’da hem de Suriye’de tehdit olarak algõlanacağõ için, bölgede ciddi anlamda istik- rarsõzlõk baş gösterecek. ABD askerinin Irak’õn kuzeyinde- ki varlõğõ, hukuksal açõdan herhangi bir sõnõrlamaya tabi olmayacağõndan, Washing- ton’õn üçüncü ülkelere ope- rasyon konusunda eli güç- lenmiş olacak. Irak’taki BM mandasõnõn sona ereceği 31 Aralõk 2008 tarihi yaklaşõrken ABD askerlerinin ülkedeki statülerini belirleyecek olan SOFA görüşmelerin çõkmaza girmesiyle Barzani, “bağõmsõz Kürdistan” için harekete geçti. ABD, eğer Barzani’nin Irak’õn toprak bütünlüğünü hiçe sayan “Güvenlik anlaşmasõ olmazsa, Amerikan üslerine seve seve ev sahipliği yaparõz” yönündeki önerisini kabul ederse, uluslararasõ hukuku ihlal etmiş olacak. TÜRK’TEN ERDOĞAN’A TEPKİ ‘Kim kimi vatanından kovuyor’ Erdoğan’õn Hakkâri’deki konuşmasõnda “Ya sev ya terk et” şeklindeki açõklamalarõna tepki gösteren Ahmet Türk, Türkiye ve bayrağõn, bu değerleri birlikte yaratan Kürtlerin, Türklerin ve diğer kesimlerin ortak değeri olduğuna işaret etti. D İ Y A R B A K I R (Cumhuriyet Bürosu) - DTP’nin Diyarbakõr’da düzenlediği iki günlük oturma eyleminin ardõn- dan açõklama yapan DTP Genel Başkanõ Ah- met Türk, Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan’õn Kürtlerin deste- ğini kaybettiğini ve bu- nun için paniklediğini söyledi. Türk, 48 saat kesinti- siz sürdürdükleri oturma eylemleriyle, hüküme- tin çõkardõğõ son tezke- reye ve savaş politikala- rõna tepki gösterdikleri- ni belirtti. Eylemle, Kürt sorununun demokratik çözümüne bir kez daha güçlü bir vurgu yaptõk- larõnõ ifade eden Türk, “Sayın” olarak nitele- diği Abdullah Öcalan’a yönelik fiziki saldõrõ id- dialarõnõ da bir kez daha gündeme getirdi. İktidar partisine “Kürtleri denetim altı- na alma görevi” veril- diğini ve AKP’nin bu nedenle kapatõlmadõğõnõ iddia eden Türk, “An- cak Sayın Başbakan, Kürtlerin desteğini önemli ölçüde kaybet- tiğini görüp panikle- meye başlamıştır. Çün- kü Kürtleri kontrol al- tında tutamayan bir AKP’yi, ABD’nin de, ordunun da gözden çı- karacağını çok iyi bili- yor. AKP’nin Diyar- bakır ısrarının altında yatan neden bu” dedi. Türk, Erdoğan’õn Hakkâri’deki konuşma- sõnda “Ya sev ya terk et” şeklindeki açõkla- malarõna da sert tepki göstererek Türkiye ve bayrağõn, bu değerleri birlikte yaratan Kürtle- rin, Türklerin ve diğer kesimlerin ortak değeri olduğuna işaret etti. Bu ortak değerlerin kimse- nin tekeli altõnda olma- dõğõnõ vurgulayan Türk, şöyle devam etti: “An- cak, Erdoğan’ın tekçi ve ırkçı yaklaşımını reddedenleri ülkeyi terk etmeye davet et- mesi tam bir aymazlık örneğidir. Bu vatan he- pimizin ortak vatanı değil mi.? Kim, kimi, kimin vatanından ko- vuyor. ABD’den ica- zetli bir başbakanın halkı kendi anavata- nından kovma çağrısı trajikomik bir durum- dur.” Türk’ün açõklamala- rõnõn ardõndan oturma eylemi sona erdi. Öte yandan, Diyarba- kõr Cumhuriyet Başsav- cõlõğõ, DTP’nin kitlesel oturma eylemiyle ilgili soruşturma başlattõ. Meclis’te ‘çek git’ kavgası DTP’liHasipKaplan,Erdoğan’õnHakkâri’dekisözlerinetepkigöstermesiüzerine AKP’liler,“Çarpõtma,senancakPKK’lileritemsiledersin”deyincegerginlikyaşandõ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2009 Merkezi Yönetim Bütçe görüşmeleri “kavgalı” başladõ. DTP’li Hasip Kaplan, Başbakan Tayyip Er- doğan’õn Hakkâri’de 20 milyon vatandaşõna “çek git” dediğini belirtip “Sayın Başbakan söz ağızdan çıkar” deyince, AKP’li- ler “Sen ancak PKK’yi temsil edersin, Siz Kürtlere ihanet ediyorsunuz” diye bağõrdõ. TBMM Plan ve Bütçe Komis- yonu’nda dün bütçe tasarõsõnõn tü- mü üzerindeki görüşmeler yapõl- dõ. Komisyonda söz alan DTP’li Kaplan, Başbakan Erdoğan’õn Güneydoğu gezisindeki konuş- masõnõ eleştirdi. Başbakan Erdo- ğan’õn Hakkâri’de halka, “Ya seveceksin ya terk edeceksin” dediğini ifade eden Kaplan, bu sö- zün Vietnam Savaşõ başta ol- mak üzere faşist hükümet uygu- lamalarõnõn sloganõ olduğunu söyledi. AKP Malatya Milletve- kili Ömer Faruk Öz, “Başba- kan’ın sözlerini çarpıtma” diye müdahale edince, karşõlõklõ atõş- ma yaşandõ. Kaplan ise “Hak- kâri’de 20 milyon vatandaşına, ‘Çek git’ diyen Başbakan’a, ‘Sayõn Başbakan söz ağõzdan çõ- kar’ diyorum. Başbakan Şır- nak’a gelsin, yanına tek polis al- masın, yanında ben yürüyece- ğim. En ufak şeyde de ben siper olurum” dedi. Kaplan’õn sözle- rine tepki gösteren Öz, “Sayın Başbakan’ın sözlerini çarpıtma. Vatanıma söveceksin, milletime söveceksin… Kimsin sen ya, kendini ne zannediyorsun sen? Benim Kürt kardeşlerimi tem- sil etmiyorsun. Sen ancak PKK’yi temsil edersin. Siz Kürtlere ihanet ediyorsunuz” diye bağõrdõ. Tartõşma ikilinin birbirlerine bağõrarak tepki gös- termesi ile son buldu. Komisyonda söz alan CHP Trabzon Milletvekili Akif Ham- zaçebi ise 2009 bütçesinin ilk kez IMF’siz hazõrlandõğõnõ ancak “IMF’nin gölgesiyle karşı kar- şıya olunduğunu” söyledi. Kõsa bir süre sonra, IMF’nin gölgesi- nin gidip kendisinin ortaya çõka- cağõnõ kaydeden Hamzaçebi, “Bakanın, uzatmayıp vakit ge- çirmeden IMF ile anlaşmasını tavsiye ediyoruz” diye konuştu. MHP Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan ise doğal- gaza yapõlan zamlarla, vatandaş- larõn dayanma gücünü yitirdiği- ni söyledi. DEVLET BAHÇELİ, GÜNEYDOĞU’DAKİ İSYAN GÖRÜNTÜLERİNE DİKKAT ÇEKTİ ‘Üniteryapıtehditaltında’ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, dün yayõmladõğõ genel- geyle partisinde yerel seçim süre- cinin başladõğõnõ bildirdi. Yerel se- çim sürecine gergin girildiğini be- lirten Bahçeli, “Üniter yapımız ciddi bir çözülme tehdidiyle kar- şı karşıyadır” dedi. Bahçeli, yaptõğõ yazõlõ açõklama- da, yerel seçim tarihi yaklaştõkça, yaşanan gelişmelerin Türkiye’nin geleceğini yaşamsal seviyede ilgi- lendirdiğini belirterek “Türk mil- letinin kardeşliğinin yara alaca- ğı kritik bir sürecin başlayacağı- nın görüldüğünü” söyledi. Gide- rek artan yoksullaşma, yaygõnlaşan yoksulluklar ve durma noktasõna ge- len üretimin, ödünlerle sürdürülen dõş ilişkilerin ülkeyi çõkmaza sü- rüklediğine dikkat çeken Bahçeli, “Daha da önemlisi artık alenen gerçekleşen isyan gösterilerinin yaşandığı ülkemiz maalesef Cum- huriyet tarihinin en büyük so- runlarıyla karşı karşıyadır. Hü- kümet, baştan yanlış girdiği yol- da yönünü ve pusulasını tamamen kaybederek milletimizi küresel ve milli tehditler karşısında çaresiz ve etkisiz bırakmıştır” dedi. Cumhuriyetin kuruluşunun 85. yõ- lõnda “Türkiye Cumhuriyeti” ta- nõmõnda anlam bulan ulusal varlõ- ğõn ve siyasi yansõmasõ olan üniter yapõnõn ciddi bir “çözülme tehdi- diyle karşı karşıya olduğunu” kaydeden Bahçeli, yozlaşma ve çözülmenin hemen her alanda sür- düğüne dikkat çekti. Bahçeli, “Bu açıdan, yaklaşan mahalli seçim- lerde verilecek karar, yalnızca ye- rel yöneticilerin seçimi olmaya- cak, aynı zamanda ülkemizin si- yasal gidişatını da belirleyecek bir kararın da işaretini verecektir” görüşünü dile getirdi.Devlet Bahçeli.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle