06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İlkokulda bazı günler ayrı bir heyecan yaşanırdı. Bir telaş bir telaş… Okul müdürü, yar- dımcıları ve öğretmenler ara- sında bir koşuşturma başlardı. Ne kadar belli etmemeye çalı- şırlarsa çalışsınlar, bu ‘sefer- berlik’ hali öğrencilerin gözün- den kaçmazdı. Bilinirdi ki, o gün okula müfet- tiş gelecek. Büyüklerin telaşını gören, o telaşın altındaki kaygıyı hisse- den öğrenciler de, hedef olma- dıkları bu teftişi, öğretmenleri ve yöneticileri adına başarıyla atlat- ma sorumluluğuna bürünürler- di. Müfetttişin sorması olası so- rulara karşı, biraz da çaresizce hazırlıklar yapılır, sınıfta sessiz ve ağırbaşlı bir hava oluşurdu. Bilinmeyen bir saatte kapı bir- den açılır, okul yöneticileriyle Müfettiş Bey ya da Müfettiş Ha- nım, yüzlerinde ciddi bir havayla sınıfa dalarlardı. Müfettiş, rastgele seçtiği öğrencilere hızlı hızlı so- rular sorar; bazen, tereddüt eden öğrencinin cevabını bekleme- den, bir başka soruyla parmağı- nı bir başka öğrenciye uzatırdı. Öğretmenimi yaktığım düşün- cesinden ve suçluluk duygusun- dan uzun süre kurtulamadığım olay da o teftişlerden birinde ol- du. Müfettiş parmağını uzattı: “Sen!” Kalktım. “Denizaltı nedir?” Denizaltıyı anlattım. “Peki, denizaltı kaç metreye dalabilir?” Yuvarlak bir cevapla kurtul- maya çalıştım. “Derinlere dalabilir.” “500 metreye dalabilir mi?” “Dalabilir.” Müfettişin yüz hatları gerildi. “Dalamaz! Ezilir o zaman, ezilir, parçalanır!” Meğer dalamazmış. Bugünle- ri görebilseydim, “Bugün değil ama, ileride titanyum gövdeli Al- fa sınıfı denizaltılar 1300 metreye bile dalacak’ derdim ama, nere- den bileyim... Müfettiş gittikten onra sınıfta oluşan sessizlik, soruları bile- meyenlerin yüzlerine atılan anlamlı bakışlar bir süre sonra yerini uğultuya bırakırdı. Teneffüs zili ça- lınca da ne müfettiş akla gelirdi ne de başka bir şey… Bir anı ve anekdotla konuyu ge- tirmek istediğim yer.. İlköğretim müfettişleri… Bugün ilköğretim müfettişleri sorunlarını yetkililere ve kamuoyuna duyurmak için adeta çırpınıyorlar. Biz, ilköğretim müfettişlerini sınıfa girip sorular soran kişiler sanırdık. Düne kadar da aşağı yukarı öyle sandık. Oy- sa, gerçekleri bu feryattan sonra öğrendik. Meğer, diğer kurumla- rın müfettişlerinin aksine ilköğre- tim müfettişleri, bir değil, iki üni- versite bitirmek zorundaymış. Sadece, devlet ilkokullarında de- ğil, anaokullarında, ilköğretim okullarında, özel okullarda, sürücü kurslarında, Kuran kurslarında, dershanelerde, öğretmen evle- rinde, rehberlik araştırma mer- kezlerinde, yirmiden fazla alanda görev yaparlarmış. İlköğretimin kalitesini korumak uğruna ülke- nin en ücra köşelerine kadar gi- derlermiş. Ve bugün, ilköğretim müfettiş- leri, denetledikleri kişilerden bile az ücret alırlarmış. Bütün zam ve tazminatlarda diğer müfettişler- den geri kalmışlar. Diğer müfett- işlerin aldığı makam, görev, tem- sil tazminatları bu müfettişlere ve- rilmezmiş. Şimdi bütün bu hak- sızlığın giderilmesini istiyorlar. Haksızlar mı? İlköğretim müfettişini, 500 metreye daldırıp ezmenin gereği var mı? [email protected] CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Ancak daha Obama yönetime gelmeden ABD’nin Irak’taki en azından 3 yıllık politikası net- leşmiş oldu. Irak yönetimi, Kuvvetlerin Statüsü Anlaşması’nı (SOFA) kabul etme sürecine girdi. Hükümet bir ek- sikle evet dedi. Sıra Meclis’te, ardından Cum- hurbaşkanı Talabani ve iki yardımcısı imzalaya- cak. Böylece ABD’nin Irak’ta bir bakıma “manda” statüsü yerleşmiş olacak. ABD tipi ülkeler bir ül- keye girdi mi, kolay kolay çıkmaz. Güney Kore’ye 1950’lerde 6 aylığına asker yerleştirmişlerdi. Ar- kadaşlar hâlâ orada! Türkiye, ABD’nin yönetimdeki görünen ağırlığının sona ermesinden sonra oluşacak yeni yapıyla na- sıl muhatap olacak? Bunun için hafta ortasında Bağdat’ta bir toplantı yapıldı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay başkanlığın- daki heyetin karşısına oturan Iraklılar arasında bir de baktık ki, PKK yanlısı tutumuyla bilinen Bar- zani’nin eski istihbarat şefi Kerim Sincari var. Salt bu durum bile önümüzdeki dönem terör- le mücadele işinin ne kadar karmaşık seyrede- ceğini gösteriyor. İran politikamız ise Başbakan Erdoğan’ın yap- tığı son önerinin elimizde kalmasıyla birlikte ye- rinde saymaya devam ediyor. Erdoğan, ABD ge- zisi öncesinde New York Times gazetesine ver- diği demeçte, İran ile ABD arasında arabulucu ola- biliriz, demişti. Gazete de haberin başlığını bura- dan vermişti. Tahran yönetimi, “Bu tür her girişi- me sıcak bakarız” türünden soğuk bir karşılık ver- di. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Sean McCor- mack daha Amerikanvari konuştu: “İran’la zaten potansiyel bir süreç bulunuyor. BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi ve Almanya devrede. Ama İran’a komşu ülkeler nüfuzunu kullanıp bu sürece girmesi için çalışabilir...” Arkadaş demek istiyor ki: “Benim adım McCormack, gerek yok bu işleri sana sormak...” Ahmet Davutoğlu’nun stratejik sığlığında ge- liştirilen bu tür politikalar, Türkiye’nin geleneksel dışişleri saygınlığına da zarar veriyor! McCormack, Türkiye-İran enerji anlaşmasına “Kâğıt üstünde kalır” dedi, yanıt gelmedi... Yok- sa doğru mu söylüyor? Durmuş bir saat bile günde iki defa doğruyu gös- terir. Bu bağlamda elbette Erdoğan’ın doğru söyle- dikleri de var. Örneğin diyor ki: “Komşularımızla düşmanlık üretmeme politika- sı güdüyoruz...” Doğru bir yaklaşım. Ne olursa olsun, Türkiye’nin öncelikle komşularıyla ilişkilerine önem vermesi ge- rekir. Ancak bunu yaparken içi boş ya da ger- çekleşme olasılığı zayıf önerilerle yola çıkarsak, iliş- kiler daha da kötüye gidebilir. ABD’nin az ya da çok miktarda Irak’tan çekil- mesi önemli. Türkiye, Bağdat merkezli yönetim- le işlerini her durum ve koşulda daha kolay çözer. Tahran ise daha farklı... Şunu unutmamak gerekiyor: İran, Irak değil. Her şey bir yana devlet geleneği var, iç yapısı dışarıdan göründüğü gibi basit taşlarla örülü de- ğil. Dışarıdan fazla hissedilmeyen iç harçları var. Bizim işimiz İran’ı dünya ile barıştırmak değil, ABD-İran ilişkilerine yön vermek değil, iyi bir kom- şuluk diyaloğu kurmak. Ne demiş atalarımız: Önce komşunla arandaki sınıra sağlam çit ör, sonra iyi komşuluk et! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada lerin de yardımıyla eşanlamlı sözcükleri bul- muşlar: “Nizam, kaide, tecrübe, mani, hitabet, iti- na, tahsil, münasebet, münazara, latife”. Çocuğa bu sözcüklerin pek çoğu yabancı gel- miş; mektubu gönderen ilkokulda bize, sözcük hazinemiz gelişsin diye bu sıralamanın tersi so- rulurdu, diyor. Şimdi ise eski Türkçe diye tanımlanan ve ço- cukların anlamakta zorlanacakları bir dili küçük beyinlere yerleştirmeyi öngören bir projenin yü- rürlüğe konulduğunu düşünüyor ve aklına şu so- ru takılıyor: “...Türkçemiz nereye gidiyor?..” Soru abes. Pek çok alanda olduğu gibi Türk- çemiz de, bugünkü dinci iktidarın milli eğitimde uyguladığı sistemli politikalarla geriye, Arapça- lı, Farsçalı sözcüklü ağdalı Osmanlı diline dön- üştürülmek isteniyor. Kara çarşaf kılık kıyafet özgürlüğünün gereği- dir diye tanımlanıp yorumlandıktan sonra, Türk- çemizin eski günlerine dönmesine yönelik çabalar neden yadırganıyor? Üstelik Türkçemizle, genç beyinlere yerleşmiş, anlaşılır sözcükler yerine toplumun artık bir ke- nara attığı sözcükleri yerleştirme çabası ile uğ- raşmak, sonuç vermez demeyin; dinci bir iktidar ve Allahlık muhalefet varken olmaz demeyin, olurrrr! Onca sorunun altından kalkmaya çalışıldığı, çağdaş giyim kuşamın üç paralık oya feda edil- mesine şapka çıkaranların giderek çoğaldığı bir dönemde bırak kardeşim; varsın oğlun düzen diyeceğine nizam desin, kural yerine kaide, de- neyim yerine tecrübe... Devir o devir ki; devrimci geçinenler bile oy uğ- runa kara çarşafa sarılanları okşuyor. Örneğin içlerinden biri dün köşesinde; “Bugün Atatürk’ün yaptığının doğruluğuna inanan herkesin izlemesi gereken yol, Türk kadınını kapanmaya de- ğil, uygar dünya kadınları gibi üretken olmaya teş- vik etmek olmalıdır” diye yazıyor ve lakin ve de ne yazık; yazının sonunda çarşafa sarılanların iz- ledikleri siyaseti “sıcak bir yaklaşım içinde oldu- ğu, onlara saygılı davrandığı, onları önemseme- si gerektiği için doğrudur” diye destekliyor, onaylıyor ve yüreklendiriyor. Günümüzdeki kara çarşaf siyasetiyle bağlan- tılı bir olayı aktarıyorum: Bizim Deniz Som önceki gece bir TV kana- lındaki programda karşısında oturan CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’e sordu: “Rozet taktığınız kara çarşaflılar partiye üye ol- du mu?” İl Başkanı’nın yanıtı, “Hayır. Ama gelirler ve üye olmak isterlerse kayıtlarını yaparız” oldu. Bu olay Orhan Arıburnu’nun bir şiirindeki şu iki dizeyi anımsattı: “.../Bir ipte bir sürü cambaz/.../İki cambaz bir ipte oynamaz”. Oysa günümüzde iki cambaz bir ipte oynuyor. [email protected] C İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına İLHAN SELÇUK Genel Yayõn Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ ?Yazõişleri Müdürleri: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu) ? Miyase İlknur (Ek Yayõnlar) ? Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara Yayõn Kurulu: İlhan Selçuk (Başkan), Em- re Kongar (Başkan Yardımcısı), Or- han Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. İstihbarat: Cengiz Yıldırım Eko- nomi: Hasan Eriş Dõş Haberler: Öz- gür Ulusoy Kültür: Egemen Ber- köz Spor: Arif Kızılyalın Dü- zeltme: Abdullah Yazıcı Bilgi- Belge: Edibe Buğra Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Tel: 0312 442 30 50 Faks: 0312 442 30 10 İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4418745 Adana Tem- silcisi: Çetin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 5 S. Aksoğan İş H. Kat 1 Tel: 3631211, Faks: 3631215 İdare Müdürü: Hüseyin Gürer Mali İşler: Bü- lent Yener Satõş: Fazilet Kuza Cumhuriyet Rek- lam: Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardõmcõsõ: Nazende Pal Tel: (0212) 251 98 74 -75 /251 98 81 -82 Faks: (0212)251 98 68 Rezervasyon: (0212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53 Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yeni Gün Haber Ajansõ Basõn ve Yayõncõlõk A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 Yaygõn süreli yayõn Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt İstanbul 23 KASIM 2008 İmsak: 5.23 Güneş: 6.54 Öğle: 11.58 İkindi: 14.25 Akşam: 16.49 Yatsõ: 18.13 Neden Cumhuriyet’te Yazõlõr? Hamdi Yaver AKTAN Yargõtay 8. Ceza Dairesi Üyesi nelik saldõrõlar içerden de destek almaktadõr. Bir dava nedeniyle hukuk tarihinde görülmemiş ölçüde iç ve dõş kamuoylarõnõn yanõ sõra devletler, topluluklar seferber olmuş ve baskõ yaratmaya çalõşõlmõştõr. Ulusal hukuka ve yargõya dönük bu baskõlar kuşkusuz ki öncelikle la- iklik ilkesini hedef almõştõr. Öte yandan Türk Silahlõ Kuv- vetleri’ni (TSK) savunma noktasõnda tutmak için iç ve dõş medya taraf olmuş durumdadõr. Laikliğe, yargõya ve TSK vb. değer ve kurumlara ya- põlan saldõrõlara karşõ kararlõ tutumuyla Cumhuriyet, ulus devleti savunan kesimlerde saygõn bir yere sahiptir. Çün- kü bu kesimler, bazõ kõsa sürelerde Cumhuriyet’ten vaz- geçseler de Cumhuriyet’ten vazgeçmediler! GENİŞ AÇI HİKMET BİLA İlköğretim Müfettişi Baştarafı 2. Sayfada ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - KESK ve DİSK’in öncülüğünde sivil toplum örgüt- leri, meslek odalarõ, Alevi örgütleri ve Hal- kevleri’nin desteğiyle Türkiye’nin dört bir ya- nõndan gelecek on binlerce emekçi 29 Ka- sõm’da başkentte “Krize, işsizliğe, yoksulluğa ve zamlara karşı emek, barış ve demokra- si mitingi” düzenlenecek. KESK Genel Baş- kanõ Sami Evren ve DİSK Genel Başkanõ Sü- leyman Çelebi, ekonomik kriz nedeniyle iş- ten atõlan ve mağdur olan herkesi mitinge ka- tõlarak tepki göstermeye çağõrdõ. Çelebi, hükümetin görmek istemediği kri- zin dalga dalga büyüyerek Türkiye’ye yansõ- dõğõnõ belirtti. Çelebi, Türkiye’de her gün iş- yerlerinin kapandõğõnõ, bankalardan çalõşan- larõn çõkarõldõğõnõ ve toplumun daha da yok- sullaştõğõnõ dile getirdi. Birçok işyerinin is- tihdamõnõ yarõ kapasiteye düşürdüğünü anla- tan Çelebi, bazõ çalõşanlarõn maaşlarõnõ ala- madõğõnõ, bazõ çalõşanlarõn da ücretsiz izne gön- derildiklerini belirtti. Kriz nedeniyle maaşla- rõnõ alamayanlar ve işten çõkarmalarõn ya- şandõğõ bir dönemde zamlarla da halkõn peri- şan edildiğini belirten Çelebi, şunlarõ kaydetti: “Ayrıca bütün bunlar yetmiyormuş gi- bi, yeni zamlar yürürlülüğe konuluyor. Do- ğalgaz ve elektriğin ardından diğer temel tüketim maddelerine yönelik zamlar ge- liyor. Sonuç itibarıyla toplum baskı altı- na alınıyor. 1980-1990’lı yıllarda krizleri görmüş bir insan olarak söylüyorum: Tablo artık diğerlerinden çok farklıdır. Daha korkunçtur. DİSK bölge temsilcile- rimizin bize verdiği veriler daha korkutucu bir noktada olduğumuzu gözler önüne se- riyor. Krizin etkileri her geçen gün top- lumun yaşam alanlarını daraltacak nok- taya gidiyor.” 29 Kasõm’da DİSK ile KESK’in beraber bir eylem yapacaklarõnõ anlatan Çelebi, birçok si- vil toplum örgütü, meslek odasõ ve pek çok ku- ruluşun eyleme destek verdiğini belirtti. ‘Halk tepki göstermeli’ KESK Genel Başkanõ Sami Evren de emek- çilerin açõsõndan işten atõlmalarla krizin so- nuçlarõnõn ortaya çõkmaya başladõğõnõ kaydetti. Evren, son olarak açõklanan işsizlik rakamõ- nõn krizin bedelinin Türkiye’de halka ödetti- rildiğini kanõtladõğõnõ belirterek “Bir ay içe- risinde 250 bin işçinin işten çıkarılması te- sadüf değildir” dedi. Evren, yoksullarõ, iş- sizleri, işten atõlanlarõ da düzenleyecekleri mi- tinge davet ettiklerini belirterek “AKP ikti- darının uygulamaları nedeniyle mağdur olan insanlarımızı 29 Kasım’daki miting- de beraber olmaya çağrıyoruz. Krize kar- şı mağdur olan halkın tepki göstermesini is- tiyoruz” görüşünü kaydetti. ‘Halk tepkisini göstermeli’ Hakkında yolsuzluk iddiaları bu- lunan, Almanya’daki davada mah- kûmiyet kararları çıkan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bağ- lantıları nedeniyle soruşturma yü- rüttüğü Deniz Feneri Derneği baş- kentin en çağdaş semtlerinden biri olan Batıkent’ın ortasına prefabrik “Tanıtım ve Bağış Bürosu” kurdu. Batıkent’in en büyük alışveriş mer- kezlerinden biri olan GİMSA’nın önüne kurulan prefabrik büro aynı zamanda her gün on binlerce yurt- taşın kullandığı metro ve otobüs duraklarına da çok yakın bir ko- numda bulunuyor. Derneğin tanı- tım afişlerinin bulunduğu büroda görevliler, Deniz Feneri Derneği hakkında tanıtım büroşürleri dağı- tıyor ve yoksullara gönderilecek “Kurbanlık bedeli” adı altında 220 YTL tutarında bağış topluyor. DenizFeneriBatõkent’inortasõndabağõştopluyor Haber Merkezi- Fet- hullah Gülen’e yakõn- lõğõyla bilinen Fezalar Eğitim Kurumu’nun Kuzey Irak’õn Erbil kentinde kurduğu Işõk Üniversitesi, Milli Eği- tim Bakanlõğõ Yüksek- öğretim Genel Müdürü Hüseyin Çalık ve AKP milletvekillerinin katõ- lõmõyla açõlõrken tören- de Dõşişleri Bakanõ Ali Babacan’õn mesajõ da okundu. Erbil’deki Işõk Üni- versitesi’nin açõlõşõna bölgesel yönetimin yet- kilisi Neçirvan Barza- ni, Türkiye’nin Musul Başkonsolos Vekili Ah- met Yıldız, Milli Eği- tim Bakanlõğõ Yüksek- öğretim Genel Müdürü Hüseyin Çalõk, AKP milletvekilleri Vahit Kirişci, Saadettin Ay- dın, İbrahim Hasgür, İbrahim Halil Mazıcı- oğlu, Abdülhadi Kah- ya, Burhan Kayatürk ve bazõ davetliler katõl- dõ. Açõlõş töreninde ko- nuşan Barzani, Işõk Üni- versitesi’nin Türkiye ile olan iyi ilişkilerinin da- ha da pekişmesine kat- kõ sunacağõnõ belirte- rek, “Türkiye bizim dostumuzdur. İlişki- lerimizde bazen inişler olurdu. Ancak son dö- nemlerde çok iyi. Işık Üniversitesi bu ilişki- lerin daha iyi yürü- mesi için bir adımdır. Diyalog bütün sorun- ların çözüm yoludur. Biz Türkiye’den gelip burada yatırım ya- panlara büyük destek veriyoruz. Üniversite- nin başarılı olması için gerekli tüm katkıyı ya- pacağız” dedi. Türki- ye’den 4 beklentileri ol- duğunu belirten Barza- ni, bunlarõ şöyle sõrala- dõ: “Ekonomik işbirli- ği, diyalog sürecinin geliştirilmesi, karşı- lıklı olarak içişlerine karışılmaması ve so- runlara objektif yak- laşım.” Erbil Işõk Üniversi- tesi Rektörü Prof. Dr. Salih Hoşoğlu ise yak- laşõk 14 yõldan bu yana Erbil’de açtõklarõ ko- lejlerinin faaliyet gös- terdiğini belirterek, “450 öğrencili üni- versitemizde eğitim İngilizce olacak. Bu- radaki gençlere ilim ve irfan öğreteceğiz” diye konuştu. Dõşişle- ri Bakanõ Ali Babacan ise mesajõnda, Türki- ye’nin zor bir dönem- den geçen Irak’ta birlik beraberliğin pekiştiril- mesinden yana oldu- ğunu belirterek, eğitim alanõnda da komşularõ Irak’a destek verdikle- rini kaydetti. ZEYNEP ŞAHİN İstanbul’da etkili olan şiddetli lodos ne- deniyle battõğõ duyurulan Karaköy İs- kelesi’yle ilgili, “iskelenin güçlendi- rilmesi gerektiği, her an batma tehli- kesi bulunduğu” yolundaki uyarõlarõn dikkate alõnmadõğõ öğrenil- di. Lodosun iskeleyi önce yan yatõrdõğõ, sonra batma- sõna yol açtõğõ duyurulurken, iskelenin batõşõnõn sadece şiddetli rüzgârla ilgili ol- madõğõ bilgisi alõndõ. Şehir Hatlarõ vapurlarõndaki ek- siklikler ve iskeleler konu- sunda kampanya yürüten isimlerden olan Galata Der- neği Üyesi Mühendis Necat Selimoğlu, incelemeleri sõ- rasõnda Karaköy İskelesi’nin dubalarõnõn onarõlmadõğõnõ ve sürekli su aldõğõnõ tespit ettiklerini kaydetti. Selimoğlu, bunun üzerine, ge- çen yõldan beri gerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, gerek İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) ile Haliç Tersanesi yö- neticilerine konunun önemini ilettiklerini anlattõ. Selimoğlu, iskeleyle ilgili gemi mühendisleriyle konuştuklarõnõ ancak dikkate alõnmadõklarõnõ ifade ederek, “Havuzlama yapamıyoruz, moto- pomplarla idare edeceğiz. Batacak hali yok ya” yanõtõ aldõklarõnõ söyledi. Selimoğlu, Karaköy İskelesi’nin batõşõ- nõn “geliyorum” dediğini vurgularken, batõşõ getiren süreci ve çözümünü ise şöy- le dile getirdi: “Dubalar vidalı değil kaynaklı. 30 yıldır hiç havuzlanmamış. Ayrıca tud- ya diye bir metal var, ge- milerin altı elektrolizden dolayı delinmesin diye kul- lanılıyor. Tudya yok, mid- yelenmiş. Biz geçen yıl- dan beri uyarı yapıyoruz ve zaten o zaman 70-80 cm. batmış vaziyetteydi. Karaköy İskelesi’nin ol- duğu yerde üst ve alt akın- tı var dolayısıyla kazıklı sistem olmaz. Dubalı sis- tem kullanılmalı ama vi- dalı olması lazım, kay- naklı değil. Bu, dubala- rın vidalardan sökülerek çıkarılmasını ve yeni dubalar konul- masını sağlar.” Mühendis Selimoğlu ayrõca, Şehir Hatlarõ vapurlarõnõn alt kõsõmlarõnõn ye- nilenmediğini, sadece güvertelerin ye- nilendiğini, görünen kõsõmlarõn süslen- diğine dikkat çekerek, alt kõsõmlarõn sürekli aşõndõğõnõ ve her an batma teh- likesiyle yüz yüze olduğunu vurguladõ. Selimoğlu, “En büyük korkumuz bu vapurların batması. Facia olur” dedi. Batacak uyarısı dikkate alınmadı ‘Yeni belgeler açıklayacağım’ Şiddetli lodos nedeniyle battõ denen Karaköy İskelesi’nin sağlam olmadõğõ uyarõsõnõn geçen yõldan bu yana yapõldõğõ ama dikkate alõnmadõğõ ortaya çõktõ. ALİ TRAŞ OSMANİYE - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçda- roğlu, Türkiye’deki seçmenin bir akõl tutulmasõ yaşadõğõ be- lirterek, “Seçimde bunlara dersini vermezseniz iki elim iki yakanızda olacaktır” dedi. Kõlõçdaroğlu, önümüzdeki gün- lerde Adana Büyükşehir Bele- diye Başkanõ Aytaç Durak’la ilgili yolsuzluk dosyasõ açõkla- yacağõnõ söyledi. Osmaniye’de CHP İl Örgütü’nün Ahmet Şe- kip Ersoy Salonu’nda düzenle- diği toplantõda bine yakõn kişi- ye hitap eden Kõlõçdaroğlu, ko- nuşmasõ boyunca Türkiye’deki yolsuzluklara değindi. Kõlõçda- roğlu, “Nerede bir yolsuzluk varsa CHP oradadır. Örne- ğin, Yozgat’ta yolsuzluk dos- yasını açtık, Yozgat’ta CHP’nin milletvekili, beledi- ye meclis üyesi yok ama, ne- rede yolsuzluk varsa orada CHP var” diye konuştu. Kõlõçdaroğlu, Dengir Mir Mehmet Fırat’tan sonra adõ yolsuzluklara karõşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanõ Hilmi Güler’in de elinden kurtulama- yacağõnõ belirtti. Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan’õn, “Kriz teğet geçecek” şeklindeki açõk- lamalarõnõn anõmsatõlmasõ üze- rine Kõlõçdaroğlu, “Devlet Ha- zinesi’ni hortumlayanların ‘Kriz bizden teğet geçti’ deme- si doğaldır, çünkü kriz onların rantıdır.” dedi. Kõlõçdaroğlu, AKP hükümetinin seçim önce- si yine fakir- fukara-din edebiyatõ yaptõğõnõ ifade ederek, “Ben onların Müslüman olduğuna da inanmıyorum” dedi. Kõlõçdaroğlu, belediyelerde- ki yolsuzluklara da dikkati çe- kerek, son olarak Yozgat Bele- diye Başkanõ ile ilgili yolsuzluk dosyasõnõ açõkladõğõnõ, sõrada Adana’nõn bulunduğunu ifade et- ti. Adana Büyükşehir Belediye Başkanõ Aytaç Durak hakkõnda da yolsuzlukla ilgili belgeleri bu- lunduğunu vurgulayan Kõlõçda- roğlu, “Önümüzdeki 10-15 gün içinde Adana Büyükşehir Be- lediye Başkanı Aytaç Durak’la ilgili yolsuzluk dosyasını açık- layacağım.” diye konuştu. Öte yandan, Durak dün yaptõ- ğõ yazõlõ açõklamada, her seçim döneminde hakkõnda çeşitli id- dialar ortaya atõldõğõnõ belirterek, “Biz çok böyle dosyalar gör- dük. 25 yıldır aynı senaryoyu yazıyorlar. Bütün dosyalar boş çıkıyor. Adana halkı ailemi ve beni bilir. Herkes şunu iyi bil- sin; bu seçimde de bu tip tez- viratçılar sonuç alamayacak- lardır. Beni karalamaktan öte- ye gidemezler” dedi. Alman savcõ: Zahid Akman zanlõ Haber Merkezi - Frankfurt Savcõ- lõğõ Basõn Sözcüsü Doris Möller- Scheu, RTÜK Başkanõ Zahid Ak- man hakkõndaki soruşturmanõn sür- düğünü ve Akman’õn zanlõ olduğunu açõkladõ. Savcõlõk yetkilisi, Akman’õn avu- katõnõn Frankfurt Bölge Mahkeme- si’nde görülen Deniz Feneri e.V. da- vasõnõn gerekçeli kararõna dayanarak RTÜK Başkanõ hakkõnda yaptõğõ, “sanık, zanlı ya da şüpheli” olarak değerlendirilemeyeceği açõklamasõnõ ise “spekülasyon” olarak değerlen- dirdi. Möller-Scheu, Milliyet gazete- sine yaptõğõ açõklamada, “Beni Tür- kiye ayağı ve oradaki spekülas- yonlar ilgilendirmez. Akman, bizim için zanlıdır” diye konuştu. Akman hakkõnda halen süren 2. dal- ga Deniz Feneri soruşturmasõnõn ya- nõ sõra, Frankfurt’taki OFWG e.G kooperatif yolsuzluğu iddiasõ konu- sunda da soruşturma sürüyor. K.Irak’aGülen üniversitesi AÇILIŞA BARZANİ DE KATILDI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle