07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 2008 PAZAR 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Yaşamın ve de Ölümün Kıyısında... Sevgili, Hoşa gidecek haberleri çok sık almaz olduğum- dan mıdır, nedir bilmem hafta içinde Aykut Gö- ker’den gelen e-mail beni çok sevindirdi. Aykut Göker’i “Bilim Teknoloji” ekindeki yazıla- rından tanırsın sanırım. Onunla hayatımızın bir dö- neminde her gün aynı mekânda birlikte idik, şimdi- lerde, ancak arada görüşebiliyoruz. Ama seyrek gö- rüşmemiz, beraber olduğumuz yıllarda oluşan ya- kınlığı ortadan kaldırmış değil. Aykut iletisinde, Eğitim ve Bilim Hizmetleri Sen- dikası’nın bu yıl “Başöğretmen Ödülü”nü Mustafa Gazalcı’ya vereceklerini muştuluyor, bir de sendi- kanın mümkünse, Gazalcı’yı tanımış olanlardan onun hakkında kısa bir yazı istediğini söylüyordu. Ne yazık ki, hafta sonlarını, Kerametaltı’nda ge- çirdiğim zaman e-postalarıma bakma olanağım ol- muyor, bu yüzden, Aykut’un iletisini açabildiğimde yazının son gönderilme tarihi geçmişti. Eğer süresini geçirmemiş olsaydım, yazıda sen- dikayı seçiminden dolayı kutlayacaktım. Çünkü, uzun yıllar öğretmen, bir o kadara yakın süre milletveki- li, her zaman yazar olarak eğitime, her daim alçak- gönüllülükle hizmet etmiş Gazalcı’dan daha layık bi- rini bulmak gerçekten güçtü. Mustafa Gazalcı klasik politikacı görüntüsünü sar- sacak biridir görüşüme kimi politikacı dostlarımın kız- mayacaklarını umarım. Kuşkusuz klasik politikacı görüntüsü tanıdığım bü- tün siyasetçilerin üzerine oturmuyor. Ayrıca, “uya- nıklık” illa kötü bir anlam taşımıyor, aynı zamanda olumlu bir nitelik. “Uyanık” sıfatı politikacı görüntüsünün ayrılmaz bir parçası iken, Mustafa Gazalcı’ya hiç uymuyor. O da- ha çok, berrak su kadar şeffaf izlenim uyandırıyor ön- celeri, ne ciddiyeti, ne konularına hâkimiyeti bu ilk çarpıcı izlenimi bozabiliyor. İlk gördüğünüzde, “ne hinoğluhin” demediğiniz Ga- zalcı’nın, başarılı bir politikacıda olması gereken, “mu- hakeme gücü ve sorun çıkarmayıp, sorun çözen” ki- şi nitelikleri, kurnazlıklar dünyasının ayak oyunları- na gereksinim duymamasına neden oluyor. Bu vasıflara sahip Sevgili dostumun, yarınki Öğ- retmenler Günü’nde alacağı ödül yaşam boyu sü- ren çabaların, bu ortamda da olsa boşa gitmeyip, ba- zı etkiler yaptığının kanıtı. Gazalcı ile hapishanede tanıştım. Güç günlerin dostlukları daha da bir köklü oluyor ve bütün bir ömür boyu sürüyor. Aynı hapishane günlerimde, önceden tanıdığım, bir daha doğrusu iki dostu da daha yakından gör- mek olanağını buldum. Hapishaneden mahkemeye, askeri otobüsle nak- ledildiğimiz bir gün camdan dışarı bakarken, geçen arabalardan birinde olan dostlarımla göz göze gel- dik: Selçuk ve Tülin Yıllar... Her zamanki gibi Tü- lin direksiyondaydı. Dostluğumuz Selçuk ile birlik- te askerlik görevini yaparken (benimki biraz gecik- miş askerlikti) başlamıştı. O zamanlar Selçuk da, ben de evliydik. Ömür bo- yu sürecek dostluğumuz boyunca Tülin ile Selçuk’u hep birlikte gördüm. Tülin arkadaşımın karısı olma- nın ötesinde de, dostumdu. Hapishane otobüsünde yol alırken, beni gören dostlarımın, tezahüratını hiçbir zaman unutmaya- cağım. Ertesi duruşmada, Selçuk ile Tülin dinleyi- ciler arasındaydılar. 12 Eylül ortamında herkes dost- larının duruşmasını izleyecek yürekliliği göstere- miyordu. Tülin Yıllar, hep gülen yüzüyle, bulunduğu yerde insanların içini açan, çevresine yaşama sevinci ka- tan, bu yüzden de, hiç de önemli gibi görünmeden önemli olan bir dosttu. Hiç yüksünmeden, yakınmadan, sağlık dahil hiç- bir konuda şikâyeti olmadan bulutsuz bir evliliği hep güler yüzle paylaşarak yaşayan Tülin geçen hafta so- nunda kalp krizinden birden gitti, bize Selçuk’u bı- rakıp, yaşama sevincimizin bir bölümünü de kendi- siyle birlikte götürerek... Artık yaşamın ve ölümün bitiştiği kıyıda yaşıyoruz. Sevindirici bir yaşam haberi ile sarsan ölüm haber- leri kucak kucağa ulaşıyorlar. Ölüme kızmak aptallık, o dünyanın en olağan şe- yi. Ama 1979 yılından beri tanıdığım Gündüz Aktan’ın ölüm haberi bana gençliğimde duyduğum bir öfke- yi yeniden hissettirdi. Öfkem doğrudan ölüme yö- nelik değildi de, giden büyük bir beyinle birlikte yi- ten onca bilgiye, onca deneyime, böylesine büyük bir analiz kabiliyetine yanıyordum. Hani doğada hiçbir şey yok olmuyor ve yoktan var olmuyordu? Peki madem öyleydi, nasıl açıklayabilirdik, Gün- düz Aktan ile birlikte yitip gidenlerin tümünü?... [email protected] AKP’li Sarõgazi Belediyesi İSKİ’nin aldõrdõğõ iptal ve yürütmeyi durdurma kararlarõna karşõn yurttaşa ‘bana dava açmayacaksõnõz’ taahhüdüyle yapõ ruhsatõ veriyor Türkiye bunu da gördü AYKUT KÜÇÜKKAYA İstanbul’un su havzalarõndaki ka- çak yapõlaşmayõ engellemek için yerel yönetimlere dava açan İSKİ (İs- tanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi ) Genel Müdürlüğü’nün aldõrdõğõ ruh- sat-imar iptali ve yürütmeyi dur- durma kararlarõ yok sayõlõyor. İS- Kİ‘nin; AKP’li Sarõgazi Belediye- si’ne karşõ açtõğõ davada tüm imar planlarõnõ iptal ettirmesine karşõn “tek çivi bile çakılmaması” gere- ken bölgede inşaatlar tüm hõzõyla sü- rüyor. Bu süreçte 400’ü aşkõn yapõ için ruhsat veren AKP’li belediye kendisini işin içinden sõyõrmak için yurttaşlara noter kanalõyla taahhüt- name imzalattõrõyor. AKP’li beledi- ye mahkeme kararõna karşõn noter huzurunda imzalattõrdõğõ taahhüt- nameyle, “bana dava açmayacak- sınız” sözünü alõyor. İstanbul’un yeni parlayan yõldõzõ, uydukenti olarak lanse edilen Sarõ- gazi’de yaşananlar, mahkeme ka- yõtlarõna geçen kararlar, belediyenin yurttaşa imzalattõğõ taahhütnameler kentin su havzasõnõn “kaçak yapı- laşma” tehdidi altõnda olduğunu ortaya koyuyor. İSKİ, imar planla- rõnõn kullanma ve koruma dengesi gözetilerek hazõrlanan havza yönet- meliği çerçevesinde yapõlmasõ ge- rekirken; buna uyulmadan beledi- yelerce verilen imar planlarõnõn ip- tali için İstanbul’un genelinde 50’nin üzerinde dava açtõ. İSKİ, “Havzalardaki yapılaş- manın içme suyu kaynaklarının kirlenmesi, imar faaliyetlerinin de coğrafi yapıyı değiştirerek ya- ğışların yeterli düzeyde barajlara gelmesini engellediği” gerekçesiy- le açtõğõ söz konusu davalarõn büyük çoğunluğunu da kazandõ. İSKİ, Ömerli Barajõ Havzasõ içinde yer alan Sarõgazi’de kendisinden görüş almadan imar planõnõ hayata geçiren belediyeye çok sayõda dava açtõ. Dava sonucu AKP’li yerel yönetimin tüm imar planlarõ mahkeme kara- rõnca durduruldu. AKP’li belediye İSKİ‘nin aldõrdõğõ kararõ hiçe saya- rak yapõlar için ruhsat vermeyi sür- dürdü. Ancak bu süreçte AKP’li belediye hukuki sorumluluktan kaç- mak için farklõ bir yönteme başvur- du. Mahkeme kararõndan sonra baş- vuran yurttaşlara taahhütname im- zalatma yolunu seçti. İlk önce yapõ ruhsatõ veren belediye yurttaşõ daha sonra taahhütname için notere yön- lendiriyor. Noterde imzalatõlan bel- gede şöyle yazõyor: “… Söz konusu yapı ruhsatı ta- rafıma verilmeden önce Sarıgazi İlk Kademe Belediye Başkanlı- ğı’nın İmar ve Şehircilik Müdür- lüğü’nce ‘İSKİ Genel Müdürlü- ğü’nce Sarõgazi’nin imar planlarõnõn iptali ile ilgili olarak İstanbul 3. İdare Mahkemesi’nin 2004/2122 E. Sayõlõ dosyasõ ve İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 2007/879 E.Sayõlõ dosyasõ ile davalar açõldõğõ ve da- valarõn sürmekte olduğu’ belirtil- miştir. İstanbul İdare Mahkemelerince belediyemize ait imar planlarının yürütmeyi durdurma ve nihai ip- tal kararları verilmesi halinde Sa- rıgazi İlk Kademe Belediye Baş- kanlığı’na, belediye başkanına ve belediyenin diğer personeline kar- şı her ne ad altında olursa olsun (maddi, manevi tazminat vs.) da- va açmayacağımı ve belediye baş- kanlığınca ikinci bir tebligat ve du- yuru esasına bağlı olarak her ne sebep olursa olsun inşaatıma baş- lamayacağımı KABUL ve TA- AHHÜT ederim.” AKP’li belediyenin yurttaşlara imzalattõğõ taahhütnamede mahke- menin verdiği iptal kararõnõ gizleme yolunu seçmesi dikkat çekiyor. İS- Kİ buna karşõlõk yurttaşlarõ ev al- madan önce bilgi almaya çağõrõyor. Aynõ zamanda içinde yüzme havu- zu, alõşveriş merkezi bulunan bin- lerce konutluk lüks sitelerin yer al- dõğõ Sarõgazi’de yurttaşlar banka kredisiyle ev sahibi olabilmek için hâlâ daire satõn alõyor. Yetkililer bu sitelerden bazõlarõna yõkõm kara- rõ bile çõktõğõ bilgisini vererek du- rumdan haberdar olmayan yurttaş- larõn yerel seçimlerin ardõndan büyük problemlerle karşõlacağõ uyarõsõnda bulunuyor. ESKİ CEZAEVLERİ MÜDÜRÜ ERTOSUN ’İLHAN TAŞCI ANKARA - Terör ör- gütü başõ Abdullah Öca- lan’õn Kenya’dan getirilip İmralõ Adasõ’na konuldu- ğu dönemde Cezaevleri Genel Müdürü olan, Hâ- kimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi Ali Suat Ertosun, İmralõ’ya sõnõrlõ mahkûm nakli ka- rarõnõ “gecikilmiş bir adım” olarak değerlen- dirdi. Ertosun, “AB’nin istemesine mahal bırak- madan yapmak lazımdı. Taviz olarak değerlen- dirilmemeli. Kahra- manlaştırmamalı, sıra- danlaştırılmalı” dedi. Avrupa İşkenceyi Ön- leme Komitesi’nin Öca- lan’õn İmralõ Cezaevi’nde 1999’dan bu yana tek ba- şõna tutulmasõnõn “tecrit” niteliği taşõdõğõ yönünde- ki raporu üzerine Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şa- hin, İmralõ’ya 5-6 mah- kûmun naklinin değer- lendirildiğini açõklamõştõ. Ertosun, kararõ Cumhu- riyet’e değerlendirdi. “Bence gecikmiş bir olay. Daha evvelden yap- mak lazımdı” diyen Er- tosun, “Uluslararası ce- zaevi kuralları bunu ge- rektiriyor. 1999’dan be- ri tek başına kalıyor. Tek başına kalması ulus- lararası kurallara ve ce- zaevi hukukuna aykırı bir olay. Tasarrufu olumlu buluyorum, tel- evizyon bile verilmeli” açõklamasõnõ yaptõ. Erto- sun Cezaevleri Genel Mü- dürü olduğu dönemde bunlarõn neden yapõlma- dõğõ sorusuna ise, “Çok kanallı radyo verilmişti bizim zamanımızda. Şimdi uluslararası ce- zaevi örgütleri ve AB bunu (nakli) istiyor. On- ların istemesine mahal bırakmadan yapmak la- zımdı. Bizim zamanı- mızda o günün koşulla- rı nedeniyle geri kaldık” karşõlõğõnõ verdi. Ertosun, sistemin nasõl olmasõ gerektiğine ilişkin şunlarõ söyledi: “Tek başına odada yi- ne kalacak. Nakledilen- ler de her odada bir ki- şi olarak bulunacak. Gü- nün belli bir saatinde bir araya getirilecekler. Yoksa akşama kadar bir arada kalmayacaklar. Örneğin günde yalnızca 1 saat. F Tipi cezaevle- rinde de bu süre 5 saat- ti, 10 saate çıkartıldı. Buradaki önemli unsur Öcalan’ın vücut güven- liğine tecavüz olmamalı. Yoksa Türkiye çok zor durumda kalır. Mah- kûm seçilirken de çok iyi seçilmeli. İleride sakınca görüldüğünde mah- kûmlar değiştirilebilir. Açılımlar geliştirilebilir. Hatta ilerki yıllarda baş- ka cezaevine bile nakli düşünülebilir: Dikkat edin şimdi demiyorum ileriki yıllarda.” Ertosun, İmralõ’ya veri- lecek mahkûmlarõn özel- liklerine ilişkin soruya ise şu yanõtõ verdi: “Sayı çok yüksek tu- tulamaz, 5-6 en fazla 10. PKK’lileri koymak daha mantıklı. Çünkü terör suçlusu için özel maksi- mum güvenlik şartları var. Yoksa dolandırıcılık hükümlüsünü koya- mazsınız.” MAHMUT GÜRER ANKARA - ABD’nin 16 istihbarat örgütünün ortak platformu olan Ulusal İstihbarat Konseyi ta- rafõndan hazõrlanan “Küresel Eğilimler: 2025” raporu, emekli diplomatlar tarafõndan eleştirildi. Eski Dõşişleri Bakanlõğõ Müsteşarõ Nüzhet Kandemir, ABD’nin 1980’lerin başõndan bu yana, Türkiye’ye yönelik İslamlaştõrma politika- sõ izlediğini söyledi. CHP’nin dõş politika kur- maylarõndan Şükrü Elekdağ da Türkiye’nin, ra- porda öngörüldüğü gibi, õlõmlõ İslam politikasõy- la bölgesel bir güç haline gelmesinin imkânsõz ol- duğunu belirtti. Türkiye’nin eski Washington büyükelçilerinden Elekdağ, raporun amacõnõn büyük oranda “psi- kolojik savaş” olduğunu söyledi. Elekdağ, ABD’nin ulusal gücünün son dönemde uygulanan politikalar nedeniyle zayõfladõğõnõ, şimdi bu tür ra- porlarla Washington’õn konumunun güçlendiril- meye çalõşõldõğõnõ anlattõ. Raporun Türkiye ile il- gili olan kõsmõnõn büyük oranda AKP hükümeti- nin uyguladõğõ politikalar ile bağlantõlõ olduğunu belirten Elekdağ, şunlarõ söy- ledi: “Raporda tahmin edi- lenden farklı olarak, AKP döneminde laik-antilaik, Türk-Kürt çatışmaları bü- yümüştür. Bu da Türki- ye’nin dünyadaki yerini etkilemektedir. Yani Tür- kiye’nin dünya günde- minde öne çıkması rapor- da yer aldığı gibi ılımlı İs- lam ile değil ancak, laik- ulusal devlet modeli içeri- sinde, etnik temele dayan- mayan bir demokratikleş- me ve ulusal bütünleşme projesinin uygulamaya ge- çirilmesi durumunda ger- çekleşir. Ilımlı İslam ile Türkiye hiçbir yere gidemez.” Eski Dõşişleri Bakanlõğõ Müsteşarõ Kandemir de ABD’nin Türkiye’ye yönelik õlõmlõ İslam çalõş- malarõnõn 1980’lerin sonlarõnda başladõğõnõ, 1989 yõlõnda da, CIA’nõn önemli yöneticilerinden Gra- ham Fuller’in bu konuyla ilgili bir rapor hazõr- ladõğõnõ anõmsattõ. Kandemir, şöyle konuştu: “Bu da ABD’nin o günlerde başlayan değerlen- dirmesini bugün de koruduğu ve Türkiye’de- ki İslamcılar ile ilişkilerini aynen muhafaza et- me yoluna gittiklerini gösteriyor. Bu nedenle mevcut iktidarın da ABD ile başından beri iyi bir diyalog kurma konusundaki hassasiyetinin de gerekçesi ortaya çıkıyor. Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) uygulaması içinde de İslam dünyasında ılımlı İslama örnek teşkil edilecek ülke olarak Türkiye’nin tarif edildiğini, Me- deniyetler İttifakı eşbaşkanlığının da bu şekilde ortaya çıkarıldığını rahatça görüyoruz. Bu fik- ri BOP kapsamında değerlendirmek gereki- yor.” Emekli büyükelçi ve DSP Balõkesir Milletve- kili Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı da raporun Tür- kiye ile ilgili kõsmõnõn dünyada halihazõrda devam eden siyasal sisteme göre hazõrlandõğõna dikkat çekti. ABD’nin ‘Küresel Eğilimler: 2025’ raporu açõklandõ, eski diplomatlar karşõ çõktõ ‘ABD õlõmlõ islamõ kaşõyor’ Elekdağ Kandemir ‘AB istemeden yapõlmalõydõ’ MAHMUT GÜRER ANKARA - Türkiye, İstanbul’da yarõn başlaya- cak olan Karadeniz Eko- nomik İşbirliği toplantõsõ- na katõlacak olan Erme- nistan Dõşişleri Bakanõ Ed- ward Nalbantyan’a ayrõ bir ilgi gösterecek. Zirve sonrasõnda Dõşişleri Ba- kanõ Ali Babacan, Nal- bantyan’a özel akşam ye- meği verecek. Karadeniz Ekonomik İş- birliği (KEİ) Zirvesi, Tür- kiye-Ermenistan ilişkileri bakõmõndan da büyük önem taşõyor. Toplantõya katõlacak olan Ermenistan Dõşişleri Bakanõ Nalbant- yan ile Dõşişleri Bakanõ Babacan arasõnda ikili te- mas kurulacağõ da kesinle- şirken, Türk tarafõnõn bu görüşme için, 5 başlõktan oluşan bir dosya hazõrladõ- ğõ kaydediliyor. Edinilen bilgilere göre, bu başlõklar, “Sözde soykırım konu- sunda Tarihçiler Komis- yonu kurulması”, “Er- menistan’ın işgal ettiği Azerbaycan toprakların- dan çekilmesi için prog- ram belirlenmesi”, “Türk-Ermeni sınır ka- pısının açılması”, “Er- menistan Cumhurbaşka- nı Serj Sarkisyan’ın Tür- kiye ziyareti” ve “Kara- deniz İstikrar ve İşbirliği Platformu” şeklinde sõra- lanõyor. Ermenistan’la sõnõr kapõsõ pazarlõğõ EDWARD NALBANTYAN GELİYOR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle