27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 16 KASIM 2008 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Yıllar önceydi. Bir öğle vak- ti Anayasa Mahkemesi’ne, Başkan Yardımcısı değerli dos- tum Yekta Güngör Özden’i görmeye gitmiştim. Avukat, Baro Başkanı, ama hepsinden önce şair, yazar dostumla bir- likte söyleşmek, dertleşmek için... Yekta eski bir dost, benim de gönüllü avukatım!.. Mahkemenin yemek odasındaydık. Konuşurken genç bir adam girdi içeri, boş bir masaya gelip oturdu. Baş- ka üyeler de vardı, kimseye bir şey demedi, kimse de başını çevirmedi... Tek başına yedi yemeğini... “Kim bu genç adam” diye sordum... Yeni üyeymiş! Turgut Özal tarafından atanmış! Yekta’dan öğrendim ki, bu mahkemeye ancak yargıçlıktan, avukatlıktan, hu- kuk bilgisinden gelenler üye olabilirmiş, ama bu yeni üye- nin hukukla ilgisi yokmuş! Bu yüzden de Anayasa Mah- kemesi’ne üye olabilmesi yanlışmış, bozulması gereken bir atamaymış... Yıllar hep geçer! Anılar kimi zaman eskir, kimi zaman da yepyeni kalır... İşte o yanlış atanan kişi bugün Ana- yasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç... Üye ola- rak kaldı, derken başkanvekili oldu, gide gide de baş- kan!.. Yaşı gelenler ayrıldılar, o ise daha genç olmanın yararını gördü. Sonunda hukuk bilgisinden uzak bir ki- şi, anayasanın koruyucusu, savunucusu mahkemenin başkanı oldu... Her olayda da ki- şiliğini korudu. Hep yalnız kal- dı oylamalarda. Sağcı, daha doğrusu laikliği hiçe sayan ikti- darların, politikacıların hoşuna giden bir tutumla... Şimdi ne istiyor, neyi savu- nuyor? 82 Anayasası’ndaki “değiştirilmesi” olanaksız temel maddelerin değiştirilmesini!.. Çünkü AKP ikti- darı Atatürk devrimlerini koruyan bu maddelerin or- tadan kaldırılmasını istiyor... O maddeler kaldırılsın, AKP’nin uzun süredir özlemle beklediği değişiklikler bir an önce gerçekleştirilsin... Hukukçu olmayan Başkan da iktidarla birlikte, aynı anlayışta, aynı öz- lemde... Bu anayasa değişebilir mi? Bir gün elbet değişir. Bü- tün milletin seçeceği bir Kurucu Meclis’in oluşturul- masıyla... İşin tuhafına bakın, AKP’nin iktidara gelişinden bu ya- na 82 Anayasası’nı en çok savunan, hiçbir yerine el sür- meyin diyen, yazan ben! Bu 82 Anayasası yüzünden ba- şı dertlere girmiş olan ben! Şimdi, “Kimse bu anayasanın kılına dokunmasın” di- yorum. Toplumu tam bir karanlığa sürükleyecek kişile- rin yapacakları yeni bir anayasanın, ülkeyi bir çeşit fa- şist zorbalığa götüreceğini düşündüğümden... PENCERE Kendi Kendimizi Şaşırdık... Tarih Baba maraton yarışçısıdır; ama, 20’nci yüzyıl ve devamında sürat koşucusuna dönüş- tü... Bir ömür boyu içinde neler yaşandı neler?.. 1990’dan bu yana kaç yıl geçti?.. Sovyetler parçalandı... Balkanlar bölük pörçük, evlere şenlik... Bir sürü yeni ülke, yeni devlet çıktı ortaya... İyi mi oldu?.. Emperyalizm bu devletleri birbiriyle tokuşturarak gününü gün ediyor... Ya Türkiye?.. Kendi kendisini şaşırdı... Parçalandı parçalanacak... Dincileşti dincileşecek... Çağ dışına itiliyoruz... Bu gerçeği dile getirirken artık diplomatik üs- luba, medya raconuna, esteğe kösteğe gerek yok... 1923’te kurulan Cumhuriyet, Amerikan tezgâ- hında kıvranıyor... Dincilik.. Bölücülük.. İkisi de iç politikada ve çok partili rejimde be- lirleyici oldu.. Bu ikisi birbiriyle çelişiyor gibi görünse de al- danmayın.. Unutmayalım ki bir açıdan Türkiye’de dünya- nın en ileri demokrasisi geçerli.. Nasıl?.. DTP Kürt kardeşlerimizin partisi değil mi?.. Evet.. Peki, DTP terör yöntemini benimseyip ortalığı kana bulayan PKK ile haşır neşir ve iç içe değil mi?.. Terör örgütünün temsilcisi DTP Meclis’te... Demokrasi gereği böyle... Peki, terör örgütünün lideri olmakla suçlanarak yargılanan kim?.. Bendeniz.. Yalnız bendeniz mi?.. Terörün T’siyle en küçük bir ilişkisi bulunamayacak ve bulunmayan nice rektör, avukat, bilim adamı, parti başkanı terörist suçlamasıyla içerde... Ayıptır söylemesi... PKK terörüyle omuzdaş partinin başkanı Ah- met Türk Meclis’te... Sakın ha... Kimsenin aklına Ahmet Türk’ü içeri atmak için en küçük bir fikir düşmesin... DTP hem Meclis’te olsun.. Hem PKK terörüyle al takke ver külah olsun... Her sorunumuzu tartışarak ve demokrasiyle çö- zelim... Çözelim de; bir noktada, amaçta, ülküde, he- defte birleşelim... Nedir o?.. Türkiye Cumhuriyeti Yugoslavya’ya ve Sov- yetler’e dönüşmesin... Dincileşmesin.. Parçalanmasın.. Üstelik biz parçalandığımız zaman Anadolu- muzun doğusu, hesaba göre, Irak’ın kuzeyiyle aşi- ret ve dincilik temelinde birleşecek... Anadolu’nun batısı da dinci bir Cumhuriyet ola- cak... Atıyorsun, demeyin.. Göz göre göre, emperyalizmin tezgâhında, Amerika’nın güdümünde Türkiye Cumhuriyeti bi- tiriliyor... İçerde, dışarda, Amerika’da, Avrupa’da, Ara- bistan’da tezgâh çalışıyor... Evet, eğer kendimizi toparlayamazsak işimizi bitirecekler... Bunu kim söylüyor?.. PKK terörü sürüp giderken, şehit sayısı artar- ken, Meclis’te terörist PKK’yi savunan partinin grubu varken, terörist olmakla suçlanıp gecenin köründe gözaltına alınarak yargılanan ben söy- lüyorum. T ürk tarihinde ve edebiyatõnda yan- lõş tanõnan birçok kişi vardõr. Bu tür yanlõş tanõmalarõn kökeninde tarih ya da edebiyat bilincinin oluşmamasõ ya da eksikliği gözlenir. Tarih ya da edebi- yat bilincinin eksikliğini bilgi eksikliği- ne, altyapõya bağlamak yanlõş olmaz. Ve- rilecek en seçkin örnek Fatih Sultan Mehmet’tir. İstanbul’da bir üniversite oluşturan, kü- tüphane kuran, resmini yaptõran, birçok yabancõ dil bilen, İbn-i Rüşt felsefesi okuyan, Rönesans’a ilgi duyan, daha önemlisi “nakib-ül eşraf” adõyla anõlan sahte bir sõnõfõn yerine gerçek din ve bi- lim adamlarõnõ yeğleyen Fatih Sultan Mehmet ülkemizde kimi gerici ve tutu- cu kurum ve kuruluşlar tarafõndan bay- rak ya da rozet yapõlmak istenmektedir. Kuşkusuz bu bilgi eksikliğine, tarih bi- linci yoksunluğuna dayandõrõlacak bir yaklaşõmdõr. Ancak denilebilir ki Fatih’in salt Ayasofya yaklaşõmõna bakõlarak öl- çek alõnma söz konusu olmuştur... Bu tür yanlõş tanõnan ve tanõttõrõlan ki- şilerden biri de Ziya Gökalp’tir. “Ziya Gökalp’i Doğru Tanımak” adlõ kitabõn yazarõ sayõn Orhan Karaveli toplum ta- rafõndan zaman zaman “Kürt” zaman za- man da “Turancı” olarak bilinen Gö- kalp’i gerçek yapõsõ ve boyutlarõ ile ta- nõtmaktadõr. Bu çerçevede Ziya Gö- kalp’in tarihsel gelişimi içinde ulus devlet anlayõşõnõ savunduğunu belirten Karaveli, tõpkõ “Sakallı Celal” örneğin- de olduğu gibi titiz bir araştõrma yapmõş ve doğru tanõnmayan bir siyasa-edebi ki- şiliği aydõnlõğa çõkarmõştõr. Günümüzün ve ülkemizin en önemli sorunlarõndan biri de yanlõş değerlendir- medir. Din toplumda birlik ve dayanõş- mayõ sağlayan ana öğe olarak nitelendi- rildiği sürece laiklik tehdit altõnda kal- maya devam edecektir. Kültür - Uygarlõk ve Din Abdullah TEKİN EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Dokunma Anayasa’ma!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle