14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 2007 SALI 6 HABERLER Yarbay Özmen, Türkiye’nin tehdit değerlendirmelerini gözden geçirmesi gerektiğini belirtti SALI ORHAN BURSALI Su ulusal güvenlik sorunu PLANLAMA YAPILMALI İş Dünyası Endişeli Ekonomide işler iyi değil. Sanayiciler, varlık değerleri son yıl yüzde 30 civarında artmış olsa bile, endişeli. TÜSİAD’ın hükümete yönelik “Siyasi kriz çıkartma!” uyarısının ardında bu derin endişe var. Türkiye ekonomisinin bu hükümet döneminde dışa olan bağımlılığının daha da artmış olması, kırılganlık sinyallerinin uluslararası piyasalarda bile alarm zillerine dönüşmesi, cari açık ve enflasyonda artışlar, hükümetin geleceğe yönelik güven verici hiçbir önlem almamış olması, derin endişenin kaynağı... Bakmayın siz AKP döneminde kasasını dolduran, doldurmayı ilke edinmiş; referansı hükümet, bürokrat ve siyaset olan “sanayici”lerin “Bravo!” yağcılıklarına! İstanbul Sanayi Odası’nın en büyük 500 şirkete plaketlerini verdiği toplantıda, esas sanayiciler endişelerini hiç sakınmadan paylaşıyordu! Açık oturumda Prof. Özer Öztuna, dünyada paradan para kazanmanın sarhoşluğunun dolaştığını, Türkiye’nin sıcak paradan geriye dönmesi gerektiğini belirtiyor ve “Türkiye kendi ulusal programını oluşturmalı, sıcak para üretime değil devlet tahvillerinin finansmanına gidiyor” diye uyarıyordu! ??? Evet, kendi ulusal ekonomi ve sanayi politikasını oluşturmak! AKP Erdoğan ve ekibinin tam yabancı olduğu bir alan! İktidarını, dış siyasal desteğe oturtan ve global dönemin mali rüzgârını arkasına alarak seçimleri kazanan bir kadro, bu düşünceye yabancıdır! Başbakan Erdoğan “uluslararası piyasalardan” hükümete bir uzman transfer ederek, Türkiye’deki bu dönem icraatını da sıcak para ile daha iyi finanse etmenin yollarını arıyor. Fakat derken iki yabancı banka, sanki Merkez Bankası’nın çeyrek puanlık faiz indiriminin işaretini hem de birkaç saat önceden almışçasına, dolar satıp devlet tahvilleri alımına geçiyor ve bir gecede yüzde dörde varan büyük paralar kazanıyor... Burada açıkça soruyorum: Bu olgunun hükümetin içiyle bir ilişkisi var mıdır? Yabancı bankaların istihbaratı nereden kaynaklanmıştır? ??? Türkiye uluslararası mali piyasanın en büyük vurgun yeridir! Öyle ki yabancı yatırım bankacıları, operasyonlarını artık New York veya Londra’dan değil, bizzat Türkiye’den yönetmek için yeni bürolar açıyor ve büyük para kokusunu alan her yabancının övgüsünü dile getirip “ilginç büyüme hikâyesi nedeniyle herkesin Türkiye ile ilgilendiğini” söylüyor... Türkiye dünyada paradan en çok para kazanılan bir ülke. Türkiye “kendi öyküsünü” yazmıyor... Daha çok, başkalarının “para kazanma” öyküsünde başrolü oynuyor! Bize diyorlar ki: “Sizin üretmeniz, ekonomik kalkınma programı yapmanız, üretim ve ihracat için içeride temel madde üretimleri yapmanız gerekmiyor?” Soruyoruz: Peki nasıl yapacağız? Nasıl üretim için mal edineceğiz, devlet doğal harcamalarını finanse edecek, para yeterli değil?.. Yanıt veriyorlar: Biz size borç veririz... Daha fazla isteyin, daha fazla veririz. Bu borçla hükümet harcamalarını finanse eder.. dışarıdan her şeyi ithal edersiniz, hammadde, ara mal, makine, teçhizat.. ne isterseniz... Hem de içeride üreteceğinizden daha ucuza ithal edersiniz... Yeter ki siz bize yüksek faiz verin... Ekonomik kırılganlığınız arttıkça biraz daha fazla risk primleri ödersiniz alt tarafı... ??? Ülke dövizle borçlanma rekorları kırıyor. Hükümetin çıkardığı yüksek faizli borçlanma tahvillerini hem yabancılar satın alıyor hem de bizim bankalarımız... Bizim bankalarımız, dışarıdan daha düşük faizle dolarAvro alıyor, bunları devlet tahvillerine yatırıyor... Paradan para kazanıyor! Oh kekâ! Bankalar büyük kârlar açıklıyor. Ancak bu kârlar, daha çok dövizle borçlanma ile düşük kur arasındaki farktan kaynaklanıyor. Yani yatırım kazancı değil! Türkiye dış borçla büyüyor. Yatırımla değil! Döviz borçları 130 milyar dolara dayandı! Fakat ekonomik krizde ise bu borçlar Hazine’nin üzerine yıkılıyor! Uzmanlar, hatta bazı sektörlerde yatırımlarda büyüme hızının negatife döndüğünü belirtiyor! İşler göründüğü gibi değil... Kuraklık: Kaçınılmaz gerçek ? Yrd. Doç. Dr. Tahir Nalbantçılar, su planlamasının tek merkezden kontrolünü sağlamak amacıyla Su Bakanlığı kurulması ve kuraklık konusunda “ulusal seferberlik’’ ilan edilmesi gerektiğini söyledi. KONYA (AA) Selçuk Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tahir Nalbantçılar, resmi kayıtlara göre, kuraklığın Türkiye’nin yüzde 70’lik kesimi için “kaçınılmaz bir gerçek’’ olduğunun belirlendiğini söyledi. Aynı zamanda Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanlığı görevini de yürüten Yrd. Doç. Dr. Nalbantçılar, kuraklığın, yağışların yörede egemen olan ortalama miktarın altında olması, düşük toprak nemi, havanın sıcak ve kuru olması gibi birçok faktörün ortak sonucu olduğunu belirtti. Dünyanın yıllık yağış ortalaması 1000 milimetre düzeyindeyken, Türkiye’nin yağış ortalamasının 628.5 milimetre olduğunu ifade eden Nalbantçılar, “Ülkemiz yağış açısından oldukça farklılık göstermektedir. Genelde sahil kesimlerimiz yılda 1000 milimetrenin üzerinde yağış alırken Rize 2 bin 300 milimetre, Konya’nın da içinde yer aldığı İç Anadolu ise 300 milimetre dolayında yağış almaktadır’’ dedi. ANKARA (AA) Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE) Stratejik Araştırmalar ve Etütler Merkezi (SAREM) Başkanlığı Ortadoğu Uzmanı Tank Yarbay Süleyman Özmen, küresel ısınmanın ülke güvenliğine etkilerine ilişkin yazısında, “ulusal güvenlik stratejisinin’’ küresel iklim değişikliğinden kaynaklanan tehditlere karşı önleyici tedbirleri alacak şekilde yeniden gözden geçirilmesi ve değiştirilmesi gerektiğini belirtti. Özmen, Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde yayımlanan “Küresel Isınmanın Türkiye’nin Güvenlik Politikalarına Etkileri’’ başlıklı yazısında, Türkiye’nin, küresel ısınmaya bağlı olarak görülebilecek ik ? Ortadoğu Uzmanı Tank Yarbay Süleyman Özmen, küresel ısınmanın sonuçlarının Türkiye’yi çatışmaya sürükleyebileceğini belirtti. Yarbay Özmen, “Ulusal güvenlik stratejimizin küresel iklim değişikliğinden kaynaklanan tehdit/risklere karşı yeniden gözden geçirilmesi gerekir” dedi. lim değişikliklerinden en çok etkilenecek ülkelerden biri olduğunu belirtti. Tarımsal alanların korunmasının birçok ülkede “ulusal güvenlik kaygılarından birisi’’ olarak kabul edildiğine işaret eden Özmen, “Küresel ısınma ülkemizin gıda arz güvenliğini tehdit ederek tarım sektöründe dışa bağımlılığımızı artıracaktır’’ dedi. Özmen, kuraklık ve çölleşmenin, küresel ısınmadan daha az etkilenecek bölgelere doğru yoğun bir göç hareketine neden olabileceğine dikkati çekerek, bunun Türkiye’nin ulusal güvenliği bakımından tehlikeler doğurabileceğini belirtti. “Fırat ve Dicle nehirlerinin zengin su potansiyelleriyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin stratejik önemini artıracağına’’ işaret eden Özmen, “Bu nedenlerden dolayı bu bölgelerimize yönelik dış tehditlerin oluşması gündeme gelebilecektir’’ dedi. Yağışların azalmasının enerji ihtiyacının yoğun olarak karşılandığı hidroelektrik potansiyeli de olumsuz etkileyeceğini ifade eden Özmen, enerji üretiminde yaşanacak sıkıntının, ülkenin dışa bağımlılık oranını artıracağını belirterek, “2025’te Türkiye’nin bölgenin en zengin temiz su kaynaklarına sahip olduğu göz önüne alınırsa, özellikle büyük su sıkıntısı çeken İsrail, Irak ve Suriye gibi ülkeler Türkiye için tehdit oluşturabileceklerdir. Dünyadaki hegemon güçlerin Ortadoğu bölgesinde etkin olma gayretleri de göz önüne alınacak olursa, bu ülkeler ta rafından ‘su konusunda’ Türkiye’ye karşı bir tehdit ve baskı unsuru oluşturabileceği düşünülmektedir’’ dedi. “İklim Değişikliği Takip ve Koordinasyon Komitesi’’ ile “Sınır Aşan Sular Komitesi’’ kurulmasını ve bu komitenin konuyla ilgili bir eylem planı hazırlamasını öneren Yarbay Özmen, Türkiye’nin yaşam alanlarını ve vatandaşlarını korumak için savaşmaya mecbur kalabileceğini belirterek “Ulusal güvenlik stratejimizin küresel iklim değişikliğinden kaynaklanan tehdit/risklere karşı önleyici tedbirleri alacak şekilde yeniden gözden geçirilmesi veya değiştirilmesi, mütalaa edilmektedir’’ dedi. BARAJLAR BOŞALDI Ankara’da yüzde 2’ye indi ? Su sıkıntısının yoğun yaşandığı Ankara Kızılırmak’tan, İstanbul ise Melen’den su bekliyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) tarafından yapılan son ölçümlerde, Ankara’daki barajlarda doluluk oranının yüzde 2, İstanbul’da yüzde 18.9, İzmir’de yüzde 12, Bursa’daki barajlarda ise yüzde 6.3 olduğu belirlendi. DSİ’den alınan bilgiye göre, 2007 yılı için İstanbul ve İzmir’de içme suyu açısından sıkıntı beklenmiyor. Su sıkıntısını en yoğun hisseden kent olan Ankara Kızılırmak’tan, İstanbul ise Melen Çayı’ndan gelecek suyu bekliyor. İstanbul için ek kaynak olacak Melen Projesi’nin ilk bölümü, 20 Ekim 2007’de devreye alınacak. Ankara’daki su sıkıntısını çözümlemek amacıyla Kızılırmak’tan alınacak su, İvedik Arıtma Tesisi’ne bu yılın sonuna doğru getirilecek. Bursa’daki su sıkıntısının ise Nilüfer Barajı’nın bu yıl içerisinde devreye girmesiyle çözüme kavuşması bekleniyor. DSİ tarafından yapılan son ölçümlerde, Ankara’daki barajlarda doluluk oranı yüzde 2, İstanbul’daki barajlarda yüzde 18.9, İzmir’deki barajlarda yüzde 12, Bursa’daki barajlarda ise yüzde 6.3 olarak belirlendi. Öte yandan, DSİ’nin ölçümlerinde, Türkiye’deki 167 sulama barajındaki toplam hacmin yüzde 32’sinin dolu olduğunu tespit etti. Doluluk oranında, 15 Ağustos 2007 tarihine göre yüzde 3.39’luk azalma meydana geldi. Uzmanlar uyardı: Susuzluktan en çok zararı minikler görüyor Çocuklar risk altında ŞULE KÖKTÜRK Veriler değerlendirilmeli Bu durumun İç Anadolu gibi düşük yağış alan bölgelerde, sıcaklığın ve buharlaşmanın arttığı yaz aylarında kuraklığa sebep olduğuna dikkati çeken Nalbantçılar, şunları kaydetti: “19712000 yılları arasını kapsayan kuraklık verilerinin değerlendirilmesi sonucunda Türkiye’de çöl denilecek şartların geniş alanlarda etkili olduğu görülmektedir. Özellikle BalıkesirIğdır bir hat olarak değerlendirilirse güneyinin tamamında çöl şartlarının hâkim olduğu, kuzeyde ise bu durumun çok kuraktan ıslağa kadar değiştiği görülmektedir. 2007 Temmuz ayına ait kuraklık şartlarında ise ülkemizin tamamına yakın alanında çöl şartlarının egemen olduğu kuraklık görülmektedir. Son yıllarda Konya’da suyu azalan veya kuruyan kaynaklar, dereler, göl, gölet ve sulak alanların yanı sıra gitgide seviyesi düşen yeraltı suları bunun göstergesidir.’’ “Resmi kayıtlara göre, kuraklığın ülkemizin yüzde 70’lik bir kesimi için kaçınılmaz bir gerçek olduğu belirlenmiştir’’ diyen Nalbantçılar, gerek tarım için gerekse su kaynakları için strateji geliştirilmesi ve geleceğe yönelik planlamalar yapılması gerektiğini vurguladı. Nalbantçılar, Türkiye’deki su planlamasının tek merkezden kontrolünü sağlamak amacıyla Su Bakanlığı kurulması ve kuraklık konusunda “ulusal seferberlik’’ ilan edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Dört bir yanı sularla vı kaybı, sıvı kaybıçevrili ülkemizde sunın belirtileri de, vüGüloğlu, hafif ishallerde gibi sıkı diyetler tercih edilsuzluk sorunu ciddi bocutta cildin kurumaevde bakımla ilgili şu bil miyor, çünkü zaten besyutlara ulaşırken, uzsı, dilin, ağız içinin kulenme sorunu olan ve isgileri verdi: manlar susuzluğun yaruluğu, göz kürelerin? Ağızdan az ve sık sı hal olan çocuk, bunları ratacağı sağlık sorunlade çökme, gözyaşının vı verin, 1 defada fazla su sevmediği için hiç yemek rından en çok çocukolmaması, idrar mikverilmesi çocuğun kusma yemiyor. Çok katı kısıtlaların ve bebeklerin ettarının olmaması, çomalar yerine, çocuğun sevsına neden olabilir. kileneceğine dikkat çecuğun çok halsiz ve ? Sıvı kaybından kur diği şeyler, çok aşırı yağlı kiyorlar. Özellikle endalgın olması bunlar tulmak için sutuz karışımı ve aşırı şekerli olmaması feksiyon hastalıklarıciddi sıvı kayıplarının koşuluyla, azar azar, sıvı ile takviye yapılabilir. nın artması olasılığına belirtileri. Bunlar ol? Yoğurt, ayran iyi bir takviyesi ile verilmeli. işaret eden uzmanlar, duğunda mutlaka ? Korunmak içinse mutseçim. çocukları, enfeksiyon doktora gidilmesi ge? Bağırsaktan su çekti laka ellerinizi sık sık yıkahastalıklarından korurekiyor” dedi. ği için meyve suları, şeker yın ve kaynağından emin mak için, kaynağından li gıdalar tercih edilmiyor. olmadığınız suları kayErken müdahale emin olunmayan sula? Pirinç lapası, patates natın. çok önemli rın kaynatılmasını ve ellerin sık sık yıkanAşırı sıvı kayıplarınmasını öneriyorlar. lere, kusma, iştahsızlık ve halsizli da hastaneye başvurulmadığı duAmerikan Hastanesi Çocuk Sağ ğin eklenebileceğini belirtti. Gü rumlarda, böbrek yetmezliği dahi lığı ve Hastalıkları uzmanı Dr. Gül loğlu, ateşin eklendiği durumlarda görülebileceğini ifade eden Güloğsemin Güloğlu, su kesintisi, susuz ise bakteri enfeksiyonu olasılığını lu, “Erken müdahale edilmezse, luk yanı sıra sağanak yağışlarla ge göz önünde bulundurduklarını söy böbrek yetmezliği kalıcı olabilir, len sellerin, suların kirlenmesine ledi. hatta sıvı kaybı çocuğu ölüme göyol açacağını ve kirli sularla yıkanİshalin ağır seyretmesi durumun türebilir” diye konuştu. mış besinlerin enfeksiyon hastalık da ciddi su kayıpları olacağı için İshalin bazen hafif seyredebilelarını artıracağını belirterek bun çocukların çok dikkatli izlenmesi ge ceğini ifade eden Güloğlu, çocudan çok midebağırsak sisteminin rektiğini ifade eden Güloğlu, “Ço ğun keyifli olması, kusmaması, ağızetkileneceğini söyledi. cuklarda vücuttaki su oranı biz dan az da olsa sıvı alabilmesi, idraEnfeksiyonların çocuklarda kus erişkinlerden daha fazla, o yüz rını yapabilmesi, enerjisinin olmama ishal gibi belirtilerle kendini den sıvı kayıplarından daha faz sı, ateşinin olmaması ve ishalinin az göstereceğine işaret eden Güloğlu, la etkilenebiliyorlar. Ailelerin bu olması durumunda evde takip edienfeksiyon nedeniyle gelişen ishal açıdan uyanık, daha dikkatli ol lebileceğini ifade etti. HAFİF İSHALDE EV BAKIMI NASIL YAPILIR? çok korktuğumuz sı ması gerekiyor. En obursali?cumhuriyet.com.tr ŞIRNAK’TA 3 ASKER YARALANDI Hakkâri’de 2 kişi tutuklandı HAKKÂRİ / IĞDIR (Cumhuriyet) Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde Hükümet Konağı ile İlçe Emniyet Müdürlüğü binasına yönelik saldırı hazırlığında olduğu şüphesiyle gözaltına alınan 3 kişiden 2’si tutuklandı. Hakkâri Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, 14 Eylül’de Yüksekova İlçe Emniyet Müdürlüğü 155 Polis İmdat telefonunu arayan bir kişi, açık kimliğini bilmediği M. K’nin evinde çok miktarda patlayıcı madde olduğu ihbarında bulundu. Güvenlik güçleri tarafından M. K’nin evinde yapılan aramada 1 kilogramlık salça kutusu içinde, plastik patlayıcı madde bulundu. Olayla ilgili M. K. ile B. K. ve Ü. B. gözaltına alınırken zanlıların Hükümet Konağı ve İlçe Emniyet Müdürlüğü binasına saldırı hazırlığında oldukları belirtildi. Adliyeye sevk edilen 3 kişiden M. K. savcılıkça serbest bırakılırken diğer iki zanlı sevk edildikleri Yüksekova Sulh Ceza Mahkemesi tarafından tutuklandı. Iğdır’da teröristler ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 1 teröristin öldürüldüğü açıklandı. Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi’nin kırsalındaki operasyonda da teröristlerin döşediği mayına basan 3 asker yaralandı. Barajlardaki su oranı yüzde 16’lara düşerken kentin yaklaşık 2.5 aylık suyunun kaldığı bildirildi İstanbul’da su zammı ertelendi İstanbul Haber Servisi İstanbul’un barajlardaki su rezervi yüzde 16’lara düştü, kentin 2.5 aylık suyu kaldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) Melen Projesi kapsamındaki harcamaları nedeniyle suya yapacağı zam ertelendi. Küresel ısınmayla birlikte başta İstanbul olmak üzere su sıkıntısıyla karşı karşıya kalan büyük kentlerin umudu eylül ayında beklenen yağışlardı. Ancak eylül ayının ortasına gelinmesine karşın beklenen yağışın yağmaması barajlardaki su seviyesinin azalmasına neden oldu. İSKİ’den alınan bilgiye göre 17 Eylül tarihi itibarıyla İstanbul’daki barajlarda su oranı yüzde 16.95’e düştü. Toplam su rezervi 146 milyon metreküp olan İstanbul’da günde 2 milyon metreküp civarı su tüketiyor. Bu yılın ilk altı ayında su rezervlerinin yüzde 27’si kayıp ve kaçak kullanıma giderken yaz aylarında günde yaklaşık 400 bin metreküp, yani İstanbul’un su tüketiminin beşte biri de buharlaşma sunucu kayboldu. İstanbul’un su sorununa çare olarak sunulan Melen Projesi’ninse 29 Ekim’e yetiştirilmesine çalışılıyor. Bilindiği gibi Bolu’dan getirilen Melen Çayı’nın birinci etabında su Ömerli Barajı’na getirilecek. İkinci etabında ise Melen’in suyu Boğaz’ın altından geçirilerek Avrupa yakasına taşınacak. Ülke genelinde yağışların beklenenin altında olması Melen Çayı’nın debisini de önemli oranda düşürmüş, bu da ayrıca kaygılara neden olmuştu. İBB Başkanı Kadir Topbaş ise Melen Çayı Projesi ve su sorununa yönelik yatırımları gerekçe göstererek 10 metreküpün üzerinde su kullanımının zamlandırılacağını açıklamıştı. İSKİ tarafından İBB Meclisi’nin eylül ayı toplantılarına gönderilen su zammı teklifi yurttaşlardan gelen tepkiler üzerine ekim ayına ertelendi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle