14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 EYLÜL 2007 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kanadoğlu, anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilmesinin tehlikeli bir kapı açacağını söyledi 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA DSP’nin anayasa istekleri ? ANKARA (AA) DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, hükümetin sendikal örgütlenmenin önüne engeller koyduğunu ifade ederek “Toplusözleşme ve grevli sendikal düzenlemenin mutlaka yapılması gerekiyor’’ dedi. Sezer, parti genel merkezinde Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Resul Akay ve beraberindeki heyeti kabul etti. Memurların çalışma hayatıyla ilgili sıkıntılı bir süreçten geçildiğini kaydeden Zeki Sezer, hükümetin her platformda AB standartlarından bahsettiğini ancak Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) ortaya koyduğu çalışma koşullarını sağlamayı düşünmediğini söyledi. ‘Çizgi aşılırsa...’ EMİNE KAPLAN Yaşadıkça Göreceğiz... Toplumda “tarikat kültürü” yaşam biçimi olarak yaygınlaşırken bizim İkinci Cumhuriyetçiler bugünlerde zil takıp şıkır şıkır oynuyorlar... Birbirlerini “ülküdaş” olarak gören tosuncuklar, “Sivil Anayasa” tezgâhını “demokrasi” olarak yuttururken devlet kadrolarında önemli görevlere tarikat şeyhlerinin müritleri getiriliyor. 22 Temmuz öncesi sayıları bir hayli artan televizyon kanalları, Türkiye’de tarikatların medyayı nasıl kuşattıklarının somut örneği değil mi? Olup bitenler karşısında CHP ve MHP suskun!.. Muhalefetin sesi soluğu kesilmiş... Kültür ve Turizm Bakanlığı “tarikat kültürü”yle yetişmiş “imamlar”ın elinde. Paris’te sivri burunlu, yumurta topuklu ayakkabılarının arkasına basan mürit, beyaz çoraplarıyla koltuğa bağdaş kurup otururken yakalandı... Bulunduğu yer Paris’te UNESCO Kültür Merkezi... Sonra kalkmış Konya’da basın toplantısı yapıyor. Mürit, giyinmeyi severmiş, Paris’ten ayakkabı almışmış, ayakkabıları ayağını vurmuşmuş... Bir öğretmen AKP’li vekillerin önünde diz çökmüş yalvarıyor. Ayağında ayakkabı yok. Vekiller de çorapla oturuyor. Türkiye’nin geldiği durum işte bu!.. Kapalı kapılar ardında “Sivil Anayasa” hazırlayanlar, gazetecilerden köşe bucak kaçıyorlar. Önce Abant, ardından Sapanca. Neden, niçin? ??? Dünyanın hangi demokratik hukuk devletinde ısmarlama anayasa hazırlatılıyor? Hiçbirinde!.. Birilerine ısmarlanan bir anayasa taslağı hazırlatacaksınız, bu taslağı kapalı kapılar ardında oturup Başbakan Tayyip Bey’le, bazı AKP yöneticileriyle tartışıp Meclis’e getireceksiniz... Bunun adı da “kamuoyunda tartışıldı” olacak... Eğer bir anayasa yapılacaksa ya da 1982 Anayasası’nda yeni düzenlemelere gidilecekse geniş kapsamlı bilim insanları tarafından yapılmalıdır. Siyasetin içinde bir anayasa yapılmaz... Türkiye’de yapılıyor ne yazık ki... Çünkü siyasal iktidar “tarikat kültürü”yle yetişmiş, bilimi yok sayan, dergâhları “eğitim yeri” olarak gören kişilerin elinde... Nasıl olsa Çankaya harekâtı başarılı geçti, Abdullah Bey cumhurbaşkanı seçildi... Abdullah Bey, Recep Tayyip Bey!.. Yetki kimde olacak? Zaman gazetesi, Abdullah Bey’in yanında yer aldı, Recep Tayyip Bey’e mesafe koydu... Amaca nasıl ulaşılır? Rotası Washington, Brüksel ve Londra’dan çizildi... Bu arada Recep Tayyip Bey bir laf attı ortaya: “Aydınlar seslerini duyurmalı!” Bir de baktım ki ikiüç gün sonra “Azınlıklar ve Kültürel Haklar Raporu”nu hazırlayan İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’yla, Prof. Dr. Baskın Oran’ın yargıca aklanmaları, Yargıtay’ca bozulmuş... Kaboğlu’yla Oran’ın suçları ne? Halkı kin ve düşmanlığa tahrik! Oldu mu? Bal gibi oldu! Demokrasi bir yaşam biçimidir. Demokrasi yasaklarla değil yasalarla korunur. Bizdeki yasalar yasak gibi. Olay da bu zaten!.. ??? Hiçbir İslam ülkesinde ramazan ayında “iftar çadırı” kurulduğunu, yerel yönetimlerin, sanayici ve işadamlarının birbirleriyle yarış ettiğini görmedim ve duymadım... Bu bir tarikat kültürüdür... Toplum yoksullaştırılıyor giderek... Sadakayla yaşayan bir topluma dönüştürülüyor. Yaşam biçimi tarikatlaştırılıp birey “biat” eden kul haline dönüştürülüyor... Güzelim Sultanahmet Alanı’nı panayıra dönüştüren “tarikat kültürü” Boğaziçi’nde tekne turları düzenliyor... Boğaziçi’nde kara çarşaflı kadınlar, sarıklı, takkeli, şalvarlı adamlar teknedeki hoparlörleri sonuna dek açıp kıyıdakilere Kuran yayını yaptırıyor... İşte çağdaş, demokratik, laik Türkiye!.. ANKARA Akademisyenlerin hazırladığı anayasa taslağında, anayasanın “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” maddelerinin de değiştirilmesinin önerilmesi, yeni bir tartışma başlattı. Taslağı hazırlayan komisyonun başkanı Prof. Dr. Ergun Özbudun, “Yeni bir anayasa için darbe mi lazım” derken Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, anayasanın ilk 3 maddesinin değiştirilemeyeceğini, çizgi dışına çıkılması durumunda anayasayı korumanın her Türk vatandaşının görevi olduğunu söyledi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın siparişi üzerine Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ergun Özbu ? Kanadoğlu, anayasa taslağını hazırlayan ve “Yeni bir anayasa için darbe mi lazım” diyen Prof. Özbudun’un demagoji yaptığını söyledi. Anayasanın ilk 3 maddesinin değiştirilemeyeceğini, bunu değiştirme girişiminin tehlikeli bir kapı açacağını vurgulayan Kanadoğlu, “Anayasanın başlangıç maddesi, bu anayasayı Türk evlatlarına emanet etmiştir. Eğer çizgi aşılırsa bu emaneti savunmak her Türk vatandaşının ve anayasanın ortaya çıkardığı kurumların görevidir” dedi. dun’un başkanlığındaki komisyonun hazırladığı anayasa taslağında, anayasanın “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” maddelerinin değiştirilmesinin önerilmesi tartışmalara neden oldu. Sabih Kanadoğlu, 23. Dönem TBMM’sinin yeni bir anayasa yapma hak ve yetkisine sahip olmadığını, yeni anayasaların sadece bu konu için seçilmiş kurucu meclisler tarafından yapılabileceğini vurguladı. Kanadoğlu, “Bu nedenle anayasanın değiştirilemez maddeleri engelini bu yolla aşma çabası meşru görülemez. Sonradan yapılacak halkoylaması da bu sonuca meşruiyet kazandıramaz” dedi. Özbudun ise Kanadoğlu’nun bu açıklamasına “Kurucu meclisler savaş, ihtilal gibi gelişmelerden sonra oluşur. Buna göre, yeni bir anayasa yapabilmek için darbe mi olması gerekiyor” yanıtını verdi. Kanadoğlu, Özbudun’un “demagoji” yaptığını belirterek anayasada hangi maddelerin değiştirilemeyeceğinin açık olduğunu, “Ben bunu değiştirmiyorum, destekliyorum, daha kuvvetlendiriyorum, daha demokratik ve daha katılımcı bir hale sokuyorum yorumunu getirirseniz o duruma göre değişen bir şeydir. Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez denmesinin nedeni bu. Bu an için ‘şöyle bir değişim içine girmiyoruz, sadece güçlendiriyoruz’ sözcüğü fevkalade tehlikeli bir kapının açılması demektir. Onun için kabul edilemez” dedi. DR. ALEV COŞKUN: ‘Özbudun’a görev verdiniz mi?’ ? ANKARA (Cumhuriyet) CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytok, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, yeni anayasa taslağını hazırlamak üzere Prof. Dr. Ergun Özbudun’a görev verip vermediğini sordu. Baytok, TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde, anayasa taslağı yazımı için görev alan diğer akademisyenlerin kimler tarafından belirlendiğinin açıklanmasını ve komisyona, Ankara ve İstanbul hukuk fakültelerinin ilgili kürsülerinde görev yapan akademisyenlerin dahil edilmemesinin gerekçelerini de öğrenmek istedi. Özbudun kendi kitabıyla çelişti ? Alev Coşkun, Özbudun’un Türk Anayasa Hukuku adlı kitabında, bir anayasanın tamamen değiştirilmesi için o ülkenin büyük bir bunalım yaşaması ve bu bunalımdan sonra kurulacak bir kurucu meclisin anayasayı tamamen yapması gerektiğini yazdığını belirtti. Haber Merkezi 1961 Anayasasını hazırlayan kurucu meclisin seçilmiş en genç üyesi hukuk ve kamu yönetimi doktoru Alev Coşkun, AKP tarafından anayasa taslağı hazırlamakla görevlendirilen komisyonun başkanı Prof. Ergun Özbudun’un anayasaların hazırlanmasını ele aldığı Türk Anayasa Hukuku adlı çalışması ile ters düştüğünü belirtti. Özbudun’un ders kitabı olarak okutulan Türk Anayasa Hukuku adlı 2002 tarihli kitabının 7. baskısının 147. sayfasında, anayasaları yapan asli ve tali kurucu iktidarlar kavramlarını işlediğini, Asli Kurucu İktidar kavramı ile daha önceden hiçbir hukuk kuralı ile bağlı olmaksızın bir devletin yeniden kurulması, ona hukuki ve siyasi statünün verilmesini tanımladığını, daha başka bir anlatımla devletin anayasasını ilk kez ya da yeniden yapan iktidarı anlattığını söyledi. “Özbudun’un Asli Kurucu İktidar’a örnek olarak da 1787’de Amerika’nın bağımsız bir devlet oluşunu, 18 ve 19. yy’larda Avrupa’da ulusal devletlerin ortaya çıkışını, 1848’de Fransa, 1917’de Rusya devletlerinin kuruluşunu gösterdiğini” belirten Alev Coşkun, “192024 arasında TBMM’nin Ankara’da Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesi ile yepyeni bir devletin kuruluşuna örnek olarak gösterdiğini” de vurguladı. “Böylece 192024 TBMM’sini de asli kurucu iktidar olarak tanımlamaktadır” diyen Coşkun, Özbudun’un kitabında, tali kurucu iktidarların anayasaların kısmen değiştirilmesi söz konusu olduğunda ortaya çıktığını, meclislerin anayasanın koyduğu belli prosedürler çerçevesinde anayasaları değiştirebildiklerini ve ekler yapabildiklerini yazdığını belirtti. Dr. Alev Coşkun, Özbudun’un bir anayasanın tamamen değiştirilmesi için o ülkenin büyük bir bunalım yaşaması ve bu bunalımdan sonra kurulacak bir kurucu meclisin anayasayı tamamen yapması gerektiğini kitabında yazdığını vurguladı.. Coşkun, “ Sayın Özbudun kendi ders kitabındaki fikirlere de ters düşmektedir” dedi. Erdoğan: Anayasa siyasetçilerin işi SEDAT KURT TESK’ten AKP’nin taslağına tepki ? ANKARA (AA) Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili olarak, “Esnaf ve sanatkârları koruyucu, destekleyici nitelikteki hükmün, yeni anayasa metninden çıkarılma girişimi, çağdaş ve sosyal devlet anlayışıyla bağdaşmıyor’’ dedi. Palandöken, “Gelişmiş Batı ülkeleri tarım toplumundan sanayi toplumuna geçerken ortaya çıkan toplumsal sorunların giderilebilmesi ve toplumsal dönüşümün sorunsuz şekilde gerçekleştirilebilmesi için tarım kesimiyle esnaf ve sanatkârları destekliyor. Sivil bir anayasa hazırlama gerekçesiyle ortaya çıkan akademisyenlerin bu tarihi gerçekleri göz önünde bulundurmamış olmaları kaygı vericidir” dedi. DENİZLİ Eşi Emine Erdoğan’la birlikte Sarayköy’deki Umut Termal Otel’de tatilini geçiren ve bel fıtığı nedeniyle tedavi gören Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün ilk kez otel dışına çıkarak cuma namazını Sarayköy Ağalar Camisi’nde kıldı. Namazın ardından kaymakamlık ve belediye başkanlığını ziyaret eden Erdoğan, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bir soru üzerine, anayasanın hazırlık sürecinde dayatma yapmadıklarını savunan Erdoğan, “Cumhuriyet tarihinin ikinci sivil anayasasını hazırlıyoruz. Bu konuda hazmetme sıkıntısının yaşandığına inanmıyorum. Ortada bir benlik tartışmasının olması da yersiz. Ayrıca anayasalar dünyanın her yerinde siyasetçiler tarafından hazırlanır. Bilim adamları bu sürece ancak katkı koyabilir. Anayasa yapmak siyasetçilerin işidir” diye konuştu. Anayasanın başlangıç bölümünün son cümlesinde “Türk milleti tarafından demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur” denildiğini, bunun unutulmaması gerektiğini vurgulayan Kanadoğlu, “Bu anayasa üzerine yemin eden bir heyet, bir kurul ya da bir siyasi parti bu anayasanın çizgisi dışına çıktığı zaman, ki bu anayasa Türk evlatlarına emanet edilmiştir. Bu emaneti savunmak her Türk vatandaşının ve anayasanın ortaya çıkardığı kurumların görevidir. Bu görev nasıl ifa edilir, o bilinen bir olay. Yani anayasayı nasıl savunacaksınız, bunun içine meşru müdafaa girer, bunun içine olağanüstü bir olaya karşı koyma girer, hepsi girer” diye konuştu. Anayasa taslağını genel olarak nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Kanadoğlu, “Durmuş bir saat bile günde iki kez doğruyu gösterir. İşin en kötü tarafı da budur zaten. Tartışmaya açık, eleştirilecek maddelerin yanında savunulacaklar da var. Aslında buna egemen olan ideolojiye, düşünceye bakmak lazım. Öyle baktığınız zaman bunun iyi niyete dayalı olmadığını görüyorsunuz” dedi. Taslağın hazırlanış sürecini “bir işin taşeron ya da müteahhide sipariş edilmesi” diye nitelendiren Kanadoğlu, Erdoğan’ın seçimlerden 1.5 ay önce 8 Haziran’da anayasa siparişi verdiğini, bunun üzerinde ayrıca durulması gerektiğini söyledi. Taslağı oluşturan komisyonun hangi kriterlere göre seçildiğini, Türkiye’de anayasa hukuku üzerinde birçok uzman hukukçu varken neden bu kişilerin tercih edildiğini soran Kanadoğlu, “Tercih edilen kişilerin kimliklerine, geçmişlerine baktığınız zaman neyin hesaplandığını, neyin işlendiğini açıkça görüyorsunuz” dedi. Fotoğraf: AA Sipariş verdiği anayasa taslağını sahiplenmemesi eleştiri konusu oldu Muhalefetten AKP’ye ‘kaçak güreşme’ tepkisi AYŞE SAYIN ANKARA AKP’nin akademisyenlere hazırlattığı anayasa taslağı konusunda “kaçak güreşmesi” muhalefetin sert tepkisine yol açtı. CHP: Amaçları İslam devleti CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, AKP’nin, taslağın önce birkaç maddesini kamuoyuna sızdırarak kamuoyunun tartışmasına açarken, diğer yandan “Bu taslak bizim değildir” diyerek de kendilerini bağlamadıklarına dikkat çekti. Bu süreçte basının bir bölümünün “Anayasa değişmeli, ama yeni metin nasıl olmalı” tartışması başlattıklarına dikkat çeken Öymen, “Oysa asıl tartışılması gereken, eski anayasayı çöpe atıp yenisini yapmaya gereksinim var mı? Çünkü ancak rejim değişince anayasalar değişir” dedi. Hiçbir ülkenin durup dururken topyekun anayasa değişikliğine gitmediğini kaydeden Öymen, 1982 Anayasası’nın 70’ten fazla maddesinin değiştiğini, dokunulmazlıkların sınırlandı Karayalçın’ın önerisi ? ANKARA (AA) Sosyaldemokrat Halk Partisi (SHP) Genel Başkanı Murat Karayalçın, “Yeni anayasa tartışmalarına, siyasi partilerimizin ve sivil toplum örgütlerimizin, yalnızca kendi taslaklarını hazırlayarak katılmalarının yanlış olduğu kanısındayım’’ dedi. Karayalçın, yaptığı yazılı açıklamada, siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine ve üniversitelere, anayasaya ilişkin önerilerini, maddeleştirilmiş bir metin yazarak değil, ilkelerini, düşüncelerini, yaklaşımlarını ortaya koyarak açıklamaları önerisinde bulundu. rılması gibi, değiştirilmesi gerekli olan maddelerin yine kendi destekleriyle değiştirilebileceğini belirtti. Öymen, şu görüşleri dile getirdi: “Ama olduğu gibi eskiyi çöpe atmak, yeniyi getirmek, rejimi değiştirmek demektir. Öteden beri bu iktidarın Atatürk’ün laik Cumhuriyetinden rahatsız oldukları belliydi. Bunun yerine yeni rejim kuracaklar. Bazıları buna ikinci cumhuriyet diyor. Ama iktidar Türkiye’yi din devletine götüren bir metin hazırlamış. Bunu nasıl yapacaklar? Laikliği sulandırıp, tarifini değiştirip içini boşaltacaklar. Amaçları Atatürk ilkelerini anayasadan çıkarıp, anayasayı yozlaştırarak, Türkiye’yi adım adım İslam devletine dönüştürmek. ABD de ılımlı İslam olsun diyor. Başbakan ‘Bu işin ılımlısı mılımlısı olmaz’ demişti ki, haklı da... Çünkü doğrudan din devletine dönüştürmek istiyorlar.” Böyle bir anayasanın Lozan’ı da tahrip edeceğine dikkat çeken Öymen, bunun Türkiye’ye bedelinin çok ağır olacağına işaret etti. istiyorlar bunları bilmiyoruz” diyen Şandır, o nedenle de varsayımlar üzerine konuşmayacaklarını söyledi. Şandır, şu görüşleri dile getirdi: “Birtakım kurnazlar, kör kuyuya taş atıyorlar, memleketin akıllılarına da bu taşı çıkarma görevi veriyorlar. Kendileri de karşıya geçip kıs kıs gülüyorlar. Bu, milletle alay etmektir ki bu, AKP’nin siyaset etme anlayışıdır. Biz MHP olarak bu çirkin oyunun oyuncusu olmayacağız. AKP, kendisi bir şey söylemeden milleti konuşturuyor. Bu çok çirkin. Biz MHP olarak onların kuyuya attığı taşı çıkarmaya mecbur değiliz.” hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 K UŞADASI BELEDİYE BAŞKANI DTP: Uzlaşma metnine dönüştürülmeli DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ise kamuoyuna yansıyan taslağın 12 Eylül Anayasası’nın temel taşlarını yerinden oynatacak nitelikte olduğunu belirterek “Tabii şimdi bu taşların nasıl yerine konulacağı önemli. Devleti esas alan anayasa yerine insanı esas alan, demokratik ve sivil muhtevasına özen gösterilen anayasa hedeflenmiş. Şimdi yapılması gereken başka platformların hazırladığı taslaklar da dikkate alınarak uzlaşma metnine dönüştürülmeli” dedi. Birdal, yeni anayasanın “AKP’nin gereksindiği bir anayasa değil, tüm kesimlerin kendisini bulduğu, çoğulcu, katılımcı, kültürel farklılıkları dikkate alan bir anayasa” olması gerektiğini belirterek sivil ve demokratik anayasanın ancak bu şekilde hazırlanabileceğini söyledi. AKP’li Akdoğan’a kışla yolu göründü LATİF SANSÜR MHP: AKP kurnazlık yapıyor MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır ise ortada dolaşan anayasa taslağını AKP’nin sahiplenmediğini, dolayısıyla “sahibi olmayan bir taslağın tartışıldığını” belirterek “MHP olarak bu oyuna gelmeyeceklerini” söyledi. “Neyi söylediklerini anlayabilmiş değiliz. Kapsamı nedir, bunu bilmiyoruz, niye söylüyorlar, taslağın felsefesi nedir, hangi amacı gerçekleştirmek KUŞADASI Askeri makamları yanıltmak ve eksik askerlik suçlamasıyla aranan AKP’li Kuşadası Belediye Başkanı Fuat Akdoğan’ın, Milli Savunma Bakanlığı’na verdiği belgeler de yeterli görülmedi. Olayın ortaya çıkması üzerine Ankara’ya giderek elindeki belgeleri Milli Savunma Bakanlığı’na sunan Akdoğan’a olumsuz yanıt verildi. Akdoğan, “Elimdeki belgeleri yetkili makamlara verdim, ama sanırım konuyu hukuk yoluyla çözmek zorundayım” dedi. Aydın Valisi Mustafa Malay ise Fuat Akdoğan’ın görüldüğü yerde kolluk güçlerince alınıp askerlik şubesine teslim edilmesi gerektiğini belirtti. Malay şunları söyledi: “Olay doğru. Belediye Başkanı Akdoğan’ın bedelli askerlik yapmak üzere yaptığı başvuruda yurtdışında olduğunu kanıtlamak üzere sunduğu belgelerin uygun olmadığı ortaya çıkmış.” CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle