19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 TEMMUZ 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yanlış yerel politikalar nedeniyle başkentin yarısı 48 saat boyunca susuz kalacak 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Susuzluk Gökçek’in eseri EĞİTİMCİLER: ZEYNEP ŞAHİN İki İleri, Bir Geri Ünlü Arap televizyonu “El Cezire”nin, 22 Temmuz seçimleri için yayımladığı bir “belgesel”in haberi dün bazı gazetelerde yer almıştı. El Cezire’nin “Yeni Osmanlılar” adı ile tanımladığı 341 sandalyeli Adalet ve Kalkınma Partisi’nin gölgesindeki TBMM, 4 Ağustos Cumartesi günü, milletvekillerinin ant içme işlemini yerine getirmesi ile göreve başlayacak. Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü topraklardan 84 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin bu yeni dönemine yapılan yakıştırmanın gerçeklerle ne ölçüde bağdaştığını da, 23. dönem parlamentosunda atılan adımlar ortaya koyacak. Yeni milletvekillerinden bazıları, devletin resmi dili olan “Türkçe”yi, kendileri için gerçekten “yabancı dil” olarak algılayacak kadar cehalet içinde midirler? Öyle oldukları için midir ki, parlamentonun özlük işlerine gerekli bürokratik kayıtları yaptırırken, “bildikleri yabancı dil” karşısına “Türkçe”yi yazmakta sakınca görmemişlerdir?Yoksa, başka hesaplar mı yinelenmek istenmektedir? Demokratik Toplum Partili bazı parlamenterlerin, elbette bilinçli olarak attıkları bu adımın, iktidar partisinin umut olarak ithal ettiği bir profesör milletvekilinin, kendisine sipariş edilmiş olan “sivil anayasa” ile neyin murat edildiğini zamansız açıklayan demeci ile belirli bir kavşakta buluşacağını da düşünmeliyiz. BARAJI MESİRE ALANI YAPTI nkara’ya su sağlayan önemli A barajlardan olan Bayındır Barajı kirlilik nedeniyle devre dışı bırakılmıştı. Anakent Belediyesi ise barajı temizleyip kullanmak yerine, “Mavi Göl” adıyla mesire alanı yapmayı tercih etti. yarısının 48 saat boyunca susuz kalacak olmasının ciddi sağlık sorunları ortaya çıkaracağı vurgulanıyor. Başkentin, bu denli büyük su sorunuyla karşı karşıya kalması, Melih Gökçek yönetimince sadece küresel ısınmanın beraberinde getirdiği kuraklığa bağlanıyor, ancak uzmanlar, kentin “su politikası”nın belirlenmesi ve uygulanması konusunda yanlışlar yapıldığının altını çiziyor. Buna göre, Devlet Su İşleri’nin (DSİ) projesi olan Gerede Sistemi, 1996’dan bu yana gündemde. Projenin ilk etabının Geç açmak çözüm getirmez ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yeni eğitimöğretim yılına “susuzluk” sorunu ile başlanıyor. Ankara’da, diğer büyük kentlerin aksine sıkıntı ciddi boyutlara ulaşırken Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek’in okulların bir ay geç açılması önerisi eleştiriliyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) öneriyi değerlendiriyor ancak okulların bir ay geç açılması soruna çözüm getirmeyecek. Çünkü başkentteki su kesintilerinin aralık ayına kadar devam etmesi planlanıyor. Dolayısıyla sorun, okullar 15 Ekim’de açılsa da sürecek. Eğitimciler bu nedenle, okulların açılacağı 17 Eylül’e kadar deposu olmayan okullara depo yaptırılması, bulunanların depolarının ise kontrolden geçirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Eğitimciler, devlet okullarının büyük bölümünde depo bulunmadığını da belirtti. Salgın hastalık tehdidi Türk EğitimSen Genel Başkanı Şuayip Özcan, su kesintilerinin en çok eğitim camiasını etkileyeceğini kaydederek, susuzluğun okullarda birçok hastalığa davetiye çıkaracağını ifade etti. Gökçek’in önerisinin eğitim camiasında kabul görmediğini belirten Özcan, “Gökçek, okulların bir ay gecikmeli olarak açılması için MEB’e teklif götürmektedir. Okulların bir ay geç açılması, eğitim öğretimin yapılamaması anlamına gelmektedir. Üstelik okullar 15 Ekim tarihinde açılır ise 15 Temmuz tarihinde de kapanacaktır. Oysa temmuz ayı, sıcakların bastırdığı aylardır” dedi. EğitimSen Ankara 1 No’lu Şube Başkanı Abdullah Çiftçi de “Okulları geç açalım” mantığının işin kolayına kaçmak olduğunu, yeni eğitim yılı başlayana kadar okulların susuzluğa karşı donanımlı hale getirilmesi gerektiğini vurguladı. ANKARA AKP’li Ankara Anakent Belediyesi, 2004 yılında ilk etabı bitmesi gereken Gerede Sistemi’ni devreye almış olsaydı, başkent bugünkü su sıkıntısıyla karşı karşıya kalmayacaktı. Bitişi 2011’e ertelenen Gerede Sistemi yerine Kızılırmak’tan su getirme projesi uygulamaya kondu. Ancak Kızılırmak suyundaki aşırı nitrit ve sülfatın “radyasyon” etkisi yaptığına dikkat çekilirken sülfat oranı başkentlinin şimdi kullandığı sudaki sülfat oranından 16 kat daha fazla. Başkentte, bugün saat 24.00’ten itibaren 48’er saatlik periyotlar halinde su kesintisine başlanıyor. Hava sıcaklığının 3840 derece ortalamasında seyrettiği ve Ankara Tabip Odası’nın hastanelerin acil servislerine başta ishal olmak üzere çeşitli bulaşıcı hastalıklar nedeniyle birçok başvuru geldiğine dikkat çektiği günlerde, Ankara’nın DSİ yetkilileri de Bayındır Barajı’nın suyunu temizleyecek yeni bir arıtma tesisi bulunduğunu, fakat bunun devreye sokulmadığını belirtiyor. Kızılırmak suyunu Ankara’ya getirme projesi kapsamındaki çalışmaların ise en erken aralık ayında bitirileceği ve bu sayede başkentin 15 yıllık su ihtiyacının karşılanacağı savunuluyor. Proje kapsamında, Kesikköprü ve Hirfanlı barajlarından alınacak su, 125’er kilometreden 3 ayrı boru hattı ile İvedik Arıtma Tesisleri’ne getirilecek ve buradan kente dağıtılacak. İki barajdaki su rezervi 7 milyar metreküp. Barajlardan Ankara’ya günde 750 bin metreküp su getirilecek. Ancak getirilecek bu su, başkentlinin yıl 2004 yılında tamamlanarak devreye girmesi ve başkentin 2027 yılına kadar olan su ihtiyacının karşılanması öngörülüyordu. Ancak 1994’ten beri görevde olan Melih Gökçek ve ekibi, projeyi sürekli erteledi ve hem ucuz hem de daha sağlıklı olacağına işaret edilen Gerede Sistemi devreye alınamadı. İlk etabı 3 yıl önce tamamlanması gereken projenin bitiriliş tarihi 2011 olarak açıklandı. 16 kat fazla sülfat Gerede Sistemi’nin alternatifi olarak ortaya çıkarılan lardır kullandığı sudan daha kötü bir kaliteye sahip. Kimya Mühendisleri Odası’nın “radyasyon” etkisi yapacağına dikkat çektiği Kızılırmak suyundaki “sülfat ve nitrit” oranının çok yüksek olduğu belirtiliyor. Tüketici Hakları Derneği’nin (THD) hazırladığı rapora göre de Ankaralının şimdi kullandığı içme suyunun litresinde 21 miligram sülfat bulunurken Kızılırmak suyunun litresindeki sülfat oranı 336.8 miligrama çıkıyor. Bugün çeşmeden akan suyun litresindeki 8 miligram klorüre karşın Kızılırmak suyunun litresinde 239 miligram klorür bulunuyor. Sertlik açısından da Kızılırmak suyu, şimdi kullanılan sudan 5.34 kat daha sert. Gökçek yönetimi, Kırıkkale’nin yıllardır Kızılırmak suyu kullandığına dikkat çekiyor, ancak kent sakinleri içme suyu ihtiyacını “tamamen temizlendi” açıklamasına karşın hâlâ çeşmeden değil ambalaj sularından gideriyor. Ulus devlet ilkesini yok etmek Türkiye Cumhuriyeti’nin Büyük Millet Meclisi’nde, devletin resmi dili olan Türkçeyi yabancı dil olarak göstermek istemenin ardında, ulus devlet ilkesini yok saymak arzusu yatmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndan Atatürk’ün ilke ve devrimlerini çıkartıp atmanın amacı da, elbette ulus devleti, üniter devleti sona erdirmek istemektir. Bunu söylediğiniz zaman, yeni hazırlanacak olan pakette “Atatürk’ün adının bulunacağı” gibi bir aldatmacanın pişkinliği ile cevap verenler, nasıl profesyonelce ve bilinçli bir hazırlık içinde olduklarını saklayamıyorlar. Bir anayasanın başlangıç bölümüne devletin kurucusu olan Atatürk’ün adını koyarak, ondan görünüşte saygı ile söz etmek, ama belirli bölümlerdeki kilit maddelere restorasyon yapmak, sadece zaman kazanmayı amaçlar. Tıpkı saltanat ilga edilirken, hilafetin bir süre daha muhafaza edilmiş olmasının nedenini anımsatır. Yeni anayasa hazırlık taslağının, AKP’nin çiçeği burnunda milletvekillerinden Prof. Dr. Zafer Üskül’ün kişisel görüşlerinin sonucu olarak kâğıda döküldüğünü sanmak, fazla safdillik olacaktır. Üskül, yeni partisi içerisinde, tam Meclis açılmadan, bir adım daha öne çıkmak amacıyla o açıklamada önalmak istemiş olmalıdır. Ama, kendisine verilen asıl misyon, yeni oluşacak anayasanın, Büyük Ortadoğu Projesi için ve AB’nin beklentilerine uygun yanıtlar verebilecek ana ilkeleri taşıması ile ilgili çerçevenin doldurulmasıdır. İçel Milletvekili, tıpkı zamansız öten bir horoz gibi davrandığı için, uzunca bir süre susmak zorunda kalacak, Erdoğan ve kurmayları da o süreç içinde konjonktürü kollayacaklardır. Türkiye su fakiri olacak ? Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına düşen yıllık su miktarının 10 bin metreküpün üzerinde olması gerekiyor. Kişi başına düşen yıllık 1400 metreküplük kullanılabilir su miktarıyla, Türkiye artan nüfusla 2030 yılında “su fakiri” olacak. SAV AŞ KÜRKLÜ KARAYALÇIN: Ankara’ya su Gerede’den getirilmeli ANKARA (ANKA) SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, Kızılırmak’tan Ankara’ya su getirilmesi projesine karşı çıkarken Ankara’nın suyunun Gerede havzasından sağlanmasının daha doğru olacağını söyledi. Karayalçın, Ankara’nın susuz kalmasını ise “plansızlık ve beceriksizliğe” bağladı. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 1 Ağustos’tan itibaren uygulamaya koyacağı su kesintileri, Ankaralıları kara kara düşündürürken Karayalçın, Kızılırmak’tan Ankara’ya su getirilmesi projesine karşı çıktı. Ankara’nın su sıkıntısı yaşamasının “plansızlık ve beceriksizlik” örneği olduğunu ifade eden Karayalçın, “Ankara’nın suyunun Gerede’den gelmesi gerekmektedir” diye konuştu. En temiz havza Gerede havzasının Türkiye’nin en temiz havzası olduğuna dikkat çeken ve bu suyun Çamlıdere Barajı’na getirilmesi gerektiğini belirten Karayalçın, Kızılırmak’tan apar topar su getirilmesini eleştirdi. Kızılırmak Nehri’nin kirliliğine dikkati çeken Karayalçın, suyun Ankara’ya getirilmesi ve arıtılmasının çok pahalı olacağını söyledi. ADANA Küresel ısınmayla birlikte mevsimlerin değiştiğini ve sıcaklıkların daha da artacağını belirterek tehlikeye dikkat çeken uzmanlar, en önemli yaşam kaynağı olan suyun küresel bir sorun olarak ön plana çıktığını vurguladı. Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına düşen yıllık su miktarının 10 bin metreküpün üzerinde olması gerektiğini anımsatan uzmanlar, kişi başına düşen yıllık 1400 metreküplük kullanılabilir su miktarıyla Türkiye’nin ‘su zengini’ bir ülke olmadığını, hatta artan nüfusla birlikte çok değil 2030 yılında ‘su fakiri’ bir ülke olabileceğini öngörüyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) bağlı uzmanların çalışmaları sonucu elde edilen verilere göre yeryüzünün dörtte üçü sularla kaplı olmasına karşın, susuzlukla mücadelenin yolları aranıyor. Çünkü bu suların yüzde 97.5’i tuzlu su ve insanların kullanabildiği ise sadece yüzde 2.5 olarak görülüyor. Küresel ısınmadan kaynaklanan yağış azlığı, aşırı buharlaşma, bilinçsiz tüketim ve insan eliyle yaratılan kirlilik nedeniyle dünyadaki temiz su kaynaklarının hızla tükendiğini gösteren BM verileri ise bu nedenlerle 2025 yılında Caddede içki kadehi ile yürümek için AKP Yazımın başlığında, tıpkı Osmanlı’nın mehter marşını anımsatan, o “iki adım ileri, bir adım geri” sözcüğünü, konjonktür için ve bilerek kullandım. AKP, 22 Temmuz’da kifayetsiz muhalefetin bozguna uğratamadığı büyük bir başarı kazandı. Arkasına aldığı yüzde 48’lik sayısal desteğin beş yıl sonra, BOP yolunda önemli bir aşama kazanması için restorasyon planını yürütmeyi deneyecektir. Dünkü Vatan gazetesinde seçmenlerin neden AKP’ye oy verdikleri sorusunu yanıtlayan bir dizi okurun değişik gerekçeleri arasında, “Eskiden ramazanda kimse yemek yemezdi dışarıda. Şimdi İstiklal’de yürüyorsun, insanların elinde içki kadehleri.. Biz zaten Müslüman bir ülkeyiz. Ilımlı İslam Cumhuriyeti de olabiliriz. Benim açımdan hiç sakıncası yok” diyen dekolte giysili genç kızımızın sözleri de var... Seçmenin, oy vermek istediği parti için gerekçe icat etmekte üstüne kimsenin çıkamayacağı olgusunu bir kez daha haklı çıkartan bu görüş, 22 Temmuz’da AKP’yi tek kale oynatmakta sakınca görmeyen muhalefet yokluğu ya da yoksulluğunun da başlıca nedenleri içindedir.. Ilımlı İslam Cumhuriyetine doğru, iki ileri, bir geri adımlarla yürürken, akılların nasıl karıştığını da ortaya koyarak.. 2 milyar, 2050 yılında ise 7 milyar insanın susuzlukla karşı karşıya kalacağını ve ciddi anlamda yaşamsal tehlikenin başlayacağını varsayıyor. Günde 3 bin 800 çocuk ölüyor Daha bugünden 1.1 milyar kişinin sağlıklı içme suyuna ulaşamadığı, suyun yetersizliği ve kirliliği nedeniyle meydana gelen hastalıklardan her gün 3 bin 800 çocuğun öldüğü kaydedilen WHO verilerine göre Avrupa’da dahi her gün susuzluktan ya da kirli sudan etkilenen 37 çocuk yaşamını yitiriyor. Türkiye ile eski Sovyet ülkeleri ve Doğu Avrupa’da da durum pek farklı değil. Bu ülkelerde de her yıl 13 bin 500 çocuk susuzluk ve buna bağlı hastalıklar nedeniyle ölüyor. Uluslararası ölçütlere göre ise ülke ler sınıflara ayrılmış; yılda kişi başına 10 bin metreküp kullanılabilir su düşen ülkeler ‘su zengini’, 3 bin ile 10 bin metreküp arasındakiler ‘yeterli suyu olan’, bin ile 3 bin metreküp arasındakiler ‘su sıkıntısı olan’, bin metreküpün altında suya sahip olanlar ise ‘su fakiri’ ülkeler olarak tanımlanıyor. Bu ölçütlere göre Türkiye ‘su zengini’ olmayan bir ülke. 1960’lı yıllarda kişi başına 4 bin metreküp su düşen ülke nüfusu yaklaşık 28 milyon civarındaydı. Bugün 70 milyonluk nüfusa sahip Türkiye’de kişi başına 1430 metreküp su düşüyor ve ‘su sıkıntısı olan’ ülkeler arasında yer alıyoruz. Bu veriler ışığında kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı Suriye’de 1200, Lüb nan’da 1300 metreküp iken, sadece petrol zengini olarak belleğimize yerleşen Irak’ta ise 2 bin 20 metreküp. En az 25 litre su gerekli Kişi başına günlük su tüketim miktarlarına baktığımızda ise yine Türkiye’nin dünya ülkeleri arasında oldukça geride kaldığını görüyoruz. Bir insanın biyolojik ihtiyacını karşılaması ve yaşamını sürdürebilmesi için günde en az 25 litre su kullanması gerektiği kabul ediliyor. Ancak, çağdaş bir insanın sağlıklı bir biçimde yaşaması için gereken içme, yemek pişirme, yıkanma, çamaşır gibi amaçlarla kullanılacak su dikkate alındığında, kişi başına günlük ortalama kentsel su tüketim standardı 150 litre olarak kabul görüyor. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net Yetkililerin açıklamalarının tersine İstanbulluları önümüzdeki iki gün boyunca 50 saatlik su kesintisi bekliyor İstanbul’da resmi olmayan kesinti İstanbul Haber Servisi İstanbul’daki barajların doluluk oranı yüzde 28’e kadar düştü. Yetkililerin su kesintisi yapılmayacağı yönündeki açıklamalarına karşın önümüzdeki iki gün boyunca toplam 50 saat su kesintisi yapılacak. Hafta ortasında etkili olacak sağanak yağışın barajlardaki doluluk oranını artırması mümkün görünmüyor. Çünkü yağışların barajları doldurabilmesi için toprağın suya doymuş olması gerekiyor. 122 günlük suyu kalan İstanbul’un umudunu bağladığı Melen Suyu Projesi de kentin ancak Anadolu Yakası’nın ihtiyacını karşılayabilecek. İSKİ’nin internet sitesinde yer alan verilere göre kente su sağlayan 10 barajın doluluk oranı yüzde 28.85’e kadar düşerken üç baraj tamamen devre dışı kaldı. Günlük 2 milyon metreküp suyun tüketildiği kentin barajlarında şu an toplam 244 milyon metreküp su bulunuyor. En son 28 Temmuz tarihinde yapılan ölçümlere göre Terkos Havran’da 2 işçi su kuyusunda can verdi BALIKESİR (AA) Balıkesir’in Havran ilçesine bağlı Büyükşapçı köyünde yeni açılan su kuyusunda meydana gelen göçük sonucu 2 işçi öldü. Alınan bilgiye göre çiftçilik yapan Hüseyin Kayın (52), tarlasını sulamak için yaklaşık 7 metre derinliğinde çukur kazdırdı. İşçiler Ahmet Baysal (41) ve Hüseyin Barbaros’un (38) kuyunun içini temizleyip su borularını bağladıkları sırada göçük meydana geldi. Toprak altında kalan işçiler yaşamlarını yitirdi. BUGÜN VE YARIN SU KESİNTİSİ UYGULANACAK SEMTLER İstanbul’un bazı semtlerinde bugün ve yarın su kesintisi uygulanacak. İSKİ’den yapılan yazılı açıklamaya göre, “İstanbul Metrosu 4. LeventAyazağa Kesimi Depo Sahası ve Bağlantı Hatları İnşaatı’’ çalışmaları nedeniyle bugün saat 10.00 ile 1 Ağustos Çarşamba günü 06.00 saatleri arasında Sarıyer’in Ayazağa, Pınar, Poligon, Maslak, İstanbul Teknik Üniversitesi, Harp Akademileri, Darüşşafaka, Cumhuriyet, Hacıosman, Tarabya ve Kireçburnu mahallelerinin üst kotları, Büyükdere Mahallesi’nin üst kotları, Maden, Yenimahalle üst kotları, Bahçeköy, Zekeriyaköy, Uskumru, Kilyos, Gümüşdere mahalleleri, Kâğıthane’nin Çeliktepe, Sanayi ve Seyrantepe mahalleleri ve Beşiktaş’ın 4. Levent ve Yenilevent semtlerine 20 saat süreyle su verilemeyecek. Küçükçekmece GümrükyoluHalkalı İstasyonu kesişimindeki katlı kavşak inşaatı çalışmaları nedeniyle de 1 Ağustos Çarşamba günü 02.00 ile 2 Ağustos Perşembe 10.00 saatleri arasında Avcılar’ın Gümüşpala Mahallesi, Bakırköy’ün Florya ve Şenlikköy mevkii, Küçükçekmece ilçe merkezi, Halkalı, Cennet, Tepeüstü, Kanarya, Sefaköy semtleri ile Halkalı Polis Lojmanları’nda 30 saat süreyle su kesintisi uygulanacak. Suların çekilmesiyle Mimar Sinan’a ait Mağlova Kemeri’nin tamamen ortaya çıktığı Alibeyköy Barajı’nda bulunan 1 milyon metreküplük su, kentin bir günlük ihtiyacını dahi karşılamaya yetmiyor. Barajı’nda 87, Ömerli Barajı’nda 60, Darlık Barajı’nda 42, Büyükçekmece Barajı’nda 22, Sazlıdere Barajı’nda 28, Elmalı Barajı’nda 4 milyon metreküp su kaldı. Kazandere, Pabuçdere, Istrancalar’daki su miktarı sıfırı gösterirken suların çekildiği Alibeyköy Barajı’nda bulunan 1 milyon metreküplük su, kentin bir günlük ihtiyacını dahi karşılamaya yetmiyor. İstanbulluların büyük umutlar bağladığı Düzce’deki Melen Çayı’ndan gelecek suyun kentin su ihtiyacının ne kadarını karşılayabileceği ise tartışma konusu oldu. Yetkililerin 20 Ekim günü proje kapsamında suyun İstanbul’a pompalanmaya başlayacağına dair açıklamaları uzmanlar tarafından eksik ve yanıltıcı bulunuyor. Uzmanlar, proje kapsamında kente taşınacak suyun sadece Anadolu Yakası’na yarar sağlayacağını, suyun Avrupa Yakası’na ancak boğazın altından tünellerle geçirilebileceğini belirtiyorlar. Suyun boğazın altından geçirilmesinin uzun ve pahalı bir yöntem ile gerçekleşebileceğine dikkat çeken uzmanlar, Avrupa Yakası’nın hâlâ çok ciddi bir su sıkıntı ile karşı karşıya olduğunu vurguluyorlar. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle