19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 TEMMUZ 2007 SALI 4 HABERLER AKP’nin gündeminde TBMM Başkanlığı, hükümet ve Cumhurbaşkanlığı seçimi var DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Merkezi Sağa Kaymış Olan Türkiye 22 Temmuz seçimleri, bütün tahminleri altüst eden biçimde (hiç değilse benimkileri) AKP’nin ezici zaferiyle sonuçlandı. Türkiye’de hemen hemen iki seçmenden biri, AKP’ye eğilimli olduğunu gösterdi. Sonucun tartışma götürür yanı yok. Demokrasilerde milli iradeye saygı esastır. Tabii milli iradenin temsilcilerinin rejimin temel niteliklerine, hukuka, temel hak ve özgürlüklere saygısı da o denli önemli bir öğe. Bu iki öğe bir arada olmadığı takdirde demokrasiden söz etmek olanaksız. Seçim sonuçlarının çözümlemesi daha çok yapılacak, yapılmalı da; hatta bundan sonra, kaybedenlerin görevi bu konuda anketler de düzenleyerek, bilim kurulları toplayarak analizlere yönelmek olmalı. AKP sürekli anketlerle çalışır, bilimsel yöntemleri kullanırken muhalefetin bu yolu hiç benimsememiş olması, gelişmeleri doğru değerlendirmesini engelleyen faktörlerin başında geliyor. İlk yaklaşımda görünen, Cumhurbaşkanlığı seçiminin AKP’nin yararına işlediği olgusu. Siyasette, bir olayın, bir davranışın, bir sözün, bir vaadin nasıl algılandığı çok önem taşıyor. Seçmen, Cumhurbaşkanlığı seçimini AKP’nin istediği doğrultuda algıladı, Erdoğan da bunu iyi kullanırken, bu sütunda da belirttiğimiz gibi, hep aynı temanın çevresine hapsolup kalan Baykal bence ustaca kurulmuş bir oyuna düştü. ??? Kimse görmezden gelmesin! AKP’nin en önemli kozu şu oldu: İlk kez dindar bir cumhurbaşkanı seçecektik, seçtirmediler! Oysa Cumhurbaşkanlığı seçiminin önemli noktası, seçilecek kişinin ne kadar mütedeyyin olduğunda değil, Erdoğan’ın sivil darbesine ne kadar destek olup olmayacağında odaklanıyordu. Ne var ki bu gerçek, halka başka türlü sunuldu ve seçmen tarafından da, sunulduğu gibi algılandı. Tabii ki burada dinin siyasete alet edilmesi olayıyla karşı karşıya bulunuyoruz. Hatta AKP’liler arasındaki bir tartışma sırasında, Turgut Özal’ın da dindar olduğunu anımsatanlara, Milli Savunma Bakanı’nın “İçki içiyordu, pek dindar sayılmaz” dediği gazetelere bile yansıdı. Düşünebiliyor musunuz, kimin dindar olup kimin olmadığına siyasiler karar veriyor. Bu olaya baktıktan sonra, AKP’nin laiklik için tehdit oluşturup oluşturmadığına siz karar verin! Son seçim kampanyası sırasında dinsel motiflerin ne denli rol oynadığında karar yine sizin. ??? Bugün ortaya çıkan tablo, Türkiye’de dört yıl daha AKP politikalarının olduğu gibi devam edeceğidir. Başbakan’ın, seçimin hemen ertesinde yaptığı, uzlaşma izlenimi yaratmaya çalışan konuşmasını inandırıcı bulamamamı da hoş görün. AKP’nin geride kalan sürede izlediği politika, seçim kampanyası sırasındaki taktikleri, bu partinin katı çekirdeği, Tayyip Bey’in yapısı, bu konuda ümitli olmayı mümkün kılmıyor. AKP yine yola eskisi gibi devam edecek. Bizim çok eleştirdiğimiz ekonomik politika, dört yıl daha çok kötü sonuç vermeden sürerse, eleştirilerimiz de tabii ki geçerliliğini yitirecek, yok bir duvara toslarsa, o zaman bugüne değin dikkate alınmayan hususlar gündemin ön sıralarına gelecek. Bunları yaşayarak göreceğiz. Her iki seçmenden birinin oyunu almasının hemen sonrasında, AKP’nin bir merkez partisine dönüştüğü savına katılmak da mümkün değil. AKP klasik bir demokrasinin alışılmış merkez partisi niteliğine hiçbir zaman kavuşmuş değil. Türkiye’de son seçim zaferiyle AKP’nin merkeze kaymış olduğu söylenemez. İlhan Selçuk’un da birkaç yıl önce belirttiği gibi, eskiden dinci partiler, merkez sağın kanatları altına sığınırken şimdi AKP ile birlikte sağ, merkez dinci partinin kanatları altına sığınmak durumuna geldi. Kısacası, AKP merkeze kaymadı, Türkiye’de merkez daha sağa, AKP’ye kaydı. Merkezi dinci sağa kaymış olan Türkiye, daha güzel, daha iyi, daha umut veren bir ülke değil. Milli iradeye saygı, bu gerçeği saptamamıza engel olmamalı. Köşk düğümünü Gül çözecek EMİNE KAPLAN ANKARA AKP’nin tek başına iktidara gelecek çoğunluğa ulaşmasıyla birlikte gözler, TBMM Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine çevrildi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın TBMM Başkanlığı için Bülent Arınç’ın dışında bir isim düşündüğü, Arınç’ın da başbakan yardımcısı olarak kabineye alınabileceği dile getiriliyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi ise AKP’nin önünde sıkıntı oluşturuyor. Yeni Meclis’in önünde TBMM Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı seçimi ile hükümet kurulması olmak üzere 3 önemli gündem maddesi bulunuyor. Bu konularda şu gelişmelerin yaşanabileceği dile getiriliyor: TBMM Başkanlığı: AKP’nin TBMM Başkanı’nı seçme konusunda sayısal sıkıntısı yok. Ancak başkan adayının kim olacağı, en büyük soru işaretlerinden birini oluşturuyor. Seçim öncesinde yeniden aday olmayacağı sinyali veren TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın tavrının bu konuda ? Abdullah Gül’ün adaylıktan çekilmemesi durumunda Tayyip Erdoğan’ın muhalefet liderlerine gitmesi bekleniyor. AKP’nin cumhurbaşkanını seçtirebilmesi durumunda cumhurbaşkanının halk tarafından seçimine ilişkin halkoylamasını 12. cumhurbaşkanı için uygulayacağı dile getiriliyor belirleyici olduğu dile getiriliyor. Arınç’a yakın kaynaklar, “Bu kez aday olma konusunda çok istekli değil. Ama bu konuda belirleyici olacak olan kendisi. Eğer aday olmakta ısrar ederse olur ve seçilir. Eğer istemezse Başbakan, kendisine hükümette ya da parti yönetiminde görev verebilir” değerlendirmesinde bulundular. Gönül ve Çiçek öne çıkıyor Parti yöneticileri ise Erdoğan’ın bu kez Arınç’ı aday yapmak istemediği, başka bir isim düşündüğünü dile getiriyor. Başkanlık için yine Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün adının gündeme gelebileceği kaydediliyor. Öte yandan ANKA’nın haberinde TBMM Başkanlığı için Arınç yerine eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in adının da geçtiği belirtiliyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi: Seçim sonuçları partide, özellikle de Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e yakın çevrelerde, “Seçimden çıkan sonuç Gül’ün cumhurbaşkanı olmasıdır. Halk bu konuda AKP’ye yetki vermiştir” biçiminde yorumlanıyor. Bu durumda Gül’ün adaylıkta ısrar edebileceği belirtiliyor. Erdoğan ise son dönemde yaptığı açıklamalarda “Benim adayım Gül, ama kendisinin kararı önemli” diyerek Gül’e çekilmesinin partiyi rahatlatacağı mesajını vermişti. Gül’ün çekilmesi durumunda Erdoğan’ın 23 isimli bir listeyle muhalefet liderlerini ziyaret edeceği ve uzlaşma arayacağı dile getirilirken, Gül’ün çekilmemesi durumunda Gül’ün isminin ilk başta yer aldığı bir listeyle görüşmeler yapabileceği kaydediliyor. Bağımsızlar önem kazandı Cumhurbaşkanlığı seçiminde bağımsız milletvekilleri kilit noktada bulunuyor. MHP ve CHP’liler TBMM Genel Kurulu’na girmeseler bile bağımsızların tam destek vermesi durumunda AKP, 367 rakamına ulaşıyor. Ancak TBMM Başkanı’nın AKP’den olması durumunda bu sayı 366’ya düşüyor. Erdoğan’ın MHP ve CHP’nin desteğini alması gerekiyor. Bu konuda ise MHP’nin tavrı önem taşıyor. AKP’nin TBMM Başkanlığı seçiminin ardından Cumhurbaşkanlığı seçim takvimini de başlatma eğiliminde olduğu dile getiriliyor. AKP’nin cumhurbaşkanını seçtirmesi ve 21 Ekim’deki halkoylamasının sonucunun da evet çıkması durumunda 12. cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi formülünü gündeme getireceği kaydedilirken adayların başında da Erdoğan olacağına dikkat çekiliyor. 60. hükümet kurulacak: Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görevi vermesinin ardından Erdoğan, 60. hükümetin kabinesini şekillendirecek. Erdoğan’ın vitrine yeni aldığı isimlerden Ertuğrul Günay, Mehmet Şimşek, Mehmet Domaç, Zafer Çağlayan ve Zafer Üskül’e hükümette yer vermesi bekleniyor. Ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı için Şimşek’in, Sanayi Bakanlığı için de Çağlayan’ın adı geçiyor. Sağlık, Bayındırlık, Milli Eğitim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarına yeni isimler getirilebileceği dile getirilirken, Kültür Bakanı Atilla Koç’a yeni kabinede görev verilmeyebileceği kaydediliyor. Eski Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in de Meclis komisyonları ya da kabinede görev alabileceği belirtiliyor. LUC VAN DEN BRANDE SUSURLUK DAVASI ‘Baraj yüzde 3’e indirilmeli’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genel seçimi izlemek üzere Türkiye’de bulunan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) heyetinin başkanı Belçikalı Parlamenter Luc van den Brande, yüzde 10’luk barajın yüzde 3’e düşürülmesi gerektiğini söyledi. Van den Brande, düzenlediği basın toplantısında, “oylama sürecinin çok iyi organize edildiğini ve profesyonelce idare edildiğini” belirterek bunun Türkiye’deki demokrasi ve seçim geleneğinin ne kadar köklü olduğunu gösterdiğini bildirdi. AKPM’nin Türkiye’deki yüzde onluk seçim barajına ilişkin değerlendirmesini de aktaran Van den Brande, Türkiye’deki barajın Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında en yüksek seçim barajı olduğunun altını çizdi. Bunun sona erdirilmesini isteyen Van den Brande, “Gerçekten parlamentodaki temsil oranlarını azaltıyor, bunun çok acil biçimde değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi. Başka dilde propaganda... Brande yüzde 3’lük bir barajın uygulamayı kolaylaştıracağını savundu. “Bir önceki seçimde seçmenlerin yüzde 45’inin Meclis’te temsil edilmediğini” belirten heyet başkanı, “Genel olarak sonuca baktığımız zaman, gerçekten önemli bir nokta var ki yeni parlamentoda temsil oranları bir öncekine kıyasla çok daha yüksek olacak” dedi. Van den Brande, seçim mevzuatı nedeniyle adayların kayıt sürecini aksatan bazı bürokratik işlemlere ihtiyaç duyulduğuna işaret ederek bunların farklı etnik kökenli yurttaşlar için sorun yarattığını söyledi. Van den Brande, Türkçe dışında başka bir dilde propaganda yapabilme imkânının sağlanması gerektiğini de ileri sürdü. Ağar’ın çete dosyası açılacak İstanbul Haber Servisi Genel seçimlerde partisi baraj altında kaldığı için istifa eden DP lideri Mehmet Ağar, Susurluk davası kapsamında yargılanacak. Suç işlemek için örgüt kurduğu iddia edilen Ağar’ın 7 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. Ağar’ın 1999’da ve 2002’de milletvekili seçilip dokunulmazlık kazanması nedeniyle ara verilen çete dosyası yeniden açılacak. Susurluk davası kapsamında hakkında gıyabi tutuklama kararı bulunan Ağar, aranan Abdullah Çatlı’nın yerini bildiği halde yetkililere bildirmediği, Çatlı’yı sakladığı, Yaşar Öz ve Çatlı gibi kişilere silah taşıma izin belgesi ve özel yeşil pasaport vererek görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle yargılanacak. İstanbul DGM Başsavcılığı, Susurluk olayı sırasında İçişleri Bakanı olan Ağar’ın dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle Şubat 1997’de fezleke hazırladı. Fezleke TBMM’ye gönderildi. Dokunulmazlık zırhı kalktı Ağar hakkında, dokunulmazlığı kaldırılınca, 11 Aralık 1997’de dava açıldı. İstanbul 6 No’lu DGM, 4 Mayıs 1998’de Ağar’ın Yüce Divan’da yargılanabileceği gerekçesiyle “görevsizlik kararı” verdi. Savcılığın kararı temyiz etmesi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 9 Temmuz’da Ağar hakkındaki suçlamaların Emniyet Genel Müdürlüğü dönemini kapsadığı kararına vardı. Ağar’ın Memurun Muhakematı Yasası’ndaki usul izlendikten sonra yargılanabileceği belirtilerek görevsizlik kararını bozan Yargıtay, “yargılamanın durdurulması” kararı aldı. İstanbul 6 No’lu DGM, dosyayı Danıştay’a gönderdi. Ağar, 1999 ve 2002 yıllarında milletvekili seçilip dokunulmazlık kazandığı için yargıç karşısına çıkmadı. Mesut Yılmaz dün oyunu kullandığı memleketi Rize’de hemşerileriyle bol bol sohbet etti. (Fotoğraf: AA) Meclis’e bağımsız giren Yılmaz, merkez sağı toparlama hesabı yapıyor Sağda Yılmaz hazırlığı men sonra da ilk hedefinin “merkez sağı toparlamak” olduğunu ANKARA 2002 seçimlerinde açıkladı. Yılmaz, milletvekili se“kıl payı” baraj altında kalan merçilmesinden sonra yaptığı açıklamakez sağ, bu kez ANAVATAN’ın da, “Merkez sağ tekrar eski güseçime girmemesi, DP’nin de yüzvenine kavuşacak. Ama önce önüde 5 dolayında oy alması nedeniymüzü görmeliyiz” dedi. le tamamen çöktü. Seçimler önceAğar’ın istifasıyla DP’de yenisinde başarısızlıkla sonuçlanan den olağanüstü kongreye gidilme“birleşme” girişiminin ağır si gündeme geldi. Ağar’ın sağ darbe vurduğu merkez sağın iki ? DP’de istifalar dün de sürerken, kolu niteliğindeki DP Genel partisi, siyasi arenadan “silinBaşkan Yardımcısı Celal Adan DP ve ANAVATAN eylülde me” noktasında kader birliği da dün bu görevinden istifa yapacakları kongrelerde yeni yaparken Rize’den bağımsız ederken DP’nin en geç eylül yönetimlerini belirleyecek. milletvekili olarak parlamenayı başına kadar olağanüstü toya giren eski Başbakan Mekongresini yapması gerekiyor. sut Yılmaz, merkez sağı toparla van’da yargılanan Yılmaz, “RahParti içindeki muhalifler de Tanmak için harekete geçmeye hazır şan Ecevit affı” ile mahkumiyetten su Çiller’i yeniden partinin başına lanıyor. Mehmet Ağar’ın istifa kurtulunca siyasi yaşama tekrar ge getirmek için harekete geçmeyi sıyla genel başkanlık koltuğunun ri dönmüştü. Seçimlerden önce DYP planlıyor. Çiller’e yakınlığıyla biboşaldığı DP ile seçimlere girme ve ANAVATAN’ı birleştirmek için linen eski DYP Grup Başkanvekiyen ANAVATAN, eylül ayında ola çaba harcayan Yılmaz, bu planın ba li Turhan Güven, merkez sağın ğanüstü kongreye gidecek. şarısızlıkla sonuçlanması üzerine büyük yara aldığını belirterek “AsEski ANAP Genel Başkanı ve Rize’den bağımsız aday olmuştu. lan yara aldı, ancak onarılır. Gerbaşbakanlardan Yılmaz 5 yıl aradan Yılmaz, milletvekili seçildikten he çek Doğru Yolcular çıkar” dedi. AYŞE SAYIN sonra Rize bağımsız milletvekili olarak döndüğü parlamentoda ilk hedef olarak merkez sağı toparlamayı hedefliyor. 3 Kasım seçimlerinde partisi baraj altında kaldıktan sonra genel başkanlıktan istifa eden ve AKP’nin işbaşına gelmesinden sonra Türkbank ihalesine fesat karıştırdığı gerekçesiyle Yüce Di asirmen?cumhuriyet.com.tr CHP’de ilk istifa ? ANKARA (ANKA) CHP Diyarbakır İl Başkanı Medeni Öz, CHP Genel Merkezi’ne dilekçe göndererek görevinden istifa ettiğini bildirdi. 22 Temmuz seçimlerinin ardından partiden ilk istifa eden kişi olan Öz, yaptığı açıklamada, istifa gerekçesini “Diyarbakır’da başarısız olduk. Bir önceki seçimlerde 25 bin oy almıştık, ancak bugün 10 bin civarında” diye açıkladı. Öz, CHP üyeliğinin süreceğini kaydetti. Baykal’a suç duyurusu ? TEKİRDAĞ (AA) Tekirdağ’ın Çorlu İlçe Emniyet Müdürlüğü, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın 21 Temmuz Cumartesi günü Çorlu Atatürk Meydanı’nda düzenlenen mitingde seçim yasaklarına uymadığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Çorlu Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilen tutanakta “Baykal’ın seçim yasaklarının başlamasından sonra mitinge 40 dakika devam ettiği’’ belirtildi. ‘Kaybeden liderler istifa etsin’ ? İstanbul Haber Servisi Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Verimli, seçimde kaybeden liderlerin demokrasinin sonuçlarına katlanmak zorunda olduğunu belirterek, “Seçimi kaybeden liderler istifa ederlerse kendi taraftarlarına biraz daha moral kazandırırlar” dedi. Partilerin kadro ve program yenilemesi ve nerede hata yaptıklarına bakmaları gerektiğini vurgulayan Verimli, kaybeden liderlerin ruh hallerinin düzelebilmesi için psikolojik destek almalarının gerektiğini söyledi. Temsil adaleti açısından adil bir Meclis’ten söz edebiliriz. Yüzde 10 adaletsiz barajı halk, oylarıyla işlemez hale getirdi. AKP ve CHP yüzde 10 barajı yoluyla kendilerine ait olmayan oyları her zaman olduğu gibi kendi hanelerine yazmayı düşünmüşlerdi. Bu nedenle baraj konusunda ittifak halindeydiler. Bağımsızların ortaya çıkmasıyla bu oyun büyük ölçüde bozuldu. Baraj yüzde 6’ya indirilmiş olsa, zaten bu sonuç çıkacaktı. Sanırım artık bu anlamsız ve antidemokratik engelden vazgeçilir. Önümüzdeki Meclis, baraj engelinin anlamsızlığını görürken, umarız bir başka antidemokratik uygulama olan Siyasi Partiler Kanunu da evrensel anlayışlara uygun olarak yeniden düzenlenir. Böylece milletvekilleri genel merkezlerin değil milletin vekili olacak yöntemlerle belirlenir... ??? Meclis içinde yüzde 48 oyla bir iktidar, değişik eğilimleri içinde barındıran ve değişik olaylarda değişik tep Yeni İktidar, Yeni Muhalefet İhtiyacı... kiler vermesi muhtemel bir muhalefet var. Üç parti grubundan oluşacak muhalefetin de iktidar tarafından dikkate alınması gerekiyor. Cumhuriyet mitinglerine katılan kentli insanlarımızın endişeleri, tepkileri de bir ölçüde muhalefet yoluyla Meclis’e taşınmış oldu. ??? Asıl kritik süreç bundan sonra başlayacak. AKP, halktan bir dönem için daha onay aldı. Ancak bu onayın tamamı, AKP’nin uyguladıklarına bire bir destek olarak algılanmamalı. Muhalefetin tarzı, kriz yaratma zorlamaları, emuhtıralar, istikrar ve huzur isteyen kitleler üzerinde ters etki yaptı. Bu nedenle AKP’ye verilen oyların bir bölümü de tepki oylarıdır, istikrar isteğinin ifadesidir. AKP, geçen dönemde Şemdinli’yle başlayan önemli olaylar sırasında ciddi zaaflar gösterdi. Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi dahil bazı kanunların değiştirilmesi noktasında güven vermeyen bir tutum içine girdi. Avrupa Birliği ile yürütülen üyelik müzakereleri sırasında yükselen milliyetçiliğin etkisiyle gelişmeler ağırlaştırıldı. Ekonomide gelir adaletsizliği büyük bir sorun olarak önümüzde duruyor. Adam başına gelir yükseliyo,r ancak adaletli dağılım düzelmiyor. Önümüzdeki dönemde sosyal adalet alanında atılması gerekli önemli adımlar bulunuyor. Yatırım alanlarını geliştirecek bir anlayışın egemen olması önem kazanıyor. “Satarım”dan başka şey bilmeyen bir ekonomi politikasının daha sonra yaratacağı büyük sosyal dengesizlikler Türkiye’ye pahalıya mal olabilir. ??? Tabii en önemli konu hiç şüphesiz ki Kürt sorunu ya da bir başka dildeki ifadeyle terör sorunu. Aslında bu iki sorunun ayrı ayrı ele alınması da mümkün, birlikte ele alınması da. Kürtlerin kimlik talepleri, kendi dillerini, kültürlerini birlik içinde elde edebilmeleri her zamankinden daha acil bir hale geldi. Kürtler Güneydoğu’da yoğun olarak yaşadıkları bölgelerden çok sayıda temsilcilerini Meclis’e yolladılar. Bu temsilciler onların sözcüleri olacaklar. Konu artık yasal siyaset düzlemi içinde önemli bir yere oturdu. PKK şiddet eylemlerini sürdürürse seçilen Kürt milletvekillerinin temsil yetenekleri sınırlanır, etkileri azalır, iki taraflı bir baskı altında kalırlar. Burada yeri gelmişken bir noktaya daha değinmek gerekiyor. DTP’nin bölgedeki oylarının düştüğünden söz ediliyor. Bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü, oy pusulalarının yapısı nedeniyle, bağımsız adayların 4050 kişi arasından seçilmesi kolay değildi. Hele Güneydoğu gibi okumayaz ma oranının çok düşük olduğu bir bölgede bu kadar karmaşık bir pusulada doğru tercihlerde bulunmak zordu. Bir partiye oy vermekle, onlarca adayın ve partinin arasından bir kişiyi bulup seçmek işleri çok zorlaştırdı. Bu nedenle iptal edilen oy oranı çok yüksek çıktı. DTP’nin bütün bu engellere rağmen hedeflediği milletvekili sayısını yüzde 90’a yakın tutturması önemli bir başarı olarak görülmeli. Burada asıl gerçek AKP ve DTP dışındaki partilerin Güneydoğu’da bitmiş olması. O bölgeyi gezerken bu gerçeği yazdığımda bazı arkadaşlar tek yanlı baktığım zannıyla eleştiriler yöneltmişlerdi. Şimdi ortaya çıkan tablo bunu doğrulamıyor mu? ??? İktidar Meclis’teki kuvvetli muhalefeti dikkate almalı. Muhalefet de kriz peşinde koşmak yerine, çözüm üretecek, projeler geliştirecek yeni bir anlayışla iktidarı denetlemeli. Bakalım, siyaset bu kez nasıl bir sınav verecek? CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle