19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 TEMMUZ 2007 PAZARTESİ 4 BAŞBAKAN ERDOĞAN HABERLER Ziraatçiler Derneği Başkanı Yetkin, partilerin mazot desteğini değerlendirdi 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK ‘Öcalan’ı sen niye asmadın?’ ? MHP lideri Bahçeli’nin miting alanına ip atarak Öcalan’ın asılmasını istemesine tepki gösteren Erdoğan, “Madem bu kadar mahirdin, onu sana teslim ettiklerinde niye asmadın. Millet sana ip gönderirdi” dedi. NAZMİ AKDAĞ ABİDİN YAĞMUR ‘Vaatlerini unuttular’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Ziraatçiler Derneği (TZD) Başkanı İbrahim Yetkin mazot fiyatının yüzde 64’ünün vergi olduğunu belirterek “Bugün Türk çiftçisi dünyanın en pahalı mazotu ile üretim yapmaktadır. Yunanistan’da mazot bizim ülkemizin yarı fiyatına satılmaktadır” dedi. Hükümetin mazota verdiği desteğin, mazot masrafını karşılama oranının 2003’te yüzde 19’dan 2007’de yüzde 8.4’e düştüğünü söyleyen Yetkin, “Üretimle bağı kurularak yapılacak mazot desteği maliyeti düşürecek, çiftçinin refahını artıracaktır. Yapılması ve uygulanması zor değildir” diye konuştu. Yetkin, “Seçim bildirgeleri ekseninde mazot desteği değerlendirmesi” konulu Sözcük Tuzakları... ‘Sözcükler’ sandığımızdan çok daha önemli etkilere sahiptir. Sözcükleri kullanarak kavramları değiştiririz. Sözcüklerle düşünceleri değiştirir, davranışları yönlendiririz. Sözcüklerle tuzaklar kurulur, kitleler yönetilir, cinayetler işlenir. Sözcükler ‘tehlikeli’ değildir, tehlikenin kendisidir. Şimdi, bu çok önemli seçimin öncesinde gene sözcükler kullanılıyor. Dikkatle bakalım. ‘İSTİKRARI KORUYALIM’... AKP’nin en önemli sloganı bu: ‘İstikrarı koruyalım’. Bu slogan hem gizli bir tehdit içeriyor, hem de bütün yanlışların, bütün hataların koruyucu örtüsü yapılıyor. Bu çok masum görünen sloganda, ‘sonra ekonomi bozulur, gene siz perişan olursunuz’ tehdidi var ki, işadamlarından sokaktaki insana kadar herkesi duralatıyor. Ayrıca ‘başınıza çok kötü şeyler gelir’ iması taşıyor. ‘İstikrar’ sözcüğü tehlikeli bir tehdit ve gizemli felaket imalarıyla siyasal iktidarın en önemli silahı oluyor. Oysa, ‘GÜNÜMÜZÜN İSTİKRARI’, en büyük kayıplarımızın şifresidir. Görünürdeki ‘ortada ne var ki, geçinip gidiyoruz’ kandırmacası, her türlü yolsuzluğun paravanıdır. Laiklik açıkça bu ‘sahte istikrar’ ortamında tahrip ediliyor. ‘Bağımsızlık’ sözcüğü öylesine unutturuluyor ki her türlü teslimiyet ‘normal işler’ olarak yutturuluyor. Bu sahte ve yalancı istikrar sözcüğünün maskesi düşürülmelidir. Bu korkutmaların aslı açıklanmalıdır. Ülkemizin korkması gereken, aşması gereken, yıkması gereken bu ‘SAHTE İSTİKRAR DUVARLARI’dır. ‘DEMOKRATİKLEŞME’... Bu anlamlı sözcük de her türlü gericiliğin, her türlü bölünmenin ‘anahtar sözcüğü’ yapılmış durumda. Yıllardır ‘her alanda demokrasi’ istemiş, başına bu nedenle türlü işler gelmiş bizler bile artık bu sözcüğe yüklenen yeni anlamlara şaşıyoruz. Çünkü, ‘demokratikleşme’, dinci siyasetin sözlüğünde ‘tesettürün her alanda serbest olması’, ’tarikatlara, tekkelere rahatça örgütlenme’, her türlü ‘dinci propagandanın istendiği gibi yapılması’ anlamlarına geliyor. Sarıkla dolaşma, çarşaflı peçeli kadın giyimi, kadınlarla erkekleri ayırma gibi her türlü dine dayandırılan geriye dönüş ‘demokrat olma’ sözcüğünün arkasına saklanıyor. Gene aynı sözcük Kürt milliyetçiliği için, dilini kullanmadan ayrı bir Kürdistan kurmaya kadar, her türlü ayrılıkçı söylemin ‘anahtar sözcüğü’ sayılıyor. Günümüzün ‘demokrat ülkeleri’, her türlü din ve etnik ayrımcılığı kabul eden, içinde barındıran ‘çokkültürlü,çokdilli, çokdinli toplum’ projesini gerçekleştirmekle eşanlamlı sayılıyor. Ulus devletlerin böyle yapılanmalardan geldiği unutulmuş gibi yeniden bölünüp parçalanma alkışlanıyor, bunu söyleyip isteyenler ‘günümüzün demokratı’ sayılıyor. ‘DEMOKRATİKLEŞME’yi halkın bilinçlenmesi olarak anlayan, bilinçli katılımla, ne yaptığını bilerek hareket eden özgür vatandaşların kurup yaşattığı rejim olarak kabul edenler, üniter devleti savunanlar, ayrımcılığı kabul etmeyenler, laiklik karşıtı gelişmelere karşı çıkanlar ise ‘demokrat’ sayılmıyor, ’insan yaşamını ve emeğini savundukları’ halde solda da görülmüyor, ‘elitist ve darbeci’ olarak etiketlenmeye çalışılıyor. ‘İNSAN HAKLARI’ kavramı da anlam ve eksen değiştirmiş durumda. ‘İnsan hakları’ dendiği zaman hemen öne sürülenler, ‘Kürtlerin kendi ulusal haklarını kullanması’ ile ‘tesettürlü kız ve kadınların kamusal alanda yer alma hakları’ oluyor. Bu hakları kullanmalarına engel olduğu öne sürülenler ‘zalim’, hakları verilmeyenler ‘mazlum’ oluyor. Öyle yasa varmış, sonrası nasıl gelirmiş gibi şeyler dikkate alınmıyor. PKK terörü ise bırakın kınanmayı, bırakın insan haklarının ihlalini, ‘kendini silahla savunma hakkı’ sayılıyor, buna silahla karşılık verme ise ‘çıkar yol değil’ sözleriyle eleştiriliyor. Oysa, Türkiye’de Kürtlerin ulusal hakları diye bir hak hiçbir zaman olmamıştır, ama bu akla bile getirilmiyor. Tesettür de dinci siyasetin toplumun bütün alanlarını zorlamasının bir yolu olduğu halde bu da görmezden geliniyor. İşte, ‘sözcük tuzakları’ böyle kuruluyor, böyle çalıştırılıyor. Bu tuzaklara düşenlere ne demeli? Tuzağa düşenler mi, tuzakçıların yedekleri mi? Görüyoruz. Görmeyi sürdürüyoruz. [email protected] [email protected] www.erdalatabek.com ? “Seçim bildirgeleri ekseninde mazot desteği değerlendirmesi” konulu basın toplantısında, TZD’nin “Mazot Raporu”nu açıklayan TZD Başkanı İbrahim Yetkin, mazot fiyatının yüzde 64’ünün vergi olduğunu belirterek “Türk çiftçisi dünyanın en pahalı mazotunu kullanmaktadır” dedi. basın toplantısında, TZD’nin “Mazot Raporu”nu açıkladı. Türkiye’deki traktör parkının 1 milyon 250 bin adet olduğunu belirten Yetkin, toplam üretim masrafları içinde mazot payının mısırda yüzde 35’ten, elmada yüzde 12.3’e kadar değişen bir yapı sergilediğini söyledi. yılında toplam 468 milyon YTL mazot desteği olarak ödenmiştir. AKP iktidara gelirse, mazot desteği için buna yakın bir miktar kaynak ayıracaktır. ? CHP: ÖTV almayacağını ve çiftçinin kullanacağı mazotu bugüne göre yarı yarıya ucuzlatacağını taahhüt etmiştir. CHP bildirgesine göre mazottan ÖTV artı bunun KDV’si olarak 98 Ykr alınmayacaktır. Çiftçi mazotu 1.28 YTL olacak, çiftçi mazotu yüzde 43.4 oranında ucuzlayacak. Tarımda toplam 3 milyar litre mazot kullanıldığı için destek yılda 2 milyar 940 milyon YTL olacak. ? MHP: Seçim bildirgesine göre çiftçi mazotu 82 Ykr’a düşecektir. Bunun için 4 milyar 320 milyon YTL vergi gelirinden vazgeçilecektir. ? GP: Mazottaki tartışma toplumun gündemine Genç Parti’nin “Mazot 1 YTL olacak” sloganı ile girdi. GP, bu indirimin mazotun tamamını kapsadığını belirtti. Türkiye’de tüketilen toplam mazot miktarı 9 milyar litre. Mazot 1 YTL ’ye inerse, yılda 11 milyar 340 milyon YTL destek sağlanmış olacak. ? DP: Genel Başkanı Mehmet Ağar miting konuşmalarında mazot fiyatının 1 YTL’nin altına düşeceğini söyledi. 1 YTL olsa, vereceği destek yılda 3 milyar 780 milyon YTL olacak. Önemli olan iktidar Yetkin önemli olanın siyasi partlilerin iktidara geldiklerinde taahhütlerinin arkalarında durmaları olduğunu belirterek “Bu bir tercih konusudur. İktidara gelen parti tüketim üzerinden alınan haksız, yüksek vergileri düzenleyip, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almayı başarabilirse mazot desteği çok daha kolay uygulanabilecek bir destek aracı haline gelebilir” dedi. Yetkin, Türkiye’nin kuraklıkla ilgili önlem alınmadığı için Cumhuriyet tarihinde ilk kez hububat tüketiminde kendi kendini yetemez hale geldiğini söyledi. Partilerin taahhütleri Yetkin, seçim öncesi partilerin mazot desteği konusundaki tutumlarını da şöyle değerlendirdi: ? AKP: İktidarları döneminde uygulanan alan bazlı mazot ve gübre desteğinin sürdürüleceğini vaat etti. 2007 MERSİN AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Öcalan’ı asacak ip bulamadın mı” şeklindeki sözlerine benzer bir üslupla yanıt verdi. Erdoğan, “Madem bu kadar mahirdin, Onu sana teslim ettiklerinde niye asmadın. Millet sana ip gönderirdi” dedi. Erdoğan, MHP’yi “şehitler üzerinden cami bahçesinde siyaset yapmakla” suçladı. Erdoğan’ın Mersin programı Halkkent Mahallesi’ndeki Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’nin açılışıyla başladı. Açılışa az sayıda kişi katılırken, Erdoğan konuşmasını kısa tuttu. Erdoğan’ın hastaneyi gezdiği dakikalarda AKP’ye ait otobüslerden vatandaşlara mitinge katılım çağrısı yapıldı. Hastaneyle birlikte çok sayıda sağlık kuruluşu, okul ve KÖYDES projesinin açılışını gerçekleştiren Erdoğan, daha sonra Metropol Miting Alanı’nda halka hitap etti. Miting öncesinde aralarında eski CHP’li Prof. Dr. Zafer Üskül’ün de bulunduğu milletvekili adayları partilileri selamladı. Erdoğan’dan önce Mersin 1. sıra milletvekili adayı Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve Adana 1. sıra milletvekili adayı Mir Dengir Mehmet Fırat da söz aldı. Konuşmasına başlamadan önce partililere gül atan Erdoğan, “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganlarına “Eyvallah biz sizinle gurur duyuyoruz” diye karşılık verdi. MHP tabanına yönelik mesajlar veren Erdoğan, alanda bulunanlara “Tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet” sözünü yineletti ve Mehmet Akif’in “Bayrak” şiirini okudu. YENİDEN SİYASETTE Akgündüz kapıyı zorluyor SİİRT (Cumhuriyet) Interpol tarafından kırmızı bültenle aranırken Siirt’ten bağımsız milletvekili seçilen Fadıl Akgündüz, bu kez avukatı aracılığıyla Meclis kapısını zorluyor. Bağımsız milletvekili adayı olan avukatı Veysi Bilal Yaşar’a destek olmak için dün miting düzenleyen Akgündüz, bundan sonra adının “yalnızca Jet Fadıl değil, Jetsiyasetçi” de olacağını söyledi. Interpol tarafından kırmızı bültenle arama kararı çıkarılmışken, Siirt’ten bağımsız milletvekili seçilen Akgündüz, avukatı aracılığıyla yeniden siyaset sahnesine çıktı. Savcılık ve maliye kararlarıyla arazilerine ihtiyati tedbir konulan ve hayali “İmza” markalı otomobil firmasıyla tanınan Akgündüz, siyasi yasaklı olduğu için bu seçimlerde aday olamadı. Ancak avukatı Yaşar’ı bağımsız milletvekili adayı gösteren Akgündüz, hiçbir masraftan kaçınmadı. Abdullah Gül, sınır ötesi operasyonla ilgili “Her şey masanın üstünde” yorumunu yaptı. (Fotoğraf: AA) Baykal’ın belgeleriyle gündeme getirdiği anlaşmayı yalanlıyorlar MHP’ye yüklendi İhracat ve kişi başına milli gelir rakamlarını aktaran Erdoğan, DSPMHPANAP koalisyon hükümetine yönelik eleştirilerini sürdürdü. Erdoğan, “MHP, önceki dönemde DSP’nin değirmenine su taşıyordu. Şimdi CHP’nin değirmenine su taşıyor. Al birini vur ötekine. Aralarında fark var mı? Şimdi ‘AKP’nin önünü kesebilir miyiz’ diye düşünüyorlar. MHP’ye gönül verenlere sesleniyorum. İnanıyorum ki siz CHP’ye stepne olmayacak kadar şuurlusunuz” diye konuştu. Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Erzurum mitinginde kendisine ip gönderdiğini anımsatarak şunları söyledi: “Peygamberlikten sonra en yüksek makam olan şehitliği bile siyasi malzeme yaptılar. Bunlar camilerin avlularına geliyorlar, oy toplamaya çalışıyorlar. Yani İslami ve insani görev yapmaya değil, siyaset yapmaya geliyorlar. Erzurum’a gitmiş, bana ip gönderiyor, ‘Al da as diyor.’ Madem bu kadar mahirdin Onu sana teslim ettiklerinde niye asmadın. Millet sana ip gönderirdi. Türkiye’nin hukuk devleti olduğundan, idam cezasının ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildiğinden bile haberi yok.” AKP’de ‘Dubai’ telaşı ANKARA (Cumhuriyet Bü rını yanıtlayan Gül, bağırarak, ça Türkiye bu savaştan çok zarosu) CHP Genel Başkanı Deniz ğırarak, şov yaparak operasyon dü rarlı çıkmıştır. Bunu karşılaBaykal’ın AKP hükümetinin 22 zenlenemeyeceğini belirtti. Gül, mak için ABD Türkiye’ye Eylül 2003’te Dubai’de ABD ile Kuzey Irak’a operasyon yapılıp maddi yardımda bulunmak isimzaladığı anlaşmaya ilişkin bel yapılmayacağı yönündeki soruya tedi. Tabii ki almak isteriz.’’ geleri kamu oyuna açıklamasına “Her şey masanın üstündedir’’ karşın, AKP yetkilileri her fırsat yanıtını verdi. Gül, ABD askerle ‘Baykal tiyatro oynadı’ ta anlaşmayı yalanlıyor. Yazılı bir açıklama yaDışişleri Bakanı Abdulpan Egemen Bağış ise lah Gül, ABD ile gizli an? “Gizli anlaşma” iddiasını yalanlarken Sosyalist Enternasyonal laşma yapıldığı iddiaları ABD’nin Irak savaşından büyük zarar gören toplantısında Baykal’ın nın gerçekdışı olduğunu “bir tiyatro oynadığını” Türkiye’ye yardım etmek istediğini savunarak “Bunlar iftisavunarak şunları kaydetradır” dedi. Başbakan açıklayan Gül, “Tabii ki almak isteriz” dedi. ti: “Bildirge Talabani ve Recep Tayyip ErdoBarzani’ye destek ve ğan’ın danışmanı Egemen muhabbet beyan etmekBağış ise Baykal’ın katıldığı Sos rinin Kandil Dağı’na silah taşıdı tedir. Bunu da Sayın Baykal bayalist Enternasyonel toplantısının ğı yönündeki iddialarla ilgili soru şarmıştır. Kendisini tebrik edesonuç bildirgesinde “Talabani ve üzerine de Dışişleri Bakanlığı ve riz. Sayın Baykal bu skandalı Barzani’ye destek ve muhabbet askeri yetkililerin raporları üzeri dikkatlerden kaçırmak için aslı beyan edildiğini” savunarak “Sa ne gereğinin yapılacağını söyledi. astarı olmayan Dubai hikâyesini yın Baykal bu skandalı dikkatGül, ABD ile gizli anlaşma ya anlatmaktadır. Dubai hikâyesi lerden kaçırmak için aslı astarı pıldığı yönündeki iddiaların da doğru değildir, Türkiye para karolmayan Dubai hikâyesi anlat “asılsız, yalan” olduğunu sa şılığı herhangi bir yere herhanmaktadır” diye konuştu. vundu. Gül, şunları söyledi: gi bir söz vermemiştir, tek kuruş Kayseri’de gazetecilerin sorula “Böyle bir anlaşma yoktur. da almamıştır.” 4 milyon YTL ayırdı Seçim çalışmalarını Şelale Çay Bahçesi’nde yürüten Yaşar’ın kente gelen konuklarını ağırlamak için de bir otel kiraladığı ve çalışmalarına yaklaşık 4 milyon YTL ayırdığı iddia edildi. Belediyenin billboard’larına “Fadıl ne derse o olur” yazılı afişler astıran Yaşar, bugüne kadarki toplantılarında vaatlerini “Siirt’e otomobil fabrikası kurma, Siirtspor’u 1. Lig’e çıkarma ve Başbakan Erdoğan’dan hesap sorma” diye sıraladı. Akgündüz ve Yaşar dün de Cumhuriyet Meydanı’nda bir miting düzenledi. Konuşma kürsüsüne “Bu memleket sahipsiz değildir. Bu güçlü memlekette, bugün yepyeni bir siyasi hareket başlatılıyor” yazılı pankart asılması dikkat çekti. İlk olarak söz alan Fadıl Akgündüz, “Eski iktidarlar İmza otomobil fabrikasını kurmamak için önümü kestiler. Kara para akladığımı söylediler. Kesinlikle kara para aklamadım” diye konuştu, ‘İktidar mirasyedi çocuk gibi’ ? DİYARBAKIR (AA) SP lideri Recai Kutan, Diyarbakır İstasyon Alanı’nda partisince düzenlenen mitingde, “Yeni seçilecek Meclis, cumhurbaşkanını seçsin talebinde bulunuldu. Bunlara karşı Sayın Erdoğan ne dedi “Erken seçim istemek vatana ihanettir. Peki bu vatana ihanet nasıl unutuldu” dedi. Türkiye’de birçok gencin işsiz olduğunu kaydeden Kutan, “Bu iktidar mirasyedi çocuk gibi. Biz yapıyoruz onlar haraç mezat maalesef satıyorlar. Üretim olacağına mevcut fabrikaları da öldürdüler” dedi. Pazar günü yani dün, Profesör İdris Küçükömer’in 20. ölüm yıldönümüydü. Küçükömer’in mezarı Büyükada’da. Kendisi de ölümünden önce yazları ve kışın bir bölümünü Büyükada’da geçiriyordu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti, her yıl olduğu gibi bu yıl da Küçükömer’in mezarı başında bir tören düzenlemişti. Cumhuriyet’ten Hasan Eriş, benim de Büyükada’da olduğumu bildiği için telefon etti. Ben de gençliğimizin bu ünlü hocasının mezarı başındaki törene katıldım. ??? Küçükömer 1960’larda bir efsaneydi. “Düzenin Yabancılaşması” kitabı siyasi tartışmaların ortasına bomba gibi düşmüştü. Herkes bir şey söylüyordu. 1969 yılında, “Türkiye’de sağ sol, sol da sağdır. Sol denilenler ilerici değil gericidir” diye yazmıştı. Türkiye’deki siyasi analizleri tersyüz edecek ve 40 yıla yakın sürecek bir tartışmayı da ateşlemişti. İdris Küçükömer’in Mezarında... Küçükömer, kendisini Marksist olarak tanımladığı için tezleri geniş tartışmalara neden olmuştu. Solun halktan kopuk, tepeden inmeci yönlerine yönelttiği eleştiriler, bazı çevrelerde tepki görürken bazı çevrelerde destek buluyordu. Yön, Ant gibi sosyalist dergilerde yazıyor; Türkiye İşçi Partisi (TİP) Bilim Kurulu’nda çalışıyordu. 1960 ortalarında öğrencilerin önüne düşerek yürüyüşler yapan, öğrencilerin el üstünde gezdirdiği bir hocaydı. ??? İdris Küçükömer rüzgârı olan bir devrimciydi. Yaşamı ve savundukları da iniş çıkışlarla doluydu. Örneğin bir dönemde darbeci Talat Aydemir’le ilişki kuracak kadar değişik tutumlar da gösterebilmişti. Ardından, cuntacılığa eleştiriler yönelterek cuntacılığın “faşizan mutlak iktidar ideolojisini anladıktan sonra” cuntacılığa karşı sivil toplumu savunmaktan da geri durmamıştı. ??? Gençlik dönemimizde İdris Küçümkömer’in “Düzenin Yabancılaşması” kitabını merakla okumuş, daha sonra onun tezlerine karşı çıkmıştık. Gençliğin çoğunluğu, başlangıçta ilgi duydukları bu farklı konuşan bilim insanını adım adım yok saymayı tercih etmişti. Ben de onlardan birisiydim. İdris Küçükömer’in tezleri ne kadar tutarlıydı? Kendisi savunduklarını ne kadar istikrarlı bir şekilde savundu? Bunları derinlemesine değerlendirecek durumda değilim. Daha doğrusu bu konuda hüküm verecek noktada değilim. Ancak, İdris Hoca’nın “Düzenin Yabancılaşması” kitabıyla ve başka yazıp söyledikleriyle, ezberimizi bozduğu, kafamızı karıştırdığı bir gerçektir. O, bir yönüyle baktığımızda bir tabu kırıcıydı. Onu yeniden okumak, onun söylediklerini yaşadığımız bunca olaydan sonra yeniden değerlendirmek yararlı olur diye düşünüyorum. Küçükömer, bazılarının sandığı gibi sağcı mıydı? 12 Eylül askeri darbesinden sonra SODEP’e üye olmuştu. Onun öğrencilerinden Masis Kürkçügil, yazılarında İdris Küçükömer’in 19681975 yılları arasında yazıp söylediklerinin, onun bütün yaşamını tanımlamaya yetmediğini vurguluyor; “Sağı solculukla eleştirirken daha çok ‘ortanın solu’ tezini hedef almıştı. Daha sonra CHPMSP koalisyonunu ise ‘sol’ olarak tanımlamaktan da çekinmemişti” diyor. Küçükömer, geniş emekçi sınıfların neden sağı desteklediğini sorguluyor ve bu konuda solun ne gibi hatalar yaptığını anlamaya çalışıyordu. Profesör Asaf Savaş Akad ise, onun tezlerini şu söz lerle özetliyor: “Aslında tezi netti. Türkiye’de sosyalist hareketin bir taban oluşturabilmesi için, CHPaskerKemalizm üçlüsüne kökten karşı çıkması gerektiğini söylüyordu.” Küçükömer’in öne sürdüğü tahliller, tezler her zaman tartışmaya açıktı. Bu konuda kendisi de zaman zaman değişik görüşler savundu. Ancak, fikir geliştiren, farklı düşündüklerini hiç çekinmeden söyleyen kişiliğiyle hep dikkat çekti. İdris Küçükömer, bizim kuşak açısından önemli bir isimdi. Hâlâ üzerinde tartışabileceğimiz çok önemli düşünceler üretti. Birçoğumuza ters gelen tezlerle kafamızı karıştırdı. Bu nedenle de kalıcı izler bıraktı. ‘Mülk satışı denetim altında’ ? TRABZON (AA) Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, muhalefet partilerin yabancılara mülk satışına yönelik eleştirilerinin gerçeği yansıtmadığını savundu. Geçmiş hükümetler döneminde çıkarılan ve uygulanan yasalar dahilinde yabancılara satılan taşınmazların miktarının yasal olarak sınırlandırılmasının kendi iktidarları döneminde yapıldığını iddia eden Özak, mülk satışının sıkı bir denetim ve kontrol altında yapıldığını kaydetti. ‘Kimseyi memnun edemediler’ ? TOKAT (AA) Türkiye KamuSen Başkanı Bircan Akyıldız, AKP’nin iktidar olma şansını kullanamadığını belirtti. Akyıldız, “4.5 yıl içerisinde siyasi iradenin icraatı maalesef ne milleti, ne çalışanı ve ne de içinde bulunduğumuz coğrafyayı memnun etmiştir. Ama bu siyasi iradenin iktidar olduğu dönemde birileri memnun olmuştur. Bu memnuniyeti ortaya koyanlar, ABD, AB, uluslararası sermayedir” dedi. ??? Dün yaşları 60’ın üzerindeki öğrencileriyle mezarı başında onu anarken değişik duygular içindeydim. Hafif bir rüzgâr esiyordu. Biz 68 kuşağı kendi geçmişimize hüzünlü ve nostaljik bir yolculuk yapıyorduk… CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle