23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ 2007 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y PB Y PB B B PB PB Y 28 31 24 30 30 32 35 34 24 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y PB PB B 29 28 28 26 33 25 32 33 33 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB B A A A A PB PB Y 25 31 41 42 38 40 33 35 28 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve iç kesimleri parçalı çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeydoğusu, Kütahya çevreleri ile öğle saatlerinden sonra İç Anadolu’nun kuzeybatısı ve Afyon çevreleri kısa süreli ve yerel gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı 6 ila 8 derece azalacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Y 20 Helsinki Y 19 Stockholm Y 22 Londra Y 20 Amsterdam Y 22 Brüksel Y 24 Paris PB 27 Bonn Y 21 Münih Y 23 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB B Y PB Y B B Y 24 26 37 24 25 24 24 30 27 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB B Y B B Y PB A B 28 37 27 40 32 34 19 33 35 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Birinci aşamada RTE, uzun süre cumhurbaşkanı seçimindeki ülkeyi siyasal bunalıma sürükleyen tutumunu unutturacak taktik uyguladı. Sorumluluğu ana muhalefete yükledi, halkı arkasına alan, cumhurbaşkanını halka seçtirmediği iddiasını öne sürdü. İkinci aşamada referandum olayının gerilere, 21 Ekim tarihine kaydığını gördü. Anayasa gereği cumhurbaşkanını 22 Temmuz’da oluşacak TBMM’nin seçmek zorunda olduğunu kavradı ve 350 milletvekilli bir grup kuramayacağını anlayınca taktik değiştirdi. Bu kez cumhurbaşkanı seçiminde “uzlaşma” arayacağını söyledi. Şimdi yeni cumhurbaşkanı Meclis içinden mi, dışından mı, aday dayatması olacak mı olmayacak mı tartışmasıyla iki partinin birbirini suçlamasını sağlayan bir taktik uyguluyor. Böylece, halkı ilgilendiren, halkın yaşam koşullarını göz ardı eden kampanya 22 Temmuz seçimlerine egemen oluyor. RTE, beceriksizliklerini, yolsuzluktan ulusal sorunlardaki satışlara uzanan sorumluluklarını halktan kaçırma olanağını yakalıyor. ??? Örnek mi? Dış politika konusunda iktidar işine geldiği için zaten suskun. Hükümetin AB ilişkilerindeki yavan tutumu, Kıbrıs’ı gözden çıkaran belgeli ödünleri, ABD kuyruğunda başta K. Irak politikasındaki artık sade vatandaşın bile gözünden kaçmayan teslimiyetçi politikası ve bu nedenle terörü sonuçlandıramayan hükümet politikaları… seçim kampanyasında gündem dışı. Ekonomi, halkın yaşam sıkıntıları mazotun 1 liraya indirileceği vaadiyle kısıtlı kaldı. İktidarın yoksullara 300 milyon liralık yardımına karşı muhalefetin aldığı önlem ayda 350 lira! ??? CHP lideri Baykal’ın, bir olasılık olarak Çankaya’ya, anayasaya uygun bir cumhurbaşkanı adayı TBMM’de bulunamazsa, TBMM dışından istenilen nitelikte bir aday aranabileceğini öne süren görüşüne RTE, Sayın Sezer’i ima ederek yeter ve olmaz dercesine “Bir kez denedik” diye karşılık verdi. Bu söylem; Cumhurbaşkanı Sayın Sezer’in laik Cumhuriyetten, Atatürk devrimlerinden, ülkenin bütünlüğünden ödün vermeyen kararlı tutumu karşısında ezilen bir davranışı sergiliyor. Malum hedeflerine hizmet veren yasa ve kararnameleri geri çevirmeden onaylayan beyni sarıklı, eşi türbanlı biri Çankaya’da olsaydı RTE’den Sayın Sezer’e duyduğu –ama açığa vuramadığı öfkeye tanık olunmazdı. RTE dün olduğu gibi bugün de Çankaya’da siyasal hedeflerine kulluk edecek bir cumhurbaşkanı arıyor. Muhalefetin türbanlı bir eşe rıza göstermesi bile yeterli değil. ??? Çeşitli demeçlerinde, söyleşilerinde satır aralarında kaynayıp giden kimi öyle söylemleri var ki, bu sözleri demokrasiden nasibini almamış, ama ne yazık ki ülkeyi dört buçuk yıl yönetmiş bir kişinin ihraç etmesini hayretle karşılamamak olanaksız. Acayip bir görüş; özellikle dokunulmazlık zırhının kaldırılmasına sürekli karşı çıkarak AKP milletvekillerinin başta RTE ile yardımcısı Gül Abdullah’ınve yönetim kadrolarının yarısını, en azından üçte birini yargıya götürmeyi bugüne dek neden engellediğini açıklayan çarpık bir mantık. Bu mantığı Tempo dergisine verdiği son demeç kanıtlıyor. Baykal’ın dokunulmazlık sorununa değinen, “Seçimden sonra tek başımıza iktidara gelirsek, 200 milletvekiline ‘Marş, marş. Mahkemeye’ diyeceğiz” sözünü çürütmek için: “…Yani sen dokunulmazlık diyorsun, zaten milletvekilinin dokunulmazlığı sadece milletvekili yaptığı dönemde. Milletvekilliği bittiği anda, milletvekili zaten mahkemede…” diyor. Yolsuzlukları bilinen ve dillenen bir milletvekili, milletvekilliğinden yararlanarak Meclis çatısı altında bilinen ahlakını sürdürecek… bilinmeyen bir tarihte gerçeklerin ortaya çıkması, halkı soyanların cezalandırılması, milleti temsil ederken milleti şu veya bu yoldan soyanların cezalandırılmasını toplum bekleyecek. RTE’nin sıkılmadan söylediği mantıktaki mantıksızlığa, sağlam bir demokrasinin işleyişinde temel olan bir kurala, siyasal etik koşuluna bakın. Bu adam ve bu adam gibi düşünerek peşinde koşanlar bu ülkeyi dört veya beş yıl daha yönetmeye talip… Oysa RTE’nin kafasında en ufak değişiklik yok. Seçimlerden sonra ortaya çıkacak Meclis ve kurulacak hükümet elinde ateşten bir top bulacak: Terörle mücadele ve Kuzey Irak... Belki de tarihsel kararlar alma zorunluluğu ile karşı karşıya kalacak. Çünkü Kuzey Irak’tan Türkiye’ye yönelen saldırı artık sıradan bir terör eylemi olmaktan çıktı. Bölgedeki aşiret güçlerinden bazı NATO üyelerine kadar devletlerin bile desteklediği bir ‘taarruz’ harekâtına dönüştü. Silahlı, siyasal ve moral yönlerinin koordineli bir şekilde yürütüldüğü bir harekât. Böyle bir saldırı karşısında hareketsiz kalmayı hangi kamuoyuna kabul ettirebilirsiniz? Hükümetin kullandığı şu sözler artık insanları bıktıran sözler: “Irak ya da Amerika Kuzey Irak’ta önlem almazsa biz alırız.” Milyonuncu defa tekrar edilen bu lafı ciddiye alan yok. Ne Türkiye’de halk ciddiye alıyor ne terör örgütü ne Kuzey Irak’taki aşi GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Herkesin Bildiği ret yönetimi ne de arkalarındaki Bush yönetimi... Çünkü bir şeyi iyi biliyorlar: Bu hükümet, “İçerideki teröristleri hallettik mi ki, dışardakilerle uğraşalım” dedikten sonra, başka bir şey yapamaz. Kendi elini kolunu da ülkenin elini kolunu da bu sözlerle bağlamıştır. Bundan sonra söyleyeceği sözler, kendi kendine efelenmeler, sadece kuru gürültüdür. ??? Barzani, olası bir sınır ötesi harekâta karşı meydan okumaya devam ediyor. Bazen, “Gelirseniz fena yaparız” diye silah göstererek bazen de “Türkiye daha önce Irak’a çok girdi ama hiçbir sonuç alamadı” diye diplomatik tavırlar takınarak. Barzani, ‘sonuç alınamadığını’ düşünüyorsa, bunda kendi payı olduğunu da itiraf etmek zorundadır. Sözüm ona, operasyonlarda Barzani ve Talabani’nin peşmergeleri de Türk güvenlik güçleriyle birlikte çalışacaklardı. Kuzey Irak’taki operasyonlarda görev alan üst düzey bir komutan anılarında şunları anlatıyordu: “Bir yerde üslenmiş teröristlere karşı operasyona başladık. Gittik ki, adamların yerlerinde yeller esiyor. Meğer bizimle işbirliği yapacakları söylenen Barzani’nin adamları, teröristlere çoktan haber vermişler. Hatta peşmerge karakollarından açılan ateşle karşılaştık.” Yıllar bu tezgâha kan dökülerek geçti. ??? Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy’un önceki gün yaptığı basın toplantısındaki sözlerine kulak verelim: “Başta Mesud Barzani’nin grubu Kürdistan Demokratik Partisi olmak üzere Iraklı Kürtler, terör örgütüne silah, patlayıcı, sığınak ve lojistik destek sağlıyorlar. Teröristlere yardım eden onların amaçlarını da destekliyor demektir. Örgütün elinde bulunan Amerikan kaynaklı silahların da Kuzey Irak Bölgesel Kürt yönetimi başkanı Barzani’nin liderliğini yaptığı KDP tarafından terör örgütüne verildiğini tahmin ediyorum.” Durum bu. Türkiye, herkesin bildiği şeyleri tekrarlamaktan başka birşey yapmıyor. Herkes de bıyık altından gülüyor. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY hikmet.bila@ntv.com.tr Eski gümrük müsteşarına dava Yargıtay Başsavcısı, Şahin hakkında yargıyı etkilemeye teşebbüs, öğrendiği suçu bildirmeme ve görevi kötüye kullanma suçlarından 9 yıla kadar hapis cezası istedi İLHAN TAŞCI ANKARA Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Cumhuriyet’in kamuoyuna duyurduğu Gebze’deki akaryakıt kaçakçılığı olayına adı karışan eski Gümrük Müsteşar Vekili Mehmet Şahin hakkında 9 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. Eski Gümrük Müsteşarı Şahin’in “Kamu görevlisinin öğrendiği suçu yetkili ve görevli cumhuriyet başsavcılıklarına ve cumhuriyet savcılıklarına bildirmemek suçundan” TCY’nin 279. maddesi uyarınca iki kez cezalandırılması istendi. Şahin bu suç nedeniyle 4 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak. Şahin’in suçlandığı kaçakçılık olayı Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturulmuştu. Yargıtay Başsavcılığı, bu soruşturma sırasında Şahin’in şüpheliler hakkında takipsizlik kararı verilmesini isteyen bir yazı yazdığını belirledi. Başsavcılık, Şahin’in bu yazısıyla, “yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs” suçundan da cezalandırılmasını talep etti. Başsavcılık iddianamesinde, Şahin, “İthali mümkün olmayan eşyanın ithalini sağlamak için Sahra Kimya AŞ lehine girişimlerde bulunarak yetkisini kötüye kullanmak suçuna teşebbüs etmek”le suçlandı. Yasada bu suç için 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Başsavcılık, Şahin’in 300 bin dolar rüşvet aldığına ilişkin iddiada ise “kamu davası açılmasını gerektirir yeterli şüphe oluşturur delil olmadığından kovuşturmaya” yer olmadığına karar verdi. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, başsavcılığın Şahin hakkındaki iddianamesini kabul etti. Şahin 25 Ekim’de bu suçlamalar nedeniyle yargılanmaya başlayacak. Şahin, hakkındaki rüşvet iddiasıyla ilgili takipsizlik kararını bütün dosya hakkında verilmiş gibi değerlendirirken göreve iade edilip edilmeyeceğine ilişkin olarak da “Sayın bakana (Kürşad Tüzmen) saygı duyuyorum. Seçim dönemindeyiz. Ben aklandım, beni burası ilgilendiriyor. Daha fazlasını istemek şımarıklık olur. Ne müsteşar olayım ne de olmayayım diye bir beklentim hiçbir zaman olmaz” dedi. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğu’ndan bir heyet dün gazetemizi ziyaret etti. ABD Büyükelçiliği Basın Sözcüsü Kathy Schalow ve İstanbul Başkonsolosluğu Basın İşleri Sorumlusu Craig Kuehl’in yer aldığı heyet ile gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız,Yazıişleri müdürleri Mehmet Sucu ve Güray Öz, Dış Haberler Sorumlusu Özgür Ulusoy ve yazarımız Leyla Tavşanoğlu’nun katıldığı toplantıda TürkABD ilişkileri ele alındı. Schalow Türkiye’nin, ABD’nin bütün yönetimleri için çok önemli bir ülke olduğunu söyledi. Schalow ayrıca dün bir gazetede çıkan,ABD Büyükelçiliği’nden bir sorumlunun ADD Başkanı Şener Eruygur’u ziyaretinde ADD’nin finansman kaynağını sorduğu haberiyle ilgili olarak “Büyükelçiliğimizin temsilcisi kesinlikle böyle bir soru sormamıştır” dedi. Schalow seçimler sonrası beklentileriyle ilgili olarak da şu diplomatik ifadeyi kullandı: “Biz sandıktan çıkacak sonuca bakarız. İstikrardan yanayız.” ABD Büyükelçiliği’nden gazetemize ziyaret culuğu’ yapalım. 1987 yılında dönemin Başbakanı Turgut Özal, kendisinde her şeyi yapma gücünü görme güveninin de etkisiyle AB hamlesi başlattı. 14 Nisan 1987’de tıklattı Brüksel’in kapısını, dedi ki: “1960’ta başlayan yolculuğu mutlu sonla noktalayalım. Ben tam üyelik istiyorum. Bu istemle yeni bir başvuruda bulunuyorum.” AB bu başvuruya 2 yılda yanıt hazırlayabildi. 1989’da dedi ki: “Türkiye, AB’ye tam üye olmaya ehildir.” Bu sözcüğün önü arkası üzerinde o dönem çok duruldu. Ehil de ne? Ne zaman tam üyelik... Bu köşenin diline çevirmek gerekirse yanıtın özü şuydu: Türkiye AB’ye girmeye ehildir, bizim istediğimiz biraz mehildir! ??? Özal’ın arkasından Demirel’le devam eden süreç 1997’de ağır bir darbe aldı. Bundan tam 10 yıl önce AB dedi ki: “Türkiye, görünür gelecekte AB’ye üye olamaz!” Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz’ın buna yanıtı şu oldu: “O zaman biz de AB ile ilişkilerimizi kesiyoruz. Tek tek AB ülkeleriyle ilişkimiz sürer ama kurum olarak AB ile yokuz...” AB’nin bu ağır yanıtı sindirmesi de 2 yılını aldı. 1999’da Helsinki’de dedi ki: “Türkiye ile hedefi tam üyelik olan bir süreç başlatıyoruz.” Kıbrıs’ın buna önkoşul olacağı konuşulunca o günlerde bu köşede şunu sormuştuk: Bu durumda Helsinki, ne anlama gelsin ki? Dönemin Ecevit hükümetini ikna etmek için Finlandiya’nın Başbakanı Lipponen özel bir mektup yazdı. Türkiye ikna edildi. Geldik AKP iktidarına... AKP, Türkiye’nin değil, kendi siyasal geleceğini AB’ye bağladı. Daha işbaşına gelmeden AB büyükelçileriyle özel temaslar başladı. İktidarla birlikte AB sürecine kayıtsız şartsız bağımlılıkla özetlenebilecek bir döneme girildi. ??? AKP’nin AB süreci kendi içinde 2’ye ayrılıyor: 1 Sanal Yükseliş... 2 Gerçeklere Dönüş ve Çöküş... Yükseliş, elbette göreceli bir yükselişti. AKP, AB’nin her şeyine evet diyor, çıkarmasını istediği tüm yasaları ‘emir’ kabul ediyor, bunun karşılığında da küçük bir ödül bekliyordu: Başta türban olmak üzere, AKP çekirdeğini ilgilendiren her şeyin ‘özgürlükler’ kapsamına alınması. Bu yolla, AKP’nin partisel hedeflerinin karşısına çıkan devlet kurumlarının etkisizleştirilmesi. İlk 2 yıl bunun başarılı biçimde yapıldığı söylenebilir. Öyle ki, Aralık 2004 AB zirvesinin ardından Ankara’da havai fişek gösterileri yapıldı, ‘AB’ye giriş’ kutlandı. AB’nin türban ve benzer konularda AKP’ye özel ayrıcalık yapamayacağı kesinleşince AKP’nin tutumunda usul usul değişme başladı. Buna AB’den gelen “Türkiye’yi almayız... Her ülke halkına sorar” sesleri eklenince çöküşe giden yola girildi. AB’nin Haziran 2007 zirvesinin önünde arkasında Fransa şunu söyledi: Türkiye AB’ye girmeye ehil değildir! Bundan 20 yıl önce yapılan başvuruya verilen ‘ehildir’ yanıtı bir anlamda geri alınıyor. AB ile ilişkiler 20 yıl geriye gitti desek, abartmış olmayız. Bugün dönem başkanı Portekiz, geriye doğru gidişte müzakereler için kaç başlık açar diye bekleyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Türkiye’nin “ilerlemek için AB’ye muhtaç değiliz. Muhtaç olduğumuz kudret bizde var. AB eğer eşit koşullarda sürdürülecek bir yol önerirse varız, yoksa bu süreç bitmiştir” diyecek yeni bir siyasi ruha gereksinimi var. Yoksa sonumuz, adaylıktan malulen emeklilik! ankcum?cumhuriyet.com.tr ANAVATAN’dan istifa ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kars Milletvekili Selami Yiğit, Anavatan Partisi’nden istifa etti. Yiğit istifa dilekçesinde, “Umut haline gelen DP ve ANAVATAN’ın birleşme projesinin niçin ve hangi güçler tarafından bir gecede sabote edildiği hiçbir milletvekili ve yurttaşımız tarafından öğrenilemedi. Kabul edilemez bu bilinmezliğin sorumluluğunu daha fazla taşıyamayacağımdan Anavatan Partisi’nden istifa ediyorum” dedi. Bu istifasıyla sandalye sayısı 19’a düşen parti, gruptan da düşmüş oldu. Parlamentodaki yeni sandalye dağılımı “AKP: 352, CHP: 148, ANAVATAN: 19, Bağımsızlar: 17, DP: 3, HYP: 1, GP: 1, SHP: 1” şeklinde oluştu. Mayınların uzaktan kumanda ile patlatılmasını engelleyecek çalışma yapılıyor Balıkesir’de askeri uçak düştü ? BALIKESİR (Cumhuriyet) Balıkesir 9. Ana Jet Üs Komutanlığı’na bağlı bir F16 savaş uçağı, saat 22.30 sıralarında piste iniş yapmak üzereyken düştü. Ağır yaralanan uçağın pilotunun Balıkesir Asker Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındığı bildirildi. Uçağın düştüğü bölgede çıkan yangının, ekiplerin müdahalesiyle kısa sürede söndürüldüğü kaydedildi. Teröre TÜRKSAT’tan frekans önlemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TÜRKSAT AŞ Genel Müdürü Osman Dur, teröristlerin mayın patlamalarında hangi frekanslarla hangi cep telefonlarını kullandıklarının belli olduğunu belirterek “GSM baz istasyonlarını kullanıyorlar. Uydudan çalışanları da biz biliyoruz. Hangi frekanslarda bu işlerin yapıldığı belli. O bölgelerde bu frekansları bozacak frekans göndermek çok rahat’’ dedi. Dur, gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında, uzaktan kumandayla mayın patlatılması olaylarına karşı Genelkurmay Başkanlığı ile çalışmaları bulunduğunu ancak ayrıntı veremeyeceğini ifade etti. Dur, GSM, uydu ya da karasal hatlarla da olsa uzaktan kumandalı mayın patlatmalarının bozucu frekanslarla önüne geçilebileceğini kaydetti. Bölgelerde frekansların ölçülerek karıştırma yapılabileceğini ifade eden Dur, teröristlere karşı havacılık ve uzay teknolojilerinden yararlanmak gerektiğini ifade etti. Dur, bu alanda insansız hava araçlarının yanı sıra 7 santimetre çözünürlüğe kadar görüntü toplayan uyduların bulunduğunu, bu sayede 7 santimetre büyüklüğündeki bir cismin çok rahat tespit edilebildiğini söyledi. Dur, TÜRKSAT’ın da geçen ay başlatılan yeni uygulamayla artık gözlem yapabildiğini belirterek “Uluslararası bir uydu operatörüyle anlaştık ve şu anda çektiğimiz fotoğraf başına kritik projelerde askeri ve özel sektörle işbirliği yapıyoruz. Bize, şu bölgenin fotoğrafını çekin, gönderin dediklerinde biz anında çekip gönderiyoruz’’ dedi. Sezer: Dilimiz ne yazık ki yozlaşıyor ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, toplumun geniş kesimlerinde Türkçenin doğru, etkin kullanılmasına özen gösterilmediğini belirtti. Türk Dil Kurumu’nun (TDK) 75. kuruluş yıldönümü, TDK Konferans Salonu’nda törenle kutlandı. Törenin açılışında konuşan Sezer, TDK’nin yüklendiği sorumluluğun bilinciyle Dil Devrimi’nin başarıyla sürdürülebilmesi için öncü olduğunu bildirdi. Sezer, “Dilimizde ne yazık ki, yozlaşma yaşanmakta’’ diye konuştu. Teslim olan teröristten itiraflar ? Yurt Haberler Servisi Terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki “Çarçela’’ kampından kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan terör örgütü üyesi A.D., örgütün sınır ötesi operasyon ihtimali üzerine Kandil Dağı’ndaki kampları boşalttığını söyledi. A.D., Hakkâri’den 1’i kadın 6 DTP’linin kendisinin kaldığı kampa gelerek yöneticilerle görüştüğünü, çikolata ve hediyeler getirdiklerini ileri sürdü. A.D., örgüt içerisinde “Özel Kuvvetler Gücü’’ adı altında yeni birim oluşturulduğunu anlattı. İzmir’de 30 kilogram patlayıcı ele geçirildi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’de 13 Mayıs’ta gerçekleştirilen Cumhuriyet Mitingi’nden bir gün önce Özkanlar pazaryerinde yaşanan patlamayla gündeme gelen Bornova’da, bu kez de dün 30 kilogram patlayıcı ele geçirildi. Bir hurdacının bulduğu teneke kutudaki bomba düzeneğinin saat ayarlı olduğu, patlamadan birkaç dakika önce etkisiz hale getirildiği bildirildi. Edinilen bilgiye göre, polisi arayan bir hurdacı, Osmangazi semtinde yol kenarında büyük bir teneke kutu bulduğunu, dükkânında kutuyu açtığında içinde ev tipi tüpgaz ve kablolar gördüğünü bildirdi. Bomba imha uzmanlarının incelemesi sonucu, tüpün içine monte edilmiş 30 kilogram patlamaya hazır bomba olduğu belirlendi. Bomba patlamadan birkaç dakika önce etkisiz hale getirildi. Bombanın el yapımı olduğu belirlenirken bırakıldığı yolun da askeri araçlar ve askeri servis güzergâhında yer aldığı kaydedildi. Erdoğan’dan yazarımız Arcayürek’e dava ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, bir süre önce KanalTürk televizyonunda yayımlanan “Politika Durağı’’ adlı programda “kişilik haklarına saldırıda bulunduğu’’ iddiasıyla gazetemiz yazarı Cüneyt Arcayürek ve televizyon kanalı aleyhine 10 bin YTL ’lik manevi tazminat davası açtı. Erdoğan’ın avukatı Fatih Şahin tarafından açılan davanın dilekçesinde, KanalTürk televizyon kanalında, 10 Haziran 2007’de yayımlanan programda, Arcayürek’in “Bunların hiçbir şeyine inanmıyorum ben, hiçbir şeyine. Yani ne söylediklerine, ne adım attıklarına, ne yapacaklarını söylediklerine, hiçbir şey, hepsi yalan bunların. Bunların içleri de yalan, dışları da yalan.Yalancı bunlar...’’ şeklinde ifadeler kullandığı aktarıldı. Dilekçede, Erdoğan’ın, söz konusu ifadelerle küçük düşürülerek halkın kin ve nefretine maruz bırakılmak istendiği öne sürüldü. İran PKK hedeflerini bombalıyor ? SÜLEYMANİYE (AA) İran devrim muhafızları güçlerinin, Irak’tan sızmaya çalışan PKK teröristleriyle çatıştığı, İran topçusunun da Irak içlerinde terör örgütüne ait hedefleri bombaladığı bildirildi. K. Irak’taki peşmergelerin sözcülerinden Cabbar Yaver, K. Irak’taki iki bölgenin, İran topçusunca 3 gündür bombalandığını belirtti. Peşdar Bölge Valisi Hüseyin Ahmet, Süleymaniye’nin 100 km. kuzeybatısında, İran sınırının 30 km. içindeki noktalar ile Erbil’in 110 km. kuzeyinde, Haci Umran sınır kapısı yakınlarının vurulduğunu kaydetti. 1. KOŞU: F: Umudun Kızı (8), P: Canik Canik (5), PP: Muhtar (1), S: Amelda (3). 2. KOŞU: F: Nazar Can (6), P: Lalegül (5), PP: Türkmencan (2), S: Gümüş Kırbaç (1). 3. KOŞU: F: Ulaş (1), P: Ecesoy (5), PP: Ertekin (2), S: Canavarkaya (6). 4. KOŞU: F: Mia Su (6), P: Nihalim (7), PP: Cadillac Man (1), S: Kenkene (5). 5. KOŞU: F: Eyvağ (2), P: Ağarişvan (1), PP: Evgi (10), S: Dönmezalp (4). 6. KOŞU: F: Yurttay (1), P: Duman (2), PP: My Guest (3), S: Platinum (4). 7. KOŞU: F: Atmaca (1), P: Genç Gürkan (2), PP: Rio (6), S: Döker Oğlu (5). 8. KOŞU: F: ErolALTILI GANYAN han (7), P: Yılmazer (5), PP: Zeytin Bey 1 6 2 1 1 7 (12), S: Tüzünsoy (6). 5 7 1 2 2 5 Günün İkilisi: 5. Koşu: 1 10 6 12 2/1.10 Çifte Bahis: 5. 6 Çifte: 1/7. 3 4 CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle